Adı: Kristal Kalbim
Oyuncular: HyunJoong, Oh Ha Ni
Türü: Romantik
Bir hafta sonra HyunJoong aşkını renkli gökyüzünün altında buldu. Tam bir hafta oldu.
Hyun Joong'un Ha Ni ile tanıştığı günden tam bir hafta geçti.
Onu o günden beri görmedi.
HyunJoong son bir haftadır Ha Ni ile bir daha karşılaşmak için her gün Han
nehrinin kenarına gitti. Saatlerce soğukta bekledi ve her duyduğu seste umutla
etrafına bakındı, ama sadece ağaçların estiğini anladı. Bekledi ve bekledi,
fakat tüm hafta boyunca oraya gelen tek şey bembeyaz bir köpekti. HyunJoong'un
morali yeterince bozuk değilmiş gibi bu köpek bir de onun en sevdiği mor şalını
çalmaz mı?
HyunJoong artık caresizdi.
Ilk basta Ha Ni'yi özleyeceğini sanmıyordu. Yalnızlığı seven birisiydi.
Fakat Ha Ni ile tanıştıktan sonra, onsuz geçen her gün onu daha da çok
üzüyordu, ve HyunJoong sonunda anlamıştı: Ha Ni'yi çok özlüyordu.
Hayatında kendisini hiç bu kadar yalnız hissetmemişti.
Yeni mor şalını düzleştirdi ve saatine baktı. Neredeyse gece yarısı olmuştu.
Eve gitmeye karar verdi. Demek bu sene de yılbasını yalnız geçirecekti. Bu yıl
da nasip değilmiş.
Ellerini cebine sokarak banktan kalktı ve Seol'un gece hayatına daldı.
Yeni yıl ona Noeli hatırlatıyordu. Herkes parti yapıyordu, deli gibi
içiyordu ve yine bir acı yılın gelişini kutluyordu. HyunJoong'un gözlerinde
hepsi aptaldı. Yeni yılda dünyada sadece iyi şeyler olacağına inanan
aptallardı. Ama HyunJoong gerçeği biliyordu: Hayat bir dilek tutmakla iyiye değişemiyordu.
Dünya yalanlarla doluydu.
Yolda yürürken birden önünde yürüyen sarhoş kadının ayağı bir taşa takıldı
ve HyunJoong'un üstüne düştü. HyunJoong öfkeyle kadını geri itti ve kadin
sevgilisinin kollarına düştü bu sefer ve HyunJoong'a sarhoşca, "Mutlu
Yıllar!" diye bağırdı. Sevgilisi HyunJoong'dan özür diler gibi bakti, ama
o onlara dikkat etmeden yoluna devam etti.
Bir süre nereye gittiğini bilmeden yürüdü ve sonunda bir Park'a girdi. Park
sandığından çok daha sessizdi ve HyunJoong birden kendisini daha iyi hissederek
rahatladi. Sessizce ağaçların arasında yürümye basladi. Duyduğu tek ses
ayakkabılarının kara basmasıydı.
Kafasını kaldırdı ve ağaçlardan sallanan altın renkli lambalara bakti. Göz
kamaştırıciydilar. Yine de her yeri aydınlatacak kadar ışık vermiyorlardi.
HyunJoong'un etrafındaki her şey karanlikti. Onun yerinde olan herkes bundan
çok korkardı, ama zamanla HyunJoong böyle şeylere önem vermemeyi öğrenmisti.
Hislerini kalbine kapatmayı öğrenmisti, ve bu yüzden hiçbir şeyden korkmuyordu.
Uzakta yumuşak bir aglama sesi HyunJoong'u düşüncesinden uyandırdı.
“Kim var orada?" diye sordu. Bir aglama daha duydu. Bir hayvana
benziyordu sesi.
HyunJoong sesi takip etti ve ağaçların arasında o hayvanı aramaya başladi.
Daha önce hiç bir şeyden korkmadığını söyleyen HyunJoong'un aklına şimdi her
türlü şey geliyordu.
Acaba aslanlar böyle sesler çıkarıyor mudur? Yoksa kaplan mı? Ya bir ayı
ya da gorilse? Hayvanat bahçesinin parktan onlarca kilometre uzakta olduğu korkudan aklına
bile gelmedi.
Havlama sesi yükseldi ve HyunJoong canavara iyice yaklaştığını anladi. Eline
yerde duran bir deyneği aldı ve onu karşısına gelir gelmez ataklamaya hazırlan—
Iyice hazırlanamadan bembeyaz bir şey birden üstüne atladi ve HyunJoong
korkudan bağırmaktan başka bir şey yapamadi. Elindeki deynek bir kenara
fırladi.
Eyvah. Işte şimdi ayvayı yedim. Yüzünde yumuşak ve sulu bir şey hissetti ve canavarın onu yemeden önce
yaladığını düşündü.
Yılbaşında öleceği aklının ucundan bile geçmezdi.
Bir süre sonra canavar onu yalamayı bıraktı ve HyunJoong belki gelecek
seneye kadar yaşarım diye düşündü. Canavar sonra yeni aldığı mor şalına atak
yapti ve onu boğazından koparıp HyunJoong'un üstünden yere atladi.
HyunJoong hemen yerinden kalkti ve canavara bakti. Hayvanat bahçesinden
saydığı vahşi hayvanlar yerine önünde bembeyaz bir köpek duruyordu. Eski mor
şalını çalan köpeğin ta kendisi!
Karbeyaz köpek yine havladi ve kuyruğunu salladi HyunJoong'a.
“Yine mi sen!” HyunJoong iyice sinirlenmişti. Bu köpeğin HyunJoong'dan başka
sinir edeceği kimsesi yok muydu? HyunJoong köpekleri hiç sevmezdi. Çok
sesliler, her şeye bağırıyorlar, sümüklüler ve en önemlisi: eski mor şalını
yediler.
HyunJoong bunları düşünürken köpek birden koşmaya başladi.
“Hey!” HyunJoong hemen ayağa kalkti ve hırsızı boş parkta kovalamaya
başladi. "Bana şalımı geri ver, pis hayvan!"
Biri ona yılbaşı gecesinde bir köpeği kovalayacağını söyleseydi hayatta
inanmazdı.
HyunJoong'un bir süre sonra heryeri ağrımaya başladi. Boğazı yanıyordu,
bacakları ağrıyordu, ama yine kaybetmek istemiyordu. Aynı köpeğin onun
eşyalarını çalmasına bir daha izin vermek istemiyordu!
Köpek büyük bir ağacın etrafında koştu ve HyunJoong ağacın diğer tarafından
köpeğin önünü kesmek istedi, fakat köpek birden sustu. HyunJoong köpeğin
durduğunu anladi ve ağacın arkasından onu ataklamaya hazırlandı. Tam ona doğru
koşarken köpeğin birkaç metre ileride yere yattığını gördü. Köpeğin yanında
birisi bir eliyle köpeğin karnını okşuyor ve diğer elinde HyunJoong'un şalını
tutuyordu.
“Xiahki, bunu nerde buldun?"
HyunJoong'un kalbi hızlı atmaya başladi.
Olamaz.. Bu ses...Köpeğin yanındaki insan kafasını kaldırdı ve gözleri birbirine bakti, fakat
HyunJoong karanlıkta durduğu için pek bir şey göremedi. Köpeğin sahibi elinde
HyunJoong'un şalıyla ona doğru yürüdü. "Merhaba, bu sizin mi?" diye
sordu.
Ağaçtan sallanan lambalar köpeğin sahibinin yüzünü aydınlattı, ve HyunJoong
gözlerine inanamadi. Ikisi de birbirine şaşkınca bakti, ve şalı tutan el
yavaşca indi.
"Benim ceketimi giymişsin." HyunJoong şokta olduğu için doğru
dürüst bir şey söyleyememisti.
Ha Ni beyaz şalının içine öksürdü ve ellerini gri ceketin cebine soktu.
"Sana geri vermek istiyodum, ama fena hastalandım."
HyunJoong gözlerini çevirir. "Aptal. Sana dışarısı soğuk
demiştim."
Ha Ni hakaret ettiği halde gülümsedi, ama HyunJoong'un bunu göremediğini
biliyordu.
“Bu senin mi?” HyunJoong kuyruğunu sallayan köpeğe bakti.
"Evet. Ismi Xiahki.” Köpek ismini duyunca havladi.
“Tanıyorum onu. Öbür şalımı yemişti."
"Hmm..." Ha Ni utançtan yüzünü başka yere çevirdi. Demek o yüzden
geçen gün köpeğinin dişlerinin arasında mor ip bulmustu. "Özür
dilerim."
HyunJoong yere bakti ve ayağıyla karla oynadi.
Bir süre sonra HyunJoong sessizce Ha Ni'ye doğru adım atti. Şimdi Ha Ni'nin
pişman yüz ifadesini görebiliyordu.
Ha Ni dudaklarını ısırır ve yere bakar. HyunJoong'a aşkını itiraf ettikten
sonra bir daha nehir kenarına gelmemişti hastalığı yüzünden. HyunJoong'a bunun
üzerinde bir açiklama yapamaması onu üzmüştü, ama annesi ona yataktan çıkmayı
yasaklamıştı ve Ha Ni'nin başka çaresi yoktu. Bu akşam da evden çıkması
yasaktı, ama Xiahki kayıptı ve onu aramak için mecbur çıkmalıydı. Kader onu
HyunJoong'la yine birleştirmişti.
HyunJoong yavaşca Ha Ni'nin yüzüne yaklaştı ve sanki bir déjà vu yaşıyormuş
gibi oldu. Bir hafta önce olduğu gibi Ha Ni'nin beyaz şalını sıkıca tuttu
ve Ha Ni'nin büyük masum gözleri onunkilere bakti. Tombul yanakları soğuktan
pembe olmuş ve dudakları hastalıktan mor olmuştu.
“Bu sefer sen neredeyse benim kalbimi kırıyordun.” diye fısıldadi HyunJoong.
Xiahki havladi.
Ha Ni'nin her nefes verişinde dudaklarından yumuşak beyaz hava çıkıyordu.
"O zaman sen de yüzüme kar atarsın ödeşmiş oluruz."
HyunJoong kafasını salladi. "Delisin sen."
“Sen de aptalsın.”
HyunJoong güldü. "Hey, o benim lafım..."
Ikinci öpücükleri birincisinden çok farklı değil, ama kesinlikle daha uzun.
Ha Ni'nin dudakları hala saf ve masum, ama HyunJoong bu sefer arasında sanki
kirazlı şurup tadabiliyor.
Xiahki sahibinin onu unuttuğunu anlayınca kafasını asıp ileride gördüğü bir
tavşanı kovalamaya basladi.
HyunJoong ayrılmadan önce Ha Ni'ye kısa bir öpücük daha verdi. Ha Ni'nin
yüzü utançtan pespembe olmuştu.
Uzaktan insanların bağırdığını duydular ve ikisi de havaya doğru baktı. Gök
yüzünde binlerce renkte bomba patlıyordu ve Ha Ni gülerek gürültüyü engellemek
için kulaklarını kapatıyordu.
HyunJoong'un duyduğu tek şey ise onun ve Ha Ni'nin kalp atışlarıydı.
Bir hafta sonra HyunJoong aşkını renkli gökyüzünün altında buldu. ---
Lütfen bunu okuyan herkes yorum yazsin, ne düsündügünüzü bilmek istiyorum.
En cok hangi kisimlari begendiniz? Ilk hikayemdi bu benim, gecen sene
yazmistim.
Cassie