Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ~~Kırmızı~~

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

~~Kırmızı~~ Empty
MesajKonu: ~~Kırmızı~~   ~~Kırmızı~~ Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 3:07 pm

Görmeyi ölesiye arzuladığınız bir rüyayı sonuna kadar hissetmek istersiniz.
Sonunda her şeyin bir rüya olduğunu ve gerçeğe döneceğinizi bildiğiniz
halde...*



Hikaye Adı: Kırmızı~



Tür:Dram



Karakterler: * Rosamarry * Lilly * Min Ji * Joo Bin



Yazar:Kwon Ra Neul~



Görmeyi ölesiye arzuladığınız bir rüyayı sonuna kadar hissetmek istersiniz.
Sonunda her şeyin bir rüya olduğunu ve gerçeğe döneceğinizi bildiğiniz
halde...*



Küme küme bulutların arasından inişe geçtiğimiz sırada Seul altımızda
belirdi.Seul! Güney Kore'nin uyumayan şehri. Hakkında sadece yazılanları
okuduğum, söylenenleri duyduğum ve internette resimlerini gördüğüm şehir. Pencereden
bakarken soluğumu tutuyordum.



Gökdelenler hiç bitmezcesine altımızda uzanıyorlardı, düşleyebileceğim her
anı geride bırakıyordu. Kalbim o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki bir an
yanımda oturan orta yaşlı hanımın duyacağını sandım. Ona bakınca sanki anlamış
gibi bana gülümsedi."İlk defa mı uçağa biniyorsun?" diye sordu.



"Evet efendim, ilk kez biniyorum." olabildiğince rahat görünmeye
çalıştım . Rahattan çok midesine yumruk yemiş biri gibi göründüğüme tamamen
emindim.Kadın beni rahatlatmak istercesine tekrar gülümsedi.



"Yalnız mısın? Yanında ailen yada bir akraban yok mu? " Aile?
Akraba? Böyle şeylerin ne demek olduğunu unutalı çok olmuştu. Hatırlamaya da
gerek yoktu zaten!



"Evet efendim yalnızım!"



"Havaalanına birileri seni karşılamaya gelecek mi? "



"Hayır" dedim sadece.



Yolculuğumun yavaşça sonlarına yaklaşırken yanımda oturan kadın bana Seul'un
işleyiş sistemini anlattı. Bütün bunlar bana o kadar korkunç derecede karmaşık
göründü ki yolumu kaybedip uzun ve geniş caddelerde benimle ilgilenmeden
yanımdan akıp giden onlarca insanın arasında sonsuza dek dolaştığımı görür gibi
oldum.



Uçağın tekerlekleri açıldı ve iniş pistine yaklaştığımız sırada yine
soluğumu tuttum. Kanımdaki adrenalin tavan yapmıştı. Hafif bir toslama oldu,
ardından uçağın yere indiğini ve metreleri yutmaya başladığını anladım.



Yere inmiştik.



Sonunda Seuldeydim!!!



Dizi halinde teker teker uçağı terk ettik. Havaalanı terminaline
girdiğimizde, Bayan Sandy erkek arkadaşı olduğunu düşündüğüm bir erkeğin yanına
gitmeye başladı. Çift birbirlerini kucaklayıp, görmemişler gibi sarılmaya
başladılar. Burada bir çok insan vardı, arka koltuğumda oturan çocuğu ailesi
karşılamıştı.



Hayatımda ilk kez sirke giden bir kız çocuğu gibiydim. Durup durup herşeye,
herkese bakmaktan kendimi alamıyordum. Üstelik bir sürü farklı şeyler vardı
burada.Duvarlarda müzikallerin reklamını yapan afişler son derece göz alıyordu.



Şık bir deri çantayı tanıtan devasa afişi izleyerek koridorda yürümeyi
sürdürdüm. Bütün afişlerdeki kadınlar şık giysileriyle ve sade takılarıyla,
pırıl pırıl güzel yüzleriyle sinema yıldızlarına benziyorlardı.



Şimdiye dek bu kadar insanı aynı anda sirklerde bile bir arada görmemiştim.
Hemde böylesine şık insanlar. Erkeklerin mis gibi çekici parfümleri, şık
ayakkabıları. Yüksek topuklarını tıkırdatarak , şık elbiseleriyle ve şıkır
şıkır takılarıyla koridordan geçen kadınlar hepsi farklı bir dünya. Ve çok göz
alıcı.



------------



3.Bakış Açısı



------------



Rosamary yavaşça yürüyerek havaalanından çıktı. Genç kız dışarıda bekleyen
taksicilerden birine doğru yürüdü. Taksici Rosamary farkedince elindeki
valizleri alıp arabaın bagajına yerleştirdi genç kız ise arabanın arka
koltuğuna geçip oturdu. Taksiciye gideceği adresin yazılı olduğu ufak bir kağıt
verdi ve taksici onu yurt binasına götürdü.



-----



Rosamary kocaman binanın içine daha girer girmez hemen arkadaş edinmişti
bile. Min Ji adındaki bu kız daha kapıda gördüğü Rosamary'nin yanına gelip
"Yeni öğrenci sen misin? Hoş geldin" deyip boynuna sarılmıştı.
Gerçekten burda ki insanlar çok sıcak kanlıydı. Üstelik Rosamary Min Ji ile iyi
anlaşacağına gerçekten emindi.



------------



Bir Kaç Hafta Sonra



------------



Tüm itiraz edişlerine rağmen Rosamary bu akşam dışarı çıkmaktan kendini
alıkoyamamıştı. Min Ji'nin uzun süren ikna etme çabaları Rosamary'i nihayetinde
ele geçirince genç bayan oturduğu yataktan kalkıp üzerini değiştirdi.Beline
kadar uzanan düz siyah saçlarını salık bırakıp güzelliğini sade bir makyaj ile
tamamladı. Genç bayan bu akşam için uygun giyindiğini umarak kendi odasından
çıkıp Min Jinin odasına girdi.



Bu akşam ikiside gerçekten harika görünüyordu. İki genç kız kısık kısık
kıkırdayarak kaldıkları yurttan çıktılar.



---------



Gece kulübüne girdiklerinde sanki içerisi yüksek sesli müzikten yıkılıyordu.
Rosamary başta yüksek sesli müzikten biraz irkilsede daha sonra alıştı. Yine
yanılmıştı ortama ayak uydurmak sandığından çok daha kolaydı. Rosa ve Min Ji
dans eden bir çiftin arasından geçtiler. Rosamary barın köşesinde ki
taburelerden birine otururken Min Ji ise bu akşamın içeceklerini söylemek için
barın ortalarında ki barmene doğru ilerledi. Barmen ve müşteri ilişkisinden çok
daha sıcak bir şekilde birbirlerini sarılarak selamlayan Min Ji ve barmen
konuşmaya başladı. Rosamary'nin yanında olmadığını anlayan Min Ji etrafına
bakınıp yeni arkadaşını aramaya başladı. Gözleri ile etrafı tarayan Min Ji,
Rosamary'i bulunca bir şeyler söyledi ama Rosamary müziğin şiddetinden hiç
birşey anlamadı sonra Min Ji durmasını işaret ederek Rosamary'nin yanına doğru
geldi.



"Hey! Neden burada oturuyorsun? Gelsene ...." eli ile arkayı
işaret ederek.



"Bütün gece orada oturmayı mı planlıyorsun?" Rosamary'nin bu
sözleri sorudan çok birer isyan gibiydi.



"Hadi ama Rosa..." Min Ji bu sözleri söylerken arkadaşının
kolundan tuttu.



"Hiç kusura bakma Min Ji, ben yurda geri dönüyorum." genç kız bu
sözleri söylerken gerçekten sinirlenmişti. Min Ji ise Rosamary'nin bu
hareketlerine anlam veremedi ve kafası karışmıştı.



"Hayır hiç bir yere gitmiyorsun, daha yeni geldik. Bu kadar erken mi
sıkıldın? "



"Min Ji bu akşam beraber takılacağımızı söylemiştin ama sen
geldiğimizden beri şuradaki barmen ile flörtleşiyorsun. Kusura bakma ama daha
fazla sizin çift randevunuzu izlemek istemiyorum." Rosamary bu sözleri
söylerken kendini volkan gibi hissetmişti, gerçekten gördüğü manzara onu
sinirlendirmişti. Bir de bu sözlerinin üzerine Min Ji'nin gülme krizine girmesi
ile Roasamary kendini tamamen kaybetmişti.



"Komik bir şey mi var? Sözlerimin neresi komik? Şahsen ben komik bir
şey söylediğimi düşünmüyorum. Bence sen bu akşam çok erken sarhoş oldun, artık
ne içtiysen. " Rosamary'nin gözleri artık sinirden kıpkırmızı olmuştu.



"Hayır hayır sarhoş değilim!" Min Ji Daha da çok gülmeye başladı.



"Böyle gülmen sinirimi bozuyor. Sarhoş değilsen lütfen bana neden
güldüğünü söyler misin? Artık dayanamıyorum."



"Ayyyy, Offfff Bu akşam gerçekten çok enerjiğim. Ya sen bizi yanlış
anladın biz çıkmıyoruz, o benim kuzenim, hadi gel" Min



Ji Rosamary'nin elinden tuttuğu gibi bara doğru sürükledi.



"Heyyy Joo Bin! Bak seni biri ile tanıştıraccağım." Min Ji bunu
bağırınarak söylemişti .



"Adı Rosamary, kendisi buraya geleli daha 2 hafta oldu." Min Ji
Rosamary'i çekiştirerek yanında ki tabureye oturtu. Karşıda duran genç erkek
gülümseyip elini uzattı.



"Sanırım Korece bilmiyorsun, Ben Joo Bin, Min Ji'nin kuzeniyim."
Rosamary Joo Bin'in elini sıktı ve kendisini tanıttı.



"Bende Rosamary, memnun oldum." Genç barmen bir yandan içkileri
hazırlarken bir yandan da gülümsedi.



"Pekala hadi bakalım bu gece içkiler benden! Ne içiyoruz" Joo Bin
bu soruyu daha çok Rosamary'e yönelik sormuştu.



"Aslında ağır şeyler içmek istemiyorum. Kore de ki içkilerin nasıl
olduğunuda bilmiyorum. O yüzden bir şişe bira istiyorum." Rosamary
"Bu gece sarhoş olmamalıyım" diye düşündü.



"Yapma Rose!! Bira içmek isteseydik bunu yurttada yapabilirdik."
diye sitem etti Min Ji.



"Joo Bin'in muhteşem bir kokteyli var, bence onu denemelisin, üstelik o
kadar fazlada ağır değil." aslında Rosamary'e bu sözler bir tekliften çok
emir gibi gelmişti. Zaten Joo Bin birşeyler karıştırmaya başlamıştı bile. Bir
kaç dakika sonra Joo Bin hazırladığı karışımı kadehlere döktü ve servis etti.
Rosamary başta içip içmemek konusunda kararsızdı ama iki çift ısrarcı göze
bakarken bu pekte önemli olmamıştı. İçtiği karışım hafif değildi ama
Rosamary'nin hoşuna gitmişti.



" Beğendiğine sevindim. Bir bardak daha ister misin? "



"Evet mümkünse" Joo Bin Rosamary'ye bir bardak daha kokteyl
doldurdu sonra tekrar tekrar ve tekrar doldurdu. 5. kadehten sonrası artık
yoktu, Rosamary neredeydi, kiminleydi ve ne yapıyordu? Hiç Bir şey
hatırlamıyordu! Kısacası sarhoş olmuştu.



-------



Rosamaryy nereden bilebilirdi ki içtiği kadeh kadeh içkilerin daha sonra
hayatını mahvedeceğini!!!



---------



Büyük beyaz odanın içi öğlen güneşi ile dolduğu sırada boy aynasından
yansıyan ışık Rosamary'i uyandırdı. Genç kız akşamdan kalma bir vaziyette,
şiddetli bir baş ağrısı ile yataktan kalktı. Tam olarak nerede olduğunu
anlaması yaklaşık bir-kaç dakikasını aldı.Burası onun odası değildi. Odasında
iki kişilik bir yatak yoktu ve odası da bu kadar büyük değildi.



Genç kız yurtta olduğunu doğrulamak istercesine yataktan fırladı ve kapıyı
aralayıp kafasını dışarı çıkardı. Hayır hayır burası yurt değildi. Burası son
derece lüks bir daireydi. Genç kız odadan çıkıp geniş koridor boyunca ilerledi.
Mutfaktan geldiğini tahmin etti bir kaç tıkırtı duydu ve o tarafa doğru
ilerledi. Arkada tam olarak anlamadığı bir müzik sesi geliyordu. Rosamary
yavaşça mutfağa doğru ilerledi içeride biri sanırım bir şeyler hazırlıyordu.
Genç kız kafasını mutfağın içine doğru uzattı.Joo Bin mutfağın içinde
dolaşıyordu ve üzerinde sadece eşofman altı vardı. Rosamary karın kaslarını
sayabiliyordu , Bir , iki , üç , dört , beş , altı ... Rosamary aniden
kıızarmaya başladı.



Rosamary'nin kendisine baktığını gören Joo Bin gülümseyerek elinde ki kupayı
havaya kaldırdı.



"Kahve vazgeçemediğim şeylerden biri." elinde ki bardağı genç kıza
uzattı.



"Al iç iyi gelecek." genç kız teşekkür ederek kahveyi alıp içti.
Gerçektende iyi gelmişti.



"Hah! Bu arada Min Ji giderken sana bir not bıraktı." mutfak
tezgahının üzerinden bir kağıdı alıp getirdi.



"Tatlım bu sabah halletmem gereken çok acil bir işim vardı ve erken
çıkmak zorunda kaldım. Herneyse ben akşama doğru geleceğim bu günlük Joo Bin
ile takılman gerekecek üzgünüm. Ayrıca geceleri uykunda konuşuyorsun Smile "
Rosamary bitirdiğinde hafifçe gülümsedi.



"Okudun mu?" . Rosamary kafasını salladı.



"Peki bu günün programı ne? Nerelere gitmek istersiniz küçük
hanım?"



"Iıı! Şey aslında sadece yurda gitsek"



"Bak işte o olmaz. Hadi bakalım Min Ji birkaç kıyafet bıraktı üzerini
değiştir sonra bana takıl"



"Ahhh!"



"Hadi ama bak seni çok sevdiğim bir yere götüreceğim."



------------
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

~~Kırmızı~~ Empty
MesajKonu: Geri: ~~Kırmızı~~   ~~Kırmızı~~ Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 3:07 pm

Yazar: Kwon Ra Neul~



Kırmızı~ Part 2



2 Ay Sonra



------------



"Heyyyyyy!" diye bağırdı birisi Rosamary uyandırmaya çalışarak ama
genç kızın uyanmaya niyeti yoktu.



"Heyyyy!!! Kalksana beee. Telefonun çalıyor." Min Ji telefonu
alarak Rosamary'nin kulağına tuttu.



"Yaaaaa. Kapat gitsin. Kim arıyor ki sabahın bu saatinde."
Rosamary yatağın içinde bir kaç kere döndü sonra tekrar gözlerini kapattı.



"Lilly kim ise sabahtan beri 4 kere aradı hadi artık kalk. Onun aramayı
bırakma gibi bir niyeti yok." Min Ji telefonu Rosamary'nin üzerine attı.
Rosamary gözlerini açmadan telefonu bulup aramayı yanıtladı.



"Alo.!"



"Abla benim Lilly" karşı tarafta ki ses çok neşeli çıkıyordu.



"Lilly.!! ( Rosamary sevinçten yatağından fırladı) Kaç haftadır
aramıyorsun köpek."



"Kusura bakma abla vize işlemleri ile uğraşıyordum." Rosamary
kardeşinin yüzünü görmese bile dişlerini göstererek sırıttığını
anlayabiliyordu.



"Bir dakika. Ne vizesi? Ne işlemi?"



"Ablacım senin yanına geliyorum" karşı tarafta ki kız sevinçten
konuşamayacak haldeydi.



"Ne zaman geliceksin" Aslında Rosamary'ninde farklı bir durumu
yoktu. Biraz daha heyecan yapsa kendini pencereden aşağıya atabilirdi.



"Biletimi aldım 1 ay sonra oradayım. Senin yanında "



-------------



Ertesi Gün



--------------



Rosamary bu sabahta yatağından kalmamıştı ve artık Min Ji yeni bir çözüm
getirmişti. Uyanmadığı zaman başından aşağıya 1 şişe suyu boşaltacaktı.



"Kalkıyor musun kalkmıyor musun?" Min Ji elinde dolu başka bir
şişe ile bekliyordu.



"Hayırr.!!" diye homurdandı Rosamary.



"Tamam bunu sen istedin" dedi Min Ji ve 2. şişeyi de Rosamary'nin
başından aşağıya boşalttı. Rosamary yatağından deli gibi fırlayıp ayağa
dikilirken Min Ji kahkaha atarak odanın içinde koşturdu.



"Artık uyandığına göre bir an önce hazırlanda çıkalım. Bu akşam ki
parti için sabırsızlanıyorum. Gidip etrafı son bir daha kontrol edelim bu parti
Joo Bin için çok önemli." deyip Rosamary'i hazırlanması için yalnız
bıraktı.



--------------



Rosamarry oturduğu bar sandalyesinden etrafı izliyordu. Neredeyse sabahtan
beri buranın kontrolü ile uğraşıyorlardı. Gerçekten şimdiden yorulmuşlardı.
Gözleri bir an Min Ji ve Joo Bin'i aradı. İşte oradaydılar. Konukları
karşılıyorlar.



Parti başlayalı neredeyse 2 saat olmuştu ama daha konukların yarısını bile
karşılayamamışlardı. Bu gerçekten yorucu bir işti.



Genç kız oturduğu yerden bir yandan içkisini yudumluyor diyer yandan ise
kendisiyle flört etmeye çalışan erkekleri başından atmaya çalışıyordu. Çoğu
gelip ilk önce selam veriyor sonra elini öperek uzaklaşıyordu. Genç kız
hayatında sayısızca partiye gitmişti ama bu parti gittiği en ihtişamlı
partiydi. Genç kız bardağında ki içki bitince barmene uzatarak doldurmasını
istedi.



"Rosamary sakın şimdiden sarhoş olayım deme gece daha yeni
başlıyor" Joo Bin yeni doldurulan kadehi alarak kendisi içti.



"Merak etmeyin efendim bu gece sarhoş olmayacağım." Rosamary gülerek
Joo Bin'e asker selamı verdi.



"Sen çoktan sarhoş olmuşsun. Daha fazla içme"



"Joo Bin" Rosamary gözlerini Joo Bin'in gömleğinin yakasına dikti.



"Efendim? Bir sorun mu var?"



"Şey aslında gömleğinin yakası sökülmüş." Rosamary eli ile yakayı
gösterdi.



"Kahretsin.!.!.! Rosamary halledemez misin?"



"Ne sandın beni? Terzi falan mı? Ama dur bir dakika" deyip eli ile
sökülen iplerden birini kopartmaya çalıştı.



"Bu ip çok sağlam kopmuyor." Rosamary birkez daha denedi.



"Öyle olması lazım ama şimdi üzerimi değiştiremem. Halletmemiz
lazım" Rosamary ne yapabieceğini düşündü.



"Gel benimle" Genç kız Joo Bin'i kolundan tutup hızla barın
arkasına çekti.



"Eğil" Rosamary Joo Bin'in gömleğinin yakasını tutarak
dudaklarının Joo Bin'in yakasına doğru götürdü.



"Rosamary ne yapıyorsun" genç adam arkadaşını kendinden
uzaklaştırdı.



"Salak iki dakika bekle ipi dişlerimle koparacağım"



"Ya biri gö...." Joo Bin cümlesini tamamlamadan genç kız işini
bitirmişti.



"İşte bu kadar" genç kız yerden kalkarak barın ön tarafına geçti.



----------



Gece ilerledikçe parti daha da çok hareketleniyordu. Artık hiç kimse içtiği
kadahlerin sayısını tutmuyor sadece içiyordu. Gecenin başında en saygın görünen
kişiler şuan da tanınamayacak kadar sarhoş görünüyorlardı. Rosamary bu gece o
kadar çok içmişti ki artık ne yaptığını bırak nerede olduğunu unutmuş bir
vaziyette gece kulübünden dışarı çıktı. Etrafı çok bulanıktı , duyabildiği tek
şey uzaktan gelen arıların vızıltısıydı. Ve hissettiği en son şey yattığı ıslak
yerden onu kaldıran güçlü ve sıcak kollardı.



------------



Rosamary uzun zaman sonra ilk defa kısmende olsa kendi uyanmayı başarmıştı.



Yanında yatan çıplak bir erkeğin sıcak vücudu uyandırmıştı onu.



Hareket ettikçe acıyan vücudu uyandırmıştı onu.



Akşamdan kalma ağrıyan başı uyandırmıştı onu.



Açıkta kalıp üşüyen çıplak vücudu uyandırmıştı onu.



Genç kız utançla kalktı yattığı yataktan. Gözleri dolmuştu, yatakta hala
çıplak yatan erkeğe bakmaya cesareti yoktu bakamıyordu. Bilmek istemiyordu kim
olduğunu. Genç kız acele ile yerde duran kıyafetlerini alıp üzerine geçirdi ve
arkasına bakmadan ağlayarak evden çıktı.



Utanmıştı hemde çok~



Joo Bin kapının kapanmasıyla yattığı yerden kalktı. Aslında o alışıktı böyle
sabahlara. Her gece evine sarhoş gelip sabahında ağlayarak çıkan kızlara. O da
biraz utanmıştı sonuçta Rosamary en yakın arkadaşlarından biriydi. Genç adam
saçlarını kaşıyarak banyoya doğru ilerledi.



------------------



1 Ay Sonra/Lilly Geliyor/Hava Alanı



------------------



Rosamary hava alanının bekleme bölümünde Lilly'nin gelmesini bekliyordu.



"Nerede kaldı bu kız" bir kez daha saatine bakıp söylenmişti.



"Sakin Rosa! Birazdan gelecek."dedi Min Ji , Rosamary'nin
omuzlarını tuttu.



"Tamam tamam sakinim"



"Belli" Min Ji gülerek arkadaşının omzuna vurdu.



"Lilly. Bak Min Ji orada geliyor" genç kız sevinçten deliye
dönerek kardeşinin geldiği yöne doğru el sallayarak koştu.



"Lilly, Lilly!"



-------------------



"Peki neden buraya ablanın yanına gelmek istedin?" diye sordu Min
Ji



"Aslında Newyork çok güzel bir şeh....." Lilly'nin sözleri
Rosamary'nin öğürerek banyoya koşturmasıyla bölündü. Min Ji ve Lilly
oturdukları yerden kalkarak banyoya gittiler.



"Tatlım iyi misin?"



"Ablaaa! Abla neyin var?"



Rosamary bir yandan öğürüp diğer yandan cevap vermeye çalışıyordu.



"Yok birşeyim,Öğğgggggkkkk.... Sadece sabah bozulmuş süt
içtim.Öğğğğgggggkkk"



"Abla sen iyi değilsin bir doktora gidelim." Lilly gerçekten endişelenmişti.



"Gideceğim zaten." Rosamary eli ile işaret yapıp dışarı
çıkmalarını istedi ve kaldığı yerden öğürmeye devam etti.



-----------------



3 Hafta Aradan Sonra



------------------



"Tebrik ederim hanımefendi 1.5 aylık hamilesiniz" dedi orta yaşlı
doktor ve Rosamary'nin dünyası başına yıkıldı. Birisi üzerine kaynayan su
dökmeye başlamıştı sanki. Belki de kaynayan bir tencerenin içinde yüzüyordu
şuan. Olabilmesine imkan yoktu bunun. Sadece 1 kere birlikte olmuştu.
Olmamalıyıdı. Nasıl fark edememişti bunu? Son iki ayda 4 kilo almıştı hiç regl
olmamıştı. Genç kız ağlayarak oradan ayrıldı.



------------------



Rosamary elinde ki şişeden bir yudum daha aldı, bitmişti. Nereye gittiğini
bilmiyordu veya ne yapacağını. Ayakları ilerliyor ve sadece onları takip
ediyordu. Ağlamaktan gözleri şişmişti hatta sarhoştu. Sağa sola sallanıyor
bazen düşüyor ama sonra tekrar toplanıp bilmediği yoluna devam ediyordu. Bazen
elinde ki gebelik testinin sonucuna bakıyor büyük hıçkırıklara kapılıyor ve
daha şiddetli ağlıyordu.



Rosamary kafasını kaldırdı ve etrafına bakındı, burayı biliyordu, burası Joo
Bin'in evinin önüydü. Genç kız hiç tereddüt etmeden yavaşça tırmandı
basamakları. Birer birer, sallanarak tırmandı. Joo Bin'in dairesine gelince
biraz duraksadı ve çekinmeden zile bastı, tekrar bastı ve tekrar bastı.



"Kim O " Joo Bin kapıyı açtı ve karşısında Rosamary'i gördü.
"Ne işin var bu saaatte burada"



"Ben sadece birşey söylemek için geldim" dedi genç kız. Joo Bin
ise huzursuz bir tavırla çabucak söylemesini bekliyordu.



"Ben...." diye söze girdiği sırada içeriden üzerinde sadece Joo
Bin'in gömleği olan bir kız çıktı.



"Aşkımm kim o" Joo Bin hiç tereddüt etmeden cevap verdi.



"Sadece ablan geldi" İşte o sırada Rosamary Lilly'nin yüzünü gördü
ve arkasına bakmadan kaçtı.



------------------------



------------------------



2 Saat Sonra



------------------------



Genç Kız İçkisinden bir yudum daha aldı.



Hiçbir şey kalmamıştı..Hiçbir şey..



Belkide kocaman binalardan daha ötesini görüyordu hüzünlü gözleri.



Telefonunu açtı ve Joo Bin'in numarasını tuşladı. Sesli bir mesaj bıraktı



"'Oysa aşk hiç acıtmıyor gözüküyordu uzaktan...''



''Oysa ben bana ait sanırdım o tapılası 'kırmızı' dudaklarını.''



Paketteki son sigarasını çıkardı ve yaktı.



Yıpranmış ciğerlerini tereddüt etmeden bir daha dumanla doldurdu.



Sigarasından son bir nefes aldı ciğerlerini zorlayarak..



Bir an durdu..Derin nefesler alıp verdi ve ''Benden daha ne
istiyorsun!Herşeyimi aldın ! '' dedi bağırarak. ''Bu kadar..Pes
ediyorum.Kendimi Tanrıya adıyorum''sesindeki acı kilometrelerce öteden duyulan
sitemlerinin birleşimiydi sanki. ''Evet.işte sana geliyorum ! ''



Birkaç göz yaşı damlası balkondaki su birikintilerinin üzerine düştü.



Gözlerini yumdu ve kendini bıraktı.



Sessizdi.Hiçbir şey olmamıştı sanki. Geriye sadece sarı bir defter sayfası kalmıştı



~~~~**~~~~



Durdurabilmeyi isterdim
zamanı..



...En mükemmel “an”ımı
defalarca yaşayabilmeyi..



Koca saatlere doldurabilmeyi isterdim “bir” saniyeyi..



Mutlu edebilmeyi isterdim seni..



Mutlu olabilmeyi isterdim..



Gülmesini bilip eğlendirebilmeyi..



Sevebilmeyi isterdim seni..



Sevmeye devam edebilmeyi..



Sevebilmeni isterdim beni..



Hiç tanımamışız gibi birbirimizi..



İlk kez görmüşsün gibi..



Tıpkı bir “yabancı”ymışım gibi..



Tıpkı sevemediğimiz bebeğimiz gibi....



Ama mutlu sonlar hep masallarda olur~



Rosamary Crowe

Yazar: Kwon Ra Neul~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
~~Kırmızı~~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Dream Stories of Korea :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: