~Aşktan Habersiz~Tür: Romantik-Komedi (Belki birazda Dram + Psikoloji(k))
Yazar: 3mSal
Bakış Açısı: (Çoğunlukla) İlahi Bakış Açısı - Yer
yerde Gözlemci Bakış Açısı^^ (Bakış Açılarıyla İlgili link:
http://www.frmtr.com/edebiyat/2909826-edebiyatta-bakis-acilari.html)Konu: "Birbirine düşman iki arkadaş! Aralarındaki
beklenmedik aşk! Ardından gelen ün ve şöhret…
Ve çok uzaklarda habersizce bekleyen gerçek aşk…!"
25.Bölüm [Part1]Kübra olduğu yerde doğrulmuştu. DongYeon’a soran gözlerle bakıyordu.
“Gerçek”ten kastı ne olabilirdi ki? Bu gerçek ne olabilirdi? “
Acaba benden
sakladığı bir şey mi var?” diye düşünmüştü Kübra. Merakla ne diyeceğini
bekliyordu.
DongYeon üzerindeki bu ağır yükten kurtulmak istiyordu artık. Ve ne olursa
olsun söylemeliydi. Her şeyi göze almıştı.
DongYeon Kübra’ya bakıyor fakat gözlerine bakmaya çekiniyordu. Suçlu bir
çocuk ifadesi ve mahcup bir sesle başladı konuşmaya:
-“Normalde bunu sana söylemem yasak. Bunu söylememeliyim…” diyip duraksadı.
Yere eğmiş olduğu başını kaldırıp Kübra’nın gözlerine bakmaya çalıştı.
“Söylememem gerekiyor, çünkü bunu medya öğrenmemeli… Ama sana
güvenebilirim… Ve en önemlisi; seni böyle görmeye dayanamıyorum! Bu beni
kahrediyor, bitiriyor! Ve bu yüzden sana bunu söylemeliyim… Artık daha fazla
yanlış düşünmeni istemiyorum..” dedi.
Kübra ona öfke taşan gözlerle bakıyordu. Aslında ne diyeceğini merak da etse
umursamaz gözükmeye çalıştı ve öfkesini koruyordu.
-“Ne söylemek istediğini bilmiyorum ama umrumda değil!...)))” diye bağırdı,
ya da kükredi diyebiliriz sanırım.
DongYeon söylemeye kararlıydı. Kübra’nın üzerinde baskın olacak sözleri
çıkacaktı birazdan ağzından. DongYeon Kübra’nın öfkesini bastırırcasına
konuştu:
-“İster umursa, ister umursama! Ben bunu sana söylemeye kararlıyım!” demişti
üstüne basa basa.
Kübra şaşkındı. Ne yani bu kadar önemli miydi? DongYeon’un kararlı sesi işte
tamda bunu söylüyordu; “Önemli!” Peki bu kadar önemli olan şey ne olabilirdi?
Bu bir sır mıydı? Tüm yanlış anlaşılmaların kaynağı bu muydu? Kübra’nın
dolanmasına sebep bu muydu? Onun kafasında iz bırakan soru işaretlerinin
kaynağı? Peki bu sır neydi? Kübra’da bunu en az sizin kadar merak ediyor ve
bekliyordu. Yüzündeki şaşkın ifadeyi kaldırıp, onun yerine umursamaz bir ifade
yerleştirdi yüzüne.
-“İyi, peki! Seni dinliyorum…” dedi sertçe ve yine yüzündeki kadar umursamaz
olan sesiyle.
Aslında DongYeon’un nerden başlaması gerektiğiyle ilgili bir fikri yoktu.
Nasıl bir giriş yapması gerektiği konusunda birkaç saniye düşündükten sonra bir
soruyla başladı:
-“Sana bir soru.; başlarda sen ve ben, iyi anlaşırken, hiçbir sorun yokken,
neden aramız bu derece açıldı?”
Kübra bu soruya hiç tereddüt etmeden ve öfkeyle çattığı kaşlarıyla cevap
verdi:
-“Çünkü sen bana yalan söyledin! Ve ayrıca çok duygusuz birisin!”
DongYeon bu durumu düzeltmeyi umuyordu. Kübra’nın her şeyi yanlış anlamış ve
üzerine yorum yapıyor olması DongYeon’u endişeye sürüklüyordu. Daha fazla
yanlış anlaşılmaya tahammül etmeye gücü kalmamıştı. Kübra’nın düşüncelerini
değiştirmek zorundaydı. Artık ona gerçek DongYeon’u verme vaktiydi…
-“Evet, kabul! Bazı yalanlar söylemiş olabilirim. Bazı şeyleri saklamışta
olabilirim. Ama hepsinin geçerli bir sebebi vardı..” dedi doğrucu bir tavırla.
Kübra hemen atıldı:
-“Yapma lütfen! Türkçe bildiğini saklamak için ne gibi geçerli bir sebebin
olabilir ki?!” dedi, aklına takılan tek şey buydu. DongYeon gözlerini kısıp
konuşmaya başladı:
-“Aah, o tamamen hesaplanmamış bir şeydi.. Senin kaybolduğun o gün, seni
tanıdım ve yanına geldim. Ama senin bir Türk olduğunu bilmiyordum, gerçekten!
Sonra sen kendi kendine konuşmaya başlamıştın. İşte o zaman anladım Türk
olduğunu ve seni mahcup etmemek için; söylediklerini anlamamış gibi davrandım.
“
dedi.
[İşte bu yüzden seviyorum!…Çok düşünceli^^]
Kübra sakin davranıyordu, düşünceli bir sesle karşılık verdi:
-“Tamam, bu açıklama mantıklı… Fakat bu senin duygusuz olduğun gerçeğini
değiştirmez! ))” dedi sesini yükseltirken ve devam etti. “Söylesene; SaeNa,
MinJi ve benim adını bilmediğim diğerleri, onlara n’oldu?! Saklamana gerek yok,
araştırdım. Benimki yalnızca bir tahmindi, ancak yanılmadığımı gördüm…! Sana
neden “Donjuan” dedikleri ortada! Çorap değiştirir gibi sevgili değiştiriyosun!
Bunu nasıl açıklıcaksın!? Yani bu bir kanıt! Duygusuzsun işte, DUYGUSUZ!)))”
DongYeon Kübra’nın son sözlerinden buruk bir acı duysa da önceki sözlerinin
etkisiyle kendini gülmemek için zor tutuyordu. Ve şimdi açıklama sırasıydı, her
şey açıklığa kavuşmalıydı. Sırra giden bir açıklama olacaktı bu… DongYeon
gülmeden gülümsemeye çalışıyordu. Yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle konuştu.
-“Evet, bunlar doğru. Ama su üstünden bir araştırma yapmış olsan gerek. Eğer
derinlemesine bir araştırma yapmış olsaydın o kızların yıldızlarının birden
parladığını fark ederdin…” dedi ve Kübra’nın gözlerine baktı. Kübra
şaşkındı. “Bu da nesi?” der gibi bakıyordu:
-“Nasıl yani???” dedi o şaşkın gözlerle.
Bunun üzerine DongYeon yakınarak devam etti açıklamasına:
-“Bana ‘Donjuan’ diyolar,
evet! Ama ben bu addan sıkıldım!!! Çünkü bu gerçek ben değilim…” diyip birkaç
saniye duraksamanın ardından konuya açıklık getirmek için başka bir yerden
devam etti. Artık her şeyi göze almıştı zaten.. Ne olabilirdi ki? Ölüm yoktu ya
ucunda…(?) “O kızların hepsi, belli ajanslara bağlı tanınmayan oyuncu veya
oyuncu adaylarıydı. İmzaladığım o saçma sapan sözleşme yüzünden böyle davranmam
icap ediyordu. Yani ‘Donjuan’ olmam gerekiyordu. Bu sebeple birkaç ajansla
anlaşma yapıldı, imzalar atıldı. Bu hem benim adımı sürdürecekti hem sözde
‘sevgililerimin’ adı duyulacak hem de anlaşma yaptığımız ajanslar sesini
duyurmuş olacaktı. Yani tüm taraflar kârlı çıkacaktı bu işten. Başlarda bu
benim için bir sorun değildi. Hem onlara yardım ediyordum hem de namım
yürüyordu. Bu beni şimdiki kadar rahatsız etmiyordu. Ama artık bıktım! Buna
daha fazla devam edemem!...” dedi bezgin bir sesle ve başını eğdi, boş gözlerle
bakıyordu döşemeye.
Kübra hemen imalı bir ifade
ve sesle atıldı:
-“Neden? Eğlenceli değil
mi?” dedi.
DongYeon yüzündeki bezgin
ifadeyi koruyordu. Yüzünü kaldırıp Kübra’ya baktı:
-“Eğlence mi? Şaka mı
yapıyorsun? Aaıh…. Ordan eğlenceli görünebilir ama içinde olan benim. Önceden
sorun yoktu ama artık bıktım bu saçma oyundan! Üstelik şimdi daha fazla canımı
yakıyor… “ dedi iç çekerek ve umutsuzca başını önüne eğdi.
Kübra’ysa oldukça umursamazdı. Anlamaya çalışmıyordu bile. Yani en azından
bu görüntüyü ustalıkla veriyordu ona.
-“Eee, yani?! Bu senin bir DUYGUSUZ olduğun gerçeğini değiştirmeye yetmez!”
dedi.
DongYeon kendine hâkim olamayarak imalı konuşmaya başladı. Konuyu çarpıtma
amacı gütmüyordu.
-“Peki ya sen? Sen çok mu mükemmelsin? Aah üzgünüm, ‘mükemmel’ olan
sevgilindi, dimi!?” dedi alayla karışık ciddiyet akan bir ifadeyle.
Kübra ona şaşkınca bakakalmıştı. Sonra alaycı bir gülümsemeyle; “Ne
sevgilisi?” dedi.
-“Tabi ki Erdem!” demişti DongYeon ve farkında değildi ama bunu çok kıskanç
bir tavırla söylemişti. Kübra bu duyduğuna gülmeden edemedi. Olabildiğince
kendini frenlemeye çalıştı. Kahkaha atmıyordu ama yüzü gülüyordu.
-“Çok komiksin…” dedi önce, sonra “Sen yoksa…” diye devam etti. Kendini hâlâ
tutuyordu gülmemek için. Ve Erdem’den bahsetmek, şimdi isteyeceği en son
şeylerinde de sonuncusuydu. Bu yüzden konunun daha fazla sapmadan değişmesi
gerekiyordu. “Boş ver sen onu, biz sadece arkadaşız.” dedi ciddi bir ifade
takınarak.
~
DongYeon sırrını açıklamıştı. Sevgilisi gibi görünen kızlarla hiçbir alaka
kurmadığını açıklamıştı ona. Ve bu da neden onları umursamadığını açıklıyordu
tabii. [Flashback: MinJi beklerken onu boş verip okuldan Kübra’yla çıkmıştı.]
Ama şimdi başka bir şeye daha açıklık getirmek gerekiyordu. Kübra ona
“DUYGUSUZ” demişti. Duygusuz olmadığını göstermeliydi ona. Onun bunu anlaması
gerekiyordu. Eğer anlamazsa belki de sonsuza dek küs kalabilirlerdi. Ve o yine
bir soruyla başladı.
-“O zaman sana bir soru daha; geçen yaz gelmiştin Kore’ye, öyle değil mi?”
diye yöneltmişti Kübra’ya sorusunu. Kübra gayet umursamaz bir tavırla
cevapladı:
-“Evet, bununla ne alakası var!? … Nereye varmaya çalışıyosun sen!?”
DongYeon onu duymamış gibi devam etti:
-“İşte o yaz, birine çarptım sokakta.. Çok hırçın ve tatlı bir kızdı. Beni
öyle azarladı ki…” diye devam ederken Kübra neden bahsettiğini anlayıp araya
girdi:
-“Biliyorum, ama hak etmiştin!” dedi. DongYeon gözlerini Kübra’nınkilere
çevirdi. Gözlerinin içine bakarak konuşuyordu:
-“Belki… Ama ben o gün başka bir şey hissettim. Seni o günden beride
unutmadım… Aslında bir daha karşılaşma umudum yoktu. Ama bu umrumda olmadı,
çünkü çoktan fethetmiştin yüreğimi. Ve geçtiğimiz yaz seni tekrar görünce,
bunun bir işaret olduğunu düşündüm. Umudumu kaybetmemek için bir işaret!...
Belki de kader… Ki benim evimin yanındaki, kimsenin yüzüne bakmadığı ama
oldukça şirin olan eve sen geldin. Bunlar tesadüf olamazdı. Okulumuz bile
aynıyken bunlara tesadüf diyemezdim…” dedi. Kübra gözlerini ondan kaçıramadan
sessizce onu dinliyordu. DongYeon mutsuz ve kanıtlama çabası içindeki sesiyle
devam etti. “Kim ne düşünürse düşünsün, umrumda değil! Ama ben sana yalan
söylemedim, ben hiçbir zaman Donjuan olmadım! Hem de hiçbir zaman… Dışardaki
insanların düşünceleri umrumda olmaz. İster duygusuz desinler, ister çapkın..
Ya da daha kötülerini söylesinler, düşünsünler. Onların düşünceleri umrumda
olmaz! Ama sen… Senin onlar gibi düşünmen… İşte bu dayanılmazdan da daha fazla
acı veriyor… Lütfen inan bana, ben sana yalan söylemedim. Gördüğün o adam ben
değildim…” dedi umut bekler bakışlarıyla.
Not: Okurken cümleler kafanız karıştıysa sorun etmeyin, bu
benim yegâne amacımdı xD Neyse şaka bir yana, cümleler kafanızı karıştırmış
olabilir, benim kafamı allak bullak etti, olayı nasıl bağlayacağımı şaşırdım.
Açık bir ifade yok cümlelerde bu yüzden anlam çok az kapalı. Bu yüzden yanlış
anladığınız yerler ya da yanlış yorumladığınız kısımlar olabilir, ama çokta
önemli değil ^^
Umursamıcaktım fekat; umursamadan edemiyorum. Allah rızası için yorum yapın,
zaten beğeni az bari görüşünüzü bildirin ki sonraki yazacağım hikâyelerde ne
yapmam ve ne yapmam konusunda fikrim olsun!... Hiç hoş değil, hatta
yapmayacağım bir şey ama sizden Yorum dileniyorum… Allah rızası için!
Kötü Haber: Kusura bakmayın bugün başka part
olmayacak :S Bugünlük bunla idare edin, olur mu? Kalanını da yazmaya çalışcam
ama yarına yetişir mi, şimdiden söylemek zor :/
~*~
>>>>Yorumlarınızı sesli ya da içinizden yapmayın. “Yorum yaz…”
kısmından yorum yapabilirsiniz^^ Şimdiden Teşekkür Ederim… Tüm yorum
yapanlara Allah Rahmet Kapılarını açsın İnşallaH! [Amin!]
…TEŞEKKÜRLER…
Bölümün Yayınından Bir gün Sonraki Not: Yeni okuyupta
yorumları okumayan oluyordur belki buraya da yazıyım^^ "Aşktan
Habersiz" için twitter hesabı aldım. Burdan haber vermek biraz zor oluyor
heralde. Neyse twitter'ı olanlar ordan takip edebilir. Yayınlancak mı,
yayınlanmıcak mı? diye yani
Mesela "25.Bölüm part2 hazır değil, bugün
yayınlıyamıcam :S " gibi, ki bu doğru :/ (
http://twitter.com/#!/3msalHikayeleri )