Lady Okulu

Yazan: Berfin Young Saeng

Hikaye Adı: Sınır

Tür: Komedi-Romantik-Azıcık,ucundan ucundan dram



Not: Bu hikaye Esra Yücel'e ithafen yazılmıştır.





***Moon***

Sabah guneşin ilk ışıklarıyla uyandım.Ayy kanatlarım sıcacık olmus.Birkaç
kez kanatlarımı oynattım.OMO! O da ne ? Yatağımın içinde bir şişlik var.Hızla
yorganı çektim ve altına baktım.Küçük yeğenimdi bu.Hey! Bir dakika onun burda
ne işi var ? Tam kızacakken,korkmuş olmalı ki hızla kanatlarını çıkardı.Ayy
bebeğim korkmuş mu ? Kereta senii.Yavasça kucağıma aldım onu.Korkudan gözleri
kocaman olmuştu.

"Histt.Tamam.Yok birşey.Sakin ol tatlım." diye onu kucağımda
sakinleştirmeye çalışıyordum.Ona tekrar baktığımda ise küçücük başı,sağ
ğöğsümde uyuya kalmıştı.Ama onu buraya getiren neydi ? Neyse yavasça odadan
çıktım.Koridorda yürümeye başladım.....



Koridorda yürürken yanımdan hızla birisi geçti. Sinir olmuştum ! Hani birşey
değil bebeğimi uyandıracak.Kimdi bu densiz ? Neyse yavaşca yeğenimi,misafir
odasındaki yatağa yatırdım.Ses çıkarmamak için yavaş adımlarla yürümeye
başladım.Odadan çıkmamla başımın dönmesi bir oldu.Aniden kanatlarım
çıktı.Tehlike kokusu sezmeye başlamıştım.Bu iyiye işaret değildi.....

Yazan: Melike Bozan



2. Bölüm / 1. Part





Ah! Seei dün geceyi hatırladıkça çıldıracak gibi oluyordu! O bet suratlı
evleneceği adamı, öldürmek istiyordu. Haklıydı da. Sen kalk o kadar kucağında
taşı, sonra camdan at! Hem de uyurken! Nasıl bir varlıktı bu?! Annesi onu bile
bile bu adamla evlendirecekti yani..





'' Kızının ölmesini bu kadar çok mu istiyorsun anne? Ühühü ben bunla
evlenirsem beni her gün yataktan ata ata - başka bir yerlerden atmazsa artık! -
kemiklerimi kırar. Güzel tenim morara morara patlıcana döner yahu! Sonra da ben
onu öldürürüm ama bu sefer de o suratımla resmen dul kalırım! acı bana!''



dedi genç kız yalvaran sesiyle annesine.



'' Seei! Saçmalamayı kes artık! Düğün hazırlıkları bile başladı! Ay! seni
biraz daha dinlersem kalpten gideceğim her halde. O kadar kötü bir çocuk değil
o. Hem ne yapsın, ben ona Seei'yi oradan bir süreliğine kaçırmalıyız deyince
kusura bakma ama aklımıza başka bir şey gelmedi. Zaten birinci kattaydınız
neren acıdı sanki?! ''



annesinin oldukça sinirli sesini duyunca ürkmüş olsa da devam etti,



'' Ya öyle mi! Gel uyku sersemiyken ya da uyurken seni de camdan atsın da
gör. ''



'' Tamam o zaman, sen hala uyku sersemisin belli. Kapatıyorum ben. Ama o çocukla
ne olursa olsun evleneceksin Seei! ''



dedi ve orta yaşlı bayan telefonu genç kızın suratına kapattı.





Seei, acaba çok çok çok küçük bir ihtimal... O çocuk hakkında yanılıyor
muydu? Saçmalıyordu her halde sırf annesi demiş olsa da bir insan, camdan
çimenlerin üzerine atar mıydı onu? Demek ki o çocukta bir şeyler vardı işte!



Uzun bir süre boşluğa baktı gözleri. Sonra o güzelim suratını buruşturarak
gözlerini yumdu. O çocuk hakkında düşündüğü her şey doğruydu. En azından
şimdilik..





Geri Bakış ~





Ama o da ne! Niye kurtarmak yerine onu camdan atıyorduki bu çocuk?!



*****



'' Pislik seni! bende adam sandım seni, kucağında taşıyorsun diye. Beni bu
çöplükten kurtaracaksın diye ne kadar sevinmiştim. Tamam yine bir kaç
saatliğine de olsa kurtardın ama insaf be! İnsan hiç camdan atar mı evleneceği
kadını! ''



dedi Seei oldukça sinirli bir ses tonuyla, birinci katta da olsa düşünce
ister istemez bir ağrı olmuştu vücudunda ve o şimdi annesinin okulun
karşısındaki arabasına kadar sekerek yürümek zorundaydı. Bu odun kafalı,
pislik, hayvan karışımı evleneceği adam ona yardım etmemişti bile. Ama suç
annesindeydi. Sırf o şapşalla evleneceği için giyeceği gelinlik modelini
göstermeye gelmişti. Aman! Çokta umrundaydı sanki Seei'nin isterse çıplak
gitsin.. Ama o çocukla evlenmesin.





Geri Bakış Son ~



Not: Eheheh hem kısaydı hem de kötü bir bölümdü biliyorum. -,- Özür dilerim
akşam yarım saatliğine girdim pcye ve uyduruk olsa da o beğeniyi görünce yazmam
gerektiğini hissettim. Hepinize çooooooooooook teşekkür ediyorum! İnşallah
okuyucu sayımız azalmak yerine artar bizim de. ^_^ Anlamadığınız bir yer olursa
sorun çünkü anlatmak istediğimi yazamadım gibi oldu buraya. :/ Özür dilerim. Ve
şimdiden iyi kötü yorumlarınız ve beğenileriniz için çok teşekkürler!

2. Bölüm(Part 2):



‘’ Öhöö, Öhöö! ‘’



diye bağırdı gözlerindeki kalın çerçeveli gözlükleri burnuna iyice iterek
yaşlı kadın ve devam etti.



‘’ Dünden beri hala bir gelişme yok mu? ‘’



diye sordu yatağın başında toplanmış kız öğrencilere. Onlardan biri Seei’nin
arkadaşı olan konuştu;



‘’ Hayır efendim, hala ateşi var ve sayıklıyor.. ‘’



aldığı cevaptan memnun olmamışçasına dudağını büzdü yaşlı kadın. O muhteşem
kırışmış suratıyla korkunç görünüyordu. Ağzını açarak konuşmaya başladı.



‘’ Ne yapsak Su Dae? Ne sayıklıyor? Aklıma bir şey gelmiyorki.. Sen yakın
arkadaşısın. ‘’



diyerek sorumluluğu, bütün gece Seei’nin başında beklemekten gözlerinin altı
morarmış kıza attı.



‘’ Son çare.. Annesini arayıver, belki bir şey der. Gerçi sadece ateşi var
ve sayıklıyor. Doktor bir şeyi yok dedi ama. ‘’



diye söylenerek, odanın mavi kapısını açarak kendini odasına doğru sürükledi
bu sefer yaşlı kadın. Arkasından ona iğnerek bakan öğrencileri önemsemeyerek.



Su Dae, Bayan Parkın o muhteşem (!) önerisine uyarak Seei’nin dolabını
kurcalayarak pembe iphone’nunu çıkardı. Telofonunda ‘ Annem ‘ diye kayıtlı olan
numaraya tıkladı. Uzun bir süre çaldırmasına rağmen açılmayan telefon son
denemede açıldı ve Su Dae duyduğu muhteşem sesin etkisinden kurtulamadığı için
telefondaki sesin kendini yırtarcasına ‘’ Alo! ‘’ diye bağırmasından kendine
gelerek.



‘’ Şey.. Ben Seei’nin arkadaşıyım. Annesi nerede? ‘’



diye sordu. Karşısındaki adam endişeli bir sesle;



‘’ Bayan Hyemi acil bir iş için yurtdışına çıkmış bende onu görmeye
geldiğimde öğrendim. Ama telefonu buradaydı bende önemli bir şey olabilir diye
açtım. Ne oldu yoksa kötü bir şey mi oldu Seei ye?’ ‘’



diye söylerken ses tonunu yükseltti son söylediği cümlede. Su Dae
karşısındaki muhteşem sesli çocuğu daha fazla bekletmeden,



‘’ Seei, o dünden beri hasta.. Yani ateşi var. Sayıklıyor.. Doktor bir şeyi
yok dedi ama müdüre hanm annesini aramamı söyledi. ‘’



dedi ve telefonu heyecandan karşıdaki kişinin suratına kapattı.





~ ~ ~





‘’ Su Dae, bir bardak su alabilirmiyim’’ ye inledi, yaklaşık bir saat önce
kendine gelmiş olan Seei.



Arkadaşının iyi olmasına sevinen Su Dae,



‘’ Hemen geliyor! ‘’



diye gülerek bir bardak su getirdi arkadaşına.





Suyunu içtikten sonra gülmeye başlayarak konuşmaya başladı Seei. İki arkadaş
beraber sohbet ederken, birinci kattaki odalarının camına gelen taş ile
kafalarını pencereye çevirerek yüzlerine korkmuş surat ifadelerini takınıp
pencereye yaklaştılar.



Pencereden onların bu komik suratını gören taş sahibi, koca bir kahkaha
patlatarak cama iyice yaklaştı. Karanlıkta suratı belli olmadığı için ayrıca
gülüyordu. Onu bu halde tanımaları imkansızdı. Buda işine geliyordu tabii.



Seei'nin iyileştiği görünce sevinmiş bir şekilde odada şaşkın şaşkın duran
iki çatlağa el sallayarak oradan hızlı adımlarla kayboldu. Arabasına vardığında
içinde bilmediği bir mutluluk vardı..



Kim bilir, belki Seei'nin iyileşmesine en çok sevinen kişi oydu..





~ ~ ~





Öncelikle, uzun bir ara verdim üzgünüm. :/ İlk önce Sbs yüzünden yazamadım
sonra da bilgisayarım bozuldu! -,- Telafi etmeye çalışıcam inşallah. 1.
Bölüm eski sayfada 154 beğeni almıştı ve ben cidden çok sevinmiştim. (: İnşalla
bu bölümünde beğenisi ve yorumları yüksek olur.. (: 1. partı hatırlatma gereği
duymadım çünkü yeni bir güne başlıyor ve olanlar unutuldu bile. Neyse çok
konuştum sanırım! -,- İyi okumalar..

Lady Okulu~ (3. Bölüm)




by Dream Stories of Korea~ on Thursday, June 16, 2011 at
8:58pm

Lady Okulu~ 3.
Bölüm





Seei, hafta sonu nedeniyle
okulunun tatil olmasına çok seviniyordu. Annesi her ne kadar onu sinirlendirse,
istemediği şeyleri yapsada onu özlemişti. Ondan da önemlisi tatil gününde o
iğrenç okul kıyafetlerini giymek zorunda değildi!





Annesinin geçen gittiği
Japonya gezisinde aldığı, üstüne tam oturan pembe mini elbisesini giydi. Altına
beyaz platform ayakkabılarını geçirdiğinde muhteşem görünüyordu. Sade bir
makyajla her şey tamamlanmıştı. Okuldan iki günlüğüne kurtulmasının zaferine,
herkesi çatlatacak derecede güzel görünüyordu.





Evde 2 dolap dolusu kıyafeti olduğundan bazıları gibi eşya götürme gereği
duymamıştı. Oda arkadaşı Su Dae de onunla aynı fikirdeydi. Seei’ye göre daha
sade giyinmişti ama fazlasıyla hoştu. Ne de olsa onu almaya yakında evleneceği
adam gelmemişti.





Bunları düşünürken istem dışı kıkırdıyordu. Seei’nin kötü bakışlarını
sütünde hissedene kadar tabii.



~ ~ ~





Bal rengi saçlarını omuzlarına atarak yakında müstakbel eşi olacak (!)
adamın dışarıda onu bekleyen arabasına doğru ilerledi. Sanırım arkası dönüktü.
Hızlı adımlarla yanına vardığında siyah saçlı ve takım elbiseli bir gencin onu
beklediğini gördü.





Ne yani bu adamla mı evlenecekti? Hiç pot kırmadan adama iyi davranmaya
çalışarak gülümsedi. İsmini bile bilmiyordu. Gerçi bunun önemide yoktu.





Gencin, onun için arabasının kapısını açmasıyla koltuğa oturdu ve içinden ‘
Bu adamın bu kadar kibar olacağını hiç düşünmemiştim. ‘ diyerek kıkırdadı. Tipi
çok iyi olmasada bugenç çocuk onun her dediğini dinliyordu, tabii bu da mınzır
kızımızın işine geliyordu.





Büyük bahçesi olan ve görünümü harika görünen büyük bir villanın önünde
durdular. Sanırım burası o evdi.



Annesi dün aradığında özenli giyinmesini, yakında evleneceği gencin onu
okuldan almaya geleceğini ve onların evdeki yemeğe davetli olduklarını
söylemişti.





Centilmen genç bu sefer de oldukça güzel görünen kızın kapısını açarak





‘’ Buyrun efendim. Müstakbel eşinizde geliyor.. ‘’





diyerek gülümsedi. Ne! Doğru mu duymuştu?! Evleneceği adam bu değil miydi?





‘’ Siz.. Siz kimsiniz o zaman? ‘’





diye sordu şaşkınlığını gizlemeye çalışarak.





‘’ Ben genç beyfendinin şoförüyüm. Onun ani bir işi çıkınca sizi almaya ben
geldim. ‘’





dedi ve genç kızın önünde eğilerek ilerledi.





Seei’nin şaşkınlıktan açılmış gözleri şimdi tek bir şeyi görüyordu.
Karşısında ona alayla bakan yakışıklı çocuğu..





~ ~ ~







Beğenilerin düşmesi kesinlikle beni çok üzdü. T.T Eğer beğenmediğiniz yerler
varsa söyleyinki düzelteyim. Ya da olmasını istediğiniz olaylar vs. neler varsa
söyleyin..



Bu arada haftaya hiç bölüm veremicem.. O yüzden şimdi yazmaya çalışıyorum^^
Belki cepten yazarsam veririm ama istek çok olursa.. (: emeğim boşa gitmesin..





Nasıl buldunuz? En kötü, en iyi yer neresiydi?



Yorumlarınızı eksik etmeyin! ^_^





He sahi resmi hiç sormayın hoşuma gitti koydum. hikayeyle alakasız ama
olsun.

Lady Okulu~ (4. Bölüm)





~ ~ ~





Seei’nin şaşkınlıktan açılmış gözleri şimdi tek bir şeyi görüyordu.
Karşısında ona alayla bakan yakışıklı çocuğu..





~ ~ ~







Kahverengi saçlarını üstündeki t-hirt’e uyumlu bir şekilde yaptırmış, yeşil
dar pantolonunun içinde oldukça cool görünüyordu.





Ah ~ Seei, bu şapşal çocuğa şimdiden kendini böyle kaptırmamalıydı. Yoksa
arabada hayalini kurduğu sözünü dinletme operasyonu tersine dönecek gibi
duruyordu.





İleri Bakış ~ ~ ~ (Hep Geri Bakış olcak değil ya yahu! )





‘’ Karnım aç benim! Yemek yap bana. ‘’





diye bağırdı Kocası. Sırf ondan bir öpücük almak için bütün günün işlerini
yapmaya razıydı genç kız. Mutfak çekmecesinde kocasının kokuşmuş çoraplarını
gördüğü halde..





İleri Bakış Son ~ ~ ~





Ups.! Düşüncesi bile korkunçtu. Değil mutfak çekmecesinde, yerde bile görse
o çorapları kusardı herhalde.





Yakışıklı olsada ne kadar itici göürünüyordu bu şapşal böyle? Hele o uzun
kirpikli gözleriyle göz kırpması da nerden çıkmıştı.





Az önce alayla bakan gözlerinin içinde ve beyaz suratında şimdi tatlı bir
gülümseme vardı. Seeiye gittikçe yaklaşıyordu. Yaklaştı.. Yaklaştı.. ve bam!





‘’ Hayatım, sonunda gelebildin. Mucuks. ‘’





Ne! Hayatım mı? Birde öpücük mü gönderiyordu? Genç kız daha bunları
sindirememişken birde elini tutmaz mı? Tuttu işte.





Şaşkınlıktan açılan ağzını,





‘’ Ağzını kapat ve sadece gülümse. ‘’





diye dişlerinin arasından konuşan adamın sözleriyle kapattı. Ve nedenini
bilmese ufak bir gülümseme kondurdu suratına.







~ ~ ~





‘’ Yah! Amacın neydi senin! Hayatım dedin, öpücük gönderdin. Ah birde elimi
tuttun! ‘’





diye konuştu genç kız pembe elbisesini çekiştirerek. Aslında sevinmişti
bunlar olurken her ne kadar şaşırsada.





Belki ondan hoşlanmıştır? Neden olmasın? Onun peşinden bir sürü erkek
koşmuştu zamanında nede olsa.





Utanmış bir şekilde karşısındaki cool çocuktan cevap beklercesine gözlerine
baktı. Niye düşündüğü gibi olsun ki? Belki gerçekten iyi bir çocuktur.





‘’ Ne amacı müstakbel karıcım benim. ‘’





diyerek dil çıkardı çocuk. Şuan fazlasıyla tatlı görünüyordu ve devam etti.





‘’ Şapşal neden olucak, bayan Park söylemedi mi? Misafirlerin yanında
birbirimizi önceden tanıyormuş ve seviyormuş gibi yapıcaz. Mecburiyetten yani.
Yoksa senin o terlemiş ellerini ne yapayım ben.? ‘’





Ah! Seei’nin umutsuzlukla kırılan kalbinin suratına yansımasıyla büyük bir
pot kırmıştı sanki. Aptal, çocuk seni ne yapsın ki? İlk görüşte aşık olduğunu
falan mı zannediyordun.





Kızarmış bir o kadarda üzülmüş bir surat ifadesi takındı yüzüne.





Karşısındaki çocuk onu üzdüğünü anlayarak mahcup olmuştu şimdi de. Sert davranayım
derken fazla ileriye mi gitmişti yoksa?





Genç kızdan bir cevap beklerken, onun yüzüne mutlu bir ifade takınıp gülerek
içeri girmesi onu şaşırtmıştı.





Genç kız, kararlıydı üzülmeyecekti. Değmezdiki.. O kamerelara oynuyorsa Seei
bunun alasını yapabilirdi.





Bekle onu cool çocuk. Hep
utanan Seei olmayacak.!





~ ~ ~





‘’ Ah, sevgilim. Otursana
yanıma. ‘’



dedi genç çocuğu işaret
ederek Seei. Adının Dong Yul olduğunu öğrenmişti annesinden biraz önce.





Şimdi söyleyeceği sözle her ne kadar kendi içinde kötü bir şey yapıcak
olsada, erkek olduğundan onun için daha kötü bir şey olacaktı genç kıza göre.
Sonuçta evli biri olduğundan çapkınlıklarına bir son vermeliydi artık.





Ve sözüne devam etti.





‘’ Haftaya Cumartesi evleneceğimizi herkese söyledin mi? ‘’





sahte bir gülümseme, Dong yul’un yaptığı gibi sahte tavırlar sergiliyordu
oda genç çocuğa işte.





Son sözleri duyduktan sonra ağzına attığı lokma boğazında kalan Dong Yul
alttan genç kızın bacağını çimdirsede suratına yerleştirdiği sahte
gülümsemesiyle bakıyordu etraftaki misafirlere.





‘ Ne saçmalıyorsun! ‘



diye bağırsa, birbirlerini sevmedikleri ortaya çıkardı.





‘ Evet haklısın ‘



dese annesinin kötü bakışlarına maruz kalıcaktı.





Ve o ikinci cevabı seçti. Annesinin kötü bakışlarını..





Ama aksine kötü bakışlar yerine gözlerinde mutluluk geziniyordu bayan
Choi’nin, masada onun alkış tutmasıyla tüm misafirlerde alkışlayarak
tebriklerini sunuyordu iki çifte kumruya. (!)





Ne gündü ama! İki gencinde beyinlerinden kazınamayacak kadar iğrenç..