Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Vampirin Sonsuz Aşkı

Aşağa gitmek 
2 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeCuma Mayıs 27, 2011 4:52 pm

Konunun ilk mesajı :

Yazar: Seei



Vampirin
Sonsuz Aşkı (Tanıtım)




Benim adım
Kim Jungso. Tüm vampirlerin prensiyim. Annem zamanı gelince benim ‘kral’
olacağımı söylüyor.




Tek sorun;
annemin benim için sonsuz aşkımı bulması…




Ama ben bunu
istemiyorum, sonuçta kendi eşimi kendim seçmeliyim.




Sonsuz bir
aşk için…




Aşık
olacağım kadını bulduğum zaman bir törenimiz olacak ve tören sadece bir öpücük
sayesinde başlayacak..




‘Bir Vampir
Öpücüğü’




Ama ben hala
‘’insan bir kıza aşık olmak nasıl bir duygu’’ bilmiyorum.




Hayatıma
neşe getirir mi ki?




Yoksa
hayatımı cehenneme mi çevirir?






Karakterler(BaşRol):





Kim Jungso:
19(210) yaşında. Tüm vampirlerin prensi. Evliliğe hazır olduğunu düşünüyor ama
kendine kusursuz bir eş bulana kadar etrafındaki kızlarla öylesine takılıyor.
Çok varlıklı(zengin) bir ailesi var ve bu yüzden çok şımartıldı.




Ama, henüz
bir koca olmaya gerçekten uygun değil. Daha çok şey öğrenmesi gerek.






Lee Yoorin:
18 yaşında. Okula yeni geldi ve tesadüfen Kim Jungso ile karşılaştı. Jungso’nun
çok şımarık biri olduğunu düşüyor, zengin ve etrafında onun için ölmek
isteyecek çok kız olduğunu… Ayrıca Yoorin’e göre; Jungso’nun hiç iyi bir
özelliği yok..






Diğer
Karakterler:






Namcha:
19(210) yaşında. Biraz patavatsız bir kişiliği vardır. Ağzına gelene düşünmeden
söyler. Ayrıca Songhwa ile bahse girmekten zevk alır. Hele de bahsi kendi
kazanıyorsa. Jungso’nun yakın arkadaşlarından biridir. Ve Minsu ile evlidir.
İkisi de vampir…






Shingo:
17(180) yaşında. Diğerlerine göre aralarında en küçük Shingo’dur. İyi bir
vampirdir. Ve Jungso’nun yakın arkadaşlarından biridir. Henüz küçük olduğu için
bir eşi yok..






Songhwa:
19(210) yaşında. Jungso’nun yakın arkadaşlarından biridir. Ve Hyori ile evli.
İkisi de vampir..






Jaemin:
19(210) yaşında. Diğerlerine göre aralarında en olgun vampirdir. Ayumi ile
evlidir. İkisi de vampir..






Not: Hikayem
adından da belli olduğu gibi vampirli olacak. Ama öyle aşırı derece vampirli
bir şey –yani mide bulandırıcı bir şey- olmayacak. Daha çok romantik ve komedi.
^^ Böyle düşünmemin sebebi de; aramızda ‘vampirli hikaye okumam, sevmiyorum’
gibi yorumlar yapan arkadaşlar var(dır mutlaka). Very Happy Ben sadece herkesin
okumasını istiyorum.^^




Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Clip_image001

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 3:30 pm

Adı: Vampirin Sonsuz Aşkı

Tür: Romantik - Komedi

Karakterler: Jungso, Yoorin, Hero, Sunye, Nicole, Namcha,
Songhwa, Jaemin, Shingo, Ayumi, Minsu, Hyori, Siwon, Sungmin...

Yazan: Seei

26. BöLüm(*Babanı öldüren kişi…)



-------------------Yoorin’in Bakış Açısı-------------------------



Zarfta yazan adrese gelmiştim. Burası çok ıssız ve ürkütücü bir depoydu. Şu
an, tüm vücudumu saran garip korkuyu yenmeye çalışarak yavaşça depoya doğru yürümeye
başladım. İçerde beni neler bekliyor gerçekten hiçbir fikir yürütemiyorum..!



------------------Jungso’nun Bakış Açısı------------------------



Sohbete o kadar dalmışız ki vakit nasıl geçti anlamadık. Dersin bitmesine
neredeyse 5 dakika kalmıştı. Ama biz hala kantinde oturuyorduk.



--‘’Sunye gidelim mi artık?’’ dedim hafifçe gülümserken.



Sunye evet anlamında başını salladı ve yavaşça ayağa kalkıp yürümeye
başladık. Bu sırada sessizliği bozan Sunye oldu.



--‘’Yoorin’in gönlünü almayı unutma.’’ dedi hafifçe omzuma vurarak.



Kocaman bir sırıtmayla ona döndüm.



--‘’Merak etme bu çok kolay olacak!’’



Sınıfa yaklaştığımızda bitiş zili çalmaya başladı. Öğrenciler hızlı bir
şekilde kapıları açarak koşa koşa sınıflardan çıkıyorlardı. Ve bu sırada bize
doğru gelen Namcha’yı fark ettim.



--‘’Jungso… Yoorin’i gördün mü?’’ dedi tedirgin bir şekilde.



Meraklı bakışlarla ona bakıyordum.



--‘’Hayır. Sınıfa gittiğini sanıyordum.’’



--‘’Evet. Sınıftaydı ama ona söylediklerim yüzünden birden ortadan kayboldu.
Ve derse de girmedi.’’ dedi Namcha. Düşünceli bir şekilde bana bakıyordu.



--‘’Ona ne söyledin ki?’’



--‘’Dün…bir adam yolumu kesti ve Yoorin’e vermem için bana bir zarf bıraktı.
Bende onu Yoorin’e verdim.’’ dedi, iyice gergin görünüyordu.



Bu sefer bende endişelenmeye başlamıştım. Umarım başına bir şey gelmemiştir!
Düşündüğüm şeyi duymamayı umarak Namcha’ya döndüm.



--‘’Zarfta ne yazıyordu Namcha?’’



------------------------Yoorin’in Bakış Açısı------------------------------



Yavaşça kapıyı ittim ve içeri girdim. İçerdeki hafif karanlık ortam içimde
garip duygular oluşmasına neden oluyordu. Çekinerek etrafa göz gezdirirken
bilindik bir ses kanımı dondurdu.



--‘’Hoş geldin Yoorin!’’



Bu ses…hızla arkamı döndüm. Bu… Nicole!! Ve yanında da iri yarı 2 adam
vardı…



--‘’Ne işin var burada?’’ diye bağırdım sinirime hakim olamayarak.



Nicole ise çok sakin görünüyordu.



--‘’Zarfı okumadın mı?’’ dedi sadece.



--‘’Ne yani? Bunu yazan sen miydin?! Amacın ne senin!!’’



Sanki beni böyle görmek onu mutlu ediyormuş gibi sırıtmaya başladı.



--‘’Ah, Yoorin! Çok sabırsızsın! Ama sana gerçekleri anlatmadan önce seninle
eğlenmek istiyorum.’’



Dişlerimi sıkmamaya çalışarak konuşmaya çabaladım.



--‘’Ne saçmalıyorsun sen!’’



--‘’Baban konusunda…nasıl öldüğünü merak etmiyor musun yoksa?’’ diye sordu.



Bu sefer gülen bendim. Alaycı bir şekilde gülmeye başladım.



--‘’Sen bunu nasıl bilebilirsin ki?’’



--‘’Çünkü bende oradaydım!’’ diye bağırdı birden.



Nasıl yani? Nicole’un orda ne işi olabilir?!



--‘’Şu an içten içe meraklanıyorsun değil mi?’’ diye de devam etti Nicole.



Ciddi bir şekilde kafamı kaldırdım.



--‘’Lafı gevelemede anlat!’’



-----------------------Jungso’nun Bakış Açısı-----------------------



--‘’Babası hakkında mı?’’ diye sordum telaşla.



Namcha çekinerek konuşmasına devam etti.



--‘’Ah, Jungso nasıl biri olduğumu gayet iyi biliyorsun! O zarfı açmasam
meraktan çatlardım!’’



Doğru söylüyor gerçekten! En azından merakı ilk defa işe yaradı.



--‘’Adres neresi?’’ diye sordum kararlı bir sesle.



Namcha adresi söyleyince hızla sınıftan çıkmaya yeltendim…..ki Sunye’nin
sözüyle olduğum yerde duraksadım.



--‘’Jungso bende gelmeliyim!’’



Yavaşça ona döndüm.



--‘’Buna emin değilim.’’



Sunye hızla önden yürümeye başladı.



--‘’Geliyorum Jungso. Hadi acele edelim.’’



Kabul etmekten başka çarem yoktu. Hızla sınıftan çıktık. Arabama bindik ve
olabildiğince hızla arabayı Yoorin’in bulunduğu yere doğru sürdüm…



Neredeyse 10 dakikamızı almıştı. Geldiğimiz yer gerçekten çok ıssız
görünüyor. Garip bir depo umarım Yoorin şu an iyidir! Arabadan iner inmez
depoya koşarak kapısını ittim.



İçerde gözüme çarpan ilk kişi Nicole’du.



--‘’Nicole ne yaptığını sanıyorsun sen?!’’ diye bağırarak üzerine doğru
yürümeye başladım.



Şu an onu öldürebilirim! Ama yanında bulunan 2 vampir adam birden Nicole’un
önüne geçti.



--‘’Oo Jungso’da gelmiş! İyi bir zamanlama!’’ dedi Nicole yüzüne
yerleştirdiği alaycı bir sırıtmayla.



------------------------Yoorin’in Bakış Açısı--------------------------



Ne işi var bunun burada?! Hemde o kızla birlikte! Aish beni sinir etmeye mi
çalışıyor!



--‘’Jungso neden geldin?!’’ diye bağırdım kızgın bir şekilde.



Jungso bu sefer bana döndü. Ve gerçekten endişeli bir sesle konuşmaya
başladı.



--‘’Nasıl, neden geldim? Ya başına bir şey gelseydi Yoorin!’’



--‘’Umurumda mı sanıyorsun?’’ dedim alaycı bir sesle.



Jungso tam bir şey diyecekken Nicole araya girdi.



--‘’Asıl konumuza dönelim! Emin olun bu daha ilgi çekici.’’ dedi kötü bir
kahkaha atarak.



Hepimiz ona döndük. Bunu fark edince tekrar konuşmasına devam etti.



--‘’Evet Yoorin…babanı öldüren kişi…’’



O sırada deponun kapısı tekrar açıldı. Aish sıktı artık! Bu sefer gelen ah,
doğru ya eksik olan tek kişi Hero!



--‘’Hey Nicole! Benden habersiz ne işler çeviriyorsun?!’’ diye bağırdı Hero.
Gayet ciddi görünüyordu. Ne yani gerçekten haberi yok mu?



--‘’Şaşırdım doğrusu! İlk defa Hero’nun arkasından iş çevriliyor. Hem de
bunu yapan kişi Nicole!’’ diyerek sırıtmaya başladı Jungso.



Nicole onu duymamazlıktan gelerek Hero’ya döndü.



--‘’Senin ne işin var burada Hero? Siwon mu söyledi yoksa? Aptal vampir ona
güvenemeyeceğimi bilmem gerekirdi!’’ diye bağırdı.



--‘’Asıl aptal sensin! Benim adamlarıma, benden gizli emir vermeye çalışacak
kadar aptalsın!’’ dedi Hero. Ve ardında kötü bir kahkaha bastı.



Nicole ise yüzüne çöken hüzünle tekrar Hero’ya baktı.



--‘’Bıktım artık senden Hero! Beni bu kadar aşağılamandan bıktım! Senin bu
çekilmez hallerinden bıktım! Abim olduğun için bana sürekli emir vermeye hakkın
yok!’’ diye bağırdı.



Hepimiz şaşkınca ona döndük.



--‘’Abin mi?!’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 3:30 pm

Adı: Vampirin Sonsuz Aşkı

Tür: Romantik - Komedi

Karakterler: Jungso, Yoorin, Hero, Sunye, Nicole, Namcha,
Songhwa, Jaemin, Shingo, Ayumi, Minsu, Hyori, Siwon, Sungmin...

Yazan: Seei

27. BöLüm(*Onun yüzünden…):



--‘’Abin mi?’’



Hepimiz şaşkın bir şekilde Nicole’a bakıyorduk. Birden Hero’nun sesiyle
kendimize gelmiştik.



--‘’Lanet olsun Nicole! Şu
çeneni tutmayı bir beceremedin!’’



--‘’Kes sesini Hero! Artık
seni dinlemeyeceğim!’’ diye kükredi Nicole.



Hero bu sefer gerçekten sinirlenmişti.



--‘’Öyle mi? Bunu sana ödeteceğimi unutma!’’



Nicole bu tehdit’e sakin bir şekilde cevap verdi.



--‘’Artık senden korkmuyorum!’’



----------------------------Jungso’nun Bakış
Açısı---------------------------------



Nasıl yani? Nicole nasıl onun kardeşi olabilir? O, beni onunla aldatmıştı!!



--‘’Nicole…tüm bunlar ne demek oluyor?’’ diye bağırdım tüm sinirimle.



Bunun üzerine Nicole bana dönerek ciddi bir tavırla konuşmaya başladı.



--‘’Doğru! O benim abim!’’



--‘’Nasıl olabilir bu! Sen beni onunla aldattın?!’’ diye bağırdım dişlerimi
sıkmamaya çalışarak.



Nicole ise gayet sakin bir şekilde:



--‘’Seni aldattığımı mı sanıyorsun? Ah, Jungso gerçekten çok aptalsın! Tüm
her şeyi Hero ile birlikte planladık. Sırf sana acı çektirmek için!’’ dedi.



Söyleyeceğim şeyleri toparlamaya çalışıyordum.



--‘’Neden..? Neden bana acı çektirmek istiyordunuz?!’’ dedim fısıltıyı
andıran bir sesle.



Hero birden konuşmaya katıldı.



--‘’Neden mi? Jungso, senden nefret ettiğimi sana defalarca söylemiştim!
Söyledim çünkü bunun bir nedeni vardı! Tek bir neden…baban!!’’ diye bağırdı.
Son kelimeyi gerçekten bastırarak söylemişti Hero.



Duyduklarım beni gerçekten şaşırtmıştı. Onca yıl ona kardeşim gibi
davranmıştım. Şimdi gelmiş bana babamı suçluyordu!



--‘’Babam mı? Saçmalama Hero! O sana daima iyi davrandı!’’ diye bağırdım
sadece.



Ama şu da bir gerçekti ki…ilk defa onu bu kadar üzgün görüyordum. Yutkunarak
konuşmasına devam etti Hero.



--‘’Babanın, beni sürgüne yollamasının nedeni Mindae değildi. Benden
kurtulmak için yaptı bunu! Çünkü onu…babamı öldürürken gördüm. Yani sağ kolunu!
Kendisi kral olsa bile, beni susturamazdı! O da tek çareyi, Mindae yoluyla beni
sürgün etmekte buldu!’’ diye bağırdı gerçekten öfkeli bir sesle.



Bu sefer şok olmuştum. Babam bunu yapamaz… Hero’nun babası onun en yakın
arkadaşıydı!



--‘’Babam…nasıl yapar bunu Hero? Senin babanla gerçekten iyi anlaşıyordu!’’
diye bağırdım. Elimde olmadan, içten içe sinirlenmiştim bu duruma.



--‘’Evet! Öyle görünüyordu değil mi? Ama babamın, onun krallığını
sarsacağını düşündü! Bu yüzden de kolay yoldan ortadan kaldırdı onu! Ve olaya
kaza süsü verdi!’’ diye bağırdı. Sesi gerçekten titriyordu artık.



Bu sefer sinirime hakim olamamıştım.



--‘’Buna inanmıyorum! Öyleyse, neden bana bunu daha önceden söylemedin?!
Neden Hero?!’’



--‘’Çünkü, bana inanmazdın. Zaten Mindae yüzünden kızgındın bana. Eğer sana
bu olayı anlatsaydım babana çamur attığımı düşünürdün.’’ dedi kızgın bir
şekilde.



Doğru… Öyle düşünürdüm. Hero bu kadar düşünceli biri miydi? Ah, şu an ne
diyeceğimi bilemiyorum!



--‘’Yani benden bu yüzden uzaklaştın. Bana bu yüzden düşmanca davrandın,
öyle mi?’’ diye sordum cevabını bile bile.



--‘’Aslında tam olarak öyle değil. Ben Yoorin’i de seviyorum! Ve o seninle
olmamalı!’’ diye bağırdı Yoorin’e dönerek.



Aish! Bu Hero gerçekten aptalın teki!



--‘’Babam yüzünden benden nefret etmeni anlıyorum! Ama Yoorin’i aklına bile
getirme!’’ diye bağırdım sinirli bir şekilde.



Sadece gülümsedi ve cevap vermeden bakışını başka tarafa çevirdi.



------------------------------Sunye’nin Bakış
Açısı------------------------------------



Hero nasıl Yoorin’i sevebilir! Of bu en son duymak isteyeceğim şeydi!
Mindae’den sonra Yoorin…



Oysa, Hero’yu mutlu edecek tek kız benim! Ama o, önceleri Mindae denen kızın
peşinden gitti sürekli! Ve başına gelmeyen kalmadı!!



Onun yüzünden Jungso ile arası açıldı! Onun yüzünden sürgün edildi! Onun
yüzünden ben Kore’den ve ondan uzaklaştım! Onun yüzünden hepimiz acı çektik!
Evet, her şey onun yüzünden…



Şimdi ise kızı Yoorin var! Tüm bu olanları şimdi tekrar mı yaşayacağız?
Hayır! Buna izin vermeyeceğim! Artık buraya kadar!!



--‘’Hero!’’ dedim aniden.



Yavaşça kafasını kaldırarak bana baktı.



--‘’Ben…’’ evet onu sevdiğimi söylemeliyim artık! Ama vereceği tepkiden gerçekten
korkuyorum. Gene de şu an tek istediğim onu sevdiğimi söylemek!



--‘’Nolmuş sana?’’ diye sordu soğuk bir sesle.



Tekrar hayal kırıklığına uğramıştım. Yapamam bunu… Eğer söylersem benden
tamamen uzaklaşma olasılığını göze alamam!



--‘’Çok üzüldüm.’’ dedim fısıltıyı andıran bir sesle.



Bu sefer yüzünden alaycı bir gülümseme belirdi.



--‘’Hah! Çok mu üzüldün?!’’ diye bağırdı dalga geçercesine.



Mahcup bir şekilde ona bakıyordum. Onda, tek görebildiğim duygularını
bastırmaya çalışan güçlü bir vampir olmasıydı..!



--‘’Düşüncelerini kendine sakla! Ben acınacak halde değilim!’’ diye devam
etti konuşmasına Hero.



Ben…ona acımıyorum ki! Gerçekten üzülüyorum onun için. Tüm bu yaşadıkları
için… Ama ne söylesem fayda etmeyecek! her şeyi anlamak istediği gibi
yorumluyor!!



-------------------------------Yoorin’in Bakış
Açısı------------------------------------



Ortam bayağı bir gerilmişti. Herkesin suratından düşen bin parça! Özellikle
Jungso…hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu. Sanki kafasında dolaşan
soruları çözmeye çalışıyormuş gibi boş boş yere bakıyordu.



--‘’Evet artık çoğu şeyi öğrendiniz!’’ diye sessizliği bozdu Nicole.



Kimse cevap vermeyince ben konuştum.



--‘’Bari böyle bir durumda şu çeneni tutamaz mısın?!’’



Aniden bana döndü. Ve alaycı bakışlarıyla baştan aşağı beni süzmeye başladı.



--‘’Biliyor musun? Düşündüm de…’’ derken sözünü kestim.



--‘’Ah, Nicole sen düşünebiliyor muydun? Bu gerçekten şaşırtıcı bir olay!’’
diye bağırdım sinirle.



Kötü bir kahkaha atarak bana aldırmadan konuşmasına devam etti.



--‘’Neşemi bozmana izin vermem Yoorin! Boşuna çabalama!’’



Kızgın bakışlarla ona bakıyordum.



--‘’Senden sadece susmanı istiyorum!’’ diye bağırdım.



--‘’Olur mu Yoorin? Daha asıl bombayı patlatmadım!’’ diye bağırdı neşeyle.



--‘’Artık söyleyeceğin ne kaldı ki? Ortamı gayet patlattın!’’ diye bağırdım.



Bu sefer yavaşça konuşmaya başladı.



--‘’Babanı…ben öldürdüm! Hem de zevkle!’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 3:30 pm

Adı: Vampirin Sonsuz Aşkı

Tür: Romantik - Komedi

Karakterler: Jungso, Yoorin, Hero, Sunye, Nicole, Namcha,
Songhwa, Jaemin, Shingo, Ayumi, Minsu, Hyori, Siwon, Sungmin...

Yazan: Seei

28. BöLüm(*Siz de kimsiniz?):



--‘’Sen ne dediğinin farkında mısın Nicole?’’ diye bağırdım sadece.



Gerçekten kulaklarıma inanamıyorum şu an! Kötü bir şaka olmalı bu evet evet
kesinlikle kötü bir şaka…



Hiç istifini bozmadan gülmeye başladı. Ardından da;



--‘’Neden inanmıyorsun? Babanı öldüren kişi benim!’’ dedi.



Gerçekten doğruymuş… O an tüm vücudumu büyük bir öfke kaplamıştı. Hızla
Nicole’un yanına giderek, elimi boğazına geçirdim.



--‘’Neden yaptın Nicole? Neden yaptın bunu?!’’ diye bağırıyordum avazım
çıktığı kadar.



O ise hiçbir tepki vermiyordu. Doğru ya ben bir insanım… Gücüm ona yetmez
ki…



--‘’Boşuna çabalama! Gücün bana yetmez! Ayrıca nedenine gelince… Jungso
babam öldüğü zamanlar sürekli seni takip ediyordu. Sana zarar veremezdim belki,
ama babanı öldürebilirdim! Açıkçası olayların bu kadar sarpa saracağını tahmin
etmiyordum. Yani eğer babanı öldürmeseydim…sen şu an Jungso’nun yanında
olmayabilirdin. Aslında ikinizin de bana teşekkür etmesi lazım!’’ dedi Nicole
pis pis sırıtarak.



Aniden elimi gevşettim… Ve derin bir nefes almaya çalışarak konuşmaya
başladım.



--‘’Bunu babama yapmamalıydın…’’ bu sefer gözyaşlarım sessizce akmaya
başlamıştı…



----------------------------------Jungso’nun Bakış
Açısı----------------------------



Ben…bunları gerçekten bilmiyordum. Hepsi benim yüzümden mi yani? Yoorin’in
benim okuluma gelmesi benim yüzümden mi? Evet onu yıllardır takip edip
gözlediğim doğru.



Okuluma geldiği ilk gün, onu hayatımda ilk defa görmüyordum. Yoorin’i
yıllardır tanıyorum! Bir gün onun karşısına geçip onu sevdiğimi zaten
söyleyecektim. Oysa o benim okuluma gelince bunu hiç vakit kaybetmeden yaptım…



Bu sefer düşüncelerimi kenara iterek sinirli bir şekilde Nicole’un üzerine
doğru yürümeye başladım.



--‘’Nicole! Sen gerçekten yaşamaya değmezsin!’’ diye bağırıyordum.



Gözlerinden korktuğu gayet belliydi… Bu sefer onun boğazına elini geçiren
kişi bendim! Ve bu kesinlikle Yoorin’in ki kadar nazik olmayacak!



O sinirle boğazını sıkıyordum. Nicole artık nefes almakta zorlanıyordu. Ve
benim durmaya niyetim yok! Ama arkamdan gelen Hero’nun sesi durmama neden olmuştu.



--‘’Bırak onu! Senin bunu yapmaya hakkın yok Jungso! Babamızı bize geri
getirecek misin?’’ diye bağırıyordu.



Hero haklı… Bunu yapmaya hakkım yoktu… Yavaşça elimi gevşettim. Ve Yoorin’e
doğru döndüm. Hala ağlıyordu.



Nicole ise hafifçe öksürerek, tüm bunlardan ders almamış gibi tekrar
konuşmaya çabaladı.



--‘’Ah, Yoorin biliyor musun? Babanın kanı çok lezzetliydi. O gün iyi bir
ziyafet çektim!’’



Yoorin ise bunu duyduğu an kızgın bir şekilde ona döndü.



--‘’Sana inanmıyorum Nicole! Nasıl bu kadar acımasız olabiliyorsun!! Jungso
için neden babamı öldürdün?!’’ diye bağırdı.



Bana hiç bakmıyordu bile. Gerçi bu konuda haklıydı…



Nicole tekrar bağırmaya başladı.



--‘’Ben bir vampirim Yoorin! Öldürmek benim için alışılmış bir olay!’’



------------------------Yoorin’in Bakış Açısı-------------------------------



Şu an gerçekten kendimi çok savunmasız hissediyorum. Düştüğüm hallere bak! 2
hafta önce birisi bana bunları yaşayacağımı söyleseydi hayatta inanmazdım…
Babamın ölüm sebebine bak! Boşu boşuna… Boşu boşuna kaybettim babamı…



Gözyaşlarım hala akıyordu. Daha fazla duramazdım burada koşarak çıktım
depodan.



--‘’Yoorin!’’



Jungso arkamdan sesleniyordu. Ama artık onu dinlemeye niyetim yok!



Koşa koşa sahile gelmiştim. Denizi izlemek bu sefer iyi gelir mi? Tıpkı her
zaman olduğu gibi, kendini yalnız hissettiğinde ya da bunaldığın da… Ama bu
sefer durum farklıydı… Ve bunu deniz bile düzeltemez…



--‘’Yoorin dinle!’’ diye sesleniyordu Jungso hala. Arkamı döndüğümde koşarak
bana doğru geldiğini gördüm.



Kendimi tutamayarak bağırmaya başladım.



--‘’Neyi dinleyeyim Jungso? Ha neyi dinleyeyim?’’



Bu sefer yanımdaydı. Ve gergin bir şekilde konuşmaya başladı.



--‘’Ben bu olanları gerçekten bilmiyordum. Bilseydim buna izin verir miydim
sanıyorsun?!’’ dedi gözlerimin içine bakarken.



Ona inanmayı gerçekten çok isterdim. Ama hayır, olmaz!



--‘’Seni dinlemek istemiyorum! Ne kadar haberin olmasa da babamın ölümü
senin suçun Jungso!’’ diye bağırdım, gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı.



--‘’Haklısın, ne desem boş. Babanı geri getiremem…’’ dedi yavaşça.



Cevap vermedim. Sessizce duruyordum sadece. O ise tekrar konuşmasına devam
etti.



--‘’Peki şimdi ne olacak Yoorin? Benden ayrılmayı düşünmüyorsun değil mi?’’



Bunun üzerine o sinirle bağırmaya başladım.



--‘’Sence? Tabiî ki öyle düşünüyorum!’’



Ve tanımadık bir ses aramıza girmişti.



--‘’Hey, burada neler oluyor?’’



Arkamı döndüğümde garip görünüşlü iki insan gördüm. Birisi erkek ve siyah,
uzun kanatları vardı. Diğer ise kız uzun ve bembeyaz kanatları vardı.



Bu kanatlarda neyin nesi böyle? Rüyamı görüyorum yoksa? Şaşkınca onlara
bakarken elimle gözlerimi ovuşturdum. Hayır, hayır doğru görüyorum…



--‘’Siz…siz de kimsiniz?’’ diyebildim sadece.



Bu soruyu cevaplayan Jungso oldu. Ve ona baktığımda gülümsüyordu.



--‘’Changmin şeytanların prensi. Görünüşünden de belli değil mi? Ashley ise
meleklerin prensesi. Ve son duyduğum habere göre bu iki varlık birbirlerine
delice aşık!’’ dedi ve bana döndü.



Ashley dediği kız konuşmaya başladı.



--‘’Ah, Jungso! Sizi rahatsız etmek istemezdik. Ama gerçekten çok
bağırıyordunuz. Sesiniz ta bulutlara kadar geldi! Halbuki ben o sırada Changmin’e
sizin ne kadar mutlu bir çift olduğunuzu anlatıyordum…’’ dedi ve hafifçe
gülümsedi.



Ve ardından Changmin Jungso’ya bakarak konuşmaya katıldı.



--‘’Duyduğuma göre, Yoorin’in babası senin yüzünden ölmüş, öyle mi?’’



Bunun üzerine Jungso’nun yüzündeki gülümseme birden soldu.



--‘’Eğer her şeyi duysaydın, Yoorin’in babasının ölümünden haberdar
olmadığımı ve eğer olsaydım buna engel olacağımı da bilirdin!’’ diye bağırdı
sadece.



Bu sefer Ashley gülümseyerek bana baktı.



--‘’Yoorin… Ne kadar acı çektiğini anlayabiliyorum. Ama Jungso’yu da
anlamaya çalış. Onun seni sevdiğini çok iyi biliyorum. Ve eminim sende
biliyorsun bunu…’’



--‘’Ben bilmiyorum…’’ dedim fısıltıyı andıran bir sesle.



Ashley ise konuşmaya devam etti.



--‘’Bence bu olayı mantıklıca düşünmelisin. Sadece aklınla değil, kalbin ile
de düşün. Changmin ve ben gördüğün gibi farklı dünyaların insanlarıyız. Ama aşk
buna engel değil! Olmamalı da zaten! Babana gelince...onu hiç düşünme. Sürekli
seninle olduğuna ve seni izlediğine emin ol. Ama bu sebepten dolayı aşkını terk
etme.’’ dedi çekici bir gülümsemeyle.



Haklı gerçekten… Ama gerçekleri unutmak gerçekten kolay değil!



--‘’Sanırım haklısın…’’ dedim alçak bir sesle.



Sonrasında ise…



--‘’Kendinize dikkat edin. Gitmemiz gerek. Ve Yoorin söylediklerimi
unutma…’’ diyerek gülümsedi Ashley ve hızla yanımızdan uzaklaştılar.



Jungso ise soran gözlerle bana bakıyordu.



--‘’Ne var?’’ dedim sinirli bir tonda.



--‘’Hala bir değişme yok mu?’’ dedi üzgün bir suratla.



--‘’Of, bir melekle şeytanla tanışmadığım kalmıştı. Sayende o da oldu!
Herkesi de tanıyorsun nasıl oluyorsa!’’ dedim umursamaz bir şekilde.



--‘’Ohoo bunlar daha ne ki? Ben prensim unutma!’’ dedi göz kırparak.



Tıpkı eskisi gibi görünüyordu. Kalbim onun bir suçu yok diyor ama aklım eğer
o olmasaydı baban şu an hayatta olurdu diyor. Kararım ne olacak gerçekten
bilmiyorum…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 3:30 pm

Adı: Vampirin Sonsuz Aşkı

Tür: Romantik - Komedi

Karakterler: Jungso, Yoorin, Hero, Sunye, Nicole, Namcha,
Songhwa, Jaemin, Shingo, Ayumi, Minsu, Hyori, Siwon, Sungmin...

Yazan: Seei



29. BöLüm(*Onu sevdiğimi öğrendi…):



---------------------Hero’nun Bakış Açısı----------------------



Of, bu Sunye denen kız neden sürekli peşimde?! Nereye gitsem takip
edildiğimi hissediyorum. Olmayacak böyle…



Okulun arkasına doğru yürüdüm. Orta yere gelince yüksek sesle konuşmaya
başladım.



--‘’Orada olduğunu biliyorum, çık ortaya!’’



1-2 dakika ses gelmedi ama sonra yavaşça çalıların arkasından ortaya çıktı.
Tedirgin bir surat ifadesiyle tam karşıma geldi.



--‘’Sunye..! Sana tek bir soru soracağım. Neden sürekli peşimdesin?! Başka
işin yok mu senin!’’ diye bağırdım sinirli bir ses tonuyla.



Sunye ise kekeleyerek konuşmaya çabaladı.



--‘’B…ben…bildiğini…sanmıyordum…ya…yani…seni…takip ettiğimi.’’ diyebildi
sonunda. Ah, ağzından laf almak bile zor!



--‘’Bunu düşündüğüne göre aptalın tekisin! Ben bir vampirim. Vampirler takip
edildiklerini son derece açık bir şekilde hissederler!’’ diye bağırdım tekrar.



Bu sefer üzgün gözlerle bana bakıyordu.



--‘’Şey…seni takip ediyorum. Çünkü…’’ dedi yavaşça ve duraksayarak.



Kızgın gözlerle ona döndüm.



--‘’Ee? Çünkü!’’



--‘’Çünkü..!’’ dedi ve başını eğdi.



Yok yok söylemeyecek bu belli! Aklıma gelen ilk şeyi ben söyledim.



--‘’Ne o? Yoksa bende hoşlanıyor musun?’’ dedim alaycı bir şekilde.



Aniden başını kaldırarak tekrar bana baktı. Bense cevap beklercesine
Sunye’nin suratına bakıyordum.



Bunu anlamış olacak ki sessizce başını salladı.



--‘’Ne? Sen benden nasıl hoşlanabilirsin!’’ diye bağırdım. Gerçekten şu an
çok sinirlenmiştim!



Gözleri dolmaya başladı. Of, bu kızların her şeye üzülüp, ağlamasından
nefret ediyorum!



--‘’Ben…seni çok seviyorum Hero!’’ dedi titreyen bir ses tonuyla.



Aniden yüzümde alaycı bir gülümseme belirdi ve yavaşça Sunye’nin yanına
doğru yürüdüm.



--‘’Sen mi? Beni mi seviyorsun? Unut bunu! Senin gibilerle işim olmaz!’’
diye bağırdım ve arkamı dönerek hızla oradan uzaklaştım. Arkamdan gelen tek ses
Sunye’nin ağlama sesiydi…



--------------------------Sunye’nin Bakış Açısı--------------------------



Benim gibilerle işi olmaz mı! Ben nasıl biriyim ki! Böyle olacağı belliydi!
Söylememeliydim ona. İnkar etmeliydim, onu sevdiğimi. Ama yapamadım. Dediği
gibi ben aptalın tekiyim!!



Ne olacak şimdi? Onu sevdiğimi öğrendi… Artık her gördüğü yerde dalga geçer
benimle. Hero… Neden bu kadar kötü olmak zorundasın. Neden eskisi gibi iyi
olmaya çalışmıyorsun..!



Ben seni gerçekten çok seviyorum… Oysa sen hep seni sevmeyen kişileri
sevdin!



Hala ağlıyordum. Tüm bunları düşününce ağlamamak elde mi?! O sırada birisi
bana sesleniyordu.



--‘’Sunye?’’



Arkamı dönmedim. Beni bu şekilde görmelerini istemiyorum. Ama Jungso ve
Yoorin yanıma geldiler.



--‘’Sunye ağlıyorsun?’’ dedi Yoorin alçak bir sesle.



--‘’Hero yüzünden mi?’’ diye bağırdı Jungso.



Yavaşça başımı salladım.



--‘’Onu sevdiğimi öğrendi…’’ dedim hıçkırarak ağlamaya devam ederken.



Jungso bu sefer sinirli bir sesle bana bağırmaya başladı.



--‘’Sunye! Neden bu kadar güçsüzsün! Neden ona kendini ezdiriyorsun! Onun
karşısında dimdik durmayı öğren artık!’’



--‘’Kızın ne halde olduğunu görmüyor musun Jungso?! Zaten üzgün bir de sen
üzerine gitme!’’ diye bağırıyordu Yoorin’de.



Cılız bir sesle konuşmaya çabaladım.



--‘’Haklısın Jungso. Ama ne yapayım? Hepiniz Hero’yu gayet iyi tanıyorsunuz.
Onu ne kadar sevsem de, o çok kötü birisi… Karşısında konuşamıyorum. Çünkü ne
söylesem benimle dalga geçiyor! Onunla ciddi konuşmam mümkün değil…’’



Jungso yavaşça yanıma gelerek bir selpak uzattı.



--‘’Tamam. Ağlama artık. Sil şu gözyaşlarını. Daha her şey bitmiş değil!’’
dedi. Sanki bir şeyler biliyormuş gibi…



Başımı sallayarak selpağı aldım. Ve sınıfa doğru yol aldık.



Sınıfa girdiğimizde Hero bana hiç bakmıyordu. Sadece Nicole ile
fısıldaşıyordu. Nicole’da bana bakarak sesli bir şekilde gülüyordu. Eminim
benim hakkımda konuşuyorlar!



-------------------------Yoorin’in Bakış Açısı----------------------------



Jungso’yla hala iyi anlaşıyorum. Sanırım aramız düzeldi. Babam
konusunda…Jungso’nun gerçekten bir suçu yok. Hepsi o cadı Nicole’un işi! Ama
bir gün Nicole’dan bunun hesabını soracağım!



Sonunda çıkış zili çalmıştı. Jungso ve ben yavaşça sıradan kalkıp sınıftan
çıktık. Ve Sunye’de yanımızdaydı. Onu o halde bırakamazdık zaten. Gerçekten bu
kıza çok üzülüyorum.



Bu sefer eve yürüyerek gidiyorduk. Arka sokaktan geçerken…aniden önümüze
biri çıktı.



--‘’Hero?’’ diye bağırdı Sunye şaşkın bir şekilde.



--‘’Ne işin var burada?’’ diye sordum soğuk bir sesle.



Hero gülümseyerek bana bakıyordu.



--‘’Yoorin! Bu sefer seni almaya geldim!’’ dedi.



Şaşkınca ona bakıyordum. Hatta Sunye’de öyle. Ama Jungso hariç… Şu an
sinirden köpürdüğü çok belli!



--‘’Hero, ne saçmalıyorsun gene? Defol şurdan!’’ diye bağırdı Jungso.



Hero bu sefer kahkaha atmaya başladı. Ardından da;



--‘’Biliyor musun Jungso? Senin şu yakın arkadaşın, bana aşıkmış! Haberin
var mıydı bundan?’’ dedi.



Nasıl bir şeytan bu böyle? Sunye ile nasıl dalga geçebilir… Sunye’ye baktım
tekrar ağlamaya başlamıştı. Aish!



--------------------------Jungso’nun Bakış Açısı--------------------------



Bu Hero gerçekten benim sabrımı deniyor! Ama taşma derecesine geldi artık!



--‘’Olmaz olur mu? Senin gibi bir pisliğe nasıl aşık olur anlamıyorum!
Sunye’nin temiz kalbine, girdiğin için kendinle gurur duymalısın!’’ diye
bağırdım kızgın bir şekilde.



Hero bu sefer sırıtmaya başladı.



--‘’Ben her zaman kendimle gurur duyuyorum! Ve, Sunye artık benden uzak dur!
Her yerde karşıma çıkmanı istemiyorum!’’ diye bağırdı Sunye’ye bakarken.



Sunye beklediğimin aksine Hero’ya bağırmaya başladı.



--‘’Neden benden bu kadar nefret ediyorsun Hero?! Ben sadece sana aşığım!
Sevmek suç mu..?’’



Hero yavaşça Sunye’nin yanına doğru yürümeye başladı. Ve;



--‘’Yok, değil! Ama senin beni sevmen suç! Ayrıca ben Yoorin’i seviyorum!’’
diye bağırdı.



Bu sefer sinirim tepeme çıkmıştı.



--‘’Onun adını ağzına alma!’’ diye bağırdım.



Hala pis pis sırıtıyordu.



--‘’Neden Jungso? Yoorin’i seviyorum var mı? Sunye’ye gelince… Hayatım
boyunca dalga geçeceğim onunla!’’ dedi.



Bu sefer sabrım taşmıştı. Hızla yanına giderek Hero’ya sert bir yumruk
attım. O yumrukla beraber yere yığılmıştı. Ama hala sırıtıyordu.



--‘’Sana zamanı gelince gücümü senin üzerinde kullanacağımı söylemiştim
değil mi? İşte zamanı geldi! Yoorin’e asla sahip olamayacaksın! Çünkü sen ona
aşık değilsin..! Bunu sende gayet iyi biliyorsun! Ve şu andan itibaren tüm
bastırdığın duygular açığa çıkacak!’’ diye bağırdım kararlı bir sesle.



Belli etmese de bu söylediklerim karşısında şaşırmıştı.



-------------------------Hero’nun Bakış Açısı-------------------------



Ne demek istiyor bu? Gerçekten şaşırmıştım bu söylediklerine… Ama belli
etmemeye çalışarak konuşmaya başladım.



--‘’Gücünü çok merak ettim doğrusu! Bana ne yapabilirsin ki? Yok duygularım
açığa çıkacakmış da falanda filan!’’ ve yavaşça ayağa kalktım.



Aniden yakamdan tuttu ve gözlerimin içine doğru baktı.



--‘’Hero…artık iyi biri olmanın zamanı gelmedi mi? Senin bunu yapacağın yok
belli! Ah, bundan sonra kötülüğü unut! Ve artık duygularını bastırma gücün de
olmayacak!’’ diye bağırdı.



Hiçbir şey anlayamıyordum. Birden Jungso’nun gözlerinin rengi kırmızıya
döndü…



--------------------------Jungso’nun Bakış Açısı---------------------------



Hero’nun gözlerinin içine bakıyordum. Ve onu hipnotize ettim.



Tam istediğim gibi!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 3:31 pm

Adı: Vampirin Sonsuz Aşkı

Tür: Romantik - Komedi

Karakterler: Jungso, Yoorin, Hero, Sunye, Nicole, Namcha,
Songhwa, Jaemin, Shingo, Ayumi, Minsu, Hyori, Siwon, Sungmin...

Yazan: Seei



30. BöLüm(*Vampir Öpücüğü):



--------------------------Yoorin’in Bakış Açısı-------------------------



Hiçbir şey anlamamıştım. Hero’da kaç dakikadır baygın bir şekilde yerde
yatıyordu. Yavaşça Jungso’nun yanına gidip konuşmaya başladım.



--‘’Jungso ne yaptın ona?’’



Aniden bana dönerek gülümsedi.



--‘’Merak etme sadece onu iyi biri yaptım. Artık istese de kimseye kötü
davranamaz! Ayrıca o sana aşık değildi. Bu yüzden artık peşinde dolanmayacak!’’
dedi.



--‘’Ne? Nasıl?’’ diye sordum meraklı bakışlarla.



--‘’Her şey bir oyundu Yoorin. O sadece benden intikam almak istedi. Yani
sana aşık falan değildi. En başından beri takıntılı o! Ama artık her şey
bitti.’’ dedi Jungso tekrar gülümseyerek.



Bu sefer bende gülümsemeye başlamıştım. Aniden Sunye’nin sesiyle kendimizi
toparladık.



--‘’Jungso… Bu durumda o bana aşık olabilir mi?’’ diye sordu çekinerek.



--‘’Aslında bunu senin için yaptım Sunye! Artık ona ne söylersen söyle ondan
aldığın cevap seni asla üzmeyecek. Dene ve gör!’’ dedi Jungso.



Bu sefer kaşlarımı çatarak tekrar ona baktım.



--‘’Ne yani, hepsini Sunye için mi yaptın!’’ diye bağırdım.



Hafifçe öksürerek kendini toparladı.



--‘’Ihm. Ne alaka Yoorin! İkiniz içinde yaptım!’’ dedi.



Sert bir biçimde koluna vurdum. Jungso alaycı bir şekilde ‘Ah!’ diye
bağırırken Hero kımıldanmaya başladı. Sanırım kendine geliyor.



--‘’Nerdeyim ben?’’ dedi başını tutarak doğrulmaya çalışırken.



Jungso hızlı davranarak cevap verdi.



--‘’Ah, Hero dördümüz birlikte yemeğe gidiyorduk ama sen aniden bayıldın!’’
dedi gülümseyerek.



Hah! Yalanını yesinler..!



-----------------------------Hero’nun Bakış Açısı------------------------



Kendimi son derece mutlu hissediyorum. Bu kaç yıldır yaşamadığım bir duygu…



Ayrıca ne yemeği bu böyle! Ben neden hatırlamıyorum yemeğe gittiğimizi…



Sunye gülümseyerek bana doğru geliyordu.



--‘’Şey… Hero yemeğe beraber gidelim mi?’’ diye sordu utangaç bir şekilde.



Cevap vermekte kararsızdım ama istemdışı ağzımdan bir kelime fırlayıverdi.



--‘’Tabi ki…’’



Sunye bu cevabım karşısında sevinçten yerinde zıplamaya başladı. Ama
saniyeler sonra utanarak zıplamayı kesti. Bu durumu karşısında gülmemek elde
değil! O da bana aynı şekilde gülümsüyordu.



*_*_*_*_*_*Ertesi Sabah_*_*_*_*_*_*_*



---------------------------Jungso’nun Bakış Açısı--------------------------



--‘’Jungso uyan artık! Geç kalacağız!’’ diye bağırıyordu Yoorin.



Ah, bu kız her sabah bunu yapmak zorunda mı? Anlaşılan, kalkmaktan başka
çare yok. Hızla yerimden doğruldum.



--‘’Tamam kalktım işte.’’ diyerek aynı hızla etrafta dolanıp üniformamı
aldım ve hemen giyindim. Bu iş 5 dakikamı bile almamıştı.



Yoorin ise şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Alaycı bir gülümsemeyle konuşmaya
başladım.



--‘’Ne o? İçimden bir ses vampirliğime hayran kaldığını söylüyor.’’



Birden kaşlarını çattı.



--‘’Kes konuşmayı da acele et! Geç kalacağız!’’ diye bağırdı.



Of bu kız neden hala vampir olmak istemiyor. Onu ikna etmem lazım yoksa
evlilik bir hayal olacak…



Okula geldiğimizde Shingo bana sesleniyordu.



--‘’Hyung! Gelesene yanımıza!’’



Diğerleri de yanındaydı ve hepsi bana bakıyordu. Hemen Yoorin’e döndüm.



--‘’Ben oraya gitsem? Sen de kızların yanına gitsen?’’ diyordum olumlu cevap
verir umuduyla suratına bakarken.



--‘’Tamam!’’ dedi ve sınıfa doğru gitmeye başladı.



Bende Jaemin’lerin yanına gittim. Songhwa elini omzuma koyarak konuşmaya
başladı.



--‘’Nasıl gidiyor dostum?’’



Bezmiş bir ifadeyle ona döndüm.



--‘’Sence? Daha beni sevdiğini bile söylemedi! Of bu böyle olmayacak bu işi
kendi yöntemlerimle halletmenin zamanı geldi sanırım.’’



Jaemin birden bilirmişcesine cevap verdi.



--‘’Kızlarla mı?’’



Yüzümde kocaman bir sırıtmayla başımı salladım.



--‘’Hı hı. Kızların tek zayıf noktası kıskançlıktır beyler! Bunu unutmayın.
Ayrıca hatırlıyorum da Sunye geldiği zaman, Yoorin kıskançlıktan kudurmuştu.’’



--‘’Of Jungso sen hiç akıllanmayacak mısın?’’ dedi Jaemin azarlar gibi.



Kötü bakışlarımı ona çevirdim.



--‘’Evet ben buyum. Beni bu hale getiren de kızlar! Ben ne yapayım?’’



Songhwa birden lafa atladı.



--‘’Haklı. Peşinde bu kadar kız olmasa böyle şımarmazdı!’’



Hepsi evet dercesine kafa sallamaya başlamıştı. Ama Namcha konuyu dağıtmak
ister gibi araya girdi.



--‘’Şu an kızların da ne konuştuğunu merak ediyorum açıkçası.’’



Alaycı bir gülümsemeyle cevap verdim.



--‘’Tabi ki ben ve Yoorin hakkında konuşuyorlar!’’



Haklı olduğum için hiçbiri cevap vermemişti…



-------------------------Yoorin’in Bakış Açısı------------------------------



--‘’Ah kızlar! Her vampirin bir gücü var mı?’’ diye sordum onlara bakarken.



Hepsi evet anlamında başını salladı.



--‘’Evet var. Mesela ben, çok uzakta olsa dikkatimi verdiğim sürece her şeyi
duyabilirim.’’ dedi Hyori.



--‘’Ben de görünmez olabiliyorum. Ve bu sayede Namcha’nın ben yokken neler
yaptığını da görme şansım oluyor!’’ dedi Minsu gülümseyerek.



--‘’Ben de herhangi bir odada belli bir mod yaratabilirim. Mesela üzgün bir
ortamı mutlu bir atmosfere boğabilirim!’’ dedi Ayumi de.



--‘’Waah! Çok şaşırtıcı güçleriniz var. Keşke benimde bir gücüm olsaydı…’’
dedim iç çekerken.



Ayumi gülümseyerek cevap verdi.



--‘’Merak etme yakında seninde bir gücün olacak.’’



Meraklı bakışlarla ona döndüm.



--‘’Ne? Nasıl olacak o?’’



--‘’Jungso sana vampir öpücüğünü anlatmadı mı?’’ dedi Hyori şaşkın bir
şekilde.



Omuz silktim.



--‘’Hayır. Sadece adı geçmişti.’’



Hyori bu sefer şaşkınlığını yenmeye çalışarak anlatmaya başladı.



--‘’OMO! Gerçekten şu an Jungso’yu öldürmek istiyorum! Neyse, bak Yoorin
aslında bu öpücük çok önemlidir. Yani vampir öpücüğü insan bir kızın ve vampir
bir erkeğin düğün töreni gibi bir şey. O olmadan kesinlikle evlenemezsiniz. Bir
de tören sonunda Jungso’nun, senin onun için ne anlam ifade ettiğini söylemesi
ve ardında da seni hiç bırakmayacağına dair yemin etmesi gerek. Ve tabi sende
aynısını yapacaksın. Daha sonra Jungso kendi kanını sana sunacak. Öncelikle
kendi dudağını biraz kanatmak zorunda. Sonra seni öpecek ve Jungso’nun kanı
senin içine doğru akacak. Böylece sende bir vampirin kanını içinde barındırarak
vampir olacaksın!’’



--‘’……..’’



Şok olmuş bir şekilde ona bakıyordum. Kan mı? Of ben yapamam bunu! Iyk…



--‘’Gerçekten mi? Ben normal bir öpücük olacağını sanıyordum. Böyle bir şey
olduğunu hiç tahmin etmemiştim…’’ dedim o şaşkınlıkla.



--‘’Endişelenmene gerek yok. Çok acıtmaz. Aslında bu senin için hayatının en
iyi anı olur! Benim için öyleydi.’’ dedi Hyori bana göz kırparak.



--‘’Bizim içinde!’’ diye söze atladı Minsu ve Ayumi.



Derin bir iç çekerek o an aklımdan geçeni söyleyiverdim.



--‘’Yani bende hayatımın geri kalanını sizle birlikte vampir olarak mı
geçireceğim…’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 3:31 pm

Adı: Vampirin Sonsuz Aşkı

Tür: Romantik - Komedi

Karakterler: Jungso, Yoorin, Hero, Sunye, Nicole, Namcha,
Songhwa, Jaemin, Shingo, Ayumi, Minsu, Hyori, Siwon, Sungmin...

Yazan: Seei

31. BöLüm(*Seni seviyorum…):



--‘’Yoorin!’’ diye sesleniyordu Hyori, elini yüzümün önünde hızla sağa sola
sallarken. Kendimi toparlayarak şaşkınca ona döndüm.



--‘’E…efendim?’’ dedim hafifçe kekeleyerek.



--‘’Neyin var senin? Baksana, yoksa sen vampir olmayı istemiyor musun?’’
dedi meraklı bakışlarla.



Ah, bunu onlara belli etmemeliyim. Çünkü bunun cevabını maalesef bende
bilmiyorum!



--‘’Şey…ben bir Jungso’ya baksam iyi olacak! Sonra görüşürüz!’’ diyerek
oradan ayrıldım.



Hepsi arkamdan bakakalmıştı. Ama ne yapayım biraz kafamı toparlamam lazım.
Sonuçta bu önemli bir karar ve hayatımı ciddi anlamda etkileyecek.



--------------------------------Jungso’nun Bakış Açısı------------------------------



Oyuna başlasam mı acaba? Kesinlikle çok eğlenceli olacak! Hmm ne yapsam…
Önce kantine gitmeliyim!



Hızla kantine doğru gittim. Ve kantine giderken önüme çıkan her kıza
gülümseyerek göz kırptım. Buna hangi kız dayanabilir ki? Hepsi tereddütsüz bir
şekilde peşimden geliyordu. İşte bu!



Yakışıklı olduğum için kendimle bir kez daha gurur duyuyorum! Ah, bunu bir
tek Yoorin anlayamadı! Görür o gününü!



Kantine girdiğim zaman tüm kızlar etrafımı sardı. Ve ne tuhaftır ki hepsi
vampirdi bu kızların…



--‘’Jungso oppa! Yoksa Yoorin’den ayrıldın mı?’’ diye bağırıyordu kızın
biri.



Cevap vereceğimi sanıyorsan yanılıyorsun! Sadece gülümsedim. Bu sırada başka
bir kız daha konuşmaya başladı.



--‘’Oppa! İnsan bir kızla yapamayacağını biliyordum! Lütfen bu sefer beni
seç!’’



Diğer kızlar kötü bakışlarını ona çevirmişti. Ah, bu kızlar gerçekten çok
tuhaf! Yoorin nerde kaldı ya…



Meraklı bakışlarla etrafıma göz gezdirirken Yoorin nihayet içeri girdi! Oh
sonunda..!



Şaşkın ve kızmış bir şekilde bana bakıyordu. Sanırım başlıyoruz!



-------------------------------Yoorin’in Bakış
Açısı-----------------------------



Bu ne böyle! Bu kızların Jungso’nun yanında ne işi var? Pof tekrar mı başa
döndük..!



Yavaşça Jungso’nun oturduğu masaya doğru ilerledim. Her zamanki gibi tüm
kızların kötü bakışlarını üzerimde hissediyordum. Aish nefret ediyorum bu
durumdan!



--‘’Jungso!!!!’’ diye bağırdım avazım çıktığı kadar.



Jungso hiç bana bakmıyordu. Tabi şu an kızlarla meşgul. Hızla yanına giderek
o sinirle koluna vurdum.



Hala bir tepki vermiyordu! Tabi benim vurmam ona gıdıklama gibi geliyordur!
O sırada ifadesiz bir suratla bana baktı.



--‘’Ne oldu Yoorin?’’



Bakışlarımı kızlara çevirerek kızgın bir şekilde tekrar bağırdım.



--‘’Bu kızların ne işi var burada?!’’



--‘’Ah, onlar mı? Yakışıklılığıma dayanamamışlar! İnanır mısın, sabahtan
beri peşimdeler!’’ dedi alaycı bir sırıtmayla.



Of şu an kıskançlıktan ölmek üzereyim! Ne olmuş buna böyle! Sinir bozucu
vampir! Yaptı gene yapacağını…



--‘’Hey neyin var senin! Gönder şu kızları!’’ diye bağırdım.



Hala sırıtarak bana bakıyordu.



--‘’Nedenmiş? Hem ben daha jieun’la yemeğe gideceğim. Değil mi jieun?’’ dedi
yanındaki kız dönerek.



Kızın şaşkınlıktan gözleri kocaman açılmıştı. Ve mutlu bir şekilde konuşmaya
başladı.



--‘’Ta…tabi oppa! Ama adım jieun değil, eunjung! Gene de bu benim için
önemli değil! Senin için adımı jieun yapabilirim!’’ dedi hafifçe gülümserken.



Bu durum karşısında gülmemek elde değildi! Ama kızın ad değiştirmeyi
önermesi de tekrar sinirimi tavana vurdurdu!!



Jungso ise suratımdaki karışık ifadeye karşılık anlamsız bir şekilde bana
bakıyordu.



------------------------------Jungso’nun Bakış
Açısı----------------------------



Olamaz ya pot mu kırdım?! Salak kız adın jieun olsa ne olacak sanki! Ha
jieun ha eunjung! Rezil etti beni! Yoorin’de kesin çaktı oyunu.. Ama daha
bozuntuya vermemeliyim..!



Kendimi toparlayarak gülümsedim ve konuşmaya başladım.



--‘’Ah, görüyor musun! Etrafımda bu kadar kız olunca, isimleri bile
karıştırır oldum!’’



Yoorin hala sinirlice bana bakıyordu.



--‘’Ne? Başka kızlarla da mı yemeğe gittin?! Jungsoo!!!!!’’ diye bağırıyordu
kulağımın dibinde!



--‘’Kes şu bağırmayı Yoorin! İnsan olsam şimdiye kadar kesinlikle sağır
olurdum!’’ dedim soğuk bir sesle.



Bu onu daha da sinirlendirmiş gibi görünüyordu.



--‘’Yaa…öyle mi?’’ dedi dalga geçercesine.



Kararlı bir şekilde cevap verdim.



--‘’Öyle!’’



--‘’Sana son kez söylüyorum! Şu kızları gönderiyor musun yoksa göndermiyor
musun?!’’ dedi ifadesiz bir şekilde.



--‘’Göndermiyorum!’’ dedim tekrar aynı kararlılıkla.



--‘’İyi bunu sen istedin!’’ dedi ve yanımdan uzaklaşarak köşede duran 3-4
vampir erkeğin yanına doğru gitti..!



------------------------------Yoorin’in Bakış
Açısı-----------------------------



Görürsün sen! Beni kıskandırmak ne demekmiş görürsün!



Gayet baştan çıkarıcı yürüyüşümle erkek vampirlerin yanına doğru gidiyordum.
Hepsi hayran hayran bana bakıyordu.



--‘’Selam!’’ dedim kocaman gülümsememle.



Ama hiçbiri cevap vermedi korkmuş bir ifadeyle Jungso’dan tarafa
bakıyorlardı. Arkamı döndüğümde Jungso hemen gülümseyerek önüne döndü! Ah,
olamaz ya prens olduğu için hepsi ondan korkuyor!



Tekrar sinirli bir şekilde Jungso’nun yanına döndüm.



--‘’Yah! Deli etme beni Jungso!!!!!’’ diye bağırdım avazım çıktığı kadar.



--‘’Ben sana bir şey yapmıyorum ki Yoorin?’’ dedi kocaman sırıtarak.



O sırada yanında bulanan kızlardan biri konuşmaya başladı.



--‘’Hey! Rahat bırak Jungso oppayı! Seni istemiyor işte!’’



Bu sefer sinirli bakışlarımı ona çevirdim.



--‘’Sen karışma!’’



--‘’Karışırsam ne olur? Bana hiçbir şey yapamazsın!’’ diye bağırdı yanına
yaklaşarak.



Doğru şu an hiçbir şey yapamam! Sinirimi yenmem gerek yoksa birilerini
öldürmek zorunda kalacağım! Hızla uzaklaştım oradan…



-----------------------------Jungso’nun Bakış
Açısı----------------------------



Çok fena sinirlendi ya! Bu durumda beni sevdiğini asla itiraf etmez! Sinirli
bakışlarımı Yoorin’e bağıran kıza çevirdim.



--‘’Sen ne yaptığını sanıyorsun! Neden bağırdın ona!’’ diye bağırdım
ürkütücü bir sesle.



Kız korkmuş bir şekilde bana bakıyordu.



--‘’O…oppa…ben…onu…sevmediğini…düşünmüştüm…’’ dedi duraksaya duraksaya.



Derin bir iç çektim ve ayağa kalkarak uzaklaştım oradan.



Yoorin tam tahmin ettiğim gibi arka bahçedeydi. Yavaşça yanına giderek banka
oturdum.



--‘’Ne işin var burada! Kızları bekletme!’’ diye bağırdı. Anlaşılan hala
sinirli.



--‘’Beklesinler ne olacak!’’ dedim sakin bir şekilde.



Bu sefer bana dönerek konuşmaya başladı.



--‘’Neden beni kıskandırmaya çalışıyorsun! Yoksa gerçekten mi yapıyorsun
bunları!!’’



--‘’Hey, ya sana ne demeli? O vampir erkeklere doğru yürüyüşün ve onlara
gülümseyişin? Beni deli etmek mi istiyorsun?!’’ diye bağırdım sinirli bir
şekilde.



--‘’Yok bu gerçekti! Madem sen kızlarla eğleniyorsun. Benimde erkeklerle
eğlenmem de bir sorun yok!’’ diye bağırdı soğuk bir sesle.



Bu sözleri sinirimi tepeme çıkarmıştı!



--‘’Yah! Sen böyle bir şeyi yapamazsın. Ama ben yaparım!!’’ diye bağırdım.



--‘’Nedenmiş o? Bende yapabilirim!’’ diye bağırdı hala bana bakarken.



--‘’Yapamazsın çünkü sen sadece bana aitsin!’’ diye bağırdım kızgın bir
şekilde.



Bu sefer gülümsemeye başladı.



--‘’Artık değil! Sen bana ait değilken ben neden sana ait olayım?’’ diyerek
ayağa kalktı.



Bende ayağa kalkmıştım.



--‘’Ne demek bu!’’ dedim şaşkın bir şekilde.



--‘’Sen böyle kız peşinde koşmaya devam edeceksen söyle de senden
ayrılayım!’’ dedi arkasını dönerek.



--‘’Bunu yapmamın nedeni sensin ama!’’ diye bağırdım kendimi tutamayarak.



Hızla arkasına dönerek bana baktı.



--‘’Ne?’’



--‘’Kaç haftadır birlikteyiz. Hala bana, beni sevdiğini söylemedin! Neden
söylemiyorsun?! Sevmediğin için mi?’’ dedim alçak bir sesle.



Bu kez bana düşünceli bir şekilde bakıyordu. Kararsız olduğuna eminim!



--‘’Jungso…ben…’’ dedi sadece.



--‘’Sen, ne?’’ diye sordum sinirli bir şekilde.



--‘’Seni sevmesem yanında olur muydum?’’ dedi hafifçe gülümseyerek.



--‘’Bunu duymak istemiyorum. Sadece o 2 kelimeyi söyle!’’ dedim ciddi bir
tavırla.



Bu sefer suratı asılmıştı.



--‘’Neden bu kadar duymak istiyorsun?’’ dedi alçak bir sesle.



--‘’Ben sürekli söylüyorum ama henüz senden duyamadım. Böyle olunca doğal olarak
şüpheye düşüyorum!’’ dedim bakışlarımı kaçırırken.



Aniden bana yaklaştı. Sonrasında tek hissettiğim dudaklarının dudaklarıma
değdiğiydi. Bende ona sıkıca sarıldım. Bu durumda gitmesine asla izin
veremezdim.



-------------------------Yoorin’in Bakış Açısı----------------------------



İstediğini yaptım resmen! Geri çekilmeme izin vermiyordu! Bende mecburen
kendimi ona bıraktım…



*_*_*_*_*



--‘’Jungso!’’ dedim alçak bir sesle.



Aniden geri çekilerek soran bakışlarla bana baktı.



--‘’Seni seviyorum…Sadece seni…’’ dedim gülümseyerek.



O da gülümsemeye başlamıştı.



--‘’Bende…Sadece seni…’’ diye fısıldadı ve beni tekrar öptü.



Sonrasında ise beni kucağına alarak son hızla koşmaya başladı.. Etrafı
seçemeyecek kadar hızlı…



--‘’Hey! Nereye?! Bırak beni!’’ diye bağırıyordum şaşkın bir şekilde.



Bana bakarak gülümsedi.



--‘’Bu anı bitiremem! Eve gidiyoruz!’’



Aish! İyi ki bir yüz verdik, astarını da istiyor resmen!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 3:31 pm

Adı: Vampirin Sonsuz Aşkı

Tür: Romantik - Komedi

Karakterler: Jungso, Yoorin, Hero, Sunye..

Yazan: Seei

32. BöLüm(*Vampir gibi tepki verebilirsin…):



--‘’Yah! Bırak beni Jungso!’’ diye bağırıyordum kollarında çırpınmaya devam
ederek.



Ama Jungso hiç umursamıyordu bile… Sonunda odaya girmiştik.



--‘’Bugün beni sevdiğini söylemekle kararını vermiş oldun!’’ dedi hafifçe
gülümseyerek bana bakarken.



Şaşkın bir şekilde ona
bakıyordum.



--‘’Ne…ne hakkında?’’



Bu sefer gülümsemesi yerini kocaman bir sırıtmaya bırakmıştı.



--‘’Vampir olmaya!!’’



Ne? Ben ona vampir olacağım demedim ki?! Kızgın bir şekilde tekrar ona
döndüm.



--‘’Ben sana vampir olmak istiyorum demedim!’’ diye bağırdım.



Beni yavaşça yatağın üzerine bıraktı ve yanıma yaklaştı.



--‘’Artık çok geç! Şimdi her şey bitecek!’’ dedi gülümseyerek.



--‘’Yah! Deli etme beni! Ben…daha buna hazır değilim!’’ diye bağırıyordum
yatakta geri geri giderken.



O da üzerime doğru geliyordu.



--‘’Herhangi bir hazırlık yapmana gerek yok ki Yoorin! Sadece kendini bana
bırak!’’ dedi gülümseyerek.



Hızla yataktan kalktım ve tekrar konuşmaya başladım.



--‘’İstemiyorum! Beklemek zorundasın!’’



Jungso’da ayağa kalkmıştı.



--‘’Yoorin, bir an önce evlenmeliyiz! Neden uzatıyorsun ki?’’ diye bağırdı
suratında anlamadığım bir ifadeyle bana bakarken.



Bende sinirli bir ifadeyle bağırmaya devam ettim.



--‘’Bu yaşta ne evlenmesi! Ben daha hayatımın baharındayım!’’



--‘’Yah! Vampir olunca her yaş bahar olacak sana! Yoksa yaşlanmak mı
istiyorsun?’’ diye bağırdı sırıtarak.



Bu kez kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım.



--‘’Lafı neden yaşlanmaya getirdin şimdi! Aklı sıra bana gaz vermeye
çalışıyorsun değil mi?’’



Hafif bir kahkaha atarak bana döndü.



--‘’Yoorin! Sen benimsin! Ve benimle olmak için vampir olmak zorundasın!’’
dedi.



Suratımda karışık bir ifadeyle;



--‘’Peki…Vampir olmak için kaç sene zamanım var?’’ diye sordum.



Bu sefer sırıtarak alaycı bir şekilde konuşmaya başladı.



--‘’Dalga mı geçiyorsun Yoorin? Ne senesi? Bugün bitecek bu iş!’’ diye
sesini yükseltti.



Şu an bu durumdan kurtulmak için her şeyi yapabilirim! Boş boş Jungso’ya
bakarken aniden birisi kapıyı tıklattı. Oh be!

Jungso bu duruma sinirlenmiş gibi görünüyordu.



--‘’Kim o?’’ diye kükredi kapıya doğru.



--‘’Biziz!’’ diye tanıdık sesler geldi kapının ardından. Ve hızla kapıyı
açtılar. Bu Sunye ve Hero..!



--‘’Bu ne sinir dostum!’’ diye gülümseyerek içeri girdi Hero.



İnanmıyorum bu Hero mu? Ne kadar da mutlu görünüyor… Eski halinden eser yok
resmen..!



--‘’Ah siz miydiniz? Zamanlamanız harika!’’ dedi Jungso sırıtarak.



--‘’Evet, evet. Harika! İyi ki geldiniz!’’ dedim bende mutlulukla
gülümserken.



Bu sefer Sunye konuşmaya karıştı.



--‘’İçimden bir ses sizi rahatsız ettiğimizi söylüyor! İsterseniz sonra
gelebiliriz?’’ dedi gülümseyerek.



Hızlı adımlarla Sunye’nin yanına gittim. Ve koluna girdim.



--‘’Ne rahatsızlığı canım! Hadi biz biraz dolaşalım!’’ dedim onu dışarı
doğru sürüklerken.



Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Ama bahçeye çıkana kadar tek kelime
etmedi. Sonunda bahçeye çıktığımızda…



--‘’Yoorin neden bu kadar gerginsin?’’ diyiverdi.



Yüzüm kızarmış bir şekilde ona döndüm. Ve alçak bir sesle;



--‘’Şey… Bir vampirle birlikte olmak için illa vampir olmam mı gerek!’’
dedim.



Bu sefer anlamış olacak ki sırıtmaya başladı.



--‘’Şimdi anlaşıldı senin meselen! Gerçekten de tam zamanında gelmişiz!’’
dedi.



Kaşlarımı çatarak koluna vurdum.



--‘’Yah! Cevap versene?’’



--‘’Tamam, tamam. Evet vampir olmak zorundasın. Çünkü bir vampir ve bir
insan sonsuza kadar birlikte yaşayamaz!’’ dedi.



Düşünceli bir şekilde yere bakıyordum. Gerçekten de aldığım cevaptan hoşnut
olmamıştım!



--‘’Of!’’ dedim sinirli bir şekilde.



Sunye bu cevabım karşısında tekrar konuşmaya başladı.



--‘’Ayrıca o işaret sende kaldığı sürece vampir olman kolaylaşır! Bu yüzden
gergin olmana gerek yok!’’ dedi tekrar gülümserken.



--‘’Nasıl yani?’’ diye sordum meraklı bakışlarla.



--‘’Yani kan gördüğün zaman bir vampir gibi tepki verebilirsin…’’ dedi.



Bu duyduğum en saçma şey! Adını bile duyduğumda midem bulanıyor kanı görsem
ne olur kim bilir!

Daha sonra Sunye aniden koluma girerek beni sürüklemeye başladı.



--‘’Hava karardı bile! Gidelim artık!’’



Odaya girdiğimizde Hero ve Jungso samimi iki arkadaş gibi sohbet
ediyorlardı. Hala inanamıyorum bu Hero’ya.



--‘’Hero artık gidelim mi?’’ diye seslendi Sunye.



--‘’Ne? Gitmeyin!’’ diye bağırdım telaşla.



Sunye gülümsedi ve Hero’yu çekiştirmeye başladı.



--‘’Yok, yok gidelim. Hadi iyi geceler size!’’ diyerek odadan çıktılar.



Olamaz… Jungso sırıtarak bana doğru geliyordu.



--‘’Artık yalnızız!’’ dedi yavaşça.



Bense geri geri gidiyordum..



--‘’Jung…jungso..! Başka bir güne ertelesek?’’ dedim son bir umutla.



Ama bana aldırmadan eline bir bıçak aldı ve dudağına doğru götürerek hafifçe
kesti!! İnanmıyorum ya…



Şu an diyecek bir şey bulamıyorum! Hiçbir şey düşünemez halde Jungso’ya
bakıyordum. Resmen olduğum yere çivilendim. Ayrıca kanı görünce içime anlamadığım
bir duygu yayılmıştı. Sunye’nin söyledikleri doğru olabilir mi?



Jungso yavaşça yanıma geldi. Yüzü, yüzüme o kadar yaklaşmıştı ki, ılık
nefesini tenimde hissedebiliyordum. Kanın o bilindik kokusu şu an öyle hoş
geliyordu ki. Kendimi kaybederek aniden Jungso’yu kollarımla sıkıca sardım ve
iyice kendime doğru çekerek dudaklarımızın arasındaki mesafeyi kapattım.



Jungso’da buna şaşırmıştı ama bana karşılık veriyordu. Öpüşü sert, şefkatli
ve aşkla tutkuluydu. Resmen nefesim kesilmişti. Şu an bunu yaptığıma
inanamıyorum! Nedendir bilmem ama ayaklarım yerden kesilmişti sanki. Jungso
aniden hafifçe geri çekildi ve ‘’Seni seviyorum Yoorin…’’ diye fısıldadı.



Bunu duyduğum halde cevap veremiyordum. Sonra tekrar dudaklarını dudaklarıma
bastırdı. Öpüşmemiz kesinlikle harika, kanla birlikte korkunç ve fazla uzundu.
Yani gerçekten de normal bir öpücük gibi değil… Jungso hızla beni kollarının
arasında çevirerek duvara yasladı. Duvarın sert serinliğini sırtımda duydum bir
an. Jungso’nun belime yerleştirdiği eli, beni sıkıca ona bastırıyordu. Şu an
içime tarifsiz bir güç akıyor gibi hissediyorum…



~~*~~*~BöLüm SoNu~*~~*~~



Alın size vampir öpücüğü xD Umarım beğenmişsinizdir.^^ Okuyan herkesten
yorum bekliyorum. Very Happy Malum sayfamız silindi ve artık önceki gibi en az 170
beğeni olmayacak. Very Happy

Ayrıca diğer bölüm final T.T Bu yüzden yorumlarınızı bol tutun xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Vampirin Sonsuz Aşkı   Vampirin Sonsuz Aşkı - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 3:31 pm

Adı: Vampirin Sonsuz Aşkı

Tür: Romantik - Komedi

Karakterler: Jungso, Yoorin, Hero, Sunye..

Yazan: Seei



33. BöLüm(*Sonsuz Aşkım!):



*_*_*_2 Gün Sonra_*_*_*



Kendime inanamıyorum! Tam 2 gündür vampirim… Ve Jungso’yla evlendim. Tamam
onu seviyorum ama vampir olmak bana çok yabancıydı. Oysa şimdi hiç de öyle
değil!



Yavaşça yataktan kalkarak Jungso’nun yanına gittim.



--‘’Yah! Jungso uyan artık okula gideceğiz!’’ diye bağırıyordum onu
dürterken.



Hala aynı. Sinir bozucu vampir! Her ne kadar sinir bozucu olsa da onu
seviyorum işte!



Bu sırada Jungso mırıldanmaya başladı.



--‘’Yoorin düşüncelerini okumak beni çok mutlu ediyor! Bende seni seviyorum!’’



Of! Evli olduğumuz için
artık gizlimiz, saklımızda kalmadı! Düşüncelerimi bile okuyabiliyor!
Derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.



--‘’Yani hiçbir şekilde senden kurtuluş yok!’’ ve hafifçe gülümsedim.



Sırıtarak yataktan kalktı ve yanıma doğru yaklaştı.



--‘’Ne yazık ki yok! Artık her şeyinle benimsin!’’ diye fısıldadı kulağıma.



Kendime hakim olmaya çalışarak koluna bir tane vurdum.



--‘’Çok konuşma! Haydi gidelim…’’



~~*~~*~~*~~*~~



Okula geldiğimizde Hero ve Sunye ile karşılaştık. Son birkaç gündür
gerçekten çok mutlu görünüyorlar. Ayrıca artık Hero peşimde olmadığı için
gerçekten çok rahatım!



--‘’Wow! Yeni evli çiftimiz gelmiş!’’ dedi Hero alaycı bir sırıtmayla bize
bakarken.



Jungso’da gülümsemeye başlamıştı.



--‘’Darısı sizin başınıza!’’ dedi Hero’ya göz kırparak.



Sunye utancından kıpkırmızı kesilmişti. Ve tabi bende bu duruma elimde
olmadan gülüyordum…



Sunye’yi daha fazla utandırmasam iyi olur sanırım. Jungso’yu kolundan
çekiştirerek yürümeye başladım.



--‘’Gidelim hadi!’’



Sınıfa girdiğimizde bizimkiler her zamanki yerlerindeydi. Ve Shingo koşarak
yanımıza geldi.



--‘’Hyung! Sende evlendin artık! Bir ben kaldım…’’ dedi Shingo dudağını
büzerek.



Bu çocuğa gerçekten üzülüyorum! 180 yaşında olmasına rağmen hala bekar!
Gerçekten yazık…



Jungso sırıtarak Shingo’ya bakıyordu.



--‘’Merak etme Shingo! 10 yıl sonra evleneceksin!’’ dedi.



Şaşkın bir şekilde ona döndüm.



--‘’Ne? 10 yıl mı? Neden 10 yıl beklemek zorunda ki?!’’



--‘’Çünkü vampirler 190 yaşından önce evlenemez! Öncelikle ergenliği
atlatması lazım… ve 190 yaşında olgunluğa ilk adımını atacak!’’ diye cevap
verdi Jungso.



--‘’Hah? Ne saçma!’’ dedim dalga geçercesine.



Gerçekten saçma! Ne yani, şimdi vampirler 180 yaşında ergen mi oluyor?! O
zaman insanların vay haline..!



--‘’Şu an bunlar sana saçma gelebilir. Ama artık sende bir vampirsin Yoorin!
Vampir kurallarını öğrenmen lazım…’’ dedi Jungso gülümseyerek bana bakarken.



Umursamaz bir şekilde omuz silktim.



--‘’Bunu bana sen mi söylüyorsun? Sen prens olduğun halde vampirlerin
kurallarının tamamını bilmiyorsun ki?! Bildiğin şeyleri de babanın zoru ile
öğrenmedin mi? Ayrıca çapkının önde gidenisin! Benden önce kaç kızla oynaştın?!
Görüyorum da sayısı bile belirsiz!’’ diye bağırdım sinirli bir şekilde.



Jungso’nun yüzündeki gülümseme birden solmuştu.



--‘’Ah, Yoorin! Bu gücün gerçekten çok kötü oldu! Sürekli geçmişime bakmak
zorunda mısın?! Neden gücün; karşındaki kişinin geçmişini okumak, olmak
zorundaydı?!’’ dedi bezmiş bir biçimde.



Kocaman bir sırıtmayla konuşmaya başladım.



--‘’Ne o? Rahatsız mısın? Ben gücümden gayet memnunum! Ayrıca bu, seni daha
iyi tanımama neden oluyor!’’



Jungso’da sırıtarak yanıma yaklaştı.



--‘’Beni başka şekilde de daha iyi tanıyabilirdin?’’



Sert bir biçimde koluna vurdum.



--‘’Cıvıma!’’



O sırada Songhwa, Jaemin, Namcha, Ayumi, Minsu ve Hyori yanımızda belirdi.



--‘’İnanmıyorum Yoorin! Senin gücün geçmişi okumak mı?’’ diye bağırıyordu
Hyori mutlu bir sesle.



Gülümseyerek ona döndüm.



--‘’Evvet!’’ dedim sevinçle.



Bir gün böyle bir gücüm olacağını gerçekten tahmin etmezdim. Ama vampir
olmanın en iyi yanı bu değil mi? Aslında vampir olmak o kadar da kötü değilmiş!



*_*_*_*1 Hafta Sonra*_*_*_*



Hafta sonu olduğu için bugün evdeydik. Ve nedense garip bir şekilde karnım
ağrıyordu. Yanımda yatan Jungso’ya dönerek kafasına hafifçe vurdum.



--‘’Jungso!’’



Biraz kıpırdandıktan sonra yavaşça gözlerini açtı.



--‘’Ne?’’



--‘’Karnım…çok kötü ağrıyor..!’’ dedim zor da olsa.



--‘’Ne..? Neyin var?!’’ dedi yattığı yerden doğrularak.



--‘’Ah, gerçekten çok kötü ağrıyor!’’ dedim cılız bir sesle.



Jungso hızla yataktan kalkarak telefonu eline aldı ve doktoru aradı. Birkaç
dakika sonra doktor gelmişti. Bu ne hız..! Jungso’nun anne ve babası ayrıca
kardeşi Inchu bile gelmişti. Kendimi gerçekten garip hissettim şu an!



~-----------------------Jungso’nun Bakış
Açısı------------------------~




Umarım önemli bir şeyi yoktur! Gerçi bir karın ağrısından ne olabilir ki… Sadece…
Olabilir mi?



O sırada doktor Yoorin’in muayenesini bitirmişti ve odadan dışarı çıktı.
Hızla yerimden doğrularak doktorun yanına gittim.



--‘’Neyi var?’’ diye sordum telaşlı bir sesle.



Doktor gülümseyerek cevap vermişti.



--‘’O iyi, merak etme. Ama…’’ dedi cümlesini yarıda keserek.



--‘’Ama ne?’’ diye arkamdan lafa atladı babam ve annem.



Doktor yavaşça elini omzuma koyarak gülümsedi.



--‘’Tebrikler..! Yakında sağlıklı bir vampir bebeğiniz olacak!’’ diyiverdi.



Şaşkın bir şekilde ona bakıyordum.



--‘’NE..!?’’



Daha sonra koşarak Yoorin’in yanına gittim. O da meraklı bakışlarla bana
bakıyordu.



--‘’Neyim varmış?’’ dedi alçak bir sesle.



Aniden ona sıkıca sarıldım ve;



--‘’Ah, anne oluyorsun Yoorin! Bir bebeğimiz olacak!’’ diye bağırdım
sevinçle.



Yoorin şok olmuş bir şekilde bağırdı.



--‘’Nee?! Karın ağrısı ne alaka!’’



Huysuz ne olacak! Doğru düzgün sevinmiyor bile!



--‘’Of Yoorin! Sen bir vampirsin bebeğin olacağını nasıl öğrenmeyi
bekliyordun?’’



Bu sefer gülümsemeye başlamıştı.



--‘’Ne yani şimdi sinir bozucu vampir baba mı oluyor?’’ dedi.



--‘’Evet!’’ dedim mutlulukla ve eğilip dudaklarına küçük bir öpücük
kondurdum…



Sonsuz Aşkım...artık sonsuza kadar benimle olacak!



~~*~~*~SON~*~~*~~



Evet artık hikaye final oldu. T.T Kusura bakmayın bunun için =(
Ama bir kaç ay sonra bu hikayenin devamı niteliğinde hikayeyi tekrar
yazmak istiyorum Very Happy Bu konu hakkında da fikirlerinizi söylerseniz sevinirim?!
Very Happy



Ayrıca şimdiye kadar Hikayemi okuyan, beğenen ve yorum yapan herkese
teşekkür ederim <3 Bu güne kadar ki en yüksek beğenme rekoru da(230) oldu!!
O.o Gerçekten çok iyi Very Happy

Söyleyeceklerim bu kadar umarım güzel bir final olmuştur.^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Vampirin Sonsuz Aşkı
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2
 Similar topics
-
» Ask sevdigine Sonsuz Güvenmektir
» Video Aski
» Okul Aşkı.
» ~Okul Aşkı~
» Konser Aski

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Dream Stories of Korea :: Bitmis Hikayeler-
Buraya geçin: