Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 TEARS Over

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

TEARS Over Empty
MesajKonu: TEARS Over   TEARS Over Icon_minitimeÇarş. Tem. 06, 2011 10:10 pm

YAZAR: R&S.Ö KARAKTERLER: Hwang Tae
Kyung =(Başrol oğlan)24 yaşında ,Hwang şirketinin varisi…Hayatı istediği
gibi yaşayabilen ve istediği her şeyi rahatlıkla elde edebileceğine
inanan bir playboydur.Aşka inanmaz bununla birlikte kızları sadece
eğlence olarak görür.En sevdiği şey ise resim çizmek.Eun
Chae=(Başrol kız) 22 yaşında, Şu anda kendisine ait bir botanik bahçesi
vardır.Sert mizaçlı bir kızdır.Düşündüğü tek şey intikamdır.Çoğunlukla
yapmaktan hoşlandığı şey Go kart yarışıdır.Kim Ah Joong= Başrol kızımızın en yakın arkadaşı.Chae'nin planın yolunda gitmesi için ona her türlü yardımda bulunuyor.İlerleyen zamanlarda yeni karakterler katılacaktır aramıza Smile) Duygusuz soğuk bir kız...İntikam için var.Vurdumduymaz ukala bir genç...Hayatındaki gerçeklerin farkında değil.Zamanla gelişen olaylar bu iki ayrı hayatı nasıl değiştirecek??Takipleyin ve görün Smile) ~~~~~~ 1. Bölüm: +++++++++++&+++++++++++ Henüz
9-10 yaşlarındaydım. O günü asla unutamıyorum. Ailemin o hali
gözlerimin önünden gitmiyor. Hava şiddetli soğuktu. Ailemle akşam yemeği
yiyorduk. Babam iş ortağıyla olan meseleyi anneme anlatıyordu. Ama tam
olarak konunun ne olduğunu hatırlamıyorum. Amcam, bana bu konu hakkında
geçen yıl ölmeden önce bazı şeyler anlattı. Şirket meselesiymiş; babam
Hwang Şirketi'yle ortakmış. Hissenin % 70'i babama aitmiş. Babamın
ortağı babama tuzak kurmuş; babam direnince evimize adamlarını
göndermiş. İşte o gün!! Bir kış akşamıydı. Babam sorunları anlatırken
bile daima gülümsüyordu. Babama hayranlıkla bakıyordum. Dünyada en çok
sevdiğim insandı. Ona bir şey olmasına dayanamazdım. Kapı gürültüyle
çalmaya başladı. Annem babamın baş işaretiyle beni elimden tutarak yatak
odasına götürdü. Odaya hızlıca soktu ve omuzlarımdan tutup kendine
çevirdi. Hala annemin o buğulu gözlerini unutamıyorum. Bana öyle bir
içtenlikle bakıyordu ki. Ah! Lanet olsun. İçeriden büyük bir gürültü
geldi. Annem bana çok sıkı sarıldı ve beni karyolanın altına sakladı.
Bana oradan asla çıkmamamı ve ne duyarsam duyayım asla bağırmamamı
tembihledi. Daha sonra beni orada bırakıp dışarı çıktı. İçeriden bir el
silah sesi geldi. Annem çığlık attı. 'Hayır!' diye bağırıyordu. Ben
bağırmamak için elimle ağzımı kapattım; gözyaşlarım istemsiz bir şekilde
akıyordu. Ve annemin sesi iki el ateşten sonra kesildi. İçeriden ayak
sesleri geliyordu. Odanın önünde bir adam durdu. Boğazını şiddetli bir
şekilde temizledi. Kapıyı açtı ve içeriye göz attı. Karyolaya doğru
yürümeye başladı. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Bir
elimle ağzımı sıkıca kapatıyordum; diğer elimle kalbimin üstüne
bastırıyordum. Adam karyolanın tam önünde durdu ve örtüyü tam
kaldıracakken arkasından tok bir sesin kendisini çağırdığını duydu.
Böylelikle ayak sesleri yavaş yavaş terketti. Sonrasını amcam anlattı.
Ben olayın şokuyla bayılmışım. Hastahanede gözlerimi açtığımda amcam
ağlamaktan kızarmış gözlerle bana şefkatle bakıyordu. Başımı okşadı ve
hemşireyi çağırdı. Benim hiç mecalim yoktu. Oysaki soracak çok sorum
vardı. Hemşire geldi; serumu değiştirdi. Amcam hala bana dikkatle
bakıyordu. Sonra tekrar uykuya daldım. Uyandığımda amcam yoktu; bir
hemşire vardı başucumda. Doğrulmak için çaba göstermeye başladım ama
hemşire beni omuzlarımdan tutup tekrar yatağa yatırdı. Hala çok halsiz
olduğumu söyledi. Hemşire dışarı çıkarken amcam içeri girdi ve hüzünlü
bir tebessümle 'Eun Chae bugün nasılsın?' dedi. Hızla yatağımdan
doğrulup 'Amca! Annem, babam nerede? n'olur söyle neredeler?' diye
haykırdım. Eveett ilk hikayem^^ Nasıl buldunuz? Bu bölüm sıkıcı olabilir ama ilerleyen bölümler daha iyi olacak inşaALLAH^^ Hikayemi yazmada yardımcı olan ablama buradan kocaman öpücük Smile)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

TEARS Over Empty
MesajKonu: Geri: TEARS Over   TEARS Over Icon_minitimeÇarş. Tem. 06, 2011 10:10 pm

YAZAN-KURGU: R&S.Ö



KARAKTERLER: Hwang Tae Kyung(esas oğlan), Eun Chae(esas kız), Kım Ah
Joong(kızımızın arkadaşı)



(İlerleyen bölümlerde yeni kişiler eklenecektir.)



TÜR: DRAM, ROMANTİK



Hızla yatağımdan doğruldum 'Amca! Annem, babam nerede? n'olur söyle
neredeler?' diye haykırdım.



+++++ 2.BÖLÜM +++++



Amcamın gözleri bir an doldu hemen gözlerini benden kaçırdı. 'Eun Chae
bunları sonra konuşuruz. Şimdi senin hızla iyileşmen gerek ' dedi. Ve
hastahaneden o akşam taburcu oldum. Amcamın evine gittim; artık kendi evime
gidemeyecekmişim. Reşit olana kadar amcam beni sorumluluğuna almış.



Ve o akşam annemin öldüğünü öğrendim. Babam ise; kafasının sağ kısmına
isabet eden kurşun yüzünden vücut fonksiyonlarını yitirmişti. Hıçkırarak
ağlıyordum. Babamın iyileşme oranı % 5'miş. Amcam bunları yani bu zehir gibi
şeyleri anlattı. Ve ben 1 yıl boyunca ölü gibi yaşadım. 11. yaş günümde amcam
bana yaş pasta almıştı. Yanıma gelip ellerimden tuttu. Gözlerini gözlerime
dikti ve ben o zaman farketmiştim amcamın ne kadar da ihtiyarladığını.
Gözlerinin içi hala buğuluydu. En sevdiği kardeşi şu an ölümle mücadele
ediyordu. Bana söylediği o sözleri hala unutamıyorum.



'Eun Chae kızım yeter artık kendine gel! Ailen seni bu durumda görmek
istemezdi. Senin şu yaptığına bak!! Senin iyi bir şekilde yetişmen için tüm
servetimi ortaya koyacağım ama bunun karşılığında ailene yapılanları cezasız
bırakmayacaksın!! O şirket sizin ve sen o şirketi geri alacaksın! Onların
hukuki işlemlerle ceza bulmalarını sağlayacaksın tamam mı kızım!? Yeter artık
seni böyle görmek istemiyorum! Seni de kaybetmek istemiyorum! Lütfen! Biliyorum
şu an kendini hiç düşünmüyorsun ama baban ölümle mücadele ediyor ve benim de
bunlara karşı takatim kalmadı. Senin yapman gereken tek şey babanı düşünüp şu
ruh hali içinden kurtulman tamam mı Eun Chae!??'



Gözyaşlarım avuçlarıma doğru dökülüyordu. Saçlarım yüzümü kapatıyordu
ve amcam saçlarımı kulağımın arkasına itti. Yüzümü yukarı doğru kaldırdı. 'Eun
Chae tamam mı dedim?' Bu sözü birkaç kez tekrarladı. Ben başımı salladım.



'İşte benim intikam serüvenim bundan sonra başladı Kım Ah Joong!',
'Peki bu süreçte bana yardım edecek misin?'



Kım Ah Joong bana gülümseyerek baktı ve 'Benim Chae'm her zaman yanındayım.'



2. Bölüm'ün sonu^^



EVEET GELDİK 2. BÖLÜME NASIL BULDUNUZ?? MÜMKÜNSE BEĞENİ VE YORUMLARINIZI
EKSİK ETMEYİN ARKADAŞLAR Smile)



Biliyorum kısa oldu ama 3. bölümü akşam göndermeyi düşünüyorum^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

TEARS Over Empty
MesajKonu: Geri: TEARS Over   TEARS Over Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 4:09 pm

YAZAN-KURGU: R&S.Ö



KARAKTERLER: Kwang Tae Kyung(esas oğlan), Eun Chae(esas kız), Kım Ah
Joong(kızımızın arkadaşı)

TÜR: DRAM,ROMANTİK



Kım Ah Joong bana gülümseyerek baktı ve 'Benim Chae'm her zaman yanındayım.'



+++++ 3.BÖLÜM +++++



Kım Ah Joong'un eline minnetle sarıldım. O da benim elimden sıkıca
tuttu. 'Eee şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?' diye sordu. Ben hafif bir
tebessümle planımı anlatmaya başladım: 'Bugünlerde evlerine ahh pardon
malikanelerine(!) hizmetçi arıyorlarmış. Ben de başvurdum ve kabul edildim.
Bugün akşam işim başlıyor. Valizimi topladım; bugün gideceğim oraya. Sonra
onların en güvendiği, sırlarını paylaştıkları bir kişi olacağım. Onlara göre
tabii! Her zaman yanlarında bulunduğum için her bilgiyi alma fırsatım olacak.

Şu an sadece bunu düşünüyorum. Hele oraya bir kapak atayım gerisini
sonra düşünürüz.'

Kım Ah Joong bana hayretle bakıyordu. Şaşkınlıkla 'Eun Chae sen
delirdin mi? Senin gibi biri, birisine ya da birilerine boyun eğecek!! Hayatta
inanmam! Ben seni 8 yıldır tanıyorum ve asla başkalarının önünde eğilmeyen
birisi şimdi kalkıp hizmetçi olacak hem de düşmanlarına öyle mi!? Yanlış
anlamadım değil mi?'

Ben onun bu hayretine ve heyecanına gülüyordum. 'Evet tam üstüne
bastın tatlım, hepsini doğru anlamışsın'

'Neyse hadi kahveni bitir gidelim.'

Biraz sonra kafeden çıkıp otobüse bindik. İndiğimde Seul'ün o çamurlu
yollarından yürüyerek evime vardım.

Eşyalarımı alırken Kım Ah Joong taksi çağırdı. Taksi evin önüne geldiğinde
eşyalarımı kapının önüne çıkartmıştık. Şoför gelip valizimi aldı ve bagaja
koydu.

O sırada ben Kım Ah Joong'un yanına, bahçeye gittim. Arkası dönüktü; hafifçe
poposuna vurdum. İrkilerek arkasını döndü. Gözleri dolmuştu: 'Eun Chae kendine
iyi bak benim asi dostum olur mu? Sakın kendini üzme.'

Ben de gülümseyerek ona sarıldım.

'Ah Kım Joong! Hadi ama bu kadar dram yeter! Bu arada benim mis gibi
botanik bahçemi ihmal etme çünkü ben baya ihmal edeceğim.'

'Aisshh! Eun Chae çok duygusuzsun! Peki sen merak etme sakın ben gayet
iyi ilgilenirim.'

'Tamam tamam her neyse ben gideyim; istenilen vakitte orada olmalıyım
değil mi!?'

Kım Ah Joong bana sıkıca sarıldı ve artık gitme zamanıydı.

Araba beni büyük bir evin önünde bıraktı. Görkemli kapının önündeki
güvenlik görevlisine durumu anlattım. Sonunda görkemli kapı açılmıştı. Evin iç
kapısına doğru yaklaştım ve kapıdaki düğmeye birkaç kez bastım. Kapıyı açan
kızın görüntüsünden de anlaşıldığı gibi o da hizmetçiydi. Bana gülümseyerek
baktı.

'Yeni hizmetçi sen olmalısın! Hanımefendi oturma odasında bekliyor.'
diyerek salonu işaret etti.

^Tanışalım bakalım düşmanlarımla^ diye geçirdim içimden.

Tam o sırada merdivenin korkuluklarından birinin kayarak bana doğru
geldiğini farkettim.

Ve tabi hızını alamayarak üstüme düştü. Bu aptal her kimse uzun saçları
yüzüme değiyordu; gözlerini gözlerime dikmişti.

Ben sinirle 'Yaa kalkmayı düşünmüyor musun!?' dediğimde bana sinsi bir
gülümsemeyle iyice yaklaştı ve

'Böyle iyiyim ben.' dedi. Genç çocuğu hızla üzerimden uzaklaştırdım.
Yanımdaki hizmetçi kız bıyık altından gülüyordu. Sinirle ona baktım, hemen
sustu.

Oğlan ayağa kalktı ve yanımdaki hizmetçiye ukalaca bir gülümsemeyle
'Mınjı ona kim olduğumu söyle!' dedi.

Kız ciddi bir ifadeyle 'Hwang şirketinin varisi ve buranın da sahibi
ha birde bunun gibi pek çok yerinde sahibi!' dedi.

Ben şaşırmıştım 'Bu çocuk mu?' dedim...



~~~~



Eee CANLAR BU BÖLÜM NASILDI? BİRAZ DAHA UZUN YAZMAYA ÇALIŞTIM UMARIM
OLMUŞTUR^^ BEĞENİ VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEZSENİZ ÇOOOK MEMNUN KALIRIM Smile)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

TEARS Over Empty
MesajKonu: Geri: TEARS Over   TEARS Over Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 4:09 pm

‘TEARS OVER’

TÜR: DRAM,ROMANTİK

KARAKTERLER: Hwang Tae Kyung(esas oğlan), Eun Chae(esas kız), Kim Ah Joong,
Hwang Choi (baba), Minji(hizmetçi), Kim Sang Bum(aşçı)



“Bu çocuk mu?!“ …

+++++ 4.BÖLÜM +++++



Karşımdaki şahısın çocukça (itiraf etmek gerekirse o masum )
gülümsemesi birden gitmiş; yerini çok ciddi bir yüz ifadesi almıştı. Sonra
tıslar gibi çıkan bir sinirli gülümsemeyle “Ben mi? Sen bana çocuk mu dedin?!“

Ben aldırmaz bir tavırla tebessüm ettikçe onun çıldırdığını görüyordum ve bu
bana ayrı bir haz veriyordu. “Bayım burada sizden başkası var mı?“

Sinirle benim gözlerimin içine bakıyordu. Sanırım kendisine çocuk
denilmesine ya da benim gibi bir hizmetçinin(!) ona böyle bir şey demesine
tahammülü yoktu. Dişlerini sıkarak “Ben 24 yaşındayım!“

Şimdi onun yüzünde gülümseme vardı; ben ise istemsiz bir şekilde: “2…24 mü?“
dedim. Gülümsemesi kahkahaya dönüştü. Sonra bana yaklaşarak “Çok şaşırmış
görünüyorsun.“ dedi.

Ben geri geri gittikçe o yaklaşıyordu. Sonra durdu, mutlu bir gülümsemeyle
önüne düşen saçlarını hafif bir el hareketiyle arkaya attı. Ve göz kırpıp
yavaşça kapıya yöneldi. Bu sırada o çoktan evden ayrılmıştı; bense hala ona
bakıyordum. Yanımdaki hizmetçiyi tamamen unutmuştum. Hizmetçi benim önüme geçti
ve gülümseyen gözlerle bakarak “Şeyy…o böyle biri çok enerji doludur. Her
gördüğü güzel kıza göz koyar ve uğraşır. Ciddi değildir.“

Ben boş gözlerle ona bakıyordum. Sonra “Bilmeni istedim.“ dedi. Ben de
başımla teşekkür ettim ve salona doğru ilerledim. Güzel giyimli ve gayet
bakımlı bir bayan salonun en büyük koltuğuna oturmuş telefonla konuşuyordu.
Bana eliyle diğer koltuğa oturmamı işaret etti. Ben başımı hafifçe eğerek
oturdum. Telefon konuşmasını bitirdi ve bana gülümseyerek (pek sıcak bir
gülümseme değildi, içimde sert rüzgarlar esti sanki… Onun gülümsemesi sanki
babama acı veriyordu.)

“Kızım ben bu evin hanımıyım. Sen Eun Chae olmalısın değil mi?“

Bende aynı şekilde gülümseyerek “Evet efendim.“ dedim.

“Hmm tamam kızım. Ben senin başvuru için getirdiğin CV’ni inceledim; bize
uygun.“

Ben yine başımı şükranla eğdim. “Şimdi sana Minji kalman gereken yeri ve
yapman gerekenleri anlatacak; ben şimdi çıkıyorum.“ Ben “Peki efendim “ dedim
ve kadın evden aceleyle çıktı. Sonra kolumdan Minji’nin sıkıca tuttuğunu
hissettim. Şaşkınlıkla bakarken beni bir yere doğru hızla götürüyordu. Bir
odaya girdik; oda 2 yatak, 1 masa, güzel bir perde ve halıdan oluşan sade bir
odaydı. Bana gülümseyerek “İşte burası bizim kalacağımız oda.“ dedi. Ben “Hangi
yatak benim?“ diye sordum. Minji bana pembe pike ve bir yastıklı yatağı
gösterdi. Ardından dolabımı gösterdi. Ben getirdiğim kıyafetleri yerleştirdim.
Sonra benim üst kattaki odaları temizlemem için görevlendirildiğimi söyledi.
“Temizliğe yarın başla.“ dedi. Ben yine kafamı salladım ve yatağıma uzandım.
Gözlerim açıktı; uyuyamıyordum. Ne düşündüğümü bile bilmiyordum. Gözlerimin
önüne birden o gün geldi. Babamın anneme baş işareti … Annemin bana sıkı sıkı
sarılması… Adamın içeriye girmesi… Amcamın ağlamaktan kızarmış gözleri.. ve bir
ses “Söz ver Eun Chae! Söz verdin unutma! Kalbinin ve aklının kaymasına izin
verme!“ diyordu. Bu ses amcama aitti ya da ben öyle zannettim. Kulağımda hala
“Söz verdin, söz verdin!“ diyen sesler çınlıyordu. Ve ben hızla yataktan
doğruldum; hava kararmıştı. Yatağımın üzerine siyah mini etek ve beyaz gömlek,
üzerine kısa bir yelek bırakılmıştı. Ben bunların ne olduğunu anlamaya
çalışırken kapı birden açıldı ve içeriye Minji girdi. Gülümseyerek “Hadi
bunları giy ve aşağıya gel; beyefendi geldi. Akşam yemeği için bizlerde orada
olmalıyız. Çok uyudun.“ dedi. Ben uyuduğumun bile farkında değildim. Kalktım
hemen üzerimi giyindim. Kısa saçlarımı taradım. Etek diz üstüydü. Aslında kısa
ama benim boyum kısa olunca pek sorun olmadı. Ayakkabımı giydim ve
merdivenlerden hızla aşağıya indim. Yemek hazırlanmıştı. Masada ev sahipleri ve
misafirleri vardı. Ben hemen yerimi aldım. Tüm çalışanlar ayakta bekliyorlardı.
Hwang Choi evet bu oydu. Ailemin katili, benim düşmanım, o, buradaydı.
Kendisine dikkatle baktığımı fark etmiş olmalı ki bana döndü ve o kısık sinsi
bakışlarla bana baktı.

“Sen…sen yeni hizmetçisin değil mi?“ Ben başım önde “Evet efendim.“ dedim.
Hala dikkatle bakıyordu. Bir an kalbim hızla çarpmaya başladı. İstemsiz olarak
elimi göğsümün üstüne bastırdım. Hwang Choi’nin dikkatli bakışı salondakilerin
dikkatlerini de üzerimde toplanmasını sağlamıştı. Bana şaşkın bir ifadeyle
“Seni sanki daha önceden tanıyorum ya da tanıdığım birine çok benziyorsun. İri
çekik gözlerin bana kim olduğunu hatırlamıyorum ama birini hatırlatıyor.“

Ben gözlerimi hemen yere indirdim. “Efendim ben Seul’e uzun zaman sonra yeni
geldim.“ Benim konuşmama izin vermeden “Yanlış hatırlıyorumdur. Hem…neyse“

Ne diyeceğini tahmin etmiştim. Hwang Choi hala gözlerimin içine bakıyordu. Ben
başımı tekrar yere eğdim. Hwang Tae Kyung’un da bana dikkatle baktığını
seziyordum. Başımı kaldırdım. Göz göze geldik. Dudaklarında alaycı bir
gülümseme vardı. Onun o gülümseyişi beni çileden çıkarmıştı. Ağız dolusu
küfretmek istiyordum ona..hala bakıyordu.



Yemeklerini büyük bir iştahla yiyorlardı. Bende acıktığımı yeni fark
etmiştim. Karnım çok fena gurulduyordu. Elimle karnıma bastırdım. Çok tuhaf
sesler geliyordu. Yanımdaki kişinin gülmesiyle sağ tarafıma döndüm. Genç bir
aşçı… Üzerinde beyaz önlüğü ve beyaz kepiyle çok yakışıklı gözüküyordu. Bana
bakarken hala gülümsediğini fark ettim; yanaklarında gamzeleri vardı. Kulağıma
doğru eğildi ve “Sanırım çok açsın.“ dedi gülümseyerek. Sonra ben utançla
karnıma tekrar bastırdım ve kafamı eğdim. Bir daha da bakmadım. Minji, ben ve
iki hizmetçi sofrayı toplamaya başladık. Misafirler ve ev sahipleri misafir
odasına geçmişlerdi. Benim artık mecalim kalmamıştı. Başım dönüyordu. Hızla
masadaki bardakları aldım. Ve mutfağın kapısından içeri girerken elimdekileri tam
düşürecekken birisi arkadan elimdeki tepsiyi tek eliyle tutup diğer eliyle de
hafifçe belimden tuttu. Ben başımı arkaya doğru çevirdim. Bu o aşçıydı. Beni
bir sandalyeye oturttu ve önüme bir sürü yiyecek koydu. Kafamı kaldırdığımda
Hwang Tae Kyung bize bakıyordu. Dolabı hızla açtı ve bir bardak soğuk su alıp
içti. Ardından hızla misafir odasına geçti. Ben iştahla yemekleri yiyordum.
Aşçıda oturmuş bana gülümseyerek bakıyordu. Yüzümün kızardığını hissettim. Bana
“Gerçekten de çok acıkmışsın.“ “Tanışalım ben buranın aşçısı Kim Sang Bum. 2
yıl önce İtalya’dan geldim. Senin adın ne?“

Ben ağzımdakileri yutmaya çalışıyordum; bana su getirdi. Ben yediklerimi
hazmetmek için suyu içtim. Ağzımı peçeteyle sildikten sonra “Ben Eun Chae. Daha
dün geldim Seul’e. Memnun oldum tanıştığıma Bayım.“ Bana gülümseyerek “Ben de“
dedi. Minji hızla yanıma geldi. “Eun Chae hanımefendi ve beyefendi toplantı
odasındalar. Yeşil çay istiyorlar; sen götürür müsün? Benim acil salonu
temizlemem gerekiyor.“

“Ahh… Tamam ben götürürüm; sen işine bak.“ Elini minnetle omzuma attı ve
“Eun Chae teşekkürler.“ Ben de gülümseyerek karşılık verdim. Kim Sang Bum
kalktı ve hemen çayı hazırladı. Ben tepsiyi aldım; üst katın merdivenlerine
doğru çıkmaya başladım. Kalbim hızla atıyordu; sanki bir şey olacakmış gibi
içimde kötü bir his vardı. Toplantı odasına geldim; kapıyı tıklattım ve “Gel!“
sesiyle içeriye girdim. Hwang Choi beni gülümseyerek karşıladı. Bayanın
yüzünden düşen bin parçaydı. Hwang Choi’nin de üzerinde bir tuhaflık vardı.
Olağanüstü bir şeyler olduğu belliydi. Ben fincanları uzatırken hanımefendi(!)
hiddetle Hwang Choi’ye baktı ve “Bundan emin misin?“ diye sordu. Hwang Choi
rahat bir tavırla “Evet. Eun Jı Sub ölmüş!“ dedi. Ben elimdeki fincanı
düşürmemek için kendime zor haki oldum. Babam öldü mü? Hayır başaramadım baba;
sana yardım edemedim! Seni kurtaramadım. Hıçkırıklar boğazımda düğümlenmişti.
Hwang Choi bana baktı “Çıkabilirsin kızım!“ dedi. Ben belli etmemeye
çalışıyordum. Kendimi dışarı attım; içeride hala konuşuyorlardı. Gözlerimden
yaşlar boşanıyordu. Elimle ağzımı kapattım; gözyaşlarımı içime akıtmam
gerekiyordu. Hanımefendinin içeriden sesini duydum. “Ne kızı? Kızı mı ölmüş?
Ama bu nasıl olur“

Hwang Choi bayanın sözünü keserek “Kayıtlarda öyle geçiyor; bu duruma bende
üzüldüm ama…“

Şimdi ise kulaklarımı tıkıyordum seslerini duymamak için. Merdiven
basamağına oturdum ve hıçkırıklarım sıklaştı. Ağzımdan sadece babacığım
kelimesi çıkmıştı. Bir ayak sesi işittim. Merdivenlerden indi ve yanıma oturdu.
Bu züppe Hwang Tae Kyung’du. Bana gözyaşlarımı silmem için cebinden mendil
çıkarttı ve bana doğru uzattı. Onun bileklerinden sıkıca tuttum. Bana
şaşkınlıkla bakıyordu.

“Senin yardımını istemiyorum! Sakın bana bir daha dokunma!“ diyerek tuttuğum
bileklerini önce kendime doğru çekerek sonra geri ittim. Ayağa kalktım ve ağır
aksak adımlarla ilerledim. Merdivenin basamağındaki Kim Sang Bum bana
bakıyordu. Merdivenlerden indim. Hwang Tae Kyung’un bana hala şaşkınlıkla
baktığını gördüm. Kim Sang Bum: “Neyin var Eun Chae?“ diye sordu.

Ben hıçkırarak ağlamaya başladım. Kım Sang Bum beni kendine çekerek sıkıca
sarıldı.

++++++++++++ 4.BÖLÜM’ÜN SONU++++++++++++++++



Millet bu sefer uzun yazdım. Sıkılmaca yok

YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ BEKLİYORUM…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
TEARS Over
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Dream Stories of Korea :: Devam Eden Hikayeler-
Buraya geçin: