Görmeyi ölesiye arzuladığınız bir rüyayı sonuna kadar hissetmek istersiniz.
Sonunda her şeyin bir rüya olduğunu ve gerçeğe döneceğinizi bildiğiniz
halde...*
Hikaye Adı: Kırmızı~
Tür:Dram
Karakterler: * Rosamarry * Lilly * Min Ji * Joo Bin
Yazar:Kwon Ra Neul~
Görmeyi ölesiye arzuladığınız bir rüyayı sonuna kadar hissetmek istersiniz.
Sonunda her şeyin bir rüya olduğunu ve gerçeğe döneceğinizi bildiğiniz
halde...*
Küme küme bulutların arasından inişe geçtiğimiz sırada Seul altımızda
belirdi.Seul! Güney Kore'nin uyumayan şehri. Hakkında sadece yazılanları
okuduğum, söylenenleri duyduğum ve internette resimlerini gördüğüm şehir. Pencereden
bakarken soluğumu tutuyordum.
Gökdelenler hiç bitmezcesine altımızda uzanıyorlardı, düşleyebileceğim her
anı geride bırakıyordu. Kalbim o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki bir an
yanımda oturan orta yaşlı hanımın duyacağını sandım. Ona bakınca sanki anlamış
gibi bana gülümsedi."İlk defa mı uçağa biniyorsun?" diye sordu.
"Evet efendim, ilk kez biniyorum." olabildiğince rahat görünmeye
çalıştım . Rahattan çok midesine yumruk yemiş biri gibi göründüğüme tamamen
emindim.Kadın beni rahatlatmak istercesine tekrar gülümsedi.
"Yalnız mısın? Yanında ailen yada bir akraban yok mu? " Aile?
Akraba? Böyle şeylerin ne demek olduğunu unutalı çok olmuştu. Hatırlamaya da
gerek yoktu zaten!
"Evet efendim yalnızım!"
"Havaalanına birileri seni karşılamaya gelecek mi? "
"Hayır" dedim sadece.
Yolculuğumun yavaşça sonlarına yaklaşırken yanımda oturan kadın bana Seul'un
işleyiş sistemini anlattı. Bütün bunlar bana o kadar korkunç derecede karmaşık
göründü ki yolumu kaybedip uzun ve geniş caddelerde benimle ilgilenmeden
yanımdan akıp giden onlarca insanın arasında sonsuza dek dolaştığımı görür gibi
oldum.
Uçağın tekerlekleri açıldı ve iniş pistine yaklaştığımız sırada yine
soluğumu tuttum. Kanımdaki adrenalin tavan yapmıştı. Hafif bir toslama oldu,
ardından uçağın yere indiğini ve metreleri yutmaya başladığını anladım.
Yere inmiştik.
Sonunda Seuldeydim!!!
Dizi halinde teker teker uçağı terk ettik. Havaalanı terminaline
girdiğimizde, Bayan Sandy erkek arkadaşı olduğunu düşündüğüm bir erkeğin yanına
gitmeye başladı. Çift birbirlerini kucaklayıp, görmemişler gibi sarılmaya
başladılar. Burada bir çok insan vardı, arka koltuğumda oturan çocuğu ailesi
karşılamıştı.
Hayatımda ilk kez sirke giden bir kız çocuğu gibiydim. Durup durup herşeye,
herkese bakmaktan kendimi alamıyordum. Üstelik bir sürü farklı şeyler vardı
burada.Duvarlarda müzikallerin reklamını yapan afişler son derece göz alıyordu.
Şık bir deri çantayı tanıtan devasa afişi izleyerek koridorda yürümeyi
sürdürdüm. Bütün afişlerdeki kadınlar şık giysileriyle ve sade takılarıyla,
pırıl pırıl güzel yüzleriyle sinema yıldızlarına benziyorlardı.
Şimdiye dek bu kadar insanı aynı anda sirklerde bile bir arada görmemiştim.
Hemde böylesine şık insanlar. Erkeklerin mis gibi çekici parfümleri, şık
ayakkabıları. Yüksek topuklarını tıkırdatarak , şık elbiseleriyle ve şıkır
şıkır takılarıyla koridordan geçen kadınlar hepsi farklı bir dünya. Ve çok göz
alıcı.
------------
3.Bakış Açısı
------------
Rosamary yavaşça yürüyerek havaalanından çıktı. Genç kız dışarıda bekleyen
taksicilerden birine doğru yürüdü. Taksici Rosamary farkedince elindeki
valizleri alıp arabaın bagajına yerleştirdi genç kız ise arabanın arka
koltuğuna geçip oturdu. Taksiciye gideceği adresin yazılı olduğu ufak bir kağıt
verdi ve taksici onu yurt binasına götürdü.
-----
Rosamary kocaman binanın içine daha girer girmez hemen arkadaş edinmişti
bile. Min Ji adındaki bu kız daha kapıda gördüğü Rosamary'nin yanına gelip
"Yeni öğrenci sen misin? Hoş geldin" deyip boynuna sarılmıştı.
Gerçekten burda ki insanlar çok sıcak kanlıydı. Üstelik Rosamary Min Ji ile iyi
anlaşacağına gerçekten emindi.
------------
Bir Kaç Hafta Sonra
------------
Tüm itiraz edişlerine rağmen Rosamary bu akşam dışarı çıkmaktan kendini
alıkoyamamıştı. Min Ji'nin uzun süren ikna etme çabaları Rosamary'i nihayetinde
ele geçirince genç bayan oturduğu yataktan kalkıp üzerini değiştirdi.Beline
kadar uzanan düz siyah saçlarını salık bırakıp güzelliğini sade bir makyaj ile
tamamladı. Genç bayan bu akşam için uygun giyindiğini umarak kendi odasından
çıkıp Min Jinin odasına girdi.
Bu akşam ikiside gerçekten harika görünüyordu. İki genç kız kısık kısık
kıkırdayarak kaldıkları yurttan çıktılar.
---------
Gece kulübüne girdiklerinde sanki içerisi yüksek sesli müzikten yıkılıyordu.
Rosamary başta yüksek sesli müzikten biraz irkilsede daha sonra alıştı. Yine
yanılmıştı ortama ayak uydurmak sandığından çok daha kolaydı. Rosa ve Min Ji
dans eden bir çiftin arasından geçtiler. Rosamary barın köşesinde ki
taburelerden birine otururken Min Ji ise bu akşamın içeceklerini söylemek için
barın ortalarında ki barmene doğru ilerledi. Barmen ve müşteri ilişkisinden çok
daha sıcak bir şekilde birbirlerini sarılarak selamlayan Min Ji ve barmen
konuşmaya başladı. Rosamary'nin yanında olmadığını anlayan Min Ji etrafına
bakınıp yeni arkadaşını aramaya başladı. Gözleri ile etrafı tarayan Min Ji,
Rosamary'i bulunca bir şeyler söyledi ama Rosamary müziğin şiddetinden hiç
birşey anlamadı sonra Min Ji durmasını işaret ederek Rosamary'nin yanına doğru
geldi.
"Hey! Neden burada oturuyorsun? Gelsene ...." eli ile arkayı
işaret ederek.
"Bütün gece orada oturmayı mı planlıyorsun?" Rosamary'nin bu
sözleri sorudan çok birer isyan gibiydi.
"Hadi ama Rosa..." Min Ji bu sözleri söylerken arkadaşının
kolundan tuttu.
"Hiç kusura bakma Min Ji, ben yurda geri dönüyorum." genç kız bu
sözleri söylerken gerçekten sinirlenmişti. Min Ji ise Rosamary'nin bu
hareketlerine anlam veremedi ve kafası karışmıştı.
"Hayır hiç bir yere gitmiyorsun, daha yeni geldik. Bu kadar erken mi
sıkıldın? "
"Min Ji bu akşam beraber takılacağımızı söylemiştin ama sen
geldiğimizden beri şuradaki barmen ile flörtleşiyorsun. Kusura bakma ama daha
fazla sizin çift randevunuzu izlemek istemiyorum." Rosamary bu sözleri
söylerken kendini volkan gibi hissetmişti, gerçekten gördüğü manzara onu
sinirlendirmişti. Bir de bu sözlerinin üzerine Min Ji'nin gülme krizine girmesi
ile Roasamary kendini tamamen kaybetmişti.
"Komik bir şey mi var? Sözlerimin neresi komik? Şahsen ben komik bir
şey söylediğimi düşünmüyorum. Bence sen bu akşam çok erken sarhoş oldun, artık
ne içtiysen. " Rosamary'nin gözleri artık sinirden kıpkırmızı olmuştu.
"Hayır hayır sarhoş değilim!" Min Ji Daha da çok gülmeye başladı.
"Böyle gülmen sinirimi bozuyor. Sarhoş değilsen lütfen bana neden
güldüğünü söyler misin? Artık dayanamıyorum."
"Ayyyy, Offfff Bu akşam gerçekten çok enerjiğim. Ya sen bizi yanlış
anladın biz çıkmıyoruz, o benim kuzenim, hadi gel" Min
Ji Rosamary'nin elinden tuttuğu gibi bara doğru sürükledi.
"Heyyy Joo Bin! Bak seni biri ile tanıştıraccağım." Min Ji bunu
bağırınarak söylemişti .
"Adı Rosamary, kendisi buraya geleli daha 2 hafta oldu." Min Ji
Rosamary'i çekiştirerek yanında ki tabureye oturtu. Karşıda duran genç erkek
gülümseyip elini uzattı.
"Sanırım Korece bilmiyorsun, Ben Joo Bin, Min Ji'nin kuzeniyim."
Rosamary Joo Bin'in elini sıktı ve kendisini tanıttı.
"Bende Rosamary, memnun oldum." Genç barmen bir yandan içkileri
hazırlarken bir yandan da gülümsedi.
"Pekala hadi bakalım bu gece içkiler benden! Ne içiyoruz" Joo Bin
bu soruyu daha çok Rosamary'e yönelik sormuştu.
"Aslında ağır şeyler içmek istemiyorum. Kore de ki içkilerin nasıl
olduğunuda bilmiyorum. O yüzden bir şişe bira istiyorum." Rosamary
"Bu gece sarhoş olmamalıyım" diye düşündü.
"Yapma Rose!! Bira içmek isteseydik bunu yurttada yapabilirdik."
diye sitem etti Min Ji.
"Joo Bin'in muhteşem bir kokteyli var, bence onu denemelisin, üstelik o
kadar fazlada ağır değil." aslında Rosamary'e bu sözler bir tekliften çok
emir gibi gelmişti. Zaten Joo Bin birşeyler karıştırmaya başlamıştı bile. Bir
kaç dakika sonra Joo Bin hazırladığı karışımı kadehlere döktü ve servis etti.
Rosamary başta içip içmemek konusunda kararsızdı ama iki çift ısrarcı göze
bakarken bu pekte önemli olmamıştı. İçtiği karışım hafif değildi ama
Rosamary'nin hoşuna gitmişti.
" Beğendiğine sevindim. Bir bardak daha ister misin? "
"Evet mümkünse" Joo Bin Rosamary'ye bir bardak daha kokteyl
doldurdu sonra tekrar tekrar ve tekrar doldurdu. 5. kadehten sonrası artık
yoktu, Rosamary neredeydi, kiminleydi ve ne yapıyordu? Hiç Bir şey
hatırlamıyordu! Kısacası sarhoş olmuştu.
-------
Rosamaryy nereden bilebilirdi ki içtiği kadeh kadeh içkilerin daha sonra
hayatını mahvedeceğini!!!
---------
Büyük beyaz odanın içi öğlen güneşi ile dolduğu sırada boy aynasından
yansıyan ışık Rosamary'i uyandırdı. Genç kız akşamdan kalma bir vaziyette,
şiddetli bir baş ağrısı ile yataktan kalktı. Tam olarak nerede olduğunu
anlaması yaklaşık bir-kaç dakikasını aldı.Burası onun odası değildi. Odasında
iki kişilik bir yatak yoktu ve odası da bu kadar büyük değildi.
Genç kız yurtta olduğunu doğrulamak istercesine yataktan fırladı ve kapıyı
aralayıp kafasını dışarı çıkardı. Hayır hayır burası yurt değildi. Burası son
derece lüks bir daireydi. Genç kız odadan çıkıp geniş koridor boyunca ilerledi.
Mutfaktan geldiğini tahmin etti bir kaç tıkırtı duydu ve o tarafa doğru
ilerledi. Arkada tam olarak anlamadığı bir müzik sesi geliyordu. Rosamary
yavaşça mutfağa doğru ilerledi içeride biri sanırım bir şeyler hazırlıyordu.
Genç kız kafasını mutfağın içine doğru uzattı.Joo Bin mutfağın içinde
dolaşıyordu ve üzerinde sadece eşofman altı vardı. Rosamary karın kaslarını
sayabiliyordu , Bir , iki , üç , dört , beş , altı ... Rosamary aniden
kıızarmaya başladı.
Rosamary'nin kendisine baktığını gören Joo Bin gülümseyerek elinde ki kupayı
havaya kaldırdı.
"Kahve vazgeçemediğim şeylerden biri." elinde ki bardağı genç kıza
uzattı.
"Al iç iyi gelecek." genç kız teşekkür ederek kahveyi alıp içti.
Gerçektende iyi gelmişti.
"Hah! Bu arada Min Ji giderken sana bir not bıraktı." mutfak
tezgahının üzerinden bir kağıdı alıp getirdi.
"Tatlım bu sabah halletmem gereken çok acil bir işim vardı ve erken
çıkmak zorunda kaldım. Herneyse ben akşama doğru geleceğim bu günlük Joo Bin
ile takılman gerekecek üzgünüm. Ayrıca geceleri uykunda konuşuyorsun
"
Rosamary bitirdiğinde hafifçe gülümsedi.
"Okudun mu?" . Rosamary kafasını salladı.
"Peki bu günün programı ne? Nerelere gitmek istersiniz küçük
hanım?"
"Iıı! Şey aslında sadece yurda gitsek"
"Bak işte o olmaz. Hadi bakalım Min Ji birkaç kıyafet bıraktı üzerini
değiştir sonra bana takıl"
"Ahhh!"
"Hadi ama bak seni çok sevdiğim bir yere götüreceğim."
------------