Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Beyaz Kurdele

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Beyaz Kurdele Empty
MesajKonu: Beyaz Kurdele   Beyaz Kurdele Icon_minitimeCuma Şub. 04, 2011 12:42 am

Beyaz Kurdele[Tek Bölümlük]





Karakterler: Minho, Min Seo, Shin Hye. (Karakterler ünlü değil.)





Elinde değildi. Gerçekten deli gibi seviyordu. Ama biliyordu, Min Ho ona bakmazdı. Yani o gözle bakmazdı. Onu kız arkadaş olarak hayal bile etmezdi. Olsa olsa iyi bir arkadaş olabilirdi onun için.





“N’aber Shin Hye?”





İşte yine o… Min Ho… Gelip yanına oturmuştu.





“İyiyim, sen?”





“Ben de iyiyim. Ne yapıyorsun?”





“Hiç…”





Shin Hye önündeki kağıda saçma sapan şekiller çizmekle meşguldü. Aslında sadece düşünmemeye çalışıyordu-ki bunu yaparken bile düşünüyordu.





“Sana bir şey sorabilir miyim?”dedi Min Ho.





“Evet?”





“Şey… Sevdiğim kıza bir hediye almak istiyorum. Sence ne almalıyım?”





Shin Hye boğazına oturan yumruyu hissedebiliyordu.





“Şey, bilmem ki… Kim bu kız ve nelerden hoşlanır?”diye sordu zorlukla. Aslında içinden o kıza küfrediyordu. Evet, hayatı boyunca ağzına tek bir kötü söz almamış olan Shin Hye, Min Ho’nun sevdiği kıza küfrediyordu!





“Kim olduğunu söyleyemem… Sana güvenmiyor değilim ama daha ona açılamadım ve bunu ilk ona söylemek istiyorum. Nelerden hoşlandığına gelince… Aslında o çok tatlı bir kız. Bu yüzden şirin şeylerden hoşlanır diye tahmin ediyorum.” Min Ho bunu söyledikten sonra kapıya baktı ve kızarmış yanaklarını saklamak için başını sıraya koydu. Shin Hye elinde olmadan kapıdakilere baktı. Min Ho’nun kime bakıp böyle kızardığını görmek istiyordu. Ve bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Kapıdaki kız topluluğunun en güzel kızına bakmıştı. Min Seo! Aslında o kadar popüler bir kız değildi ama gerçekten de o kadar tatlıydı ki, okulun bütün erkeklerini peşinden koşturuyordu! Min Ho da dahil…





“Bir keresinde onu pamuk şeker yerken görmüştüm. Öyle tatlıydı ki! Neredeyse kendimi tutamayıp ona sarılacaktım!”diye iç çekti Min Ho ve gözlerini kapadı. Min Seo’nun hayalini kuruyor olmalıydı.





Shin Hye kapıya bakmayı bırakıp önündeki deftere odaklanmaya çalıştı. Kendini hiç olmadığı kadar üzgün ve hayal kırıklığına uğramış hissediyordu.





“Sanırım ona toka alabilirsin…”diye mırıldandı Shin Hye. Güçlü bir sesle konuşmak istemişti ama sesi çok zayıf çıkıyordu. Min Ho sonunda gözlerini açıp Shin Hye’ye baktı. Shin Hye o gözlerdeki heyecanı ve en önemlisi de aşkı görebiliyordu. Çok ama çok sevdiği birini mutlu edecek olmanın verdiği heyecanı görebiliyordu.





“Harika fikir! Peki, eğer okuldan sonra işin yoksa benimle bir toka seçmeye gelir misin? Bu konuda gerçekten berbatım…”dedi Min Ho.





“Ta-tamam, olabilir…”deyip yutkundu Shin Hye. Min Ho ona baktığı için kendini gülümsemeye zorladı. Sonra Min Ho onun yanından kalktı ve gülümseyerek kendi sırasına gitti.





~-~-~-~-~





Son dersin de bittiğini gösteren zil çaldığında, Shin Hye kendini intihara hazırlanıyormuş gibi hissediyordu.





“Hadi Shin Hye, hediyemi bir an önce alıp onun gülümseyen yüzünü görmek istiyorum.”diye fısıldadı Min Ho. Kimsenin duymasını istemiyordu. Shin Hye üzgün gözlerle ona bakıp başını onaylarcasına salladı. Min Ho o kadar mutluydu ki onun yüzündeki üzgünlüğü fark etmedi bile!





Min Ho’nun da yardımıyla Shin Hye çantasını hızlıca topladı ve birlikte okuldan çıktılar. Shin Hye annesini arayıp Min Ho’nun yanında olduğunu söyledikten sonra yürümeye başladılar.





“Toka ne renk olsun?”diye sordu Min Ho.





“Be-beyaz ya da pembe olabilir.”dedi Shin Hye. Kendini gerçekten çok kötü hissediyordu.





“Peki, nasıl bir şey olacak?”





“Güzel bir taç?”dedi Shin Hye’nin zayıf sesi. Min Ho mutluca başını salladı ve etrafına gülücükler saçarak yürümeye devam etti.





~-~-~-~-~





Sonunda küçük bir dükkandan içeri girdiler. Min Ho pembe ya da beyaz renkli bir taç istediğini söyledi kasiyere. Kasiyer onlara gülümseyerek baktı ve birkaç toka seçip Min Ho’ya gösterdi.





“Sence hangisi olsun Shin Hye? Şu güzel mi?” Min Ho’nun gösterdiği toka pembe renkliydi ve çok inceydi.





“Bu… biraz fazla sade değil mi?”dedi. Min Ho başıyla onayladı ve başka bir tane gösterdi.





“Ya şu?”





“Fazla süslü…”





“Bu nasıl?”





“O mu? Gerçekten çok çocukça.”





“Buldum! Shin Hye, ne dersen de, ben bunu alacağım. Müthiş bir şey!”diye sevinçle haykırdı Min Ho ve güzel tokayı gösterdi Shin Hye’ye. Min Seo’nun saçlarında çok güzel duracak bir tokaydı bu. Beyaz renkli kurdelesi ve üzerindeki pembe ekoselerle her kıza yakışacak türden birşeydi.





Min Ho tacı paket yaptırdı ve üzerine küçük bir süs takılmasını istedi. Ardından paketin üzerine büyük harflerle ‘M’ ve ‘S’ yazdırdı. Min Seo’nun ‘M’si ve ‘S’si. Altına da büyük ve güzel bir kalp çizdirdi.





~-~-~-~-~





“Hava kararmış. Seni evine bırakayım.”dedi Min Ho dükkandan çıktıklarında.





“Yok, gerek yok. Yalnız yürümek istiyorum.”





“Peki o zaman. Yarın okulda görüşürüz!”dedi Min Ho ve ona gülümseyip arkasını döndü. O iyice uzaklaşınca Shin Hye fısıldadı.





“Hoşça kal…”





Bu hem Min Ho’nun gidişine, hem de Shin Hye’nin masum kalbini terk edip giden acımasız çocuğa edilen bir vedaydı.





~-~-~-~-~





Ertesi gün Shin Hye okula gitmek istemiyordu. Ama hasta olmadığı için ve annesini kırmamak için okula yollandı.





~-~-~-~-~





Yine son ders arasındaydılar. Shin Hye daha fazla dayanamadı ve kalkıp Min Ho’nun yanına gitti.





“Eee, ne dedi?”





“Kim?”dedi Min Ho şaşkın bir halde. Shin Hye onun bu haline bir anlam veremedi.





“Min Seo tabi ki. Yoksa daha hediyeni vermedin mi!”diye fısıldadı kulağına Shin Hye.





“Ah, ben de neyi unuttum diyordum!”diye haykırdı Min Ho. Sınıfta kısa süreli bir sessizlik oldu ve herkes onlara baktı. Ama sonra sınıfın eski uğultusu tekrar başladı.





Min Ho hemen elini çantasına attı ve aceleyle paketi çıkardı. Hediyesini bütün sınıfın önünde vermek biraz utanç verici olacaktı ama Min Ho herkesin anlamasını ve onun ‘kızına’ kimsenin sataşmamasını istiyordu. Ayağa kalkıp derin bir nefes alıp verdi. Min Seo’ya gülümseyerek bakıyordu. Shin Hye bu manzaraya dayanamayacağını hissedip sırasına gitti ve oturup başını sıraya koydu.





Birinin sıraya tıklamasıyla başını kaldırdı. Min Ho olduğunu düşünmüştü ama etrafta ne Min Ho vardı ne de Min Seo. Üzgünce iç çekip başını tekrar sırasına yaslayacaktı ki sıranın üzerindeki paketi fark etti. Üzerinde büyük yazılmış ‘M’ ve ‘S’ harfleri okunuyordu. Shin Hye pakete daha dikkatli bakınca harflerin yanındaki eklemeleri fark etti. Yazılanları okuyunca gözleri büyüdü.





‘Min Ho ♥ Shin Hye’





Ardından, kulağının hemen yanından gelen Min Ho’nun tatlı sesini duydu.





“Benimle çıkar mısın?”





Shin Hye kendini oldukça mutlu ve biraz da üzgün hissediyordu… Çünkü Min Ho’nun ‘sevdiği kıza’ gerçekten çok ağır küfürler etmişti!





-Son-





Okuduğunuz için teşekkürler! İlk tek bölümlük hikayem olması şerefine hepinizin yorumlarını bekliyorum! Acımasızca eleştirin! xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Beyaz Kurdele
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» SIYAH-BEYAZ
» Beyaz Yalan
» Beyaz Audili Prens

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: