Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Mutlu Sonsuzluk

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Mutlu Sonsuzluk Empty
MesajKonu: Mutlu Sonsuzluk   Mutlu Sonsuzluk Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 4:30 pm

Adı: Mutlu Sonsuzluk Oyuncular: Lim Seul Byul (Elif Betül Yavuz), Jeong Yoon Ho. Tür: Dram. Yazar: JeJe Fatoş Sarıgül. Not: Bu hikaye, Elif'ciğim için yazılmıştır. Özel istek üzerine hikaye yazmam, ama yazdım artık. :p Umarım beğenirsin tatlım.^^ Okuyan
herkesten iyi ya da kötü görüşlerini yazmasını istiyorum... Lütfen tek
kelimede olsa yorum yapın, yorumlarınızı merak ediyorum.^^ ..... Karanlık... Her yer karanlık... Güneş var; ama yinede hiç ışık yok gibi hissettiriyor. "Neden?"
dedi Seul Byul, sanki son nefesiymiş gibi, ağzından çıkan son sözlermiş
gibi... Elini Yoon Ho'ya uzatarak, güçsüz elleri ile tuttu. Yoon
Ho tam karşısında duran hayatının kadınına bakmıyordu. Bakamıyordu...
"Ben buyum!" dedi, tok bir sesle konuştu, bakışarını Seul Byul'un
gözlerine denk getirdi ve elini güçsüz kızın ellerinden sertçe çekti. "Neden yapmak zorundasın! Neden!" diye haykırıyordu güzel kız, kendinde bulduğu güçle, sevdiği adamı kaybetmek istemiyordu. Yoon
Ho cevap veremiyordu... Ne diyecekti? Yalnızca sevdiği kadının
çırpınışlarını izliyordu ve Seul Byul çırpınmaya devam ediyordu. "Yapma... Lütfen yapma artık... Hayır, yapamazsın." diyebildi Seul Byul, son kez, kısık, güçsüz bir sesle. Kendinde
bulduğu son güçle Yoon Ho'nun göğsüne yumruklar atmaya başladı. Daha
sonra dizlerinin üzerine düştü güzel kız, sevdiği adamın bakışları
altında... Yumruklar Yoon Ho'nun canını acıtmıyordu belki;
ama kalbini acıtıyordu. Tam kalbinin üzerine geliyordu, güçsüz
yumruklar, defalarca saplanıyordu kalbine... Yoon Ho kendinden nefret
ediyordu; ama bu şu an için hiçbir şeyi değiştirmezdi. Yoon Ho bir... "İnkar
etmek hiçbir işe yaramaz! Ben buyum! Dedim sana! Benden uzak dur
dedim!" dedi Yoon Ho, Seul Byul'u omuzlarından tutup, sertçe ayağa
kaldırdı. "Artık yapmak zorunda değilsin..." dedi Seul
Byul, sevdiği adamın avuçlarında ayakta duruyordu. Vazgeçirmeye çalışmak
boşaydı; ama yinede elinden geleni yapmak istiyordu. "Ben
bir katilim! Böyle yetiştirildim! Bu asla değişmeyecek!" dedi Yoon Ho,
bakışlarını çevirip derin bir nefes aldı ve devam etti. "Kendi gözlerinle gördün... Vazgeç Seul Byul." "Vazgeçmemi
mi istiyorsun? Peki, haklısın." dedi Seul Byul ve Yoon Ho vazgeçtiğini
düşünerek kapıya doğru yönelmişti ki, Seul Byul omuzlarını daha
dikleştirip devam etti. "Vazgeçmem gerek belki, ama
geçmeyeceğim. Bende böyle yetişrildim. Bu asla değişmeyecek." dedi, daha
alçak ve tok bir sesle, Yoon Ho'nun arkasından bakıyordu. Yoon Ho arkasına bakmadan çıktı. Seul Byul odada tek başına kalınca, gözlerindeki yaşlara engel olamadan yere düştü. ~~~Geri Bakış~~~
"Günaydın prenses." dedi Yoon Ho ve kocaman camlardan odaya vuran
mükemmel güneş ışığı altında, çift kişilik yatakta yatan Seul Byul'un
alnından öptü.
Seul Byul, kollarını estenerek
geriye attı, daha sonra hemen Yoon Ho'nun boynuna sardı ve dudakları
hissedip nefessiz kalana dek öptü. Sanki son öpücüğüymüş gibi...

Yoon Ho, yatakta yarı çıplak yatıyordu, Seul Byul'da başını onun
göğsüne dayadı ve Yoon Ho'nun, kendi bedeninde gezen parmaklarını
hissetmek için gözlerini yumdu.
"Her zaman beni seveceğine söz ver." "Söz veriyorum. Ne olursa olsun seni sevmekten vazgeçmeyeceğim." ~~~Geri Bakış Son~~~ Yoon Ho, söz vermişti, ama... Sanki bulutların gözyaşı dökmesi gibi gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu, Seul Byul. Salonun ortasına yağmur yağıyordu... ***** Yoon Ho kasvetli, karanlık odanın kapısını sertçe açıp, içeriye girdi. "Hey!
Yavaş ol!" dedi yaşlı adam, elinde purosu vardı ve büyük deri bir
koltukta oturuyordu. Yoon Ho içeriye aniden girince önündeki işi bırakıp
dikkatle, karşısındaki uzun boylu, yakışıklı ve en iyi adamına baktı. "Artık
ondan uzak dur! Dediğini yaptım! Artık onu görmeyeceğim! Bana kimi
öldürmemi söylersen öldürürüm! Ama ondan uzak dur duydun mu beni! Ondan
uzak dur!" dedi Yoon Ho, hiç nefes almadan konuşmuştu ve bağırıyordu.
Karşısındaki yaşlı adam duymuyormuş gibi bağırıyordu. Yaşlı
adam oturduğu koltuktan sinsice sırıtarak, "Seni duyuyorum." dedi,
sakin bir sesle ve purosunu masanın üzerindeki küllüğe koydu, sol
taraftaki çekmeceden bir dosya çıkarıp onuda masanın üzerine koydu. Yoon
Ho'ya alması gerektiğini söyleyen bakışlarla bakıp, dosyayı almasını
bekledi. Yoon Ho bir an tereddüt ettiysede dosyayı masadan
aldı. Yapması gereken başka bir iş olduğunu biliyordu. Dosyayı açmadan
elinde tutuyordu. "Ondan uzak duracaksın değil mi? Bana söz verdin." dedi Yoon Ho, artık bağırmıyordu. "Sözüm
söz." dedi yaşlı adam ve derin bir nefes alıp devam etti. "Bunu senin
için yapıyorum. Aşk yılan zehiri gibi. Seni yavaş yavaş öldürür. Eğer
zehri, vücudundan hemen atmazsan ölürsün." dedi yaşlı adam, bakışlarını
Yoon Ho'dan çevirip tekrar önündeki işle ilgilenmeye başladı. Yoon Ho artık çıkması gerektiğini biliyordu. Daha fazla beklemeden kasvetli odadan dışarıya çıktı. ***** Yoon Ho, odadan çıkınca hemen arabasına yönelmiş Seul Byul ile her zaman geldikleri sahile gelmişti.Arabadan
inmeden hemen önce yan koktuğa fırlattığı dosyayı aldı ve başka bir
dosya daha aldı. Ne yapması gerektiğini bilen adımlarla sahile yürüdü. Kuma
çıplak ayak basmak için ayakkabılarını çıkardı. Daha sonra suya yakın
bir yere oturdu. Bu sahilde Seul Byul ile olan anılarını hayal etti.
Seul Byul'un yansımasını hemen yanında hissetti. Ona doya doya baktı. Yaşlı
adamın verdigi dosyayı açmadan önce diğer dosyadan beyaz bir kağıt
çıkardı ve eline aldığı kalemle kağıda yazmaya başladı. Seul Byul'un
yansıması hala yanındaydı. "Seul Byul... Söz verdigim
gibi seni sevmekten asla vazgeçmedim. Sadece seni korumak için
gidiyorum. Yine de seninle sonsuza kadar mutlu olmak istiyorum. Seni
seviyorum, prensesim."
Gözlerinden elindeki kağıda akan bir kaç damla yaş kurumadan diğer dosyayı aldı eline... Seul
Byul'un hayali onun her hareketini izliyordu. Hiç bir tepki vermeden
izliyordu. Ne ağlıyor, ne de onu durdurmaya çalışıyordu. Yoon Ho, bu
şekilde bir hayal olduğunu anlayabiliyordu. Daha sonra elindeki dosyaya yutkunarak baktı. İçinde yazan isim için hayat bitmişti artık, Yoon Ho bunu çok iyi biliyordu. Yavaşça çektiği kağıda baktı; siyah kalın bir kalemle düz bir kağıtta yazanı, "Jeong Yoon Ho." diye okudu, gözleriyle... Yine de gördüğü isime şaşırmadı. Zaten biliyordu, kuralları bozmuştu. Aşk yılan zehiri gibi. Seni yavaş yavaş öldürür. Eğer zehri, vücudundan hemen atmazsan ölürsün.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mutlu Sonsuzluk
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: