Santra ( Part 2)
Tae Jeong: " İşte sana
fırsat ne dersin?" Min Chae, gözlerini kocaman açmış, tuhaf gözlerle
bakıyordu Tae Jeong'a. " Neee, İnanmıyorum. Sen Kore'nin kız futbol
takımını çalıştıran milli teknik direktörsün öyle mi? Demek hastanede o kadar
ilgi görmenin sebebi buymuş. Tae Jeong, öfkeli bir ses tonuyla " Şimdi
çıldıracağım. Ben sana hayatının fırsatını sunuyorum. Senin tepkine bak! Min
Chae kaşlaarını çatarak " Böyle bir tepki vermem oldukça doğal değil mi?
Bu arada çok ukalasın. Bir kızla konuşmayı öğren bence! Tae Jeong bu sözler
karşısında iyice sinirlenerek " Bana bak küçük hanım, ukala olan sensin.
Fırsat ayağına geldi ve sen hala nazlanıyorsun! Min Chae elini arabanın
kapısına götürerek " Ya demek öyle o halde ben gidiyorum. Ha kız futbol
takımıymış! Tae Jeong, Min Chae'nin kolundan tutarak " Dur, Lütfen gitme!
Özür dilerim..." Bu sözler karşısında Min Chae'nin yüzünde ukala bir
gülümseme oluştu. Tae Jeong: Tamam, herşeyi baştan anlatıyorum. Evet, Kore'nin
kız futbol takımının teknik direktörüyüm. Ve senin çok iyi bir futbolcu
olduğunu düşünüyorum. Daha önce de futbol oynamışsın. Sen bu işi çok iyi
yapacaksın." Min Chae acı bir tebessüm attı. "Ben ve çok iyi
yapabileceğim bir iş öyle mi? Nedense bu bana hiç inandırıcı gelmiyor.
- Neden böyle düşünüyorsun?
Ben senin yetenekli bir kız olduğunu hissedebiliyorum."
- Bu zaman kadar başarılı
olamadım. Ailemin istediği gibi biri hiç olamadım. Hep değersiz işe yaramaz Min
Chae'ydim. Şimdi beni bu masallarla kandırman doğru değil!
- Madem böyle düşünüyorsun. Bunu bana ispat et. Yani beceriksiz olduğunu."
Min Chae, gülümsedi. O gülünce Tae Jeong'ta gülümsedi.
- Pekala , dediğin gibi olsun. Ama nasıl olacak takımdaki kızların çok iyi
olduğuna eminim.
- Eee kim çalıştırıyor. Dedi sırıtmayla." Ama sende en az onlar kadar
iyi olacaksın. Hergün çalışıp antreman yapacağız. Bakalım dediğin kadar
beceriksiz misin? dedi göz kırparak. Şimdi seni otele yerleştireceğiz. Aslında
ona bile gerek yok. Çünkü hergün çalışacağız gece bile." Min Chae tuhaf
bakışlarını Tae Jeong'a çevirerek "Gözüm korktu sanırım. Ama diğer
kızlarda olacak değil mi?
Tae Jeong: "Eh yani. Korkma seni yemem" dedi sırıtarak.
Min Chae: "Bende ondan korkmuştum zaten" dedi gülümseyerek. Yol
boyunca Tae Jeong, Min Chae'ye karşılaşacağı ortamı, ne yapması gerektiği gibi
şeyler anlatmıştı. Tae Jeong, Min Chae'yi otele bırakıp ayrıldı. Min Chae
halasını aradı. Ve bir arkadaşında kalacağını gelemeyeceğini söyledi. Evi hiç
aramamıştı. Eline telefonunu alıp babasını aradı. Telefon kapalıydı. Min Chae
yine hayal kırıklığına uğradı. İyi olduğuna dair mesaj bıraktı. Yatağına
uzanıp, bu ilginç günün değerlendirmesini yaptı. Bir anda futbolun içinde
bulmuştu kendini. Aslında hayat hep bir futboldu. Sürekli topun peşinden koşan
ama rakibinden alamayı başaramayan bir futbolcu. Ama şimdi topun kendi
ayaklarında olduğunu hissediyordu. Bu sefer topu, rakibine kaptırmaya hiç
niyeti yoktu...
*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``
Sabah Tae Jeong'un kapıyı alacaklı gibi çalmasıyla uykulu uykulu kalkmıştı
Min Chae. Kapıyı açtığında Tae Jeong sinirli sinirli bakıyordu ona. " Hadi
ama hala uyuyor musun? Bugün takım arkadaşlarınla tanışacaksın ve
çalışmalarımıza başlayacağız." Min Chae ofluya poflaya hazırlandı ve
arabaya bindiler. " Heyecanlı mısın?" Diye sordu Tae Jeong. Ama Min
Chae'ye baktığında hayal kırıklığına uğradı. Horul horul uyuyordu Min Chae. Tae
Jeong: Evet gerçekten ne kadar heyecanlı olduğun her halinden
anlaşılıyor." Min Chae'nin masum yüzüne bakınca gülümsedi. Çok şirin
gözüküyordu.
*``*``*``*`` Tae Jeong'un Ağzından*``*``*``*``
Ah, Min Chae ne kadar da tatlı görünüyorsun. Sen Kore'nin en güzel
futbolcusu olacaksın." Min Chae sırıtarak gözlerini açtı. "Sadece
Kore'nin mi?"
Tae Jeong ne diyeceğini bilemedi. Hemen konuyu değiştirmeye çalıştı. "
Şeyy sen hala uyuyor musun? Çok çalışmamız lazım anladın mı? tembellik yok! Min
Chae: Of tamam ya ne kızıyorsun Kore'nin en güzel futbolcusuna" Hala
gülüyordu. Tae Jeong hiçbirşey söylemedi. Bir süre geçtikten sonra gözlerini
çaktırmadan Min Chae'ye çevirdi. Ve gözlerini inanamadı. Yine uyumuştu. Spor
tesisine geldiklerinde hafifçe dürttü Tae Jeong. Ama Min Chae uyanmıyordu. En
sonunda omuzlarından sarsmaya başladı. Min Chae:" Ne yaptığını sanıyorsun
sen?" Uyku sersemi olduğu her halinden belliydi. Gözlerini biraz açınca
hemen fırladı " Of her tarafım ağrıyor. Ve uykusuzum."
-Sen beni çıldıtmak mı istiyorsun? Hadi sallanma" Diyerek Min Chae'yi
peşinden sürüklemeye başladı. Min Chae şaşkın gözlerle bakıyordu etrafa. Tae
Jeong, Min Chae'yi takım arkadaşlarının yanına götürdü. Karşısında birbirinden
güzel 11 kız gördü Min Chae. Kısa bir tanışma faslından sonra Tae Jeong,
kızları izlemesini söyledi. Kızlar, mükemmel futbol oynuyorlardı. Hepsi ne
yapacağına hakim, kararlı ve organize görünüyordu. Min Chae'nin içinde
anlamlandıramadığı bir hırs oluştu. Kesinlikle bu kızlardan daha iyi olmalıydı.
Tae Jeong, Min Chae'yi yanına çağırdı.
- Nasıl buldun bakalım?
- Mükemmel.
- Sende öyle olacaksın.
- Ben buna emin değilim.
- Bak Min Chae, ilk önce buna kendin inanmalısın. Eğer inanıyorsan
yapabilirsin. Sen çok iyi bir futbolcu olacaksın anlaştık mı?
Min Chae, yine şaşırmıştı. Bu genç yaşta ne çok şey biliyordu. Ve gerçekten
işini çok iyi yapıyordu. Hırslı ve çok kararlı görünüyordu... Min Chae:"
Tamam anlaştık" Dedi kendinden emin bir gülümsemeyle. Tae Jeong:"
Topa nasıl vuruyorsun bir görelim bakalım. Hadi bir şut çek ben kaleye
geçiyorum" Min Chae heyecenlanmıştı. Ama kendine inanmak zorundaydı. Topun
başına geçti ve sert bir şut çekti. Tae Jeong topu tutmuştu.
Tae Jeong: Tam tahmin ettiğim gibi hırslısın ama hırsını toptan
çıkarmamalısın. Topa vururken bir kuş kadar hafif, hemde demir kadar katı
olmalısın. İyi konsantre olmalı ve doğru bir vuruş yapmalısın."
- Tamam bir daha deneyelim.
- Bunu yaptırmamın sebebi senin hırsını görmekti. Ve ben istediğimi aldım.
Artık çalışmalara başlayalım...
*``*``*``*``*``*``*`` 2 Hafta Sonra *``*``*``*```*``*``*``
Min Chae'nin Ağzından:" Tam 2 hafta geçti. Tae Jeong sadece antreman yaptırıyor bana. Her
seferinde kafama kendi doğrularını sokmaya çalışıyor. Bu durum canımı sıkmaya
başladı..." Min Chae, kendini bu düşüncelerle meşgul etmişken, kapının
çalınmasıyla irkildi. Gelen, Tae Jeong'tu. Min Chae isteksiz bir ses tonuyla
" Gidiyor muyuz?" Tae Jeong, kafasını sallayarak onayladı. Min
Chae'nin hemen hemen her günü aynı geçiyordu. Tae Jeong, onu sabahtan alıyor.
Antreman yaptırıyor ve akşam otele bırakıyordu. Arabada Min Chae ağzını bile
açmamıştı. Bu durum Tae Jeong'un elbetteki ilgisini çekmişti. Ama Min Chae'ye
birşey sormamıştı. Spor tesisine gidip antremana başladılar. Min Chae tam topu
ayağına almışken, Tae Jeong araya girdi. "Hayır Min Chae bugün koşacağız.
Min Chae şaşkın bir ifadeyle :"Sadece koşucaz mı?" Tae Jeong:
"Evet sadece koşucaz."
- Peki ama neden? Öğrendikleri mi uygulamama neden izin vermiyorsun?
- Çünkü böyle olmalı çok iyi koşamıyorsun. Öncelikle bu sorunu
halletmeliyiz."
Min Chae, yumruğunu sıktı. Ve birşey söylemedi. Koşmaya başladılar.
"Daha hızlı daha hızlı" Diye bağırıyordu Tae Jeong. Min Chae'nin
yanına yaklaşarak " Dur, Bunları ayağına bağlayacağız." Min Chae Tae
Jeong'un söylediğine anlam veremeyerek "Bunlar da ne?"
- "Gördüğün gibi kum torbaları"
Min Chae, takımdaki kızların kikirdemelerini duymamazlıktan gelmeye çalışıyordu.
Ama birşey söyleyemiyordu. Tae Jeong'un kum torbalarını ayağına bağlamasına
izin verdi. Kum torbalarıyla koşuyordu. Artık ayaklarında hal kalmamıştı. Ve
yere düştü.
Tae Jeong: Hadi kalk! Zaman kaybediyorsun!
Min Chae daha fazla dayanamadı " Yeter artık! Ne istiyorsun
benden!" Gözyaşlarına hakim olamıyordu. Ve akan gözyaşlarına umursamadan
devam etti sözlerine " Dalgamı geçiyorsun benimle! Hangi kızın bacağında
kum torbası var? Beni düşürdüğün durumun farkında mısın? Tae Jeong, biraz
afallamıştı. Ama kendini çabuk toparladı ve sert bir ses tonuyla konuşmaya
başladı. " Çünkü sen çok iyi olmak zorundasın! Bu kadar abartılacak birşey
değil. Burada gördüğün bütün futbolcular geçti bu yollardan.! Min Chae öfkeli
bir ses tonuyla cevap verdi " Hangisinin bacağına kum torbası bağlandı
merak ediyorum! Ben senin kölen değilim anladın mı? Bana futbolu öğretecektin!
Ama sen, sen tam bir budalasın! Tae Jeong, sinirlenmeye başlamıştı. Bütün
kızların gözleri onlara çevrildi. Tae Jeong: Burayı boşaltın! Kızların dağılmadığını
görünce ses tonunu arttırarak " Burayı boşaltın dedim size!" Bu sözün
üzerine kızlar dağılmaya başladı. Artık sadece Tae Jeong ve Min Chae vardı. Tae
Jeong: Senin derdin ne?
- Bunu sana yeterince açıkladığımı sanıyordum. Ben yokum artık! Kendine yeni
bir köle bul" Deyip uzaklaşıyordu ki Tae Jeong kolundan tuttu Min Chae'yi.
" Dur!" Min Chae kolunu kurtarmak istercesine çekti. Ama boşunaydı.
Tae Jeong kolunu bırakmıyordu. Tae Jeong:" Gitmeni istemiyorum..."
Min Chae umursamaz bir tavırla " Ama ben gitmek istiyorum..." Tae
Jeong Min Chae'yi kendine doğru çekti. Min Chae'nin kalp atışları hızlandı.
Neden böyle hissettiğine bir anlam veremiyordu. Tae Jeong sadece Min Chae'nin
gözlerine bakıyordu. Min Chae ise gözlerini kaçırıyordu. Kalbinin bu denli
atışına bir anlam veremiyordu. Tae Jeong: "Ben bir budalayım öyle mi? dedi
gülümseyerek. Bu söz karşısında Min Chaede gülümsedi " Evet tam bir
budalasın!" Hava kararmıştı. Ve onlar hala tesistelerdi. Tae Jeong: "
Ben budalayım ha? Peki bunu sen istedin" deyip Min Chae'yi kucağına aldı
ve koşmaya başladılar. Min Chae:" Heyy! Napıyorsun bırak beni! Tae Jeong
umursamadan koşuyordu. ve ayağı takıldı. Tae Jeong, Min Chae'nin üzerine düştü.
İkisininde kalbi deli gibi çarpıyordu. Ve Min Chae'ye doğru eğilmeye başladı.
Min Chaenin Ağzından : Ah! Yoksa beni öpecek mi? Bu çocuğu anlamak imkansız! Ne
yapmaya çalışıyor? Ilık nefesini yüzümde hissediyorum artık. Ay kalbim şimdi
yerinden fırlayacak." Tae Jeong Min Chae'ye iyice yaklaşmıştı ki arkadan
bir ses " Merhaba Tae Jeong..."
Not: Nasıldı? Bidaki bölüm son bölüm. Umarım beğenmişsinizdir.