Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 .Madalyon.

Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:39 am

Konunun ilk mesajı :

MADALYON
Yazan : Nurten Akhan


Tanıtım

Her zamanki gibi sıradan bir günde bir madalyonla altüst olan hayatını
yeniden düzene koyabilmek için lazım olan tek şey yine bir madalyon....
Farklı bir zamanda, farklı bir hayatta ve farklı insanlarla aranan bir
çıkış yolu.....Geri dönüş için gerekli tek şey bir madalyon;ama bu
uğurda
neleri kazanırken neleri kaybetmesi gerekiyor ??? Yaşadıklarından sonra hiçbirşey eskisi gibi olamayacak çünkü;
..............İki zaman birleştiğinde değişim kaçınılmazdır............"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:32 am

25.BÖLÜM

So Eun ne
yaptığının farkına varınca hemen kollarını geri çekti;ama kralın kolları
hala onun belindeydi...Geri çekilmeyi denemiş ama
yinede kurtulamamıştı...Kralın gittikçe yaklaşan yüzünden kaçmaya çalıştıkça daha da fazla yakınlaşıyordu....
Korkuyla gözlerini kapattı;ne olacaksa onu görmek istemiyordu...Birkaç
saniye kapalı tuttuğu gözlerini herhangi birşey olmayınca
yavaşça
açtı;kral aralarındaki küçük mesafeden onu izliyordu...So Eun tekrar
geri çekilmeye çalıştı; kral kollarını geri çekmemiş
ama biraz gevşetmişti;
-"Merak etme,benden daha fazla nefret etmene izin vermem..."
-"Majesteleri..."
-"Sadece bir dakika !!"
-"Efendim ????"
So Eun neden bir dakika istediğini düşünürken kral gevşettiği kollarını tekrar sıkarak ona sarıldı...Sanki ellerinin arasından
kayıp gidecekmiş gibi sıkıca tutuyordu So Eun'un bedenini...Biraz sonra geri çekildi;
-"Gidelim mi artık ???"
Kral sorusunun cevabını beklemeden taşın üzerinden inip atların olduğu
yere doğru yürümeye başladı...So Eun üzerindeki şaşkınlığı atınca
gitmek için adımını attı....Adımını atar atmaz çığlık atmıştı;ayağı ıslak taşta birkez daha kaymış ama bu sefer tutan
olmadığı için düşmüştü...Son anda kendini diğer tarafa çektiği için suya değil taşın üzerine düşmüştü...
Kral çığlığı duyar duymaz geri döndü;So Eun'u yerde görünce koşarak geri gelmişti;
-"İyi misin,yaralandın mı ??"
-"Hayır majesteleri iyim..."
Kral kalkmasına yardım etmek için elini uzattı...So Eun tereddütlü baktığı eli;kendi başına kalkamayacağını anlayınca tutmak
zorunda kalmıştı...Ayağa kalkmayı denerken ayağında hissettiği acıyla yine bağırmıştı;
-"Ayağım !!!"
-"Ne oldu ayağına ???"
-"Bilmiyorum acıyor.."

Kral elini bırakıp So Eun'un yan tarafına geçti....Eteğinin ucunu hafif geri itince bileğindeki yarayı görmüştü;
-"Yaralanmışsın;bekle bir dakika..."
So Eun acıyla bileğindeki yaraya bakarken kral ayağa kalkıp suyun
kenarına indi...Kolundaki parçalardan birini açıp suda ıslattıktan sonra
geri dönmüştü;
-"Önce yarayı temizleyelim sonra sararız..."
-"Bana verin lütfen ben kendim yaparım..."
-"İzin verde yapayım..."
So Eun itiraz etmesine rağmen kral elindeki bezi vermemişti...Islak bezle yarayı temizlemeye başlayan kral göz ucuyla So Eun'a
baktı;bezi her dokunduruşunda yüzünde acı bir ifade oluşuyordu...Hissettiği acıyı hafifletmek için yaranın üzerine üfleyince
So Eun hızla ayağını geri çekti;
-"Teşekkür ederim majesteleri,gerisini ben hallederim..."
-"Kıpırdamadan dur;bitti zaten..."
Kral elbisesinden başka bir parça koparıp So Eun'un ayağındaki yarayı sardı...Kolundan tutup ayağa kalkmasına yardım
ederken elininde yaralandığını görmüştü;
-"Elinide temizleyelim..."
-"Ona gerek yok sadece biraz sökülmüş..."
So Eun elini üzerine sürerek elini temizledi;azda olsa canı yanmıştı
yine...Kral kolundan tutup taşın üzerinden inmesine yardım etti;

-"Yürüyebilcek misin ???"
-"Evet majesteleri..."
Yürüyebileceğini söylemişti ama daha adımını atar atmaz acıyla yere düşmüştü...Tekrar kalkmayı denerken kral arkasını dönüp
önünde eğildi;
-"Bin..."
-"Ne ???"
-"Bu şekilde yürüyemezsin;sırtıma bin...."(böyle birşey yazmasaydım çatlardım Razz )
-"Majesteleri nasıl yapabilirim bunu siz kralsınız..."
-"Unuttun mu şu anda kral değilim..."

Kral hafif yan dönerek So Eun'u kolundan tutup kendine yaklaştırdı...So Eun'da ister istemez boynuna tutunmak zorunda
kalmıştı....Kral yavaşça ayağa kalkıp yürümeye başladı;sarsmadan gitmeye çalışıyordu...
Atların bulunduğu yere geldiklerinde onları bekleyen adamlar hemen
yanlarına gelip So Eun'u kralın sırtından indirmeye çalıştılar..
Kralın sırtına binebilecek kadar saygısız olan kıza sinirle bakarken;kralın sözleriyle geri çekilmek zorunda kalmışlardı;

-"Tamam ben hallederim;bırakın..."
-"Ama majesteleri !!"
-"Tamam dedim..."
Kral So Eun'u yavaşça yere indirip kolundan tuttu;ayağının üzerine bastırmamaya gayret gösteriyordu...Atın yularını tutup
So Eun'un binmesine yardım etti...Elindeki yara yüzünden yuların ipini tam tutamamıştı So Eun...
Kral atın üzerinde dengesiz durduğunu farkedince ani bir hareketle So Eun'un arkasına oturdu...So Eun birden aynı ata binen
kralı görünce telaşlanmıştı...Kral arkasından uzanıp tutmaya çalıştığı yuları eline aldı;
-"Bu şekilde atı kontrol edemezsin...Gidelim artık..."
Kral ayaklarıyla atın karnına vurunca at yavaş yavaş yürümeye başlamıştı...So Eun saçlarında hissettiği nefesle biraz daha
büzülmüştü...Kral rahatsız olduğunu anlayınca geri çekildi;bundan holanmadığını bildiği için olabildiğince geride durmaya
çalışıyordu.....
Adamların peşinden yine geldikleri yoldan geri döndüler...Adamlar önceden girip etrafta kimsenin olmamasını sağlamış;
kral ve So Eun sonra girmişlerdi saraya...
Attan indiklerinde kralın onu tekrar sırtına almayacağına emindi So Eun;bu yüzden rahatlamıştı...Kralda olsa sarayda o
kadar rahat davranamazdı...Tahmin ettiği gibi kral sadece attan
inmesine yardım etmişti...Biraz sonra yanlarına gelen saray hanımı
koluna girerek So Eun'a odasına gitmek için eşlik etti...Kralda diğer tarftan kendi odasına gitmişti...
So Eun odaya girer girmez kendini yere bırakınca;saray hanımıda hemen
dışarı çıkmıştı...Bacağını uzatıp bileğindeki yaraya baktı;
çok büyük değildi...Niye o kadar acıdığını anlam verememişti;
-"Gittikçe güçsüzleşiyorum herhalde;şu kadarcık yarayla yürüyemediğime göre...."
So Eun kendi kendine konuşurken dışardan içeri girmek için izin isteyen saray hanımına içeri girmesini söyledi...Kadın odaya
girince ayağını geri çekip toparlanmıştı;
-"Buyrun Lady Chang;birşey mi söyleyeceksiniz ???"
-"Kraliçemiz sizi görmek istiyor;beni takip edin..."
-"Nee ???"
Lady Chang odadan çıkınca şaşırmaya fırsat bulamadan ayağa kalkıp onu takip etti...Kraliçenin onu neden çağırdığını düşündükçe
kalbi sıkışıyordu...Endişesi ayağındaki acıyı unutturmuştu...
Kraliçenin konutuna gelince saray hanımı geldiklerini içeri haber verdi...Biraz sonra onun peşinden içeri girdi So Eun...
Kraliçe masanın başında oturuyordu;karşısına oturmasını işaret edince So Eun itiraz etmeden oturdu...
Bir süre oluşan sessizlikten sonra ilk konuşan kraliçe olmuştu;
-"Seninle açık konuşacağım...Kralın sana olan ilgisinden haberim var;bu yüzden bu konunun daha fazla uzamasını istemiyorum..."
So Eun karı-koca arasına girmiş kötü kadın gibi hissediyordu;
-"Kraliçem yemin ederim ben birşey yapmadım....Gitmek istedim ama kral izin vermedi...İl Woo döner dönmez saraydan ayrılmama
izin vereceğini söyledi...Yemin ederim kraliçem ben birşey yapmadım..."
So Eun ağlamaya başlamıştı;elleriyele gözlerinden akan yaşları silip
kraliçeye baktı...Kraliçe yüzündeki ciddi ifadeyi bozmamıştı;
-"Senin birşey yapmadığını biliyorum ama bu şekilde devam etmesine izin veremem..."
-"Ama kraliçem ben gitmek istedim...."
-"Biliyorum dedimya;senin burdan gitmek istediğini çok iyi
biliyorum...Krala karşı birşey hissetmediğinide biliyorum...Ama kral
sana karşı birşeyler hissediyor;bunu gözardı edemeyiz...."
So Eun söyleyip söylememe arasında kararsız kaldığı şeyi söylemeye karar verdi;
-"Kraliçem saraydan gitmeme izin verin;ben başkasını seviyorum.....""
Kraliçe şaşkın bakışlarla karşılamıştı duyduklarını....Bir süre düşündükten sonra So Eun'a döndü;
-"Sevdiğini söylediğin kişi buraya seni getiren mi ??"
-"Evet majesteleri o;lütfen biran önce saraydan ayrılmama izin verin..."
-"Üzgünüm ama bunu yapamam....Yapabileceğim tek şey...."
So Eun kraliçeye baktı;ne yapmayı planladığını merak ediyordu...Kraliçe tam birşey söylemeye hazırlanıyordu ama içeri giren
saray hanımının telaşını görünce vazgeçti;

-"Ne oldu;niye bu kadar telaşlısın ???"
-"Kraliçem az önce bir ulak geldi;kralın bir görev için şehir dışına gönderdiği iki adamı saldırıya uğramış..."
-"Neden bunu bana haber veriyorsun ki;ne yapabilirim???"
Saray hanımı bakışlarını kraliçeden alıp So Eun'un üzerine çevirdi;
-"Adamlardan biri az önce bahsettiğiniz bakan Jung'un oğlu İl Woo'ymuş...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:32 am

26.BÖLÜM

-"Nee ??? Az önce ne dediniz siz ??"
So Eun aniden ayağa kalkıp saray hanımının kolundan tuttu;saray hanımı şaşkın bakışlarla izliyordu So Eun'u...Kraliçe So Eun'a
baktı;ne kadar endişeli olduğunu gözlerinden anlamıştı...Ciddi ifadesini bozmadan saray hanımına döndü;

-"Anlat ne olmuş ???"
-"Kraliçem;majesteleri kralımızın özel bir görev için şehir dışına
gönderdiği iki kişi saldırıya uğramış;dediğim gibi onlardan biride
bakan Jung'un oğluymuş..."
-"Peki şimdi ki durum ne??"
-"Tam bilmiyorum kraliçem...Sadece saldırıya uğrayıp yaralandıklarını söylediler ...."
Tuttuğu kolu sıkarak ayakta durmaya çalışıyordu So Eun;
-"Peki yaa İl Woo;o nasılmış??"
-"Bilmem ayrıca onun için birşey duymadım;yaralılarmış o kadar..."
-"Şimdi nerdelermiş peki ???"
-"Şeyyy üzgünüm ama bilmiyorum ..."

So Eun kolunu tuttuğu saray hanımının söylediklerini duyunca daha fazla dayanamayıp az önce kalktığı yere tekrar oturdu...
İl Woo'ya kötü birşey olduğunu düşünmek canını yakıyordu...Tutamadığı
gözyaşları akmaya başlayınca kraliçede üzülmüştü durumuna..
Saray hanımına susmasını işaret edip So Eun'a baktı;
-"Şimdi gidebilirsin;konuşmamızı daha sonra tamamlarız....Lady Yang ona odasına kadar eşlik edin.."
Saray hanımı kraliçeyi onaylayarak So Eun'na yaklaştı...Ancak koluna girip ayağa kaldırdığında farketmişti
yanına geldiğini...Hala İl Woo'ya ne olduğunu düşünüyordu;eğer gerçekten ağır yaralıysa...Devamını düşünmek istemiyordu..
Ayağındaki yarayı unutmuş;canının yandığını hissemiyordu bile....Saray
hanımının nezaretinde odasına doğru giderken birden durdu..
Ne olduğunu öğrenmeden odasına gidemezdi...Saray hanımının kolundan çıkıp onu selamladı;
-"Daha fazla gelmenize gerek yok;teşekkür ederim..."
-"Kraliçe odanıza kadar eşlik etmemi istemişti ama..."
-"Sorun değil kendim gidebilirim;lütfen siz işinize dönün..."
Kadın itiraz etsede So Eun diretince kabul edip gitmek zorunda kalmıştı...Saray hanımı uzaklaşınca yönünü değiştirip kralın
makamına doğru koşar adımlarla yürümeye başladı...
Kralın odasının kapısı herzamankinden daha kalabalıktı....Elleriyle gözyaşlarını silip derin bir nefes aldı...
Kapının önünde bekleyen askerler onu görünce diğer zamanların aksine önüne geçip durdurmuşlardı onu...Kralın yardımcılarından
saray beyi Jang yanına geldi;
-"Şimdi kralla görüşemezsiniz...Lütfen gidip daha sonra gelin..."
-"Şi...şimdi görüşmek zorundayım..Lütfen geldiğimi bildirin..."
-"Üzgünüm ama bunu yapamam...Majesteleri şuan oldukça meşgul;sonra gelin lütfen..."
So Eun sildiği gözyaşları yeniden akmaya başlayınca dizlerinin üzerine
yere çöktü....Saray beyi önünde eğilen So Eun'u yerden kaldırmaya
çalıştı;
-"Ne yapıyorsunuz lütfen kalkın..."
-"Efendim no'lur kralı görmeme izin verin...."
-"Şuan bunun için doğru zaman değil.....Daha sonra geldiğiniz zaman görüşebilirsiniz ama şimdi gitmelisiniz..."
-"En azından geldiğimi haber verin;belki kabul eder..."
Saray beyi Jang So Eun'un ısrarına dayanamayıp haber vermek için içeri
girdi....Biraz sonra çıktığında kralın müsait olmadığını
söyleyip yine geri çevirmişti onu...
So Eun ne yaparsa yapsın kralın onunla görüşmeyeceğini anlamıştı...Israr etmek anlamsızdı ama İl Woo hakkında birşeyler duymak
istiyordu...Krala kendisi seslenmek istedi;böylece belki görüşmeyi kabul ederdi...
Ayağa kalkıp merdivenlerden birkaç basamak çıkarak biraz daha kapıya
yaklaştı...Tam içeri seslenecekken kapı açılmış ve kral dışarı
çıkmıştı...Kralın yüzünde daha önce
görmediği bir ifade vardı...O daha ağzını açamadan kral konuşmuştu;

-"Şimdi odana dön;daha sonra konuşuruz..."
-"Majesteleri..!!!"
-"Bay Jang;ona eşlik edecek bir saray hanımı çağırın...."
So Eun cevap veremeden kral yanından geçip gitti...Onunla birlikte
adamlarda gidince So Eun kapının önünde tek başına kalmıştı...
Üzerinde durduğu merdivenden inip en alt basamağına oturdu...Ne olursa olsun birşeyler öğrenmeliydi....

Başını ellerinin arasına alıp gözlerini kapattı...Ne yapmalıydı ne düşünmeliydi bilmiyordu....Şuan sadece iyi bir haber
duymak istiyordu...Karşısında birinin olduğunu hissedince gözlerini açıp kafasını kaldırdı;Yan Sang tam karşısında duruyordu;
-"Sen burda ne yapıyorsun ??"
-"Yan Sang !!!"
So Eun ayağa kalkmadan uzanıp Yan Sang'ın elini tuttu;durdurduğu gözyaşları yeniden akmaya başlamıştı;
-"Yan Sang......İl woo'ya ne olmuş ?? Birşey biliyosan no'lur söyle...."
-"So Eun sakin ol....Olanları duydum ama bir bilgim yok...Zaten daha ne
olduğu tam olarak belli değilmiş;belkide küçük bir olaydır..
So Eun duyduklarıyal ayağa kalktı;hala Yan Sang'ın elini tutuyordu;
-"Gerçekten mi;birşey olmamış olabilir mi ??"
-"Bilmiyorum...Gelen haberci sadece saldırıya uğradıklarını söylemiş..."
-"Ama ağır yaralı olduklarını söylemiş;durumları çok ağır olabilir mi ???"

Yan Sang;So Eun'un İl Woo için bu kadar endişelendiğini görünce şaşırmıştı....Aralarındaki şeyin bukadar güçlü olduğunu bilmiyordu...
Gözü birden So Eun'un ayağına kaydı;bileğine sarılmış bez kan olmuştu;
-"So Eun ayağın....Kanıyor..."
So Eun görüşünü engelleyen gözyaşlarını silip ayağına baktı;üzerine çok
bastığı için yarası kanamıştı...Eteğiyle kanayan yeri örtmeye çalıştı;
-"Sorun değil..."
-"So Eun çok kanıyor;en azından bir bandaj yapalım...Canını yakıyor olmalı.."

So Eun az önce kalktığı yere tekrar oturdu;elini kalbinin üzerine götürmüştü;
-"Ama acıyan bileğim değil ki,niye yara orda olmasına rağmen burası acıyor..."
-"So Eun sakin ol..."
-"Yaaa İl Woo'ya birşey olduysa ?? Yaa gerçekten yaralandıysalar ??? Belkide durumları ağırdır;belki de-------
So Eun boğazına dizilen hıçkırıklarla devamını getirememişti...Birkaç
kez devam etmeyi denedi ama hışkırıkları galip gelmişti...Kafasını
tekrar
dizlerinin üzerine koydu;sesini birazda olsa bastırıyordu bu şekilde...
Yan Sang önünde hıçkıra hıçkıra ağlayan So Eun'a baktı;o ağladıkça kalbinde birşeylerin kırıldığını hissediyordu...
Yavaşça gelip yanına oturdu;tereddütle kaldırdığı elini So Eun'un
sırtına koyduğunda tuhaf hissetmişti...Bir süre o şekilde durduktan
sonra
Yan Sang ayağa kalktı...Ayağa kalktığını farkedince So Eun'da kafasını kaldırmıştı...

-"So Eun kalk ve odana git...Eğer bir gelişme olursa söz veriyorum hemen haber vereceğim sana...Ama şimdi git;ayağında ki
yarayla da ilgilen tamam mı ??"
-"Yan Sang !!!!"
-"Hadi kalk ve odana git;daha fazla burda durma...."
Biranlık şaşkınlıktan sonra ayağa kalktı So Eun;Yan Sang'ın kararlı sesine itiraz edecek gücü bulamamıştı kendinde...Yan Sang
gitmek için arkasını döndüğünde ani bir hareketle kolunu tuttu...Yan Sang kolundaki eli görünce şaşırmıştı;
-"Birşey mi oldu ??"
-"Hani bana; senin kötü biri olduğunu düşündüğümü söylemiştinya ..."
-"Şimdi bunları düşünme hadi odana git..."
-"Sen kötü biri değilsin...Ne tarafta olursan ol,ne yapmış olursan ol sen kötü biri değilsin..."

So Eun elini geri çekip Yan Sang'ın kolunu bıraktı....Yan Sang'ı gülümsetmişti duydukları;hemen sonra kendini toparlayıp
selam vererek So Eun'un yanından ayrıldı...Onun iyi biri olduğunu
düşünmesine sevinmişti ama kendisi bile bundan emin değildi...

Yan Sang gidince;So Eun'da odasına dönmek için yürümeye başladı...Güneş çoktan batmış;yerini simsiyah bir geceye bırakmıştı..
Odanın önüne gelince kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı;ay sanki durumun kötülüğünden haberdarmış gibi ışığını saklayarak
geceyi daha da karartmaya çalışıyor gibiydi...
Odasına girip yere oturdu; bileğindeki acıyı yeni farketmişti..Bacağını uzatıp kralın sardığı bezi açtı...Küçük bir
yaradan neden bu kadar çok kan çıktığını anlamamıştı....Açtığı bezle kanı silip başka temiz bir bezle
sardı bileğini...Kanlı bezi atmak için dışarı çıktığında Mi Ra'yla burun buruna geldiler...So Eun ona bakınca; daha yeni
durdurduğu gözyaşlarını yeniden akıtmaya başlamıştı...Mi Ra'da aynı
şekilde ağlıyordu...Yaklaşıp So Eun'a sarıldı;kim olduğunu tam
olarak bilmese bile So Eun'da onu rahatlatan birşey vardı...

So Eun Mi Ra'dan ayrılıp odaya geçmesini istedi...Elindeki kanlı bezi görünce endişelenmişti Mi Ra;
-"Ne oldu So Eun;o kanlı bez ne ??"
-"Önemli birşey değil,hadi içeri gir..."
Elindeki bezi atıp Mi Ra'nın peşinden oda içeri girdi...İlk söze giren Mi Ra olmuştu;
-"Babamla konuştum ama bir haberin olmadığını söyledi...Haberi getiren adamla konuşup daha fazla bilgi almaya çalışacak..."
-"Merak etme eminim İl Woo'ya hiçbirşey olmamıştır..."
-"Emin misin ???"
So Eun yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirmeye çalıştı;
-"Elbette;hem İl Woo'nun ne kadar iyi bir savaşçı olduğunu
biliyorsun..Aynı şekilde Shim Waa'da öyle..Kolay kolay yaralanmazlar
değil mi ??"
-"So Eun boşuna kendini kandırma..."

So Eun rahatlatma çabası boşa çıkınca daha fazla uzatmadı;söylediklerine oda inanmıyordu...Yaklaşıp Mi Ra'nın elini tuttu;
onun üzüntüsünün daha fazla olduğunu biliyordu...Hem abisini merak ediyordu hemde Shim Waa'yı...
Gittiklerinden beri Mi Ra onu dilinden düşürmeyince anlamıştı Shim
Waa'ya karşı birşeyler hissettiğini...Ağzını aramaya çalışmış
ama Mi Ra şiddetle karşı çıkmıştı;
-"Mi Ra ...."
-"Efendim ???"
-"Üzülme;herşey düzelecek...İl Woo'da Shim Waa'da ikiside geri dönecek...."
Mi Ra elini tutan So Eun'a baktı;güçlü durmaya çalışıyordu ama
gözlerindeki korkuyu açıkça okuyabiliyordu..Elini çekip ayağa kalktı;
-"Ben artık gidiyorum...Babama hemen dönerim demiştim...Bir gelişme olursa haber veririm sanada..."
-"Tamam görüşürüz..."

Mi Ra'yı uğurlayıp tekrar odasına döndü;saat oldukça geç olmuştu...Tüm
günün yorgunluğunun üzerine birde çok fazla ağlayınca vücudu buna

dayanamamıştı...Yorganı açıp üzerini çıkarmadan yatağın içine girdi;tüm
vücudunun sızladığını hissediyordu...Yorganı kafasına çekip
tam
uykuya dalacağı sırada kapının aralandığını duydu....Bu saatte kim
gelmiş olabilirdi ?? Mi Ra gitmişti;saray hanımlarıda seslenmeden

içeri girmezlerdi...Kimin geldiğini merak ediyor ama yorganı kafasından
açmaya korkuyordu....Kendine doğru yaklaşan ayak sesini
duyunca korkusu daha da artmıştı...Yatağın içinde iyice büzüldü...
Odadakinin ona doğru eğildiği farketti;kafasına çektiği yorganın ucunu tutmuştu...Yorgan birden açılınca olanca gücüyle
bağırmaya çalıştı.....Ağzına kapanan el bunu engellerken;kulağına
fısıldanan söz sesini kesmişti....So Eun ağzındaki eli yavaşça aşağı
indirdi;elini karşısında duranın yanağına koydu... Sesin sahibinden emin
olmaya çalışıyordu.....Yanağına dokundurduğu elin üzerine gelen ele
baktı;doğru kişiydi...Birden ona doğru eğilip boynuna sarıldı;
-"İl Woo !!!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:32 am

27.BÖLÜM

So Eun kollarının
arasında olan İl Woo'yu biraz daha sıktı;gerçekten varolduğuna inanmak
istiyordu....İl Woo elini So Eun'un saçlarının
üzerine koydu;bu ipek yumağını özlemişti...Saçlarının kokusunu içine çekerken birkez daha emin olmuştu elini tutacağı insanın
o olduğuna...
So Eun'un gözlerinden süzülen yaşlar omzunu ıslatınca anlamıştı ağladığını İl Woo;geri çekilip So Eun'un yüzünü kendine
çevirdi....Eliyle yanağındaki gözyaşını sildi;
-"Sen niye ağlıyorsun şimdi ???"
-"Ben....ben çok korktum..Sana birşey oldu diye..."
-"Merak etme bak ben gayet iyim;hiçbir şeyim yok..."
-"Ama saldırı olmuş dediler;yaralandığınızı söylediler..."
-"Sapasağlam karşındayım işte...."

So Eun elini İl Woo'nun yanağına koydu gerçekten karşısındaydı ve iyiydi...İl Woo yüzünde muzur bir gülümsemeyle So Eun'un
yanağındaki elini tutup yüzüne biraz daha yaklaştı;
-"Gerçekten benim için endişlendin mi ??"
-"Evet çok endişelendim..."
-"Niye ?? Bana birşey olsaydı çok mu üzülürdün ??"

So Eun elini geri çekip İl Woo'ya baktı;kendisiyle dalga geçtiği için
kızmıştı...Sinirle hala üstünde bulunan yorganı atıp arkasını döndü...
İl Woo'yu gülümsetmişti bu hareketi;onun için endişelenmiş olması sevindirmişti...Arkasından yaklaşıp onu kendine doğru çekerek sarıldı...
So Eun kollarını açmaya çalıştıkça İl Woo daha da sıkıyordu...So Eun kurtulmaktan vazgeçip durdu;halinden memnundu aslında...
İl Woo durduğunu görünce kulağına eğildi;
-"Benim için endişelen hep olur mu ?? Hep beni düşün..."
-"Heyyy ne kadar bencilsin;niye hep seni düşünecekmişim ???"
-"Çünkü ben hep seni düşünüyorum....Bunun için sende beni düşünmelisin..."

So Eun güldüğünü anlamaması için zor tutmuştu kendini...Bunu söylemesine gerek yoktu....Tanıştıklarından beri hep düşünürken,
saldırı olduğunu duyduğundan beri aklından hiç çıkmamıştı
bile...Saldırı aklına gelince yüzündeki tebessümü silip, İl Woo'ya
döndü;
-"Peki ama bu saldırı olayı nerden çıktı ?? Yaralı değilsin değil mi ???"
-"Merak etme yaralı falan değilim..."
-"O zaman saldırı haberi gerçek değilmiydi ???"

İl Woo birden ciddileşmişti;
-"So Eun;beni gördüğünü kimseye söylemeyeceksin tamam mı ??"
-"Neden ??"
-"Öyle gerekiyor,kimseye benden bahsetme..."
So Eun İl Woo'nun sözlerinden dolayı endişlenmişti;
-"İl Woo ne oluyor anlamadım ???"
-"Bak ayrıntıları anlatamam ama şunu bil yeter;saldırı olayı gerçek ama
tam olarak haberin size geldiği gibi değil...Madalyonla
ilgili bir ipucu bulduk ama işler biraz karıştı..Bu yüzden bir süre ortalarda olmamamız gerekiyor..."
-"Kral biliyor mu bunu ??"
-"Evet biliyor neden sordun ???"
-"Hiçç öylesine...Ne zamana kadar saklanacaksın peki ??"
-"Shim Waa dönene kadar..."
Shim Waa'nın nerden döneceğini merak etmişti;
-"Shim Waa niye seninle birlikte dönmedi??"
-"Öyle olması gerekliydi...Madalyonu arayanlar sadece biz değiliz.... Bulmamızı istemeyenler oldukça fazla;bu yüzden
dikkatli davranmak zorundaydık...."

So Eun öne sürdüğü nedenleri anlamaya çalışıyordu;eğer saklanmasını gerektirecek bir durum varsa bu iş tehlikeli demekti..
Madalyonun tehlikeye neden olacak kadar önemli olduğunu
bilmiyordu....Demek o yüzden onun madalyonuyla da o kadar ilgilenmişti..
Madalyonu aklına gelince elini boynuna götürüp elbisesinin içinden çıkardı...Zincirin ucunu açıp madalyonu İl Woo'ya uzattı;
-"Bak...."
-"Bu ne ??? Sana verdiğim madalyon değil bu;yoksa başka birimi verdi ??"
-"Hayır bu benim...Yani kaybolan madalyonum..."
İl Woo şaşkın bakışlarla madalyona eline aldı;So Eun'u kaçırdıklarında
madalyonun onlarda olduğunu söylemişti...Geri getirdiklerine göre
başka bir planları olmalıydı;
-"Madalyondan kimseye bahsettin mi ???"
-"Hayır sadece sen,ben ve Mi Ra biliyoruz...Tabi bide o zaman beni
kaçıranlar...Ama saraya girebildiklerine göre belkide burdan birileriydi
onlar...
Tanıdığını söylemiştin öyle değil mi ?? Kimdi onlar;niye geri verdiler madalyonu mu ???"
İl Woo'da madalyona bakarken bunu düşünüyordu...So Eun'u kaçıran ve
madalyonu elinde bulunduran tahmin ettiği kişiyse neden geri vermişti...
İşine yaramıyorsa atabilirdi;neden tehlikeye girip geri getirdiler ???
So Eun cevap bekleyen gözlerle kendisine bakıyordu..Madalyonu geri uzatırken arkasındaki yazılar dikkatini çekti..Okumaya
çalıştı ama silindiği için ancak birkaç kelimeyi okuyabilmişti...So Eun madalyonla ilgilendiğini görünce merak etmişti;

-"Ne oldu ne düşünüyorsun ???"
-"Bu bir süre bende kalsın..."
-"Neden ???"
-"Arkasında bazı yazılar var;belki önemli birşeydir...."
So Eun'da okumaya çalışmıştı ama başaramamıştı...Kafasını sallayıp
onayladı...İl Woo madalyonu elbisesinin içine yerleştirip ayağa kalktı;
-"Ben artık gitmeliyim,kendine dikkat et tamam mı ??"
-"Tamam merak etme,sende dikkatli ol..."
İl Woo arkasını dönüp kapıya yönelince So Eun kolundan tutup onu durdurdu;aklındakini sormazsa rahat edemeyecekti;

-"İl Woo ..."
-"Efendim ???"
-"Saklanman gerekirken neden buraya geldin ??? Bu tehlikeli değil miydi ??"
İl Woo So Eun'a baktı;oda biliyordu tehlikeli olduğunu ama gelmeden duramamıştı...Tüm tehlikeyi göze alarak onu görmek
istemişti;
-"Merak etmişsindir diye gelmiştim...Niye memnun olmadın mı ??"
-"Beni düşünüp kendini tehlikeye atma bir daha tamam mı ? Hadi git şimdi...."
İl Woo gülümseyip kapıya yöneldi...Geldiği gibi sessizce odadan çıkıp karanlığın içinde kaybolmuştu....So Eun tekrar yatağa
yatarken bu sefer rahattı....
.........................
-"Gelebilirsiniz ..."
So Eun üzerini düzeltip içeri giren saray hanımını selamladı;
-"Birşey mi oldu ??"
-"Majesteleri kral sizi görmek istiyor benimle gelin lütfen...."
-"Tamam geliyorum..."
So Eun saray hanımının peşinden odadan çıkıp onu takip etti...Daha sonra konuşuruz demişken bu sabahı kastetmişti anlaşılan..
Ama artık konuşmaya gerek yoktu;istediği şeyi öğrenmişti zaten...Dikkat
çekmemek için yine üzgün taklidi yapıyordu;nede olsa İl Woo
herkes
tarafından saldırıya uğramış diye biliniyordu...Kralın konutuna doğru
giderken Yan Sang'ı görünce saray hanımından birkaç dakika
müsade isteyip yanına gitti...Selam verirken Yan Sang'ın yüzündeki tuhaf ifade dikkatini çekmişti;

-"Sen iyi misin Yan Sang ??"
-"Neden sordun ???"
-"Bilmem sanki bir derdin var gibi;eğer anlatmak istesen dinleyebilirim..."
-"Neden yardım etmek istiyorsun ???"
So Eun Yan Sang'ın konuşmalarıyla dahada endişelenmişti...Bir derdi var gibiydi;
-"Sen hep bana destek oldun...Bende sana yardımcı olmak istiyorum;tabii yapabileceğim birşeyse..."
-"Teşekkür ederim ama yardım edilecek bir durum yok...Sahii sen nasılsın ???"

Birden nasıl olduğunu sorunca bocalamıştı So Eun...Tam iyim diyecekken
İl Woo'nun söyledikleri aklına gelince toparladı kendini;
-"Bilmem nasıl olmalıyım ??? İl Woo'dan hala bir haber yok öyle değil mi ???"
-"İl Woo'nun buraya yarım günlük mesafede olan Damyoung köyünde olduğu
söylentileri var...Tam olarak doğru mu bilmiyorum ama..."
-"Gerçekten mi kim söylemiş bunu;görmüş mü İl Woo'yu ??"
-"Bilmiyorum dedimya sadece bir söylenti...Neyse benim yapmam gerekn bir iş var;iyi günler..."
Yan Sang So Eun'un cevap vermesini beklemeden yanından geçip
uzaklaştı;So Eun arkasından yarım yamalak görüşürüz diyebilmişti...

Neden böyle olduğunu merak etmişti;bir derdi olduğu belliydi ama neydi
??? Saray hanımı acele ettirince düşünmeyi bırakıp onu takip
etti...
Krala geldiği haber verilir verilmez içeri girdi;kral makamında oturmuş onu bekliyordu...Karşısına geçip selamladıktan sonra
başı öne eğik beklemeye başladı...Kral bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmuştu;
-"Ayağın nasıl oldu ??"
-"Daha iyi majesteleri....Saygısızlık etmek istemem ama beni neden çağırdınız öğrenebilir miyim ???"

Kral ayağa kalkıp So Eun'un yanına geldi...So Eun geçen seferi
hatırlayınca birkaç adım geri gitmişti...So Eun böyle davranınca
istemedende olsa sinirlenmişti kral;tüm söylediklerinden sonra böyle davranması üzüyordu onu...
Tekrar kaktığı yere oturdu;konuşurken bu sefer sesinde hissedilebilir bir kırgınlık vardı;
-"Dün benimle konuşmak istediğini söyleyip gelmiştin...Şimdi seni dinliyorum..."
-"Majesteleri İl Woo ve arkadaşının saldırıya uğradığına dair bir
söylenti vardı..Onun doğruluğu hakkında konuşmak istemiştim..."
-"Tamam şimdi konuşalım o zaman..Arkadaşının abisi olduğu için meraklanmış olmalısın..."

So Eun gerçeği söyleyip söylemeyeceğini merak ediyordu...Kralın bu görevden haberi vardı ama İl Woo yanına gizlice geldiğine
göre krala bundan bahsetmemiş olabilirdi...Bu yüzden birşey bilmiyormuş gibi görünmeye çalışıyordu;
-"Evet majesteleri meraklanmıştım..Biraz önce Damyoung köyünde olduğuna dair söylentiler olduğunu duydum;doğrumu bu ??"
-"Araştırıyoruz ama henüz doğrulanmadı...Merak etme en yakın zamanda
bir doğruluğu kanıtlanmış olacaktır..Eminim İl Woo'da Shim Waa'da
iyidir..."
-"Teşekkür ederim majesteleri..."
-"Dün çok endişeli görünüyordun ama şimdi daha sakin gibisin...
So Eun rahatlığının anlaşılmasından dolayı endişelenmişti...Kral gerçeği söylemediğine göre;İl Woo'dan haberi olduğunu kralın
öğrenmesi doğru olmayacaktı...Daha fazla dikkat çekmemek için biran önce gitmek istiyordu;
-"Sizinde söylediğiniz gibi iyi olduklarını düşünüp rahatlamaya çalışıyorum...Bende ikisininde iyi olduğuna eminim..."
-"Evet....Bir haber alınca gerçek olduğunu anlayacağız..."
-"İlginiz için teşekkür ederim majesteleri....Müsadenizle..."

So Eun kralı selamlayıp odadan çıkmak için kapıya yöneldi...Tam çıkacakken kralın ikazıyla olduğu yerde kalakalmıştı;

-"Bekle bir dakika..."
-"Buyrun majesteleri..."
Kral ayağa kalkıp tekrar yanına geldi...So Eun geri çekilcek zamanı bulamadan tam karşısına dikilmişti;
-"Sana birşey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin..."
-"Elbette majesteleri;size yalan söylemeye cesaret edemem..."
So Eun böyle söylese bile içten içe korkmaya başlamıştı...Kim olduğu
yalanını rahatça söylemişken başka yalanlarda söyleyebilirdi...

Kralın yüzünü incelediğini hissedince kafasını yere eğdi;gözlerine
bakmak istemiyordu...Kral bir müddet bekledikten sonra eliyle
öne
eğdiği kafasını yukarı kaldırdı;So Eun'un korkusu daha da
artmıştı...Kralın yüzündeki ifadede şüphe hissetmişti;belkide donseng'li
bir
tüccarın kızı olduğu yalanını öğrenmişti...Kral birşey söylemeyince cesaretini toplayıp söze girdi;
-"Sizi dinliyorum majesteleri..."
Kral elini çekip So Eun'un elini bileğinden kavrayıp tuttu;
-"Sen....İl Woo için neden bu kadar endişelendin ???"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:33 am

28.BÖLÜM
-"Niye susuyorsun soruma cevap ver;neden İl Woo için bu kadar endişelendin ???"
-"İl Woo benim arkadaşımın abisi,üstelik benim için çok şey yaptı...Onun için endişelenmem normal değil mi ???"
-"Emin misin,tek nedeni bu mu ??"
So Eun'un elleri titremeye başlamıştı;kralın neden birden bire bunları
sorduğunu anlamıyordu...Kraliçeye söylediklerini hatırlayınca
aklı başına gelmişti...Krala İl Woo'yu sevdiğini kraliçe söylemiş olmalıydı....
Kral elini bırakıp birkaç adım geri gitti;söyleyecekleriyle onu sinirlendirmemek için doğru kelimeler seçmeliydi So Eun...
Tam konuşmaya başlayacakken odanın kapısı açılmış ve kraliçe içeri girmişti...
Kraliçe göz ucuyla So Eun'a bakarken onun yanından geçip kralın önünde durarak onu selamladı;
-"İyi günler majesteleri..."
-"İyi günler kraliçem...Sizi bu saatte buraya getiren nedir ???"
Kral konuşmasının bölünmesinden hoşlanmamıştı;buda sesine yansımıştı...Kraliçe krala baktı;bakışlarının onda değilde So Eun'da
olduğunu farkedince tekrar konuşmaya girdi;
-"Ana kraliçe yaklaşan doğum gününüz için bir kutlama yapmanın uygun
olduğunu düşünüyor....Tahta geçme töreniniz çok sade oluğu
için bu
törenin onun yerine geçebileceğini söyledi...Bu konuyla benim
ilgilenmemi istedi bu yüzden sizinde fikrinizi almak istedim....
-"İstediğiniz gibi düzenleyebilirsiniz ama çok büyük bir törene gerek yok...Sade bir tören yeterli..."
-Siz nasıl isterseniz majesteleri...O zaman hazırlıklara başlıyorum..."
-"Tamam..."

Kral konuşmayı kısa kesince ister istemez susmak zorunda kalmıştı
kraliçe...Odadan çıkmak için kapıya yöneldiği anda durup So Eun'a döndü;
-"Eğer majestlerinin izni olursa So Eun hazırlıklar konusunda bana
yardım etsin...Saraya geldiğinden beri odasından doğru düzgün
dışarı çıkmadı;onun içinde değişiklik olacaktır...Kendiside isterse tabii...."
So Eun önce kraliçeye sonra krala baktı;kralın karşısında İl Woo'ya olan duygularını açıklamaktansa kraliçeyle gitmek daha
cazip gelmişti...Bir adım öne gelerek kraliçenin yanında durdu;
-"Elbette,eğer majesteleride müsaade ederse yardım etmek isterim...."
Kral önce izin vermek istemsede So Eun'un yanından gitmek istediğini
anlayınca mecbur kalmıştı...So Eun teşekkür edip kraliçenin
peşinden odadan çıktı....
Birşey söylemeden kraliçeyi takip ediyordu...Kralın konutunun bulunduğu bahçeden çıkıp sarayın resmi işler bölümüne geçtiler...
So Eun kraliçeye söyleyeceklerini düşünürken;kraliçe birden durup ona dönünce korkmuştu...Kraliçenin yüzündeki ciddi ifadeden
önemli şeyler söyleyeceği belliydi;
-"Az önceki konuşmalarınızı duydum;kralın senden öğrenmek istediği şeyide..."
-"Kraliçem ben...."
-"Sakın krala başkasını sevdiğini söyleme......"

So Eun açıklama yapacakken duyduğu şeyle donakalmıştı...Başkasını sevdiğini söyleme dediğine göre krala birşey anlatmamıştı...
O zaman kral yaa başkasından duymuş yada sadece tahmin yürütmüştü...Kraliçe cevap vermediğini görünce konuşmasına devam etti;

-"Eğer onu değilde başkasını sevdiğini söylersen bu gururuna dokunacaktır..Majesteleriyle iki yıldır evliyim;tahta geçer geçmez
sarayın ileri gelenlerinin isteğiye benimle evlendi...Beni hiçbir zaman sevmedi;hep ölen eşini düşünürdü...Bu iki yıllık süre
zarfında kralla çok az süre başbaşa kaldım...Ama bu kısa zamanda öğrendiğim tek şey majestelerininsevdiklerinden kolay kolay vazgeçmediğidir...
Şimdi içinde sana karşı beslediği hisler var...Gitmene izin verceğini
söylese bile;başkasını sevdiğini öğrenince tavrı değişecektir...
Sevgisi konusunda başkasına yenilmeyi kabul edemez..Bu yüzden sakın ona başkasını sevdiğini söyleme...Eğer kral bunu öğrenecek
olursa hem senin için hemde sevdiğin adam için iyi olmaz..."

So Eun endişeyle dinliyordu kraliçeyi....Onu dinledikçe endişesi korkuya dönüşüyordu...Kralın öyle biri olmayacağına inanmak
istiyordu ama biraz önce İl Woo'ya neden endişelendiğini sorarken
gözlerindeki keskin bakışı görmüştü...Kraliçe söylediklerinde
haklı olabilirdi...Şu durumda kraliçeye güvenmekten başka çaresi kalmamıştı;
-"Kraliçem o zaman lütfen bana yardım edin....Saraydan gitmem için bana yardım edin..."
-"Üzgünüm bu konuda yapabileceğim birşey yok..."
So Eun'un cevabına üzüldüğünü farkedince elini kaldırıp omzuna koydu;bu sefer gözlerinde şefkat vardı;
-"Endişeni anlayabiliyorum...Kral eşi olarak beni değilde seni sevdiği
için sakın senden nefret ettiğimi düşünme...Kralla evlendiğimde
beni sevmediğini biliyordum zaten..Birgün başkasını sevebileceğinide....Ve bu sen oldun;ama işe bak ki tüm ülkenin sahibi kral
bile olsa sevdiği kadının kalbine sahip olamıyor..."

Yaşaran gözlerini göstermemek için başını öne eğdi So Eun..Kraliçeyi istemeden de olsa üzmüştü...Kraliçe durumu farkedince
konuyu değiştirdi;
-"Hazırlıklara yardım etmek zorunda değilsin;krala söylemenden endişe
ettiğimden seni onun yanından çıkarmak için teklif etmiştim..
Artık odana gidebilirsin..."
-"Kraliçem eğer izniniz olursa yardım etmek istiyorum..."
-"Öyle mi tamam o zaman hadi gidelim..."

So Eun önünde yürüyen kraliçeye baktı;duruşuyla,sözleriyle,kişiliğiyle ve güzelliğiyle gerçekten bir kraliçeydi o...
Tören salonuna geldiklerinde çok sayıda saray hanımı ve asker hazır bekliyordu...Kraliçe herkese yapması gereken işleri
bizzat söyleyip,herşeyle kendisi ilgileniyordu...Kendisini sevmediğini bildiği halde kralın doğum günü için çalışıyordu...
So Eun kraliçenin yanında ona yardım ediyordu;saraya geldiğinden beri
ilk kez rahattı..Bebek prensin bakıcısı karnının doyrulması

gerketiğini söyleyip kraliçeyi çağırınca;işleri bırakıp konutuna
döndü...So Eun'a da gidebileceğini söylemiş ama o biraz daha kalacağı
cevabını vermişti...Hazırlıklarla ilgilenmek hoşuna gitmişti...

Hazırlıklar devam ederken kralın tören esnasında oturacağı yeri görünce merak etmişti So Eun...Merdivenlerden çıkıp oturacağı
koltuğun arkasına geçti;bulunduğu yerden tüm avluyu görebiliyordu...Batan güneşin bıraktığı son kızıllıkta insana gerçekten
kral gibi hissettiriyordu...
Manzarayı biraz seyrettikten sonra işten kaytardığının düşünülmemesi
için geri döndü...Merdivenlerden inerken arka taraftan gelen
sesleri duyunca o tarafa yöneldi..Birkaç saray hanımı işlerini bırakmış aralarında konuşuyorlardı..
So Eun işlerinin başına dönmelerini söylemek için yanlarına giderken duyduğu sözle geri çekilip süs için asılan perdelerin
arkasına saklandı....Konuşan kadının söylediği şey dikkatini çekmişti;

-"Dün gece su içmek için mutfağa giderken misafir konutlarının orda
duvardan atlayan birini gördüm...Askerlere haber verdim ama
kimseyi bulamadılar;adam çoktan gitmişti..."
-"Gerçekten mi;nasıl biriydi yüzünü görebildin mi ???"
-"Hayır çok karanlıktı bu yüzden göremedim..Ama genç ve çevik biriydi;duvarı bir sıçrayışta geçti..."

So Eun elini kalbinin üzerine götürdü;korkudan bir ağrı girmişti kalbine....Eğer İl Woo'yu başkalarıda gördüyse bu çok kötü
sonuçlar doğurabilirdi...Diğer kadın söze girince kulak kabartıp dinlemeye devam etti;

-"Tam olarak ne zaman gördün ??"
-"Bilmem ama oldukça geçti...Neden sordun ???"
-"Dün gece mutfak nöbetçisi bendim...İşlerimi bitirip odama dönerken efendi Yan Sang'ı gördüm...Misafir konutlarına doğru
gidiyordu....Belkide gördüğün adam oydu..."
-"Olabilir oda genç ve çevik ama efendi Yan Sang niye duvardan atlasın ki ???"
-"Bilmem belki acelesi vardır düz yol yerine duvarları kullanmıştır....Eyvahhhh Lady Seo geliyo...."

Saray hanımları telaşla ayrılıp farklı yönlere gittiler...So Eun duyduklarının şokunu yaşıyordu;İl Woo'nun geldiği
saatlerde Yan Sang'ta oralardaysa onu görmüş olabilirdi....Yan Sang'ın
sabahki tavrını hatırladı;İl Woo'dan bahsederken tuhaf davranmıştı...
Tavrında kızgınlık sezmişti ama anlam verememişti...
-"Hanımefendi !!!!"
-"Nee !!!"
So Eun birden arkasından seslenilince korkmuştu...Seslenen saray hanımı korktuğunu görünce endişelenmişti;
-"Özür dilerim ben korkutmak istememiştim..."
-"Önemli değil,dalmışım o yüzden öyle bir tepki verdim..."
-"Yorgun görünüyorsunuz gidip biraz dinlenin..."
-"Gerçekten gidip biraz dinlensem iyi olur,iyi akşamlar..."

So Eun kendisini selamlayan saray hanımının yanından geçip odasına gitmek için sarayın kuzey kısmına yöneldi...Yan Sang'ın
İl Woo'yu görmüş olabileceğini düşündükçe başına ağrılar giriyordu...Eğer gördüyse bu onun yüzünden olmuştu...
Odasına girip üzerini çıkarmadan yerdeki yatağın üzerine bıraktı kendini...Gözlerini tavana dikmiş ne yapması gerektiğini
düşünüyordu...İşe yaramayınca yatağın üstünde doğrulup bağdaş kurarak oturdu;aklına hiçbirşey gelmiyordu....
Arkasından duyduğu hışırtıyla birden geri döndü..Döner dönmez ağzına bir el kapanmıştı...Çırpınarak elinden kurtulmaya çalıştı;
imkanını bulduğunda ağzına kapatılan eli kıtladı...Onu tutan adam
acıyla elini geri çekince So Eun olanca gücüyle bağırıp koşmaya
başlamıştı...
Adam çabuk toparlanıp So Eun'un peşinden geldi..Tam
kapıdan çıkacakken yakalamıştı yine...So Eun kapının yanındaki dolabın
üzerinde
eline gelen şeyleri adam atmaya başladı...
Adam ağzını
kapatmanın işe yaramayacağını anlayınca belindeki kılıcı çıkardı...So
Eun ne yapacağını düşünürken ensesinde hissettiği
acıyla gözleri kararmış ve birkaç saniye sonra bayılmıştı.....
........................
Başında hissettiği acıyla gözlerini araladı....Ensesini ovuşturmak için elini kaldırdı ama elleri arkadan bağlanmıştı...Nerde
olduğunu anlamak için etrafına baktı;yine depo gibi bir yerdeydi ama bu
sefer gelmesi biraz acı vermişti...Sağ tarafından bir inilti
geldiğini duyunca o tarafa baktı....Karartısını görebildiği biri vardı;daha net görebilmek için gözlerini biraz kıstı...Görüşü
netleştiğinde çığlık atmıştı;Yan Sang yüzü gözü kanlar içince yanındaydı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:33 am

29.BÖLÜM
-"Yan Sang....Yan Sang beni duyuyor musun ???"
Yan Sang'ın iniltileri durmuş,duvara yaslatılmış başı omzunun üzerine düşmüştü...So Eun sürünerek yanına gelip başını göğsünün
üzerine koydu;kalp atışlarını hissedince rahatlamıtı...Kulağına eğilip birkaç kez seslendi ama Yn Sang kendine gelmemişti...
Yarı aydınlık odada yüzündeki kanları gayet net görebiliyordu...Başka
yarası varmı diye kontrol ettiğinde kollarında birkaç kesik
görmüştü...

Yan Sang kendine gelmeyince So Eun arkadan bağlı ellerini açmaya yöneldi...Ama uğraştıkça ipteki düğümler dahada oturmuş ve
bileklerini kanatmıştı...Etrafına bakıp ipleri kesebileceği kesici yada sivri aradı ama depoda otlardan başka birşey yoktu...

Dışardan yaklaşan konuşma seslerini duyunca sürünerek tekrar eski
yerine geldi...Kapı açıldığında kimin geleceğini bilmediği için
tekrar gözlerini kapatmış ve baygın taklidi yapmıştı....
Açılan kapıdan giren ayaksesleri ona doğru yaklaşınca korkudan kalbi
hızlı atmaya başlamıştı...Kollarından tutan iki kişi sürükleyerek

odanın ortasına getirdiler..So Eun gözlerini açmadan olacakları
beklerken;sesi karşıdan gelen üçüncü kişi başından aşağı bir kova
su dökmüştü...
Ağzına kaçan suyun etkisiyle öksürerek gözlerini açtı So Eun...Nefesini toparlamaya çalışarak karşısında dikilen adama baktı;
adamı daha önce gördüğünü hatırlamıyordu....
So Eun korku dolu gözlerle adama bakarken adam yaklaşıp çenesinden tuttu;bir süre inceledikten sonra gülmüştü;
-"Niye ihanet ettiği belli oldu;gerçekten güzel kızmışsın..."
İhanet sözünü duyunca korkmuştu So eun;kim kime ihanet etmişti hemde kendisi için....Sorup sormama konusunda düşünürken adam
ellerini tutup havaya kaldırdı;ip kesiklerinden çıkan kanı görmüştü;
-"Demek daha önce kendine geldin öyle mi;söyleseydin boşuna soğuk suyu
harcamazdık....Ama boşuna uğraşmışıp canını yakmışsın;ellerini
açmış olsaydın bile burdan kaçamazdın..."

So Eun lafın doğru yere geldiğini düşünerek araya girdi;
-"Niye beni kaçırdınız ne istiyorsunuz benden ??"
-"Sadece birkaç bilgi o kadar...Sen bize öğrenmek istediğimiz şeyleri anlat bizde sana zarar vermeyelim....Bak iyi niyetli
olduğumu anlaman için ellerinide açacağım..."
Adam eğilip bileklerine bağlı ipi çözdü...İpler açılınca bileklerinde ki sızı artmıştı;ovalayarak acısını geçirmeye çalışırken
sormak için cesaret bulmuştu kendinde;
-"Birinin ihanet ettiğini söylediniz;kim o ???"
-"Kim olacak o işte..."
Adamın o diye işaret ettiği yöne baktı;baygın halde yatan Yan Sang'ı
göstermişti...Yan Sang hangi konuda ihanet etmiş olabilirdi ki;
Adam Yan Sang'a baktığını görünce ayağa kalkıp onun yanına gitti;
-"Bize ihanet edecek kadar değer veriyormuş sana..."
-"Ne ihanetinden bahsediyorsunuz;Yan Sang'la benim ne alakam olabilir..."
-"Madalyonu bize söylemeden sana geri verdi;bu bile büyük bir ihanet sayılır..."
Madalyonu yatağının içinde bulmuştu So Eun;Yan Sang'tan almamıştı..Üstelik ona madalyondan bahsetmemişti bile;
-"Madalyonum olduğunu ona söylememiştim...Bana geri verende o değildi zaten..."
-"Demek gerçeği bilmiyorsun ???"
-"Hangi gerçeği ???"

So Eun adamın bahsettiği gerçeğin ne olabileceğini düşünürken adam YanSang'ın yanına çömelip kolunu tuttu;
-"Sen daha önce bir kez daha kaçırıldın öyle değil mi??"
-"E...evet ama..."
-"Bir ormana götürüldün ve elinde madalyonunu tutan bir adamla konuştun...."
So Eun duyduklarına inanamıyordu;
-"Beni kaçıran sen miydin ??"
-"Hayır ben değildim...Şimdi söyle bakalım o gece o adamın elinden nasıl kurtuldun ???"

So Eun İl Woo'dan bahsetmek istememişti...Adamların amacının ne olduğunu bilmeden onuda dahil etmek akıllıca değildi;
-"Niye soruyorsun;herşeyi bildiğine göre onuda öğrenseydin...."
-"Biliyorum zaten;beyaz atlı prensin İl Woo adamı kolundan yaralayıp seni kurtardı...Aynı bu yara gibi..."

Adam Yan Sang'ın tuttuğu kolunundaki bileğine bağlı ipleri çözüp elbisenin kolunu yukarı çekti...Bileğinin üst kısmında
iz halinde kalmış bir kesik vardı...
So Eun dizlerinin üzerinde sürünerek Yan Sang'ın yanına geldi;yarayı yakından incelediğinde o geceyi hatırlamıştı;
Diğer adam kılıçla boynunu yaraladığında ona kızmış ve kendisine nazik davranmıştı...
O gece kendisini kaçıranın Yan Sang olduğuna inanmıyordu So Eun;
-"Hayır yalan söylüyorsun;Yan Sang değildi o...Yara izi sadece büyük bir tesadüf o kadar...O öyle biri değil..."
-"İnanmak zor geliyor değil mi?? Nede olsa sana toka alacak kadar yakındınız...."
So Eun korkuyla adamın yüzüne baktı;Yan Sang'ın kendisine toka verdiğini bile biliyordu...Adam kendisine baktığını görünce
ayağa kalkıp odanın ortasına geçti;
-"Şimdi gerçeğide öğrendiğine göre o madalyonu bana ver..."
-"Madalyon bende değil...."
-"Bana yalan söyleme..."
-"Gerçekten bende değil onu İ----------"
So Eun son anda susup İl Woo dememişti...Madalyonu bulduğunda İl Woo şehir dışına gitmişti...Geri döndüğünüde kimse bilmediği
için ona verdiğini söyleyemezdi;
-"Madalyonu birine verdim;arkasındaki yazıları okuması için..."

Adam yazı sözünü duyunca yaklaşıp So Eun'un yüzüne eğildi;
-"O yazıların bir anlamı var öyle değil mi ??"
-"Bilmiyorum sadece merak etmiştim..."
-"Yan Sang bizden sakladığına göre önemli anlamı var...Ama birkaç kelimesi eksik;üstelik şifreli yazılmış..."
So Eun adamların yazıyı çözdüğünü anlamıştı...Demek Yan Sang bu yüzden geri vermişti madalyonu;yazıyı çözdüğüne göre artık
bir önemi kalmamıştı....Ama adamlar hala peşinde olduğuna göre gerçekten yazılarda birşey olmalıydı;

-"Ne yazıyor peki madalyonda ??"
-"Madalyonu sana baban vermiş...Belkide çözebilirsin yazıyı ???"
-"Ben daha önce okumaya çalıştım ama çok silinmişti..."

Adam elbisesinin kolundan bir kağıt parçası çıkarıp So Eun'a uzattı;
-"Al oku;madalyonda yazılan şey bir şiir ama bazı kelimeler eksik...Yan Sang yazıyı çözmüş ama ne olduğunu anlamadık.."
So Eun uzanıp kağıdı aldı;düzgün bir el yazısıyla yazılmış dört mısradan oluşan bir şiirdi;

"Kışın ....ğuyla kuruyan ağaçlar,
Baharla ......te açan çiçeklere dönüşür.
........ can suyunu alacaklar,
İçimin derinliklerinde bulacaklar."

Hiçbir anlam verememişti şiire;eksik yerler anlamı bozuyordu..Adam kağıdı çekip So Eun'dan aldı;
-"Şimdi söyle ne demek istiyor bu şiirde..."
-"Bilmiyorum dedimya;hiçbirşey anlamadım..."
Adamın yüzünden sinirlendiği belli oluyordu...Elini uzatıp So Eun'un
saçlarını tuttu...Kafasını geri doğru çekince canı yanmıştı
So
Eun'un...Gözlerinden akmaya başlayan yaşlar adamı durdurmamıştı....Geri
doğru çektiği saçlarını kurtarmaya çalışarak bağırıyordu
So Eun'un;
-"Bırak beni yalvarırım...Ben birşey bilmiyorum;madalyonunda şiirinde anlamını bilmiyorum..."
-"Yalan söyleme bana, ben Yan Sang'a benzemem...Tüm bildiklerini anlatacaksın anladın mı??? Madalyonu kime verdiğinide..."
So Eun bağırmayı bırakmış sadece ağlıyordu...Adam konuşmayacağını anlayınca çektiği saçları bırakıp So Eun'u kolundan tutup
odanın ortasına sürükledi....Yere sert bir şekilde bıraktığında dişine değen dudağı patlamıştı So Eun'un...Dudağından akan
kanı silmeye çalışırken içeri giren başka bir adam araya girdi;
-"Başkan seni çağırıyor...."
-"Tamam geliyorum....Kapıya iki nöbetçi dikin gözününz kızın üstünde olsun...""
Adam son kez dönüp So Eun'a baktı;bakışlarında sinir vardı...Herkes
çıkınca kapıyı arkadan kilitlemişlerdi...So Eun toparlanmaya çalışıp
dizlerinin üzerine oturdu...Saçları,dudağı,tüm vücudu acıyordu...Yürümeye gücü olmadığı için sürünerek Yan Sang'ın tam karşısındaki
duvarın dibine gitti...Sırtını duvara yaslayıp bacaklarını karnına doğru çekmişti...
Gözlerini Yan Sang'ın üzerine çevirdi;hala inanamıyordu az önce duyduklarına....Gerçekten kendisini kaçıran o muydu ??
Yaptığı tüm iyi şeylerden sonra inanmak istemiyordu buna...Yan Sang'ın gerçekten kötü biri olduğunu kabul edemiyordu...

Yan Sang'ın kıpırdadığını farkedince daha dikkatle baktı;kendine gelmeye başlamıştı...Biraz sonra gözlerini açmıştı Yan Sang...
Yaslandığı duvardan ayrılıp odaya göz attı..Karşısındaki köşede kendisine bakan So Eun'u görünce şaşırmıştı;
-"Senin ne işin var burda iyi misin ???"
So Eun cevap vermeden öylece bakıyordu...Yan Sang kendini zorlayıp
ayağa kalktı;sendeleyerek yürüyordu...So Eun'un yanına gelip
önüne eğildi;dudağından akan kanı görünce telaşlanmıştı;
-"Sen iyimisin;dudağın kanıyor..."
-"Niye yaptın bunu ???"
Yan Sang So Eun'un ne demek istediğini anlamamıştı....Kendi yaralarını unutmuş So Eun'un yarasıyla ilgileniyordu..
Elini kaldırıp So eun'un dudağını silecekken kolunun açık olduğunu yeni farketmişti...
Kolundaki yara izini görünce So Eun'a baktı;oda aynı yere bakıyordu...Elbisesinin kolunu aşağı çekip tekrar bağladı...
So Eun tedirgin olduğunu farketmişti;
-"Saklamana gerek yok biliyorum..."
-"Nee ???"
-"Beni kaçıranın sen olduğunu biliyorum..Madalyonumu geri getireninde..."
Yan Sang endişeyle geri çekildi;So Eun'un bakışlarındaki kırgınlığı görebiliyordu;
-"So Eun ben özür dilerim gerçekten...İzin ver açıklayayım..."
-"Senin kötü olduğunu düşündüğümü söylemiştin bana...Öyle düşünmediğimi
söylemiştim ama başlarda şüphe etmiştim...Ama daha sonra
seni
tanıdıkça yanıldığımı anladım...En azından öyle sanmıştım...Şimdi beni
kaçıranın sen olduğunu öğrendim...Buraya ilk geldiğim zaman
ormanda
bizi takip edende sendin...Büyük ihtimalle hiçbir karşılaşmamız tesadüf
değildi...Pazar yerinde bana toka alman,saraydaki
zor anlarımda yanımda bulunman;öyle değil mi ???"
Yan Sang yüzünü önüne eğmişti;So Eun tüm söylediklerinde haklıydı...O gerçekten kötü bir insandı...
So Eun elini uzatıp Yan Sang'ın yüzünü kendine çevirdi;bu hareketi Yan Sang'ı şaşırtmıştı;
-"Yüzüne bakabilecek kadar masum değilim...Ben gerçekten kötü bir insanım..."
-"Hayır kötü bir insan değilsin sen..."
-"Nee ???"
-"Evet beni kaçırdın,yalan söyledin ama yinede kötü biri değilsin
sen...Kaçırıldığımda adamlarından biri canımı yakınca sinirlenmiştin...
Bana karşı her zaman iyiydin....Başkalarına karşı kötü olabilirsin ama
bana karşı hep iyi oldun...Ve şimdi benim yüzümden bu haldesin..."

Yan Sang şaşkınlıkla bakıyordu So Eun'a;hala iyi biri olduğunu düşündüğüne inanamıyordu;
-"Ama ben seni kaçırdım....Üstelik başta dediğin gibi;ben karşı taraftayım yani düşmanınım..."
-"Evet ama karşı tarafta olman kötü olduğun anlamına gelmez değil mi ??Ama söylesene niye madalyonumu geri verdin ???"

Yan Sang geri çekilip So Eun'un karşısında durdu;biraz uzaktan bakmak istemişti;
-"Madalyonun için endişelendiğini biliyordum bu yüzden geri getirdim...Üstelik aradığımız madalyon değildi zaten..."
-"Evet ama üzerindeki yazılar önemliymiş;şu şiir..."
-"Nerden biliyorsun sen şiiri ???"
-"Beni buraya getiren adam söyledi;yazılanlar şifreli bir mesajmış...Ama okuduğum halde birşey anlamadım..."

Yan Sang'ın yüzündeki üzgün ifadenin yerini endişe almıştı...Ayağa kalkıp elini So Eun'a uzattı;
-"Hemen burda gitmeliyiz..."
-"Neden ne oldu;kapıda nöbetçiler var üstelik..."
-"Eğer gizli bir mesajsa bunu bildiğimiz için bizi yaşatmayacaklardır...Hemen gitmemiz gerekiyor..."
So Eun elinden tutup ayağa kaktı;Yan Sang'ın sözleri korkutmuştu onu...Yan Sang kapının yanına gidip aralıktan dışarı baktı;
-"İki kişi var sadece...So Eun şimdi kenara geç ve ses çıkarma..."
So Eun korkudan robot gibi hareket ediyordu...Yan Sang'ın gösterdiği yere geçip beklemeye başladı...Yan Sang kapının girişinde
duran mumu eline aldı...So Eun ne yapacağını düşünürken kenardaki otların üzerine atmıştı mumu...Kuru otlar bir anda tutuşunca
dışardaki iki adam hemen içeri girdiler...Yan Sang kapının yanında durmuş içeri girdikleri anda halletmişti ikisinide...
So Eun'un elini tutup dışarı çıktı...Yangın büyüyünce etrafta
koşuşuturma başlamıştı...Yanan deponun arka tarafına geçip ormanın
içine daldılar...Kaçtıkları çabuk farkedilmiş;peşlerine adamlar düşmüştü...
So Eun Yan Sang'ın tuttuğu eli acımasına rağmen hiçbirşey söylemeden
koşuyordu...Koşarken Yan Sang'a baktı,canının yandığı belliydi...

Arkalarından gelen sesler gittikçe yaklaşıyordu...Ya Sang So Eun'dan
biraz daha hızlanmasını isterken So Eun aniden yere düştü...
Yan Sang elinden kayan So Eun'a baktı; sol omzunun arkasına bir ok isabet etmişti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:33 am

30.BÖLÜM
Gözünden yaş geldiğini
farkedince elini yüzüne götürdü;ağlıyordu....En son ne zaman ağladığını
düşündü;o kadar uzun zaman olmuştuki hatırlamıyordu bile...
Ailesini
kaybettiğinde mi ??? Yoksa Young San'ın öldürülmesine engel
olamadığında mı ??? Hatırlayamıyordu...Yıllar geçtikçe ağlamayı
unutmuş;sadece emirleri
yerine getiren duygusuz bir adam olmuştu.....
Ama şimdi gözünden sıcak bir damla düşmüştü....Önünde kanlar içinde
yatan So Eun'a baktı;bu gözyaşı onun içinmiydi ??? Bu kötü adamı o mu
iyi birine
dönüştürmüştü ???
İnilti halinde sesi gelince
gözlerini silip ona yaklaştı...Adamlar kaçmak için So Eun'u kucağına
aldığında okun ucu istemedende olsa daha da içeri
girmişti...Onları kovalayan adamları atlattıktan sonra uzaktan gördüğü mağara gibi bir yere getirmişti So Eun'u...
İnlemeleri artmıştı So eun'un;kan kaybediyordu...Yavaşça omzundan tutup
yüzüstü yere çevirdi;okun ağaç kısmını kırmıştı...Elini So Eun'un
elbisesine
uzattığında ilk anda tereddütle geri çekmişti....Tekrar
elini uzatıp So Eun'un elbisesini yakasından tutup açtı;tenini görünce
ister istemez bi tuhaf olmuştu...
Kendini toparlayıp okun ucunu
çıkarmaya çalıştı...Oka her dokunuşunda So Eun'un canını yakmamak için
uğraşıyordu...Oku çıkarınca elbisesinden parçalar koparıp
yaraya bandaj yaptı...Arkadan getirdiği bezi öne almak için ileri eğildiğinde So Eun'a sarılmak durumunda kalmıştı...
Bir süre o şekilde kaldı;hiçbirşey düşünmüyordu...Sadece birkaç
saniyede olsa onu kollarında hissetmek mutlu etmişti onu....Geri çekilip
bandajı bitirdi..
Yere serdiği otlardan yatak yapıp So Eun'u
üzerine yatırdı...So Eun'un alnında oluşan soğuk terleri silerken ne
yapacağını düşünüyordu Yan Sang...
Yarası ağırdı bu şekilde uzun
süre saklanamazlardı...Üstelik zaten Bakan Park'ın adamları tarafından
her yerde aranırken;So Eun'un kaybolduğunu
farkettiğinde kralda girecekti işin içine...

So Eun'a baktı;baygın halde yatıyordu...Onu mağarada bırakıp ilaç
bulmak için dışarı çıktı...Karanlığın içinde gölge gibi hareket
ediyordu...Kimseye görünmemeye
çalışarak şehre geldi...Eskiden
tanıdığı bir aktardan yara için ilaç aldı;gece vakti Yan Sang'ın
tavırları adamı şüphelendirmişti...
Aktardan çıkıp etrafa göz
attı;ortalık sakin görünüyordu...Dağ yoluna sapan yola geçmek için
dükkanların olduğu sokağa döndü...Köşeyi döndüğünde karşısına
çıkan
beş altı adam durdurmuştu onu...Yan Sang gürültü yapmayı göze almadığı
için geri dönmeye çalıştı;ilacı biran önce So Eun'a yetiştirmeliydi.....
Ama arkasını döndüğünde birkaç kişininde orda olduğunu gördü....Kaçacak
bir yeri kalmamıştı....Elinde tuttuğu ilaç paketini elbisesinin içine
koydu....
Adamlar harekete geçeceklerini anlayınca kılıçlarını çıkarmışlardı....
Hepsi birden Yan Sang'ın üzerine saldırdı...Üzerine gelenleri bertaraf
etmeye çalışırken adamlardan birinin kılıcını aldı...Kılıç kullanmadaki
yeteneğinin
faydasını görmüştü şimdi...Adamlar ilk harekette korkup
biraz geri çekildiler...Yan Sang vazgeçmeyeceklerini bildiği için
temkinli davranıyordu...
Şimdi ona saldıran adamlarla daha bi süre
öncesine kadar yemek yiyordu...Adamlar yeniden saldırmaya hazırlanırken
birden durdular...Arka taraftan gelen kişiyi
görünce hepsi otarafa bakmıştı...Yan Sang dikkatini dağıtmadan gelen kişiye baktı;adam gelip tam karşısında durmuştu;
-"Yan Sang !!!"
-"Bakan Park...."
-"Ne yapıyorsun sen ??? Bana ettiğin bağlılık yeminini unuttun mu ??
Bana bu şekilde nankörlük mü edeceksin ?? Seni sen yapan benim..."

Yan Sang bakan Park'ın söylediklerini dinlerken o günü
hatırlamıştı....Young San kralla evlendikten sonra bu şehirden gitmek
istemişti...Yapabileceği
hiçbirşey kalmamıştı başkentte...Şehir
çıkışında hayatını kurtardığı adamın teklifiyle onun yanında yer
aldı...Bakan Park'ın yanında kalırsa hayatının düzeleceğini
düşünmüştü...Ama şimdi düşününce hayatının kurtulduğunu değil mahvolduğunu görüyordu....
Bakan Park'ın son söylediği sözü tekrarladı;'seni sen yapan benim'......."Gerçekten böyle olmasının sebebi o'muydu ???
Birkaç adım yaklaşıp bakan Park'ın gözlerine baktı;
-"Beni ben yapan sizsiniz öyle değil mi ??"
-"Elbette benim...O gün benimle karşılaşmasaydın şimdi bir hiçtin..."
Yan Sang başını öne eğdi;yüzünde acı bir tebessüm oluşmuştu;
-"Keşke o gün sizinle karşılaşmış olmasaydım...Belki o zaman şimdikinden daha farklı bir hayatım olurdu..."
-"Sana sunduğum hayattan memnun değilmisin yani ?? Ben olmasaydım şimdi belkide ölmüş yada köle olmuştun..."
-"Size karşı kendimi hep borçlu hissettim....Bu borcu ödemek için
istediğiniz herşeyi yaptım...Hatta krala acı çektirmek için Young San'ı
ve kızını öldürmenize
bile göz yumdum ama daha fazla şey beklemeyin benden..."

Bakan Park'ın yüzünde tuhaf bir ifade oluşmuştu...Yan Sang'ın bu
şekilde saygısız konuştuğunu daha önce görmemişti..Tavrını değiştirip
yumuşak bir tonla konuşmaya başladı;
-"O kız yüzünden mi bana ihanet ettin ???"
-"Hayır o kızın hiçbir alakası yok yaptıklarımla...Bu güne kadar her
istediğini yaptım ve size olan borcumu ödedim...Artık devam etmek
istemiyorum..."
-"Tamam madem öyle istiyorsun gitmene izin vereceğim..."
Yan Sang şaşkın bir ifadeyle bakan Park'a baktı;öylece gitmesine izin verecek biri değildi;
-"Gitmeme izin mi vereceksiniz;bunu neden yapasınız ???"
-"Her nekadar bana ihanet etmiş olsanda bu hayatımı kurtardığın
gerçeğini değiştirmez..Hayat borcuma karşılık gitmene izin vereceğim ama
bir şartla..."
İleri süreceği şartın ne olacağını tahmin edebiliyordu Yan Sang;bu işin sonunda So Eun'un zarar göreceği belliydi;
-"So Eun'a zarar vermenize izin veremem..."
-"Bana madalyonu getir;o kızda bildiklerini anlatsın...O zaman hiçbirşey yapmadan gitmenize izin vereceğim..."
-"Nasıl inanabilirim sözünüze ???"

Bakan Park adamlarına işaret edince hepsi birden geri çekilip yolu
açtılar...Diğerleride bakan Park'ın arkasına geçip beklemeye
başlamıştı...Yan Sang
gözlerini onlardan ayırmadan geri geri
yürümeye başladı...Elindeki kılıcı indirmeden bakan Park'a
bakıyordu...Yeterince uzaklaşınca arkasını dönüp koşmaya başladı...

Arada bir arkasını kontrol ediyordu ama hiç kimse takip etmemişti....
Yinede önlem olarak önce mağaranın ters yönünde bulunan Namsan dağına
gitti...
Ağaçlıkların sık olduğu yerlerden geçmeye özen göstererek So Eun'un bulunduğu mağaraya geldi...
İçeri girdiğinde So Eun uyanmış acı içince kıvranıyordu....Yanına gidip başını dizine koydu;
-"Merak etme iyileşeceksin...Senin için ilaç getirdim..."
-"Ya--Yan Sang---"
-"Konuşup zorlama kendini,merak etme herşey düzelecek..."
-"Ne----ne oldu ???"
Yan Sang söyleyip söylememe konusunda kararsızdı...Daha yeni kötü
olmadığını söylemişken onun yüzünden okla yaralandığını öğrenince
fikrinin
değişmesinden korkuyordu....So Eun ayağa kalkmaya çalışınca omzundan tutup yerine yatırdı;
-"Kalkma sakın,kıpırdamaman gerekiyor..."
-"Canım yanıyo..."
-"Tamam sakin ol,biraz bekle senin için ilaç getirdim;onları içince hiçbirşeyin kalmayacak..."
Yan Sang ilacı hazırlamak için ayağa kalkacakken So Eun elini tutup durdurdu onu"
-"Ne oldu--- anlat...Biz--- kaçıyorduk...."
-"Omzundan okla yaralandın;oku çıkarıp yaranı sardım ...Özür dilerim hepsi benim yüzümden seni korumalıydım..."
So Eun acı içinde kıvranırken Yan Sang'ın üzüldüğünü
anlamıştı....Kendini sıkarak acısını belli etmemeye çalışıyordu...Yan
Sang'ın kolunu tuttuğu elini
yukarı kaldırıp yüzüne dokundu;
-"Benim yüzümden üzülme;Senin hatan değil...Ben daha--- hızlı koşmalıydım...."
-"Hayır eğer ben olmasaydım seni kaçırmayacaklardı..."
-"Madalyonum olduğu sürece hep hedefleriydim..Sen olmasaydın daha erken olacaktı bütün bunlar...."

Yan Sang yanağına dokunan elin soğuk olduğunu farketmişti...Telaşla elini uzatıp So Eun'un alnına dokundu;buz gibiydi;
-"Hemen burdan gitmeliyiz...Seni doktora götürmem gerek;bu şekilde kalamazsın..."
-"Merak etme dayanabilirim..."
-"Olmaz biran önce gitmeliyiz...Seni saraya geri götürmem gerek..."
-"Sen ne olacaksın ???"
Yan Sang cevap vermeden ayağa kalktı;artık saraya dönemezdi....So Eun'u
yattığı yerden yavaşça kaldırıp sırtına aldı...Canını yakmamak için
uğraşsada So Eun'un
acı çektiğini anlayabiliyordu...
Mağaradan
çıkıp şehre doğru yürümeye başladı...So Eun omzunun üzerine kafasını
koymuş çok yavaş nefes alıyordu...Şehrin girişine gelince Yan Sang
kafasını çevirip
So Eun'a baktı;gittikçe güçsüzleşiyordu...Tekrar bayılmaması için konuşmayı denedi;
-"So Eun benimle konuşmaya çalış olur mu ???"
-"Ne anlatmamı ----istiyorsun ???"
-"Bilmem kendinden bahset...Mesela kimsin bilmiyorum;DongSen'li bir tüccarın kızısın o kadar;başka birşey yok..."
-"Hayır değilim..."
Yan Sang birden durdu ne demek istediğini anlamamıştı;
-"Nasıl doğru değil ???"
-"Ben---tüccar kızı değilim,DongSen'in nerde olduğunu ----bile bilmiyorum..."
-"Peki kimsin o zaman ???"
-"Bu zamana ait olmayan bir yabancı...İndir beni..."
Yan Sang durup So Eun'u yavaşça yere indirdi;neden durdurduğunu merak ediyordu;
-"Ne oldu;canın mı yandı ???"
-"Beni dinle..."
-"Sonra söylersin;şimdi gidelim olur mu ???"
-"Hayır dur..."
So Eun kolundan tutup Yan Sang'ı yanına oturttu...Buraya geldiğinden
beri hep birine anlatıp rahatlamayı düşünmüştü ama cesaret
edememişti..Ama şimdi anlatmak
istiyordu;

-"Ben madalyonum
sayesinde buraya geldim....İnanmayacaksın belki ama bu zamana ait bile
değilim...Benim zamanım bundan çok farklı....Madalyonum kaybolunca
geri dönememekten korkmuştum ama buluncada birşey değişmedi;hala burdayım..."
-"So Eun neden bahsettiğini anlamıyorum;kendini yorma daha fazla..."
-"Dinle;ben buraya ait değilim....Ben gelece----------------"

Arkalarından gelen sesleri duyunca Yan Sang So Eun'un sözünü
tamamlamasını beklemeden ayağa kalktı...Birilerinin geldiğini anlayınca
So Eun'a eğildi;
-"Gitmemiz lazım hadi..."
-"Sen git seninle gelemem;ayak bağı olurum sana..."
-"Hayır seni burda bırakamam..."
So Eun'un itirazını dinlemeden tekrar sırtına almaya çalıştı....Ama
arkaları biranda askerlerle çevrilmişti....Yan Sang So Eun'u yere
bırakıp askerlere döndü;
onları gördüğüne sevineceğini düşünemezdi.....Askerlerin oklarının hedefinde olmasına rağmen korkmamıştı..So Eun'u bakan Park'ın hışmından ancak kral koruyabilirdi...
Kendi durumu aklına bile gelmemişti....
So Eun kafasını kaldırıp askerleri görünce derin bir nefes aldı;sonun
geldiğini düşünürken tekrar başlamıştı...Acısına rağmen gülümsemeyi
denedi....
Tam o esnada gülümsemesi dudağında yarım kaldı;askerlerin
yaylarından çıkan oklar önünde duran Yan Sang'ın bedeninde hedeflerini
bulmuştu....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:33 am

31.BÖLÜM
Sırüstü yere düşmüştü Yan
Sang..Göğsüne saplanan üç ok hareketsiz bırakmıştı onu...So Eun gördüğü
manzaranın dehşetiyle donup kalmıştı...Kendini toplayıp zorlanarak
doğruldu;canının yanmasına aldırmadan Yan Sang'ın yanına gitti...
Yan Sang'ın başı yanına düşmüş kesik kesik nefes alıyordu...So Eun
yavaşça yüzüne vurunca birazda olsa aralamıştı gözlerini...So Eun kendi
acısını unutmuş
onunla ilgileniyordu;
-"Yan Sang kendine gel....Çok kaba bir insansın;daha sözümü bitirmemiştim beni dinlemek zorundasın.."
-"So--Eun....."
-"Sen güçlü birisin öyle değil mi;dayanabilirsin..."
So Eun doğrulmaya çalışarak askerlere baktı;oldukları yerde durmuş onları izliyorlardı....
-"Neden yaptınız bunu;o birşey yapmamıştı...Yardım edin ölüyor görmüyor musunuz ??"
Askerlereden biri yanındakinin kulağına eğilip birşey söyledikten sonra
yavaşça yürümeye başladı;ağır adımlarla onlara yaklaşıyordu...
Yan Sang zorlanarak kaldırdığı elini So Eun'un elinin üzerine koydu;söyleyecek şeyleri vardı;
-"S---o Eun..."
-"Ben burdayım merak etme iyileşeceksin..."
-"Sen hak---lıydın...."

So Eun neden bahsettiğini anlamıştı;öleceğini düşündüğü için böyle konuştuğunu biliyordu;
-"Sus şimdi konuşup yorma kendini;haklı olduğumu iyileşince söylersin..."
-"So Eu---n ben kötü biriyim..."
-"Hayır değilsin sana sus dedim...Bende yaralıyım ama senin gibi yapmıyorum;birde savaşçı olacaksın...Dayanmalısın.."
So Eun ağlamamaya çalışsada gözlerinden süzülen yaşlara engel
olamıyordu...Yan Sang'ın yüzüne doğru eğildiğinde bir damla gözyaşı Yan
Sang'ın yüzüne düşmüştü...
Yan Sang zorlanarak açık tuttuğu gözlerini So Eun'a çevirdi;
-"Ben kötüydüm am---a sen beni iyi biri yaptın..."
-"Tamam o zaman bana borçlusun demektir....Borcunu ödemelisin bu yüzden yaşaman gerek anladın mı??"
-"Söylemem gereken birşey var........"

So Eun elini uzatıp Yan Sang'ın ağzını kapattı;son sözleriymiş gibi
söyleyeceği şeyi duymak istemiyordu...Arkasını dönüp onlara doğru gelen
askere bağırdı;
sesinden çektiği acı belli oluyordu;
-"Yardım etsenize görmüyor musun kan kaybediyor..."
Asker gittikçe yaklaşmış diğerleri oldukları yerden kıpırdamamıştı
bile...Yan Sang askerin yaklaştığını farkedince olanca gücüyle So Eun'un
tuttuğu elini
sıktı;söylemek zorundaydı son sözünü...So Eun elinin
sıkıldığını farkedince tekrar Yan Sang'a döndü...Yan Sang bu sefer
itiraz etmesine fırsat bırakmadan
konuya girmişti;
-"So Eun ben seni sevdim..."
Duyduğu şey karşısında şaşırmıştı So Eun;beklediği böyle birşey
değildi...Nasıl cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu;ne söylemesi
gerektiğinide...Onlara
yaklaşan asker yanlarına gelmişti...So Eun
ona döndüğü anda elinin bırakıldığını hissetti;birkaç saniye sonra
tekrar YanSang'a çevirmişti gözlerini....
Yan Sang'ın kafası yanına düşmüş gözleri kapanmıştı...Korkuyla elini Yan Sang'ın yüzüne uzattı;nefes alışını hissedememişti...
Kalp atışlarını duymak için elini uzattığında farketmişti oklardan birini oraya isabet ettiğini....

Asker So Eun'un yanına eğilip kolundan tutarak ayağa kaldırmayı denedi;
-"Lütfen ayağa kalkın,sizi saraya götüreceğiz....Biran önce tedavi olmanız gerekiyor.."

So Eun hala kalbin bulunduğu yerde duran oka bakıyordu...Biraz sonra şoku üzerinden atınca ağlamaya başlamıştı;
-"Yan Sang uyan....Yan Sang hadi aç gözlerini;yaşamak zorundasın bana borçlusun...Yardım edin no'lur..."
Asker tekrar kolundan tutup geri çekti So Eun'u ;bu sefer sesinde sert bir ifade vardı;
-"Onun için yapabileceğimiz birşey yok...Lütfen ayağa kalkın..."
-"Hayır ölmedi o sadece bayılmış olmalı;yardım ederseniz uyanır..."
-"Uyanmayacak dedimya...Şimdi kalkın sizin yaranızla ilgilenmeliyiz..."

So Eun askerin tuttuğu kolunu sinirle geri çekti;bakışlarında öfke vardı;
-"Onu siz öldürdünüz...Katilsiniz siz öldürdünüz onu..."
-"O sadece bir suçlu..."
-"Hayır değil o suçlu değil..."
Asker konunun uzayacağını anlayınca SO Eun'u iki omzundan tutup ağaya
kaldırdı...Sol omzundaki yaranın ağrısı sert bir sızıya dönüşmüştü
birden...
Zaten gözyaşları nedeniyle puslu gören gözleri kararmaya
başladı...Askere karşı koyacak gücü kalmamıştı.....Askerin geri çektiği
bedenine inat gözlerini
Yan Sang'ın üzerine kilitlemişti...

Asker geri geri sürüklerken daha fazla dayanamadı;en son gördüğü şey Yan
Sang'ın kanlar içinde kalan bedeniydi...Sonrası derin bir karanlığa
dönüşmüştü...
.........................................................................

-"Bir gelişme var mı ???"
-"Hayır aynı..."
-"Tamam sen gidebilirsin ben kalırım yanında..."

Uğultu şeklinde duyduğu konuşmadan sonra sesler birden
kesilmişti....Konuşanları görmek için kendini zorladı ama gözlerini
açacak gücü bulamamıştı....
Sesler kadına mı yoksa adama mı ait; onu bile anlamamıştı...
Karanlık vardı sadece gözlerinin önünde....Birden alnına dokunan eli
hissedince dikkat kesildi;bu dokunuşu daha öncede hissetmişti ama kime
ait olduğunu
hatırlayamıyordu...Alnında ki el;geri kayıp saçlarını okşamaya başlamıştı....
Kimdi bu ??? Görmek için gözlerini açmaya çalıştıkça daha da
kararıyordu etrafı....O olabilir miydi ??? Olmasını istediği kişi olma
ihtimali varmıydı ???
Tüm gücünü toplayıp olmasını istediği kişinin adını söyledi.....Ardından tüm bedenini kaplayan bir hisle tekrar dalmıştı...
.........................................................................

Gözlerini açtığında kendisine endişeyle bakan iki çift göz
görmüştü...Yattığı yerden doğrulmaya çalıştı;ama hissettiği acıyla
tekrar yatağın içine düştü...
Kalkamayacağını anlayınca yanıbaşında ona bakanlara döndü;
-"Mi Ra ...."
-"Benim canım;beni görebiliyor musun ???"
-"Kör değilim neden görmeyeyim ki seni ??? Senide görüyorum onuda...."
Onuda derken baktığı kişiyi net bir şekilde görünce adını çığlık atarak söylemişti;
-"İl Woo !!!!"
-"Bağırma yaran açılacak şimdi...."
So Eun aniden kalkıp İl Woo'nun boynuna sarıldı;aynı anda ağlamaya başlamıştı....Mi Ra gülümseyerek bakarken İl Woo şaşkındı;
-"Yavaş hareket et;yaran daha iyileşmedi..."
-"İl Woo sen ???"
-"Evet benim unuttun mu yoksa yüzümü ??? O kadar uzunda kalmamıştım halbuki..."
So Eun boynuna doladığı kollarını çekip İl Woo'yu geri itti;
-"Gidip biraz daha kal o zaman..."
-"Tamam birşey demedim neden sinirleniyordun ???"
So Eun yüzünü buruşturarak Mi Ra'ya döndü;sinirlenmişti...İl Woo
gülümseyerek So Eun'a doğru geldi;nefesleri karışacak,burunları
birbirine değecek kadar
yaklaşmıştı;
-"Benden o kadar kolay
kurtulamazsın...Kaç gündür hep uyuyorsun zaten....Bundan sonra biran
bile yanımdan ayrılamazsın ona göre..."
-"İl Woo !!!"

Bu sefer İl Woo sarılmıştı So Eun'a...Yarasına değdiği için So Eun küçük bir çığlık atınca hemen geri çekildi;
-"Canını mı yaktım ???"
-"Evet canımı yaktın; bu yüzden telafi etmelisin..."
İl Woo anlamamış bir ifadeyle bakarken So Eun eğilip İl Woo'nun beline
sarıldı....İl Woo'da kollarını So Eun'un omuzlarının üzerine dolamıştı
ama bu
sefer daha dikkatliydi;tekrar geri çekilmek istemiyordu....

Mi Ra kenardan onları izlerken gülüyordu;abisini ilk kez böyle
görmüştü...Demek ki aşk gerçekten insanı değiştiriyordu...Kendisinide böyle seven biri olurmu
diye düşünürken Shim Waa gelmişti aklına....Onun böyle olmasına imkan
yoktu; her nekadar içten içe onu sevsede; Shim Waa birine içtenlikle
bağlanacak biri
değildi...

So Eun omzu acısada İl Woo'dan
ayrılmak istemiyordu...Vurulduğu an hayatının biteceğini düşünmüştü ama
şuan ki durum o acıyı bile unutturmuştu.....
Vurulduğu anı hatırlayınca aniden geri çekildi..İl Woo birden bire ne olduğunu anlamamıştı;
-"Ne oldu So Eun ???"
-"Yan Sang....Yan Sang'a ne oldu ??"
İl Woo üzgün bir ifadeyle bakarken Mi Ra başını önüne eğmişti...So Eun
Yan Sang'ı son gördüğü anı hatırladı;kanlar içinde göğsünde oklarla
bırakmıştı onu...
İl Woo'nun elini tutup güç almaya çalıştı;yeniden ağlamaya başlamıştı;
-"Askerler neden vurdu onu ??? O sadece bana yardım etmişti..."
-"O gece yani kaçırıldığın anlaşılınca saray hanımlarından biri birkaç
gece önce gece vakti onu gördüğünü söylemiş...Kralda askerlerine bu
yönde emir vermiş...
-"Ama o değildi ki;beni kaçıran başkasıydı....Üstelik Yan Sang'ta kaçırılmıştı;o suçlu değildi..."

İl Woo yaklaşıp So Eun'un kafasını göğsüne bastırdı;ne kadar zor zamanlar geçirdiğini tahmin edebiliyordu;
-"Tamam sakin ol şimdi;herşey düzelecek merak etme..."
-"Ama o öldü;benim yüzümden öldü...Eğer bana yardım etmeseydi ölmeyecekti;hepsi benim yüzümden..."
-"Senin hatan değildi;kendini suçlama...."
İl Woo'nun tüm çabasına rağmen So Eun'un ağlaması artmıştı...Mi Ra
oturduğu yerden kalkıp So Eun'un yanına geldi...İl Woo geri çekilince So
Eun Mi Ra'ya sarıldı..
Bu durumda Mi Ra daha güçlü duruyordu karşısında...

Odanın kapısı birden açılınca hepsi o yöne döndü...Kralın geldiğini
görünce üçüde toparlanmıştı...So Eun ağlamayı bırakmış kızgın bir
ifadeyle krala
bakmıştı...İl Woo ve Mi Ra ayağa kalkıp kralı
selamlayarak yan tarafa geçtiler...Kral gözucuyla İl Woo'ya baktı;bu
odada olmasından rahatsız olmuştu....
İl Woo kendisine baktığını farkedince şaşırmıştı;bakışlarındaki anlamı çözmeye çalışsada bir mana verememişti...
Kral bakışlarını çekip So Eun'un yanına oturdu;yüzünde rahatlamış bir ifade vardı;
-"Kendine gelmişsin...Uzun süre baygın yattığın için endişelenmiştim ama şimdi iyi görünüyorsun..."
-"Teşekkür ederim majesteleri iyim...Ama Yan Sang olmasaydı şimdi ölmüş olabilirdim..."

Kral konunun Yan Sang'a gelmesinden rahatsız olmuştu;
-"Seni kaçıran biri hakkında neden bu şekilde konuşuyorsun ???"
-"Beni kaçıran o değildi aksine kaçıranların elinden kurtaran
oydu....Kendisi kaçabileceği halde yapmadı;yaralı olduğum için ona ayak
bağı oldum yinede
beni bırakmadı...Benim için kendi hayatını hiçe saydı ve askerleriniz tarafından öldürüldü..."
Kral So Eun'un ses tonundaki kızgınlığı farkedince şaşırmıştı...Şimdiye
kadar kendisinden ne kadar korksada bu şekilde konuşmamıştı;
-"Yan Sang denilen adam hiçte masum biri değil;onu savunmaktan vazgeçsen iyi edersin..."
-"Hayır bu doğru değil; o kötü biri değildi..."
-"Sana onu bana karşı savunma dedim..."
Kral ses tonunu yükseltince ister istemez susmak zorunda kalmıştı So
Eun...Kral oturduğu yerden kalkıp kapıya yöneldi;hareketlerinden
sinirlendiği belliydi...
Kapıdan çıkacakken dönüp son kez So Eun'a
baktı;ilk günden beri kralla kimsenin konuşmaya cesaret edemeyeceği
şekilde konuşmasına rağmen hep sevimli gelmişti
gözüne...Ama şimdi kendisiyle konuşurken yaptığı saygısızlıklar ilk kez canını sıkmıştı...

Kral odadan çıkınca Mi Ra gelip So Eun'un yanına oturdu;yüzünde endişe vardı;
-"Kralla nasıl bu şekilde konuşabilirsin ??? Ne kadar sinirlendiğini görmedin mi ???"
-"Kral olması masum insanları öldürme yetkisi vermez ona....Sırf canı istedi diye başkasını öldüremez..."
-"Evet ama o kral;yaptıklarını sorgulayamayız..."

So Eun sinirinden tırnaklarını yediğini farkedince elini ağzıdan çekip İl Woo'ya döndü;
-"Sen burda olduğuna göre artık saklanman gerekmiyor öyle değil mi ???"
-"Evet,peşinde olduğumuz ipucunu çözdük...Yani artık burdayım..."
-"Tamam o zaman;ben sizin eve geri dönebilirim öyleyse değil mi ??? Kral İl Woo gelince onunla gitmene izin veririm demişti..."

İl Woo birsüre düşündükten sonra olmaz anlamında kafasını sallayınca So Eun korkmuştu;
-"Niye öyle yapıyorsun ???"
-"Kralı o kadar sinirlendirdikten sonra gitmene izin vereceğini zannetmiyorum...."
-"Ama söz vermişti...Konuşsan kralla;belki de izin verir..."
-"Üzgünüm ama senin için bile olsa kralın emrine karşı çıkamam..."

So Eun şaşkınlıkla İl Woo'ya bakıyordu;bu kadar kolay pes ettiğine
inanamamıştı....Ölünceye kadar elini tutacağını söylediği halde şimdi
kralın emrine karşı
gelemeyeceğini söyleyip işin içinden çıkmıştı.....
İl Woo birşey söylemediğini farkedince hafifçe gülümsedi;
-"Ama merak etme eğer kral gitmene izin vermezse bende seni kaçırırım...."
-"Neee ???"
-"Bundan sonra yanımdan ayrılmayacaksın demedim mi ben;sarayda kalırsan
bunun imkanı olmaz değil mi ??? Yani benim evime dönmek zorundasın..."
So Eun gözlerini kapatıp durumu kavramaya çalıştı;önce krala karşı
çıkamam dedi sonra kaçıracağını söyledi...O zaman ilk söylediği
????....So Eun gözlerini
açıp İl Woo'ya baktı; ilk söylediklerinin şaka olduğunu anlayınca sinirlenmişti;
-"Yaaa nasıl bir şaka bu böyle ??? "
-"Özür dilerim ben sadece rahatlaman için yapmıştım,bu kadar büyük bir tepki vermeni beklemiyordum..."
-"Burda kalmak istemiyorum artık;biran önce gitmek istiyorum...Krala
verdiği sözü hatırlatıp beni eve göndermesini isteyeceğim..."


So Eun yataktan kalkıp kapıya yönelince ikiside şaşırmıştı;hemen şimdi
yapacağını tahmin etmemişlerdi....Mi Ra önüne geçip imalı bir bakışla
üzerini gösterdi;
-"Bu şekilde mi gidiyorsun kralla konuşmaya ???"
-"Ne varmış şeklimde.."
Bunu söylereken üzerine bakınca yatak kıyafetleriyle olduğunu
farketmişti So Eun.....Arkasında duran İl Woo'yu düşününce utancından
kıpkırmızı olmuştu...
Tekrar yatağın içine girip yorganı üzerine çekti;
-"İl Woo biraz dışarı çıkabilir misin lütfen..."
-"Tamam çıkayımda; kralla konuşmaya ben giderim senin gelmene gerek yok...Zaten hala hastasın yatıp dinlen biraz..."
-"Olmaz benim söylemem lazım;ama senden benimle gelebilirsin...Şimdi dıları çık ve beni orda bekle..."
-"Pekala dışarda bekliyorum o zaman..."

İl Woo odadan çıkınca yatağın içinden çıkıp Mi Ra'nın önünde durdu So Eun;
-"Üzerimi değiştirmeme yardım eder misin;malum omzun sakat..."
-"Tamam merak etme... "
Mi Ra dolabın içinden bir elbise alıp So Eun'a giymesi için yardım
etti....Hazır olduğunda birlikte dışarı çıktılar...İl Woo'nun kapıda
Shim Waa'yla
konuştuğunu görünce göz ucuyla Mi Ra'ya baktı So
eun;heyecanlandığı her halinden belliydi...Bu saraydan kurtulur
kurtulmaz o işe el atacaktı...Kendisi için
her zaman elinden geleni yapmıştı Mi Ra;şimdi sıra ondaydı...Shim Waa'ya karşı olan hislerini açmasına yardım edecekti...
Yanlarına gittiklerinde Shim Waa'nın yüzündeki ifadeyi görünce
şaşırmıştı So Eun;Mi Ra'nın ifadesiyle aynı ifade vardı ondada...Demek
ki etrafta çapkın
olarak nam salsada onunda kalbinde yer eden biri vardı;üstelik karşılığı olan biriydi bu...

Mi Ra onlarla gelmek isteyince gerek olmadığını söyleyip Shim Waa'nın
yanında bırakmıştı onu...İl Woo'yla yanlarından ayrılırken onlara
baktı;ikisininde yüzü kızarmıştı...
Kralın konutunun önüne gelince
geldiklerini içeri haber verdiler...İçerden gelecek cevabı beklerken
kraliçenin kendilerine doğru geldiğini görünce kenara çekilip
onu selamladılar....Kraliçe So Eun'u gördüğüne şaşırmıştı;
-"Senin burda ne işin var ??? 5 gündür hiç uyanmadan
yatıyordun...Uyanır uyanmaz ayağa kalkman doğru değil;odanda kalıp
dinlenmen gerekiyordu..."
-"Ben iyim kraliçem ilginize teşekkür ederim..."
-"Peki ama burda ne işin var ???"
-"Artık iyim İl Woo'da geri döndüğüne göre sarayda kalmam için bir
sebebim kalmadı...Majesteleriyle konuşup saraydan ayrılacağım..."

Kraliçe tam cevap verecekken konutun kapısı açılınc üçüde o tarafa
döndü;Açılan kapıdan görevli değil kral çıkmıştı...Yüzündeki sinirli
ifadeyi görünce
korkmuştu So Eun...Daha uygun bir dille söylemeyi düşünürken gitme isteğini böyle duyması kötü olmuştu...
Kral merdivenleren inip yanlarına geldi...Kendisini selamlayan So Eun
ve İl Woo'ya bakarken gözlerinde büyük bir öfke vardı...So Eun'un önüne
geçip gözlerine baktı;
bakışları So Eun'u dahada korkutmuştu
-"Saraydan ayrılmak mı istiyorsun ???"
-"E...evet majesteleri...İl Woo döndüğünde gitmeme izin vereceğinizi
söylemiştiniz....Şimdi eğer müsade ederseniz saraydan ayrılmak
istiyorum..."
Kral bakışlarını So Eun'dan çekip İl Woo'ya çevirdi;hala So Eun'la konuşuyordu;
-"Senden bana İl Woo'nun sadece arkadaşının abisi olduğunu söylemiştin..."

So Eun korkuyla krala baktı;aynı tepkiyi kraliçede vermişti...İl Woo ne
olduğunu anlamaya çalışırken kral tekrar So Eun'a döndü;
-"Ama görüyorum ki;hastayken adını sayıklayacak kadar önemi var senin için...."
-"Majesteleri ben..."
-"Gitmene izin vermiyorum....Sadece şimdi değil hiçbir zamanda vermeyeceğim..."

So Eun yere düşememek için kendini zorlayarak ayakta durmaya çalışırken
İl Woo duyduklarının şokunu yaşıyordu...Kraliçe krala yaklaşıp
sakinleşmesi
için kolundan tuttu....Kraliçenin tuttuğu kolunu hızla çekip So Eun'un kolunu tuttu kral;

-"Bana yalan söylemenin karşılığını ödeyeceksin;bu sarayda karım vasfıyla benimle birlikte kalarak..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:34 am

32.BÖLÜM
-"Majesteleri lütfen sakin olun..."
Kral onu sakinleştirmeye çalışan kraliçeyi itip kolunu tuttuğu So Eun'u
kendine doğru çekti...So Eun'un yüzünden okunan korkusu ona ses bile
çıkarttırmamıştı...
Kral yanına So Eun'la birlikte içeri girecekken birden durdu;koluna uzanan eli görünce şaşırmıştı;
-"Sen ne yaptığını zannediyorsun ???"
-"Majesteleri onu bırakın..."
-"Sen kim olduğunu sanıyorsun;hemen bırak kolumu..."
-"Majesteleri So Eun'u bırakın ve gitmemize izin verin..."

Kral öfkeyle karışık şaşkın bakışlarını İl Woo'ya çevirdi;krala saygısızlık edecek kadar seviyordu demek ki So Eun'u;
-"Bu yaptığın sonucu ölebileceğini biliyorsun öyle değil mi ???"
-"Majesteleri So Eun'u bırakın....Hastalığının tedavisi için burdaydı
ve şimdi iyileştiğine göre burda kalmasını gerektirecek bir durumda
yok..."
-"İzin vermezsem ne yapacaksın;benim emirlerime karşı mı geleceksin ???"
İl Woo kralın tuttuğu kolunu bırakmadan ona baktı;gözlerinde cesaret vardı;
-"Majestelerine karşı herzaman saygılıydım ama bu durum farklı;o yüzden şimdi So Eun'la birlikte saraydan ayrılacağım..."

Kralın biranlık boşluğunudan yararlanarak So Eun'un kolunu elinden
kurtardı...So Eun kolu bırakılınca hemen İl Woo'nun arkasına
geçmişti...Kraliçe kenardan
olanları izlerken endişeliydi;kralın gitmelerine izin vermeyeceğini gayet iyi biliyordu...

-"Bana karşı gelerek büyük bir suç işliyorsun İl Woo..."
-"Ben sadece yapmam gerekeni yapıyorum majesteleri şimdide yapacağım şey So Eun'u alarak saraydan gitmek..."
-"Demek bana karşı gelmek pahasına So Eun'u alarak burdan gidecek kadar seviyorsun onu ???"
İl Woo göz ucuyla arkasında duran So Eun'a baktı;onu gerçekten seviyordu;
-"Evet majesteleri onu seviyorum;aynı onun beni sevdiği gibi...."

İl Woo'nun; So Eun'nun da kendisini sevdiğini söylemesine sinirlenmişti kral...Bir adım ileri gelerek İl Woo'ya yaklaştı;
-"Peki ama benim sevgimden daha mı büyük olduğunu düşünüyorsun aşkının ?? "
-"Sevginin büyüklüğünü ona verilen karşılık belirlemez mi majesteleri ???"

Kral sinirinden yumruğunu sıkıyordu;So Eun şuan onun arkasında olduğuna
göre İl Woo'yu seviyordu...Baygın yatarken saçlarını okşadığında İl Woo
diye sayıklamıştı...
Söylediği tüm sözler,yaptığı herşey So Eun'a
bir şey ifade etmemişti...Ona sarıldığında kendisi mutlu olurken;So Eun
korkuyordu...Ama aynı durumda sarılan
İl Woo olsaydı korkmayacağına
emindi...Tüm bunları düşündükçe siniri daha da artıyordu...İl Woo'nun
arkasında saklanmaya çalışan So Eun'a baktı;yüzünde acı ve korku
vardı...

So Eun İl Woo'nun arkasına geçerken omzunda bir sızı
hissetmişti;kafasını hafif yana çevirip sırtına baktı...Kral kolundan
çekerken yarası açılmış ve elbisesinin
sırtı tamamen kan
olmuştu....Yaranın sızısı arttıkça gözleri kararmaya başladı...İl
Woo'nun kralla konuştuklarını duymaya çalışıyordu ama kulaklarındaki
uğultu buna müsade etmemişti...Kralın kendisine baktığını farkedince
biraz daha saklandı arkasına İl Woo'nun...Korku ve endişesi acısıyla
karışınca bedeni
buna daha fazla dayanamamıştı...
So Eun birden
yere yığılınca herkesin dikkati ona kaydı....İl Woo So Eun'un kafasını
kucağına kaldırırken kana bulanan elini görünce korkmuştu...Bedenini
hafif yan çevirip sırtına baktı;yarasının kanaması çok fazlaydı....
Kral endişe ve korkuyla So Eun'a yaklaştı;bu duruma sebep olanın
kendisi olması düşüncesi üzmüştü onu...Elini So Eun'a uzattığı sırada İl
Woo ani bir hareketle
önüne geçip So Eun'u kucağına aldı...So Eun'u gözlerinin önünde götürürken kralın eli havasa asılı kalmıştı....

Kraliçe So Eun'un arkasından sinirli gözlerle izleyen krala baktı;bu
durumu hiç iyiye alamet değildi...Eğer şimdi gitmesine izin verdiyse;çok
daha büyük
birşey yapmayı planlıyor olmalıydı....
Kralda aynı
şeyi düşünüyordu;her zaman yanında olduğunu düşündüğü İl Woo ve yıllar
sonra sevgiyi onda hissettiği So Eun.....Bu şekilde gitmelerine asla
izin
veremezdi....İl Woo'yu şimdiye kadar dostu olarak görsede;şimdi
ona bakınca sadece öfke buluyordu içinde...Sevdiği kadını elinden
almaya cesaret eden bir düşmandı
bundan sonra....
.................................
-"Abi bundan sonra ne olacak ???"
-"Bilmiyorum Mi Ra...Ama bildiğim tek şey geri adım atmayacağım...."
-"Ama o sonuçta kral;yani ona karşı ne yapabilirsin ki ???"
İl Woo elindeki bezi So Eun'un alnındakiyle değiştirdi;geldiklerinden
beri ateşi düşmemişti...Shim Waa dışardan seslenince So Eun'un yanından
kalkıp
dışarı çıktı.....Shim Waa'nın yüzünden olanları duyduğunu anlamıştı;
-"Öyle bakma boşuna kararım değişmeyecek..."
-"İl Woo ne yaptığının farkındasın öyle değil mi ???"
-"Evet farkındayım;So Eun'u seviyorum bu yüzden ondan asla vazgeçemem..."

Shim Waa; İl Woo'nun gözlerindeki kararlı ifadeyi görünce daha fazla
konuşmadı;inatçı olduğunu biliyordu...Bunun üzerine birde aşkı girdiyse
işin içine
o yoldan asla geri dönmezdi;sonunda ölüm bile olsa....
-"Tamam madem geri adım atmayacaksın o zaman neler yapabiliriz bir düşünelim..."
İl Woo Shim Waa'ya baktı;tehlikeli olduğunu bildiği halde yardım etmeyi teklif etmesine şaşırmıştı;
-"Ama bu tehlikeli değil mi;niye buna dahil olmak istiyorsun ???"
-"Buda ne demek ;arkadaşım zor durumdaysa ona yardım etmek zorundayım
öyle değil mi ??? Büyükannem eğer arkadaşına yardım etmezsen gelir
kulağını
çekerim derdi hep;şimdi bir hayalet tarafından kovalanmak istemiyorum..."

İl Woo durumlarının karışıklığına rağmen gülümsemişti Shim Waa'nın
sözleriyle...Shim Waa birazda olsa kafasını dağıtabildiğine sevinmişti;
-"İşte böyle krala karşı savaşmak istiyorsan güçlü olmalısın.....Şimdi
söyle bakalım benim yapabileceğim birşey var mı ??? So Eun'u saraydan bu
şekilde
çıkardığına göre kral birşeyler yapmaya hazırlanıyor olmalı..."
-"Kesinlikle;yanında bulunduğum süre içinde kral hakkında az çok
birşeyler öğrendim...Genellikle sakin görünsede sinirlendiğinde
sonuçlarını düşünmeden
hareket eder..."
-"Haklısın...Ama
nalmadığım nokta şu;majesteleri So Eun'undan ne zaman hoşlanmaya
başlamış ki ??? Bu kadar büyük bir tepki verdiğine göre uzun süredir
onunla ilgileniyor
olmalı...."

İl Woo başını ellerinin
arasına aldı;bunu düşündükçe sinirleniyordu zaten...So Eun'un sarayda
geçirdiği zamanı düşündükçe kralın neler düşündüğünü
tahmin edebiliyordu...Shim Waa daldığını görünce kolunu dürtüp kendine bakmasını sağladı;
-"Aklıma birşey geldi....Şimdi biz madalyonu arıyoruz yaaa..."
-"Şimdi madalyonun sırası mı ???"
-"Dinle bir dakika;kralın tahtta kalabilmesi için madalyona ihtiyacı
var değil mi ??? Eğer madalyonu bulursak onun karşılığında So Eun'u
rahat bırakmasını
söyleyebiliriz....So Eun uğruna tahttan vazgeçecek değildir herhalde..."
-"Ben ne diyorum iki saattir;kral sinirlendiğinde düşünmeden hareket
eder....Tahttı düşünmeyecektir bu durumda...Zaten madalyonuda bulamadık
ki..."

Shim Waa fikrinin saçma olduğunu anlayınca sustu;kralı
madalyonla ikna edebilecek olsalar bile önce onu bulmaları
gerekirdi...Önlerinde durdukları odanın kapısı
açılınca ikiside o tarafa döndü....Mi Ra dışarı çıkıp yanlarına geldiğinde Shim Waa ister istemez gerilmişti...

-"Abi So Eun uyandı seni görmek istiyor..."
-"Tamam hemen gidiyorum....Shim Waa sen saraya dönebilirsin..."
İl Woo odaya girince Shim Waa ve Mi Ra başbaşa kalmışlardı....Mi Ra
önce konuşmak istemiş ama sonra çekindiği için vazgeçmişti....Selamlayıp
gitmeyi düşündü;
onun yanında olduğu zaman hareketlerini kontrol edemiyordu;
-"İyi günler size...Abimin yanında olduğunuz için teşekkür ederim ayrıca..."
Mi Ra Shim Waa'nın önünden geçip gidecekken Shim Waa ani bir hareketle
kolundan tutup durdurdu onu...Mi Ra kadar kendiside şaşırmıştı bu
hareketine;elini hızla
geri çekip özür diledi;
-"Kusura bakma ben şeyyy seninle konuşmam gereken bir konu var..."
-"Sizi dinliyorum ...."
-"Şeyyy ben..."
Shim Waa söyleceği şeyi toparlamaya çalışırken Mi Ra atışı hızlanan
kalbini yavaşlatmaya çalışıyordu;söylemek istediği şeyin ne
olabileceğini bilmiyordu;
-"Evet siz ???"
-"Mi Ra ben senden...."
-"Siz benden ne ???"
-"Ben senden bir yardım isteyecektim..."

Mi Ra duyduğu şeyle hayal kırıklığına uğrarken Shim Waa içinden kendine
kızıyordu;bu fırsatı bir daha yakalayamazdı....Yardım istemeyide nerden
çıkarmıştı şimdi ???
Mi Ra kendini toparlayıp Shim Waa'ya baktı;
-"Elbette yapabileceğim bir şeyse yardım ederim..."
-"Şeyyy benimle bir yere gelir misiniz ??"
-"Yardım istediğinizi söylemiştiniz ???"
-"Evet işte yardım edeceğiniz şey burda değil...Eğer zamanınız varsa gelir misiniz ???"
Mi Ra önce Shim Waa'ya sonra odaya baktı;So Eun İl Woo ile konuştuğuna göre bir süreliğine ayrılmanın bir zararı olmazdı...
-"Tamam o zaman gidelim ama hemen geri dönmem gerekiyor;malum So Eun'un durumu yüzünden..."
-"Tabiki çok uzun sürmez zaten..."
Mi Ra ve Shim Waa yanyana yürürken ikiside ayrı yönlere bakıyordu;birbirlerine bakma cesaretini gösterememişlerdi....
........
İl Woo odaya girdiğinde So Eun ayağa kalkmaya çalışınca hemen yanına gidip durdurdu onu;
-"Hareket etmemen lazım;yaran dahada kötüleşebilir..."
-"Oturmak istiyorum..."
So Eun kalkamakta diretince İl Woo yardım edip yatağın içinde
oturmasını sağladı;destek olması için arkasına yastık koyarken So Eun
birden beline sarılmıştı;
-"İl Woo şimdi senin evindeyiz öyle değil mi ???"
-"Evet benim evimdesin...."
-"Burdan birdaha gitmek istemiyorum..."
İl Woo yarasına dokunmamaya çalışarak So eun'a sarıldı;oda aynı şeyi istiyordu...Birdaha bu evden gitmesine dayanamazdı;
-"Merak etme ne pahasına olursa olsun bu evden gitmene asla izin vermeyeceğim...."
-"Sakın gitmeme izin verme ne bu evden nede bu zamandan..."
İl Woo son söylediği şeyle neyi kastetmek istediğini
anlamamıştı;zamandan gitmesini nasıl engelleyebilirdi...So Eun geri
çekilince rahat bir şekilde oturmasına
yardım etti;
-"Şimdi onları düşünme sen;önce iyileşmen lazım...Ok yarası insanın canını gerçekten çok yakar..."
-"Evet çok acıtıyor..."
Ok yarası deyince Yan Sang'ı hatırlamıştı So Eun;oda okla yaralanmıştı
hemde bir değil göğsüne saplanan üç taneyle...Farkında olmadan ağlamaya
başlamıştı..
İl Woo ağladığını farkedince elini uzatıp gözyaşlarını sildi;
-"Canın mı acıyor nedne ağlıyorsun ???"
-"Yan Sang benim yüzümden öldü,bunu kabul edemiyorum....Eğer bana yardım etmeseydi ölmeyecekti..."
-"Sana bu konuda kendini suçlama demiştim...Yan Sang dışardan kötü gibi
görünsede aslında öyle değildir;küçüklüğünden beri hep içine kapanık
biri olmuştur..."
So Eun İl Woo'nun düşüncelerinin bu yönde olduğunu duyunca şaşırmıştı;çocukluğunu nerden bildiğini anlamamıştı;
-"Yan Sang'ı eskiden beri tanıyor musun ???"
-"Yan Sang'la ilk tanıştığımda daha on yaşlarında bir çocuktum....Kim
olduğunu bilmiyordum;ormanda karşılaşmıştık...Ok atmaya
çalışıyordu;birine göstermek için
çok çalıştığını söylemişti...O
günden sonra hep ormanda karşılaştık;birlikte ok atma talimleri
yapardık...Sonra babamla saraya gittiğim birgün onu orda gördüm...
Babamın kötü olarak nitelediği bakan Park'ın yanındaydı...O günden sonra bir daha biraraya hiç gelmedik..."

So Eun duyduklarının şokuyla canının acısını unutmuştu....İl Woo ve Yan
Sang'ın bir zamanlar arkadaş olduklarını öğrenmek şaşırtmıştı onu...İl
Woo konuyu daha fazla
deşmemek için elbisesinin kolundan çıkardığı madalyonu So Eun'a uzattı;
-"İşte madalyonun artık geri alabilirsin..."
-"Sizin aradığınız madalyon ne oldu;bir ipucu bulduğunuzu söylemiştin..."
-"Bulduğumuz adamın anlattıklarına bakılırsa madalyon başkentten hatta
saraydan hiç çıkmamış...Ama daha önce defalarca aradık birşey
yok...Bırak şimdi sen madalyonu;dinlenmen
gerkiyor tamam mı ???"
İl Woo madalyonu So Eun'un boynuna takıp yerine yatmasına yardım
etti....O sırada dışardan gelen sesleri duyunca meraklanmıştı....Neler
olduğuna bakmak için ayağa
kalktığı an kapı sertçe geri açılmış ve
içeri bir anda askerler doluşmuştu.....İl Woo ne olduğunu anlamaya
çalışırken en öndeki asker kılıcını onun boynuna uzattı;
-"Vatana ihanet suçundan tutuklusun.........."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:34 am

33.BÖLÜM
-"Bırakın beni dedim size;kralla konuşmak istiyorum..."
-"Daha fazla zorluk çıkarmadan gidin;majesteleri sizi şuan görmeyeceğini söyledi..."
-"Hayır benimle konuşmak zorunda....Majestleri !!! Majesteleri !!!"

So Eun askerlerin engellemesine rağmen; biryandan içeri girmeye
çalışırken diğer yandan bağırıyordu...Apar topar İl Woo'nun evinden
tekrar saraya getirilmişti..
Askerlerin kılıçları arasında götürülen İl Woo'dan haber alamadığı gibi kralda kendisiyle görüşmeyi reddediyordu...
Başına toplanan askerler bağırmasını engellemek için ağzını kapatmaya
çalışıyorlardı...Kralın kesin talimatıyla odasından dışarı çıkmaması
gerekiyordu So Eun'un...
Ama o askerlerin elinden kaçıp kralın
konutunun önüne kadar gelmişti...Birtürlü iyileşemeyen yarası yine
kanamaya başlamıştı;buna rağmen inatla kralla görüşmek
istediğini söyleyip diretiyordu...

Askerler bu şekilde engelleyemeyeceklerini anlayınca So Eun'u
kollarından tutup sürüklemeye başladılar...So Eun omzunun acısıyla
bağırırken askerler
aldırmamışlardı bile...

-"Durun !!!"
Askerler duydukları emirle sesin geldiği tarafa döndüler...Kendilerine
doğru gelen kraliçeyi görünce esas duruşa geçmişlerdi...Kraliçe
yanlarına geldiğinde
yüzünde sinirli bir ifade vardı...Yanındaki saraya hanımlarına SO Eun'u yerden kaldırmalarını söyleyerek askerlere döndü;
-"Ne yaptığınızı zannediyorsunuz siz ??? Yaralı bir kadını nasıl bu şekilde sürükleyebilirsiniz ???"
-"Ama kraliçem;bı kızın kralın emriyle odasından çıkmaması
gerekiyordu..Buna rağmen o kralın makamında bağırarak saygısızlık
yaptı..."
-"Tamam yeter....Bundan sonra bu kız benim gözetimim altında...Sakın bir daha bu şekilde davranmaya cüret etmeyin..."
-"Ama kraliçem kralın emri------"
-"Tamam dedim;kralla ben konuşurum;gidin artık..."

Askerler istemedende olsa geri çekilmek zorunda kalmışlardı...Kraliçe So Eun'un omzuna bakınca yüzü değişmişti;
-"Yaran çok fazla kanıyor;bu şekilde kalıcı bir hasara sebep olabilir..."
So Eun kendisine merhametle bakan kraliçenin önünde eğilip eteğinin ucunu tuttu;kraliçe bu davranışı karşısında şaşırmıştı;
-"Ayağa kalk ne yapıyorsun sen ???"
-"Kraliçem no'lur bana yardım edin... Kral benimle konuşmayı
reddediyor; İl Woo'ya ne olduğunu bimiyorum...No'lur bana yardım
edin..."

Kraliçe eğilerek So Eun'u tutup kaldırdı;kendi acısına
rağmen hala İl Woo'yu düşünmesi onu ne kadar çok sevdiğini
kanıtlıyordu...So Eun ağlamaktan kan
çanağına dönmüş gözleriyle kraliçeye bakarken;kraliçe uzanıp yanaklarından süzülen yaşları sildi;
-"Önce yaranla ilgilenelim;daha sonra İl Woo'ya ne olduğunu öğreniriz..."
-"Hayır şimdi öğrenmek istiyorum....Vatana ihanet suçundan tutukladıklarını söyledi askerler;yaa ona birşey yaptılarsa ???"

Kraliçe bir süre düşündükten sonra yanındaki saray hanımına döndü;
-"Git ve vatana ihanet suçuyla tutuklanan İl Woo'ya ne olmuş öğren;kimseye görünmemeye dikkat et..."
-"Tamam kraliçem..."
-"Çabul ol..."
Saray hanımı kraliçeyi selamlayıp hemen yanlarından
uzaklaştı....Kraliçe diğer saray hanımlarına SO Eun'a yürümesinde yardım
etmelerini söyleyerek
kendi konutuna geçti....So Eun'un oturması
için yer gösterdikten sonra saray hanımına gidip bir hekim çağırmasını
söyledi...So Eun gerek olmadığı konusunda
ısrar etsede kraliçe dinlememişti...
Çağrılan saray hekimi So Eun'un omzundaki yaraya baktıktan sonra
temizleyip yeniden sardı....Yaraya bakarken yüzündeki tuhaf ifade
kraliçenin dikkatini çekmişti;
-"Bir sorun mu var ???"

-"Kraliçem yara aslında çok büyük değil ama çok fazla tahrip olmuş...Bu
yüzden eğer bir kez daha şiddetli bir kanama oluşursa büyük bir zarar
bırakabilir..."
-"Gereken neyse yapın lütfen...Hangi tedavi iyi gelecekse onu uygulayın..."
-"Dinlenmesi gerekiyor kraliçem ve üzüülmemesi...."

So Eun'un yüzünde acı bir tebessüm oluşmuştu;üzülmek için çok geçerli
sebepleri varken nasıl mutlu olabilirdiki...Hekim odadan çıkarken biraz
önce İl Woo'nun durumunu
öğrenmek için giden saray hanımıda içeri girmişti...So Eun oturduğu yerden kalkıp saray hanımının kolunu tuttu;
-"Ne olmuş??? İl Woo'ya ne yapmışlar ????"
-"Şeyyy şuan gözetim altında tutuluyor....Tam olarak net bir bilgi değil ama yarın sürgün yada ölüm cezası verilecekmiş..."

So Eun olduğu yerde dizlerinin üzerine çöktü;duyduklarının doğru olma
olasılığı bile korkmasına yetmişti...Kraliçe saray hanımının
boşboğazlığına kızdığını
bakışlarıyla ifade etmişti...Saray hanımı özür dileyerek dışarı çıkacakken kendini affettirmek için bir yol gelmişti aklına;
-"Kraliçem...."
-"Ne var ???"
-"Şeyyy benim abim nezarethanede görevli...Eğer hanımefendi isterse kimseye görünmeden o adamı görmesine yardım edebilir..."

So Eun hemen ayağa kalkıp saray hanımının ellerini tuttu;
-"Gerçekten mi ?? Onu görebilir miyim ???"
Kraliçeye bakan saray hanımı ondan bir onay bekliyordu...Kraliçe SO Eun'a yaklaşıp elini omzuna koydu;
-"Tamam şimdi sakin olmalısın....Lady Song siz gidip abinizle
konuşun;bu gece uygun bir zamanda onu görmeye gidecek...Ama çok dikkatli
olmalısın;bu ziyaretten
kimsenin haberi olmamalı anladın mı ???"
-"Elbette kraliçem hemen gidiyorum..."
Lady Song odadan çıktığında azda olsa sakinleşebilmişti So Eun....Hiçdeğilse onu görebilecekti;
-"Teşekkür ederim kraliçem;bu iyiliğinizi asla unutmayacağım..."
-"Şimdi teşekkürün sırası değil...Sen odana dön;majesteleri oda hapsi
verdiyse kontrol ettirecektir...Gece yarısı seni alması için birini
göndereceğim;onunla
birlikte gidip görebilirsin İl Woo'yu...Ama çok
dikkatli olmalısın;eğer kralın kulağına giderse o zaman çok kötü şeyler
olabilir..."
-"Merak etmeyin kraliçem çok dikkatli olurum..."

So Eun kraliçeye tekrar teşekkür edip kendi odasına döndü....Güneş daha
yeni batmıştı;gece yarısına çok vardı...Odanın ortasında yatağın içine
oturup
zamanın geçmesini beklemeye başladı...Zaman geçmek bilmezken
kalbi sıkışmaya başlamıştı...Lady Song'un söylediği sürgün yada ölüm
cezasını düşündükçe nefesinin
kesildiğini hissediyordu....
Gözü
birden boynundaki madalyona kaydı;bir saniyeliğine parlamıştı
sanki....Zinciri açıp madalyonu boynundan çıkardı...Eline aldığında
hiçbir değişiklik
görememişti....O an aklına madalyonu ilk bulduğu
gün geldi;bulduğu günün akşamında kuzeni Sung Min'le konuşurken de bir
anlığına parladığını görmüştü ve ertesi
gün buraya gelmişti...Acaba yine öyle bir parlama olabilir miydi ???

Madalyonu hemen elinden bıraktı;şuan geri dönmesi imkansızdı...İl Woo
kendisi yüzünden ölümle burun burunaydı....Yan Sang onun yüzünden
okların hedefi olmuştu...
Neden olduğu bu kadar kötü şeyden sonra hiçbirşey olmamış gibi geri dönmesi imkansızdı....
Madalyonu tekrar eline alıp dolaptan çıkardığı çantasını içine koydu...Bir süre ondan uzak durmak en iyisi olacaktı...


Dışardan birinin seslendiğini duyunca hemen ayağa kalkıp kapıyı
açtı..Lady Song yanında bir askerle onu bekliyordu...Ayakkabılarını giyip onları takip etmeye başladı..
Sarayın doğu kısmına geçip tutukluların bulunduğu bölüme
geçtiler...Lady Song ve yanında abisi olduğunu söylediği asker etrafı
kolaçan ederken So Eun içeri girdi...

Kafası dizlerinin
üzerinde köşede duran İl Woo'yu görünce ağlamaya başlamıştı So Eun...İl
Woo duyduğu sesle kafasını kaldırdı;karşısında duranı görünce hemen
ayağa kalkıp
yanına geldi;
-"So eun...senin burda ne işin var ???"
So Eun gözlerini silip İl Woo'ya baktı;yüzü gözü kan içindeydi;çok
fazla hırpalanmıştı...Elini parmaklıkların arasından uzatıp dudağının
kenarından akan kanı sildi;
-"Ne yaptılar sana böyle ???"
-"Ben iyim merak etme;sen nasılsın ???? ...Ama sen nasıl buraya gelebildin ????"
-"Kraliçe yardım etti...Peki şimdi sana ne olacak;lady Song sürgüne gönderileceğini söyledi yada..."
Devamını getirememişti SO Eun;öldürüleceğini söyleyememişti...İl Woo
uzanıp So Eun'un elini tuttu;bakışları biranda değişmiş bir ciddiyet
gelmişti yüzünde;
-"So Eun şimdi beni çok iyi dinle...."
-"Ne oldu ???"
-"Yarın sabah yaa sürgüne gönderileceğim yada idam edileceğim başka bir çıkış yolum yok..."

So Eun İl Woo'nun tuttuğu elini çekip ağzını kapattı;
-"Hayır öyle birşey olmayacak....Ölmeyeceksin yada sürgünede gönderilmeyeceksin....Kralla konuşup kararından vazgeçmesini isteyeceğim..."
-"Bunun hiçbir yararı olmaz..O şuan çok sinirli sana bile birşey
yapabilir...O yüzden şimdi söyleyeceklerimi yapmak zorundasın...Sana bu
zamandan sonra
yardım edemem....
-"Hayır sus...hiçbirşey olmayacak..Birlikte bu saraydan gideceğiz anladınmı beni ???"
-"So Eun git burdan....."

So Eun birden durdu;git burdan demekle neyi kastettiğini anlamamıştı;
-"Biraz daha kalamaz mıyım yanında ???"
İl Woo tekrar SO Eun'un elini tuttu;sanki son kez dokunuyormuş
gibiydi...Gözlerini So Eun'un gözlerine çevirdi;aynı anda bir damla yaş
akmıştı yanağına;
-"So Eun yanımdan değil burdan git;evine dön..."
-"Evime nasıl döneceğimi bilmiyorum ki;hem seni bırakıp nasıl dönebilirim ???"
-"So Eun madalyonunu sana geri verdim...O yüzden hiçbirşey düşünmeden git....Bu saraydan, bu şehirden ve bu zamandan..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:35 am

한국 이야기 / Hanguk İyagi

MADALYON
Yazan : Nurten Akhan

34.BÖLÜM
-"Nee ???"
So Eun gayri ihtiyari elini geri çekmişti;bu zamandan git diyordu
kendisine...İl Woo korktuğunu anlayınca tekrar uzanıp elini tuttu;
-"Korkma sakın,madalyonu al ve burdan git;onun sayesinde buraya gelmiştin öyle değil mi ???"
-"İl Woo sen neden bahsediyorsun ???"

İl Woo tuttuğu eli iki avucunun arasına alarak;kendine doğru yaklaştırıp kalbinin üzerine koydu;
-"Sen burdasın unuttun mu ?? Seni senden iyi tanıyorum ben..."
-"Ama sen nasıl bilebilirsin ki bunu ??"
-"Bu zamana ait olamayacak kadar farklıydın....Aslında kulağa deli
saçması gibi geliyor öyle değil mi ??? İnanması çok zor ama gerçek
işte...Madalyonun sıradan
olduğunu düşünüyordum ama benim aradığım madalyondan çok daha büyük bir güce sahipmiş o..."

So Eun İl Woo'nun anlattıklarını dinledikçe hayreti dahada artıyordu;bu zamana ait olmadığını nasıl anlamış olabilirdi ki ???
-"Ne zamandır biliyorsun peki ???"
-"Çok olmadı...Aslında o gece ormanda ilk karşılaştığımız zaman farklı
olduğunu anlamıştım;başta bu yüzden gitmeni istedim...Sonra kim olduğunu
merak edip
araştırmaya başladım ama kim olduğunu bulayım derken
aşık oldum sana...Kim olduğun umrumda değil ben seni seviyorum ve acı
çekmene müsade edemem..."
So Eun elinin altında atışını hissettiği kalbin sahibine baktı;
-"Hala nasıl anladığını söylemedin ??? İnanılmayacak kadar tuhaf bir
durum bu;ben bile kabullenemezken sen nasıl bu kadar sakin
karşılayabiliyorsun ???"
-"Bırak şimdi nerden anladığımı burdan
biran önce gitmelisin...Vatana ihanet suçuyla burda tutuluyorum;burda
olman tehlikeli...Eğer burda yakalanırsan
işler içinden çıkılmaz bir hal alır..."

İl Woo So Eun'un elini bırakıp nezarethanenin kapısına doğru
yaklaştı;lady Song ve abisinin fısıldaşmalarını duyunca tekrar geri
döndü;
-"Onlar içinde tehlikeli bir durum hemen odana dön şimdi...."
-"Ama seni bırakıp nasıl gidebilirim ???"
-"Unutma sen DongSen'li bir tüccarın kızıydın;hastalığının tedavisi
için buraya gelmiştin ama çok daha büyük yaralar aldın...Bu yüzden artık
evine
dönme zamanın geldi..."
So Eun gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu;parmaklıklara yaklaşıp elini uzattı...Aynı karşılığı vermişti İl Woo'da...
-"Ama seni bırakıp gidemem...Hem nasıl gideceğimi bile bilmiyorum ki ???"
-"Bir yolunu bulmak zorundasın...Yarın sabaha kadar vaktin var;ben
olmayınca kralın nasıl hareket edeceğini tahmin ediyorsundur...Senin
saçının teline dokunmasına
dayanamam...O yüzden no'lur git burdan;bir yolunu bul ve git..."
-"Olmaz sensiz hiçbiryere gitmem...."
So Eun yaşlarla dolu gözlerini birden İl Woo'ya çevirdi;aklına gelen şeyle gözyaşları biranda kesilmişti;
-"Sende benimle gel..."
-"Ne ???"
-"Benimle gel;nasıl gideceğimi bilmiyorum ama bir yolunu bulursam eğer sende benimle gel..."
İl Woo şaşkınlıkla bakıyordu So Eun'a;onunla birlikte gitmesini
isteyeceğini tahmin etmemişti...Tuttuğu elini dudaklarına dokundurup
biraz daha sıktı;
-"Gelemem...Vatana ihanetle suçlana birinin
aileside zan altındadır....Eğer ortadan kaybolursam;kral ailemi
yoketmekten çekinmeyecektir...Benim yüzümden
onların acı çekmesine izin veremem..."
-"Ama sen kötü birşey yapmadın ki;ortada hiçbirşey yokken vatana
ihanetle suçlandın....Önce suçunun ispatlanması gerekmiyormu ??? Nasıl
hemen ceza alabilirsin ???"

-"Hanımefendi....hanımefendi...!!"
So Eun yaşlı gözlerle kendisine seslenen saray hanımına baktı;telaşlı görünüyordu Lady Song;
-"Gitmemiz gerekiyor;biraz sonra görev değişimi için diğer askerler
gelecek...Burda yakalanmak başımıza iş açabilir;bir an önce gidelim
hadi..."
-"Biraz daha lütfen bir dakika daha..."
-"Bakın kraliçeyide zor durumda bırakabiliriz...Lütfen gidelim artık..."
So Eun başını çevirip İl Woo'ya baktı;ondan ayrılmak istemiyordu...İl
Woo So Eun'un tuttuğu elini kendine doğru çekti;aralarındaki
parmaklıklara aldırmadan
So Eun'a yaklaştı....Belkide son defa
gördüğü bu yüzü; beynine kazımak istercesine dikkatle bakıyordu
ona....So Eun'un gözyaşlarıyla ıslanan yanaklarını tutup
alnına küçük bir öpücük kondurdu;bu dokunuşu asla unutmayacaktı ikiside...."

Lady Song daha fazla kalamayacaklarını söyleyip So Eun'u geri çekince
elleri bir anda ayrılmıştı...So Eun artan hıçkırıklarıyla İl Woo'ya
baktı;alnındaki
dudaklarının izinden başka hiçbirşeyi kalmamıştı...
Lady Son zorlayarak nezarethaneden çıkardı SO Eun'u...Gelirken sakin
olan gökyüzü şimdi So Eun'un duyguları gibi karışmıştı;bir yandan esen
sert rüzgar
yürümelerini engellerken diğer yandan çiseleyen yağmur So Eun'un gözyaşlarına karışıyordu...
Birden dizlerinin üzerine yere kapaklandı So Eun;ağlamaktan önüne doğru
düzgün bakmadığı için taşa takılmıştı....Yere düşünce ağlaması
artmıştı;ellerini ıslak
zemine koymuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu....Lady Song eğilip kalkmasına yardım etmeye çalıştı;bu haline dayanamamıştı So Eun'un;
-"Yeter artık daha fazla ağlamayın...Onun için yapabileceğiniz hiçbirşey yok;yarın sabah idam edilecek artık çok geç..."
So Eun ayağa kalkmaya çalışırken birden durdu;yarın sabah idam edilecekte ne demekti;
-"Sürgüne gönderilecekti hani;idam edilmesi nerden çıktı ???"
-"Şeyyy özür dilerim söylememeliydim...."

So Eun ayağa kalkıp lady Song'un ellerini tuttu;gözlerinden akan yaşlar duyduğu şeyle bir anda kurumuştu;
-"Ne biliyorsan anlat bana;idam edilme meselesi nerden çıkmış ???"
-"Biraz önce konuşurken abim söyledi;işlediği suçun büyüklüğü nedeniyle hemen idam edilecekmiş..."
-"Benim yüzümden hepsi;benim yüzümden öldürülecek..."
-"Sizinle ne alakası var;birini sevdiği için vatana ihanet etmiş sayılmaz ki...Suçlandığı konu farklıymış..."

So Eun hızlanan yağmurun altında şok üstüne şok yaşıyordu;kralın ona
olan hislerinden dolayı İl Woo'yu tutuklattığını düşünmüştü hep;
-"Peki ama suçu neymiş o zaman İl Woo'nun ???"
-"Tam emin değilim ama abim kralın yardımcısından duymuş;farklı
dillerde yazılmış kitap ve belgeler bulmuşlar....Bizim dilimizde olmayan
kitapların
özel izin dışında bulundurulması yasktır...Efendi İl Woo'da onları bulundurmaktan dolayı suçlanıyormuş..."

So Eun'un gözbebekleri büyümüştü;farklı dilde yazılmış kitaplar hemde
İl Woo'ya ait...Lady Song'un tedirgin bakışları arasında birden koşmaya
başladı...
Düşündüğü şeyin olmaması için dua ediyordı...Kaldığı
odanın kapısına gelince durdu;düşündüğü şeyin doğru olabileceğini
düşündükçe içeri girmeye korkuyordu...
Lady Song arkasından yetişmek için koşmuş ve nefes nefese kalmıştı;
-"Ne oldu neden birden bire koştunuz ??"

So Eun Lady Song'u duymuyordu...Bir anlık tereddütten sonra kapıyı açıp
içeri girdi;Lady Song'ta merakla onu takip ediyordu..So Eun kenardaki
dolabın
önüne gidip dizlerinin üzerine oturdu;biraz önce düştüğünde kirlenen elbisesi oturduğu yerleri çamur yapmıştı...
Elini uzatıp dolabın kapağını açtı;elleri titriyordu....Çantasını
çıkarıp önüne koydu;madalyonu koymak için çıkardığında içine
bakmamıştı;fermuarını biraz açıp
madalyonu içine attıktan sonra kapatmıştı tekrar....Şimdi düşününce çanta normalden daha hafif gibiydi...
Korkuyla çantanın fermuarını açarken;meraklı gözlerle kendisini izleyen Lady Song'a döndü;
-"Kitapları nerden bulmuşlar ??"
-"Bilmiyorum ama efendi İl Woo'ya gösterdiklerinde ona ait olduğunu kabul etmiş kitapların..."
So Eun tekrar önüne dönüp açtığı çantanın içine baktı;tahmin ettiği
gibi kitapları yoktu...O an aklına gelen şeyle çantanın içini
karıştırmaya başladı;telefonunu
bulmuş olabilirler miydi ???
Çantayı ters çevirip içini döktü;birkaç kalem ve madalyon düşmüştü
sadece....Telaşla Lady Song'a döndü;
-"Sadece kitaplar mı varmış başka birşey bulmamışlar mı ???"
-"Hayır sadece kitaplardan bahsettiklerini dumuş abim...Eğer başka birşey olsaydı haberi olurdu..."

So Eun telefonunun nerde olabileceğini düşünüyordu;akşamları yatarken
İl Woo'ya bakmak için kullanıyordu sadece telefonunu....En son ne zaman
eline aldığını
düşündü;aklına gelen şeyle birden rahatlamıştı...Tüm
bunlar olmadan önce İl Woo'nun saldırıya uğradığını duyduğu zaman
çıkarmıştı...Ama daha bakamadan telefonun şarjı
bittiği için
kaldırmak zorunda kalmıştı...Ertesi sabah odayı temizlemek için gelen
saray hanımları bulmasın diye yanına alıp İl Woo'ya birlikte gittikleri
ölen kralın dinlenme
sarayına görürüp saklamıştı...Şarjı bittiği
için açamıyordu zaten;bu durumda kimsenin uğramadığı bityerde saklamak
daha güvenliydi...

Birazda olsa rahatlamıştı;birde telefon
bulunsaydı o zaman herşey dahada karışırdı...Ama hala kötüydü
durum;telefonu bulmamış olsalar bile kitaplarda yeterince

tehlikeliydi...İngilizce ve araştırma dersi için klasik çince kitabı
vardı çantasında;İngilizceyi anlayamayabilirlerdi ama çinçe kitap sorun
çıkarabilirdi...
Demek bu yüzden bu kadar kolay vatana ihanetle
suçlanabilmişti İl Woo;klasik çince kitabında ne yazdığını bilmiyordu
ama tarihten bahsettiği açıktı...

İl Woo onu korumak için
kitapların kendisine ait olduğunu söylemişti ve bu yüzden idam
edilecekti...Yanağından süzülen yaş yerdeki madalyonun üzerine
damlayınca ince
bir ses çıkarmıştı...Madalyonu eline alıp yüzüne yaklaştırdı;yaşadıklarının tek nedeni oydu...

Eğer madalyon kendisini bu zamana getirmeseydi o gece İl Woo'yla
tanışmayacaktı....Merak edip saraya gelmeyecek ve kralla
karşılaşmayacaktı..Madalyon yüzünden
kaçırılmayacak ve onu korumaya çalışan Yan Sang ölmeyecekti...İl Woo
onun yüzünden hapsedilmeyecekti;kralın en güvendiği adamı olarak
yaşamaya devam edecekti...
Elini gerçekten tutabileceği bir kız sevebilecek belkide Lee Seol'le evlenecekti....
Ve o....Tekdüze hayatına devam etmiş olacaktı;derlerde
uyuyacaktı,üniversiteye gitmeme konusunda babasıyla
tartışacaktı....Hatta babasının işi yüzünden Japonya'ya
taşınıp yepyeni bir sayfa açacaktı hayatında....
Ama artık hiçbiri olamazdı...Herşey elinde tuttuğu bu küçük madalyon
yüzünden alt üst olmuştu...Olanları geri çeviremeyeceğine göre geriye
yapılabilecek tek şey
kalmıştı....Madalyonu tekrar çantaya koyup aniden ayağa kalktı...O kalkınca onu izleyen Lady Song'ta ayağa kalkmıştı;
-"Yine ne oldu ???"
-"Benim bir yere gitmem gerekiyor..."
-"Hanımefendi no'lur durun;odadan dışarı çıkmanız doğru
değil....Yakalanacağız diye korkudan ölüyordum az daha;bir daha aynı
şeyleri yaşamak istemiyorum...Hem
saat çok geç oldu;nereye gideceksiniz ki bu saatte ???"
-"Kralla görüşmeye........"

So Eun açtığı kapıdan çıkarken Lady Song şaşkınlıkla bakakalmıştı
arkasından....So Eun ifadesiz bir suratla yürüyordu;ne korku ne sinir
nede üzüntü vardı bakışlarında...
Bir duvar kadar
hissizdi....Gözyaşları gibi yağmurda durmuş;esen soğuk rüzgar
yanaklarında kalan gözyaşlarının izini bile kurutmuştu....
Kralın konutunun önüne geldiğinde askerler bu kadar geç bir saatte gelmiş olmasına şaşırmışlardı;
-"Burda ne işiniz var hemen odanıza dönün..."
-"Majesteleriyle konuşmam gerek..."
-"Bu saatte mi ??? Majesteleri dinlenmeye çekildi o yüzden şimdi gidin..."
So Eun kafasını kaldırıp odaya baktı;kapıdan sızan ışığı görünce birkaç
adım atıp en öndeki askerin yanına geldi.....Askerle konuşurken sesini
olabildiğine yükseltmişti;
-"Majestelerine bir karar verdiğimi söyleyin...O zaman görüşmeyi kabul edecektir..."
-"Niye bağırıyorsunuz sessiz olun ??? Majestelerinin dinlenmeye
çekildiğini söyledimya; söyleyeceğiniz şey için sabahı beklemek
zorundasınız..."

So Eun tekrar bağıracakken odanın kapısı açılmıştı...İçerden çıkan bir adam yanlarına gelerek So Eun'un önünde durdu;
-"Benimle gelin majesteleri kral sizinle konuşacağını söyledi..."

Diğer askerlerin şaşkın bakışları arasında So Eun adamla birlikte odaya
girdi...Adam o girince dışarı çıkıp kapıyı kapatmıştı;ayak seslerinden
askerlerin
kapıdan uzaklaştıklarını anlamıştı So Eun...Odanın diğer
ucunda kendisine bakan krala doğru yürümeye başladı;biraz sonra
söyleyeceklerinden sonra hiçbirşey
eskisi gibi olmayacaktı....Geri
dönme umutları yada İl Woo'yla mutlu bir yaşam hayalleri...Hepsi ateşe
atılmış ağaç dalı gibi kül olacaktı...

Kral merakla ne
söyleyeceğini düşünüyordu;içeri bağırıp çağırarak gireceğini düşünmüştü
ama oldukça sakin görünüyordu So Eun...Tam karşısına gelince durdu;
kral üzerindeki elbisenin çamur içinde olduğunu görünce şaşırmıştı ama yinede söze onun girmesini bekliyordu....
So Eun kralın yüzüne bakmadan dizlerinin üzerine çöktü;hayatının en zor cümlesini kurmak üzereydi;
-"Sizin eşiniz olacağım majesteleri....."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:35 am

MADALYON
Yazan : Nurten Akhan

35.BÖLÜM
Kalbinde hissettiği ağrıdan kurtulmak için derin bir nefes aldı;bunu
söylemek bile yüreğine ağır gelmişti...Biraz önce söylediği cümleyle
tanıdığı So Eun'u
öldürmüştü içinde....Kendi zamanında kafasına hiçbirşey takmayan,derslerde rahatça uyuyan So Eun'u kaybetmişti....
Kafası önünde kralın vereceği cevabı beklerken;bundan sonra ne
olacağını düşünüyordu...Kral yerinden kalkıp önünde diz çöken So Eun'a
doğru eğildi;ellerini omuzlarına
koyunca So Eun başını biraz daha öne eğmişti....Kral çenesinden tutup yüzünü kendine doğru çevirdi;
-"Ne dedin sen ???"
-"Sarayda kalıp karınız olacağımı söylemiştiniz;bunu kabul ediyorum
burda kalıp eşiniz olacağım...Ama bunun için bir şartım var..."
-"Benim yanımda olmak şart ileri sürecek kadar kötü mü senin için ???"
-"Kabul edecekmisiniz majesteleri ???"

Kral ellerini geri çekip So Eun'un karşısına yere oturdu;
-"Düşündüğüm şeyi isteyeceksin öyle değil mi ???"
-"İl Woo'yu serbest bırakın..."
Bu cevabı beklediği halde yinede sinirlenmişti kral;
-"Onun için kendini feda ediyorsun yani ???"
-"Eğer kabul ederseniz şartım bu majesteleri..."

So Eun en ufak bir duygu ifadesi yansıtmamıştı krala;yüzü hala geldiği
ilk andaki gibi hissizdi...Bu hali dahada sinirlendirmişti
kralı;söylediği hiçbir şeye
tepki vermeden sadece İl Woo'yu bırakmasını istemesine dayanamıyordu...
Ani bir hareketle So Eun'u kolundan tutup kendine doğru çekti...So Eun
kralın kendisine yaklaştığını farkedince hemen gözlerini
kapatmıştı;görmezse daha kolay katlanabilirdi...
Geri doğru itilince gözlerini açtı;kral onu bırakıp ayağa kalkmıştı...Bakışlarında öfke hakimdi;
-"Benim eşim olacaksın ama şart ileri sürerek değil....İl Woo vatana
ihanet suçuyla yarın idam edilecek sende bu sarayda benimle birlikte
kalacaksın.."
Kralın sesini yükseltmesinden korkmuştu So Eun;kralın
geri adım atmaması zorla muhafaza ettiği soğukkanlılığını
bozmuştu...Gözlerinden akmaya başlayan yaşlarla birden
eğilip
kralın ayağına kapandı...Böyle bir tepki beklemeyen kral şaşkınlıkla
bakarken;So Eun'un hıçkırıkları kelimelerine karışmıştı;
-"Majesteleri yalvarırım bırakın onu...Ne isterseniz yaparım ;no'lur İl Woo'yu serbest bırakın..."

Kral bir anlık şaşkınlıktan sonra yine sinirine yenik düşmüştü...So
Eun'u omuzlarından tutup yukarı kaldırdı;yüzüne bakarken öfke doluydu;
-"Ondan bir daha sakın bahsetme..."
-"Majestleri..."
-"Onun için kendini feda etmeyeceksin anladın mı beni ??"
So Eun ağlamasını durdurmaya çalıştıkça daha da artıyordu...Kralın
tuttuğu omzundaki sızı dahada çoğaltıyordu gözyaşlarını...Kral birden
durup ellerini gevşetti;kafasını
So Eun'un omzuna doğru uzatınca
eline bulaşan kanı gördü...So Eun'u bırakıp arkasına geçti;onu ayağa
kalkmaya zorlarken yarasını kanatmıştı...

Yüzündeki öfke
biranda endişeye dönmüştü...So Eun'u diğer kolundan yavaşça tutup biraz
önce kendi kalktığı yere oturttu;So Eun tepki vermeden onun
istediklerini
yapıyordu...Kral yaraya bakmak için elbisesinin yakasını geri doğru açınca birden ayağa kalktı So Eun;
-"Ben hallederim majesteleri..."
-"Sana dokunmama dayanamıyorsun öyle değil mi ???"

So Eun cevap vermeden başını önüne eğdi...Kral haklı olduğunu anlayınca elini uzatıp yüzüne dokundu;
-"Ama kabul ettiğin şeyle bundan kaçamazsın..."
-"Size kabul ettiğimi söyledim ama şartımı--------"
-"Ama şartını kabul edersem öyle mi ??"
-"Evet majestleri..."
Kral yanağını tuttuğu elini boynuna kaydırıp kafasını kendine doğru
yaklaştırdı;bu sefer gözlerini kapatmamıştı So Eun...Kralla burun buruna
gelmişken
gözlerinin içine bakıyordu...Kral biraz geri çekilip So Eun'u bıraktı;
-"Odana dön..."
-"Majesteleri kararınız ne olacak ???"
-"İl Woo vatana ihanet etti;onu bırakamam..."

So Eun düşünmeden elini kaldırıp kralın kolunu tuttu;birkez daha onun yüzünden başkasının ölmesine dayanamazdı;
-"Ama majesteleri bu doğru değil;o kitapların İl Woo'ya ait olmadığını benim kadar sizde çok iyi biliyorsunuz..."
-"Kendi ağzıyla ona ait olduğunu itiraf etti...."
-"Benim çantamdan çıkan kitaplar nasıl ona ait olabilir ??? Eğer o
kitaplar yüzünden birisi ceza alacaksa sahibi olarak bunun benim olmam
gerekmez mi ???"

Kral arkasını dönecekken So Eun'un sözüyle
birden durmuştu;kendini onun için feda etmesi yetmiyormuş gibi şimdide
ölümü göze almasına öfkelenmişti;
-"Ne yani idam cezasını senin mi hakettiğini söylüyorsun ???"
-"O kitaplar benim;eğer onlar yüzünden biri öldürülecekse bu kişi İl Woo değil ben olmalıyım..."
Kral So Eun'un saçlarından tutup yüzüne doğru yaklaştırdı;
-"Sakın bir daha onu bana karşı savunma anladın mı ???"
-"O zaman gitmesine izin verin...."
-"Derhal odana git...."
-"Majestleri...."

Kral kapıyı açıp So Eun'a dışarı çıkmasını söyledi...İtiraz etsede
faydası olmayacağını anlamıştı So Eun;sessizce odadan çıkıp askerlerin
tuhaf bakışları
arasında yürümeye başladı...Biraz ilerde merakla onu bekleyen Lady Song omzundaki kanamayı görünce telaşlanmıştı;
-"Yaranız yine kanamış ne oldu ??? Yoksa majesteleri birşey mi yaptı ???"
-"Hayır yok öyle birşey ...."
-"Tamam cnm sinirlenmeyin,hadi odaya gidip sargıyı değiştirelim.....Bu kadar çok kanaması hiç iyi değil..."

Odaya geldiklerinde Lady Song yarayı temizleyip yeniden sardı..So Eun'un tek kelime etmeden öylece durması dikkatini çekmişti;
-"Siz iyi misiniz ??"
-"Artık gidebilirsiniz gerisini ben hallederim..."
-"Emin misiniz;isterseniz burda kalabilirim..."
-"Gerek yok teşekkür ederim...."
Lady Song odadan çıkınca daha fazla dayanamayıp yeniden ağlamaya
başladı So Eun....Yaşadıklarına artık tahammül edecek gücü
kalmamıştı;ama tüm bunların
karşısında yapabildiği tek şey
ağlamaktı....Dışardan gelen sesle kapıya baktı;bir gölge kapının önünden
geçmişti....Lady Song'un yeni gittiğini düşünüp üzerinde durmamıştı...
Düşünmesi gereken o kadar çok şey varken kapıdan geçen bir gölge çokta önemli değildi zaten.....
...............................

Güneş yükselmeye başlayınca odasından çıktı;bütün gece gözüne uyku
girmemişti....Omzunun acısı kalbindeki sızıyla birleşince dayanılmaz bir
hal almıştı...
Ayaklarını sürüye sürüye İl Woo'nun tutulduğu yere doğru yürümeye başladı;belki bir ihtimal görebilirim diye düşünüyordu...
Nezarethaneye yaklaştıkça artan kalabalık dikkatini çekmişti;sabahın bu
kadar erken saatinde bu kalabalık normal değildi...Adımlarını
hızlandırıp oraya yaklaştı;
köşede Mi Ra ve babasını görünce merakı korkuya dönmüştü...
Mi Ra So Eun'un geldiğini farkedince babasının kulağına birşeyler
söyleyerek ona doğru yürümeye başladı...O yaklaştıkça So Eun'un kalp
atışları değişiyordu...
Babasının ve onun yüzündeki ifadeden hoşlanmamıştı;
-"Mi Ra bu saatte ne işin var sarayda ???"
-"Abim için gelmiştim..."
-"Peki gördün mü onu ??? Durumu nasıldı ???"

Mi Ra bakışlarını So Eun'un gözlerine dikmiş;birşeyler arıyor gibiydi;
-"Ne yaptın sen ???"
-"Ne ???"
-"Abim iki saat önce Jeju adasına sürgüne gönderilmiş....Karanlıkta kimseye haber verilmeden;sorgulanmadan,konuşmasına izin verilemeden götürmüşler onu..."

So Eun duydukları karşısında geri doğru sendeledi...Ayakta zor tuttuğu
bedeni o andan itibaren isyan edercesine ağırlaşmıştı....Mi Ra kötü
olduğunu gördüğü
halde hiçbir tepki vermemişti;
-"Abim asla
vatana ihanet etmezdi;durumlar neyi gerektirirse gerektirsin....Suçsuz
olduğu halde sürgün edildi ve hiçbir şey söylemedi;bu tuhaf değil mi
???"
So Eun kendini zorlayarak bedenini ayakta tutmaya çalışıyordu;
-"Benim yüzümden olduğunu mu düşünüyorsun ???"
-"Suç teşkil eden kitapları bulundurmakla suçlanıyor abim...O kitaplar sana ait öyle değil mi ???"

Mi Ra'nın bakışlarındaki kırgın ifade dahada üzmüştü So Eun'u;tutunacak kimsesi kalmamışken Mi Ra'yı da kaybetmişti şimdi;
-"Benden nefret ediyorsun öyle değil mi ???"
-"Bimiyorum hiçbirşey bilmiyorum....Ne düşüneceğimi ne yapmam
gerektiğini bilmiyorum...Abimin sürgüne gönderilmesinin nedeni So Eun
diyorum ama bir yandan da
o bunu isteyerek yapmadı onun suçu yok diyorum...."
-"Mi Ra ben çok üzgünüm........"
-"Bende üzgünüm ama bu hiçbirşeyi değiştirmiyor...."

Mi Ra daha fazla konuşamayacağını anlayınca So Eun'un yanından ayrılıp
babasının yanına döndü;ona baktıkça ondan nefret etmekten
korkuyordu...So Eun arkasından bakarken
ruhu alınmış bir beden
gibiydi...Krala yalvarmasına rağmen öldürmese bile sürgüne göndermişti
İl Woo'yu;sürgünde ölmeden ölüm değil miydi zaten...
Ayakları
bedenini taşıyamayacak hale geldiği anda arkasından biri tuttu onu;kral
olma ihtimalini düşününce hemen kendini ileri çekip kurtulmuştu onu
tutan kollardan...
Kim olduğuna baktığında şaşkın bir çift gözle karşılaşmıştı;
-"Sen iyi misin So Eun ???"
-"Shim Waa !!!"
-"Ben düşeceksin zannetmiştim o yüzden tuttum;eğer rahatsız olduysan özür dilerim..."
So Eun kafasını sallayıp sorun olmadığını söyledi;asıl özür dilemesi gereken oydu;
-"Sende benden nefret ediyorsun öyle değil mi ???"
-"Bunu nerden çıkardın şimdi ??"
-"Benim yüzümden arkadaşın sürgüne gönderildi....Etrafımda bulunan herkese zarar veriyorum..."

Shim Waa elini kaldırıp So Eun'un omzuna koydu;bandajı farkedince hemen geri çekmişti elini;
-"Yaran hala iyileşmedi öyle değil mi ???"
-"İçimde o kadar çok yara açıldı ki onun iyileşmesi o kadar da önemli değil..."
-"Öyle söyleme;ok yarası çok tehlikelidir...O gece ölebilirdin..."
-"Ben ölmedim belki ama beni korumaya çalışan Yan Sang öldü;yine benim yüzümden..."

So Eun yaşların hücum ettiği gözlerini silmeye çalışırken Shim Waa ona doğru eğildi;
-"Benimle gel..."
-"Nereye ???"
-"Gel...."
So Eun kendisiyle gelmesini söyleyen Shim Waa'nın peşinden yürürken
nereye gittiklerini merak ediyordu...İl woo sürgüne gönderilmişti,Mi Ra
kendisinden nefret
ediyordu...Kral büyük ihtimalle İl Woo'nun canını bağışlama karşılığında karısı olma isteğini yineliyecekti...
Tüm bunların üstüne Shim Waa'nın onu götürdüğü yeri merak etmek
yersizdi aslında...Shim Waa'nın döndüğü yolu görünce biran duraksadı So
Eun;
-"Niye oraya gidiyoruz;bu yol eski kralın dinlenme konutuna gidiyor öyle değil mi ???"
-"Evet oraya gidiyoruz zaten;acele et birilerine görünmeyelim..."

Konutun önüne geldiklerinde So Eun meraklı gözlerle Shim Waa'dan açıklama bekliyordu;
-"Niye geldik şimdi buraya..."
-"İçeri girip kendi gözlerinle gör..."
-"Ne var içerde ???"
-"Gir ve bak...."
So Eun Shim Waa'nın anlam veremediği tuhaf bakışlarının arasında kapıyı
açıp içeri girdi...Aşinası olduğu bu odada farklı birşey
görememişti...Geri çıkacakken
köşedeki bezin kıpırdadığını
farketti...Dışarda Shim Waa bekliyordu ama yinede korkmuştu...Ürkek
adımlarla beze doğru yaklaştı;titreyen elleriyle açtığı
bezin altındakini görünce sadece tek kelime çıkmıştı ağzından ;
-"Yan Sang !!!!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:35 am

36.BÖLÜM
Elini uzatıp Yan Sang'a
dokundu;hayal yada rüya değildi....Gerçekten yerde serili yatağın içinde
yatan Yan Sang'tı....Etrafına baktı So Eun;kenarda ilaçlar,
sargı bezleri ve yemek tabakları vardı....Bir süredir burda kalıyormuş gibi bir görüntü vardı ortada...
Ucunu açtığı örtüyü tamamen geri açtı;Yan Sang'ın göğsü sargılar
içindeydi...Okların isabet ettiği üç yerde oluşan kızıllık gerçek
olduğunu onaylar gibiydi
Yan Sang'ın...Derin bir nefes alıp elini
kanlı sargının üzerinden Yan Sang'ın kalbinin üzerine koydu;atışlarını
hissedebiliyordu...
Öldüğünü düşünürken şimdi karşısındaydı...Son
zamanlarda hep ağlamıştı ama şimdi ilk defa üzülmediği halde gözlerinden
yaşlar akıyordu...Neler olup bittiğini
öğrenmek istiyordu.... Shim
Waa'yla konuşmak için ayağa kalkacağı vakit birden durdu;elinde
hissettiği el olduğu yere çivilemişti onu....Kalktığı yere oturup
Yan Sang'a baktı;gözlerini açmış ona bakıyordu;
-"Gidiyor muydun ???"
-"Yan Sang !!! Bu sensin gerçekten öyle değil mi ??? Rüya görmüyorum değil mi ??"
-"So Eun sakin ol..."

Yan Sang yattığı yerde doğrulmaya çalışınca So Eun eğilip yardım
etti,belli etmemeyede çalışsa yüzündeki ifadeden canının yandığını
anlamıştı So Eun;
-"Yaraların çok acıyor olmalı;ok yarasının ne kadar acıttığını çok iyi biliyorum..."
So Eun'un omzunu göstererek yaptığı zoraki şakaya zoraki bir
gülümsemeyle karşılık vermişti Yan Sang...İkisininde yüzünde biranlık
beliren gülümseme kaybolmuş
yerini yine endişe ve hüzne
bırakmıştı...So Eun merak ettiği soruların cevabını almak
istiyordu;gözleri hala Yan Sang'ın kan sızan sargılarındaydı;
-"Anlatacak mısın ???"
-"Burda olma nedenimi mi yoksa o gece nasıl kurtulduğumu mu ???"
-"Ben o gece öldüğünü düşünmüştüm...Benim yüzümden askerlerin oklarının hedefi olmuştun..."

Yan Sang elini uzatıp So Eun'un yanağından süzülen yaşları sildi;
-"Yaralanmam senin yüzünden değildi;bunun için kendini suçlama..."
-"Ama askerler beni kaçıranın sen olduğunu düşündükleri için seni hedef almışlardı...O oklar yüzünden ölebilirdin..."
-"Ama ölmedim yaşıyorum öyle değil mi ??? Kendini suçlamaktan vazgeç..."
-"Peki ama nasıl kurtuldun ??? Saraya nasıl getirildiğimi
hatırlamıyorum;yara yüzünden bayılmışım ama sen en son
yerdeydin...Göğsüne saplanmış üç ok vardı;bunu
askerler yaptığına göre onlar olamaz değil mi ??"

Yan Sang oturduğu yerde daha rahat bir pozisyon bulmaya
çalışıyordu;oturmak canının daha fazla yanmasına neden oluyordu...So Eun
bunu farkedince tekrar yatması
için elini sırtına koyarak yavaşça
geri itti Yan Sang'ı...Yan Sang yatmamak için ileri doğru gelince yüz
yüze gelmişlerdi...So Eun o gece Yan Sang'dan duyduğu
son sözleri hatırlayınca yavaşça geri çekildi;bedeninde neden olduğu yaralardan sonra birde kalbinde yara açamazdı...
Yan Sang'da hatırlamıştı aynı geceyi;o an hayatının sonuna geldiğini
düşündüğü için söylemek istemişti hislerini...Bir daha karşılaşmayı hiç
düşünmediği için
içindekileri söylemeden ölmek istememişti...Ama
şimdi So Eun yine karşısındaydı ve o sözleri yüzünden kendini rahatsız
hissettiğine emindi....Kalbinde başkası varken
bunları öğrenmek onun içinde zor olmuş olmalıydı....
So Eun'un sessizleştiğini görünce hafif yana dönüp sırtını duvara
yasladı;bu şekilde durmak daha rahat hissettirmişti...Bu şekilde daha
rahat konuşabilirdi;
-"Senin omzun nasıl ??? Sarayda kolayca tedavi edilebilecek bir yaraydı;iyileşmiş olmalı..."
-"Pek sayılmaz hala ilk günkü gibi acıyor..."
-"Neden ???"
-"Biraz fazla hırpalandı diyelim....Onu bırakda soruma cevap ver o gece nasıl kurtuldun askerler değildi değil mi ???"
-"Hayır askerler değildi;onlar seninle birlikte dönmüşler...Bana yardım edip buraya getiren birbaşkasıydı..."

So Eun'un merakı iyice artmıştı...Yaralandığı yer insanların sık
geçtikleri bir yer değildi;üstelik saraya getirdiğine göre burdan biri
olmalıydı ama kim;
-"Kim yardım etti o zaman ???"
-"İl Woo !!!!"
So Eun merakla beklediği cevabı alınca donakalmıştı;nasıl olduğunu bile
soramıyordu şaşkınlıktan....Yan Sang açıklama yapması gerektiğini
anlamıştı;
-"O geceye dair hatırladığım tek şey sensin....Sonrasında gözlerimi açtığımda burdaydım ve İl Woo'da başımdaydı...."
-"A...ama bu nasıl olabilir ??? İl Woo o zaman saklanıyordu..."
-"Saklanması seni görmesine engel olmamıştı ama öyle değil mi ???"

So Eun nasıl olabileceğini düşünürken Yan Sang'ın son sözü daha da
şaşırtmıştı onu;demek ki hizmetçilerin onu gördüğü akşam oda İl Woo'yu
görmüştü...
O yüzden ertesi sabah tuhaf davranmıştı ona karşı....

-"Peki ama İl Woo'nun orda ne işi varmış;orda mı saklanıyordu yoksa ???"
-"Hayır burda saklanıyormuş benide o yüzden buraya getirdi zaten..."
-"Nee ??? Ortalarda görülmesi tehlikeliyken nasıl sarayda saklanabilir ki ???"
-"Birinden saklanmak istiyorsan;onun yanından ayrılmayacaksın....Seni
uzaklarda aramaktan yanına bakmaya fırsatı olmayacaktır...Öyle değil mi
???"
So Eun başını sallayarak onayladı Yan Sang'ı;konuşacak gücü
kalmamıştı....Başından beri sarayda saklanıyordu demekki İl Woo;ama hala
Yan Sang'ı nasıl
bulduğunu anlamamıştı;
-"Peki o zaman orda ne işi vardı ???"
-"Senin kaçırıldığını anlayınca aramak için gelmiş...İl Woo iz sürme
konusunda iyidir;ondan kaçmak hiçde kolay değil...Askerlerin seni
götürdüğünü görünce
yanına gelememiş;malum o sıralar saklanması
gerekiyordu...Beni görüncede alıp buraya getirmiş;yaralarım ağırdı bu
yüzden çok zorlanmış olmalı..."

So Eun tekrar Yan Sang'ın
sarılı göğsüne baktı;kan izlerinden biri tam kalbinin
üzerindeydi...Elini uzatıp o izin üzerine koydu;
-"Ok tam kalbine isabet etmişti;yaşaman gerçekten imkansızdı..."
-"Aslında imkansız değildi..."
So Eun ne demek istediğini anlamamıştı...Yan Sang eliyle yaralarını
tutup yanına eğildi;tekrar kalktığında elinde küçük bir paket vardı;
-"Bu ilaçları senin yaranın tedavisi için almıştım o gece...Dönerken
Bakan Park ve adamlarıyla karşılaşınca elbisemin içine koymuştum;okun
ucu önce ona isabet ettiği
için çok içeri girmemiş;bu yüzden yaşamamı sana borçluyum aslında..."

So Eun elini omzuna götürdü;
-"En azından bir işe yaramışım..."

İlaç paketini eline alıp üstündeki ok izine baktı;içindeki sert ot
köklerine takıldığı için bedenine girmesine engellemişti okun...Yan
Sang'ın oktan bahsederken
söylediği diğer şey yeni dikkatini çekmişti;
-"Bir dakika sen az önce bakan Park'ı mı gördüm dedin ???"
-"Evet ilaçları alıp dönerken onunla karşılaşmıştım..."
-"Seni gördü ve gitmene izin mi verdi yani ???"
-"Aslında bir şartı vardı ama şimdi herkes gibi oda öldüğümü düşünüyordur herhalde..."

So Eun şok üstüne şok yaşıyor gibiydi;bugün yaşadıkları ağır gelmişti
omuzlarına...Önce kral,sonra İl Woo'nun sürgüne gönderilişi,Mi Ra'nın
küskünlüğü derken
şimdide öldü sandığı Yan Sang çıkmıştı
karşısına....Soracağı çok şey vardı ama Yan Sang'ın yüzünden rahatsız
olduğunu anlayınca vazgeçti;
-"Benim şimdi gitmem gerekiyor;ortadan kaybolduğum anlaşılırsa senin için tehlikeli olur..."
-"Tamam git...Ama benim için birşey yapmanı istiyorum;İl Woo'ya gelmesini söylermisin onunla konuşmam gerekiyor..."
So Eun tam ayağa kalkacakken tekrar yerine oturdu;Yan Sang'ın henüz olanlardan haberi olmadığını anlamıştı;
-"İl Woo gelemez..."
-"Neden ???"
-"Benim yüzümden sürgüne gönderildi....."
Yan Sang'a gelmişti şaşırma sırası;birden bire sürgüne gönderilmesi tuhaftı;
-"İl Woo neden sürgüne gönderilsin ki ??? O kralın en güvendiği
adamıydı;üstelik neden senin yüzünden gönderilmiş oluyormuş ???"

Shim Waa'nın dışardan seslenmesiyle konuşmayı bırakıp ayağa kalktı So Eun;
-"Sonra anlatırım sen şimdi dinlen;benim gitmem gerekiyor..."
-"Ama So Eun-----"
Yan Sang'ın sözünü bitirmesine fırsat bırakmadan odadan dışarı çıktı So
Eun;kralla aralarında olan şeyden bahsetmekten utanmıştı...Shim Waa
gitmeleri gerektiğini
söyleyince itirazsız onu takip etti...Askerlere görünmemeye çalışarak odasına döndü;Shim Waa o odaya girince gitmişti....
So Eun odanın ortasına oturdu;bugün yaşadıklarını düşünüyordu...İl Woo
sürgüne gitmişti ve Yan Sang hala hayattaydı...Dışardan lady Song'un
sesini duyunca ayağa kalkıp
kapıyı açtı...Lady Song'un yüzünde her zamankinden daha heyecanlı bir ifade vardı;
-"Kraliçe sizi görmek istiyor;lütfen benimle gelin...."
-"Neden olduğunu söyledi mi???"
-"Şeyy benden duymanız doğru değil;gittiğimizde kraliçe açıklayacaktır..."
Lady Song'un söylemekten çekinmesiyle daha da meraklanmıştı So
eun;konuşmaktan çekinmeyen birinin susması için çok önemli bir nedeni
olmalıydı..Ayakkabılarını
giyip Lady Song'un yanına geldi;kraliçeye kadar bekleyemezdi;
-"Lütfen söyleyin neler oluyor ???"
-"Şeyyy tamam söyleyeceğim ama bildiğinizi belli etmeyeceksiniz..."
-"Tamam söz veriyorum..."
Lady Song birilerinin duymasından endişe eder gibi kulağına doğru eğildi;
-"Majesteleri kral; ana kraliçeye sizinle evlenmek istediğini söylemiş........
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:36 am

37.BÖLÜM
Kraliçe gözucuyla Lady
Song'a baktı;ağzını sıkı tutmasını söylediği halde So Eun'un
tavırlarından konuyu bildiğini anlamıştı...Lady Song müsade isteyip
odadan
çıkınca kraliçe ayakta zor duran So Eun'a oturması için yer gösterdi;
-"Song söylemiş anlaşılan;bana birşey bırakmamış..."
-"Kraliçem !!!"

So Eun birşeyler söylemek istiyordu ama boğazına düğümlenen hıçkırıklar
mani olmuştu buna...Kraliçe oturduğu yerden kalkıp So Eun'un yanına
geldi;yine akmaya başlayan
gözyaşlarını silmeye çalışırken havadaki gerginliği azaltmaya çalışıyordu;
-"İlk geldiğinde hep özür diliyordun;şimdide durmadan ağlıyorsun.....Yakında yanaklarında gözyaşlarının izi çıkacak...."
So Eun kraliçenin yüzünde gezinen elini tutup sıkıca tuttu;tuttuğu elin sahibi ona yardım edebilecek tek kişiydi;
-"Kraliçem ben şimdi ne yapacağım ??? Ben kralla evlenemem;biliyorsunuz ben---------"
-"Çünkü sen İl woo'yu seviyorsun;öyle değil mi ??? Ama yapabileceğim
hiçbirşey yok üzgünüm...Krala onun hayatını bağışlaması karşılığında
teklifini kabul edeceğini
kendin söylemişsin;yani artık geri dönüşün yok üzgünüm..."
-"Ama İl Woo sürgüne gönderildi;ben onu serbest bırakmasını istemiştim..."
-"İl Woo idam edilecekti ama majesteleri idam kararını iptal edip
sürgüne gönderilmesini istedi...Yani isteğini bir bakıma gerçekleştirmiş
oldu..."

Kraliçe sözlerinde haklıydı;İl Woo'nun idam kararı
sürgüne çevrilmişti..Ama yinede bu kabullenebileceği bir durum değildi
So Eun'un;
-"Kraliçem no'lur bana yardım edin....Majesteleriyle konuşursanız belki kararından vazgeçer..."
-"Üzgünüm ama yapabileceğim pek birşey kalmadı...Bu konu ana kraliçenin elinde artık;son kararı o verecek..."
So Eun başını önüne eğip gözlerini silerken aklına gelen şey küçükte olsa bir umut ışığı olmuştu beyninde;
-"Kraliçem ;ben asil değilim biliyorsunuz...Ana kraliçe bu yüzden beni onaylamazsa bu evlilik olmaz öyle değil mi ???"
-"Evet demek isterdim ama ne yazık ki öyle bir ihtimal yok..."
-"Neden ??? Bir kralın asil olmayan biriyle evlenmesi normal mi ???"

Lady Song birden içeri girince kraliçe cevap veremeden ona dönmek zorunda kalmıştı;
-"Sana kaç kere saygısızca içeri girmemeni söylemiştim..."
-"Ama kraliçem So Eun -----""
-"Ona nasıl So Eun diye hitap edebilirsin;arkadaşın mı o senin ???"
-"Özür dilerim kraliçem..."
Lady Song kraliçenin azarıyla söyleyeceği önemli haberi veremeden
başını önüne eğmişti....Kraliçe siniri geçince Lady Song'a geliş
nedenini soracakken
açılan kapıdan gireni görünce birden ayağa
kalktı...So Eun kapıya arkası dönük olduğu için ancak kraliçe ayağa
kalkınca farketmişti odaya birinin girdiğini...
Ayağa kalkıp arkasını dönünce kraliçeyle aynı yüz ifadesi oluşmuştu ondada....
Ana kraliçe mahiyetindeki saray hanımlarına dışarda beklemelerini
söyleyerek onları dışarı çıkardı....Lady Song'ta kraliçenin işaretiyle
çıkınca odada üçü
yanlız kalmıştı...
So Eun korkudan başını
önüne eğmiş titreyen ellerini saklamaya çalışıyordu;ana kraliçeyi daha
önce hiç görmemişti ama Mi Ra'nın ilk geldiğinde dediği gibi varlığını
hissedebiliyordu sarayda......Ana kraliçe karşısına gelip durunca korkusu büsbütün artmış ayakta duracak gücü kalmamıştı...
Anakraliçe eliyle So Eun'un çenesinden tutup başını yukarı
kaldırdı...Bir süre yüzünü inceledikten sonra bırakıp karşısındaki
sandalyeye oturdu;kraliçe kendini
çabuk toparlamış ve ana kraliçeyi selamlamıştı;
-"Hoşgeldiniz annecim ...."
-"Majestelerinin bahsettiği kız bu mu ????"
-"Evet annecim; bu So Eun..."

Kraliçe onu takdim ederken So Eun'a ana kraliçeyi selamlamasını işaret
etmişti...So Eun korkuyla eğilip ana kraliçeyi selamladıktan sonra
tekrar geri çekildi;
ana kraliçenin yüzüne bakmaya cesaret bile edememişti...
Ana kraliçe bir müddet So Eun'u inceledikten sonra kraliçeye döndü;
-"Bildiğin gibi yarın sonra majesteleri kralın doğum günü....So Eun'un
cariyelik merasimini bugün yapabiliriz böylece kralımız doğum gününde
daha rahat olur...
Hazırlıklarla ben ilgileniyorum;zaten çok büyük bir tören olmasına gerek yok sadece kabul töreni yeterli..."

So Eun ana kraliçenin söylediklerini duyunca korku ve endişeyle
kraliçeye baktı;kraliçe sadece başıyla onaylayarak tepki
vermişti...Bugün cariyelik töreninin
yapılacağını söylüyordu ana
kraliçe...O kralı vazgeçirmek için bahaneler bulmaya çalışırken ana
kraliçe yarın onun karısı olacağını söylüyordu...
Ana kraliçe ayağa
kalkıp kapıya yönelince So Eun tüm cesaretini toplayarak bir adım öne
geldi;ana kraliçenin bunu onaylamaması için herşeyi yapabilirdi...

Tam ana kraliçeye seslenecekken kolunu tutan elle aniden durdu...Kraliçe
birşey yapacağını anlamış ve So Eun'u durdurmuştu...Ana kraliçe odadan
çıkınca So eun'u
sandalyeye oturtarak elini omzuna koydu;
-"Sen
itiraz ettikçe majesteleri dahada çok sinirlenecektir...Eğer bu konuyla
ilgili ana kraliçeye itiraz edersen majesteleri bunu hoş
karşılamayacaktır....
Sana daha öncede söyledim;majesteleri
sevdikleri için herşeyi yapmaya göze alır....Ana kraliçe onaylamasaydı
bile bu tören yinede gerçekleşirdi..."
-"Ama herşeyin bu şekilde bitmesine izin veremem..."
-"Neden hayatın sona eriyormuş gibi konuşuyorsun ??? Tamam başkasını
seviyordun ve sevdiğin şuan sürgünde...Üzgünsün belki kızgınsın ama ne
yaparsan yap
bunları değiştiremezsin...Neden kabullenmeyi düşünmüyorsun ???"

So Eun hayretle açtığı gözleriyle kraliçeye bakıyordu;bunu nasıl
isteyebilirdi ondan ??? İl Woo'dan vazgeçmesini;kralın karısı olmayı
kabullenmesini nasıl beklerdi ?
So Eun kendisine şaşkınlıkla
bakarken Kraliçe bebek prensin ağlamasıyla onun yanından ayrılıp yatağın
yanına gitti;bebeğini kucağına aldığında bebek birden

susmuştu....Kucağından indirmeden tekrar So Eun'un yanına gelip
karşısına oturdu;bebeğine bakarken So Eun'un birşeyleri farketmesini
sağlamak istiyordu;
-"Prens yatakta tek başınayken ağlıyordu;çünkü
yalnız olduğunu zannetmiş ve korkmuştu...Ama kucağıma aldığımda beni
kokumdan tanıdı ve hemen sustu öyle değil mi ???"
-"Evet kraliçem;çünkü onun annesisiniz...Sizin kucağınız onun için en güvenli yer..."
-"Çok doğru benim kucağım onun için en güvenli yer....Onunla birbirinize benziyorsunuz farkında mısın ???"

So Eun kraliçenin sözüyle önce bebeğe sonra kendine baktı;nasıl küçük
ve masum bir bebeğe benzeyebilirdi ki ?? Yorum yapmadan kraliçenin
açıklamasını bekledi...
Kraliçe ayağa kalkıp bebeği So Eun'a
uzattı;So Eun önce almak istememiş ama kraliçe ısrar edince mecbur
kalmıştı...Daha önce hiçbir bebeği kucağına almadığı için nasıl
tutulacağını
bilmiyordu...Bebekte bu durumdan rahatsız olmuş
mızmızlanmaya başlamıştı...Kraliçe daha düzgün tutmasına yardım edip
yerine oturdu...
Kraliçenin gösterdiği gibi tutmaya çalışırken bebekte sakinleşmiş ve derin bir uykuya dalmıştı So Eun'un kucağında...

-"Şimdi senin kucağındada mutlu görünüyor;çünkü sende onun için tehlikeli değil güvenlisin..."
-"Kraliçem ne demek istediğinizi anlamıyorum ..."
-"So Eun biliyorum İl Woo'yu seviyorsun ve hayatının geri kalanında
onunla olmak istiyorsun...İl Woo senin için güvenli bir liman gibi;onun
yanındayken huzurlu ve mutlusun...
Ama onunla olman artık mümkün
değil...Yarın istemesende majestelerinin karısı olacaksın....Bebeğim
için ben güvenli bir limanım ama senin kucağındada gayet huzurlu...
Sende İl Woo'nun yanındayken mutlu ve huzurluydun...Belki de majestelerinin yanında da güvende olabilirsin..."

So Eun birden ayağa kalktı;kraliçenin öne sürdüğü şeyleri duymak istemiyordu;
-"Kraliçem bu imkansiz;ben asla burda mutlu olamam...Majesteleri İl
Woo'yu öldürmeden sürgüne gönderdi ama beni burda tutarak bir ölüden
farksız bıraktı...
Onun yanında asla güvende ve huzurlu hissetmeyeceğim..."

-"Sakin ol So Eun;istemesende bunu kabullenmek zorundasın...Üzgünüm ama
yapabileceğin başka birşey yok...Burda çok rahat
yaşayabilirsin;majesteleri seni seviyor...
İstediğin herşeyi yapacaktır senin için tabii gitmek dışında..."
-"Hayır istemiyorum,sarayıda kralın vereceği mutluluğuda
istemiyorum...Ben evime dönmek istiyorum sadece evime dönmek
istiyorum...."

Kraliçe kucağından uzattığı bebeğini alınca
hemen dışarı çıkmıştı So Eun;içerde daha fazla kalmaya
dayanamamıştı...Lady Song meraklı gözlerle kendisine bakıyordu;
ana
kraliçenin söylediklerini duyduktan sonra ne tepki vereceğini merak
ediyordu...So Eun ayakta durmaya zorladığı bedenini biraz daha
sıktı;şimdi düşüp bayılmak istemiyordu...
Konuşabileceği birine
ihtiyacı vardı....Mi Ra abisi yüzünden ona kırgındı;üstüne birde bu
olayı öğrenirse hepten kaybetmekten korkuyordu onu...
Aklına gelen
diğer isim Yan Sang olmuştu...Kendisini sevdiğini söylemişti ama şuan
konuşabileceği ondan başka biride yoktu...Kraliçenin konutundan ayrılıp
Yan Sang'ın kaldığı yere gitmek için yönünü değiştirdi;dikkat çekmemek
için sessiz hareket ediyordu...Köşeyi döndüğü an karşısına çıkan saray
hanımlarını görünce
korkuyla birkaç adım geri gitmişti...Yakalanmış
olamanın verdiği korkuyla telaşıda artmıştı....Belli etmemeye çalışarak
onları selamlayıp geçmeyi düşündü ama
saray hanımları birden etrafını çevirmişti...Bir tanesi ona doğru yaklaşıp önünde durdu;
-"Bizde sizi arıyorduk...Kendimi tanıtmama izin verin;ben ana
kraliçenin yardımcısı Lady Seo....Bu akşam yapılacak olan kabul
töreniniz için hazırlanmanıza
yardım edeceğim;lütfen şimdi beni takip edin..."
-"Ama benim gitmem gerekn bir yer vardı..."
-"Şuan hiçbirşeyle ilgilenmemeniz gerekiyor;gidelim..."
Lady Seo So eun'un koludan tutup yanında yürümesi için hafifçe
çekti...Diğer saray hanımlarıda arkalarından onları takip
ediyorlardı...Kralın şahsi konutunun hemen
bitişiğindeki odanın önüne geldiklerinde dördü hariç diğer saray hanımları dışarda kalmıştı...
Odaya girdiklerinde yerde serili bir sürü elbise görmüştü So Eun...Lady
Seo yere oturmasını söyleyerek birer birer elbiseleri üzerine tutmaya
başladı..
Diğer üç saray hanımıda görüşlerini
bildiriyordu...Seçtikleri bir elbiseyi So Eun'a giydirdiler;saray
hanımlarından biri saçlarını çözerken bir diğeri yüzüyle
ilgileniyordu....

So Eun hareketsiz bir robot gibi denilenleri yapıyordu sadece;kolunu
kaldır başını çevir....Hiçbirşey düşünemiyordu şimdi;beyni durmuş kalbi
konuşmaz olmuştu...
Son ana kadar bu durumdan kurtulabileceğini
düşünürken şimdiden sonra pes etmişti.. Kraliçenin dediği gibi;artık
geri dönüşü yoktu...."

Saray hanımları işlerini bitirip ayağa
kalktıklarında So Eun kendisine uzatılan aynaya baktı;yansıyan
görüntüdeki kızı tanımıyordu artık...Bir yabancı vardı
görüntüde;kendi varlığı kaybolmuştu...
Saray hanımlarının kurduğu sofranın başına; yine onların gösterdiği
şekilde oturdu....Hiçbir itirazı olmamıştı..Kadınlar dışarı çıkınca
önündeki sofraya baktı;
biraz sonra yanına gelecek olan krala ikram
etmesi gereken yemeklerle doluydu masa....Odanın diğer köşesine bakmaya
cesaret edemiyordu;yerde serili olan şeyi görmeye
dayanamazdı...
Dizlerini karnına doğru çekip başını üzerine koydu;olacakları
beklemekten başka yapabilceği hiçbirşey kalmamıştı....Kapının
açılıdığını hissedince yavaşça
kafasını kaldırdı;kral karşısında ona bakıyordu....
Elleriyle yerden destek alarak ayağa kalktı;kadınların söylediği gibi
selamlamaya çalışıyordu kralı...Gözlerinden bir damla bile yaş
düşmemişti;uyuşan bedenine
uyuyordu gözleride....Kral kapıyı kapatarak sofranın başına gelip oturdu;gözünü So Eun'dan ayırmıyordu;
-"Çok güzel olmuşsun;zaten güzeldin ama şimdi dahada parlamışsın..."

So Eun cevap vermeden kralın karşısına oturdu...Kurulmuş bir robot gibi
hareket ediyordu...Masadaki yiyeceklerden krala ikram etmek için eline
bir tabak aldı...
Kaşığı alırken bir anlık dalgınlığıyla elinden
düşürmüştü tabağı...Kırılan tabaktan sıçrayan parçalardan biri eline
batmıştı...Canının acımasına aldırmadan
kırık parçaları toplayıp
kenara koydu...Kralın farketmemesi için elinden akan kanı elbisesinin
eteğine bastırarak durdurmaya çalışıyordu...
Kral öne doğru eğilip So Eun'un saklamaya çalıştığı elini yukarı kaldırdı;başparmağından sızan kanı görünce telaşlanmıştı;
-"Parmağını kestiğin halde nasıl toplamaya devam edersin parçaları ???"
-"Önemli birşey değil majesteleri;sakarlığım için affedin lütfen..."

Kral böyle bir karşılama beklediği için şaşırmamıştı...Biraz ileriye
gelerek So Eun'un yanına oturdu;dizi dizine deyiyordu...So eun kralın
elinden çektiği elini
tekrar eteğine bastırdı;kafasını önüne eğmiş olacakları bekliyordu...Kral elini So Eun'un diğer elinin üzerine koydu;
-"So Eun bana bak..."
So Eun istemedende olsa kafasını kaldırmak zorunda kalmıştı...Kral bir
müddet yüzüne baktıktan sonra elini ona doğru uzattı...Elbisesinin
önündeki bağcığa uzanan
eli görünce gözlerini kapattı So Eun;herşeyin bittiği anda bir damla gözyaşı süzülmüştü yanağına....................
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:36 am

38.BÖLÜM
Gözlerini açtığında hava
yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı...Yatakta doğrulup hangi odada
olduğunu anlayınca birden ayağa fırladı...Dün bakmaya bile tahammül
edemediği yatağın içinde yatıyordu...Endişeli gözlerle etrafa bakarken
yatağın başucunda duran kralı gördü;sırtını duvara yaslamış uyuyordu...
So Eun yatağın üzerindeki yorganı alıp yavaşça kralın üzerine
örttü....Geri çekilirken kral kıpırdayınca uyandırmış olmkatan korkmuştu
So Eun ama kral bir
iki kıpırdanıştan sonra tekrar uykuya
dalmıştı....Derin bir nefes alıp karşısına geçti So Eun;dizlerini
karnına çekip başını üzerine koyarak kralı seyretmeye başlamıştı...

Krala bakarken dün geceyi düşünüyordu;elini ona doğru uzatınca nefret
etmişti ondan....Elindeki gücü kullanarak istediği herşeyi
yapabileceğini düşünmesine
tahammül edemiyordu...Öfkeli gözlerle
krala bakarken; uzattığı eli boynuna dolanınca siniri şaşkınlığa
dönüşmüştü...Kral beklemediği birşekilde sarılmıştı ona...
Bir süre o şekilde kaldıktan sonra geri çekilmiş ve istemediği sürece ona hiçbir şekilde dokunmayacağını söylemişti...
So Eun bunları düşünürken gözü eline kaydı;dün kestiği eli
sarılmıştı....Kral yatağa onun yatması konusunda ısrar edince ister
istemez kabul etmek durumunda
kalmıştı...Kendisine bakmasından
rahatsız olduğu için yorganı kafasına çekmiş;uyumamak için kendini
zorlasada bundan alıkoyamamıştı kendini...Demek ki kral
o uyuduktan sonra elini sarmıştı...

Kralın kıpırdamaya başladığını görünce toparlanıp dizlerinin üzerine
oturdu;yaptığı şey için ona minnettardı ve bundan sonra ona karşı asla
saygısız davranamazdı...
Kral gözlerini açtığında karşısında
kendisini izleyen So Eun'u görünce şaşırmıştı...Üzerine örtülmüş yorganı
görünce şaşkınlığı daha da artmıştı;
-"Yorganı sen mi üzerime örttün ???"
-"Üşümüş olmalısınız;çok özür dilerim benim yüzümden oldu..."
-"Ne zamandan beri orda oturuyorsun ???"
-"Bir süredir..."
Üzerindeki yorganı kenara itip oturduğu yerde doğruldu;kalkmaya
hazırlanırken So Eun'un tavırlarındaki endişeyi sezince durmuştu;
-"Birşey mi oldu ??"
-"Ben çok özür dilerim majesteleri..."
-"Sen yine mi özür dilemeye başladın ???"
So Eun tekrar özür dileyecekken kralın sözüyle birden durdu;bu sözü
gülümsetmişti onu....Günlerden sonra So Eun'un ilk kez güldüğünü
görüyordu kral;
-"Aldığım karara bu kadar çok mu sevindin ???"

So Eun bu kadar belli ettiği için kızmıştı kendine;konuyu değiştirmek için az önce ki özrünü devam ettirmeye çalıştı;
-"Majesteleri benim yüzümden rahatsız bir gece geçirdiniz;bu yüzden özür dilemiştim....."
-"Eğer o yatakta yatsaydım asıl o zaman rahatsız olurdum....En azından senin rahatsız olduğunu bildiğim için..."
-"Anlayışınız için çok teşekkür ederim majesteleri..."

Kral ayağa kalktı;gece boyunca o şekilde kaldığı için ayakları uyuşmuş
ve buda yürümesini etkilemişti...So Eun yardım etmek için ayağa kalkıp
yanına geldi;
-"İyi misiniz majesteleri ???"
-"İyim merak
etme,devlet meseleleriyle ilgilenirkende çoğu zaman yatakta
yatmıyorum....Kral bile olsam rahatsız uykuya alışkınım..."
-"Yardım etmemi ister misiniz ???"
-"Gerek yok..."
Odanın içinde biraz dolaşınca yürümesi düzelmişti kralın...Dışardan
gelen sesleri duyunca ikiside birbirlerine baktılar...Hizmetçiler sabah
kahvaltısını
adet olunduğu üzere odaya getirmişlerdi....Hizmetçiler izin istedikten sonra ellerinde tepsilerle odaya girdiler....Birkaç dakika içinde kurdukları sofrayı
bırakıp çıktıklarında kral ve So Eun yine başbaşa kalmışlardı odada...
Kral masanın başına geçerken So Eun'a da oturmasını söyleyince durdu So
Eun;iyi davranmasından da yüz bularak itiraz etmişti krala;

-"Majesteleri müsade ederseniz artık odama dönmek istiyorum.Bu oyun
bittiğine göre daha fazla burda kalmama gerek yok sanırım..."
-"Artık o odaya dönemezsin So Eun..."
So Eun;kraldan dünkü davranışlarını düşünüp makul bir cevap beklerken
duyduğu söz hoşuna gitmemişti...Kral eline aldığı kaşığı yemeğe
daldırırken konuşmasına devam ediyordu;
-"Ana kraliçe tarafındanda
onaylanarak benim eşim yapıldın;bugünde resmi olarak ilan
edileceksin...Sana dokunmayacağımı söyledim ama bu eşim olduğun
gerçeğini değiştirmez;bu yüzden artık bu odada kalacaksın..."
-"Ama majesteleri ben---"
-"Şimdi otur ve benimle birlikte yemeğini yee...Doğum günüm için
yapılacak olan kutlamalarda;ilk eşim olmasan bile yinede yanımda
olmalısın....Güçlü olabilmek içinde
yemek yemen gerekiyor..."

So Eun'un yüzündeki tebessüm yerini yine şaşkınlığa bırakmıştı;kralın
vazgeçtiğini düşünürken öyle olmadığını öğrenince yıkılmıştı...Gerçekten
karısı olmasa bile
herkes öyle zannedecekti;ve bunun ondan bir
farkı yoktu...Kralı sinirlendirmenin bir işe yaramayacağını bildiği için
masaya yaklaşıp oturdu;eline aldığı kaşığı düşürmemek için
sıkıca
tutuyordu....Boğazına düğümlenen lokmalarla yemeği yemeye çalışırken
kral zorlandığını farketmişti...Masadan kalkıp So Eun'un yanına
geldi;elini
saçlarının üzerine koyduğunda So Eun başını korkuyla aşağı çekmişti...

-"Korkmamanı söyledim sana;istemediğin sürece sana asla
dokunmayacağım...Benden daha fazla nefret etmene izin veremem...Ama dün
herkes cariyem olarak seçildiğini öğrendi;
eğer bundan vazgeçtiğimi söylersem senin hayatını mahvetmiş olurum...Kralın vazgeçtiği birine hiçkimse saygı duymayacaktır..."

So Eun başını kaldırıp krala baktı;onun hakkında ne düşüneceğini
şaşırmıştı...İyi olduğunu düşündüğü zaman birden dünyanın en kötü
insanıymış gibi davranıyordu...
Ondan nefret edeceği anda ise yine
ona yardım etmek istiyordu...Kral elini So Eun'un saçlarından çekip
omzuna koydu;omzunda hissettiği sızıyla yüzünü buruşturmuştu So Eun...
Kral bunu farkedince hemen elini geri çekti;
-"Yaran hala acıyor mu ??"
-"Evet majesteleri daha tam olarak iyileşmedi..."
-"Kendine dikkat etmelisin..."

Kral tekrar masaya oturacakken dışardan seslenen yardımcısının
söylediklerini duyunca kapıyı açıp dışarı çıktı....Yardımcısı saydıyla
selamladıktan sonra
söylediklerini tekrarlamıştı;
-"Doğum gününüz için komşu ülkelerin delegeleri geldiler majesteleri..."
-"Tamam hepsiyle en iyi şekilde ilgilenin...Törenden önce onlarla görüşeceğim...."
-"Emredersiniz majesteleri..."

Kral tekrar odaya döndüğünde So Eun masadan kalkmış kenarda
bekliyordu...O orda olduğu sürece rahat yemek yemeyeceğini anlamıştı
kral;hiçbirşey söylemeden
odadan çıkıp yalnız bıraktı So
Eun'u...Kral odadan çıkınca kapının önünde bekleyen asker ve
hizmetçilerde uzaklaşmıştı...So Eun derin bir nefes alıp masaya oturdu;
açtı ama kralın karşısındayken lokmalar boğazına dizilmişti...Yemeklere
uzandığı anda aklına gelen şeyle ayağa kalktı;onun kadar Yan Sang'ında
yemeğe ihtiyacı olmalıydı...
Masadaki yemeklerden bir bezin arasına
koyup kapıyı aralayarak dışarı baktı;ortalıkta kimsenin olmadığına emin
olduktan sonra odadan çıktı...
Herkes törenle ilgilendiği için
sarayın bu kısmında pek insan yoktu...Yinede tedbirli davranarak kimseye
görünmeden sarayın arka tarafına
geçip Yan Sang'ın kaldığı konuta
yöneldi...Odanın kapısının önüne gelince kapıya yaklaşıp içeriyi
dinledi;ses gelmeyince sesizce açıp içeri girdi;aynı anda
boynuna kılıç dayanmıştı....Korkudan elindeki yemekleri yere düşürmüştü So Eun...
Yan Sang kılıcı uzattığı kişinin So Eun olduğunu görünce hemen geri çekti"
-"Çok özür dilerim ben başkası zannetmiştim;öyle sessizce girince..."
-"Uyuyorsundur diye rahatsız etmek istememiştim...Ama benden başka kim gelebilirki nedne bu kadar tedirgin oldun ???"
-"Askerler arada birde olsa gelip kontrol edebiliyorlar...Sessiz girince onlardır diye düşünmüştüm..."
Yan Sang yere düşen bezin içindekileri görünce So Eun'a döndü;
-"Bunları bana mı getirmiştin ???"
-"Evet İl Woo olmadığına göre seninle ilgilenen biri yoktu;onun yerine ben ilgilenmek istedim..."
-"Sen İl Woo'nun vekili misin ??? Niye onun yerine yapıyorsun ??"

So Eun eğilip yere saçılan yemekleri tekrar bezin arasına topladı;İl
Woo'nun adını anmak bile tuhaf hissettirmişti...Ayağa kalkarken gözü Yan
Sang'ın ayakkabılarına
takıldı;odadan çıkmadığı halde ayakkabıları
çamur içindeydi...Yan Sang So Eun'un bakışlarının hedefini anlayınca
biraz geri çekildi;
-"Odada kalmak çok sıkıcıydı;bende biraz dolaşmak istemiştim..."
-"Ama bu çok tehlikeli bir gören olursa başın derde girebilir..."
-"Merak etme herkesin uyuduğu bir zamanda çıktım....Ama---"
Yan Sang söyleyip söylememek arasında tereddüt etmişti...So Eun bunu farkedince merakı artmıştı;
-"Ama ne ??? Birşey mi oldu dışardayken ???"
-"Saray mutfağında çalışan iki saray hanımını konuşurlarken
duydum;kralın bir cariye aldığından bahsediyorlardı...O cariye sen misin
???"

Yan Sang'ın sesindeki kırgınlığı hissetmişti So
Eun...Elindekileri kenara bırakıp ona döndü;Yan Sang'ın bunu öğrenmiş
olmasından rahatsız olmuştu;
-"Düşündüğün gibi değil aslında...Kralla evlenmiş falan değilim..."
-"Yani bahsettikleri cariye sen değil misin ???"
-"Hayır benim ama tam olarak cariye değilim...Kral kararından
vazgeçemeyeceği için öyle yaptı...Yani onun karısı falan değilim..."
-"İl Woo'yu sevdiğin için mi kralın cariyesi olmaktan rahatsızsın ???"

So Eun mahcup bir şekilde bakıyordu Yan Sang'a;onu sevdiğini söylemişti
ama şimdi başkasını sevdiğini biliyordu...Üstüne sevdiğini söylediği
kişi gerçekten
olmasada kralın cariyesiydi...
So Eun daha fazla onu incitmemek için gitmek istemişti..Kapıya yöneldiği anda Yan Sang kolundan tutup onu durdurdu;
-"Gitme imkanın varken İl Woo için kendini feda ettin;onu bu kadar çok mu seviyorsun ???"
-"Nereye gidebilirdim ki;gidecek bir yerim yok ..."
-"Madalyonun artık sende öyle değil mi ??? Evine gidebilirdin..."

Endişeyle açılan gözlerini Yan Sang'a çevirdi So Eun;madalyonu ve
gerçekte kim olduğunu biliyordu Yan Sang....Yaralandığı gün anlatmıştı
ama ne dediğini
anlamadığını söylemişti Yan Sang...Ama şimdi gerçeği bildiği anlaşılıyordu...Yan Sang şaşırdığını görünce yaklaşıp elini tuttu;
-"Merak etme bunu bilen başka biri daha yok...Sadece İl Woo ve ben..."
-"Ama nasıl ---??"
-"İl Woo'nun şüpheleri benim bildiklerimle birleşince çözmek çokta zor olmadı..Her nekadar bu inanılmaz olsada..."

Dışardan ses gelince ikiside konuşmayı bırakıp kapıya yöneldi;onlar
daha kapıya ulaşamadan kapı açılmış ve içeri biri girmişti...So Eun
yakalanmış olmanın
getirdiği korkuyla bakarken;Yan Sang'ın yüzünde
daha değişik bir ifade vardı....İçeri giren adam önce So Eun'a bakmış
ardından bakışlarını Yan Sang'a çevirmişti;
-"Yan Sang ???
-"Prens Sam Woo........"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:36 am

39.BÖLÜM
-"Demek burda saklanıyordun
??? Bakan Park öldüğünü söyleyince inanmamıştım ve şimdi görüyorum ki
düşüncelerimde yanılmamışım...Yan Sang'ın kolay kolay
ölmeyeceğini bilmesi gerekirdi...."
-"Burayı bulduğunuza göre olanlardan haberdarsınız o zaman ???"
-"Aslına bakarsan tamamen tesadüftü;ben sadece kralımızın yeni eşini tebrik etmek istemiştim....Ama onunda acelesi varmış.."

So Eun korku ve şaşkınlıkla ikisinin konuşmasını izlerken;Prens Sam
Woo'nun kendisini takip ederek geldiğini duyunca dahada
telaşlanmıştı...Yine onun yüzünden
Yan Sang'ın başı derde girmişti..
Yan Sang So Eun'un tedirginliğini farkedince yanına gelip kolunu tuttu;
-"Sen artık git;yokluğun farkedilirse daha kötü olur...."
-"Ama ben---"
-"So Eun sana gitmeni söylüyorum;ben hallederim...."

Yan Sang'ın kesin emriyle gitmek zorunda kalan So Eun kapıya yöneldiği anda prens Sam Woo kolunu önüne uzatıp durdurmuştu onu;
-"Bir dakika bekleyin...Sizinle konuşmam gereken şeyler var;yani her ikinizlede.."

Önüne uzanan kolu görünce korkuyla birkaç adım geri gitmişti So Eun....Yan Sang So Eun'u kolundan geri çekerek önüne geçti;
-"Bırakın o gitsin;ne istiyorsanız ben yapacağım onu karıştırmayın..."
-"Üzgünüm ama o zaten başından beri bu işe karışmış durumda...Bakan
Park onun için kendisine ihanet ettiğini söyledi bu doğru mu ????"
-"Ne istiyorsunuz ondan ???"
-"Bildiklerini anlatmasını...Madalyonunun arkasında yazılı olan şiir bir ipucu öyle değil mi ??? Eğer o şifre çözülürse gerçek madalyonun nerde olduğunu bulabiliriz...
Böylece tahtın gerçek sahibide belirlenmiş olur..."

Sam Woo birkaç adım yana gidip So Eun'un karşısına geçti...So Eun bu
hareketinden dahada korkmuş ve biraz daha Yan Sang'ın arkasına
saklanmıştı....
-"Öncelikle sizi tebrik etmeme müsade edin...Abimin
ölen eşinden sonra kimseyi sevemeyeceğini düşünmüştüm ama öyle
değilmiş;sizin için bu kadar çabaladığına
göre sizi gerçekten sevmiş olmalı....Peki hisleri karşılıklı mı ???"

So Eun cevap vermeden sadece Sam Woo'ya bakıyordu....Sam Woo geri
çekilip kenarda duran tozlu sandalyelerden birinin üzerini silerek
oturdu;
-"Cevap alamadığıma göre bir karşılığı yok....Şu sürgüne gönderilen İl Woo yüzünden olabilir mi acaba ???"
-"Ne istiyorsunuz benden ???"
So Eun daha fazla dayanamayıp karşılık vermişti Sam Woo'ya....Yan Sang
kolundan tutup tekrar geri çekmek istemiş ama uzanan eli boşta
kalmıştı...So Eun
Sam Woo'nun oturduğu sandalyenin karşına geçip durdu;bakışlarındaki korku yerini öfkeye bırakmıştı;
-"Ne istiyorsunuz benden ??? Yan Sang'ı burda sakladığım için cezalandıracak mısınız ???"
-"Sakin olun ben sadece sizinle bir anlaşma yapmak istiyorum...Siz
madalyonu bulmamda bana yardım edeceksiniz;bende sizin sırrınızı
saklayacağım...Hatta burdan gitmenize
bile yardım edebilirim....İl Woo'yu özlemiş olmalısın;burdan gidersen onunla olabilirsin..."

So Eun hayretler içinde Yan Sang'a çevirmişti bakışlarını...Prens Sam
Woo madalyonu istediğine göre dayısının planını gerçekleştirip kralı
tahttan indirerek
başa geçmek istiyordu...Ne olursa olsun darbe
yapıp kralı tahttan indirmesine yardım edemezdi So Eun..Bu saraydan
kurtulmak istesede krala ihanet edemezdi..
Sam Woo oturduğu yerden kalkıp elbisesinin kolundan çıkardığı kağıt parçasını So Eun'a uzattı;
-"Madalyonunun arkasında yazılı şiiri okumuş olmalısın;ne anlama geliyor o ???"
-"Bilmiyorum,benim için hiçbir şey ifade etmiyor...."
-"Emin misin biraz düşün istersen;kurtuluşun ona bağlı unutma..."
-"Bilsem bile size söyleyeceğimi nerden çıkardınız ???"

Sam Woo böyle bir cevap beklemediği için şaşırmıştı..Yan Sang'ta aynı şaşkınlıkla bakıyordu So Eun'a;
-"So Eun sakin ol..."
-"Özür dilerim;dikkatsizliğim yüzünden senin başını yine derde
soktum....Ama krala karşı kurulan bir komplonun içerisinde asla yer
alamam..."
-"Komplo mu ?? Sen neden bahsediyorsun ???"
-"Madalyonu buldukları takdirde tahtta hak iddaa edeceklerini biliyorum....Üzgünüm ama bunu yapamam;İl Woo için bile olsa..."

Prens Sam Woo So Eun'un söylediklerini duyunca hafifçe
gülümsemişti;hiçkimseyi sevmeyeceğini söyleyen kralın neden bu küçük
kıza aşık olduğunu şimdi anlamıştı;
kendi için kötü bile olsa başkasının onun yüzünden zarar görmesini istemiyordu...

-"Beni yanlış anlamışsınız;madalyonu isteme nedenim tahta geçip kral
olmak değil...Onu bulduğum anda kisenin eline geçmemesi için yok
edeceğim..."
-"Nee ???"
So Eun'un gözlerinden akmak üzere olan
yaşlar duyduğu şeyle aniden durmuştu....Tam olarak ne demek istediğini
anlamamıştı Sam Woo'nun...Bakışlarını Yan Sang'a
çevirdiğinde o
hiçte şaşırmış gibi görünmüyordu....So Eun'un kendisine baktığını
farkedince açıklama yapma gereği hissetmişti Yan Sang;
-"Bakan Park
ve Prens Sam Woo'nun annesi onu tahta geçirmeye çalışıyorlar bu
doğru;ama bu Sam Woo'nun kendi isteği değil...O hiçbir zaman kral olmak
istemedi..."
-"Nasıl yani tahta geçmek istemiyor mu ??"

-"Hayır istemiyorum...."
So Eun araya giren Sam Woo'ya bakarken şaşkınlığı birkat daha artmıştı;beyni durmuş olanları tam olarak algılayamıyordu;
-"Şimdi siz kral olmak istemediğinizi mi söylüyorsunuz ???"
-"Evet,kral olmak gibi bir düşüncem yok...Bu saraya mahkum olup yaşamak
istemiyorum...Ama annem ve dayım benimle aynı fikirde değil...Onlara
defalarca bunu
istemediğimi söyledim ama onlar ısrarla bunda
direttiler...Bu uğurda hiçbirşey yapmaktan çekinmediler ve bundan sonra
da vazgeçeceklerini sanmıyorum...
Abim tahta geçince
vazgeçeceklerini düşünmüştüm ama şu kayıp madalyon konusu ortaya çıkınca
yeniden başladılar taht hayallerine....O yüzden onlardan önce bulmak
zorundayım madalyonu beni anlıyor musunuz ??"
So Eun duydukları karşısında şok olmuştu...Prens Sam Woo'ya bakarken
kralı görüyordu sanki;onun gibi aslında nasıl biri olduğu belli
değildi...İyi mi yoksa
kötümüydü anlayamıyordu...Yan Sang So Eun'un kötü olduğunu görünce yanına gidip kolundan tuttu;
-"So Eun sen artık git;seni arıyor olmalılar çok fazla dikkat çekmen iyi değil..."
-"Tamam..."
Hiç itiraz etmeden kabul etmişti Yan Sang'ın teklifini...Aceleyle
açtığı kapıdan çıkıp yine aynı hızla uzaklaşmıştı ordan....O gittikten
sonra ne konuşacakları umrunda değildi;
bir an önce odasına dönmek
istiyordu....Odasının önüne gelince derin bir nefes aldı;kapıyı açıp
içeri girerken son anda aklına gelmişti artık orda kalmayacağı....

Kapıyı tekrar geri kapatıp yönünün diğer odanın olduğu yere
çevirdi....Karşıdan gelen ana kraliçe ve kraliçeyi görünce olduğu yerde
kalakalmıştı...
Kendini çabuk toparlayıp o sırada yanlarına gelen
ikisinide selamladı...Kraliçenin yüzündeki üzgün ifadeye karşılık ana
kraliçe oldukça sinirli görünüyordu;
-"Nerdeydin sen ??? Bütün saray hanımları seni ararken nerden geliyorsun şimdi ??"
-"Ben çok özür dilerim majesteleri;sadece odama gitmiştim..."
-"Artık orda kalmayacağını söylemediler mi sana ?? Sen artık kralın
eşisin bunu sakın unutma.Kraliçem bu kızla ilgilenmenizi istemiştim
sizden;sarayın kurallarını
öğrenmesi gerekiyor....."
-"Özür dilerim annecim daha dikkatli olacağım....."
So Eun başını önüne eğmiş ana kraliçenin azarlamalarını dinlerken
kraliçenin de azarlanmasına üzülmüştü....Ana kraliçe söyleceklerini
bitirince yeniden
yürümeye başladı...O biraz uzaklaşınca kraliçe söze girmişti;
-"Sen iyi misin ???"
-"İyim kraliçem;özür dilerim sizede sıkıntı oldum..."
-"Sorun değil ama gerçekten sen nerdeydin ??? Eski odana baktırmıştım ama orda olmadığını söylemişlerdi...."
-"Sadece hava almak istemiştim kraliçem özür dilerim...."

Kraliçe kaçamak cevap verdiğini anlayınca daha fazla üstelemedi;dünden
beri yaşadıkları kolay değildi....Kralın onu törenden önce odasına
çağırttığını duyunca
çok üzülmüştü onun için...O konu hakkında konuşmak istemeyeceğini bildiği için açmamıştı bile konuyu...
-"Hadi benimle gel;tören başlamak üzere....Kralın ikinci eşi olarak seninde bulunman gerekiyor orda...."

So Eun cevap vermeden kraliçeyi takip etti...İstemese bile o törene
katılmak zorunda olduğunu çok iyi biliyordu...Tören yerine geçtiklerinde
tüm konuklar yerlerini
almıştı...Doğum günü kutlamasına geçilmeden önce ana kraliçenin başkanlığında So Eun'un ikinci eş olma merasimi yapılmıştı....
So Eun hiçbirşeye itiraz etmeden söylenilenleri yapıyordu....Konuklar
arasında prens Sam woo'yu görünce birden telaşlanmıştı...Kralı tebrik
için geldiğinde
ona bakmamak için başını öne eğdi;ne söyleyeceğini merak ediyordu...
Prens Sam Woo kralın önüne geçip onu selamladı;
-"Tebrik ederim majesteleri...."
-"Teşekkür ederim....Seninde biran önce evlenmen gerekiyor öyle değil mi ??"
-"Uyarınızı göz önünde bulunduracağım majesteleri...."
Sam Woo kralın önünden geçip So eun'un önünde durdu;
-"Sizide tebrik ederim..."
-"Te..teşekkür ederim...."
-"Umarım mutlu olacağınız bir karar vermişsinizdir..."
So Eun kafasını kaldırp Sam woo'ya baktı;konuşmalarının kralı şüphelendirmesini istemiyordu;
-"Herkesin bana yardımcı olacağına eminim...Aynı şekilde bende elimden geleni yapacağım..."
Sam Woo hafif tebessüm edip geri çekildi;So Eun kararını vermişti anlaşılan ona yardım edecekti.....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:37 am

40.BÖLÜM
So Eun oturduğu yerden
prens Sam Woo'yu izliyordu;madalyonu arama nedeninin gerçekten söylediği
şey olup olmadığını merak ediyordu..Belkide sadece bulmak
istediği için o şekilde yalan söylemişti....Ama Yan Sang'da onaylamıştı taht hayalinin olmadığını.....
Prens Sam Woo kendisine doğru bakınca aceleyle başını başka tarafa
çevirdi;yakalanmış olmaktan dolayı sıkılmıştı...Başını önüne eğip
elleriyle uğraşmaya başladı;
gösterileri izleyemeyecek kadar yoğundu
kafası....Prens Sam Woo'nun amacı ne olursa olsun Yan Sang'ın güvenliği
için şimdilik birşey yapamazdı....Ama sadece madalyonu
bulabilmek için kandırmışsa onun krala karşı başlattığı komplonun bir parçasıda olmamazdı...
Ne yapması gerektiğini bilmiyordu;kafasını dahada aşağı eğip gözlerini
kapattı....Gösterilerin müzik sesleri uğultu gibi geliyordu
kulaklarına;gittikçe yavaşlayan müzik
sesi sonrasında tamamen durmuştu....
So Eun İl Woo'yu düşünüyordu;şimdi ne yaptığını ??? Yolculuk uzun
sürdüğü için daha yeni gitmiş olmalıydı adaya;belkide hala
yoldaydı....Onun sürgüne gönderilme
nedenini düşündükçe hem kendini
hemde kralı suçluyordu;onun dikkatsizliği kralın acımasızlığıyla İl Woo
sürgüne gönderilmişti....
Adının söylendiğini duyunca
düşüncelerineden sıyrılıp gözlerini açtı;tören bitmiş konuklar yavaş
yavaş alanı boşaltmaya başlamışlardı...Kralın olduğu tarafa baktı;
kralda ana kraliçede yoktu...Aynı şekilde önünde oturan kraliçede...
Lady Song tekrar adını söyleyince ona döndü;
-"Kraliçe nerde ???"
-"Biraz önce gittiya,kalktığını görmediniz mi ???"
-"Hayır dalmışım farketmedim...Neyse bizde artık gidelim...."
Lady Song başıyla onaylayıp So Eun'un kalkmasına yardım etti...Lady
Song'un peşinden onu takip ederek ilerlerken etrafına bakarak gözleriyle
birini arıyordu So Eun;
Song bunu farkedince merak etmişti;
-"Kimi arıyorsunuz ???? Eğer majestelerine baktıysanız o bakanlarla birlikte gitti..."
-"Hayır hiçkimseye bakmıyorum;öylesine işte...Hadi gidelim geç oldu..."
So Eun Lady Song'u geçip adımlarını hızlandırdı;dağılan kalabalığın
içinde prens Sam Woo'yu görememişti...Eskiden kaldığı odanın önünden
geçerken sanki uzun zamandır
buraya uğramamış gibi
hissetmişti....Tam odanın önünden uzaklaşacakken kapının üzerine
takılmış kağıt parçası dikkatini çekti;dikkat etmeyen birinin
göremeyeceği
şekilde araya sıkıştırılmıştı...Göz ucuyla arkasındaki
Lady Song'a baktı;etrafa bakarak onu takip ediyordu..Birden durup ona
döndü;
-"Lady Song birkaç dakikalığına içeri girebilir miyiz ???"
-"Neden artık burda kalmıyorsunuz ki ???sabah tüm eşyalarınızda yeni odanıza gönderildi zaten..."
-"Nasıl yani eştalarım içerde değil mi ???"
-"Hayır sabah bizzat ben başkanlık ettim toplanmasına;artık bu odada
kalmayacağınız için eşyalarınızın burda kalması saçma olurdu öyle değil
mi ??"
So Eun cevap vermeden odaya yönelip kapısını açtı;açarken
kağıt parçasını Lady Song'a göstermeden avcunun içine almıştı...Odaya
girdiğinde ilk iş çantasını sakladığı
dolaba bakmak olmuştu;Lady Song'un söylediği doğruydu tüm oda gibi oda boştu;
-"Bir çantam vardı ???"
-"Şu beze sarılı çanta mı ????"
-"Evet o ;o nerde onuda mı götürdünüz ???"
-"Sizin için önemli gibi görünüyordu bende özel olarak gönderdim yeni odanıza...."
So Eun rahat bir nefes alarak odanın ortasına oturdu;kitapları gitmiş
olsa bile okul elbiseleri ve madalyon hala çantasındaydı...Onlarıda
kaybetmeyi göze alamazdı...
Lady Song So Eun'un hareketlerinden yaptığı şeyin iyi olduğunu anlayınca sevinmişti....So Eun'un karşısına geçip oturdu;
-"İyi yapmışım değil mi ??? Çantanıza özen göstermekle yaniii...."
-"Evet hemde çok iyi yapmışsınız çok teşekkür ederim..."

Lady Song takdir edilmenin verdiği gururla daha da mutlu
olmuştu...Düşük çenesi yüzünden kraliçeden durmadan azar işittiği için
şimdi övülmek hoşuna gitmişti...
So Eun mutlu olduğunu görünce
gülümsedi;gerçekten ufak birşeye bile sevinmesine şaşırmıştı...Konuşmayı
seven biri için fazlaydı bile aslında...
Lady Song'un konuşmayı sevdiğini hatırlayınca aklına birşey gelmişti;yerden kalkmadan ona doğru yaklaştı,
-"Lady Song size birşey sorabilir miyim ???"
-"Sizi dinliyorum...Yoksa bana sırrınızımı vereceksiniz ??? Merak
etmeyin ağzım sıkıdır kimseye birşey söylemem...Birkeresinde saray
mutfağında çalışan bir lady
bana sırrını vermişti;görmüşsünüzdür
yemeklerden sorumlu olan Lady Min Soung...Görevine gelmek için rüşvet
verdiğini hiçkimseye söyledim..."
So Eun başını önüne eğip elini
ağzına kapattı;güldüğünü görmesini istememişti..Sır saklarım derken bile
çok konuşup sırlarını açıklaması güldürmüştü onu...
Gülmesini bastırınca kafasını kaldırıp Lady Song'a baktı;
-"Bir sır değil sadece bir merak;prens Sam Woo'yu gördüm az önce törende...Oldukça sakin biri gibiydi;dayısına benzemiyor..."
-"Prens Sam Woo çok iyi bir insandır..Ne annesine nede dayısına
benzer;iyi ve yardımseverdir...Bir keresinde kışın buz tutan yerde kayıp
düşen bir saray ladysini
kendisi tutup yerden kaldırdı...Gerçekten
doğruyu söylüyorum;kendi gözlerimle görmüştüm...Sonra geçtiğimiz sene
yaşanan kıtlıkta zor duruma düşen çiftçilere
kendi parasıyla prinç ve tuz dağıttı....Durun durun şimdi hatırladım bir keresinde de------

So Eun önünde hararetle konuşan Lady Song'u ağzı açık dinliyordu;daha
soruyu bile soramadan istediği tüm cevapları almıştı...Lady Song'un
konuşmayı bırakmayacağını
anlayınca araya girdi;
-"Lady Song sakin olun ben sadece sakin görünüyordu bir sorunu mu var diyecektim...."
-"Haa öyle mi ?? Özür dilerim biraz fazla kaptırdım kendimi sanırım....Ama siz niye merak ettinizki Prensi,yoksa ????"
Lady Song elini ağzına kapatarak cümlenin devamının çıkmasını
engelledi;iki saattir konuşurken birden kendini dizginlemesine daha da
şaşırmıştı So Eun;
-"Ne oldu,yoksa ne ???"
-"Yoksa prens Sam Woo'ya aşık mı oldunuz ???"
-"Neee ??? Tabiki hayır neden ona aşık olacakmışım ???"
-"Prens Sam Woo oldukça yakışıklı;üstelik bir prens...Ama bir dakika
siz zaten kralın eşisiniz;onun kardeşine aşık olanız tuhaf olurdu öyle
değil mi ???"
-"Saçmalamayı bırak;ben sadece merak etmiştim o
kadar...Tamam unutun gitsin;böyle şeyleride başkalarına söyleyip
dedikodu çıkarmayın sakın..."
Lady Song dudaklarını büküp başını
önüne eğdi;darılmıştı kızdığı için...Ama aklına gelen şeyle iki saniye
içinde yine eski haline döndü;
-"Doğru ya siz İl Woo'yu seviyordunuz
öyle değil mi ?? Ama o şimdi sürgünde ve sizde kralla evlendiniz...Yani
bundan sonra yapabileceğiniz tek şey kralı sevmeye
çalışmak olmalı...."
So Eun birşey söylemeden ayağa kalkıp kapıya yöneldi;içinde bulunduğu
gerçeğin bu kadar açık bir şekilde yüzüne çarpılması ağır
gelmişti...Lady Song yaptığı gafı
farkedince ayağa kalkıp So Eun'u
takip etti.....Özür dilesem mi yoksa konuyu kapatsam mı diye düşünürken
So Eun'un odasının önüne gelmişlerdi....
Kapıdaki kalabalıktan
kralın içerde olduğunu anlayınca yüzü düşmüştü So Eun'un...Kralların
arada sırada cariye odalarına uğradıklarını düşündüğü için rahatlamıştı
biraz
ama daha ilk günden kral yeniden gelmişti...Kapıda bekleyen
adamların bakışlarından kralı beklettiği için sinirli olduklarını
anlayabiliyordu...Başıyla selamlayıp
içeri girdi;odaya adımını atar atmaz kenara konulan büyük yatak dikkatini çekmişti...
Yemeklerle dolu masanın başında oturan kral onu görünce ayağa kalkıp yanına geldi;
-"Tören biteli çok oldu;ama sen şimdi geliyorsun..."
-"Odama gitmiştim majesteleri eşyalarımı almak için;ama hizmetçiler getirmişler zaten..."
-"Senin odan artık burası;o odaya gitmene gerek yok artık..."
-"Emredersiniz majesteleri..."
So Eun'un soğuk tavrı kralı biraz sinirlenmişti;ona karşı ne kadar iyi
olursa olsun yinede mutlu olmuyordu So Eun...Tekrar masanın başına geçip
oturdu;o oturunca
So Eun saray hamnımlarının anlattığı şekilde
davranmaya çalışarak yemek servisi yapmak için kralın karşısına
oturdu...Önündeki tabağa yemek koymak için yemek
çubuklarını eline
aldı;yemeğe uzattığı anda çubuklar birden elinden düştü...Çubukları
yeniden tutmaya çalışarak tabağa yemek koyarken kral elini uzatıp
durdurmuştu onu;
-"Bunu yapmak zorunda değilsin....Gerçek bir eşin yapması gerekn birşeydir yemek servis etmek..."
-"Ben çok özür dilerim majesteleri ama gerçekten isteyerek
yapmadım;birden elimden düştüler...Dışarısı çok soğuk bu yüzden ellerim
uyuşmuş olmalı..."
Kral umursamaz bir tavırla önündeki yemeklere
dönünce So Eun sol eline baktı;parmak uçları uyuşmuştu ve
soğuktu...Birkaç kez elini kapatıp açtıktan sonra parmakalrındaki
uyuşukluk geçmiş yeniden hissetmeye başlamıştı...Öne sürdüğü bahane gerçek olmalıydı;soğuktan elleri uyuşmuştu....
Yemek bittiğinde kral gözucuyla So Eun'a baktı;tedirgin bakışlarla
kenardaki yatağı inceliyordu....Ayağa kalkıp yatağın yanına geçti;So
Eun'un gözlerindeki tedirginlik
korkuya dönüşmüştü birden...
-"Bu yatak yeterince büyük öyle değil mi ???"
-"Majesteleri siz demiştiniz ki...."
-"Sana dokunmayacağımı söyledim,aynı yatakta yatmayacağımızı değil...."

So Eun yatağa bakarken korkudan ne yapması gerektiğini bile düşünemiyordu...Bakışlarını krala çevirdi;oda kendisine bakıyordu....Aynı yatakta onunla yatma fikri bile
kanını dondurmuştu So Eun;cesaretini toplayıp yapması gerekeni yaptı;
-"Majesteleri siz yatakta yatabilirsiniz;ben yerde yatarım..."
-"Bu yatak ikimizede yetecek kadar büyük;yerde yatman için hiçbir sebep yok...Üstelik benim eşimsin öyle değil mi ??"
-"Bir söz vermiştiniz majesteleri;lütfen bunu yerine getirin..."
Kral sinirini belli etmemek için yumruğunu sıkıyordu;yatağın yanından ayrılıp So Eun'un karşısına geldi;
-"Sende bana bir söz vermiştin unuttun mu ??? İl Woo'yu affedersem karım olacağını söylemiştin.."
-"Ama siz onu affetmediniz;benim yüzümden masum bir insanı sürgüne gönderdiniz..."
-"Yaşamasına izin verdim bu yeterli değil mi ???"
-"O ölmeyi haketmiyordu zaten;sürgüne gönderilmeyide öyle...."

Kral daha fazla dayanamayıp So Eun'un kolunu tuttu;sinirinden sıktığı
avucu So Eun'un kolunu acıtıyordu...So Eun kolunu geri çekmeye
çalıştıysada kral bırakmamıştı...
Kolunun acısına daha fazla dayanamayıp bağırdı So Eun;
-"Canımı yakıyorsunuz majesteleri..."
-"Senden benim canımı yakıyorsun farkında değil misin ???"
-"Bırakın kolumu; omzum acıyor..."

Kral yaralı omzunu hatırlayınca elini hemen geri çekti;So Eun'un diğer
eliyle kolunu ovuşturduğunu görünce yaptığı şeye pişman olmuştu....Elini
So Eun'un omzuna
yavaşça koyup yüzüne eğildi...Nasıl olduğuna
bakmak isterken So Eun ani bir hareketle geri çekilip omzundaki eli
düşürmüştü....Krala bakarken acıdan yaşaran
gözlerinde öfke vardı;
-"Majesteleri kendi odama dönmek istiyorum,lütfen izin verin..."
-"Artık senin odanın burası olduğunu söylemiştim..."
-"Burda kalmayı istemiyorum...."
-"İstemediğin bu odamı yoksa benim bu odada olmam mı ???"
So Eun cevap vermeden kafasını yana çevirince anlamıştı neyi
istemediğini...Birkaç saniyelik suskunluktan sonra aniden kapıya yönelip
odadan çıktı kral...
İçerde daha fazla kalırsa So Eun'un daha fazla nefretini kazandıracak şeyler yapmaktan korkmuştu...
Kral odadan çıkınca kendini yere bıraktı So Eun;kolunun acısını kendine
bahane ederek ağlamaya başlamıştı...Aslında omzundaki acıdan çok daha
büyük acıları vardı içinde...
Kenardaki büyük yatağa baktıkça acısı
öfkesine karışıyordu...Yatağın tam karşısındaki köşeye geçip sırtını
duvara yaslayarak oturdu;bu sert zemin o yataktan daha
huzurlu
gelmişti....Gözlerini kapattı;gün boyunca yaşadıkları bedenini
yormuştu....Tam uykuya dalacakken odasının kapısında bulduğu kağıt
parçasını hatırladı;
elbisesinin kolunun içinden çıkardığı buruşmuş
kağıdı açarken merakıda artmıştı....Kağıtta sadece iki kelime
yazılıydı;sabah ve orman....
So Eun kağıdı küçük parçalar halinde
yırtıp attı;iki anlamsız kelime olsada ima ettiği şey yüzünden yok etmek
istemişti...Yeniden gözlerini kapattığında bu sabah
olanları hatırlıyordu;prens Sam Woo'nun yarın ne söyleyeceğini merak etmişti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:37 am

40.BÖLÜM
So Eun oturduğu yerden
prens Sam Woo'yu izliyordu;madalyonu arama nedeninin gerçekten söylediği
şey olup olmadığını merak ediyordu..Belkide sadece bulmak
istediği için o şekilde yalan söylemişti....Ama Yan Sang'da onaylamıştı taht hayalinin olmadığını.....
Prens Sam Woo kendisine doğru bakınca aceleyle başını başka tarafa
çevirdi;yakalanmış olmaktan dolayı sıkılmıştı...Başını önüne eğip
elleriyle uğraşmaya başladı;
gösterileri izleyemeyecek kadar yoğundu
kafası....Prens Sam Woo'nun amacı ne olursa olsun Yan Sang'ın güvenliği
için şimdilik birşey yapamazdı....Ama sadece madalyonu
bulabilmek için kandırmışsa onun krala karşı başlattığı komplonun bir parçasıda olmamazdı...
Ne yapması gerektiğini bilmiyordu;kafasını dahada aşağı eğip gözlerini
kapattı....Gösterilerin müzik sesleri uğultu gibi geliyordu
kulaklarına;gittikçe yavaşlayan müzik
sesi sonrasında tamamen durmuştu....
So Eun İl Woo'yu düşünüyordu;şimdi ne yaptığını ??? Yolculuk uzun
sürdüğü için daha yeni gitmiş olmalıydı adaya;belkide hala
yoldaydı....Onun sürgüne gönderilme
nedenini düşündükçe hem kendini
hemde kralı suçluyordu;onun dikkatsizliği kralın acımasızlığıyla İl Woo
sürgüne gönderilmişti....
Adının söylendiğini duyunca
düşüncelerineden sıyrılıp gözlerini açtı;tören bitmiş konuklar yavaş
yavaş alanı boşaltmaya başlamışlardı...Kralın olduğu tarafa baktı;
kralda ana kraliçede yoktu...Aynı şekilde önünde oturan kraliçede...
Lady Song tekrar adını söyleyince ona döndü;
-"Kraliçe nerde ???"
-"Biraz önce gittiya,kalktığını görmediniz mi ???"
-"Hayır dalmışım farketmedim...Neyse bizde artık gidelim...."
Lady Song başıyla onaylayıp So Eun'un kalkmasına yardım etti...Lady
Song'un peşinden onu takip ederek ilerlerken etrafına bakarak gözleriyle
birini arıyordu So Eun;
Song bunu farkedince merak etmişti;
-"Kimi arıyorsunuz ???? Eğer majestelerine baktıysanız o bakanlarla birlikte gitti..."
-"Hayır hiçkimseye bakmıyorum;öylesine işte...Hadi gidelim geç oldu..."
So Eun Lady Song'u geçip adımlarını hızlandırdı;dağılan kalabalığın
içinde prens Sam Woo'yu görememişti...Eskiden kaldığı odanın önünden
geçerken sanki uzun zamandır
buraya uğramamış gibi
hissetmişti....Tam odanın önünden uzaklaşacakken kapının üzerine
takılmış kağıt parçası dikkatini çekti;dikkat etmeyen birinin
göremeyeceği
şekilde araya sıkıştırılmıştı...Göz ucuyla arkasındaki
Lady Song'a baktı;etrafa bakarak onu takip ediyordu..Birden durup ona
döndü;
-"Lady Song birkaç dakikalığına içeri girebilir miyiz ???"
-"Neden artık burda kalmıyorsunuz ki ???sabah tüm eşyalarınızda yeni odanıza gönderildi zaten..."
-"Nasıl yani eştalarım içerde değil mi ???"
-"Hayır sabah bizzat ben başkanlık ettim toplanmasına;artık bu odada
kalmayacağınız için eşyalarınızın burda kalması saçma olurdu öyle değil
mi ??"
So Eun cevap vermeden odaya yönelip kapısını açtı;açarken
kağıt parçasını Lady Song'a göstermeden avcunun içine almıştı...Odaya
girdiğinde ilk iş çantasını sakladığı
dolaba bakmak olmuştu;Lady Song'un söylediği doğruydu tüm oda gibi oda boştu;
-"Bir çantam vardı ???"
-"Şu beze sarılı çanta mı ????"
-"Evet o ;o nerde onuda mı götürdünüz ???"
-"Sizin için önemli gibi görünüyordu bende özel olarak gönderdim yeni odanıza...."
So Eun rahat bir nefes alarak odanın ortasına oturdu;kitapları gitmiş
olsa bile okul elbiseleri ve madalyon hala çantasındaydı...Onlarıda
kaybetmeyi göze alamazdı...
Lady Song So Eun'un hareketlerinden yaptığı şeyin iyi olduğunu anlayınca sevinmişti....So Eun'un karşısına geçip oturdu;
-"İyi yapmışım değil mi ??? Çantanıza özen göstermekle yaniii...."
-"Evet hemde çok iyi yapmışsınız çok teşekkür ederim..."

Lady Song takdir edilmenin verdiği gururla daha da mutlu
olmuştu...Düşük çenesi yüzünden kraliçeden durmadan azar işittiği için
şimdi övülmek hoşuna gitmişti...
So Eun mutlu olduğunu görünce
gülümsedi;gerçekten ufak birşeye bile sevinmesine şaşırmıştı...Konuşmayı
seven biri için fazlaydı bile aslında...
Lady Song'un konuşmayı sevdiğini hatırlayınca aklına birşey gelmişti;yerden kalkmadan ona doğru yaklaştı,
-"Lady Song size birşey sorabilir miyim ???"
-"Sizi dinliyorum...Yoksa bana sırrınızımı vereceksiniz ??? Merak
etmeyin ağzım sıkıdır kimseye birşey söylemem...Birkeresinde saray
mutfağında çalışan bir lady
bana sırrını vermişti;görmüşsünüzdür
yemeklerden sorumlu olan Lady Min Soung...Görevine gelmek için rüşvet
verdiğini hiçkimseye söyledim..."
So Eun başını önüne eğip elini
ağzına kapattı;güldüğünü görmesini istememişti..Sır saklarım derken bile
çok konuşup sırlarını açıklaması güldürmüştü onu...
Gülmesini bastırınca kafasını kaldırıp Lady Song'a baktı;
-"Bir sır değil sadece bir merak;prens Sam Woo'yu gördüm az önce törende...Oldukça sakin biri gibiydi;dayısına benzemiyor..."
-"Prens Sam Woo çok iyi bir insandır..Ne annesine nede dayısına
benzer;iyi ve yardımseverdir...Bir keresinde kışın buz tutan yerde kayıp
düşen bir saray ladysini
kendisi tutup yerden kaldırdı...Gerçekten
doğruyu söylüyorum;kendi gözlerimle görmüştüm...Sonra geçtiğimiz sene
yaşanan kıtlıkta zor duruma düşen çiftçilere
kendi parasıyla prinç ve tuz dağıttı....Durun durun şimdi hatırladım bir keresinde de------

So Eun önünde hararetle konuşan Lady Song'u ağzı açık dinliyordu;daha
soruyu bile soramadan istediği tüm cevapları almıştı...Lady Song'un
konuşmayı bırakmayacağını
anlayınca araya girdi;
-"Lady Song sakin olun ben sadece sakin görünüyordu bir sorunu mu var diyecektim...."
-"Haa öyle mi ?? Özür dilerim biraz fazla kaptırdım kendimi sanırım....Ama siz niye merak ettinizki Prensi,yoksa ????"
Lady Song elini ağzına kapatarak cümlenin devamının çıkmasını
engelledi;iki saattir konuşurken birden kendini dizginlemesine daha da
şaşırmıştı So Eun;
-"Ne oldu,yoksa ne ???"
-"Yoksa prens Sam Woo'ya aşık mı oldunuz ???"
-"Neee ??? Tabiki hayır neden ona aşık olacakmışım ???"
-"Prens Sam Woo oldukça yakışıklı;üstelik bir prens...Ama bir dakika
siz zaten kralın eşisiniz;onun kardeşine aşık olanız tuhaf olurdu öyle
değil mi ???"
-"Saçmalamayı bırak;ben sadece merak etmiştim o
kadar...Tamam unutun gitsin;böyle şeyleride başkalarına söyleyip
dedikodu çıkarmayın sakın..."
Lady Song dudaklarını büküp başını
önüne eğdi;darılmıştı kızdığı için...Ama aklına gelen şeyle iki saniye
içinde yine eski haline döndü;
-"Doğru ya siz İl Woo'yu seviyordunuz
öyle değil mi ?? Ama o şimdi sürgünde ve sizde kralla evlendiniz...Yani
bundan sonra yapabileceğiniz tek şey kralı sevmeye
çalışmak olmalı...."
So Eun birşey söylemeden ayağa kalkıp kapıya yöneldi;içinde bulunduğu
gerçeğin bu kadar açık bir şekilde yüzüne çarpılması ağır
gelmişti...Lady Song yaptığı gafı
farkedince ayağa kalkıp So Eun'u
takip etti.....Özür dilesem mi yoksa konuyu kapatsam mı diye düşünürken
So Eun'un odasının önüne gelmişlerdi....
Kapıdaki kalabalıktan
kralın içerde olduğunu anlayınca yüzü düşmüştü So Eun'un...Kralların
arada sırada cariye odalarına uğradıklarını düşündüğü için rahatlamıştı
biraz
ama daha ilk günden kral yeniden gelmişti...Kapıda bekleyen
adamların bakışlarından kralı beklettiği için sinirli olduklarını
anlayabiliyordu...Başıyla selamlayıp
içeri girdi;odaya adımını atar atmaz kenara konulan büyük yatak dikkatini çekmişti...
Yemeklerle dolu masanın başında oturan kral onu görünce ayağa kalkıp yanına geldi;
-"Tören biteli çok oldu;ama sen şimdi geliyorsun..."
-"Odama gitmiştim majesteleri eşyalarımı almak için;ama hizmetçiler getirmişler zaten..."
-"Senin odan artık burası;o odaya gitmene gerek yok artık..."
-"Emredersiniz majesteleri..."
So Eun'un soğuk tavrı kralı biraz sinirlenmişti;ona karşı ne kadar iyi
olursa olsun yinede mutlu olmuyordu So Eun...Tekrar masanın başına geçip
oturdu;o oturunca
So Eun saray hamnımlarının anlattığı şekilde
davranmaya çalışarak yemek servisi yapmak için kralın karşısına
oturdu...Önündeki tabağa yemek koymak için yemek
çubuklarını eline
aldı;yemeğe uzattığı anda çubuklar birden elinden düştü...Çubukları
yeniden tutmaya çalışarak tabağa yemek koyarken kral elini uzatıp
durdurmuştu onu;
-"Bunu yapmak zorunda değilsin....Gerçek bir eşin yapması gerekn birşeydir yemek servis etmek..."
-"Ben çok özür dilerim majesteleri ama gerçekten isteyerek
yapmadım;birden elimden düştüler...Dışarısı çok soğuk bu yüzden ellerim
uyuşmuş olmalı..."
Kral umursamaz bir tavırla önündeki yemeklere
dönünce So Eun sol eline baktı;parmak uçları uyuşmuştu ve
soğuktu...Birkaç kez elini kapatıp açtıktan sonra parmakalrındaki
uyuşukluk geçmiş yeniden hissetmeye başlamıştı...Öne sürdüğü bahane gerçek olmalıydı;soğuktan elleri uyuşmuştu....
Yemek bittiğinde kral gözucuyla So Eun'a baktı;tedirgin bakışlarla
kenardaki yatağı inceliyordu....Ayağa kalkıp yatağın yanına geçti;So
Eun'un gözlerindeki tedirginlik
korkuya dönüşmüştü birden...
-"Bu yatak yeterince büyük öyle değil mi ???"
-"Majesteleri siz demiştiniz ki...."
-"Sana dokunmayacağımı söyledim,aynı yatakta yatmayacağımızı değil...."

So Eun yatağa bakarken korkudan ne yapması gerektiğini bile düşünemiyordu...Bakışlarını krala çevirdi;oda kendisine bakıyordu....Aynı yatakta onunla yatma fikri bile
kanını dondurmuştu So Eun;cesaretini toplayıp yapması gerekeni yaptı;
-"Majesteleri siz yatakta yatabilirsiniz;ben yerde yatarım..."
-"Bu yatak ikimizede yetecek kadar büyük;yerde yatman için hiçbir sebep yok...Üstelik benim eşimsin öyle değil mi ??"
-"Bir söz vermiştiniz majesteleri;lütfen bunu yerine getirin..."
Kral sinirini belli etmemek için yumruğunu sıkıyordu;yatağın yanından ayrılıp So Eun'un karşısına geldi;
-"Sende bana bir söz vermiştin unuttun mu ??? İl Woo'yu affedersem karım olacağını söylemiştin.."
-"Ama siz onu affetmediniz;benim yüzümden masum bir insanı sürgüne gönderdiniz..."
-"Yaşamasına izin verdim bu yeterli değil mi ???"
-"O ölmeyi haketmiyordu zaten;sürgüne gönderilmeyide öyle...."

Kral daha fazla dayanamayıp So Eun'un kolunu tuttu;sinirinden sıktığı
avucu So Eun'un kolunu acıtıyordu...So Eun kolunu geri çekmeye
çalıştıysada kral bırakmamıştı...
Kolunun acısına daha fazla dayanamayıp bağırdı So Eun;
-"Canımı yakıyorsunuz majesteleri..."
-"Senden benim canımı yakıyorsun farkında değil misin ???"
-"Bırakın kolumu; omzum acıyor..."

Kral yaralı omzunu hatırlayınca elini hemen geri çekti;So Eun'un diğer
eliyle kolunu ovuşturduğunu görünce yaptığı şeye pişman olmuştu....Elini
So Eun'un omzuna
yavaşça koyup yüzüne eğildi...Nasıl olduğuna
bakmak isterken So Eun ani bir hareketle geri çekilip omzundaki eli
düşürmüştü....Krala bakarken acıdan yaşaran
gözlerinde öfke vardı;
-"Majesteleri kendi odama dönmek istiyorum,lütfen izin verin..."
-"Artık senin odanın burası olduğunu söylemiştim..."
-"Burda kalmayı istemiyorum...."
-"İstemediğin bu odamı yoksa benim bu odada olmam mı ???"
So Eun cevap vermeden kafasını yana çevirince anlamıştı neyi
istemediğini...Birkaç saniyelik suskunluktan sonra aniden kapıya yönelip
odadan çıktı kral...
İçerde daha fazla kalırsa So Eun'un daha fazla nefretini kazandıracak şeyler yapmaktan korkmuştu...
Kral odadan çıkınca kendini yere bıraktı So Eun;kolunun acısını kendine
bahane ederek ağlamaya başlamıştı...Aslında omzundaki acıdan çok daha
büyük acıları vardı içinde...
Kenardaki büyük yatağa baktıkça acısı
öfkesine karışıyordu...Yatağın tam karşısındaki köşeye geçip sırtını
duvara yaslayarak oturdu;bu sert zemin o yataktan daha
huzurlu
gelmişti....Gözlerini kapattı;gün boyunca yaşadıkları bedenini
yormuştu....Tam uykuya dalacakken odasının kapısında bulduğu kağıt
parçasını hatırladı;
elbisesinin kolunun içinden çıkardığı buruşmuş
kağıdı açarken merakıda artmıştı....Kağıtta sadece iki kelime
yazılıydı;sabah ve orman....
So Eun kağıdı küçük parçalar halinde
yırtıp attı;iki anlamsız kelime olsada ima ettiği şey yüzünden yok etmek
istemişti...Yeniden gözlerini kapattığında bu sabah
olanları hatırlıyordu;prens Sam Woo'nun yarın ne söyleyeceğini merak etmişti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:37 am

42.BÖLÜM
Dışardan hekimin geldiğini
haber veren hizmetçi seslenince kral oturduğu yerden kalkıp So Eun'un
yanına geldi...Kral kendisine doğru yaklaşınca oturduğu
yatağın kenarına dahada sinmişti So Eun;ona bakmaya bile tahammülü kalmamıştı...
Kralın üzerine geldiğini hatırladıkça gözlerinden yaşların akmasına
engel olamıyordu...O anki durumdan kurtulmak için var gücüyle kralı geri
itmişti;daha fazla
dokunmasını istemiyordu....Ama birden omzunda
hissttiği acıyla kalakalmıştı;kral tepki vermediğini farkedince geri
çekilmiş ve kolunu tuttuğunu görmüştü...
Kral ne olduğunu anlamaya
çalışırken kalkmaya çalışan So Eun'a yardım etmek istemiş ama So Eun
şiddetle elini geri itmişti..So Eun sağ kolundan destek alarak

ayağa kalkmış ama yatağın kenarına oturmak durumunda kalmıştı;son
günlerde uyuşması artan kolu şimdi tamamen hissizleşmişti...Kral
endişelenip hemen hekimin çağrılmasını
emretmişti;So Eun onun kendisine yaklaşmasına bile izin vermemişti...

Hekimin içeri gelmesini söyleyerek geri çekildi kral....İçeri giren
hekim önce sorunun ne olduğunu dinlemiş ardından yanındaki hemşireden So
Eun'un yarasını
kontrol etmesini istemişti...Gerilen perdenin
arkasında hemşire So Eun'un omzunu açarak yarasına baktı;gördüğü manzara
hiç iç açıcı değildi...So Eun'un üzerini
düzeltmesine yardım edip perdeyi açtı...So Eun kolunu tutarak gelirken hemşire hekimin kulağına eğilip birşeyler söylemişti...
Başından beri meraklı gözlerle onları seyreden kral daha fazla dayanamamıştı;
-"So Eun'un kolunun nesi var;neden kıpırdatamıyor ???"
-"Majesteleri müsade ederseniz birkaç soru sormam gerekiyor..."
-"Neden ???? Ne olduğunu düşünüyorsunuz ???"
Hekim So Eun'a dönerek karşısına oturmasını istedi...Kolundaki
hissizliğin bir sorunun işareti olduğunu anlamıştı So Eun;itiraz etmeden
hekimin karşısına oturdu...
Hekimin talimatıyla yanındaki hemşire
önce nabzını ölçmüştü...Saraya ilk geldiğinde hekimin yaptığı bu işi
şimdi hemşirenin yapmasına şaşırmıştı So Eun;artık kralın
eşi olduğu için erkek hekim ona dokunamıyordu....
Hemşire nabzını ölçtükten sonra yine hekimin kulağına eğilerek
söylemişti sonucu...Hekimin değişen ifadesi bununda pek iyi olmadığını
gösteriyordu;
-"Omzunuzdaki ok yarası son günlerde sizi rahatsız ediyormuydu ???"
-"Hayır sadece akşamları bazen sızlıyor ama çok değil..."
-"Peki kolunuz ??? Uyuşma yada kasılma gibi bir tuhaflık hissetmişmiydiniz ???"
-"Şeyyy, dört beş gündür hafif uyuşmalar vardı...Önceleri hareket
ettirince geçiyordu ama son iki gündür daha uzun olmaya başladı
uyuşmalar..."

Kral So Eun'u dinleyince tören gecesini
hatırlamıştı;yemek servisi yaparken yemek çubuklarını elinden düşürmüştü
So Eun...Her nekadar soğuktan uyuştuğu için olduğunu
söylesede
kral bunun kendisine tepki olarak yaptığını düşünmüştü...Ama şimdi
gerçekten uyuştuğu için yaptığı anlaşılıyordu;hemde büyük bir sorundna
dolayı..
Akşamları bu odaya geldiğinde So Eun'un genellikle kolunu
tutması dikkatini çekmişti ama hepsini isteyerek yaptığını
varsaymıştı...

-"Dinlediniz işte şimdi söyleyin nesi var ???"
-"Majesteleri bildiğiniz gibi yara birçok kez darbe alıp
kanamıştı...Tekrar kanamasının tehlikeli olabileceğini söylemiştim ama
yineden yaranın kanaması engellenmemiş.."
-"Lafları dolandırmadan söyle..."
-"Yarada oluşan iltihap ne yazık ki kemiğe sıçramış;kolundaki uyuşmanın
nedenide bu...Ama eğer iltihabın yayılması engellenmezse kaybedeceği
şey kolundan çok
daha fazlası olabilir..."
Kral endişeyle So
Eun'a baktı;omzundaki yaranın kanamasına hep kendisi sebep olmuştu...So
Eun elini uzatıp omzuna götürdü;iltihabın yayılması engellenmezse

olabilecekelri düşünmek bile istemiyordu...Kralın kendisine baktığını
farkedince elini geri çekip önüne baktı;bu durumdan kendini suçladığını
anlayabiliyordu...
So Eun'un bakışlarından bile rahatsız olmasına
üzülmüştü kral;ama bunu hakettiğininde farkındaydı...Eğer kolu sorun
oluşturmasaydı So Eun'un asla affetmeyeceği
şeyler yapabilirdi...Gözlerini So Eun'dan alıp hekime döndü;endişe ve korkusu sesine yansımıştı;
-"O zaman ne gerekiyorsa yap ve iltihabın yayılmasını engelle...Ne
lazımsa isteyebilirsin olmasa bile nerde varsa getirtebiliriz..."

-"Majesteleri bu sadece ilaç tedavisiyle olabilecek birşey
değil;akapunktur uygulamam gerekecek...Üstelik sadece oda değil;yaranın
hala iyileşmemesinin nedeni
kanamasından çok onun ruh hali yüzünden...Nabzı çok zayıf ve yavaş;sanki çok yaşlı yada farklı bir insana ait gibi atıyor..."
Kral bakışlarını So Eun'a çevirdiğinde onunla göz göze gelmişti;ruhunun
bu kadar yorgun olmasının nedeninin yaptıkları olduğuna emindi...Kendi
istekleri
için So Eun'un hislerini hiçe saymıştı...Onun gözlerindede bunu görebiliyordu...
So Eun ayağa kalkmadan dizlerinin üzerinde hekime yaklaşarak diğer
eliyle hissetmediği elini önüne uzattı...Ne kadar zor olsada kolunu
kaybetmeyi göze alamazdı;
-"Akapunkturu yapabilirsiniz...."

-"Emin misiniz ???? İğneleri yapacağım yerler çok hassas noktalar;eğer
ters bir hareket yaparsanız ölümle bile sonuçlanabilir..."
-"Merak etmeyin elimden geldiğince sakin olmaya çalışacağım..."
Sakin olacağı konusunda emin olmasada bunu yaptırmak zorunda olduğunu
çok iyi biliyordu...Hekim kralında onayını aldıktan sonra So Eun'a yere
uzanmasını söyledi..
Hemşirenin yardımıyla sırtüstü yere yatan So Eun düşüncelerini farklı yöne çekmek için sorular soruyordu saray hekimine;
-"Yara sırtımdayken neden yüzüstü yatmadım ??? İğneleri sırtıma batırmayacak mısınız ???"
-"Hayır tedaviyi uygulayacağım noktalar vücudunuzun ön kısmında...Şimdi rahatlayın..."
So Eun kolaysa sen rahatla diyordu içinden;biraz sonra vücüduna batacak
iğneleri gördükçe kolunun durumunu unutup vazgeçmeyi bile düşünmüş ama
vazgeçmişti...Ne
olursa olsun kolunu kaybetmeyi göze
alamazdı....Kendini bu şekilde kandırmaya çalışırken saray hekimi
akapunktur iğnesini eline alınca bütün cesareti biranda
kayboldu...Elini hekime doğru uzatıp durmasını isterken bir yandanda bağırıyordu...
Yattığı yerden kalkmaya çalışırken birden durdu So Eun;kral eliyle
başını tutmuş ve tekrar yere uzanmasını sağlamıştı...Elini başından
çekmeden diğer eliylede
So Eun'un elini tutmuştu....So Eun şaşkın şaşkın bakarken;kral mahcup bir ifadeyle yüzüne doğru yaklaştı;
-"Biliyorum korkuyorsun ama bunu yapmak zorundasın...Rahat hissettirir mi bilmiyorum ama elimi tutabilirsin..."
-"Majesteleri !!!"
-"Gözlerini kapat...İğneleri görmezsen daha az korkarsın..."
So Eun şaşkınlıktan cevap bile veremiyordu;daha az önce kendisine tokat
atan adamın şimdi bu şekilde davranması tuhaftı...Kral başını tuttuğu
eliyle So eun'un
gözlerini kapattı...Hekime başlamasını söylerken
So Eun korkudan kralın elini sıkmış ama itirazda etmemişti....Az önce
nefretle baktığı adamın şimdi elini tutuyordu;
Elinin üzerinde
hissettiği sızıyla ilk iğnenin adresini öğrenmişti...Her iğnenin
batışında biraz daha sıkıyordu kralın elini;ondan nefret etsede elini
tutmak
birazda olsa güven vermişti ona...
Hekim iğnelerin
bittiğini söyleyince kral yavaşça geri çekti elini...So Eun hemen
gözlerini açmıştı;bittiğine sevinirken hala üzerinde batılı halde duran
iğneleri
görünce ağlamaya başladı;
-"Çıkarın onları elimden nolurr..."
-"So Eun sakin ol;inan çıkmasını hissetmeyeceksin bile..."
Kral iki eliyle birden tuttuğu So eun'un elini kendine doğru
yaklaştırdı...So Eun bakışlarını iğnelerden alıp krala çevirince hekimde
iğneleri çıkarmıştı...
-"Akapunktur bitti;şimdi bir ilaç hazırlayıp göndereceğim...Akapunkturun işe yarayıp yaramadığını yarın sabah görücez..."
Saray hekimi malzemelerini toplayıp selamlayarak odadan çıktı;hemşirede
onu takip etmişti...So Eun ayağa kalkmaya çalışırken kral yavaşça
omzundan tutup
doğrulmasına yardım etti;doğrulduğu anda rahatsız olduğunu bildiği için geri çekmişti ellerini;
-"Şimdi biraz dinlen ilaç geldiğinde içmek için kalkarsın..."
-"Gerek yok iyim ben;bekleyebilirim...""
So Eun'un kendisine kırgın olduğunu hissetmek dahada üzmüştü kralı...Suçlu olduğunu biliyordu;
-"Özür dilerim....Az önce yaptıklarım için.."
İçtenlikle dilediği özrünü kabul etmeyeceğini biliyordu kral;yaptığı
şeyin affedilecek bir tarafıda yoktu zaten...So Eun'un yüzüne bakmaya
ilk kez çekinmişti...
So Eun'da yüzüne bakamadığını farketmişti
kralın;yaptığı şeyden dolayı gerçekten üzgün olduğunu görebiliyordu...Az
önceki davranışında birazda kendi hatası olduğunu
kabul etmişti So eun;o kadar kışkırtmasaydı böyle davranmayacaktı kralda;
-"Bende özür dilerim majesteleri...Olmaması gereken bir şeydi ama oldu;bu konuyu kapatalım..."
-"Beni affedebilecek misin ???"
-"Majesteleri müsade ederseniz dinlenmek istiyorum..."
Cevap vermekten kaçmıştı So Eun;bu sorunun cevabını oda
bilmiyordu...Yaptığı şeyi affetmesinin imkanı yoktu aslında;ama yinede
tam olarak nefrette etmiyordu kraldan...
Ayağa kalkmaya çalışırken
başaramayınca kral birden ona doğru yaklaştı...So Eun ne yapacağını
beklerken yavaşça kucağına almıştı onu...Yatağa doğru götürürken
bile yüzüne bakmıyordu So Eun'un...Yorganı açıp yavaşça So Eun'u yatağın içine yatırdı;hiçbir tepki vermemişti So Eun..."
Az önce giden hemşire elinde ilaç dolu bir kaseyle içeri girince kral
ilacı almış ve hemşireden gitmesini istemişti...Yatağın başucuna gelip
So Eun'u hafifçe doğrulttu;
So Eun birşey söylemeden kralın
söylediklerini yapıyordu...İlacı içtikten sonra kral elindeki bezle
ağzının kenarından akanı silmek isteiynce sağ eliyle durdurmuştu onu;
-"Gerek yok majesteleri,ben hallederim..."
-"Kıprıdamaman gerekiyor bırak ben yapayım..."
So Eun ısrar etsede kral kabul etmemiş ve kendisi yapmıştı..Boş ilaç kasesini kenara koyup So Eun'un üzerini düzeltti;
-"Şimdi uyumaya çalış...Sabah herşey düzelecek göreceksin..."
-"Teşekkür ederim majesteleri..."
So Eun başını diğer tarafa çevirip gözlerini kapattı;istemese bile
hemen uyuyacağına emindi...Öylede olmuştu zaten;kralın kendisine
baktığını bildiği halde
uykuya dalmıştı...Kral uyuduğunu anlayınca
oturduğu yerden kalkıp yatağın diğer tarafına geçti;So eun'un yüzünü tam
olarak görmek istiyordu...
Elini yavaşça saçlarının üzerine
koydu;onlara dokunmanın verdiği huzuru bundan sonra bulamayacağını
hissediyordu...Elini çekmeden yavaşça ona doğru yaklaştı;
sıcak
alnına dokundurduğu dudaklarını bir süre orda tutmuştu...Geri çekilirken
tekrar baktı yüzüne;yanında kaldıkça birdaha gülemeyeceğini bildiği bu
yüzün
mutlu olmasını istiyordu....Sonuçları kendisini üzecek olsa bile;onun mutlu olması için bu saraydan gitmesi şarttı....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:38 am

Yazan;Nurten Akhan

43.Bölüm


Gözlerini koluna dikmiş öylece bakıyordu...Yediği onca iğneden sonra
tedavinin işe yarayıp yaramadığını merak ettiği halde kıpırdatmamıştı
kolunu...Heyecandan hissedip hissetmediğini bile
anlayamamıştı...Uyandığından
beri yatağın içinde sadece bakıyordu koluna;tam kolunu kaldıracakken
düzelmemiş olmaihtimalini düşündükçe vazgeçiyordu oynatmaktan...

Daha fazla ertelemenin bir yararı olmadığını anlayınca derin bir nefes
alıp elini sıkmaya çalıştı;korktuğu şey olmamış rahatça kapatmıştı
elini...Hızlayatakta doğrulup kolunu yukarı kaldırdı;omzu biraz acımıştı
ama yinede kaldırabilmişti kolunu...Yatağın içinde sevinçten zıplamamak
için zor tutuyordu kendini;kolunu kıpırdatabildiğine göre saray
hekiminin tedavisi işe yaramış olmalıydı...

Lady Song doktorun
geldiğini haber verince yatağın içinde toparlanıp gelmelerini
bekledi...Saray hekimi yanında dünkü hemşireyle gelmişti;hemşire
nabzınıölçmek için sağ bileğine uzandığı anda sol elini ona doğru uzattı
So Eun;

-"Bu kolumdan ölçebilirsiniz...Dün yediğim iğneler işe yaradı;bakın kolumu hareket ettirebiliyorum.."

So Eun gülerek kolunu yukarı aşağı oynatırken hemşire tuhaf bir şekilde
saray hekimine bakıyordu...Saray hekiminin işaretiyle önce nabzını
ölçmüş daha sonra elbisesininyakasını hafif açarak yaranın sargısına
bakmıştı;sargının ortasında oluşan sarı lekeden iltihabın aktığını
anlamıştı...Hemşire doktora dönüp birşey söylemeden sadece başını
salladı;yüzündeki ifade So Eun'u korkutmuştu...Neler olduğunu soracakken
kenardan olanları izleyenLady Song'u görünce ona döndü;


-"Lady Song bana yiyecek birşeyler getirebilirmisiniz ? Dünden beri
hiçbirşey yemedim;kolumda artık düzeldiği için iştahım açıldı..."-"Tabii
hanımım hemen getiririm..."Lady Song odadan çıkınca saray hekimine
baktı;

-"Kolumu kıpırdatmam kötü birşey mi ? Tedavinin işe
yarayıp yaramadığını sabah göreceğimizi söylemiştiniz;işte işe yaradı ve
kolumu hareket ettirebiliyorum.Ama ikinizde bundan pek memnun olmuş
gibi görünmüyorsunuz ..."-"Akapunktur iğneleri sinirlerinizi uyardığı
için şuan kolunuzu hareket ettirebiliyorsunuz ama ilerde..."-"Ama ilerde
ne ? Dün iltahabın durmasını engellerseniz iyileşebileceğimi
söylemiştiniz;şimdi kolumu hissediyorum ağrımda yok..."-"Uyşukluğun
geçmesi sadece geçici bir durum...Dün içtiğiniz ilaç iltihabın hangi
derecede olduğunu anlamamız içindi ve görünen o ki oldıkça ileri
seviyede.."

So Eun duyduklarının şokuyla yatağın içine
gömülmüştü....Omzuna götürdüğü elini hafifçe yaranın üzerine
bastırdı;yaranın olduğu yerde hala uyuşukluk vardı..Elinde yemek
tepsisiyle Lady Song içeri girince az önce yüzünde solan gülümsemeyi
zorla geri getirmişti So Eun;

-"Lady Song kolum iyileşmiş bakın kıpırdatabiliyorum..."-"Bu
çok iyi bir haber hanımım;kraliçemiz durumunuzu öğrenince
endişelenmişti gidip ona iyi olduğunuz haberini vermeli miyim
?"-"Elbette..Hatta öğleden sonra onu ziyarete gideceğimi söyle;kendi
gözüyle görürse daha rahat olacaktır.."

Lady Song elindeki
tepsiyi So Eun'un kucağına bırakıp odadan dışarı çıktı...Saray hekimi ve
hemşire söylediklerinin şaşkınlığıyla birbirlerine bakarkenSo Eun'un
yüzünde ciddi bir ifade vardı;

-"Ben iyileştim
doktor;uyguladığınız tedavi işe yaradı ve iltihabın yayılması
durdu...Zamanla daha da iyi olacağım..."-"Beni anlamadınız sanırım bu
sadece geçici bir durum..."-"Hayır sizi gayet iyi anladım...Şimdi
majesteleri sizden sağlığım hakkında bilgi isteyecek;ona tedavinin
olumlu geçtiğini ve iyileşeceğimi söyleyeceksiniz..."-"Ama bu doğru
değil;majesteleri krala yalan söyleyemem..."

So Eun üzerindeki tepsiyi kaldırıp yataktan çıktı;yüzünden çok ciddi olduğu anlaşılıyordu;

-"Eğer majestelerine iyileşmediğimi söylerseniz;bunun için sizi
suçlayacaktır...Bunu göze alabilirmisiniz ?"-"Ben bir hekimim hastam
konusunda yalan söyleyemem..."-"Hasta olan benim ve bu konudan kimseye
bahsetmemenizi istiyorum..."

Saray hekimi itiraz etsede So Eun
söylememesi konusunda diretmişti...Zorla kabul etmek zorunda kalan
saray hekimi ve hemşire gitmek için hazırlandıklarısırada So Eun'da
onlara eşlik etmek için dışarı çıkmıştı...Onlar uzaklaştığı sırada
arkasından duyduğu sesle geri döndü So Eun;Mi Ra'nın geldiğini görünce
sevinçle ona doğru koşmuştu...Mi Ra'nın yüzünden endişeli
olduğuanlaşılıyordu;

-"Hastalanmışsın neyin var ?"-"İyim ben
yok birşeyim sen nerden duydun ?"-"Majesteleri kral bir haberci gönderip
saraya gelmemi istemiş...Senin yanında kalmam için...Dün kovmuşken
bugün çağırması tuhafıma gitmişti ama az önceLady Song'u
gördüm;hastalandığını söyledi..."

So Eun koluna girerek Mi Ra'yı odaya doğru çekiştirmeye başladı;

-"Lady Song'u bilirsin herşeyi abartır...Kolum dün biraz sorun çıkarmıştı ama şimdi gayet iyim..."

Mi Ra dün o gittikten sonra neler olduğunu merak ediyordu ama So Eun
anlatmak istemez diye soramıyordu...Odaya girip karşılıklı oturdular;Mi
Ra yeni farketmiştiSo Eun'un dudağındaki yarayı;

-"Dudağına ne oldu senin ?"

So Eun geyri ihtiyari elini dudağına götürdü;o anı hatırlayınca irkilmişti....Zoraki bir gülümsemeyle cevap verdi Mi Ra'ya;

-"Dün akapunktur yapılırken ısırdım galiba hatırlamıyorum..."-"Sen
akapunktur mu yaptırdın ?"-"Eee ne derler bilirsin sağlık herşeyden önce
gelir...İğneleri yedim ama işede yaradı;kolum artık daha iyi..."

Mi Ra elbisesinin kolundan çıkardığı kağıdı So Eun'a uzattı;

-"O zaman dahada iyi olman için sana bir haberim var...Dün gece Shim
Waa ile birlikte şiirin eksik kalan kısımlarını tamamlamaya
çalıştık..."-"Shim Waa'yla birlikte,ikiniz !!!"-"Evet ikimiz;birlikte
düşünürsek daha kolay olur diye düşünmüştük..."-"Ne oldu peki;vardınız
mı bir sonuca barii ?"

So Eun'un neyi ima ettiğini anlayınca
yüzü kızarmıştı Mi Ra'nın...Konuyu değiştirmek için elindeki kağıdı So
Eun'un eline tutuşturdu;

-"Saçma şeyler düşünme....Doğru
olduğuna emin değiliz ama en zaında mantıklı dizeler çıktı
ortaya..."-"Tamam cnm birşey demedim,bakalım birlikte yazdığınız şiir
nasıl olmuş..."

So Eun açmaya çalıştığı eline
tutuşturulan kağıdı; Lady Song odaya dalınca birden saklama gereği
duymuştu..Lady Song'u soluk soluğa görünce ikisidetelaşlanmıştı...Nefesini toplamasını beklerken acele ettiriyordu So Eun;


-"Sen kraliçenin yanına gitmiyormuydun;bune hal ?"-"Tam gidiyordum ama
yolda abimi görünce hemen geri döndüm...Duyduklarıma
inanamayacaksınız..."-"Niye ki ?? Ne söyledi abin;meraklandırmadan söylesene..."

Lady Song derin bir nefes alıp önemli bir şey söyleyeceğini belli eden birkaç kısa öksürükten sonra konuşmaya başladı;

-"Tamam anlatıyorum...Jeju adasına sürgüne gönderilenleri götüren
askerler bu sabah geri dönmüşler...Aralarından birisi abimin
arkadaşıymış;sizin İl Woo için endişelendiğinizibildiği için durumunu
sormuş;bilin bakalım hangi cevabı almış ?"-"Lady Song uzatmayında
söyleyin artık;nasılmış İl Woo ?"-"Bilmiyormuş nasıl olduğunu çünkü İl
Woo sürgünde değilmiş..."-"Nee ?"

Mi Ra'da aynı tepkiyi
vermişti So Eun'la...Lady Song açıklamayı uzattıkça ikisininde
sabredecek gücü kalmamıştı...Mi Ra yaklaşıp Lady Song'un kolunu tuttu;

-"Ne demek İl Woo sürgünde değilmiş;gönderildiğini hepimiz
biliyoruz...."-"Sürgüne gönderilenlerin arasında yokmuş ama...Sabah
erkenden gitmişlerdi biliyorsunuz;oraya gidene kadarda kimse farketmemiş
olmadığını...Ordaki görevlilerelerindeki listeye baktıklarında
farketmişler yokluğunu...Abimin arkadaşı yolda kaçan kimsenin olmadığını
söylemiş;yanii başından beri o gruba hiç katılmamış abiniz..."-"Peki
ama o zaman abim nerede ?"

So Eun'da bunu merak
ediyordu..Hızla odadan çıkıp yan taraftaki kralın şahsi dairesine
gitti;ordaki görevliler toplantı salonunda olduğunu söyleyince
hızınıkesmeden o tarafa yönelmişti...Mi Ra ve Lady Song'ta onu takip
ediyordu..Toplantı salonuna gelince haber verilmesini beklemeden içeri
girdi;görevliler kralın ona karşı davranışını bildikleri için zorluk
çıkarmamışlardı...Kral açılan kapıdan içeri giren So Eun'u görünce ayağa
kalkıp ona doğru yürüdü;

-"Bende şimdi senin yanına
gelecektim...Saray hekimi az önce burdaydı;tedavinin işe yaradığını ve
kolunun iyileşeceğini söyledi..."-"İl Woo nerde ?"-"Neee ?"-"İl Woo'ya
ne yaptınız majesteleri ?"

Kral şaşkınlıkla So Eun'a bakarken
kenarda oturan adamda kalkıp yanlarına gelmişti...So Eun o anda
farketmişti prens Sam Woo'nunda odada olduğunu...Sam Woo'daaynı
şaşkınlıkla bakıyordu So Eun'a...Kral ne demek istediğini anlamamış ama
yinede sinirlenmişti;

-"Sürgüne gönderdiğim için yinemi
suçlayacaksın beni ?"-"Onu sürgüne göndermediniz öyle değil mi ? Ne
yaptınız;bana sürgüne gönderdiğinizi söylerken öldürttünüz mü ?"-"Neden
bahsettiğini anlamıyorum ama sana İl Woo'dan bahsetmemeni
söylemiştim..."

So Eun sakin kalmaya çalışıyordu;


-"Jeju'ya gönderilen sürgünler arasında İl Woo yokmuş ..."-"Nasıl yani
kaçmış mı ?"-"Hayır başından beri o kervana katılmamış...Gidenlerin
arasında değilmiş ama sizin bunu zaten biliyor olmanız gerekiyor..."

Kral neler olup bittiğini merak etmişti;dışardaki görevliye seslenip bu
konuda sorumlu olan görevlinin getirilmesini emretmişti...So Eun
kralında haberi olmadığınıanlayınca mahcup olmuştu;

-"Ben
bildiğinizi düşünmüştüm özür dilerim..."-"Birazdan neler olduğunu
öğreniriz;burda kal admın söyleyeceklerini kendi kulaklarınla duyarsan
daha kolay inannırsın belki..."

So Eun mahcubiyetle başşını
öne eğdi;zaten oda çağırttığı adamın söyleyeceklerini duymak
istiyordu...Prens Sam Woo işleri olduğunu söyleyip izin isteyerek
odadançıktı;yüzünde endişe vardı onunda...Toplantı odasından ayrılıp
bakanlar kurulunun olduğu yere gitti;aradığını hemen bulmuştu...Bakan
Park Sam Woo'nun geldiğini görünce yanındaki adamları gönderip
oturmasını istedi;telaşlı olduğunu anlamıştı;

-"Birşey mi
oldu;neden böylesin ?"-"İl Woo sürgüne gönderilenlerin arasında
değilmiş;duydun mu ?"-"Evet biraz önce haber aldım bende;kaçacak kadar
ileri gidebileceğini tahmin etmemiştim..."

Sam Woo ayağa kalkıp bakan Park'a yaklaştı;

-"Dayı bununla bir ilgin var mı ?"-"Ne demek istiyorsun sen;onun
kaçması benim hiçbir işime yaramaz öyle değil mi ? Hatta ondna
kurtulduğumuz için mutlu bile olmalıydım..."-"Kaçması işine yaramaz ama
ölmesi yarayabilir öyle değil mi ?"

Bakan Park neyi ima ettiğini anlamıştı;kahlaha atarak uzaklaştı Sam Woo'dan;

-Sana söyledim onun gidişi benim için yeterliydi,daha fazlasına
ihtiyacım yok..Şimdi halletmem gereken şeyler var..Sende boş durmak
yerine madalyonuarasan iyi edersin..İl Woo'nun olmaması bulamayacakları
anlamına gelmez ..."-"Size daha öncede söyledim;kral olmak gibi bir
isteğim yok benim..."-"Bunu konuşmuştuk boşuna nefesini tüketme..."

Sam Woo'nun karşılık vermesini beklemeden odadan çıktı bakan
Park;yüzünde sinirli bir ifade oluşmuştu...Yan Sang'ı kaybettikten sonra
en güvendiğiadamı yaptığı Nang Boo'yu çağırtmıştı hemen;


-"Dikkatli olun;özelliklede Sam Woo'ya karşı...Eğer bir kez
şüphelendiyse çözmeden bırakmayacaktır bu konuyu...Gerekirse yerinizi
değiştirin..."-"Emredersiniz efendim..."

Nang Boo bakan Park'ın yanından ayrılıp saraydan çıktı...Şehirden çıkıp
dağlık alana giderken arada bir arkasını kontrol ediyordu....İrili
ufaklı mağaralarınolduğu bir yere gelince atından indi;önü çalılıklarla
kapatılmış küçük bir oyuğun içine girerken arkasını kontrol etmeyide
ihmal etmemişti...Küçük oyuğun açıldığı büyük bir mağarada uyuyan iki
kişiyi görünce sinirlenmişti; kılıcının kabzasıyla onlara vurup
uyandırdı;

-"Sizi uyuyasınız diyemi buraya diktim ben ?"-"Çok
özür dilerim efendim;bir an dalmışız..."-"Resmen uyuyorsunuz bee;böyle
mi nöbet tutuyorsunuz siz ?"-"Zaten baygın üstelik eli ayağıda
bağlı;hiçbirşey yapamazki ..."

Nang Boo kılıcının arkasıyla adamın karnına vurup yere düşürmüştü onu;

-"Geri zekalılar o bu haldeyken bile sizin gibi iki salağı atlatabilir..."

Adam yerden kalkmaya çalışırken diğeri ses çıkarmadan geri
çekilmişti...Nang Boo ileri doğru yürüyüp mağaranın duvarının köşesinde
yerde yatan adama yaklaştı;vücudunda birçok yara olan adam baygın bir
şekilde yatıyordu...Eliyle saçlarından tutup kafasını yukarı kaldırdı
Nang Boo;kanlar içinde kalan yüze bakarkenyüzünde karanlık bir
gülümeseme belirmişti;

-"Seni aramaya başlamışlar bile;ben daha uzun süreceğini düşünmüştüm ama neyse....Bakalım ne kadar ileri gidebilecekler..."

Saçları çekilince hafif bir iniltiyle gözlerini açmıştı İl
Woo;günlerdir kaldığı bu mağarada diğer iki adam dışında gördüğü ilk
insandı karşısındaki...

Bölüm Sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:38 am

44.Bölüm

-"Ona ne olduğunu biran önce bulun anladınız mı ? "
Adamlar başlarıyla kralı onaylayıp toplantı salonundan çıktılar;kralı
bu kadar sinirli görmemişlerdi daha önce...So Eun odanın bir köşesinde
başı öne eğik
oturmuş onları dinliyordu;İl Woo'nun sürgünde
olmadığını duyduğunda kraldan şüphelenmişti ama durum onunda haberdar
olmadığını kanıtlıyordu...

İl Woo'nun nerde olabileceğini
düşündük...çe daha büyük bir çıkmaza giriyordu;sürgüne gönderilmemişti
ama burda da değildi...Kaçmış olamazdı;kaçmış olsaydı bile en azından
ona haber verebilirdi..Görevi için saklandığında tehlikeyi göze alarak geldiğine göre şimdide gelebilirdi..

Kralın ayağa kalktığını görünce So Eun'da ayağa kalktı;ne söyleyeceğini tahmin edebiliyordu kralın;

-"Görüğün gibi ondan kimsenin haberi yok...Ben sürgün emrini verdim ama
o daha önce ortadan kaybolmuş;ortalıkta olmayan iki askerde bu durumu
açıklıyor.."
-"Ne yani kaçtığını mı düşünüyorsunuz ?"
-"Sadece tahmin diyelim;gece ordaydı ama sabah iki askerle birlikte ortadan kaybolmuş hemde hiçbir iz bırakmadan..."

So Eun bu fikirden hoşlanmamıştı;kayıp olan iki asker durumu daha da karıştırıyordu;

-"İyi ama neden kaçsın ki ? Zaten ilgisi olmadığı halde suçu kabul
etmişti;birde kaçarak kaçak konumuna düşmeyi neden göze alsın ki ??"
-"Bilmiyorum ama merak etme öğreneceğim...Şimdi odana dön dinlenmen
gerekiyor..Tedavi işe yaramış olsa bile kendini çok fazla
yormamalısın..."

Daha fazla orda kalmak istemiyordu zaten So
Eun'da;kralı selamlayıp toplantı salonundan çıktı..Odasına gitmek için o
tarafa yönelmişken aniden kararını değiştirip
sarayın arka tarafına geçti...Eski binaya gelip içeri girdi;Yan Sang kimin geldiğini gördükten sonra ortaya çıkmıştı....
So Eun'a yaklaşıp elini sol omzuna koydu;yüzünde anlaşılmayan bir kırgınlık vardı;

-"Kolun nasıl oldu ? İğne yapmalarını göze almana değdi mi ?"
-"Sen nerden biliyorsun kolumu ??"
-"Saray büyük olabilir ama hiçbir şey gizli kalmaz burda..Kıpırdattığına göre iyi olmalı.."

So Eun sadece başını sallamıştı;geceleri sarayda gölge oyunu oynadığını
anlamıştı...Yan Sang biranlık teredüttle elini So Eun'un dudağındaki
yaraya uzattı;
So Eun amacını anlayınca aniden geri çekilip elini tutmuştu;

-"Akapunktur yapılırken ısırdım önemli birşey değil..."
-"Emin misin;bu yara sanki------
-"Bırak şimdi dudağımdaki yarayı;ondan daha önemli sorunlarımız
var..Geceleri dolaştığın için sabahki haberleri duymamış olmalısın"
-"Neymiş o duymadığım önemli haber ??"

Yan Sang konuyu değiştirmeye çalıştığını anladığı için üstelememişti ama So Eun'un söylediği şey şaşırtmıştı onu;
-"İl Woo sürgünde değilmiş..."
-"Nee ?"

So Eun hala elini tuttuğunu farkedince hemen bırakıp konuya girdi;

-"Sürgüne gönderilenlerin arasında İl Woo yokmuş...Majesteleri kral
belki birşey yapmıştır diye düşünmüştüm ama onunda haberi yok..."
-"Peki o zaman nerde ? Kaçmış olamaz öyle değil mi ?"
-"Bilmiyorum ama kaçmış olsaydı en azından bana haber verirdi...Onunla
birlikte iki askerde kayıp;o gece birşeyler olmuş ama nee ?"


Yan Sang'ta mantıklı bir açıklama yapamamıştı;kaçma ihtimali ona görede
düşüktü...Suçu yokken ölümü göze almıştı;bu yüzden kaçması
mantıksızdı...So Eun
yorulduğunu hissedip kenardaki taburelerden
birine oturdu;otururken elbisesinin göğsündeki kabartı dikkatini
çekmişti...Elini götürüp kabarıklığa neden olan şeyi
çıkardı;Lady
Song odaya aniden girince mi Ra'nın verdiği kağıdı buraya
koymuştu...Kağıdı açıp okumaya başlayınca Yan Sang'ta yanına gelmişti;

-"O kağıtta ne var ?"
-"Bilmem Mi Ra vermişti;şiirin eksik kısımlarını mantıklı gelecek şekilde tamamlamışlar...Bir bakalım belkide doğru olmuştur.."
So Eun boynunda asılı duran madalyonu çıkarıp Yan Sang'a uzattı;o
kağıtta yazılanı okurken Yan Sang'ta madalyondaki silinmiş yerlere uyup
uymadığını kontrol
edecekti...."

Kışın SOĞUğuyla kuruyan ağaçlar,
Baharla BİRLİKte açan çiçeklere dönüşür.
SEVGİDEN can suyunu alacaklar,
İçimin derinliklerinde bulacaklar."

So Eun şiiri bitirip Yan Sang'a baktı;

-"Nasıl sence eksik yerler bu şekilde olabilir mi ? Bana mantıklı geldi..."
-"Bilmiyorum çok silinmiş ama uyabilir...Sadece üçüncü mısra "benden"
olamaz;ordaki kelime "Bİ" gibi birşeyle başlıyor olmalıydı...Bu
haliylede birşey anlamdım ama..."

So Eun içinde aynı şey
geçerliydi;şiirin orjinali bu olsa bile neyi anlatmak istediğini
anlamamıştı...Bakışlarını karşı duvarda asılı portreye dikmiş dizeleri
tekrarlıyordu;resimdeki kralın bu dizelerle ne anlatmak istediğini
anlamak zordu...Birden ayağa kalktı So Eun;ani hareketi Yan Sang'ı
endişelendirmişti;

-"Ne oldu So Eun ?"
-"Bu madalyonun üzerindeki işaretin ölen krala ait olduğunu söylemiştin değil mi ?"
-"Evet şahsi eşyalarında bu amblemi kullanmaktan hoşlanırmış;niye birşey mi buldun ?"
-"Bu madalyonun onun olduğuna eminiz yani...Şiirde bahardan ve kendisinden bahsetmiş;kral bahar gelince ne yapardı ???"

Yan Sang kısa sürli şaşkınlıktan sonra biraz düşündü;bu yönden hiç
düşünmemişti...Ölen kralın neler yaptığını düşününce birden
heyecanlanmıştı;

-"Buraya gelirdi;ön taraftaki ağaçların çiçek açışlarını izlemek için...Kendisini buraya ait gibi hissedermiş o zamanlar..."
-"Yani içinin derinliklerinde....Shim Waa madalyonun başkentten hatta
saraydan çıkmamış olabileceği ihtimalinden bahsetmişti;eğer gerçekten
öyleyse ??"

İkisi birden odaya bakıyordu;düşündükleri şey
doğruysa madalyon başından beri burda olabilirdi...Odayı incelerken
ikisinin bakışlarıda duvardaki portrede
birleşmişti;So Eun yaklaşıp tablonun önünde durdu;

-"İnsan içinin derinliklerini göremez ama dışını görebilir....Ve bunun
içinde ya bir aynaya yada bunun gibi bir resme ihtiyaç duyar.."

So Eun'un gülümseyerek söylediği sözler Yan Sang'ı
güldürmüştü...Yaklaşıp duvardaki tabloyu dikkatlice aşağı indirdi...So
Eun ellerini birleştirmiş heyecanla
filmlerdeki gibi bir sahne
beklerken;karşısında düz duvarı görünce hayal kırıklığına
uğramıştı...Yan Sang tabloyu inceleyip birşey olmadığını anlayınca
tekrar yerine astı;
So Eun'un üzüldüğünü görünce teselli etmek için
elini ona doğru uzattı.Aynı anda So Eun çığlık atarak Yan Sang'ın beline
sarılmıştı;

-"Fareee....fare var orda..."

Yan Sang
işaret ettiği tarafa bakınca köşedeki kütüphanenin altına kaçan küçük
fareyi görmüştü ama farden çok beline sarılanla ilgileniyordu o..So Eun
farenin gittiğini görünce derin bir nefes aldı;ellerinin nerde olduğunu farkedince hızla geri çekmişti kendini;

-"Şeyy ben özür dilerim fare yüzünden yanii..."
-"Değişmeyecek öyle değil mi ?"
-"Ne değişmeyecek fare korkum mu ? Aslında korkmam ama birden öyle karşıma çıkınca telaşlandım işte..."
-"İl Woo'ya olan duyguların...Burda olmasa bile;hiçbir zaman dönmeyecek
olsa bile ondan vazgeçmeyeceksin öyle değil mi ? Yani bir şansım yok
aynı majesteleri gibi..."

So Eun cevap vermeden arkasını
döndü;nefesinin darladığını hissetmişti...Yan Sang'ın kalbinde böylesine
derin bir yara açtığını bilmek kahrediyordu onu...
Daha fazla kalmanın iyi olmayacağını anlamıştı;

-"Ben artık gitmeliyim;bir gelişme olursa gece duyarsın zaten.."
-"So Eun !!!"
Kapıya yöneldiği anda Yan Sang arkasından gelip sarılmıştı ona;

-"Sadece bir kez;bir dakikalığına olur mu ? Biliyorum İl Woo'yu
seviyorsun ama bende seni seviyorum;en azından bir dakikalığına böyle
kalmama izin ver..."

So Eun'un kıpırdayacak hali kalmamıştı
zaten..Akmasına engel olamadığı gözyaşları Yan Sang'ın koluna
damlıyordu...Daha fazla dayanamayıp Yan Sang'ın
kollarından kurtularak kendini odadan dışarı attı;karşısındaki kalabalığı görünce olduğu yerde kalmıştı...
Gözlerindeki yaşları saklamaya çalışarak kralı ve yanındakileri
selamladı;içerdekini düşününce korkmaya başlamıştı...Kral şaşkınlıkla So
Eun'a bakarken;
bakan Park yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle inceliyordu So Eun'u;

-"Sizin burda ne işiniz var ? Majesteleri bile yıllardan sonra ilk kez gelmişken yeni eşinin burda olması tuhaf..."
Kral eliyle bakan Park'ı susturup So Eun'a yaklaştı;oda merak ediyordu burda oluş sebebini;

-"Sana odana gitmeni söylemiştim;burda ne işin var ?"
-"Ben sadece biraz hava almak istemiştim majesteleri;burası insana huzur veren bir yer...Sizi buraya getiren şey nedir ??"
-"Bakan Park yürüyüş yapmayı teklif etmişti;uzun süredir gelmiyordum bende buraya..."

So Eun korkyla bakan Park'a baktı;durup dururken kralla yürüyüşe çıkmak
istemesi tuhaftı üstelik başka yer yokmuş gibi buraya getirmişti
kralı...İçerden
ses gelince herkesle birlikte So Eun'da o tarafa
döndü;korkusu daha da artmıştı...Bakan Park huzursuz olduğunu görünce
üzerine gelmeye başlamıştı;

-"İçerde sizden başka biri daha mı vardı ?"
-"Ha...hayır sadece ben vardım..."
-"O zaman bu ses nerden geldi ?"

Kral aniden So Eun'u kenara çekip kapıyı açarak içeri girdi;bakan PArk
ve So Eun'da peşinden gelmişti...Kral ve bakan Park sesin nerden
geldiğini anlamaya çalışırken
So Eun etrafta Yan Sang'ı göremeyince
derin bir nefes almıştı...Az önce kitaplığın altına giren fare
seslerden rahatsız olunca tekrar ortaya çıkıp diğer tarafa geçmişti..
So Eun eliyle farenin olduğu yeri işaret edip dikkatleri o yöne çekti;

-"Fareee sesi çıkaran fare olmalı..."
-"Bu kadar küçük bir farenin o sesi çıkarmış olması mümkün mü sizce ?"
-"Haklısınız bakan Park ama bu bina çok eski;en ufak sarsıntı bile ses çıkarabilir..."

Bakan Park susarak So Eun'u onaylarken;kralda So Eun'un öne sürdüğü
bahaneyi mantıklı bulup odadan çıkmıştı..So Eun'da çıkmak için kapıya
yöneldiğinde bakan
Park önüne geçip durdurmuştu onu..So Eun bir adım geri çekilerek ondan uzaklaştı;

-"Birşey mi söyleyeceksiniz ?"
-"Hayır...Sadece fareler diyorum;zararlı hayvanlardır..Yavaş yavaş
zarar verirler etraflarına;baştan icabına bakmak gerekir öyle değil mi
?"

Bakan Park odadan çıkarken So Eun odaya göz attı;sanki bir
şeyler biliyor gibi konuşmasından tedirgin olmuştu...Dışarı çıkıp kapıyı
tekrar kapattı..
Kralın isteğiyle birlikte odaya döndüklerinde açıklama yapmanın doğru olacağını düşünmüştü So Eun;

-"O bina bu sarayda huzur bulduğum tek yer;buraya ilk geldiğimde keşfetmiştim..Oraya gitmemi engellemeyeceksiniz değilmi ?"
-"Madem huzur bulduğun tek yer orası elbette istediğin zaman gidebilirsin...Bu sarayda hapis değilsin So Eun;bunu unutma.."
-"Teşekkür ederim majesteleri çok teşekkür ederim..."

Kralın birşeyden şüphelenmemesi rahatlatmıştı So Eun'u;gece geç saate
kadar yanında kalan kral gidince kendini yatağın üzerine bıraktı...Gün
boyunca
yaşadıklarını düşünürken uyuyakalmıştı...

******

-"Niye kıpırdamıyor bu ?"
-"Bilmem gidip bi baksana..."
-"Ben neden bakıyormuşum sen git;hep cesurum diye söylenirsin elleri
ayakları bağlı yaralı bir adamdan korkmayacaksın değil mi ?"


Adam istemedende olsa korkarak kenarda yatan İl Woo'ya
yaklaştı;saatlerdir hareketsiz durması endişelendirmişti onları...Eğer
öldüyse Nang Boo'ya hesap
vermek zorunda kalacakları için bunu istemiyorlardı...
Eliyle İl Woo'nun omzunu tutup yüzünü kendine doğru çevirdi adam;aynı
anda İl Woo gözlerini açıp ellerini adamın belindeki kılıca
uzatmıştı...Adam daha ne olduğunu
bile anlayamadan yerde bulmuştu kendini...Diğeride hemen kılıcına sarılmış ama sonu diğerininkinden farklı olmamıştı...
İl Woo ellerindeki ve ayaklarındaki bağlardan kurtulup mağaradan dışarı
çıktı...Vücüdundaki yaralar yüzünden yürümek acı veriyordu...

Nerde olabileceğini
tahmin etmeye çalışıyordu;buraya ne zaman ve nasıl getirildiğini
bilmiyordu...Ormandan çıkıp şehre doğru yaklaşınca bu şekilde girmenin
tehlikeli olduğunu
düşünerek üzerini değiştirebileceği bir yer
buldu...Başına taktığı hasır şapka yüzünün tamamını örtmüş tanınmasını
zorlaştırmıştı...Şehri geçip saraya yöneldiğinde
karşıdan gelen
askerleri görünce yan taraftaki açık lokantanın masalarından birine
oturdu;şapkayı iyice öne getirip yanına gelen kadına birkaç sipariş
verdi...

Askerler gelip tam karşısındaki masaya oturunca
dikkatlerini çekmeden hafif yana döndü...Askerlerden biri önce ona
bakmış ardından önüne dönerek arkadaşlarının sohbetine
katılmıştı;

-"Bugün çok mutluyum;tüm yemekler benden istediğinizi yiyebilirsiniz..."
-"Ooooo tamam o zaman herşeyi yiyeceğiz bizde..."
-"Abartmayın ama;kralımız kadar mutlu değilim sonuçta..."
-"Onun kadar mutlu olamazsın zaten...Majestelerini hiç böyle
görmemiştim;kraliçenin odasına nerdeyse hiç gitmezdi ama yeni eşinin
yanına her gece gidiyor.."

Askerler kahkahalarla gülerken İl
Woo kulak kabartmış onları dinliyordu...Askerlerden biri aklına birşey
gelmiş gibi birden diğerlerini susturmuştu;

-"Durun durun...Ben
bugün yeni eşini gördüm majestelerinin gerçekten çok güzel...Sarayın
arkasındaki eski kralın konutundaydı;son zamanlarda hep oraya
gidiyormuş.."
-"Evet bende gördüm...Ama son zamanlarda değil saraya
geldiğinden beri hep gidiyordu oraya zaten;ilk efendi İl Woo'yla gittini
görmüştüm..."

İl Woo elindeki kaşığı tabağa
düşürmüştü;askerler ona doğru bakınca masanın üzerine biraz para
bırakarak ayağa kalktı...Lokantanın sahibi kadın peşinden
paranın
çok olduğunu bağırırken köşeyi dönmüştü bile İl Woo...Şuan düşündüğü tek
şey kralın yeni eşinin düşündüğü kişi olmamasıydı...

Bölüm Sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:38 am

45.Bölüm

Sessizce duvardan
atlayıp sarayın bahçesine girdi;vücudundaki yaraların acısı artmasına
rağmen hızını arttırmıştı..Bir gölge gibi hareket edip yeni belirlediği
hedefe doğru yürümeye başladı;aklındaki ilk adres hayal kırıklığına neden olmuştu...

Yaklaştıkça etrafta olanlar tuhafına gitmeye başlamıştı;normalde
askerlerle dolu olması gereken avlu şuan sinek avlıyordu...Köşelerde
duran bir i...ki asker vardı onlarda
çoktan rüya alemine
uçmuşlardı...Mağarada baygın haldeyken duyduğu şeyin rüya olduğunu
düşünmüştü ama şimdi gördükleriyle gerçek olabilme ihtimali aklına
geliyordu...

Yinede tedbirli davranarak kimseye görünmeden konutun arka tarafına
yaklaştı...Ne yapacağını planlarken Ön tarafta nöbet tutan iki askerin
dalgınlığından yararlanarak biranda içeri girmişti...
Odaya girer girmez köşede duran yatağa yaklaştı;yatağın boş olduğunu
farkettiği anda boynuna dayanan kılıçla hareketsiz kalmıştı...Kılıcı
tutan; yavaşça arkasını
dönüp yüzünü açmasını isteyince denileni
yaptı;amacı saklanmak değildi zaten...Yüzündeki peçeyi
indirdiğinde;şaşkın bakışlarla birlikte kılıçta boynundan inmişti..

-"İl Woo !!! Ama sen....bu nasıl olabilir;ne işin var burda ?"
-"So Eun nerde majesteleri ?"

İl Woo'nun konuşurken zorlanmasından;vücudundaki yaraların yüzündekilerden daha fazla olduğunu anlamıştı kral;

-"Yaralı gibisin ne oldu ?"
-"Duyduğum şey doğru mu ? So Eun sizin --------

Cümlesini tamamlayamamıştı İl Woo;düşünmek bile acı verirken o gerçeği
dillendirmek çok daha zordu...Kralda neyi sormak istediğini anlamış ama
cevap vermekten
kaçmıştı;

-"Sürgün kararıyla şuan Jeju'da olman gerekiyordu ama sen yaralar içinde gece vakti karşımdasın..Neler olduğunu anlat ..."
-"So Eun nerde majesteleri ? Kaldığı oda boştu;yani benim bildiğim odası..."
-"O gece neler olduğu bilinmediği için şuan kaçak durumundasın...Tek
hareketimle seni öldürebilirim ama sen hala So Eun'un nerde olduğunu
soruyorsun..."

So Eun'un nerde olduğunu sordukça kralın konuyu
farklı yönlere çekmesinden tedirgin olmuştu..Doğru olabileceğini
düşündükçe cesareti kırılıyor ayakta durmakta
zorlanıyordu....

Kral İl Woo'nun hayatını tehlikeye atarak odasına gelip So Eun'u
sormasına sinirlenmişti;So Eun'un ona karşı olan hislerinide düşündükçe
siniri kıskançlığa
dönüşüyordu....Kendisi kral olduğu halde So
Eun'un onu değilde İl Woo'yu seçmiş olmasına katlanamıyordu...Sesine
yansıyan siniri her geçen dakika artıyordu;

-"Kaçak bir suçlu
olduğunu unutma...Sürgüne gönderilirken iki askerle birlikte ortadan
kayboldun;yani hem vatana ihanet eden hemde cezayı kabullenmeyip kaçan
birisisin...Ne olduğunu anlat;böylece yaşayacak birkaç günün daha olabilir...."
-"Nerde olduğumu gerçekten merak mı ettiniz ??? Yoksa sürgünde
olmadığım için geri dönme ihtimalimden mi endişelendiniz ??
Kaçırılmıştım majesteleri;size zarar
vermek isteyen düşmanlarınız tarafından...Sizi tahttan indirmek için her şeyi yapmayı göze alan düşmanlarınızın elindeydim.."

İl Woo'nun neden bahsetmediğini anlamamış şaşkınlıkla ona bakıyordu kral;
-"Düşmanlarım mı ? Ne olduğunu açıkça anlat;onların seninle ne alakası var ?"
-"Madalyonun bulunmasını beklemeyecekler majesteleri....Beni bunca
zamandır öldürmemelerinin tek nedeni planları için uygun zemin
hazırlamaktı..Şimdi ellerinde
olmadığıma göre daha fazla zaman kaybetmeyeceklerdir..."

İl woo'nun söylediklerine inanamıyordu kral;madalyonu bulmayı
beklemeyecekler derken neyi kastettiğini anlamıştı ama bunun olması
imkansızdı;

-"Madalyon olmadan buna cesaret edemezler;sende çok
iyi biliyorsun bunu...Öyle birşey yapmaları halinde halkın tepkisi sert
olacaktır"
-"Zor ama imkansız değil majesteleri;Bakan Park'ın ne
kadar acımasız olabileceğini çok iyi biliyorsunuz...Bunun için gerekirse
halkı bile hiçe sayabilir.."

Mağaradayken; baygın olduğunu
düşünerek rahatça konuşan iki nöbetçiden duyduklarını şimdi daha net
hatırlıyordu İl Woo....Bakan Park'ın madalyonu bulmakta umudu

kesince bir darbe yaparak tahtı ele geçirme planları yapmaya başladığını
söylemişlerdi...Prens Sam Woo'nun bu konuda ki tavrı bilindiği için
gerekirse onun
bile saf dışı bırakılabileceğinden bahsediyorlardı...
İl Woo duyduklarını krala anlatırken bir yandan da verdiği tepkiyi
inceliyordu;yüzünde korku ifadesi yoktu ama rahatta görünmüyordu...

-"Majesteleri size yardım edebilirim ama öncesinde So Eun'u bu saraydan
uzaklaştırmam gerekiyor...Nerde olduğunu söyleyin;olaylar daha fazla
büyümeden onu götürmeliyim burdan.."
-"Onu kolayca götürebileceğini mi düşünüyorsun ??? So Eun artık benim karım ve ben olmadan hiçbiryere gitmeyecek.."

İl Woo duymak istemediği gerçekle yüzleşince sendelemişti;kralın So Eun
için söyledikleri kulaklarından önce kalbine ulaşmış ve paramparça
etmişti..So Eun'un
kralın karısı olması fikrini duymaya bile tahammülü yoktu...Kral da bunu farketmiş ve daha da üstüne gelemye başlamıştı;

-"So Eun resmi olarak benim karım;hiçbir şekilde bu saraydan
ayrılamaz...Karımı her türlü tehlikeden koruyabilirim merak etme..Nerde
olduğunu sormuştun değil mi ??
Hemen yan taraftaki
binada;evlendiğimizden beri orda kalıyor..Diğer odada kalması için bir
sebep yoktu;artık o benim karım ve bana yakın olmalı..."
İl Woo
duyduklarına daha fazla dayanamamış ve sinirden sıktığı elini kralın
yüzüne doğru savurmuştu...Biranda yüzüne yediği yumrukla geri giden kral
kendini
toparlayıp İl Woo'ya yaklaştı;dudağının kenarından akan kanı silerken İl Woo'nun sinirleri daha da gerilmişti;

-"Gücünüzle herşeyi yapabileceğinizi düşünüyorsunuz öyle değil mi ?? Ama bir insanın kalbini güçle kazanamazsınız.."
-"So Eun benim karım hiçbirşey bu gerçeği değiştiremez...Kalbine
gelince zaman herşeyi değiştirebilir;helede kalbin içindeki yer
boşalmışsa..."
Kral az önce elinden düşen kılıcı yerden alıp İl Woo'nun boynuna dayadı;İl Woo hiç kıpırdamamış öylece krala bakıyordu;

-"Beni öldürmeniz hiç birşeyi değiştirmeyecek majesteleri..Onun kalbine sahip olamayacaksınız..."
-"Kes sesini...Onu benden önce tanıdığın için şanslı olabilirsin ama
bundan başka birşey olmayacak...So Eun beni sevmese bile artık benim
karım.."

Engel olamadığı sinirle elindeki kılıcı biraz
bastırınca İl Woo'nun boynunda ince bir kesik oluşmuştu...Daha fazla
ileri gitmekten korktuğu için hemen
kılıcı aşağı indirdi;bunu yaparsa So Eun'u tamamen kaybedeceğini çok iyi biliyordu;

-"Git burdan...Gizli bir görev için sürgüne gönderildiğini söyleyip
sürgün kararını kaldıracağım...Sende bu şehirden hayır hayır bu ülkeden
gideceksin..Bana
ait olan bu ülkede yaşamana izin vermiyorum.."
-"Burdan ancak So Eun'la birlikte ayrılabilirim...Onunla birlikte bu ülkeden bir daha dönmemek üzere ayrılabilirim.."
-"Anlamıyor musun o artık benim karım..."
-"Umrumda değil...Onu bu sarayda zorla sizin karınız olamaya zorlamanıza izin veremem..."

İl Woo'nun sesini yükseltmesi kralın gerilen sinirlerini son raddeye
getirmişti..Kılıcın arka tarafını çevirip tüm gücüyle İl Woo'nun karnına
vurdu...Zaten varolan
yaraların acısına bu darbede eklenince
biranda yere yığılmıştı İl Woo...Yerde acılar içinde kıvranırken kral
kılıcı birkez daha ona doğru uzatmıştı;

-"Seni şuan öldürmemem
için hiçbir sebep yok;hayatın benim ellerimde...Buna rağmen hala So Eun
hakkında diretecek misin ? O benim karım ve öyle kalacak.."

-"Yanınızda kalmak ona sadece acı verecek bunu sizde çok iyi
biliyorsunuz;aynı Lady Young San gibi...Bakan Park taht için herşeyi
yapacaktır;So Eun'un onun gibi
öldürülmesine gözmü yumacaksınız ?"
-"Suss...sus dedim sana..."

Kral titremeye başlayan elini göstermemek için kılıcı indirip geri
çekildi...O günü dün gibi hatırlıyordu;odaya giripte kızının ve
karısının cansız bedeniyle
karşılaştığında dünyası
kararmıştı...İstemediği taht uğrunda ailesini kaybetmiş olmak daha da
arttırmıştı nefretini...Zorla getirildiği krallık makamında;zoraki

bir hükümdarlık sürüyordu...O zaman tahtta bile olmamasına rağmen eşini
öldürmekten geri durmamışlardı;şimdi aynı şeyin So Eun'a da olma
ihtimali----
Başını iki yana sallayarak beynine üşüşen kötü düşüncelerden kurtulmaya çalıştı;
-"Hayır..So Eun'a zarar vermelerine asla izin vermem;gerekirse onunla birlikte bu saraydan ayrılırım..."
-"Siz istemeseniz bile So Eun burda zarar görecek.Eğer biraz olsun onu düşünüyorsanız benimle gelmesine izin verin..."

İl Woo bunları söylerken toparlanıp ayağa kalkmıştı;midesinin
üzerindeki eli hala ağrısı olduğunu gösteriyordu...Kral elinin
titremesini durdurmak için tuttuğu
kılıcın kabzasını iyice sıktı;İl
Woo'yu öldürmesi için hiçbir engel olmamasına rağmen bunu
yapamıyordu...Buda daha fazla sinirlenmesine yol açmıştı;

-"So
Eun'u koruyabilirim...O yıllardan sonra kalbimde yer eden tek insan;onun
gitmesine izin veremem...Young San'a yapılanların aynısının ona
yapılmasına asla
müsade etmem.."
-"Tahttan indirilme tehlikesiyle karşı karşıyasınız;buna rağmen nasıl So Eun'un güvenliğini garanti edebilirsiniz ???"
-"Sürgüne gönderilirken kaçan bir suçlusun;asıl sen onu koruyamazsın..Saray onun için en güvenli yer.."

İkiside seslerini yükseltmiş düşünmeden konuşmaya başlamışlardı;İl Woo hala So Eun'un karısı olmasını hazmedememişti;

-"Sizin yüzünüzden acı çekiyor olmalı..Bencilliğinizin bedelini ona ödetmeyin majesteleri..."
-"Ne olursa olsun ölene kadar benim yanımda kalacak o..."
-"Bu şekilde onu öldüreceksiniz..."
-"O zaten ölüyor !!!"

Kral söylediğinin farkına varınca aniden susmuş; İl Woo'da duyduğu şeyle donakalmıştı...
-"Ne demek ölüyor;So Eun'a ne oldu ?"
-"Hemen gitmessen görevlilere haber vereceğim;kaçıp kurtulmak için sadece iki dakikan var..."
-"So Eun'un neyi var majesteleri;ne demek o zaten ölüyor ?"

İl Woo kendini kaybetmiş şekilde kralın üzerine yürümüştü;neden
bahsettiğini öğrenmeden durmayacaktı...Kral sinirinde hakim olmayıp
söylediği için;
yaptığı hatanın sonuçlarına katlanmak zorunda kalmıştı;

-"Omzundaki ok yarasının durumu iyi değil...İltihap kemiğe sıçramış ve
hızla vücuduna yayılıyor.Eğer böyle devam ederse daha fazla dayanamaz.."
-"Ne demek dayanamaz ? Tedavi olabilir;gerekirse akapunktur yapılmalı...Kralsın,herşeye sahipsin;onu iyileştirecek bir yol bulmak zorundasın.."
-"Akapunktur zaten yapıldı ama sadece biraz geciktirebilir o kadar...Vücudu tuhaf bir şekilde tedaviyi kabul etmiyor.."

İl Woo duyduklarına daha fazla dayanamayıp masanın yanındaki
taburelerden birinin üzerine çöktü;ne düşüneceğini ne söyleyeceğini
bilmiyordu...Beyni uyuşmuş;
vücudu hissizleşmişti;

-"Peki So Eun bunu biliyor mu ?"
-"Tedavinin işe yaramadığını biliyor ama durumun gerçek boyutundan
haberdar değil...Bu durumu bile saklamak istedi;hekimden tedavinin sonuç
verdiğini söylemesini
istemiş..."

Birden dışardan gelen
sesler çoğalınca ikiside dikkatlerini o tarafa vermişti...Kral İl
Woo'dan odada kalmasını isteyerek dışarı çıktı;bakan Park ve adamları
sürükleyerek getirdikleri birini kralın önüne bırakmışlardı...İl Woo
kapı aralığından olanları izlerken yerde yatan adamın yüzünü görmeye
çalışıyordu...
Bulutların arkasındna çıkan ay ışığıyla ortalığı
aydınlatmaya başlayınca kralda İl Woo'da tanımıştı adamı;Yan Sang
kendinden geçmiş bir şekilde yerdeydi...
Kral kendini toparlayıp ileriye doğru geldi;

-"Ne oluyor burda ?? Bu saatte burda ne işiniz var ?"
-"Majestleri bu eşinizi kaçırdığı için öldürülen adam.Ama gördüğünüz
gibi yaşıyor üstelik eşinizin sık sık gittiği yer olan eski binada
saklanarak..Eşinizinde bu
durumdan haberdar olduğuna eminim...Üzgünüm ama sorgulamak için eşinizide tutuklamak zorundayız..."

Kral hayretle bakan Park'a bakarken İl Woo dayanamayıp dışarı
çıkmıştı...Diğerlerinin aksine Bakan Park onu gördüğüne hiç şaşırmamış
sinsice bir gülüşün
ardından yan taraftaki kapıya
yönelmişti...Askerlerin kırarak açtığı So Eun'un odasının kapısından
içeri giren bakan Park etrafa bakarken kral ve İl Woo'da içeri

girmişti...Üçünün gözleride aynı yerde sabitlendi;odanın ortasında tek
başına oturan Lady Song ayağa kalkmış ve korkuyla cevap vermişti;
-"O gitti !!!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:39 am

46.Bölüm

-"Gece içmesi gereken bir
ilacı vardı;ben onu getirmiştim...Kapıda karşılaştık dışarı
çıkıyordu;beni burda bekle dedi ve gitti..Çok özür dilerim majesteleri
ben engel olmadım;gitmemesini söyledim ama dinlemedi..."
-"Nereye gitti peki ?"
-"Bilmiyorum majesteleri birşey söylemedi;ama arka tarafa yöneldiğini gördüm..."
...
Lady Song sözünü tamamlamadan hepsi dışarı çıkmıştı;arka tarafta
gidebileceği tek yer vardı...Bakan Park küçük bir kız yüzünden
planlarının bozulmasına
asla izin veremezdi;beraberindeki askerlerle
birlikte İl Woo ve kralın peşinden eski binaya gitti...So Eun'un orda
bulunması işini dahada kolaylaştırabilirdi...

Aralık duran
kapıdan önce kral peşindende İl Woo ve bakan Park girmişti...So Eun
tahmin ettikleri gibi ordaydı;sırtı onlara dönük kütüphanenin önünde
kıpırdamadan duruyordu..
İçeri girerken çok fazla gürültü yapmış olmalarına rağmen So Eun tepki vermemiş;kafasını bile çevirmemişti...

Kral birkaç adım atıp ona yaklaştı;daha fazla ileri gitmemişti...Birkaç
kez seslenince So Eun yavaşça onlara doğru döndü;yanakları ıslanmış
yüzünde tuhaf bir
ifade oluşmuştu...Elinde sıkı sıkı tuttuğu bir
kitap vardı;diğer avucuda kapalıydı...So Eun kralı görünce tepki
vermemiş ama Bakan Park'a bakınca geri doğru
sendelemişti...Ona
bakmaktan korkuyor gibi bakışlarını kaçırınca en geride duran İl Woo'yu
gördü;emin olmak için gözlerini birkaç kez silmek zorunda kalmıştı...

Elinde tuttuğu kitap,diğer avucundaki şey ve bu gece öğrendiği gerçeklerin üstüne onu görmek en güzel olanıydı...
Gözyaşları yeniden akmaya başlamış ama yüzünde hafif bir tebessüm
oluşmuştu...Ona doğru gelmek için adım attığında kral amacını anlamış ve
önüne geçerek durdurmuştu onu;

-"Bu saatte burda ne işin var ?? Neden ağlıyorsun;birşey mi oldu ???"
-"Hayır majesteleri birşey olmadı;birçok şey oldu..."

Krala cevap verirken görmüştü kapıda bekleyen askerleri;herkes birden
onun için endişelenmeyeceğine göre farklı bir durum olmalıydı
ortada...So Eun ne olmuş
olabileceğini düşünürken Bakan Park dışarda
bekleyen askerleri içeri çağırmıştı..Askerler So Eun'a doğru yaklaşınca
kral araya girdi;

-"Kendinize gelin ne yaptığınızı zannediyorsunuz siz Bakan Park;onun benim karım olduğunu unutmayın.."
-"Ama majesteleri sağlıklı bir sorgulama için bunu yapmak zorundayız.."
-"Size kendinize gelmenizi söyledim;karımı sorgulamak sizin yapabileceğiniz birşey değil..."

So Eun kralın üzerine bastıra bastıra karım demesinden rahatsız
olmuştu;İl Woo gerçeklerden haberdar değilse yanlış
anlayabilirdi...Konuyu değiştirmek için araya girdi;

-"Majesteleri bir dakika lütfen;ne sorgulamasından bahsediyorsunuz Bakan Park ?"
-"Bu saatte burda oluş sebebiniz yüzünden olan sorgulama
hanımefendi...Gece vakti buraya gelerek sakladığınız adamla
görüşmenizden bahsediyorum..Kralın eşi
olarak bu yaptığınız şey çok utanç verici..."
-"Neden bahsettiğinizi anlamıyorum;ben utanacağım hiçbir şey yapmadım..."

So Eun korkmuş olmasına rağmen belli etmiyordu;odaya ilk geldiğinde Yan
Sang'ı göremeyince geceleri yaptığı gibi saraya geçtiğini düşünmüştü
ama şimdi
cümbür cemaat burda olduklarına göre gerçek öyle
değildi...Bakan Park askerlere emir verip Yan Sang'ı içeri getirmelerini
söyledi..
Yavaş yavaş kendine gelen Yan Sang karşısında kral ve So
Eun'u görünce anlamıştı durumu;So Eun'un kendisi yüzünden zarar
görebileceğini düşününce telaşlanmıştı;

-"Majesteleri benim
burda saklanmamın onunla hiçbir ilgisi yok;o sadece burda kalmama göz
yumdu o kadar..Bakan Park'ın iddaa ettiği gibi----"
-"Yan Sang dur !!!"
So Eun'un ikazıyla biranda herkes ona dönmüştü..Bu tavrı kralı dahda
şüphelendirmiş;bakan Park'ın sözlerinin gerçekliliğini sorgulamaya
başlamıştı;

-"So Eun bu adamın burda olduğunu biliyormuydun;o yüzden mi bu saatte burdasın ?"
-"Evet majesteleri biliyordum ama şuan burda olmamın onunla alakası
yok...Üstelik şuda bir gerçek ki Yan Sang bir suçlu değil;kaçırıldığımda
hayatını riske atarak
beni korumuştu..."

Bakan Park işlerin istediği gibi gitmediğini anlayınca müdahale etmişti So Eun'un konuşmasına;

-"Bu şekilde konuşarak kurtulabileceğinizi mi sanıyorsunuz ??? Suçlu
değilse neden saklansın;üstelik gece vakti buraya gelmiş olmanızda gayet
açık bir delil.."
-"Buraya onun için gelemdiğimi
söylemiştim...Bakan Park lütfen birşey söylememe izin verin;Yan Sang
sizin adamınız dı öyle değil mi ?"

Yan Sang ne yapmaya
çalıştığını anlamamış şaşkınlıkla So Eun'a bakıyordu...O sırada odanın
köşesindeki İl woo'yu görünce şaşkınlığı bir kat daha artmıştı..
Bakan Park'ta şaşırmış; So Eun'un sorduğu soruya cevap verirken dikkatli konuşuyordu;

-"Evet benim adamımdı ama artık değil;yaptığı hatalar yüzünden artık benim yanımda değil.."
-"Yani Yan Sang'ın sizinle hiçbir bağlantısı yok öyle değil mi ? Geçmişte de pek fazla yoktu zaten..."
-"Elbette;bir suçluyla ne gibi bir bağlantım olabilir benim..."

So Eun belli etmeden gülümsemişti;az sonra söyleyeceği şeylerden önce
Yan Sang'ı güvence altına almak zorundaydı ve bakan Park bunu kendisi
yapmıştı...
So Eun'un sessizliği herkesi dahada meraklandırıyordu;oluşan sinir bozucu sessizliği kral bozdu;

-"So Eun şimdi burda oluş nedenini açıklayacak mısın ??"
-"Elbette majesteleri ama öncesinde lütfen dışarı çıkalım..."

So Eun cevap beklemeden dışarı yönelince diğerleride ister istemez
çıkmışlardı...So Eun yanından geçerken göz ucuyla İl Woo'ya
baktı;söyleyeceği çok şey vardı
ama sadece bakabiliyordu...Askerler onları görünce esas duruşa geçmiş aralarındaki fısıldaşmalarda birkaç saniyede bitmişti...
So Eun kralın karşısına geçip durdu;ama bakışları Yan Sang'ın üzerindeydi;

-"Sen haklıydın şiirin üçüncü dizesi yanlıştı;ordaki eksik kelime sevgiden olmazdı çünkü 'B'harfiyle başlıyordu..."
-"O zaman eksik kelime ne ?"
-"Bilgi !!!"
So Eun boynundaki madalyonu çıkarıp arkasını çevirdi;silinmiş olsa bile artık bildiği için daha rahat okuyordu şiiri;

-"Yani şiirin doğru hali;

Kışın SOĞUğuyla kuruyan ağaçlar,
Baharla BİRLİKte açan çiçeklere dönüşür.
BİLGİDEN can suyunu alacaklar,
İçimin derinliklerinde bulacaklar." şeklinde olmalıydı..."

Bakan Park'ın sakin bakışlarında öfke kıvılcımları çakmaya
başlamıştı;şiiri tamamlamışlarsa madalyonu bulmakta kolaylaşacaktı...Göz
ucuyla krala baktı;

kral anlamadığı konuşmanın uzamasından rahatsız olmuştu;
-"Sana neler olduğunu açıklamanı söyledim sense bir şiirden bahsediyorsun.."
-"Açıklıyorum majestleri;bu şiir benim madalyonumun arkasında yazılı
olan şiir...Ve sizin aradığınız madalyonu bulmak içinde bir ipucu;şiir
eksik olduğu
için tam olarak ne ifade ettiğini çözememiştik...Yani şuana kadar "

Bakan Park endişeyle açılan gözlerini So Eun'a çevirmişti....İl Woo ve
Yan Sang'ta aynı tepkiyi vermiş;şiirin anlamını gerçekten çözüp
çözmediğini merak etmişlerdi..
So Eun elinde tuttuğu kitabı havaya kaldırarak krala gösterdi;

-"İşte majesteleri;şiirin anlatmak istediği şey bu kitapta gizli...Bu
şiirde can suyununu bilgiden alıp aradığını içimin derinliklerinde
bulacaksın demek
istemiş ölen kral...Yani kendi yazdığı şeylerde..."
-"Onu büyükbabam mı yazmış ?"
-"Evet majesteleri;yaşadıklarını,bildiklerini hepsini teker teker not etmiş bu kitaba...Özür dilerim birazını okudum..."
-"Neden bahsediyor peki bu kitapta ?"

So Eun bakışlarını bakan Park'a çevirdi;yine aynı korku oluşmuştu
gözlerinde...Kitapta yazılanları yapmış olduğunu düşününce korkuyordu bu
adamdan...

-"Majesteleri babanızı küçük yaşta kaybettizin öyle değil mi ?"
-"Evet ama konumuzla ne alakası var bunun;kitabın büyükbabama ait olduğunu söylemiştin..."
-"Zaten ona ait...Babanız kolay gibi görünen bir savaşa gitti ve geriye
ölüm haberi geldi...Kurulan bir pusuya düşmüş ve katledilmişti;cesedini
bile bulamamışlardı bu yüzden
öyle değil mi ?"

Kral ne
anlatmak istediğini anlamamış ;sorduğu sorulara cevap veriyordu
sadece...So Eun'un sorduğu her soru bakan Park'ın yüzündeki ifadelerin
değişmesine neden
oluyordu...So Eun daha fazla uzatmanın gereksiz olduğunu anlayınca belirlediği sayfayı açıp kitabı krala uzattı;

-"Majesteleri işte babanızın gerçek ölüm nedeni;kendiniz okuyun..."
-"Sen neden bahsediyorsun ?"
-"Büyükbabanız bu kitabı önemli olayları kaydettiği bir günlük gibi
tutmuş...Ölmeden önce öğrendiği son şeyide bu sayfaya not etmiş;belkide
son olmasının nedenide
buraya yazdığı şeydir..."

Kral
endişeyle aldığı kitabı yüzüne yaklaştırdı;yeni doğan güneşin
aydınlattığı etrafta rahatlıkla görebiliyordu yazılanları...Satırları
okudukça yüzünün ifadesi
değişmiş sinirinden boynundaki damar belli olmaya başlamıştı...
Aniden yanında duran askerin belindeki kılıcı alıp bakan Park'ın boynuna dayadı kral;

-"Bunu nasıl yapabildiniz ??"
-"Majesteleri o kitapta ne yazdığını bilmiyorum ama her ne okuduysanız
doğru değil...Hepsi eminim o kızın başının altından çıkmıştır;sakladığı
sırrını öğrendiğim için
benden kurtulmak istiyor olmalı..."
-"Bu büyükbabamın el yazısı ve babamın gittiği son savaştan dönememesinin nedeninin siz olduğunu söylüyor..."

Askerler şaşkınlıkla birbirlerine bakarken İl Woo ve Yan Sang So Eun'a
bakıyordu...Söylemek istediği son birşey daha varmış gibiydi
hareketleri...
So Eun krala doğru yaklaşıp onun kolunu tuttu;kral kılıcı indirmeden ona dönmüş ne söyleyeceğini bekliyordu...

-"Majesteleri bundan sadece bakan Park sorumlu değil;ne yazık ki başka
biri daha var...Özelliklede eşiniz ve kızınızın ölümüyle ilgili.."

Kral duydukları karşısında gözlerinin yaşarmasına engel olmamıştı...Bu
hain saldırıyı yapanların bakan Park olabileceğini tahmin ediyordu ama
şimdi bunun gerçek
olduğunu öğrenmek yıkmıştı onu..Elindeki kılıcı
düzeltip bakan Park'ın boynuna bastırdığı anda arka taraftan gelen sesle
durdu...

Prens Sam Woo yanındaki askerlerle birlikte onlara
doğru geliyordu..Sam Woo'nun bakışlarında hüzün vardı;nedenini biraz
sonra anlamışlardı..Askerlerin peşinden
getirilen Sam Woo'nun
annesinin başının önünde olması açıklıyordu herşeyi...Bu olaylardan
sorumlu ikinci kişiyi oğlu kendi elleriyle getirmişti..

Bakan
Park'ın kuruluş olmadığını anlayınca birşeyler yapabileceğini düşünüp
önlem almıştı İl Woo ve Yan Sang...So Eun her konunun açığa çıktığından
emin olunca
kralın önüne geçip başından beri kapalı duran avcunu açtı;zincirin ucunda sallanan şey güneş ışığıyla parlamıştı;
-"İşte majesteleri aradığınız madalyon...."

Bölüm Sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:39 am

Yazan: Nurten Akhan
47.Bölüm

-"Nerden anladın madalyonun o kitapta olduğunu ?"

Kralın sorusuyla düşüncelerinde sıyrılıp ona baktı So
Eun;geldiklerinden beri tek kelime etmemişti kral...Öğrendiği şeyler
onun için kabullenmesi zor şeylerdi...

Bakan Park'ta prens Sam
Woo'nun anneside tutuklanmıştı ama ortaya çıkan gerçekleri kabullenmek
kolay değildi...Madalyonda bulununca Bakan Park'ın getirdiği askerler
yine kralın... emrine itaat ederek tutuklamışlardı onları...Ama onlarla
birlikte kaçak durumundaki İl Woo ve Yan Sang'ta göz altına
alınmıştı...

Kral sorusunu yineleyince So Eun önlerinde duran
kitabı eline aldı;elini kitabın üzerinde gezdirirken kütüphanede
tanıştığı Sang Woo'yu düşünüyordu;

-"Buraya gelmeden hemen önce
bir arkadaşımın söylediklerini hatırladım...O bana kitapların güven
verdiğini söylemişti dokunmadan hissedemeyeceğimiz bir güven..."
-"Peki ama bu kitap olduğunu nerden bildin;o odada onlarca kitap vardı ?"

So Eun gülümseyerek başını önüne eğdi;kendinde olan madalyonu bulduğu
kitabın adını hatırlamıştı sadece...O gün içerisine göz attığında
karınca gibi yazılarla dolu olduğunu
söyleyip kapatmıştı kitabı;o
anda kitabın adını okuduğunu farketmemişti...Kral gittikten sonra uykuya
daldığında o günü hatırlamıştı;daha önce hiç aklında değilken kitabın
adı gözlerinin önüne gelmişti...Kral YeongJo'nun hayatını anlatan bir
kitap olduğunu neden daha önce farketmemişti bilmiyordu ama madalyon
aynı o kitapta olduğu gibi
kapağın üzerindeki oymanın içine yerleştirilmişti...
Kralın hala kendisinden bir cevap beklediğini anlayınca ona döndü;

-"Ben sadece eski krala ait bir kitapta olabileceğini düşünmüştüm..Eski
binaya giderken yolda Prens Sam Woo ile karşılaştım;ona düşüncemden
bahsedince benimle birlikte
oda geldi...Ordaki kitapların içinde
aradığım kitap profiline en uygun olanı buydu...Kapağındaki oyma bunun
için müsaitti ve tahmin ettiğimiz gibi büyükbabanız
madalyonu oraya
saklamış...Yani başından beri aradığınız şey aslında gözünüzün
önündeymiş..Belkide bu yüzden oraya koymuştur madalyonu;kitabın
değerinin
anlaşılacağı zaman geldiğinde bulunması için..."


So Eun kendi söylediği şeylere şaşırmıştı;kitap görmeye dayanamayan bir
insanken şimdi kitapların değerinden bahsediyordu...Zamanı gibi
kişiliğide değişmişti;
sorumsuz bir kız olan şımarık So Eun biranda
ağırbaşlı ve akıllı bir kıza dönüşüvermişti...Herkesin arayıpta
bulamadığı madalyonu bulmuştu;geçmişin sırlarıyla birlikte üstelik...

Karşısında oturan kralın şuan nasıl hissettiğini tahmin
edebiliyordu;karısının ve kızının katiliyle yüzleşmek onun için zor
olmalıydı...İlk kez acıyarak bakıyordu krala So Eun;
bazı anlarda
ondan nefret etsede ilk kez olabildiğine masum görünmüştü
gözüne...Güvenebileceği kimsesi yokmuş gibi yapayanlız
görünüyordu;bakışlarında bile hüzün ve acı vardı sanki...
Kral So Eun'un kendisine baktığı farkedince şaşırmıştı;

-"Birşey mi oldu neden bakıyorsun ??"
-"Hayır birşey olmadı..."
-"Neden bu şekilde bakıyorsun o zaman sanki acıyormuş gibi ?"

So Eun oturduğu yerden kalkıp krala yaklaştı;kral merakla ne yapacağını
beklerken boynuna sarılmıştı So Eun...Kral şaşkınlıkla ne olduğunu
anlamaya
çalışırken So Eun elini kralın başının üzerinde
gezdiriyordu...Acısına ortak olmak istercesine şefkatle sarılmıştı So
Eun;sanki ona sarılırsa güven
duyabileceği birisinin olduğunu hissedeceğine inanmıştı...Üzüntüsünün birazda olsa hafifleyeceğini ummuştu...
Kral gözlerini kapatmış,hareketsizce duruyordu So Eun'un
kollarında...Hep onun isteyerek yanında olmasını istemişti ve şimdi So
Eun kendi isteğiyle sarılmıştı ona..
Onun baskı ve zorlaması olmadan
kendisi istemişti bunu...Kral içinde bulunduğu boşluktan kurtulmuş
gibiydi;koskoca bedeni ona sarılan küçük kollar sayesinde
rahatlamıştı...

Dışardan ana kraliçe ve kraliçenin geldiği haber verilince So Eun
kollarını gevşeterek geri çekildi...Kralda gözlerini açmış ve içeri
girmelerini söylemişti;içinde bulunduğu
durumun hayal kadar kısa sürmesi bile mutlu etmişti onu...

Açılan kapıdan içeri girdiklerinde So Eun ayağa kalkıp ana kraliçeyi
selamladı..Ana kraliçenin yüzündeki tuhaf ifade So Eun'u
endişelendirmişti...İlk söylediği
şeyde endişesinde haksız olmadığını kanıtlamıştı;

-"Eski binada bir adamın kalmasına yardım etmişsin bu doğru mu ?"
So Eun şaşkınlıkla ne cevap vermesi gerektiğini düşünürken kral araya girdi;
-"Oturun lütfen,gereken açıklamayı size ben yaparım...So Eun sen artık gidebilirsin..."
-"Ama majesteleri ben---"
-"Gidebilirsin dedim..."

Kralın kesin tavrı karşısında So Eun istemedende olsa odadan çıkmak
zorunda kalmıştı...Çıkarken kraliçe endişe etmemesini işaret etsede;ana
kraliçenin bakışlarındaki
öfke korkutmuştu So Eun'u...


Çıktığı kapıyı kapatıp merdivenlerden aşağı indi So Eun;ana kraliçenin
söyleyeceklerini duymak için kapıyı dinlemek istemişti ama nöbet tutan o
kadar
askerin arasında mümkün değildi bu...Kendisine doğru koşarak
gelen Lady Song'u görünce durup yanına gelmesini bekledi;onu ne zaman
görse ruh hali nasıl olursa olsun gülümsüyordu...

Lady Song
yanına gelince hızını alamamış ve durmak için So eun'un kolunu tutmak
zorunda kalmıştı...Lady Song nefesini toparlamak için eliyle göğsüne
masaj yaparken;So Eun koluna
bakıyordu....Omzunda acı hissetmemesine
rağmen kolundaki uyuşukluğu o ana kadar anlamamıştı...Sağ eliyle kolunu
tutup hafifçe sıktı;karıncalanma dışında
hiçbirşey hissetmemişti..
Lady Song kendini toparlayınca hemen elini indirip ona baktı;

-"Yine neden acele ediyorsun birşey mi oldu ?"
-"Hanımım siz gerçekten çok akıllısınız;madalyonun orda olduğunu nasıl anladınız ??"
-"Sen nerden duydun bunu ? Madalyonu kimse bilmiyordu..."
-"Benim bilmediğim hiçbirşey olabilir mi sizce ?"

Lady Song'un bunu omuzlarını kabartarak söylemesi güldürmüştü So
Eun'u...Kolunu hareket ettiremediğini anlamaması için hafif yan
döndü;bilmediği tek şeyin o
olması gerekiyordu...

-"Madem herşeyi biliyorsun söyle o zaman;İl Woo ve Yan Sang nerde tutuluyor ?"
-"Bende zaten onu söylemek için gelmiştim size ?"
-"Nee ?"

Lady Song'un verdiği cevap karşısında şaşırıp kalmıştı So Eun;şaka olsun diye sormuştu ama Song gerçekten cevaplamıştı...
-"Benimle gelin...Görüşmek isteyeceğinizi düşündüm ve abimden nerde
kaldıklarını öğrenmesini istedim...Ama acele etmeliyiz biraz sonra
yargılanmak için mahkemeye götürülecekler..."
-"Tamam hemen gidelim o zaman..."

Lady Song'un peşinden onu takip ederek sarayın diğer bölümüne geçti So
Eun;bir işe yaramayacak olsada onları görmek istiyordu..Lady Song'un
abisinin
yanına geldiklerinde onunla birlikte içeri girip arka
taraftaki bölmelerden birine geçtiler...En sondaki bölüme geldiklerinde
Lady Song ve abisi durmuş So Eun
tek başına içeri girmişti...

Aynı hücrede tutulan İl Woo ve Yan Sang;So Eun'u görünce ayağa kalkıp
parmaklıklara yaklaşmışlardı...So Eun her ne kadar İl Woo'ya sarılmak
istesede
Yan Sang'ın duygularını bildiği için sadece ona doğru
gitmekle yetinmişti...İl Woo elini uzatıp koluna dokununca aniden geri
çekildi So Eun;bu haraketi Yan Sang'ı da
şaşırtmıştı...So Eun kolunun durumunun anlaşılmasından endişe edip konuyu değiştirmeye çalıştı;

-"Nasılsınız ?? Ben çok özür dilerim hepsi benim yüzümden...Benim yüzümden ikinizde çok acı çektiniz..."
-"So Eun saçmalama senin yüzünden değil..."
-"Eğer ben hayatınıza girmemiş olsaydım ikinizde şuan burda olmayacaktınız..."

Söyleyecek çok şeyi olmasına rağmen özür dilemekten başka birşey
yapamıyordu So Eun;ikisinin karşısında konuşmak zor geliyordu...Lady
Song gelip gitmeleri gerektiğini
söyleyince dışarı çıktı So Eun;yanlarında kaldıkça daha da kötü hissediyordu kendini...

Biraz sonra askerler gelip İl Woo ve Yan Sang'ı götürmüşlerdi...So Eun
yine Lady Song'un abisinin yardımıyla mahkemenin yapılacağı yere gitmiş
ve arka tarafta durup
verilecek kararı beklemeye başlamıştı...

Kralın gelmesiyle mahkeme başlayınca So Eun nefesini tutmuştu;İl Woo
hakkında verilecek olan kararın bir öncekinden farklı olması için dua
ediyordu...

Önce bakan Park ve Lady Seo Woo'nun cezaları
verilmişti...Bakan Park idam kararıyla cezalandırılırken Lady Seo Woo
ömür boyu ev hapsine mahkum edilmişti...Oğlu sayesinde
idam kararı dışarı çıkmadan tüketilecek bir ömre dönüştürülmüştü...
Bakan Park'a yardım edenlerin cezalarıda verildikten sonra sıra İl Woo
ve Yan Sang'a gelmişti...So Eun elini kalbinin üzerine koymuş kralın
ağzından çıkacak
kelimeleri bekliyordu...Kolunda artan uyuşukluk umrunda bile değildi o an...

Tüm gözler ona doğru çevrilmişken kral ayağa kalkıp ikisine doğru
yaklaştı...Yandaki askerin elindeki kılıcı alıp kabzasını sıkıca
kavradı;So Eun düşündüğü şeyi
yapmasından korktuğu için gözlerini
kapattı...Onun yüzünden şimdi ikiside ölümle burun burunaydı;bakan
Park'ın infazı bile sonraya bırakılmışken kral İl Woo ve Yan Sang'ı
kendisi cezalandıracaktı...

Etrafta artan uğultu kralın birşey yapmaya hazırlandığını işaret
ediyordu...So Eun duymamak için elleriyle kulaklarını kapatmayı denedi
ama tamamen hissizleşen kolunu
kaldıramamıştı bile...O anda elini
omzuna götürdü So Eun;sanki ordaki yara tüm vücuduna yayılmış gibi
hissetmişti...Gittikçe vücuduna yayılan acı biran sonra
dayanılmaz
duruma gelmişti...So Eun etraftan yükselen sesleri kısık bir melodi gibi
duyuyordu;çok geçmeden o seste kaybolmuş etraf tamamen kararmıştı....
..............
-"Hanımım...hanımım kendinize gelin..."
Lady Song'un yüzüne attığı küçük tokatlar canını yakınca gözlerini açtı
So Eun;odasındaki yatakta olduğunu görünce hemen doğruldu...Yatakta
doğrulmaya çalışırken kolunu
oynatabildiğini farkedince şaşırmıştı;kolunda sorun olmadığına göre belkide gördükleri bir rüyaydı...
Lady Song'un tuhaf tuhaf baktığını görünce ona döndü;

-"Rüyaydı öyle değil mi;hepsi rüyaydı ??? Hiçbirşey olmadı değil mi ??"
-"Rüya olan neydi hanımım ? Eğer akapunkturu soruyorsanız malesef
gerçekti;hatta hekim biraz sonra bir kez daha yapmak için gelecek.."
-"Akapunktur mu ? Neler olduğunu başından anlatsana sen..."
-"Mahkemede birden düşüp bayıldınız..Nerdeyse yarım gün oldu baygın
yatıyordunuz...Saray hekimi akapunktur yaptı...Ama uzun süre kendinize
gelmeyince tütsü
hazırlamak için dışarı çıkmıştı şimdi..."


Rüya olmadığını anlayınca korkusu artmıştı So Eun'un;eğer gerçekse o
zaman kralın elindeki kılıcın hedefini bulduğu anlamına geliyordu...Lady
Song'a sorup sormama
konusunda tereddüt etmiş ama kaçış olmadığını anlayınca mecbur kalmıştı;

-"Peki mahkemenin sonucu ne oldu ?"
-"Bakan Park idam cezası aldı,Lady Seo Woo'da müebbet ev hapsi...Nasıl
bu kadar acımasız olabilimişler anlamıyorum;hepsi neysede masum bir
çocuktan ne istemişler..."
-"Onları biliyorum İl Woo ve Yan Sang'a ne oldu ?"
-"Haa onlar mı ? Şimdi kralın yanındalar;kral kılıcı kaldırınca biran
onları öldüreceğini zannettim biliyor musunuz ? Meğer sadece ipleri
kesecekmiş...Siz onların gizli görevde
olduklarını biliyor muydunuz ?"

So Eun hala yaşadıklarını öğrenince rahatlamıştı...Lady Song'un gizli görev derken ne kastediğini bile düşünmemişti sevinçten;
-"Ne gizli göreviymiş bu ??"
-"Bilmem majesteleri ikisininde gizli görevde oldukları için orda
olduklarını söyledi..Yani Efendi İl Woo'nun sürgüne gönderilmeside
görevin bir parçasıymış.."

So Eun hızla yataktan kalkıp kapıya
yöneldi;aniden ayağa kalktığı için başı dönmüştü...Düşmemek için
tutunacak biryer ararken kollarından tutulduğunu hissedince o yöne
baktı..
Karşısında kralı görünce şaşırmıştı...Kral So Eun'u tekrar
yatağa yatırıp Lady Song'a dışarı çıkmasını söyledi...O çıktığında So
Eun hemen konuya girmişti;

-"Majesteleri çok teşekkür ederim...Verdiğiniz karar için yanii;İl Woo'yu affettiğiniz için çok teşekkür ederim..."
-"Ben İl Woo'yu affetmedim ve aslada affetmeyeceğim So Eun.."

So Eun'un yüzünde solan tebessümünün yerini hüzün almıştı birden;kral
affetmediğini söylüyordu İl Woo'yu...O zaman sadece geçici olarak
bağışlamıştı hayatını...
Kral elini uzatıp So Eun'un saçlarına dokundu;yüzünde tuhaf bir hüzün vardı onunda;

-"İl Woo'yu asla affedemem;senin kalbine sahip olduğu için...Ne
yaparsam yapayım onun için hissettiklerini bana karşı asla
hissetmeyeceksin öyle değil mi ?"
-"Majesteleri !!!"
-"İkiside artık özgür; İl Woo'da Yan Sang'ta...Aynı şekilde sen de öyle..."

So Eun hayretle açılan gözlerini krala çevirdi;donup kalmış tek kelime
edemiyordu...Kral yaklaşıp ona sarılınca daha da artmıştı
şaşkınlığı...Birşey söylemeden
öylece duruyordu sadece...Kral
kollarını biraz daha sıkıp So Eun'un bedenini iyice kendine
yaklaştırdı;saçlarının kokusunu içine çekerken küçük bir buse
kondurmuştu üzerine...

-"Saraydan gitme zamanın geldi So Eun..."
Bölüm Sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:40 am

Yazan: Nurten Akhan
48.Bölüm

-"Majesteleri çok teşekkür ederim,gerçekten çok teşekkür ederim.."
-"Özür dilemelerinin yerini teşekkür etmeler aldı sanırım;hiçbirini orta derecede yapamıyorsun..."

So Eun gülümseyerek karşılık vermişti krala;gerçektende ya çok özür
diliyordu yada çok teşekkür ediyordu...Kral elini kaldırarak So Eun'un
yanağına dokundu;ilk
kez ona dokunmasından rahatsız olmamıştı So Eun...Elini yanağını...n üzerinde duran kralın elinin üzerine koydu;

-"Eminim bir gün çok sevdiğiniz biri olacak...Ama Bayan Young San'ı
yada beni sevdiğiniz gibi değil gerçekten çok fazla seveceğiniz
biri...Aynı şekilde sizin
sevdiğiniz gibi hatta daha fazla sizi
sevecek biri...O kişi karşınıza çıktığında emin olun çoook mutlu
olacaksınız;buna yürekten inanıyorum ben..."
-"Kim olduğunuda söyle o zaman;böylece daha fazla acı çekmeden onu bulabileyim...."
-"Onu ben söyleyemem zamanı gelince siz anlayacaksınız zaten...Ama çok
uzaklarda aramayın belkide yıllardır gözünüzün önünde duran biridir..."

Zoraki bir tebessümle elini geri çekti kral;gözünün önünde derken
kraliçeyi kastettiğini anlamıştı So Eun'un...Yokluğuna alışması onun
zannettiği kadar kolay atlatılabilecek
birşey değildi...Ondan daha fazla sevebileceği birini bulmakta öyle...
Gitmek için ayağa kalktığı anda So eun kolundan tutup durdurdu
onu;yapmak zorunda hissettiği son bir şey daha vardı...Kral niye
kendisini durdurduğunu anlamaya çalışırken;
So Eun kollarını boynuna
dolayıp ona sarılmıştı...Bugün ikinci defa zorlamadan kendi isteğiyle
sarılmıştı So Eun...Kralda kollarını So Eun'un sırtında birleştirmiş
son kez varlığını hissettiğini bile bile mutlu olmuştu bu sarılıştan...

-"Çok çok çok teşekkür ederim majesteleri...Sizi asla unutmayacağım buna emin olun..."

So Eun ellerini açıp geri çekildiğinde kralda itirazsız
bırakmıştı..Odadan çıkmak için kapıya yöneldiğinde So Eun hemen yataktan
kalkıp uğurlamıştı onu;mutlu olduğunu
belli edip onu üzmek istemese bile hakim olamamıştı kendine...
Kral saraydan ayrılabileceğini söyledikten sonra sakin kalabilmesine
imkan yoktu...İl Woo ve Yan Sang'ı serbest bırakmıştı;üstelik sorun
çıkmaması için gizli görev
bahanesini uydurup suçlu durumundan da kurtarmıştı ikisinide...
So Eun sevinçten odanın ortasında dört dönerken Lady Song odaya aniden
dalınca durmak zorunda kalmıştı...Lady Song gelip koluna
yapışmış;yüzünde tuhaf bir ifadeyle
ona gülümsüyordu;


-"Majesteleri niye gidebilirsiniz dedi ?? Bir yere mi gideceksiniz ?
Bende gelebilir miyim;uzun süredir saraydan dışarı adımımı atmadım..."
-"Kolum kolum..."

Lady Song yanlış kola asıldığını farkedince hemen geri çekilip So
Eun'un kolunu okşamaya başlamıştı...Uyuşukluk akapunktur sayesinde
geçtiği için canının
yandığını hissedebiliyordu...Yüzündeki acıyla karışık tebessümle Lady Song'a kızarken kendi haline kendisi bile gülüyordu So Eun;

-"Sen kapıyımı dinliyordun ?"
-"Hayır tabiki dinlemiyorum sadece kapının önünde beklerken kulağıma
geldi konuştuklarınız o kadar.Duymamak için kulaklarımı mı kapatsaydım
yani ?"

Lady Song'un kendini aklama çabaları daha da
güldürmüştü So Eun'u;saraydan gittiğinde en çok özleyeceği kişilerden
biri o olacaktı kuşkusuz...Saraydan ayrılacağına
sevinsede alıştığı
insanlardan ayrılmak zor olacaktı.....Lady Song hariç gitmeden önce
vedalaşabileceği iki kişi daha vardı sarayda...
Bunlardan biri olan Prens Sam Woo'yu ziyaret etmek istediğini söyleyince şiddetle karşı çıkmıştı Lady Song;

-"Niye prensi görmek istiyorsunuz ? Yoksa gerçekten ona aşık mı oldunuz ? Hanımım bunu nasıl yaparsınız ama yaaa .."
-"Yaa saçmalama niye ikide bir ona aşıkmı oldun deyip duruyorsun;aşık
falan değilim merak etme..Vedalaşmak için görüşeceğim;benim için çok şey
yaptı..
Hem sadece oda değil kraliçeyide ziyaret edeceğim.."
-"Niye gerçekten bir yere mi gideceksiniz ? Bende geliyim sizinle olur mu;bir yardımcıya ihtiyacınız olur belki ..."

So Eun saraydan ayrılacağı için onun kendisiyle gelemeyeceğini
söyleyecekken içeri giren saray hekimi ve hemşire yüzünden sözünü
tamamlayamamıştı...
Saray hekimi Lady Song'tan ilaç için sıcak su
getirmesini isteyerek odadan gönderirken beraberinde gelen hemşirenin
kulağına birşeyler fısıldamıştı.......

********


Elindeki sıcak su dolu kaseyi dökmemek için gözlerini suya dikmiş yavaş
adımlarla yürüyordu Lady Song..Birden önünde beliren kişiyi farkedince
durup kafasını yukarı
kaldırdı;

-"Kraliçem bu saatte ne işiniz var burda ??"
-"O sıcak suyu nereye götürüyorsun ??"
-"Şeyy saray hekimi istedi;hanımımın ilacını hazırlamak
içinmiş..Aslında hanımım sizi ziyarete gelecekti ama saray hekimi
gelince kalmak zorunda kaldı..."
-"Tamam sorun değil benimde zaten onunla konuşacaklarım vardı;gidelim..."

Kraliçe önden yürümeye başlayınca Lady Song'ta peşinden onu takip
etmeye başladı...So Eun'un odasına geldiklerinde içeriden gelen yüksek
seslere şaşırmıştı ikiside...
Kraliçenin geldiğini haber verip içeri
girdiklerinde odaya doluşmuş diğer hemşireleride görünce şaşkınlıkları
endişeye dönüşmüştü...
Yatağın üzerinde hareketsiz yatan So Eun'un
başındaki hemşireler telaşla onu kendine getirmeye
çalışıyorlardı...Saray hekimi kraliçenin geldiğini farkedince So Eun'un
yanından ayrılıp kraliçenin önüne geldi;yüzündeki ifade olanların pekte iç açıcı olmadığını gösteriyordu...

-"Ne oluyor burda ??? So Eun'un nesi var niye baygın ?"
-"Kraliçem ne yazık ki hanımefendi komaya girdi...Elimizden geleni yapıyoruz ama henüz değişen birşey yok..."
-"Ne demek komaya girdi;durumu gayet iyiydi tedavinin işe yaradığını duymuştum..Nasıl biranda komaya girebilir ??"
-"Tedavi işe yaramamıştı kraliçem..Hanımefendi üzülmenizi istemediği
için kimseye söylemememi istemişti...Ben yinede majesteleri krala
söylemiştim oda bunu gizli
tutmamı emretmişti..Yaranın neden olduğu
iltihap hızla vücuda yayılıyordu zaten...Sabah bayıldığında son noktaya
ulaşmış şimdi yaptığım akapunktur sonrasındada
bilinci tamamen kapandı..."

Saray hekiminin anlattıklarını hayretle dinliyordu kraliçe;biranda bu
duruma düşmüş olması inanılacak gibi değildi...Lady Song'ta daha biraz
önce gülerek
konuştuğu kişinin şimdi karşısında bilinçsiz olarak
yatmasına inanamıyordu...Gitmekten bahsettiğini hatırlayınca tedirgin
olmuştu birden;belkide öleceğini
hissettiği için öyle söylemişti...
Çok geçmeden So Eun'un durumu tüm sarayda duyulmuş kralda odaya
gelmişti...İçeri girer girmez yüzündeki endişeli ifade korkuya
dönüşmüştü;

-"Ne oluyor burda çabuk anlatın ..."

-"Majesteleri sizinde bildiğiniz gibi iltihabın yayılmasını
engelleyememiştik;ne yazık ki şuan son noktaya ulaşmış
vaziyette...Bilinci tamamen kapandı nabzıda çok yavaş atıyor.."

Baygın halde yatan So Eun'un yanına gelip bileğini tuttu kral;buna
inanmak için kendisi bizzat bakmıştı nabzına...Saray hekiminin de dediği
gibi yaşlı ve
yorgun bir kalp gibi atıyordu...So Eun'un yanına
oturup elini avucunun içine aldı;ondan ayrılma fikrine kendini
alıştırmak istesede bu asla mümkün olmayacaktı..
Tuttuğu eli bırakmak zorunda kalacağını bilmek ona daha da fazla acı veriyordu...
Kraliçe yaklaşıp kralın arkasında durdu; nasıl hissettiğini tahmin
edebiliyordu...Sevdiği bir insanı kaybetmenin acısını daha önce birkez
daha yaşamıştı...
Onun acısı bugün birkez daha deşilmişken şimdi
aynısının tekrar olmasına dayanamazdı...Kendisine karşı hiçbir zaman bu
şekilde bir sevgi beslemediğini biliyordu;
her nekadar onun yüreği bu şekilde çarpsada..
Krala bu zor zamanda destek olabilmek için en azından teselli edebileceğini düşünmüştü;

-"Majesteleri merak etmeyin eminim So Eun iyileşecektir...Tüm hekimler
ellerinden geleni yapıyorlar;gerekirse başka yollarda denerler..."
-"Elleri şimdiden soğumuş daha önce hep sıcaktı.."
-"Majesteleri böyle düşünmeyin no'lur;ona birşey olmayacak..."

Kraliçe söylediğine kendiside inanmıyordu;So Eun'un yüzündeki kan
çekilmiş, bir ölüye aitmiş gibi bembeyaz olmuştu...Zorla farkedilen
nefes alışları gittikçe
dahada yavaşlıyordu...
Saat gece
yarısına gelirken kral biran olsun ayrılmamıştı başucundan...İl Woo ve
Yan Sang geldiğinde içeri girmelerine izin vermemiş sadece bir
süreliğine
Mi Ra'nın görmesine müsade etmişti...

Hekimlerin
dört yandan onu uyandırma çabaları saat ilerledikçe daha da
yavaşlıyordu..Yapılan hiçbir müdahale etki göstermemişti;So Eun tepki
vermeden
yatıyordu sadece..Ana kraliçe duyunca tuhaf bir şekilde
sakin karşılamıştı olanları;sanki bu durumdan memnun gibiydi...So Eun'un
hangi gerekçeyle
olursa olsun bir adamın saklanmasına yardım
etmesini hoş karşılamamıştı...Kralın eşi olarak böyle bir sorumsuzluk
yaptığı için cezalandırılması gerektiğini düşünürken
onun kendi
rahatsızlığı yüzünden ölümle burun buruna gelmesine içten içe
sevinmişti...Kral istediği için onu eş olarak almasına karşı çıkmamış
olsa bile;kralın
kraliçeden çok onunla vakit geçirmesinden rahatsızlık duymaya başlamıştı....
Nasıl olduğuna bakmak için bile So Eun'un odasına gitmemişti;durumu
hakkındaki bilgiyi hizmetçisi aracılığıyla alıyordu...Her geçen saat
gelen umutsuz haberler
biraz daha rahatlatıyordu onu...


Kraliçe kralı teselli etme çabalarının işe yaramadığını anlayınca daha
fazla uzatmadı;bebeğiyle ilgilenmeside gerektiği için müsade isteyip
ayrıldı odadan...
So Eun'a karşı kötü hisler beslemese bile kralın
ona karşı bu kadar şefkatli davranması kalbini acıtmıştı
kraliçenin;kendisinin hiçbir zaman sahip olamayacağı
kalbe So Eun istemeden de olsa sahipti...
Kraliçe odadan çıkınca kral hekimlerde dahil odadaki herkesi dışarı
çıkardı;en son kalan saray başhekimi diğerleri çıktıktan biraz sonra
odayı terketmişti..
Kral kapıyı kapatıp yatağın yanına döndü;odada sadece o ve yatağın ortasında hareketsiz yatan So Eun kalmıştı..
Biraz sonra yapacağı şey için ömür boyu pişman olacağını
biliyordu...Elini son kez So Eun'un saçlarının üzerinde gezdirip buz
kesen alnına değdirmişti dudaklarını...
Geri çekilip ayağa kalktı;dışarıya seslendiği anda herşey bitmişti........

********

Mi Ra kalabalığın içinden sıyrılarak sarayın ön tarafında bulunan tören
alanına geçti...Üç gündür hergün geldiği bu alana son gelişiydi
bugün..Kralın ikinci eşinin
ölümü nedeniyle tüm ülkede ilan edilen yas bugün sona eriyordu...
Veda töreninin ardından So Eun'un cansız bedeni saraydan çıkarılarak
şehrin dışında kendisi için inşa edilen mezarına götürüldü...Kısa süreli
olsada krallarının eşi öldüğü
için halkın üzerinde matem havası
vardı...Halkın kabul edilmediği defin işleminin ardından kraliyet ailesi
ve askerler saraya dönerken İl Woo,Shim Waa ve Yan Sang
ters istikamete yönelmişti...
Mezarlığın arka tarafında kalan ormana girdiklerinde yüzlerindeki sahte
hüzünden kurtulmuşlardı...Ama kendilerine doğru gelen iki kişiden
birinin yüzünde hala hüzün vardı...
Herkesin gittiğine emin olunca
ormandan çıkıp tekrar mezarın başına geldiler...Yüzünde hüzün hakim
olan;mezarın başına eğildiğinde gözyaşlarını tutamamıştı..

-"Şimdi bu mezar benim mi yani ?"
-"Saraydan çıkabilmek için ölmen gerekiyordu ve öldün.."
-"Mi Ra şakanın sırası değil,bu gerçekten ürkütücü.İnanabiliyor musun kendi mezarıma bakıyorum şu an ??"

Mi Ra So Eun'u tutup mezarın başından kaldırdı;onu rahatlatmak için
söylemişti ama işe yaramamıştı anlaşılan sözleri...So Eun gözlerindeki
yaşı silip diğerlerine
döndü;sahte cenaze töreni boyunca hepsi yorulmuştu...
Ana kraliçenin yaptığı şeyi affetmeyeceğini bildiği için kral bu
şekilde bir kurtuluş planı yapmıştı So Eun için;hayatına rahat bir
şekilde devam edebilmesi için
ana kraliçenin onu cezalandırma isteğinden vazgeçmesi gerekliydi..Ve hiçkimse bir ölüyü cezalandırmak istemezdi....
Saray başhekiminin yaptığı akapunktur So Eun'un hayat fonksiyonlarını
yavaşlatmış ve öldüğününün sanılmasını sağlamıştı...Kral o gece dışarı
seslendiğinde
içeri dolan hekim ve hemşireler So Eun'un öldüğünü onaylamış ve biranda haber tüm ülkeye yayılmıştı...

***

Mi Ra ve Shim Waa'dan onlara biraz müsade etmelerini isteyerek İl Woo
ve Yan Sang'la diğer tarafa geçti So Eun;herşey rayına oturduğuna göre
onların merak ettikleri
şeyide anlatma zamanı gelmişti....Büyük bir
taşın üzerine oturunca diğer ikiside karşısına geçmişti...Ne söylemek
istediğini bilmedikleri için şaşkınlıkla birbirlerine

bakıyorlardı...So Eun boynunda asılı duran zinciri açıp ucundaki iki
madalyonu çıkardı;kral diğer madalyonunda onda kalmasını istediğini
söyleyip ona vermişti...
Buraya gelmesine neden olan madalyonu yere koyup anlatmaya başladı;

-"Ben bu madalyonu aynı diğeri gibi bir kitabın kapağında buldum;ceza
aldığım için kitaplarla uğraşıyordum ve sorumsuzluğumun neticesinde
elime geçmişti...
Yerine koymak istedim ama kitabı bulamadığım için
bu mümkün olmadı....Madalyon bendeyken bir köpek tarafından
kovalandım,ondan kaçarken çıkmaz sokağa girince
korkudan gözlerimi
kapatmıştım...Sonra gözlerimi açtığımda karanlık ormanda senin yanında
Yan Sang'ın okunun hedefindeydim...Buraya gelmeden önce babam işi
nedeniyle
farklı bir ülkeye taşınacağımızı söylemişti;doğup
büyüdüğüm yerden ayrılmaktan korkarken biranda ait bile olmadığım bir
zamanda buldum kendimi...
İnanılmaz geliyor öyle değil mi ?? Başkasından duysam deli der geçerdim ama herşey gerçek işte...."

So Eun susup derin bir nefes aldı;başından beri içinde tutmaktan
yorulduğu sırrı açıklayınca rahatladığını hissetmişti...İl Woo ve Yan
Sang'tan beklediği tepkiyi
alamayınca şaşırmıştı ama;ikiside gayet ciddi dinlerken şimdi tuhaf tuhaf bakıyorlardı ona;

-"Ne oldu birşey söylemeyecek misiniz ? Anlattım işte en azından yorum
yapabilirsiniz;artık burda bir ölüyüm yani kendime yeni bir hayat kurmam
gerekiyor.."
-"So Eun madalyonun seni buraya nasıl getirdiğini biliyormusun ???"
-"Hayır bilmiyorum,anlattığım gibi köpekten kaçıyordum ve biranda buraya geldim..."

İl Woo bakışlarını So Eun'dan çekip Yan Sang'a yöneltti;aldığı cevap
ikisinide memnun etmemişti...Yan Sang'ın So Eun'u sevdiğini bildiği için
ondan yardım istemişti İl Woo;
yapmak zorunda oldukları şeye
istemeseler bile mecburlardı...Kralın söylediği gibi So Eun'un omzundaki
yaradan oluşan iltihap hergeçen gün daha da yayılıyordu

vücuduna....Belkide bu zamana ait olmadığı için tedavide işe yaramıyordu
ve eğer biraz daha geç kalınırsa üç gündür düzenledikleri sahte cenaze
töreni gerçeğe
dönüşebilirdi....
İl Woo elini uzatıp So Eun'un
elini tuttu;Yan Sang'ın duygularını bildiği için So Eun elini geri
çekmek istemiş ama İl Woo müsade etmemişti buna...Elini
iki avucunun arasına alıp So Eun'un yüzüne baktı İl Woo;söyleyecekleri canını yaksada So Eun için en doğru olandı;

-"So Eun...evine dönmek zorundasın !!!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

.Madalyon. - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: .Madalyon.   .Madalyon. - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 1:40 am

49.Bölüm

-"Biliyor musun ?"

İl Woo cevap vermeden sadece başını sallamıştı;bildiğini düşündüğü
şeyden çok daha fazlasını biliyordu aslında...Omzundaki yaranın gerçek
durumunun farkında
bile değildi So Eun..İltihap vücudunda tahmin ettiğinden daha büyük bir hızla yayılıyordu...
So Eun İl Woo cevap vermeyince başını diğer tarafa çevirdi; Yan Sang'ın
bakışlarında da aynı endişeyi görünce onunda haberdar olduğunu
anlamıştı...Elini
İl Woo'nun elinden kurtarıp ayağa kalktı;ne olursa olsun geri dönmeye niyeti yoktu...Babasını,evini,arkadaşlarını hatta nefret ettiği okulunu bile özlemişti..
Ama yinede tüm bunlara rağmen gitmek istemiyordu geriye...

-"İyileşmeme nedenim o sarayda olmamdı ama artık özgürüm...Emin olun en
kısa zamanda iyileşip sizden daha sağlıklı olacağım göreceksiniz.."
-"So Eun İl Woo haklı burda kalman doğru değil..Omzundaki yara zaten
önemli bir yerdeydi bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen halada
iyileşmemiş...Benim yaralarım bile
iyileşmişken o yaranın hala açık olması iyi değil..."
-"Söyledimya sarayda olduğum zamanlar hiç rahat değildim;yaa
endişeliydim yada üzgün...Hastaların iyileşmek için morale ihtiyaçları
vardır öyle değil mi ?? "

O morali şimdi bulabilirim ve
göreceksiniz kısa zamanda yaramda tamamen kapanacak....Üstelik geri
dönemem çünkü nasıl olacağını bilmiyorum"
Yan Sang'ın
söylediklerinide dikkate almamıştı; iyileşeceği konusunda emin bir
şekilde konuşuyordu So Eun...Ne söylerlerse söylesinler kararından
vazgeçmeyeceği
belliydi...

Shim Waa ve Mi Ra
konuşmalarının bittiğini düşünerek onlara doğru yaklaşınca So Eun sadece
tek şey söylemişti İl Woo ve Yan Sang'a...Dönüş yolunun başı karanlık
görünsede sonu daha da karanlık olabilirdi ve So Eun o yolda gitmek istemiyordu...Gözlerindeki kendinden emin bakış ikisininde susmasını ve bu konunun kapanmasını
sağlamıştı...
So Eun ikna olduklarını düşünüp rahatlamıştı ama yinede bu fikirden
kurtulmalarını sağlamak için en kısa zamanda gerçekten iyileşmesi
gerekiyordu...Yüzüne
yerleştirdiği kocaman bir gülümsemeyle ilk tedaviye kendisi başladı;tebessüm en güzel tedaviydi nede olsa...
Mi Ra ve Shim Waa yanlarına geldiğinde So Eun'un gülümsemesi ikisininde
dikkatini çekmişti..Mi Ra So Eun'un koluna girip yüzüne doğru eğildi;
-"Ne oldu birşey mi kaçırdık biz ??"
-"Hayır sadece şuandan itibaren yeni bir hayata başlıyorum;nasıl
başlarsan öyle devam eder ve ben yeni hayatımı hep gülerek yaşamak
istiyorum..."
-"Çok doğru ama mezarlıkta bu biraz zor,hadi biran önce eve gidelim..Annemde merak etmiştir bizi..."
Mi Ra annesinden bahsedince ilk kez aklına gelmişti So Eun'un;ona karşı
hep iyi olmuştu annesi...Hatta bazı hareketlerinden İl Woo'ya
yakıştırdığını bile
anlamıştı ama şimdi durum farklıydı...Gerçekten
olmasa bile sonuçta kralla evlenmişti;kadın oğluna evlenmiş birisini
layık görmeyebilirdi...
So Eun'un yüzünün asıldığını farkedince Mi
Ra;diğerlerine konuşacak şeyleri olduğunu söyleyerek adımlarını
hızlandırıp onunla birlikte öne geçti...Arayı açtıklarında
So Eun Mi Ra'nın sormasına fırsat bırakmadan endişesini dillendirmişti;

-"Mi Ra annen benim hakkımda ne dedi ?"
-"Yüzünü asan bu muydu ??"
-"Sonuçta evlendim ben...Yemin ederim hiçbirşey olmadı kralla
aramda;odama geldiğinde sadece yemek yiyip oturuyordu..Sonrada zaten
kendi odasına dönüyordu..
Annenin bu yüzden belki düşünceleri
değişmiştir,yanii değiştiysede haklı kadın sonuçta İl Woo onun tek
oğlu...Her anne oğlunun en iyiye sahip olmasını ister..
Belki annen
eve gelmemede razı olmaz ne dersin;belkide çoktan bir gelin adayı
bulmuştur abine...Ben sizde kalırken gelen bir kız vardı hani;Lee Seol
belkide onu ------

Mi Ra peşpeşe bahaneler üreten So Eun'un susmayacağını anlayınca ağzını kapatıp müdahale etmek zorunda kalmıştı;

-"Arada nefes alıp cevap vermeme izin verirsen annemin ne düşündüğünü
söyleyeceğim...Öncelikle annem kralla niye evlendiğini biliyor yanii
biricik oğlunun
hayatını sana borçlu olduğunu...Kralın gerçekten
karısı olmadığınıda biliyor...Ve sonuç olarak İl Woo'nun seni ne kadar
çok sevdiğinide biliyor..."
-"Eee ? Yani annen beni kabul edecek mi ???"
-"Orasını bilemem...Annem gelin seçme konusunda titiz davranır...Bir
dizi sınava tabii tutulabilirsin;ev işlerinde ve yemek yapmada becerin
nasıl onlara
bakacaktır...Sonra dikiş ve nakış becerin,büyüklere karşı davranış şeklin..."

So Eun'un yanında yürümediğini farkedince Mi Ra durup geri döndü;So Eun
olduğu yerde durmuş yüzünde aptal bir ifadeyle ona bakıyordu...O yanına
dönene kadar
diğerleride gelmişlerdi...So Eun'un niye durduğunu merak etmişti hepsi;İl Woo yanına yaklaşıp elini omzuna koydu;

-"So Eun sen iyi misin ?? Niye aniden durdun ??"
-"Ama ben hiçbirini bilmiyorum saydıklarının..."
-"Hangi saydıklarımın ?? So Eun ne olduğunu düzgün anlatsana..."
So Eun yaşarmaya başlayan gözlerlerle İl Woo'ya açıklama yapmaya çalışırken Mi Ra gülerek kolundan tutup yürümesini sağladı;

-"Unutun gitsin yok birşey....Ben sadece şaka yapmıştım So Eun ciddiye aldı o kadar.."
-"Bu özelliklere bakmayacak mı yani ?"
-"So Eun daha önce de bizimle yaşadın nasıl biri olduğunu zaten biliyor
annem...Ama sen yinede gözüne girmek için öğrenmeyi deneyebilirsin
istersen.."

İl Woo ne olduğunu anlamaya çalışırken Yan Sang
kolundan tutup onu geri doğru çekti...So Eun Mi Ra'yla konuştuğu için
farketmemişti bile...İl Woo Shim Waa'dan
onlarla gitmesini isteyip durdu....Shim Waa uzaklaşır uzaklaşmaz Yan Sang İl Woo'nun yakasına yapışmıştı;

-"So Eun'un burdan gitmesi gerekiyor,sakın onunla mutlu hayaller kurup
bundan vazgeçme...Burda kaldığı her saniye daha da kötü olmasına neden
olabilir.."

İl Woo yakasındaki elleri geri itip Yan Sang'a doğru yaklaştı;

-"Bunu çok iyi biliyorum;kendi mutluluğum için onu asla tehlikeye atmam..Ama sende gördün gitmek istemiyor..."
-"İstememesi önemli değil buna mecburuz...Onun iyiliği için sana yardım
etmeyi kabul ettim...So Eun'u seviyorum,ona zarar gelmesine asla müsade
etmem..."

Yan Sang'ın So Eun'u sevdiğini söylemesi
sinirlendirmişti İl Woo'yu;So Eun'un duygularını bilesede onu seven
birinin olmasına katlanamıyordu;

-"Eve döndüğümüzde ailem düğün hazırlıklarına başlamış olacaktır;bunu engelleyemem..."
-"Engelleyemez misin yoksa engellemek mi istemiyorsun ?"
-"Bak...So eun'a zarar gelemsini isteyecek son kişiyim...O yüzden için
rahat olsun;onun için en iyisini yapacağıma söz veriyorum...Geri dönme
konusunda bir
yol bulmaya çalışalım ama eğer bulamazsak So Eun'un
mutlu olması için ne gerekiyorsa onu yapacağım...Hem belkide gerçekten
mutlu olduğunda sağlığıda düzelir,
bunu bilemeyiz..."

Yan
Sang'ta bundan korkuyordu;üzüntüden iyileşme süresi gecikmişti ve dediği
gibi mutlu olduğunda vücudu tedavileri kabul edebilirdi....Eğer öyle
olursa So Eun'u
birkez daha kaybetmiş olurdu o zaman....
So
Eun peşlerinden gelmediklerini farkedip seslenince konuşmayı yarıda
bırakıp yürümek zorunda kaldılar..Yan Sang hala bu ihtimalin gerçek olup
olmayacağını düşünüyordu...

Eve geldiklerinde akşam olmuştu;So
Eun daha önceden tanındığı için bir süreliğine şehrin diğer tarafındaki
evi kullanmanın uygun olacağını düşünmüştü
İl Woo...Yaşananlar unutulana kadar göz önünde olmamak en iyisiydi...
Yan Sang'ta onlarla birlikte kapıya kadar gelmiş;So Eun'un bu evde
kalmasından huzursuz olsada bırakıp gitmek zorunda kalmıştı...Shim Waa
içeri girip biraz durduktan sonra izin isteyip ayrıldı;gitmeden önce So
Eun bir fırsatını bulup kısa bir süre onunla konuşmuştu...Mi Ra bunu
farketmiş ama So Eun
İl Woo ile alakalı olduğunu söyleyip geçiştirmişti...
So Eun Mi Ra'nın gösterdiği odaya yerleştikten sonra dışarı
çıktı;saraydan ölü olarak çıktığı için Lady Song'un yardımıyla aldığı
çantası hariç hiçbirşeyi
getirememişti...Bu yüzden yerleşmek birkaç dakikasını almıştı sadece...
Mi Ra yemeğin hazır olduğunu söyleyince gözleri parlamıştı So
Eun'un;heyecan ve stresten tüm gün hiçbirşey yememişti...Yemek
yiyecekleri odanın önüne gelince
İl Woo kapıda karşılamıştı onu;

-"İlk günden geç mi kaldın ?"
-"Geldim işte..Hadi biran önce içeri girip yemek yiyelim açlıktan ölüyorum..."
-"İçeri düzgün gir ve yemek yerkende yavaş ol tamam mı ?"
-"Nedenmiş o ?"

İl Woo gülümseyerek kulağına doğru eğildi;içerde olanları söyleyince So
Eun eli ayağı titreyerek girmişti odaya...Sofranın başında duran anne
ve babasını
görünce heyecanı daha da artmıştı;bu karşılaşmanın bu
kadar çabuk gerçekleşmesini beklemiyordu...Saygıyla selamlayıp
gösterdikleri yere oturdu...İl Woo babasının
yanına Mi Ra ise destek olabilmek için onun yanına oturmuştu...

Babası yemeğe başlamalarını söyleyince hepsi önlerindeki tabaklara
yöneltmişti ilgilerini...So Eun'un az önceki açlığı büyük bir tokluğa
dönüşmüştü birden;ağzına tek lokma koyamayacak
kadar dolu
hissediyordu kendini...Yememenin saygısızlık olacağını bildiği için
kendini zorlayarak önünde duran pirinçten bir parça alıp ağzına
koydu...Babası
İl Woo'ya sarayda olanlar hakkında sorular sormaya
başlayınca rahatlamıştı So Eun;konunun ona gelememesine memnun
olmuştu...Biraz öncekinden daha büyük
bir parça alıp ağzına koydu....Tam o sırada sessizce yemeğini yiyen annesi konuşmaya girmişti;

-"Şimdi saraydan konuşmanın sırası mı;daha önemli konular var konuşulacak..."
-"Pekala o zaman daha önemli olan konuları konuşalım...Sen söyle ne konuşacağız ?"
-"Neyi olacak düğünü ne zaman yapacağımızı tabi ki..."

So Eun İl Woo'nun annesinin sözüyle ağzına aldığı tüm pirinci dışarı
püskürtmemek için elini ağzına kapattı...Genzine kaçan pirinç
tanelerinin etkisiyle
öksürmeye başlayınca Mi Ra sırtına vurmaya
başlamıştı...Annesinin içmesi için uzattığı suyu alıp kafasına dikledi
So Eun;birazda olsa rahatlamıştı...
Nefes alışları normale dönünce yarım kalan konuşmaya babası devam etmişti;

-"Şimdi iyi misin kızım ?"
-"Evet iyim efendim,özür dilerim endişelendirdim sizi..."
-"Özür dilemene gerek yok İl Woo'nun annesinin patavatsızlığı
işte...Öylece konuya girdi hemen...Ama bu konuyu çok uzatmaya gerekte
yok bencede;biran önce düğünü yapalım..."

So Eun öne eğik
başını biraz daha eğdi;yüzü büyük ihtimalle domatesten farksızdı
şuan....Kafasını kaldırmadığını görünce onayladığını düşünüp kararı
vermişti babası;

-"Pekala o zaman gelecek ayın başında düğünü yapalım...O zamana kadar ortalıkta durulmuş olur;sen ne dersin İl Woo ?"
-"Bencede uygun baba..."
-"Tamam o zaman karar verildiğine göre sizde hazırlıklara başlayın..."

Babası konuşmasını bitirince sofradan kalkıp odadan çıktı;onu hemen
peşinden Mi Ra ve annesi takip etmişti...So Eun hala kafası eğik öne
duruyordu...İl Woo yaklaşıp
çenesinden tutarak başını yukarı kaldırdı;So Eun'un ıslanan gözlerini görünce telaşlanmıştı;

-"So Eun ne oldu,niye ağlıyorsun ? Eğer düğün tarihi içinse erteleyebiliriz..."
-"İl Woo !!!"
-"Efendim ?"

So Eun meraklı gözlerle kendine bakan İl Woo'ya sarıldı;niye ağladığını
bilmiyordu....Sadece gözlerinden yaşların akmasına engel olamıyordu o
kadar...Bir süre
İl Woo'ya sarılı kaldı;sarıldığı bu bedenden hiç
ayrılmak istemiyordu...Saçlarına dokunan dudakları hissedince utancından
daha gömdü kafasını göğsüne İl Woo'nun...
Yüzünün kızarıklığı
geçene kadar bekledikten sonra geri çekildi; gözyaşları kurumuş yerini
tebessüm almıştı...Bundan sonra herşeyin çok daha iyi olacağına
emindi;omzunda hissettiği sızıya rağmen...

Sabah kahvaltıdan sonra annesi hemen düğün hazırlıklarına
başlamıştı...İl Woo kralın emriyle saraya gidince Mi Ra ve So Eun'da
alışveriş yapmak için dışarı çıkmıştı...
Pazar yerine geldiklerinde So Eun aniden durdu;

-"Mi Ra buralarda Taecseon yada ona benzer bir yer var mı ?"
-"Taecseon değil ama taecpiyeon var,orayı mı soruyorsun ?"
-"Evet evet taecpiyeon...Oraya gidelim hadi..."
-"Orası göl kenarında bir yer,şimdi niye oraya gidiyoruz anlamadım ?
Oraya benimle değil abimle gitmen gerekiyor;orası aşık insanların
gittiği biryer.."
-"Şimdi seninle gidelim ben sonra İl Woo'yla da giderim..."

Mi Ra itiraz etsede So eun ne yapıp edip ikna etmişti onu..Pazar
yerinden çıkıp taecpiyeon'a doğru yürümeye başladılar;So Eun'un
yüzündeki muzip ifadeden birşeyler
olduğunu anlamış ama sorularına cevap bulamamıştı Mi Ra...

Göl kenarına geldiklerinde onları bekleyeni görünce Mi Ra'nın şaşkınlıktan dili tutulmuştu...Karşıdakininde hali onunla aynıydı;Shim Waa sadece So Eun'u beklerken Mi Ra'yı karşısında
görünce şaşırmıştı....So Eun dün akşam İl Woo'ya sürpriz yapmak için
bir yer aradığını söyleyince burayı önermişti...Bakmak için tek gelmek
istemediğini, bu saatte onunda burda olmasını
isteyincede tuhaf olsada kabul etmişti...İkiside bakışlarını So Eun'a çevirince açıklama yapma zamanının geldiğini anlamıştı;

-"Hiç öyle bakmayın;daha ne kadar saklayacaksınız ?"
-"So Eun ne yapıyorsun sen,niye buraya geldik şimdi ?"
-"Konuşacaksınız o yüzden geldik,size bıraksam kırk yıl geçsede birşey
değişmeyecekti bende duruma el attım...Şimdi düzgünce konuşun bakalım.."
-"Saçmalama ne konuşacağız ?? Hem Shim Waa'nın da işi vardır zaten hadi gidelim...."

Mi Ra So Eun'u kolundan tutup çekiştirmeye başladığında Shim Waa ileri gelerek kolunu tuttu;

-"Belkide gerçekten konuşmalıyız,eğer senin içinde sakıncası yoksa..."
-"Nee ??? Şeyy yok tabii ama..."
So Eun Mi Ra'yı itip Shim Waa'ya yaklaştırarak karşılarına geçti;
-"Tamam şimdi konuşun ben buralarda biraz dolaşacağım...Siz konuşmanız bitince önersiniz eve;ben tek döneceğim....."

Yanlarından ayrılıp gölün aşağı tarafına yürüyüp onların göremeyeceği
bir yere geçti So Eun; manzara gerçekten çok güzeldi...Kendi zamanında
da bu göle
gelmeyi çok severdi ama şimdiki hali çok daha güzel
görünüyordu...Suda dalgalanma olduğunu görünce o tarafa baktı;biri suya
taş atmıştı...Başını geri çevirdiğinde Yan Sang'la
karşı karşıya gelmişti;

-"Senin burda ne işin var ? Burası aşık insanların geldiği bir yermiş
tek gelmemelisin buraya;önce beraber gelebileceğin birini bul..."
-"Sen burdasın ama ve şuan sende teksin..."
-"Evet ama ben hayırlı bir iş için burdayım...Biraz ilerde yeni bir
yuvanın temellerini atıyorum...Üstelik benim kalbimde dolu zaten.."
-"Kalbin dolu olması yetiyorsa benimkide dolu;üstelik şuan tam karşımda duruyor..."

So Eun konuşmanın gittiği yönü anlayınca rahatsız olmuştu...Manzaranın
güzelliğinden bahsedip havayı dağıtacakken Yan Sang araya girip konuyu
değiştirmesine izin vermemişti;

-"Merak etme seni üzecek birşey söylemeyeceğim...Zaten bu son konuşmamız olacak bir daha karşına çıkmayacağım..."
-"Bir yere mi gidiyorsun ?"
-"Hayır sadece senin beni gördükçe;sevgime karşılık veremediğin için
bana üzülüp acımanı istemiyorum...Bu yüzden bir daha karşına
çıkmayacağım ama seni görmeyi bırakmamı isteme benden.."

Yan
Sang'ın karşısında bu şekilde acı çektiği görmek üzüyordu So Eun'u;onu
görmesede bunu bilmek yetiyordu zaten...Düğünü söyleyip söylememe
konusunda karar verememişti ama
Yan Sang zaten bildiğini belli edince daha fazla yara almadan bitirmek istiyordu So Eun;

-"Yan Sang seni gerçekten çok seviyorum ama arkadaşım gibi...Eğer
arkadaşın olarak görebiliyorsan her zaman yanında olmaya hazırım ama
kalbinden çıkarman gerekiyor önce beni..
Hiçbir zaman karşılık bulmayacak bir şey yüzünden acı çekmeni istemiyorum..."
-"Sana son kes sarılmama izin verirmisin ?"

So Eun sorunun şaşkınlığını atlatamadan Yan Sang yaklaşıp ona
sarılmıştı....Birkaç saniyelik bu sarılma veda hediyesi olmuştu Yan Sang
için...So Eun geri çekilip
ters yöne doğru yürümeye
başladı;gözlerine dolan yaşları daha fazla zaptedememişti...Biraz sonra
adımlarını dahada hızlandırmış ve koşmaya başlamıştı...Yan Sang
arkasından gelmiyor sadece
bakıyordu;onu takip edecek gücü yoktu...

So Eun gölden uzaklaşıp ormanın içine girdi,kaybolmaktan korktuğu için
iç kısımlara girmeden dış sınırı boyunca yürüyordu...Gözlerinden akan
yaşlar kuruyuncaya kadar yürümeye devam etti...
Geri dönmeye karar
verip arkasına dönünce olduğu yerde kalakaldı;karşısında durup ona bakan
adamı tanımıştı...Bu yüzü unutması asla mümkün değildi zaten;ikinci kez
kaçırıldığında Yan Sang'ın aksine hiç nazik
davranmamıştı...

Nang Boo elindeki kılıcı So Eun'a doğru uzatıp yaklaşmaya başladı;o
ileri geldikçe So Eun geri geri gidiyordu...Karşısında eli kılıçlı biri
olmasına rağmen korkmamıştı So Eun;tuhaf bir şekilde cesur hissediyordu
kendini;

-"Seninde efendinle aynı yerde olman gerekmiyormuydu, yoksa efendine ihanet mi ettin sende ?"
-"Hayır sadece geriye kalan son görevimi yerine getirmeye geldim..."
-"Neymiş o görev ?"
-"Seni öldürmek ..."

Nang Boo sözünü tamamlamadan ileri doğru atıldı,kılıcın ucu So Eun'un
sol kolunu sıyırıp geçmişti...Uyuşukluğu olduğu için acısını
hissetmesede akan kanı
görünce tuhaf olmuştu So Eun...Nang Boo
ikinci bir hamle yapacağı sırada aniden İl Woo araya girmiş ve geri
düşürmüştü onu...So Eun'un kolunun kanadığını görünce
İl Woo hemen
ona yönelmişti..Nang Boo dikkatinin dağıldığını farkedince yere düşen
kılıcını alıp İl Woo'ya doğru savurdu...Üzerine doğru gelen kılıçtan
kurtulup
yana eğilince So Eun'da onunla birlikte yere düşmüştü...

Birden ormanın içinden çıkan yüzü örtülü on-onbeş adam etraflarını
çevirince So Eun'un korkusu dahada artmıştı...İl Woo ayağa kalkmasına
yardım edip arkasına geçirdi onu...
Elinde kılıcı bile yokken
karşısında onca adama karşı pekte şansı yok gibiydi....Adamlar tam
saldırıya geçecekken birden arkadan gelen oklar yavaşlamalarına

neden olmuştu...So Eun ve İl Woo okların geldiği yöne bakarken Yan Sang
yanlarına gelmişti...Yerdeki kılıçlardan birini İl Woo'ya atıp onlara
doğru yaklaştı..
Adamlar Yan Sang'ı tanıdıkları için dikkatli davranıyorlardı...Yan Sang İl Woo'nun yanına gelip So Eun'un önüne geçti;

-"Siz gidin ben bunları hallederim..."
-"Tek başına başaramazsın..."
-"So Eun'un kolu daha kötü olmadan gidin artık..."

Adamlar yeniden saldırıya geçince ister istemez geri çekilmek zorunda
kalmıştı İl Woo...Yan Sang onları oyalarken İl Woo So Eun'u
uzaklaştırmaya başlamıştı..
Ormandan çıkıp şehre doğru yürümeye başladılar;So Eun'un kolundaki kan akışı artmış gözleri kararmaya başlamıştı...
Yürümesi yavaşlayınca İl Woo bir kenara çekip oturmasını istedi,onlar
dinlenirken Yan Sang'ta yanlarına gelmişti...Adamların çoğunu halletsede
Nang Boo kaçmayı başarmıştı...
Biran önce güvenli bir yere gidebilmek için hızlı hareket etmeleri gerekiyordu...

So Eun'un koluna girip yürümesine yardım ediyordu İl Woo...Köşeyi
döndüklerinde karşılarına çıkan çok daha fazla adam aniden durmalarına
neden olmuştu...Bu sefer Yan Sang'ın tek başına halledebileceği

birşeyde değildi...İl Woo So Eun'a dönüp işaret verdiğinde arka
sokaklara doğru koşmasını söyledi..So Eun başta itiraz etmiş ama yapmaya
mecbur kalmıştı...

İl Woo'nun işaretiyle o ve Yan Sang
adamların üzerine doğru giderken So Eun geri doğru koşmaya
başlamıştı...Adamları halletmeye çalışırken kimin kim olduğunu

farketmiyorlardı...Birden Nang Boo'nun aralarında olmadığını farketti İl
Woo;arkasına baktığında So Eun'un gittiği yöne doğru koştuğunu
görmüştü...

Önlerindeki adamları bırakıp o tarafa doğru koşmaya
başladı;Yan Sang'ta onun geri çekilmesi için zaman kazandırmaya
çalışıyordu...Daha sonra oda İl Woo'nun peşinden koşmaya başladı...

Nang Boo'nun döndüğü sokağı görünce ikiside telaşlanmıştı;çıkmaz sokakların olduğu yere dönmüştü...
Hızla o tarafa doğru gittiler...Yan Sang koşmanın bir işe
yaramayacağını anlayınca belindeki bıçaklardan birini çıkarıp ileri
doğru attı;bıçak Nang Boo'nun
ayağına isabet edip onu yere düşürmüştü...

İl Woo ve Yan Sang çıkmaz sokağın olduğu köşeyi döndüklerinde aniden
durdular...Birbirlerine bakarken ikisinin bakışlarıda boştu...İl Woo
zoraki attığı birkaç adımın
ardından yere eğildi;yerden aldığı iki
şeye bakarken kanı donmuş gibiydi...Yan Sang'ta yaklaşıp yanına
eğildi;İl Woo'nun elindeki iki madalyon dışında So Eun'a
dair hiçbirşey kalmamıştı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
.Madalyon.
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Devam Eden Hikayeler-
Buraya geçin: