Adı: Kum Sandığı
Oyuncular: TOP, BoA
NOT: Bu bölüm BoA’nın bakış açısından yazıldı. Diger bölüm TOPun bakis acisindan olcak.
---
(BoA’nın bakış açısı)
Seni gördüğüm
ilk gün, bana kum sandığından siktirip gitmemi söyledin. Sana küfür etmenin
günah olduğunu söyledim, ama sen gözüme kum attın ve güldün.
Hatırlıyor musun?
Seni gördüğüm
ikinci gün, kum
sandığından hala siktirip gitmediğim için parmağını gözüme soktun. O
kadar ağladım ki, beni susturmak için ağzıma kum doldurdun. Bunu
hatırlıyor musun?
Seni gördüğüm
üçüncü gün beni
kaygandan aşağı ittirdin ve bileğimi burktum. Bu sefer ağlamadım ama
sen yinede ağzıma kum doldurdun. Hatırlıyor musun? Annem kimin
yaptığını sordu, ama söylemedim.
Seni gördüğüm
dördüncü gün beni bisikletimden aşağı kaktırdın ve ben dizimi yaraladım. Sonra
sen güldün ve en sevdiğim bisikletimi benden çalıp gittin. Ama yüzüme
kum atmadığın için mutluydum. Hatırlıyor musun?
Seni gördüğüm
beşinci gün, sınıfıma girdin ve inadına arkamdaki boş yere oturdun. Bütün gün bana kağıt topu atıyordun. Hatırlıyor musun?
Seni gördüğüm
altıncı gün sana sigara içmenin zararlı olduğunu söyledim. Bunun üzerine gözümü morarttın. Hatırlıyor musun?
Seni gördüğüm
yedinci gün yeni saç şeklime güldün. HyunJoong ve Yunho kafamı tuvalete soktu
ve Jaejoong suyunu saldı. Sende izliyordun. Hatırlıyor musun?
Seni gördüğüm
sekizinci gün sana kollarındaki yaraları sorunca beni tepme tokat dövdün. Sonra
bana eğer seninle birdaha konuşursam beni öldüreceğini söyledin.
Ardından ağlayarak kayboldun. Bunu hatırlıyor musun?
Seni gördüğüm
dokuzuncu gün arkadaşların beni giyinme odasının dolabına kilitledi ve sen beni
ordan kurtardın. Sonra kafamı çöp kutusuna soktun. Hatırlıyor musun? O
gün karnımdaki kelebekleri fark ettim.
Seni gördüğüm
onuncu gün beni kızların giyinme odasının tuvaletinde öptün. Neden ordaydık
hatırlamiyorum, ama nefesin sigara ve alkol kokuyordu. Sarhoş olduğun
belliydi, çünkü beni öptükten sonra üstüme kustun. Bunu hatırladığını
sanmıyorum.
Seni gördüğüm
onbirinci gün, sınıfta
sana baktığım halde birşey yapmadın. Ama Jaejoong benim ona baktığımı
sanıp, az kalsın burnumu kırıyordu. Bunu hatırlamanı istemem.
Seni gördüğüm
onikinci gün, dışarıda soğukta oturuyordun ve ben sana ceketimi verdim. Hiçbir
şey söylemedik, ama bir süre sonra ağlamaya başladın ve bana hayatının
ne kadar berbat olduğunu anlattın. Sonra omzumda uyuya kaldın. Elini
tuttum ve bende bir süre sonra uyudum senin yanında. Lütfen bana bunu
hatırladığını söyle.
Seni gördüğüm
onüçüncü gün,
bana beni sevdiğini söyledin ve ben yüzüne güldüm. Sana ne kadar büyük
bir pislik olduğunu ve son 10 yıldır senin yüzünden işkence çektiğimi
söyledim. Ağzıma kum doldurduğunu, parmağını gözüme soktuğunu, beni
kaygandan ittiğini, en sevdiğim bisikletimi çaldığını, bana kağıt topu
attığını, gözümü morarttığını, arkadaşların kafamı tuvalete soktuğunu,
beni dövdüğünü, kafamı çöp kutusuna soktuğunu. Sana kum sandığımdan (ve
kalbimden) siktirip gitmeni söyledim. Tabiki bir yalandi. Bunu
hatırlıyor musun? Yüzündeki ifade herşeyi söylüyordu. Sen olmasan
başkası olamazdı.
Seni gördüğüm
ondördüncü gün
kum sandığında kullanılmamış sigaralardan bir saray kuruyordun. Pis
sarayına ayağımı bastım ve yine dövüşmeye başladık, senin gıcık kum
sandığında yuvarlandık iki deli gibi. Ama sonra birden gülmeye başladın
ve beni öptün – seni neden geri öptüm hala anlamıyorum – ve ben yine
ağlamaya başladım. Senden nefret ediyorum, pisliğin tekisin, senden
nefret, nefret, nefret ediyorum. Yüzüne bakinca karnımdaki kelebekler
beni hasta ediyor.
Neden sen olmalıydın? Sen kötüsün, cok kötü.
Ama seni seviyorum işte. Bunu hatırla.
---