Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ::Santra::

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

::Santra:: Empty
MesajKonu: ::Santra::   ::Santra:: Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 3:36 pm





Ailesiyle sorunları olan ve hayatı boyunca kendini başarısız gören genç bir
kız...

Ailesi tarafından istemediği alanlara yönlendiriyor. Ve başarısız oluyor...
Hayali bir futbolcu olmak... Kore'de kız futbol takımını çalıştıran, genç
yakışıklı bir teknik direktör...

İşinde çok başarılı. Kader onları geçmişleriyle birleştiriyor...

Ya bu tanışma genç kız için santra olursa...?

Tür: Romantik- komedi

Karakterler: Min Chae, Tae Jeong ( girenler olacak Smile

Yazan: Songül Bora

Parlak güneşin ışıklarını yüzünde gezdirmesiyle gözlerini açtı Min Chae.
"Yine kötü bir gün" diye geçirdi içinden. Ne zaman böyle isteksizce
uyansa hep kötü geçiyordu günleri. Yatakta biraz debelendikten sonra kalkıp,
elini yüzünü yıkadı. Neyse ki annesi de babası da ve ablası da çalışıyordu.
"Ohh, iyiki çalışıyorlar. Artık ailemin baskılarına dayanamıyorum. 19
yaşındayım ve beni istemediğim bir mesleğe yöneltiyorlar. Hemşirelik, elbette
çok güzel bir meslek. Ama bana göre değil. Ne var ki bunu aileme
anlatamıyorum...Sürekli baskı. Bana şefkat göstermiyorlar, varsa yoksa işleri.
Beni sevdiklerinden bile emin değilim.Ablam başarılı bir öğrenciydi. Ve şimdi
çok iyi bir mimar. Bense orta halli bir öğrenciydim. Yani pek başarılı
değildim. Ne olmam gerektiğini bilmiyorum... Ama kendimi rahat hissedeceğim bir
iş istiyorum. Hayallerimi süsleyen meslek bir futbolcu olmaktı. Güzel de
oynuyordum. Ama her zaman olduğu gibi yine, annemler işin içine karıştı ve
hayalimi yıktılar..."

Min chae, evde kimsenin olmamasını fırsat bilerek rahat bir kahvaltı
etmişti. Özellikle annesi aşırı baskı yapıyordu. Onlar yüzünden eve gelmek
istemiyordu.Aslında çok seviyordu onları ama Min Chae'yi çok sıkıyorlar ve
yeteri kadar ilgi göstermiyorlardı. Min Chae, evin boğucu havasından kurtulmak
için dışarı attı kendini. Kocaman iri gövdeli, kiraz ağacının altına oturdu.
" Ne olursa olsun burda kalamam. Artık Çin'de yaşamak istemiyorum. Babamın
işi yüzünden buraya geldik ve bir daha gidemedik. Ama gideceğim. Kore'ye kendi
memeleketime gidicem ve kendi ayaklarımın üzerinde durucam..." Min Chae
kafasını bu düşüncelerele meşgul ederken, saatin ilerlediğini anladı. Hemen eve
gidip, hazırlanmaya başladı. Yarın gidecekti. Eve gittiğinde hala kimse
gelmemişti. Kafasında ne yapacağını iyice netleştirdi." İyiki para
biriktirmişim. Çok işime yarayacak. İlk önce Kore'de halama giderim, bir süre
onlarda kalırım. Ondan sonra kendi yoluma hem çalışırım hem okurum. Yapan nasıl
yapıyor? Ben neden yapamıyayım ki? Herşey çok güzel olacak..." Kapının
açılmasıyla kendini bu düşüncelerden sıyırdı Min Chae. Gelen anne ve babasıydı.
Annesi Lee Hae " Min Chae bak sana hemşirelikle ilgili neler getirdim. Bu
kitaplar senin için çok faydalı olacak.

Min Chae suratını asarak;" Anne"

Lee Hae:" Bu kitapları okuduktan sonra hiçbir soru işareti kalmayacak
kafanda.". Min Chae, ses tonunu yükselterek "Anne artık beni dinle
lütfen! Hemşirelik falan okumayacağım. Artık yokum! Bir kere olsun benim
fikrimi sormadınız. Lee Hae: Senin fikirlerin akıl işi değil çünkü. Bir
futbolcu olmak istiyorsun. Bir erkek gibi... Sen kızsın Min Chae. Futbolla
ilgilenmeni istemiyorum! Min Chae: " Anne böyle düşünmene inanamıyorum.
Tek sorun basit bir cinsiyet meselesi mi? Lee Hae: Hayır, küçük hanım sorun bu
değil. Sorun, geleceği olmayan bir meslek istemen. Ya maç esnasında
sakatlanırsan ve bir daha düzelemezsen. Bunu da hesaba kattın mı merak
ediyorum? Min Chae:" Hayatta başıma o gelecek veya bu gelecek bunu
yapmayayım diye yaşayamam ben anne! Senin söylediğin sadece futbol için geçerli
değil. Her neyse daha fazla tartışmayacağım. Ben Kore'ye gidicem. Artık kendi
ülkeme gitmek istiyorum..."

***** Min Chae'nin Ağzından*****

Bu söylediğim son cümlenin ardından ikiside şaşırmış olacak ki, tuhaf
gözlerle bakıyorlardı bana. Sessizlik olmuştu. Biraz geçtikten sonra sessizliği
bozan kişi annem olmuştu.

-"Nerden çıktı şimdi bu?"

-"Yeni çıkan birşey değil anne. Uzun zamandır istiyordum bunu."

Babam Min Hyuk, söze girdi " Bırak, istediğini yapsın. Bİraz dinlenmek
ona iyi gelecektir." Ve daha sonra bana dönerek " Kızım Kore'ye git
ve toparlanıp geri dön... Ben ve annem şaşkın gözlerle bakıyorduk babama. Ben
şaşkınlığımı attıktan sonra " Pe-Peki baba ama biraz zamana ihtiyacım var.
Buraya gerçekten gelmek istediğimde söz gelicem." Babamın bu tepkisine
gerçekten şaşırmıştım. Kesinlikle itiraz edeceklerini düşünüyordum. Babam
genellikle sessiz sakindir. Ama gerektiği yerde tavrını ortaya koyar. Şimdi
olduğu gibi..."

Min Chae, odasına girip eşyalarını toparlamaya başladı. Yarın yeni bir
hayata başlayacaktı...

*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*

Min Chae, zar zor gözlerini açtı. Bugün büyük gündü. Hemen hazırlanıp
kahvaltı etti.. Havaalanına tek gitmek istese de babası Min Hyuk izin vermedi,
havaalanına kadar eşlik etti. Min Chae'nin yüzünde mahçup bir ifade vardı.
Babasına " Hoşçakal baba..." Dedi ve ilerlemeye başladı. Babası Min
Chae'yi kolundan tuttu ve sıkıca sarıldı. " Kendine dikkat et kızım.
Annende bende seni çok seviyoruz, bunu unutma... Şuan sana biraz kırgın belki
ama halledilmeyecek birşey değil... " Min Chae'nin gözleri doldu. İçi
burkuldu.O da anne ve babasını çok seviyordu. Ama fazla baskı yapıyorlardı.
Birden Min Chae'ye gitmek zor geldi. Babasına sımsıkı sarıldı ve omzunda
ağlamaya başladı. " Ben böyle olsun istememiştim. Sizden istediğim sadece
biraz şefkatti. Buna hakkım yok muydu baba? İstediğim tek şey sevginizi
hissetmekti." Babası Min Hyuk şaşkınlıkla bakıyordı kızına. Min Chae devam
etti sözlerine "Her neyse unut gitsin baba. Ne olursa olsun bende sizi çok
seviyorum. Merak etme sizi haberdar edeceğim..." deyip uçağa bindi. Yolculuk
boyunca, ne yapacağını düşündü. Artık ailesi yoktu yanında. Tek başına Kore'de
yaşayacaktı... Min Chae, uçaktan indikten sonra kendini toparladı. Çok azimli
bir kızdı. Asla vazgeçmezdi. Seul'de halasına gitmek üzere yola koyuldu. Min
Chae, hızlı ve düşünceli adımlarla ilerlerken ona doğru gelen arabayı görmedi.
Ve araba, Min Chae'ye çarptı. Neyse ki sadece dizinden yaralanmıştı. Lüks
arabadan genç, yakışıklı, spor giyimli bir çocuk inmişti. Telaşlı görünüyordu.
" Birşeyiniz var mı? Hadi hastaneye gidelim" Min Chae şaşkın
bakışlarını çocuğun üzerinden çektikten sonra

- " Önemli birşey değil, sadece dizimden yaralandım.

- " Lütfen, arabaya binin ve gidelim." Min Chae'ye yakışıklı
çocuğun ısrarlarına daha fazla dayanamadı ve arabaya bindi. "Çok acıyor
mu?" diye sordu çocuk. Min Chae:" Hayır, önemli birşey değil.
Hastaneye bile gerek yoktu.

- "Ah. olur mu bu arada kendimi tanıtmadım. Adım Tae Jeong.

-"Bende Min Chae" dedi gülümseyerek.

***** Min Chae'nin Ağzından*****

Bu çocuk sinirlerimi bozmaya başladı. Sürekli bacaklarıma bakıyor. Sapık mı
ne? Sinirlenerek " Dizimde birşey yok. Yani gözlerini ayırmayacak derecede
birşey yok! dedim. Tae Jeong:" Ah, pardon. Yanlış anlama lütfen. Gözüm
daldı, sadece yarana bakıyordum."

**** Tae Jeong'un Ağzından****

Bacakları Çok güçlü görünüyor. Acaba futbolcu mu? Kaç yıldır bu işteyim. Çok
iyi futbol oynadığına eminim."

Nihayet hasteneye varmışlardı. Tae Jeong'a gösterilen ilgi çok fazlaydı. Min
Chae bu durumu şaşkınlıkla izlemiş ve bir anlam verememişti. Dizine pansuman
yapılmış ve toparlanmaya başlamıştı. Bütün hastanedekiler Tae Jeong'a karşı
kibarlıktan kırılacaklardı. O kadar ilgi ve saygıyı hakedecek ne yapmış
olabilirdi ki? Min Chae tamamen toparlandıktan sonra Tae Jeong'a teşekkür edip
hastanenin çıkışına doğrı ilerledi. Tae Jeong koşar adımlarla Min Chae'nin
arkasından geldi.

" Dur nereye gidiyorsun? Seni evine bırakayım."

Min Chae gülümseyerek " Saol ama gerek yok. Kore'ye yeni geldim Halama
gideceğim.

- Tamam işte ben bırakırım.

- Peki öyleyse.

Arabaya bindiler. Tae Jeong hemen söze atıldı "Çok merak ettim de
futbol oynuyormusun?"

Min Chae, gözlerini kocaman açtı. Bu soru karşısında şaşırmıştı. " Şey,
futbolu çok seviyorum hatta futbolcu olmak en büyük hayalimdi. Ama..."

Tae Jeong:" Ama Ne?"

Min Chae, derin bir iç çekerek; Aslında durumum biraz karışık. Ailem
istemedi. Benim hemşire olmamı istiyorlar. Ama ben bunu hiç istemedim. ilgi
duymadığım bir mesleği nasıl yapabilirdim ki? Hele ki insanların hayatları söz
konusuysa... Onlar şimdi Çin'de yaşıyor ve bende burada ayaklarımın üzerinde
durmak için geldim. Sen bunları neden soruyorsun?

Tae Jeong arabayı durdurdu ve " Bak Min Chae. Ben Kore'de milli futbol
kız takımını çalıştıran teknik direktörüm. Bacaklarına öyle bakmamın sebebi çok
güçlü bir kas yapısı var. Eminim ki çok güzel futbol oynuyorsundur. Diyeceğim
benim takımıma gel. Sen çok iyi bir futbolcu olabilirsin. Kendi ayakların
üzerinde durmak istemiyormusun? İşte sana fırsat! Ne dersin?

Not: 2 bölümlük hikayemi nasıl buldunuz? Hayalet sevgilimden sonra komedili
bir hikaye yazmak istedim. Bir hafta sonra da fantastik bir hikayeyle devam
edicem. Hikayemin 2. yani son bölümünüde yarın vericem umarım beğenmişsinizdir
Smile))) yorumlarınızı bekliyorum...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

::Santra:: Empty
MesajKonu: Geri: ::Santra::   ::Santra:: Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 3:36 pm

Santra ( Part 2)

Tae Jeong: " İşte sana
fırsat ne dersin?" Min Chae, gözlerini kocaman açmış, tuhaf gözlerle
bakıyordu Tae Jeong'a. " Neee, İnanmıyorum. Sen Kore'nin kız futbol
takımını çalıştıran milli teknik direktörsün öyle mi? Demek hastanede o kadar
ilgi görmenin sebebi buymuş. Tae Jeong, öfkeli bir ses tonuyla " Şimdi
çıldıracağım. Ben sana hayatının fırsatını sunuyorum. Senin tepkine bak! Min
Chae kaşlaarını çatarak " Böyle bir tepki vermem oldukça doğal değil mi?
Bu arada çok ukalasın. Bir kızla konuşmayı öğren bence! Tae Jeong bu sözler
karşısında iyice sinirlenerek " Bana bak küçük hanım, ukala olan sensin.
Fırsat ayağına geldi ve sen hala nazlanıyorsun! Min Chae elini arabanın
kapısına götürerek " Ya demek öyle o halde ben gidiyorum. Ha kız futbol
takımıymış! Tae Jeong, Min Chae'nin kolundan tutarak " Dur, Lütfen gitme!
Özür dilerim..." Bu sözler karşısında Min Chae'nin yüzünde ukala bir
gülümseme oluştu. Tae Jeong: Tamam, herşeyi baştan anlatıyorum. Evet, Kore'nin
kız futbol takımının teknik direktörüyüm. Ve senin çok iyi bir futbolcu
olduğunu düşünüyorum. Daha önce de futbol oynamışsın. Sen bu işi çok iyi
yapacaksın." Min Chae acı bir tebessüm attı. "Ben ve çok iyi
yapabileceğim bir iş öyle mi? Nedense bu bana hiç inandırıcı gelmiyor.

- Neden böyle düşünüyorsun?
Ben senin yetenekli bir kız olduğunu hissedebiliyorum."

- Bu zaman kadar başarılı
olamadım. Ailemin istediği gibi biri hiç olamadım. Hep değersiz işe yaramaz Min
Chae'ydim. Şimdi beni bu masallarla kandırman doğru değil!

- Madem böyle düşünüyorsun. Bunu bana ispat et. Yani beceriksiz olduğunu."

Min Chae, gülümsedi. O gülünce Tae Jeong'ta gülümsedi.

- Pekala , dediğin gibi olsun. Ama nasıl olacak takımdaki kızların çok iyi
olduğuna eminim.

- Eee kim çalıştırıyor. Dedi sırıtmayla." Ama sende en az onlar kadar
iyi olacaksın. Hergün çalışıp antreman yapacağız. Bakalım dediğin kadar
beceriksiz misin? dedi göz kırparak. Şimdi seni otele yerleştireceğiz. Aslında
ona bile gerek yok. Çünkü hergün çalışacağız gece bile." Min Chae tuhaf
bakışlarını Tae Jeong'a çevirerek "Gözüm korktu sanırım. Ama diğer
kızlarda olacak değil mi?

Tae Jeong: "Eh yani. Korkma seni yemem" dedi sırıtarak.

Min Chae: "Bende ondan korkmuştum zaten" dedi gülümseyerek. Yol
boyunca Tae Jeong, Min Chae'ye karşılaşacağı ortamı, ne yapması gerektiği gibi
şeyler anlatmıştı. Tae Jeong, Min Chae'yi otele bırakıp ayrıldı. Min Chae
halasını aradı. Ve bir arkadaşında kalacağını gelemeyeceğini söyledi. Evi hiç
aramamıştı. Eline telefonunu alıp babasını aradı. Telefon kapalıydı. Min Chae
yine hayal kırıklığına uğradı. İyi olduğuna dair mesaj bıraktı. Yatağına
uzanıp, bu ilginç günün değerlendirmesini yaptı. Bir anda futbolun içinde
bulmuştu kendini. Aslında hayat hep bir futboldu. Sürekli topun peşinden koşan
ama rakibinden alamayı başaramayan bir futbolcu. Ama şimdi topun kendi
ayaklarında olduğunu hissediyordu. Bu sefer topu, rakibine kaptırmaya hiç
niyeti yoktu...

*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``*``

Sabah Tae Jeong'un kapıyı alacaklı gibi çalmasıyla uykulu uykulu kalkmıştı
Min Chae. Kapıyı açtığında Tae Jeong sinirli sinirli bakıyordu ona. " Hadi
ama hala uyuyor musun? Bugün takım arkadaşlarınla tanışacaksın ve
çalışmalarımıza başlayacağız." Min Chae ofluya poflaya hazırlandı ve
arabaya bindiler. " Heyecanlı mısın?" Diye sordu Tae Jeong. Ama Min
Chae'ye baktığında hayal kırıklığına uğradı. Horul horul uyuyordu Min Chae. Tae
Jeong: Evet gerçekten ne kadar heyecanlı olduğun her halinden
anlaşılıyor." Min Chae'nin masum yüzüne bakınca gülümsedi. Çok şirin
gözüküyordu.

*``*``*``*`` Tae Jeong'un Ağzından*``*``*``*``

Ah, Min Chae ne kadar da tatlı görünüyorsun. Sen Kore'nin en güzel
futbolcusu olacaksın." Min Chae sırıtarak gözlerini açtı. "Sadece
Kore'nin mi?"

Tae Jeong ne diyeceğini bilemedi. Hemen konuyu değiştirmeye çalıştı. "
Şeyy sen hala uyuyor musun? Çok çalışmamız lazım anladın mı? tembellik yok! Min
Chae: Of tamam ya ne kızıyorsun Kore'nin en güzel futbolcusuna" Hala
gülüyordu. Tae Jeong hiçbirşey söylemedi. Bir süre geçtikten sonra gözlerini
çaktırmadan Min Chae'ye çevirdi. Ve gözlerini inanamadı. Yine uyumuştu. Spor
tesisine geldiklerinde hafifçe dürttü Tae Jeong. Ama Min Chae uyanmıyordu. En
sonunda omuzlarından sarsmaya başladı. Min Chae:" Ne yaptığını sanıyorsun
sen?" Uyku sersemi olduğu her halinden belliydi. Gözlerini biraz açınca
hemen fırladı " Of her tarafım ağrıyor. Ve uykusuzum."

-Sen beni çıldıtmak mı istiyorsun? Hadi sallanma" Diyerek Min Chae'yi
peşinden sürüklemeye başladı. Min Chae şaşkın gözlerle bakıyordu etrafa. Tae
Jeong, Min Chae'yi takım arkadaşlarının yanına götürdü. Karşısında birbirinden
güzel 11 kız gördü Min Chae. Kısa bir tanışma faslından sonra Tae Jeong,
kızları izlemesini söyledi. Kızlar, mükemmel futbol oynuyorlardı. Hepsi ne
yapacağına hakim, kararlı ve organize görünüyordu. Min Chae'nin içinde
anlamlandıramadığı bir hırs oluştu. Kesinlikle bu kızlardan daha iyi olmalıydı.
Tae Jeong, Min Chae'yi yanına çağırdı.

- Nasıl buldun bakalım?

- Mükemmel.

- Sende öyle olacaksın.

- Ben buna emin değilim.

- Bak Min Chae, ilk önce buna kendin inanmalısın. Eğer inanıyorsan
yapabilirsin. Sen çok iyi bir futbolcu olacaksın anlaştık mı?

Min Chae, yine şaşırmıştı. Bu genç yaşta ne çok şey biliyordu. Ve gerçekten
işini çok iyi yapıyordu. Hırslı ve çok kararlı görünüyordu... Min Chae:"
Tamam anlaştık" Dedi kendinden emin bir gülümsemeyle. Tae Jeong:"
Topa nasıl vuruyorsun bir görelim bakalım. Hadi bir şut çek ben kaleye
geçiyorum" Min Chae heyecenlanmıştı. Ama kendine inanmak zorundaydı. Topun
başına geçti ve sert bir şut çekti. Tae Jeong topu tutmuştu.

Tae Jeong: Tam tahmin ettiğim gibi hırslısın ama hırsını toptan
çıkarmamalısın. Topa vururken bir kuş kadar hafif, hemde demir kadar katı
olmalısın. İyi konsantre olmalı ve doğru bir vuruş yapmalısın."

- Tamam bir daha deneyelim.

- Bunu yaptırmamın sebebi senin hırsını görmekti. Ve ben istediğimi aldım.
Artık çalışmalara başlayalım...



*``*``*``*``*``*``*`` 2 Hafta Sonra *``*``*``*```*``*``*``

Min Chae'nin Ağzından:" Tam 2 hafta geçti. Tae Jeong sadece antreman yaptırıyor bana. Her
seferinde kafama kendi doğrularını sokmaya çalışıyor. Bu durum canımı sıkmaya
başladı..." Min Chae, kendini bu düşüncelerle meşgul etmişken, kapının
çalınmasıyla irkildi. Gelen, Tae Jeong'tu. Min Chae isteksiz bir ses tonuyla
" Gidiyor muyuz?" Tae Jeong, kafasını sallayarak onayladı. Min
Chae'nin hemen hemen her günü aynı geçiyordu. Tae Jeong, onu sabahtan alıyor.
Antreman yaptırıyor ve akşam otele bırakıyordu. Arabada Min Chae ağzını bile
açmamıştı. Bu durum Tae Jeong'un elbetteki ilgisini çekmişti. Ama Min Chae'ye
birşey sormamıştı. Spor tesisine gidip antremana başladılar. Min Chae tam topu
ayağına almışken, Tae Jeong araya girdi. "Hayır Min Chae bugün koşacağız.
Min Chae şaşkın bir ifadeyle :"Sadece koşucaz mı?" Tae Jeong:
"Evet sadece koşucaz."

- Peki ama neden? Öğrendikleri mi uygulamama neden izin vermiyorsun?

- Çünkü böyle olmalı çok iyi koşamıyorsun. Öncelikle bu sorunu
halletmeliyiz."

Min Chae, yumruğunu sıktı. Ve birşey söylemedi. Koşmaya başladılar.
"Daha hızlı daha hızlı" Diye bağırıyordu Tae Jeong. Min Chae'nin
yanına yaklaşarak " Dur, Bunları ayağına bağlayacağız." Min Chae Tae
Jeong'un söylediğine anlam veremeyerek "Bunlar da ne?"

- "Gördüğün gibi kum torbaları"

Min Chae, takımdaki kızların kikirdemelerini duymamazlıktan gelmeye çalışıyordu.
Ama birşey söyleyemiyordu. Tae Jeong'un kum torbalarını ayağına bağlamasına
izin verdi. Kum torbalarıyla koşuyordu. Artık ayaklarında hal kalmamıştı. Ve
yere düştü.

Tae Jeong: Hadi kalk! Zaman kaybediyorsun!

Min Chae daha fazla dayanamadı " Yeter artık! Ne istiyorsun
benden!" Gözyaşlarına hakim olamıyordu. Ve akan gözyaşlarına umursamadan
devam etti sözlerine " Dalgamı geçiyorsun benimle! Hangi kızın bacağında
kum torbası var? Beni düşürdüğün durumun farkında mısın? Tae Jeong, biraz
afallamıştı. Ama kendini çabuk toparladı ve sert bir ses tonuyla konuşmaya
başladı. " Çünkü sen çok iyi olmak zorundasın! Bu kadar abartılacak birşey
değil. Burada gördüğün bütün futbolcular geçti bu yollardan.! Min Chae öfkeli
bir ses tonuyla cevap verdi " Hangisinin bacağına kum torbası bağlandı
merak ediyorum! Ben senin kölen değilim anladın mı? Bana futbolu öğretecektin!
Ama sen, sen tam bir budalasın! Tae Jeong, sinirlenmeye başlamıştı. Bütün
kızların gözleri onlara çevrildi. Tae Jeong: Burayı boşaltın! Kızların dağılmadığını
görünce ses tonunu arttırarak " Burayı boşaltın dedim size!" Bu sözün
üzerine kızlar dağılmaya başladı. Artık sadece Tae Jeong ve Min Chae vardı. Tae
Jeong: Senin derdin ne?

- Bunu sana yeterince açıkladığımı sanıyordum. Ben yokum artık! Kendine yeni
bir köle bul" Deyip uzaklaşıyordu ki Tae Jeong kolundan tuttu Min Chae'yi.
" Dur!" Min Chae kolunu kurtarmak istercesine çekti. Ama boşunaydı.
Tae Jeong kolunu bırakmıyordu. Tae Jeong:" Gitmeni istemiyorum..."
Min Chae umursamaz bir tavırla " Ama ben gitmek istiyorum..." Tae
Jeong Min Chae'yi kendine doğru çekti. Min Chae'nin kalp atışları hızlandı.
Neden böyle hissettiğine bir anlam veremiyordu. Tae Jeong sadece Min Chae'nin
gözlerine bakıyordu. Min Chae ise gözlerini kaçırıyordu. Kalbinin bu denli
atışına bir anlam veremiyordu. Tae Jeong: "Ben bir budalayım öyle mi? dedi
gülümseyerek. Bu söz karşısında Min Chaede gülümsedi " Evet tam bir
budalasın!" Hava kararmıştı. Ve onlar hala tesistelerdi. Tae Jeong: "
Ben budalayım ha? Peki bunu sen istedin" deyip Min Chae'yi kucağına aldı
ve koşmaya başladılar. Min Chae:" Heyy! Napıyorsun bırak beni! Tae Jeong
umursamadan koşuyordu. ve ayağı takıldı. Tae Jeong, Min Chae'nin üzerine düştü.
İkisininde kalbi deli gibi çarpıyordu. Ve Min Chae'ye doğru eğilmeye başladı.
Min Chaenin Ağzından : Ah! Yoksa beni öpecek mi? Bu çocuğu anlamak imkansız! Ne
yapmaya çalışıyor? Ilık nefesini yüzümde hissediyorum artık. Ay kalbim şimdi
yerinden fırlayacak." Tae Jeong Min Chae'ye iyice yaklaşmıştı ki arkadan
bir ses " Merhaba Tae Jeong..."

Not: Nasıldı? Bidaki bölüm son bölüm. Umarım beğenmişsinizdir. Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Didar
Yazar & Okur



Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 22/05/14

::Santra:: Empty
MesajKonu: Geri: ::Santra::   ::Santra:: Icon_minitimePerş. Mayıs 22, 2014 5:32 am

Ama son bölüm yok scratch
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
::Santra::
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Dream Stories of Korea :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: