Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ÇILGIN ÇİFT 'Evlen Benimle'

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

ÇILGIN ÇİFT  'Evlen Benimle' Empty
MesajKonu: ÇILGIN ÇİFT 'Evlen Benimle'   ÇILGIN ÇİFT  'Evlen Benimle' Icon_minitimePaz Şub. 27, 2011 7:43 pm

ÇILGIN ÇİFT'Evlen Benimle' Yazar: Berna Ercan______ Jin,
dört aydır Jua Hee' ye nasıl evlilik teklifi edeceğini bulamıyor, çok
çılgın ve unutulmaz olmasını istiyordu. Aynı ilk karşılaşmaları gibi.. _3 Sene Önce_ Beyaz
şömine ve süs havuzunun etrafına, düzenli bir şekilde yerleştirilmiş
şık camdan masaların çoğu rezerve edilmişti. Takım elbiseli iş adamları
ve iş kadınları tarafından.. Bu beyaz ve siyahın hakim olduğu mekanda
renkli olarak göze batan Jin ve en yakın arkadaşı Seung idi. İki genç
adam her zaman aykırı şeyler yapmayı sever, maceralı yaşamaktan zevk
alırlardı. Geçen akşam düzenledikleri playstation' da Pes 2008
turnuvasının galibinin Jin olması, Seung' u bu şık ve pahalı
restaurantta yemek ısmarlamak zorunda bırakmıştı. Jin' in havyar ve
ıstakoz tadını merak etmesinden dolayı da korktuğu başına geldi.
Yapacak tek bir şey vardı: Kore' deki tek akrabası olan ve kimseyle
tanıştırmadığı kuzenini borç para getirmesi için çağırmak. Jua Hee' yi
arkadaşlarına tanıştırmamasının nedeni gayet basitti. O çılgındı! "Hey kuzenşeker!" Kafalarını
sesin geldiği tarafa çevirdiler. Karşılarında, ellerini beline koymuş,
bakır kıvırcık saçlarının arasına mavi ve yeşil renkle röfle atılmış,
üstüne civciv sarısı strablez bady, altına ise çimen yeşili bol paça
pantolon giymiş bir kız duruyordu. Artık bu restaurantta onlardan daha
renkli biri vardı! Seung, kuzenini görür görmez oturduğu sandalyeden
kalkıp sıkıca sarıldı. "Çok teşekkürler Juannie." Jua Hee, kuzenini duymamış gibi kulağına eğilerek fısıldadı. "Kim bu afet?" "Jin. Yakın arkadaş.." Sözünü bitiremeden onu ittirmiş, avını yaklaşan kaplan gibi ağır ağır Jin' e doğru gitmeye başlamıştı. "Ya! sakın onu taciz edeyim deme. Jua Hee, kaçırtacaksın çocuğu. Juannie, sana diyorum!" Deli
kuzen umursamaz tavırlarla genç adamın üstüne atladı. Jin gözleri
faltaşı gibi açılmış, kolları havada, boşluğa bakıyordu. Seung, Jua
Hee' yi ondan ayırdıktan birkaç dakika sonra kendine geldiğinde
düşündüğü tek şey "tavus kuşu saldırısına uğradığı" oldu. _son_ Jin,
geceyarısı, üstünde ben10 desenli eşofmanlarıyla, en sevdiği
şekerlemeleri atıştırırken, izlediği After Life filminde gördüğü bir
sahne ile turuncu renkli deri koltuğundan fırladı. Etrafa dökülen
şekerlemeleri umursamadan telefonunu aramaya başladı. Kirli
çamaşırlarını koymaktan başka herşeye yarayan sepetin içinden aldığı
telefonuna sarılıp, biraz olsun heyecanını bastırmak için derin nefes
alarak arkadaşının numarasını tuşladı. "Buldum!.. Buldum!" Yerinde zıplayarak konuşuyor, daha doğrusu bağırıyordu. Seung uykulu bir sesle cevap verdi. "Kimsin? Ne buldun? Ve bundan banane!" "Ben
Jin!..Nasıl evlilik teklif edeceğimi buldum!..Nedimem olacağın için bu
konu, tavuskuşum ve benden sonra seni de ilgilendirir!" "Eh? Senin popon açık kalmış dostum." Telefonu
kulağından uzaklaştırarak küvetin içinde doğruldu. Buraya hangi ara
geldiğini bilmiyordu, ama uyurken eski sevgilisine mafya tarafından
kaçırıldım diye mesaj atmadığına sevindi. Geçen hafta uykusunda öyle bir
mesaj atmış, bunu sabah polisler tarafından kapısı kırılarak
uyandırıldığında anlamıştı. "Poposu açık kalan tek kişi sensin Seunnie. Nerde uyandın söyle bakalım gezgin uykucu seni?" "Beni boşver. Anlat hadi, nasıl yapacaksın o "çılgın" teklifi?"______________________ Jua
Hee' nin evi, diğer evlerden çok farklıydı. Duvarlarda ve tavanlarda
boya katoloğundaki bütün renkleri görmek mümkündü. Salonunun tam
ortasında boydan boya, yuvarlak, katlı bir direk duruyor, her katında
Jua Hee ile Jin' in gittikleri yerlerden aldıkları, kendi deyimleriyle
"hatırlatıcı ıvır zıvırlar" bulunuyordu. İlk öpüştükleri inşaat
alanından bir tuğla, uyumak için gidip, unutularak bir gece mahsur
kaldıkları sinema seansının biletleri, tırmanma yarışması yapıp
yaslandıkları ağaçtan dal ve yapraklar, kavga ettikleri kadının
çantasından çaldıkları gayler derneğine ait bir rozet.. Mutfak
ve banyosu da çok ilginçti. Normal evlerdeki gibi beyaz olması gereken
bütün mutfak eşyaları renkli, banyosu ise akvaryumlarla süslüydü.
Pembe buzdolabı, mor mikrodalga, turuncu mikser, iki japon, bir vatos,
dört lepistes balığının bulunduğu alafranga tuvalet, kedi patisi
desenleriyle süslü banyo dolabı ve fayanslar.. Üstünde,
kozasından çıkmak için uğraşan sevimli kelebeğin bulunduğu pijaması,
kafasında renkli çiçeklerle süslü uyku gözlükleri, ayaklarında,
kısırlaştırmak istemediği silky terrier cinsi köpeği Puffie tarafından
tecavüze uğrayan büyük, tavşan görünümlü pofuduk terlikleriyle mutfağa
geçti Jua Hee. Her sabah uyandığında yaptığı ilk şey; Puffie' nin
yemeğini, balık şeklindeki tasına dökmek olurdu. "Hadi oğlum.. Puffie!" Eğilip
ellerini dizlerine vurarak Puffie' nin gelmesini sağladıktan sonra
yatak odasına geri döndü. Kendini kalp şeklindeki gardrobunun
karşındaki, renkli deri başlıklı yuvarlak yatağına atıp, tavandaki
yıldızlara bakarak günün plan ve programını ayarlamaya başladı. 1. JinJin' i ara günaydın öpücüğü al.2. Evi temizle. Deli
dolu birisi olduğu halde tahammül edemediği tek şey pislik ve
dağınıklıktı. Bu yüzden Jin' i az fırçalamamıştı, gerçek anlamda.. Lila
renkli vosvosunu yıkarken Jin' i de fırçayla, üstüne tazyikli su tutup
köpürterek temizlediği günler olmuştu. 3. Puffie' ye bir dişi bul! Ayağını kaldırıp zavallı, tavşan görünümlü pofuduk terliklerine baktı. Onlar için gerçekten üzülüyordu. 4. Üniversiteye uğra, resmi evrakları hallet. Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık son sınıf öğrencisiydi.. Sonunda! Hayali gerçek oluyordu. 5. Japonya' da yaşayan, Seung' un anne babası olan teyze ve enişteyi arayıp hal hatır sor. Ailesini
yedi sene önce kaybetmesinden dolayı kalan tek akrabası o şeker
insanlardı. Her hafta arar nasıl olduklarını öğrenir, yaptığı şeyleri
anlatırdı. Programını düşünürken çalan telefonla irkildi
Jua Hee. Yatağının yanında duran, nazar boncuk desenli komidininden,
sarı renkli telsiz telefonu kaptığı gibi doğruldu. "Juannie? Ben Seung. Hazırlan, seni almaya geliyorum!"__________________________ Seoul
National University Hospital, görkemli ve tarihi yapısıyla
karşılarında duruyordu. Jua Hee, yolda gelirken en sevimli haline
bürünmüş, en cadı yanını göstermiş, en korkutucu bakışını atmış ama
yinede kuzeninin ağzından laf almayı başaramamıştı. Seung,
taksit ile ikinci el aldığı beyaz golfünü ambulansın yanına park etti.
Kızı gibi gördüğü arabasından indikten sonra kapısını tegirgince
kapatarak acil girişin yanından, iki sedyenin önünde bulunduğu büyük
mavi binaya doğru yürümeye başladı. Jua Hee ise arkasından koşturarak
ona yetişmeye çalışıyordu. "Neden hastaneye geldik Seunnie? Yoksa JinJin' ime bir şey mi oldu?" "Jua Hee.." Diyerek
üzüntüyle başını eğdi Seung. Jua Hee ise çok şaşkındı. Kuzeni genelde
kötü bir haber vereceği zaman tam adıyla hitap ederdi ona. Kafasını
çevirdiğinde mavi binanın yanındaki, silik harflerle duran panoyu
gördü. "Morg" Gözünden düşen bir damla yaş,
tweety desenli tişörtünde iz bırakmıştı. Kesmeyi unuttuğu tırnakları,
renkli saçlarını geriye atarken alnını çizdiğinde çoktan binanın içine
girmişti. Sağ sola koşturuyor, kilitli kapıları açmak için zorluyordu.
Seung ise arkasından tedirgin ve korkuyla kuzenine bakıyordu.
Gözyaşlarını elinin tersiyle silerken en sonda duran aralık kapıyı
farketti. Derin nefes alıp olacaklara hazırlamaya çalıştı kendisini,
ama imkanı yoktu.. Ağlamaktan kızaran gözleri, hiç sevmediği metalik
gri renkli, insan yutan çekmecenin üstünde duran sevgilisine
iliştiğinde kocaman açıldı. "Jin.." Ağzından
istemsiz çıkmıştı, aynı istemsiz akan gözyaşları gibi.. Düşmemek için
duvara tutunarak hareketsiz yatan sevgilisine doğru ilerlemeye başladı.
Tam önünde durduğunda, Jin' in göğsünde duran kağıttaki yazıyı okumuş,
donup kalmıştı. "Evlen Benimle Tavus kuşum!" Jin,
gözlerini açıp, ifadesiz duran sevgilisini görünce bu yaptıklarından
pişmanlık duymaya başlamıştı. Aslında çok yaratıcı bir evlilik
teklifiydi, ama fazla oldu galiba diye düşünüyordu. Jua Hee' nin
deyimiyle insan yutan metalik gri çekmeceden çıkıp, tepkisiz
sevgilisine kocaman sarıldı. "Tavus kuşum! Özür dilerim. Çok üzdüm seni." Jua
Hee olup biten her şeyi kavradığı zaman Jin' nin kollarından geri
çekti kendini. Odanın içindeki renkli balon ve yanan mumları şimdi
farketmişti. "Bu..Bu.. Çok romantik!" "Eh? Kızmadın mı?" Jua Hee sinirlice tebessüm etti, ya da buna kendini zorladı. "Bütün bunları nasıl yaptınız?" "Seung ve hastaneden bir arkadaşın yardımıyla. Ee? Teklifimi kabul ediyor musun?" "Ahh şu teklif..Önce seni öldüreyim. Sonra bakarız." "Eh?" Jin şaşkınca bakarken, Jua Hee, odanın içinde, sol duvara monte edilmiş masadan neşteri kapmıştı. "Gel bakayım buraya! Kaçma, gel dedim. Seung, sende bittin!" _SON_ ÇILGIN ÇİFT  'Evlen Benimle' 183975_143560615707003_137172089679189_266680_3619429_n
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ÇILGIN ÇİFT 'Evlen Benimle'
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir Çift Eldiven
» Cilgin Baslangic
» Benimle Ayrilir Misin
» Benimle Ayrılır Mısın?
» Kiskanc Sevgili / Cilgin Fan

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: