Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Senarist...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Senarist... Empty
MesajKonu: Senarist...   Senarist... Icon_minitimeÇarş. Ekim 26, 2011 1:05 pm

Senarist - Two-Shot (Ilk Kisim)

Yayinlayan: Cassie

Genç kız telefonuna son bir kez baktı.
Ne
elinde on binlerce lira değerinde ki arabanın anahtarı, ne çantasında
ki pahalı laptop ne de herhangi başka bir şey, şuan onu sevindirmiyordu.
Önceden onu mutlu eden hiçbir bir şey, sadece birkaç hafta önce onu
mutluluktan uzak diyarlara götürebilecek kadar etkili olan hiçbir şey
işe yaramıyordu.
Soğuk rüzgârın estiği yere, dalgaları ile sertçe
kumu döven engin denize baktı. Her şey burada başlamamış mıydı zaten?
Düşüncelerine devam etmek için gözlüğünü indirdi ve yere oturdu. Eski,
artık ona çok daha yakın duruyordu. Geçmişi düşünmekten kendini geri
tutmadı.

~~

TaeRi oldukça eski olduğunu
kabullendiği koltuğunda uzanmış, elinde bir kitap tutuyor ve kulağında
ki büyük kulaklıklar ile hafif slow bir parça oynatıyordu. Kitapta ki
aşıklar gibi dans edecekti neredeyse. Kendini tutamadan kıkırdıyor,
sanki altı yaşında ki bir kıza, genç ve yakışıklı bir çocuk şeker
uzatmış gibi kızarıyordu. Hayal dünyasında ki gibi olsaydı eğer her şey,
bu kitap kesinlikle onun kaderi olurdu.
Fakat ne yazık ki hayallerindeki müziği bozan bir ses daha vardı orada. Melodisiz, tiz, anlamsız bir ses, kapı zili.
Bir
an için ne kadar sinirlendiğini unutmaya çalıştı ve kulaklıklarını
boynuna indirip, kitabını divana bıraktı. Yavaş adımlar ile kapıya
ilerlediğinde, kitaptaki genç aşıkların ne zaman kavuşacaklarını
düşünmekten de kendini alamamıştı. Kapıyı açtığında postacının uzattığı
zarfı gördü sadece.
“Merhaba!”
Şen bir ses ile elinde ki
postayı aldı ve kağıtları imzaladı. Kapıyı kapatınca mutfağa ilerledi ve
biraz önce ısıttığı suya kahve döküp karıştırdı. Mutfakta ki masasına
oturdu ve zarfı çevirdi.
‘M.N Entertainment’
Sakin bir tavır
ile kahveyi masaya koydu ve zarfı açmaya başladı. Yine her zaman ki
gibi gönderdiği senaryo reddedilmiş ve ya okumadan geri gönderilmiş
olabilirdi. Yeni bir Entertainment şirketi olduğu için şansını denemek
istemişti sadece…
İçinden çıkan kağıtları okurken sol eline de kahvesini almıştı.
‘Sayın Lee Tae Ri;
Öncelikle senaryonuzun şirketimizde dizi-film alanında yetkili olan kişilere okutulduğunun garantisini vermek isteriz. …’
TaeRi ‘ Ya, ya tabii kesin okunmuştur…’ diyerek histerik bir gülüş attı ve kahvesini içmeye başladı.
‘…
Senaryonuzun çok beğenildiğini söylemekten gurur duyuyoruz. Eğer,
fikrinizi değiştirmediyseniz 27 Eylül Salı günü saat 14:00 da
şirketimizde yapılacak olan bir toplantı için sizi bekliyor olacağız.
İyi Günler dileriz. ‘
Taeri
içtiği kahvenin ağzından tekrar çıkmasıyla kirlettiği parkeleri
önemsemeden elinde ki ince kağıdı sekiz kere baştan sona okudu. Gözleri
fal taşı gibi açıldı ve bir çığlık koyuverdi. ‘ Aman Tanrıım! Artık beni
hatırlamak zorundasın beyefendi!!! Bekle beni, geliyorum!’

--

Taeri
kendine has stili ile her türlü yerden sıyrılıp, fark ediliyordu.
İçinde gül kurusu bir atlet, pudra rengi yarım kollu, uzun bir ceket,
altında ise beyaz bir dar paça pantolon vardı. Uzun topuklu pembe
ayakkabıları ile aynı renkte ki kol çantasını eline alıp arabasına doğru
ilerlerken emin adımlı sesler çıkartıyordu.
‘Pat, Pat, Pat’
Ortalama
bir fiyata sahip olan arabasına uzaktan bir bakış fırlattı ve kilidini
açtı. Kırmızı renk bir Volvo su vardı. İçine girer girmez zarfın içinde
bulduğu M.N Entertainment şirketine doğru yol almaya başladı. İşin aslı
oldukça heyecanlıydı çünkü bu senaryo işini yapmasının tek bir nedeni
vardı. Ve bu sır, her şey bitene kadar saklı kalacaktı.
Radyoyu
açmaya karar verdi, belki hoş bir müzik alıp onu uzaklara götürebilirdi.
K-pop Fm’de durdu genç kadın. 23 yaşına gelmiş olmasına rağmen hala
çocuksu davranmasını bu şarkılar ile açıklıyordu. Dinlediği bütün
gruplar ondan oldukça küçük ve sevimli bebekler gibi geliyordu ona.
‘Şimdi,
uzun zamandır bütün Shawol’ların beklediği şarkı karşınızda! 2010
yılında çıkan ‘ Lucifer’ şarkısı Emı Music Japan aracılığı ile Japonca
olarak çıktı! Şimdi karşınızda SHINee- Lucifer ‘

TaeRi yine kızardı, ardından kıkırdamaya başladı. Bu şarkı kaç dilde söylenirse söylensin, her zaman onun baş tacı olacaktı
---
Şirketten
içeri girdiğinde büyük harfler ile masaya yazılmış M.N Entertainment
yazısı direk göze çarpıyordu. Sekterin yanına yaklaştı ve nazik aynı
zamanda şen bir ses ile konuşmaya başladı.
‘Merhaba! Ben senaryo işi için gelmiştim. Lee Tae Ri.’
Kadın gözlerini dört açıp TaeRi’yi baştan sona inceledi ve sevimli bir tebessüm ile asansörü gösterdi.
‘Evet, Efendim, bilgi almıştım. Lütfen asansörden 28.kata çıkınız. Müdür Kim’in odasını direk göreceksiniz. İyi günler.’
Başını yavaşça eğdi ve asansörlere yöneldi. Tuşa basmaya hazırlanırken kapı açılmıştı.
Hani
insanlar nasıl düşünür? İlk görüşte aşk, başta platonik olmaya
mahkumdur… Hayır hayır, bu doğru fakat TaeRi’nin aradığı şey bu değildi.
Karşısında beyaz takım içinde ki genç adamın etrafında kırmızı gül
yaprakları yükseliyordu adeta. Sanki, denizde ki dalgaların kuma
vururken getirdiği gibi temiz bir koku sarmıştı aralarında ki mesafeyi.
Düzgün taranmış saçları aslında oldukça asi bir görünüme sahipti.
Sapsarı ve dümdüz olmasına karşın aşağıya doğru inen bir kakül
barındırıyordu arasında. Fakat o temiz yüzüne anlam katan diğer önemli
şey ise hafif bir göz kalemi çekilmiş o gözlerdi.
TaeRi bir an
afallasa da belli etmedi ve genç adamın yanına geçti. İnmesini bekledi
fakat inen sadece yaşlı adam oldu, kapılar kapandı ve asansörde yalnız
kaldırlar. ‘ Her aşk sahilde başlar, ama bu sahilin ne denize ihtiyacı
vardır ne de kuma. Sadece bakışları, bin bir dalgaya, bin bir kum
tanesine değer…’
Aşık olmaktan korkmayan, hatta bu konuda oldukça
savurgan olan TaeRi ilk defa aşk ile ilgili böyle temiz bir şey
düşünebilmişti. Öne eğik başını kaldırdı ve genç adamı incelemeye
başladı. Her ayrıntısını hafızasına kazımaya çalışıyordu. Beyaz
ceketini, saçlarını, gözlerini, ve ne kadar itiraf etmeye çekinse de
muhteşem gözüken vücudunu…
‘ Galiba hiç çekingen değilsiniz?’
TaeRi
dalgınlıkla bir ‘Ha?’ sesi çıkarttı fakat konuşanın genç adam olduğunu
fark edince hemen toparlandı. ‘Ah, şey, galiba değilim…’ TaeRi hemen
kulaklarına kadar kızarmıştı. Sıcak basmış, her an patlayacakmış gibi
hissetmişti.
‘Ayrıca dalgın?’
Genç kadın başını kaldırıp
özür dileyen bir ifade ile adama baktı. ‘ Sizi rahatsız ettiysem, özür
dilerim sadece ceketiniz hoşuma gitmişti.’ Adam istifini bozmadan güldü
ve konuştu. ‘Ondan bahsetmemiştim. Hangi kata çıkacaksınız?’
TaeRi
yaptıklarının farkına varınca gülümsedi ve gitmesi gereken katın
düğmesine bastı. Adam, numarayı şöyle bir gereğinden uzun süre izleyip
TaeRi’ye baktı. ‘Müdür Kim’i göreceksin… Ahaha… Bir şey mi yaptın?’
Taeri’nin biraz moreli bozuldu ve bunu belli etmemek için ellerini beline koydu ve alaycı bir ses tonu ile konuştu.
‘Evet, Gemilerini yaktım!’
İstediği katta durunca hızlıca çıktı ve arkasına dönüp sarışın çocuğa dil çıkardı.
Halbuki çok farklı olabilirdi…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Senarist...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: