Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Gözyaşlarıma lanet ediyorum~

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
YB_Minnie
Yazar & Okur
YB_Minnie


Mesaj Sayısı : 62
Kayıt tarihi : 26/02/11
Yaş : 27

Gözyaşlarıma lanet ediyorum~ Empty
MesajKonu: Gözyaşlarıma lanet ediyorum~   Gözyaşlarıma lanet ediyorum~ Icon_minitimeC.tesi Mart 05, 2011 12:06 pm

Gözyaşlarıma lanet ediyorum

Yazar:Nurçin Çam
Konu:Trajedi

“Odama gittim. Elimde bir tuval, farklı numaralarda fırça ve birkaç kutu boya ile geri dönmüştüm içeri. Anlamadığını belirten siyah gözlerle bakmıştı bana. Ama ne bakmaydı…
Bir ömre bedeldi.Senin için canımı verirdim ben. Öylesine seviyordum ki…

* He Yİ’yi masanın hemen yanında duran sandalyeyi çekmiş ve ona oturtmuştum. Hemen karşısında duran kırmızı Japon yapımı vazoya odaklanmasını istedim. Şimdi ona sol tarafından bakıyordum. Onu çizmeye başladım. Sonra bana döndü. Sıkıldım demişti ama sesinde bir muziplik seziyordum. Tamam, nerdeyse bitti biraz daha bekle demiştim. Ortalama bir saat boyunca onu çizdim. Sonunda “puf” dedi sıkıldığını söyledi ama bu sefer ciddiydi. Hava güzeldi. Ona sahilde yürümeyi teklif ettim atlaya zıplaya yanıma geldi. Sağ koluma bütünüyle sarıldı. İliklerime kadar hissetmiştim sıcaklığını. O güzel kokusunu içime çektim. O an harikaydı.

Hadi dedim ve beyaz kapıyı açtım. Ayakkabılarımız ayağımızdaydı zaten. Sahilde hemen yamacımızdaydı. En çok sevdiğimiz kayalıkların oraya doğru yürüyorduk. Kıyıdan yürüyorduk. Biz adım attıkça geride ayak izlerimiz kalıyordu. Ama siliniyorlardı, gittikçe, uzaklaştıkça izlerimizden… Çünkü deniz onları yalayıp yutuyordu.

Dünya sahte, insanlar sahte, yalnızca biz ikimiz geçeğiz deniz bile sahte! Göründüğü gibi değil. Mavi görünüyordu ama aslında duruydu. Seninle adını koyamadığımız bir rengi vardı. Bu yüzden bizim için duruydu. Diğer her şey gibi. Çünkü biz birbirimizden başkasını göremiyorduk. Zaman nasıl geçti, yol nasıl bitti anlamadan gelmiştik kayalıklara, kayalıklarımıza. Kayalıklarımıza çünkü bu dünya içindekiler ile birlikte bizimdi. Yalnızca bizim, ikimizin. Oturduk kayalıkların soğuk ve hafif nemli taş zeminine. Henüz 5 dakika geçmemişti ki öksürdüm. İyi olup olmadığımı soran tatlı bir sese senen sesine cevap verdim.
-Sadece gıcık tuttu sen merak etme. Ama bu sadece lafta kalmıştı elimi ağzıma götürdüm. Geri çektiğimde elimde bir ıslaklık hissettim. Elimi açtım ve baktım. Şok olmuştum. Elim kıpkırmızıydı, kandı. Soğuktandır diye düşündüm ama böyle bir şeyin olması mümkün değildi. Kendim bile inanmıyordum düşüncelerime. Üşüdüğümü söyledim. O zaman vakit kaybetmeden resme devam edelim dedin. Eve gittim dejavu yaşıyordum sanki. Deniz yine izleri yalayıp yuttu. Yine…

*Resmi bitirdim. Yanıma geldi. Bakmak istediğini söyledi ama ona göstermedim çünkü baksın istemiyordum beni kovalamaya başladı meraktan çatladığını gösteren bir yüz ifadesi vardı. Sandalyenin tepesine çıktım ona göstermemekte ısrarcı idim. Ofladı ve mutfağa gitti sürpriz olduğunu söyledim. Biraz sakinleşmişti. Elimde hala hafif bir kan kokusu vardı. Banyoya gittim ve yıkadım biraz dinmişti sanki kokusu elimin… Yarım saat sonra elinde biraz yiyecek ve iki bardak portakal suyu ile geldi. Terasa çıktık. Ben ona o bana yediriyordu. Buna rağmen sağ elimi kullanmıyordum. Çünkü çok hafif bir kan kokusu bile sevgilimi tiksindirebilirdi. Güle oynaya yemeğimizi yememize rağmen içimde bir kuşku vardı. Uykum olduğunu söyleyerek esnedim. Yataklarımıza gittik. Hafif bir tebessümle suratına baktım oda bana aynı sıcak, narin, hoş gülümsemesi ile verdi karşılığını. Siyah nevresimimin içine girdim, hemen uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda gün yeni doğuyordu. Gardırobumu açtım ve beyaz gömleğimi giydim. Üzerine siyah bir kravat taktım ve siyah takım elbisemi giyerek beyaz kapıdan dışarı çıktım ve arabama yöneldim. Kırmızı arabamın kapısını açtım. Bir kaç kilometre ötemizdeki Özel Kore Hastanesi’ne gittim doktor kısa bir muayeneden sonra beni masasın önündeki koltuğa oturturdu. Karşımada kendisi…

-Hastalığınız çok ciddi. Siz… Siz verem olmuşsunuz ama… Ama hastalığınız içinizi kemirmiş. Çok enderde olsa belirtilerini çok geç gösterebilir ve geç olabilir yaşama devam edebilmek için. Sizin hastalığınız bu türde bir hastalık. Üzgünüm ama birkaç saat belki birkaç gün içinde öleceksiniz.

-Hayır, dedim. Olamazdı. Ben ölemezdim. Ben aşığım ben onu seviyorum. Çok üzülür, dedim. Haykırdım, bağırdım. Bana son anlarımı mutlu geçirmemi söyledi. Çıktım odasından arabama bindim ve evin yolunu tuttum. Ağlıyordum ama kendim için üzülmüyordum. Sen kahrolacaktın. Eve varmıştım gözyaşlarımı sildim ve kapıyı açtım. Koca bir gülümseme ile beni karşıladın. Mutluydun benleyken mutlu…

Oturduk senle. Ama çok geçmeden uyumuştun. Seni kucağıma aldım ve yatağına yatırdım. Sonra sana baktım ağladım. Ama çare yoktu. Ölecektim… Ölecektim henüz 22 yaşında… Sen de bensiz kalacaktın
Ayrılma vaktinin geldiğini hissettim. Masanın başına gittim. Oturdum ve şu an son satırlarımı yazıyorum. Geçmişte olanları yazdım. Sana olan aşkım da dâhil. Sıra gelecekte ve tahmin yürütmekte. Mektubum bitince zarfa koyacağım. Sana yatığım resmide tabi. Bir gün bulacaksın zarfı o zaman anlayacaksın her şeyi. Unutma seni kâğıtlara anlatıyorum.

Ama mutluyum;
Seni sevmeme izin verdin, bana kalbini açtın, kollarını açtın ve yaşamını benimle paylaşmaya ant içtin.
Üzgünüm;
Senin hayallerini yıktım, ümitlerini tükettim sana hastalıklı bir bedeni layık gördüm.

Gözyaşlarıma lanet ediyorum.. Yaşamımı geri getirmeyecek. Oysaki kadınlarda işe yarıyor…
Ama bil ki seni hep sevdim... Senin için gözyaşlarıma lanet ediyorum beni sana bağışlamadığı için…
Woo Bin
* olan paragraflarda sanki Woo Bin o gün olanları kağıda anlatıyor.

İlk defa tek bölümlük hikâye yazdım. Hatalarım için üzgünüm eksiklerimi ve düşüncelerinizi lütfen belirtin…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gözyaşlarıma lanet ediyorum~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: