Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ...Destiny...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

...Destiny... Empty
MesajKonu: ...Destiny...   ...Destiny... Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 3:42 pm

Yazarlar: Güneş ve mg331



1. Bölüm:



Öğretmen Kim
Seul Mi derse geç kalmıştı. Sınıfa girdiğinde bütün çocuklar kitapları açık
oturmuşlardı. Seul Mi Sınıfa bir göz atarken o güne dek hiç görmediği bir şey
görmüştü 2 çocukta. Yan yana oturan Hwang Jung Jin ve Ju Jae Hyeon kulağının
arkasında 2 yıldız vardı. Öğretmen Seul Mi elini kulağının altına atarak
içinden şöyle konuştu: Acaba bunlar onlar mı, diye düşünceye daldı. 5 dakika
sonra Öğrencilerden birinin ‘’Öğretmenim’’ demesiyle irkilen hoca ‘’evet‘‘ diye
cevap verdi. Öğrenci ‘’derse geçmiyor muyuz’’ dedi. ‘’Bugünlük ders
işlemeyeceğiz’’ diyerek öğrencisini susturdu. Gözleri kısık 2 öğrenciye
bakarken ‘‘Size bir hikaye anlatacağım’’ dedi. Çocuklar kafasıyla onayladı ve
anlatmaya başladı.






Bundan Çok
önce İyilik ve Kötülük savaşırmış. İki ittifak grubunun amacı ise birbirlerini
yok etmekmiş. Bir gün Kötülük casuslarından biri Işık ittifakı için ‘’
Kutsanmış’’ olarak adlandırılan bir bebeği kaçırmıştı. Gel zaman git zaman
derken birden bir kapı çalındı ve gelen Hong Ki’di.


Hong Ki
kahverengi omuzlarına düşen saçları ve geniş omuzlarıyla nefes kesen bir
erkekti. Hem de Seul Mi’nin eşi. Seul Mi ise dolgun üst dudakları ve insanı
içine çeken gözleriyle kusursuzdu. Çocukları Selamladıktan sonra Seul Mi’yi
kolundan çekiştirerek sınıftan çıkardı. ''Ne yaptığını sanıyorsun Seul Mi?
Öğrencilerine ders olarak kendi hikayeni mi anlatmaya başladın! ‘’


''Evet
anlatıyorum..Çünkü..Ah! Gel sana göstereyim.’’ diyerek sınıf penceresinden 2
öğrenciyi gösterir. Hong Ki şaşkınlık içindeydi. Sınıf hzursuçlaşmaya
başlamıştı. Seul Mi sınıfa girerek hikayeyi anlatmaya devam etti. Hong Ki ise
ellerini kavuşturmuş izlemeye devam ediyordu.




‘’Gel zaman
git zaman Karanlık da büyüyen çocuk ordunun en güçlü kişisi olmuştu. Bir
savaşta Güzeller güzeli Işık Prensesini gördüğünde savaşmayı bıraktı ve kendini
o güzele adadı. Işık Prensesi de kalbini yakışıklı Karanlık Savaşcısına
kaptırmıştı. Bunlar herkesten gizli buluşmaya başlamışlardı. Karanlık Savaşcı
Karanlığı bırakarak Işık Prensesi ile evlendi. Bu yüzden lanetlenerek İleri bir
zamana gönderildi. Işık Prensesine de bu yapılmıştı. Şimdi Işık Prensesi ve
Işık Savaşcısı evliler. Her yerde o iki Kadim savaşcıyı arıyorlar.'' Öğretmen
Seul Mi gözüyle kendine büyülenmiş şekilde bakan Hwang Jung Jin ve Ju Jae
Hyeon’a baktı ve tebessümle gülerek içinden ne kadarda masumlar diye geçirdi.






Herkesin
kendine hayranla baktığını gören Öğretmen Seul Mi ‘’Ne Oldu çok mu
etkilendiniz?’’ dedi.


Aksam Üstü
olmuştu. Hong Ki ve öğretmen Seul Mi arabayla eve dönüyorlardı. Hong Ki
konusmaya başladı.




-‘’Onlara
bunu nasıl anlatabiliriz? Bize inanmayacaklarına eminim.''


-‘’ Kadim
Savaşcılardan ikisini buldum. Bunu kaçıracak değilim.’’




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

...Destiny... Empty
MesajKonu: Geri: ...Destiny...   ...Destiny... Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 3:42 pm

Hikayenin Adı: Destiny.

Yazar: Güneş , Mustafa

Ana karakter: Ju Jae Hyeon , Hwang jung jin



2. Bölüm:



‘’Çekilin!’’ diyerek bağırıyordu Jae Hyeon.Sevgili kız arkadaşı ya da eski
kız arkadaşı Si Jin gecenin bir yarısı astımı bastırmış ve o ilk çare olarak
Jae Hyeon’u aramıştı.



Hastanenin acil bölümüne geldiğinde ayaklarının artık onu taşıyamayacağını
hissediyordu Jae Hyeon. Kollarındaki bedeni sedyeye bırakıp görevlilerin Si
Jin’i götürmesine izin vermişti.



‘’Girilemez’’ Yazılı kapının yanındaki oturaklardan birine oturmuş Tanrıya
Si Jin’i kurtarması için dua ediyordu.Daha önce de küçük sarsıntılar
geçirdiğini hatırlıyordu.Ama bu...Bu bambaşka bir şeydi! Bunun sonunda ölüm
olabilirdi.Yaşasın istiyordu sadece.Yaşasın ve o lanet herif ile mutlu olsun!



Yaklaşık bir ay önce Si Jin eski sevgilisi ile yeniden görüşmeye başlamıştı.
Bu ayrılma nedenleriydi. Ayrılmalarına rağmen Jae Hyeon kendini hep Si Jin’e
bakarken buluyordu. Sözde ayrılmışlardı ama Jae Hyeon kalbini ondan bir türlü
ayıramamıştı.



Saatler dakikaları , dakikalar saniyeleri kovalarken Doktor kötü haberi
getirmişti. Yarın sabah saatlerinde Si Jin’in cesedini defnediceklerdi.



Üzüntüyle kendini hastaneden dışarı attı Jae Hyeon.Göz yaşlarını tutamıyordu
artık. Koşarak uzaklaştı oradan.



Deniz kıyısındaki ağaçlardan birinin altına uzanmış bütün gece ağlamıştı. Ne
bir haykırma ne bir ses çıkmıştı ondan. İçindeki acıyı göz yaşlarıyla
atarcasına ağlamıştı.



---



‘’Ju , Ju .. ‘’ diye sarsıyordu onu Hwang Jung Jin. ‘’ Kalk çabuk, herkes
bize bakıyor. ‘’derken yoldan geçenlere sorun olmadığını işaret ediyordu.
Yavaşça yattığı yerden doğrulup ağaca yasladı kendini Jae Hyeon. ‘’ Ne , ne
var? ‘’

‘’ Ne mi var? Asıl senin burada ne işin var ? ‘’ diyerek öfkenlendi Jung
Jin. Keşke geçip gitseydim diye iç geçirdi Jung Jin. Her ne kadar ondan
hoşlanmasada perişan görünüyordu.

‘’ Kalk hadi.Böyle bir yere gidemezsin.’’ Kolundan tutarak oturduğu yerden
kaldırdım. ‘’ Kendin yürüyebilirsin değil mi? ‘’ diyerek gülümsedim. Ju
dediğime aldırmayıp yürümeye devam etti.



---



Yaklaşık 15dakika içinde evime varmıştık.Bu yol boyunca Ju tek kelime bile
etmemişti.

Koltuklarda karşılıklı olarak oturuyorduk.Bir yıl öncesine kadar onunla
ilgili bildiğim pek bir şey yoktu.Ama bu yıl yanıma oturmasıyla her ne kadar
istesem ya da istemesemde onunla ilgili bir çok şey öğrenmiştim.

Sessizce oturup anlatmasını bekledim. Ah! Gerçekten çok sabırlıyım.



‘’ Ben çok sevdiğim birini kaybettim. Onsuzluğun beni üzeceğini , acımın
asla dinmeyeceğini düşünüyordum ama şimdi hirçbir şey hissetmiyorum. O kadar
boşum ki bu beni korkutuyor. Çok , çok korkuyorum Jin ‘’ diyerek elini kalbine
götürdü.



Yanına çömelip diğer elini tuttum güven vermek istercesine.Onun acısını
içimde hissediyordum sanki. Aşk denilen şey her ortamda kendini gösteriyor.Uzun
zamandır onu seviyorum.İnkar etmekte istemiyorum. Ama kimseye de
söyleyemiyorum. O ve ben... İmkansız. Nasıl beni sevebilir ki? Ben onun için sıra
arkadaşıyım sadece. Neden umursasın ki beni. Yine kalbim ağrıyor. Ona
kavuşamayacağım. Asla dudaklarından ‘’ Sevgilim ‘’ sözcüğünü duyan kişi ben
olmayacağım. Her sabah onu uyandıran , rüyalarına süsleyen , aklından çıkmayan
, onu her zaman güldürebilen kişi ben değil bir başkası olacak. O kızın yanında
heyecanlanacak , kızaracak , eli ayağına dolaşacak. Hiç bir onu seven sıra
arkadaşını bilmeyecek.



‘’ Bu gece istersen burada kalabilirsin’’ dedim ve Ju’nun bana sarılmasına
izin verdim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
...Destiny...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Dream Stories of Korea :: Devam Eden Hikayeler-
Buraya geçin: