BİR PARÇA KEK VE MİLKSHAKE~

Lee Teuk ve Hye Won ‘un evleri karşı karşıyaydı. Bütün zamanını onun beyaz panjurlu camını açmasını beklerdi Lee Teuk. Nedenini bilmeden beklerdi. Kurtulması imkânsız bir hastanın yaşamasını bekler gibi…


Yine her sabah olduğu gibi camını açtı Lee Teuk. Temiz havayı içine çekti. Etrafına bakınırken bir ses duydu. Hye Won camını açmış temiz havayı içine çekiyordu. Aynı havayı soluyorlardı. Birden göz göze geldiler. Sırılsıklam aşık olduğu kızla hem de. Ağızlarından çıkan “günaydın” kelimesi top oynayan yaramaz çocukların dikatlerini üzerlerine çekmelerine neden oldu. Hye Won 1-2 saniye sonra oyunlarına geri dönen çocuklar bakıyordu şimdi. Fazla olmamıştı çocuklara bakalı ki bir erkek sesi duydu. Günaydın dediğinde karşılığında günaydın cevabını aldığı erkeğin sesiydi bu.

-Şey… Sabahtan beri kek yapmaya çalışıyorum fakat 3 kez denememe rağmen kabarmadı. Bana yardım eder misin?

Utana sıkıla söylemişti bunları ama karşılığında aldığı cevap bu duruma müdahele etmişti. Hye won ise böyle bir şey olabileceğini tahmin etmemişti. Aşık olduğu erkek kendisine kek yapması için yardım etmesini istemişti. Fark etmeden ağızından şu sözcükler döküldü:
-Tabiki.

Lee Teuk kek yapmakta ustaydı aslında ama onunla vakit geçirebilmek için iyi bir fırsattı bu. Daha sonra dank etmişti kafasına 1 haftadır hizmetçi kadın gelmiyordu. Ona inat olsun diye temizlememişti hiçbir yeri aksine kirletmişti. Her yer leş gibiydi. Bir hışımla salona girdi ve 1 gün önce yere atmış olduğu siyah badisini ve pantolonunu yerden aldı ve odasına fırlattı. Masadaki boş bardak ve tabakları mutfağa götürdü. Koltukları düzeltti. Bir basamak yukarı çıktı ve salona baktı. Bir “oh” çekti. O sırada kapı çaldı. Hızla kapıya yöneldi. Ama kendini
Hye Won’un karşısında değilde yerde bulmuştu. Ayağı kaymıştı ama neden? Ayağına baktı ve bir muz kabuğu gördü.2 gün önce eve gelirken almış olduğu muzdu bu ama kabuğu yerde ne arıyordu.3. kez basılan zille düşüncelerinden uyandı. Muz kabuğunu sol eline aldı ve arkasına götürdü. Sağ eli ile kapıyı açınca yere vurmuş olduğu kafasını tuttu, ovalarmışcasına kaşıdı.

-Selam. İçeri gelsene.

Hye Won’u içeriye aldıktan sonra mutfağa götürdü. Hye Won ‘un önünde durduğu masaya yoğurt, kabartma tozu, vanilin, sıvı yağ, un, şeker, 2 yumurta ceviz ve biraz üzüm koydu. Çekmecelerden birini karıştırdı ve bir tane plastik kap çıkardı. Mixer ve 2 bardak alıp masaya bırakınca”işte”dedi. Hye won 2 yumurtayı ve 1su bardağı şekeri kaba döktü ve mixer ile kabarana kadar çırptı. Daha sonra ½ su bardağı yoğurdu ve ½ su bardağı sıvıyağını kaba boşalttı ve karıştırdı. Ardından 2,5 su bardağı unu, kabartma tozunu ve vanilini dökerek iyice mama olana kadar karıştırdı. Lee Teuk’a fırını 170 dereceye ayarlamasını ve ısıtmasını ayrıca kek kalıbını yağlamasını söyledi. Kendisi de ceviz ve üzümü keke kattı. Karıştırdı ve kalıba döktü, fırına verdi(Tarif gerçektir anneme hap yaptırırım. Çok güzel olur.)
-Kekine muhtemelen kabartma tozu koymadığın için kabarmadı.
-Oh. Sanırım.
-Lee Teuk milkshake yapmasını biliyor musun?
-Tabiki.
-O zaman sende bana yardım et.

Daha sonra dış kapıya yöneldi ve kapıyı açtı. Lee Teuk anahtarlarını aldı ve onu takip etti. Hye Won evinin kapısını açtı ve mutfağa yöneldi. Aynı şekilde oda masaya süt, 4 paket Milkshake tozu, buz ve biraz krema koydu. Tozu ve sütü çarkaladı ve içine biraz buz atıp bir daha karıştırdı Lee Teuk.Bardaklara doldurduğu çilekli Milkshake’e biraz krema ve çikolata sosu döktü.
-Hazır.
-Süper görünüyor. Çok teşekkürler Lee Teuk. A bu arada kekin pişmiş olmalı bak istersen.
-O zaman ben bir keke bakayım. Neyse afiyet olsun. Bay bay.
-Görüşürüz.

Kapıyı kapatalı on dakika olmamıştı. Hye Won kalkıp mutfağa girdi.2 bardak Milkshake’i tepsiye koydu. Dış kapıyı açtı.
O sırada Lee Teuk kekleri dilimledi tabağa koydu ve dış kapıyı açtı. Hye Won elinde tepsiyle Lee Teuk ise elinde tabakla binaya çıkmıştı. Karşılaştıklarında Hye Won’un Lee Teuk’a milkshake, Lee Teuk ‘un da Hye Won’ kek getirdiğ anlaşıldı. Göz göze geldiler ve güldüler. Hye Won.
-Hım kekiniz güzel görünüyor siz mi yaptınız?
-Sizin Milkshakeler de öyle.
Sonra yine güldüler. İkisi de anlamıştı ki ikisinin de aşkı tek taraflı değildi.