Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Aşkın Rengi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:06 am

Hikayenin Adı: Aşkın Rengi

Yazar: '' Haneul'r.a ''

Park Shin Hye
Yoo Seung Ho
Onew
Kim So Eun
Minzy
Yoon Si Yoon

Tanıtım

Park Shin Hye'nin ailesi zengindir faakat Shin Hye baba parası yiyen çocuklardan olmak istemediği için evden ayrılıp kendi başını çaresine bakmak istemektedir.

Ailesi ise kararına saygı duymuşlardır.

Shin Hye evden ayrılmadan da önce kendini asla zengin göstermemiş asla ukala olmayan biriydi.Zengin olmasına rağmen yinede kötü giyinir ve devlet okulunda tamamlamıştır ilkokulunu. Ailesi kızlarını bu durumuna anlam veremez aslında.

Zenginken fakir görünmek böyle bir şey olsa.

Bir çok işte çalığ çıkan Shin Hye için hayat zordu aslında zorunu seven birisiydi ve o böyle daha mutluydu.

Ailesinden ilk ve son kez yardım istemişti.

Peki ya başlayacak olduğu okulunda yapabilecekmiydi ?Kimler aşkına sahip çıkacak ve onun peşinden gidecekti ?




1.Bölüm


Park Shin Hye kurduğu saatin alarmı ile uyanmıştı.Yatakta oyalanarak kalkerken saate baktığında işe geç kaldığını farkedince paniklemiş,çabucak giyinip çıkmıştı.


Patronu onu yine azarlayacak ve bütün çalışanlar ona yine gülecekti.Neredeyse dalga konusu olmuştu.İşe gittiğinde çalışanlardan birisi;

''Patron seni odasında bekliyor.''


dediktan sonra Shin Hye gülmüştü.Shin Hye başını öne eğerek patronun odasına gitti.Kapıyı çaldı içeriden gelen ''Gel'' sesiyle içeri girdi.Patronun kızdığı sesinin tonundan bile belliydi.Adam Shin Hye görünce bağırmaya başladı ;

- '' Yeter ya bu son bir daha geç kalırsan senin kovmak zorunda kalacağım dikkat et. ''


- '' Özür dilerim efendim bir daha asla olmayacak. ''

Shin Hye odadan çıkmış işlerini yapıyordu.Shin Hye meslek sahibi olabilmek için liseye başlaması gerekiyordu bir daha bu pisliğin ağız kokusunuda çekmek istemiyordu.


Shin Hye ailesinin zengin olmasına rağmen diğer çocuklar gibi baba parası yemek istemediği için evden ayrılmış ve kendi başının çaresine bakıyordu.


Ailesinden ilk ve son kez yardım istemişti Shin Hye. Ailesi onu Kore'nin en iyi ve zengin çocuklarını okuduğu liseye yazdırmışlardı.


Shin Hye sabah kalktığında alarm sesini duymamış saat geç olmuştu.Birden gözlerini büyüterek;

- '' Eyvah ! Geç kaldım.Ahh hayır bu kez işten atıldım.O aşşağılık herifin bana bağırması yetti artık. ''

Sin Hye zaten iyi bir garsonda değildi. Patron küplere binmiş Shin Hye'nin kafeye gelmesini bekliyordu.Shin Hye kafeden içeri girdi ve patronun odasına doğru yöneldi.


Herkes ona Bakıp kıkırdıyor '' bu kez kovuldu'' diyorlardı.

Sin Hye elleri cebinde yüzünde ise alaycı bir gülümseme ile patronun odasına tekme atarak kapıyı açtı.Adam ne olduğunu anlamadan korkudan ayağa kalktı.

- '' Ya ! Sen ne yaptığını sanıyorsun ?Shin Hye adama korkunç gözlerle bakıyordu.Adam ne yapacağını bilemiyordu. Shin Hye birden bağırdı;

- '' Seni pislik herif senin bana bağırma hakkını kim veriyor ha ? ''

Adam ağzı açık bir şekilde onu dinliyordu şaşırmış gözleri kocan olmuştu adeta.

- '' İstifa ediyorum.''- '' Hahahah istifa ediyorsun öylemi ?''Shin Hye ses tonunu alçaltarak ; - '' Evet istifa ediyorum.Senin gibi bir pisliğin ağız kokusunu daha fazla çekemiycem.''dedikten sonra çıkmıştı aslında kendiside biliyordu o zaten kovulmuştu.


Adam arkasından bağırıyordu;- '' Ne ? Ne yani benim ağzım kokuyor mu ? seni sürtük.''adam avucunun içine hohlayarak nefesini kokladığında acı gerçekle karşılaşmıştı.Arada bi dişlerini fırçalasa iyi olacaktı.Çekmeceden naneli şekeri alıp ağzına atmıştı azda olsa kokuyu dindire bilirdi.


Shin Hye kafeden çıkmışkara kara düşünüyordu artık bir işide yoktu kirayı nasıl ödeyecekti ?

Yol boyunca karşıya hiç bakmamış sürekli yola bakan Shin Hye birine çarpmış kafasını acısıyla bağırıyordu.- '' Ya dikkat etsene! ''Kafasını kaldırdığında şok içinde gözlerini kocaman açmış parmağını çarptığı kişiye doğrultarak ;


- '' sen ? sen ? ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:06 am

Hikayenin Adı: Aşkın Rengi
Yazar: Haneul Ra

2. Bölüm

- '' Sen ? Sen ?

Shin Hye Şaşırmış ne söylediğini bilemiyordu.

- '' Ne işin var senin burada ?''Onew, Shin Hye'ye gülmüştü ve şaşkınlığınında farkındaydı.Onew, Shin Hye'nin çocukluktan beri arkadaşıdır ve ona aşıktır.Bunu ona asla söyleyememiştir.Alacağı cevaptan ve arkadaşlıklarının bitmesinden korkmaktadır.


[Onew'in ağzından]

- '' Ahh ! kalbin yine eskisi gibi hala onu gördüğümde deli gibi çarpıyor.Dudaklarımdaki gülüşün sebebi yine o.

[Yazarın ağzından]

- '' Hey ordamısın ?''Onew bir anda daldığı düşüncelerinden sıyrılarak Shin Hye sarılmıştı.Onew bir yıl önce hiç bir şey demen ortan kaybolmuştu.

- '' Beni gördüğüne pek sevinmedin hı? ''- '' Saçmalama Onew ! Hem sen nerelerdeydin beni tek başıma bırakıp nasıl gidersin pislik ? '' der ve Onew'in göğsüne vurur.Onew Shin Hye'nin gözlerine bakarak- '' Bazı düşünceleri kafamdan atmam gerekiyordu.Onun için gittim. ''- ''Ata bildinmi bari?''[Onew içinden]- '' Atmak istedim ama bu kalp seni görünce tekrar alevlendi.Ne yapabilirdim bu aşka teslim olup hep senin yanında mı kalmalıydım? ''Shin Hye Onew'i Dürtüp;- ''Hey yine daldın soruma cevap ver önce ?''Onew'in kafası dağılmış Shin Hye'nin sorduğu soruyu çoktan unutmuş boş boş yola bakıyordu.Birden silkelenip kendine gelen Onew Shin Hye'nin kendisine ne sorduğunu düşünüyor ve bunu gözlerinden belli ediyordu.Shin Hye Onew'in sorduğu soruyu unuttuğunu farkedince hemen atlatı;- '' Kafandaki düşünceleri diyorum ata bildin mi bari ahmak ?''Onew Shin Hye gözlerini dikmiş sanki onun gözlerinde kaybolmak istercesine bakıyordu.- '' Hayır atamadım.Artık atmakta istemiyorum'' deyip tebessüm etmişti.Shin Hye onew'in zor zamanlar geçirdiğini düşünüp konuyu değiştirmişti;-'' Ee nasıl görünüyorum değişmişmiyim ?'' dedikten sonra kendi etrafında dönüp Onew'e baktı.Onew kahkaha atarak;-'' Hahahah yine eskisi gibisin pasaklısın giyinmeyi bilmiyorsun.Ailenden ayrılmadan öncede böyleydin yine aynısın hatta çirkinleşmissin diye bilirim.''Shin Hye Onew'in söylediklerine içten içe kırılmıştı aslında. Bir sene geçmişti hiçmi değişmemişti? yada yalan söyleye bilirdi. Neden gerçekleri yüzüne vurmuştu ki?Onew elini Shin Hye'nin omzuna atarak;- '' Ee hangi liseye yazılacaksın devlet lisesine mi ?''- '' Hayır''- '' Ne yani ailenden para mı alacaksın ?- '' Sadece beni liseye yazdırmalarını istedim.Kendi işimin sahibi olmak istedim.Kimsenin beni azarlamamasını ve verecekleri 3 kuruş için onların ağız kokusunu çekmek istemedim hepsi bu.''- '' Hım ozaman bende seninle aynı liseye yazılırım.''Onew gülümsemişti bunu söylerken.Aslında tamda onew'den beklenecek bir hareketti.Nezaman Shin Hye yanlız bırakmıştıki şu son yıl haricinde?Aslında bu fikir Shin Hye için hiçte fena bir fikir değildi.Okulda tek kalmaktan insanların onu aşağılamasından korkuyordu.Onew ise onun koruyucu meleğiydi.Shin Hye yüzünde tebessüm ile kafasını sallayarak onayladı.Shin Hye Onew'i evine davet etti.Onew'se memnuniyetle kabul edip sohpet ederek eve doğru yürüdüler.Shin Hye Müstakil bir evde kirada kalıyordu.Ev 2 oda, salon ve mutfaktan oluşuyordu.Evi ise aşırı sadelikten yanaydı bu onun zevki değilparası olmamasından kaynaklanıyordu fazla eşyayada gerek yoktu aslında.Duvarlarında krem tonlarında boya vardı.Salonda sadece bir tane kanepe hemen onun karşısında televizyon ve yan taraftada mutfak vardı.Shin Hye'nin odasında ise ortada duran yatak hemen yanında duran abajur, çalışma masası ve kitaplık vardı.Shin Hye çantasından üzerinde ayıcık süsü takılı olan anahtarlığı ile kapıyı açtı.Onew evi çok küçük bulmasına rağmen şirinde buluyordu.Hemen salona geçip kanepeye oturdular.Shin Hye Onew'i görünce herşeyi unutmuştu.Birden aklına işten istifa ettiği geldi daha doğrusu kovulduğu.Shin Hye çığlık atar gibi '' Eyvah ! '' diye bağırdı.Tam o sırada kapı çaldı.'' Tak! Tak! Tak!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:06 am

AŞKIN RENGİ

3.Bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

Shin Hye çığlık atar gibi '' Eyvah ! '' diye bağırdı.Tam o sırada kapı çaldı.'' Tak ! Tak ! Tak !Gelen ev sahibiydi.Shin Hye onun geldiğini tahmin edebiliyordu.Onew ise neden bu kadar panik yaptığını anlayamamıştı. Shin Hye kapıyı açtığında hayal kırıklığına uğramamıştı. Kadın Shin Hye'yi gözleriyi korkutuyordu.- '' Yaa 3 aydır kira vermiyorsun ?''- '' Şey efen.. ''- '' Hemen evi boşalt yarın başkaları gelip bakacak.''Shin Hye daha sözünü tamamlamamıştı bile. Gözlerini kocam açmış- '' Ama efendim lütfen ödeyeceğim biraz daha izin verin lütfen ''Kadın Shin Hye'nin yüzüne bile bakmıyordu.- '' Yarın eve geldiğimde evi boşaltmış ol.''deyip arkasına bile bakmadan gitmişti.Onew'se şaşkınlıktan sadece onlara bakıyordu.Kirayı vermek istese Shin Hye'nin kabul etmeyeceğini biliyordu. Shin Hye kapının hemen önüne kapaklanmış, gözleri dolmuş ama asla ağlamıyordu.Hemen ayağı kalkıp odasına gitti. Eşyalarını toplayan Shin Hye bir taraftanda- '' Asla ağlamayacağım! Asla ağlamayacağım! Bu hayatı kendim seçtim mutlu olmalıyım.''Onew hemen Shin Hye'nin odasına koşmuştu. Fakat içeri girememiş kapıdan bakıyordu girince ne söyleyecekti ki?Onew yine düşüncelere dalmıştı. Silkelenip kendine gelen Onew kendi duyacağı bir şekilde;- '' Neden olmasın? '' diye içeri girdi.Eşyalarını toplayan Shin Hye'ye;- '' Benim evimde kal''- '' Olmaz ! Kendi paramla ev tutmak istiyorum.''- '' Sana kim bedava kal diyor tabiki kira parası vereceksin'' dedi gülerek.Shin Hye bu fikri sevmişti.Önden odadan çıkarak- '' Evin ne tarafta umarım okula uzak değildir?''Onew bunu duyunca zafer işareti yaparak mutluluktan uçuyordu resmen. Nede olsa sevdiği kız hep yanı başında olacaktı.Her sabah beraber kahvaltı yapacaklar güne beraber uyanacaklardı her nekadar ayrı odalarda kalsalarda aynı evde kalma düşüncesi bile heycanlandırıyordu Onew'i.Taksiyle eve geldiler. Onew Shin Hye'nin bavulunu taksinin bagajından çıkartıyordu o sırada Shin Hye eve bakıyordu ağzı açık bir şekilde. Ev gerçekten güzeldi.Onew'in cebimden anahtarları al demesiyle kendine gelen ve o bir karış açtığı ağzını kapatan Shin Hye onew'in ceketinden anahtarlığı alıp kapıyı açmıştı. Shin Hye yine şaşırmıştı evin dışı okadar güzeldiki içini bile düşünemiyordu ama eve girdiğinde kendi evinden biraz daha kalabalık ama normal bir ev vardı.- ''Evi yeni aldığım için eşyada alamadım aslında almayı düşünmüyorum fazla eşyaya ne gerek varki tek kişi için öyle değilmi?''Sanki kafa dengi gibilerdi belkide Onew Shin Hye öyle seviyor diye seviyordu sadeliği nerden bilecektiki ?Shin Hye kafasını salladı onaylamak için.Onew hemen kendi odasının yanındaki odayı Shin Hye'ye verdi. Etrafa göz atan Shin Hye odanın kendi odasından bir farkı olmadığını gördü. Yatak,kitaplık,dolap ve karma karışık bir toblo. Pencere ise evin tam önüne bakıyordu. Yerleştikten sonra aşağıya indi.Onew rağmen hazırlamış beraber yiyorlardı.[Onew'in ağzından]Sevdiğim kız tam karşımda eski günlerdeki gibi yemek yiyor. Yine eski alışkanlıkları var her koreli gibi rağmene bayılıyor tok olsa bile tereddütsüz yiyebilirdi.Ona bakarken bir an gözlerimiz buluştu.Ahh dikkatli baktığımı Allah'tan farketmedi.Hemen gözlerimi çektim üzerinden.[Yazarın ağzından]Sabah ikiside erken kalkmıştı. Sonuçta büyük gündü bugün yani okulun ilk günü.Okul kıyafetlerini giyen ikili aşağıya inmişti.Onew gözlerini Shin Hye'den alamıyordu.Ama bunun sebebi Shin Hye'nin mükemmel olması değil okul kıyafetlerinin içinde bile Pasaklı,saçları özensiz ve hiç makyaj olmamasıydı.Onew bir anda kendini tutamayıp kahkaha attı.- '' Ne? Çokmu kötü duruyor?''- '' Hiç olmadığın kadar. Bari bugün özenseydin yine çirkinsin yine.''Peki neden seviyordu çirkin bulduğu kızı? kendisi olduğu içinmiydi ?Yoksa duygularının anlaşılmasını istemediği içinmiydi bu tavırları ?Onew yine farkında olmadan Shin Hye'yi içten içe yaralıyordu.Onew onun en iyi arkadaşı olmasına rağmen onu aşağılar gibi konuşuyordu.Aslında Shin Hye çok değişmişti. Artık fazlasıyla kırılgan bir yapısı vardı.Shin Hye'nin gözünden bir damla süzüldü yanaklarına.Onew'in görmemesi için hemen sildi.Onew;- '' Hadi kahvaltı yapalım ?''- '' Ben aç değilim hadi gidelim artık.''- '' Ya ben açım ama ya beklesene''Shin Hye okulun yolunu tutmuştu.Onew'se arkasından '' Bekle'' diye bağırıyordu.Onew'in söylediklerini umursamıyormuş gibi davranmaya çalışıyordu.Bir kıza nasıl çirkin olduğunu söyleye bilirdiki? Kız ne kadar çirkin olursa olsun yalan söylemeliydi yada kapamalıydı o aptal çenesini.Onew sonunda yetişmişti Shin Hye'ye .Ve sonunda okula gelmişlerdi. Onew sonradan kayıt yaptırdığı için Shin Hye ile farklı sınıftaydılar.Onew kendi sınıfını gitmişti Shin Hye'ye tenefüste görüşürüz dedikten sonra. Shin Hye yavaş adımlarla sınıfına gidiyordu.[Shin Hye'nin ağzından]Okul fazlasıyla havalıydı korkmuştum açıkçası.İnsanların böyle olması garipti sonuçta.Herkes şıklığıyla yarışıyordu adeta.Üstlerindeki forma bile forma değildi sanki.Burası podyum değil okuldu. Okula bir şeyler öğrenmek için geliyorduk. Fakat onlar benim babam daha zengin,hayır benimki dergibilerdi.Sonunda sınıfı görebiliyordum koridorun sonundaydı neden bu kadar uzaktı ki?Bütün gözler üzerimdeydi.Nasıl olmasınki salaş,makyajsız ve özensiz bir kız okula giriyordu.Ama ben halimden memnundum.Bütün gözlerin üzerimde olması rahatsızlık vericiydi.Koşar adımlarla sınıfa gittim.Yine birine çarpmıştım.Hemen özür diledim.[Yazarın ağzından]Kız ona tiksinerek baktıktan sonra sınıfa döndü?- '' Kim soktu bu ucubeyi okula? ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:07 am

AŞKIN RENGİ

4.Bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

Kız ona tiksinerek baktıktan sonra sınıfa döndü?- '' Kim soktu bu ucubeyi okula ? ''Shin Hye şaşırmıştı.[Shin Hye'nin ağzından]- '' İnsanlar nasıl bu kadar acımasız olabilir ki ?Bu okula kayıt olabilmek için illa dış görünüşümün iyi mi olması gerekiyor? Saçma ! ''

[Yazarın Ağzından]Shin Hye kıza alaycı bir gülümseme ile baktıktan sonra arka sıralardan birine oturdu.Bütün sınıf ona gülüyor, alay ediyordu.

Tabi herkes öyle değildi.Kim So Eun, Shin Hye'nin yanına gidip;- '' Merhaba ben Kim So Eun ''- '' Bende Park Shin Hye''Shin Hye şaşırmıştı.Kendisiyle alay etmeyen birisi vardı.- '' Sen onlara bakma zengin çocukları böyledir.Kendini beğenmiş ve ukala ''- '' Peki ya sen ? ''- '' Imm bende zenginim ama asla zengin olduğum için övünmedim.Ukalada değilim.Merak etme seninle alay etmem.''Shin Hye gülümsemeişti.So eun Shin Hye'nin hemen yanındaki sıraya oturmuştu.Çok iyi anlaşıyordu.Öğretmen sınıfa girdi.Tanışma faslı vardı.Herkes kendini tanıtıyor daha doğrusu babalarının ne iş yaptıklarını mallarını mülklerini anlatıyorlardı.Öğretmene bişeyler ima ederler gibiydiler dersten kalırsam bitersin açık ve netti aslında.Shin Hye'ye sıra gelmişti.Öğretmen yutkunarak;- '' Tamam sıra sende sen anlat bakalım.''Öğretmenin ses tonunda bile öğrencilerin anlattıklarından sıkıldığı ve korktuğu belliydi.Shin Hye ayağı kalkıp;- '' Ben Park Shin Hye, ailemden ayrı yaşıyorum.Çalışıyorum daha doğrusu şuan iş arıyorum ve bir arkadaşımın evinde kirada kalıyorum..''Sınıftaki herkes ona gülmeye başlamıştı.- '' Duydunmu iş arıyormuş salak.''- '' Ahh canım bizim eve hizmetçi lazım gelirmisin ?''Sınıf kahkaha atıyor ona bakarak dalga geçiyorlardı.Shin Hye tabiki bozulmuştu.Ama bu lafların altında kalacakta değildi.- '' En azından sizin gibi boş boş gezip baba parası yemiyorum öylelmi ?'' deyip oda onlarla dalga geçmişti.Sınıf bir anda susmuştu.So Eun ona bakıyordu, şaşırmıştı.Zengin çocuklarına kafa tutan fakir kız sevmişti bu düşünceyi.Ama herkesin bilmediği bir şey vardı.Park Shin Hye korenin önde gelen şirketin sahibinin kızıydı.İstese bu okulu bile satın alabilirdi.Shin Hye yerine oturmuştu.Tam o sırada zil çaldı bütün sınıf ona nefretle bakıyordu.So eun Shin Hye'nin yanına gitmiş.- '' Hadi kantine gidelim.''- '' Tamam önce arkadaşıma uğramam gerekiyor.''- '' tamam gidelim .''Shin Hye ve So Eun sınıftan tam çıkacaklardı ki bir kız onlara seslendi.- '' Bende sizinle gelebilirmiyim.''İkiside kafalarını omuzlarının yanından arkaya doğru çevirmişlerdi.Şaşırmışlardıda.Sonra gülümseyerek '' Tabi gelebilirsin '' dediler.Shin Hye Onew'in sınıfına gittiğinde Onew yoktu. - '' Gitmiş. Neyse daha sonra tekrar gelirim.'' deyip kantine inmişlerdi.Yanlarında gelen kızla tanışmayı unutmuşları.- '' Ben Minzy ismimi söylemeyi unuttum sınıfta tanışma faslında söylemiştim ama büyük ihtimalle unutmuştursunuz.''- '' Ahh evet bende Shin Hye buda So Eun memnun olduk.''- '' Bende''Minzy kantinden üç tost üç kahve alıp Shin Hye'lerin oturduğu masaya gitti.Shin Hye aldıklarının parasını vermek istemiş fakat Minzy '' Bu günlük bendensiniz '' demişti.Shin Hye zorlada olsa kabul etmişti.Ders zili çalmış sınıfa çıkmışlardı.Dersler okadar sıkıcıydıki Shin Hye neredeyse uyuyordu.Peki ya zengin çocukları onlar çoktan 5. rüyalarını felan görüyor olmalılardı.Zavallı hoca boşuna boğazını yoruyordu.Elinden ne gelebilirdiki? Hepsi zengin ailelerin zengin çocuklarıydı.Zilin o dehşet verici sesinin duyulmasıyla uyanmışlardı ve bir ders daha bitmiş bir öğretmen daha boşuna kendini yormuştu.Shin Hye kızlarla birlikte tekrar Onew'in yanına gittiler ama Onew yine sınıfta yoktu.Dışarı çıktılar.Shin Hye Onew'i duvar kenarında oturduğunu gördü.- '' Onew ? ''Onew sesin geldiği yöne doğru baktı.Shin Hye'yi görünce hemen ayağı kalkıp yanına gitti.So Eun Onew'i görünce sadece ona kenetlenmiş.Shin Hye So Eun'a baktı.Onew'e nasıl baktığı çok açıktı.Shin Hye So Eun'nun kalp atışlarını hissediyordu sanki kanında dolaşan o heyecan ve tutukluk.Konuşamama ve ona bakarkenki gülümsemesi.Bu aşık olma belirtilerimiydi?Zil çalmış So Eun hala Onew'i düşünüyordu. Sınıfa çıkmışlardı.Aşık olunmucak gibide değildi kendine ait çekiciliği, yakışıklılığı ve o harika bakan gözleri nasıl unuta bilirdiki bir daha ? Sınıfa giriyorlardıki bir kız;- '' Ooo bizim ucube gelmiş? '' sınıftan kahkaha tufanı koptu. Shin Hye kalın çerçeveli gözlüklerinin altından alaycı gözlerle bakarak;- '' Yolda gelirken boya kovasına mı düştün yoksa evde boya badana işi vardıda senide aradan çıkardılar mı ? Ha bide o estetik doktoruna söyle burnun yamuk olmuş tekrar bıçak altına yatmak zorunda kalacaksın. '' deyip göz kırpmıştı. Kız sinirinde kendi kendine tepiniyordu. Gözleri ateş püskürür gibi bakıyordu Shin Hye'ye.Sınıftan çıkıp lavaboya gitmişti. Aynadan kendine bakıyor pis pis sırıtıyoru.- '' Sen görürsün benimle uğraşmak neymiş gösteririm ben sana ucube .''Pembe ojeli tırnağı ile ile kendi dudağını patlatmış saçını başını dağıtmıştı.Biliyorduki sınıftaki herkes zaten onu savunacaktı. Yalan söylediğine dair hiç bir şey yoktu.Müdürün odasına yani dayısının odasına sahte gözyaşlarıyla girdi.- '' Dayıcım '' deyip göz yaşları döküyordu. Dayısı panik olmuş '' Noldu kızım sana '' diye bağırıyordu. Kız ağlamaktan konuşamıyormuş gibi yapıp;- '' Sınıf... sınıftan bir kız bana vurdu durduk yere ona kahve götürmüştüm. Arkadaş olmak istiyordum o bana; benim gibi birisinin verdiği şeylere ihtiyacı olmadığını ve arkadaşta olmayacağını söyleyip tokat attı.Ne olduğunu anlayamadım'' zorla çıkardığı timsah göz yaşlarıyla anlatıyordu.Dayısı küplere binmiş.Sinirden;- '' Kim bu aptal kız ? ''Adam bir an duraksamıştır. Ya ailesi zenginse ne yapacaktı ozaman .- '' Ailesi zengin mi ?- '' Hayır dayı bu okula nasıl geldiğini bile anlamadım.''Adam bıyıklarının altından sırıtıp ;- '' Yani onu okuldan atmamam için hiç bir sebep yok ismi ne bunun ?''- '' Park Shin Hye ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:07 am

AŞKIN RENGİ

5.bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

- '' Yani onu okuldan atmamam için hiç bir sebep yok ismi ne bunun ?''- '' Park Shin Hye ''Zil çalmış, herkes dersin bitmesine seviniyordu. Klasik öğrenci duyguları. Shin Hye ve arkadaşları okulun kapısına kadar beraber gelmişlerdi.So Eun'nun şöförü gelmiş onu bekliyordu.Vedalaştıktan sonra arabaya binip gitti.

Shin Hye ve Minzy Onew'in gelmesini bekliyordu.Evin anahtarı henüz onda yoktu.Onew geldikten sonra yürümeye başladılar.Sessizlik bürümüştü hertarafı taki Minzy bozana kadar.- '' Siz nezamandan beri tanışıyorsunuz?''onew cevap verdi ; - '' çocukluğumuz beraber geçti. ''- '' Waow ve yine berabersiniz. Ne uyumlu bir çift ama. Yakışıyorsunuzda.''Shin Hye ani bir tepki vermişti.Onew onun kardeşi gibiydi.Nasıl böyle düşüne bilirdiki ? Nasıl ona karşı farklı duygular besleye bilirdi ?

- '' Saçmalama ' sadece arkadaşız eminim Onew'de öyle düşünüyordur..Değil mi ? ''Onew yüzüne takmak zorunda olduğu gülümsemesiyle isteksiz bir şekilde başını salladı.


[ Onew'in Ağzından ]- '' Canım acıyor ne yapmalıyım ? Ağlayamam, ağlamamalıyım herzaman olduğu gibi bunuda içime atmalıyım.O benim en iyi arkadaşım.Evet arkadaşım.Arkadaşım derken bile canım acıyor.Minzy'nin bizi yakıştırmasına sevinmiştim ama Shin Hye'nin sadece arkadaşız demesi kalbimin bir odaya kapatılıp o aptal ışıkların bir anda söndürülmesi oldu.Korkuyordum. Shin Hye bu ışıkları nezaman yakacaktı? Yada yakacakmıydı ?

Aslında yıllardır sormak istediğim ama cesaret edemediğim sorunun cevabını ansızın almıştım. Daha ben hazır değildim ki buna ? Anlatmalımıydım ona herşeyi çocukluktan beri sana aşığım demeliMİydim? Peki cevabı değişirmiydi ? Merak ediyorum: Acaba bütün bunlar, söylememekten ve içime atmaktan daha ne kadar kötü?

[ Yazarın Ağzından]Minzy'nin evi yakın olduğundan arabaya ihtiyaç duymuyordu.Onew onu yanlarından ayrıldığında farketmemişti.Sessizlik bütün akışıyla devam ediyordu.

Onew bir an önce eve gitmek istiyordu sonunda gelmişlerdi. Shin Hye iş aramak için tekrar çıkması gerekiyordu. Merdivenlerden koşarak yukarı çıktı hemen duşa girdi. Onew'se alt katta televizyon izliyordu. Daha doğrusu televizyon onu izliyordu sürekli aklından biz sadece arkadaşız diyordu.Bunları düşünmemek için biran önce yatağına gidip uyumak istiyordu.Merdivelerden çıktı son basamaktaydıki Shin Hye'nin bonyodan çıktığını gördü.

İkiside gözlerini kocaman açmış bağırıyorlarıdı;- '' Aaaaa''Shin Hye'nin üzerinde dizlerinin üzerinde duran havlu vardı.Saçları ıslak ve o kalın çerçeveli gözlükleri yoktu.

Shin Hye koşarak odasına gidiyorduki ıslak ayağı yüzünden kayıp yere düştü.Onew'in arkası dönüktü gürültüyü duyunca Shin Hye baktı. Yanına gidip;- '' İyimisin ? ''- '' Evet şimdi lütfen aşağı inermisin ?'' dedi utanarak.Hemen aşağı inen onew;- '' Ahh neden bu kadar sıcak olduki ? ''Shin Hye odasına geçmiş kendi kendiyle kavga ediyordu;

- '' Ahh biraz daha dikkatli olsaydın ya . Nasıl unutursun bir erkekle aynı evde kaldığını ?Aptal !''Kafasına vuruyordu. Ama şimdi bunu düşünmenin sırası değildi iş bulmak zorundaydı. Hemen dolabından kot pantolonunu ve siyah tişörtünü giyindi saçlarını kurtma gereksinimi duymuyordu. Masanın üzürinden gözlüklerini alıp odasının kapısına yöneldi.Kapıyı çok sessiz bir şekilde açmaya çalışıyordu.Onew'le şuan karşılaşmak istemiyordu. Zaten yeterince yerin dibine girmişti.

Merdivenlerden inerken ayak parmaklarının ucuna basıyordu.Etrafa baktı Onew yoktu.- '' Nereye gitti bu ? Aman neyse o yokken hemen çıkmalıyım. ''Shin Hye kapıyı açıp çıktı.Onew kapının sesini duyunca saklandığı odadan başını çıkartıp etrafa bakmıştı.Gittiğini anlayınca aşağıya indi.Nasıl yüzüne bakabilirdiki onu öyle gördükten sonra.Saçları ıslak ve gözlükleri yoktu. Havlu ise üzerine beyaz bir elbise gibi duruyordu. Gerçekten çekici gözüküyordu.Belkide ilk defa çekici gözüküyordu. Shin Hye sokak sokak gezip iş arıyordu. Herkes liseli birine iş vermeyeceklerini ve üzgün olduklarını söylüyorlardı.Yüzlerinde hiç bir ifade yokken nasıl üzgün olabilirlerdiki ? Ne yapmacıklardı ama '

En son girdiği yerde işe alınmıştı alınmasına ama sabahları 5'te kalkması gerekiyorduki okulada yetişebilsin. İşe yarın başlayacaktı eve gitti.Allah'tan anahtarı çıkmadan önce almıştı yoksa Onew'le karşılaşmak zorunda kalacaktı.

Kapıyı açtı içerisi zifiri karanlıktı yatmış olmalıydı.Telefonun ışığıyla üstkata çıkıp odasına girdi. Erken yatması gerekiyordu. Pembe pijamalarını giydikten sonra yatağa yattı . Yorgunluğununda vermiş olduğu ağırlıkla hemen uyuya kalmıştı.

Kafasını zonklatan alarmın sesiyle uyandı.Hemen kalkıp kıyafetlerini giyinip çıktı. Oradan bisiklette vermişlerdi bu onun işini dahada kolaylaştıracaktı.Kapı kapı gezip ürünleri dağıttı.

İşi bittikten sonra hemen eve gidip okul kıyafetlerini giyindi.İşe giderken okul kıyafetlerini giymek istemiyordu onun için daha kolaydı ama o zengin okul kıyafeti içinde dağıtım yapmak ona değil ama insanlara aşırı garip gelebilirdi.Onew'i beklemeden çıktı.Okulun kapısından giriyorduki Minzy yanına geldi.Selamlaştılar sohbet ediyorlardı.


Birden okulda çığlıklar kopmaya başladı. Kızları kafayı yemişçesine bağırıyorlardı . Ne bu heyecan ? Elleri ayaklarına dalanmış gibilerdi. Nerdeyse koro olmuşlar;- '' Oppa ! Oppa ! '' diye bağırıyorlardı.

Ve okulun kapısından birisi gözüktü. Bu okulun en yakışıklı , ukala, zengin 2. sınıf öğrencisi Yoo Seung Ho. Ayrıca okuldada teniste bir numaraydı.Bir nevi okulun göz bebeği.Shin Hye bakışlarını herkesin baktığı yöne çevirdi.İşte ne olduysa ozaman olmuştu.[Park Shin Hye'nin ağzından]- '' Neden kalbim bu kadar hızlı çarpıyor? Ölü hücrelerim çıldırmış gibi dans ediyorlar. Nabzım tavan yapmış gibi.Herkes nereye gitti? Yada kaybolan benmiydim ? Yüzüme takmış takıştırmış olduğum gülümsemeyle ona bakıyorum. Zaman durmuştu sanki. Sadece dünyada ben ve o vardı. Neden böyle olduğumu anlayamadım. Farklı duygulardı işte.Peki ya ona aşık mı oldum ?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:07 am

AŞKIN RENGİ

6.Bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

[Park Shin Hye'nin ağzından]
- '' Neden kalbim bu kadar hızlı çarpıyor? Ölü hücrelerim çıldırmış gibi dans ediyorlar. Nabzım tavan yapmış gibi.Herkes nereye gitti? Yada kaybolan benmiydim ? Yüzüme takmış takıştırmış olduğum gülümsemeyle ona bakıyorum. Zaman durmuştu sanki. Sadece dünyada ben ve o vardı. Neden böyle olduğumu anlayamadım. Farklı duygulardı işte.
Peki ya ona aşık mı oldum ?

[Yazarın ağzından]

Shin Hye akşam eve gittiğinde kafası karma karışıktı.Onew'lede karşılaşmak istemiyordu. Hemen odasına çıkıp yatağına yattı.. Aklına Seung Ho gelmişti. Neden onu düşündüğünü anlayamamıştı. Peki ya eli onu nezaman kalbine koymuştu. Ve neden bu kadar hızlı atıyordu. O sırada odanın kapısı çaldı.
- '' İçeri girebilirmiyim?''
Shin Hye hemen yataktan doğrulmuştu. Ne diyecekti ona ? Kapı tekrar çaldı.
- '' Gelebilirsin müsaidim.''dedi endişeli bir şekilde.
- '' Konuşabilirmiyiz?''
- '' Tabi ne konuşacağız?''
- '' Şeyy....''
- '' ? ''
- '' dünü ben unuttum sende unut. Ve artık benden kaçma olurmu?''
Shin Hye kafasını sallamıştı.
- '' Tamam ozamn ben çıkıyorum sen dinlen.''
Shin Hye Onew'in harika biri olduğunu düşünüyordu bazı patavatsızlıkları hariç.
Shin Hye alarmın sesiyle uyanıp hemen işe gitmişti.Uykulu gözlerle bisikletini sürüp dağıtım yapıyordu.Patronu ona süt ve gazeteleri direk müşterilere vermesini söylemişti.Shin Hye zaten ayakta uyuyordu kapılarına bırakıp gitse nolucaktı sanki ? Bir kapının önünde durdu.Bisikletini kenara çekip kapının zili çaldı.

Bekliyor... Bekliyorr.. kapıyı kimse açmıyor. En sonunda kapıya bırakıp gidecektiki kapı açıldı.
- '' Sabahın köründe ne var? ''
Shin Hye şaşırmış konuşamıyordu neredeyse. Karşısındaki dün okulda gördüğü çocuktu Yoo Seung Ho.
- '' Hey sana diyorum ayakta mı uyuyorsun sen ?''
- '' şey...''
- '' ee?''
- '' süt ve gazetenizi getirmiştim.''
- '' off tamam ver.''
Shin Hye yere bıraktığı süt ve gazeteyi alıp Seung Ho'ya uzattı.
- '' Buyrun..''
Seung Ho Shin Hye'nin yüzüne bile bakmadan kapıyı kapatmıştı.Shin Hye'nin kalbi ise yine maratondaydı sanki ne bu hız ? İçinde tarif edemediği bir heyecan vardı. Kalbi ilk defa aşka yelkenmi açıyordu?

O uykulu kız bir anda gitmiş yerine dinç birisi gelmişti.Dağıtım bittikten sonra eve gidip okul kıyafetlerini giyindi.Onew'le birlikte kahvaltı yapıyorlardı. Shin Hye çok mutlu görünüyordu. Onew'se bunun farkındaydı.
- '' Bir şeymi oldu?''
- '' Neden sordun ?''
- '' Sabah sabah ağzın kulaklarındada ?''
Shin Hye '' hiç '' deyip gülmüştü.
- '' Hadi kalk''
- '' Tamam çantamı alayım bekle.''
Sohbet ede ede okula gidiyorlardı. Minzy'le karşılaştılar.
- '' Nasılsınız?''
Shin hye iç çekerek '' Harika!'' dedi. Onew'le minzy ona gülmüşlerdi. Ve işte o zengin çocuklarının okuduğu okulun kapısından içeri giriyorlardı.

Yine aynı sahne bu okulun kızları bu çocuğu kovalamaktan nezaman vazgeçeceklerdi?
Shin Hye Seung Ho'nun geldiğini anlamıştı gözlerini ona doğru çevirdi. Ona kenetlenmiş ve yüzünde aptal bir gülümsemeyle ona bakıyordu.Eli ayağına dolanmıştı adeta. Onew Shin Hye baktığında Seung Ho'ya baktığını farketti.. . İçinde acı bir korku vardı. Midesine bıçak saplanmış gibi oldu. Çocukluk aşkının başkasına aşık olmasına izin veremezdi. Mantığıyla değil kalbiyle hareket ediyordu. Kendini kaybetmişti sanki.Shin Hye'nin kolundan tutup sürüklüyordu.

Shin Hye ona bağırıyor;
- '' Onew ne yapıyorsun? Bırak kolumu. canımı acııtıyorsun.''
Onew öfkeyle dolmuş gözü hiç bir şey görmüyordu.Shin Hye'nin acı içindeki bağırışlarını bile duyymuyordu.

Minzy şaşırmış Onew'in yaptığı saçmalığa bir türlü anlam verememişti. Nolmuştuki birden bire.
Shin Hye'nin onew'e bağırmasıyla seung ho'da bütün okul onlara bakıyordu.

Okulun arka kısmına gitmişlerdi Onew kendine geldiğinde gözlerini kapatıp içinden;

- '' Ahh ben ne yaptım? ''
Gözlerini açtığında hemen Shin Hye'nin kolunu bırakmıştı.Shin Hye acı içinde yere düştü yorulmuştu.Onew kolunu öyle bir sıkmıştıki mosmor olmuştu. Shin Hye hemen ayağa kaltı. Sinirli bir şekilde Onew'e bağırdı;

- ''Sen, sen ne yaptığını sanıyorsun?''
Onew Shin Hye'nin yüzüne bakmıyor yere bakıyordu.Susmuştu.
- '' Sana diyorum yüzüme bak''
Onew yüzünü kaldırmasıyla yüzünde yanma hissetmişti.. Shin Hye'nin sert tokatını en acı bir şekilde yemişti. Onew elini yanağına götürdü. Shin Hye arkasına bile bakmadan sınıfa gitti.Onew iise eli yanağında öylece kalmıştı.
[ Onew'in ağzından]
- '' Özür dilerim.. Shin Hye o ben değildi. O sana aşık olan Onew'di . Duygularını bastıramayan Onew.Ona aşık olmana izin veremezdim. Peki şimdi ne yapmalıyım?

Özür dilerim Shin Hye sana aşık olduğum için özür dilerim... ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:07 am

AŞKIN RENGİ

7. Bölüm

Yazar: Hanuel'r.a


[ Onew'in ağzından]- '' Özür dilerim.. Shin Hye o ben değildim. O sana aşık olan Onew'di . Duygularını bastıramayan Onew.Ona aşık olmana izin veremezdim. Peki şimdi ne yapmalıyım?

Özür dilerim Shin Hye sana aşık olduğum için özür dilerim... ''

[ Yzarın ağzından ]Onew oradan yüzü asık bir şekilde sınıfa gitti. Onu gören ne olduğunu anlaya biliyordu.- '' Ucubeden tokat yemiş ahmak '' deyip gülüyorlardı.onew daha fazla kendini tutamamış bu kendini bilmezlere haddini bildirmek istiyordu. Çocuğun yakasına yapışarak;- '' Sen kendini ne sanıyorsun ha? ona bir daha ucube dersen bugün gibi bu kadar şanslı olmaya bilirsin anladın mı?''çocuk korkmuş yutkunarak- '' özür dilerim '' diyordu.Onew yerine oturmuş bütün sınıf ona korkulu gözlerle bakıyordu.Shin Hye ise attığı tokatı düşünüyordu.- '' ayş nasıl vururum ona ya ''Başını iki elinin arasına almış kara kara düşünüyordu.Öğretmen derse girmiş Shin Hye hiç dersle ilgilenmiyor hep aynı sahne gözünün önüne geliyordu. Onew'e tokat attığı ve yüz ifadesi ondan özür dilemeliydi. Nekadar onew suçlu olsada tokat atmamalıydı. Zil çalınca hemen Onew'in sınıfına gitmeyi düşünüyordu. Onew'de yaptığı saçmalığın farkına varmış zil çaldığında Shin Hye'nin sınıfına gidip özür dileyecekti. Ve işte o sabırsızlıkla beklenen zil çalmıştı. İkiside sınıftan çıkıp birbirlerinin sınıfına gidiyorlardı. Koridorda karşılaştılar. Yan tarafta ise seung ho'nun sınıfı vardı onları göre biliyordu.

Shin Hye ve Onew birbirlerinin yüzüne bakmıyor orada öylece duruyorlardı.'' yüzün '' dedi Shin Hye elini Onew'in yüzüne dokundurarak.'' Önemli değil haketmiştim.'''' saçmalama ! Ne olursa olsun sana tokat atmamalıydım ''ikiside aynı anda '' özür dilerim '' dedi. Birden birbirlerine bakıp gülmeye başladılar.seung ho onları kapıdan görebiliyordu. onlara bakıp;'' aptallar'' dedi.Shin Hye ve Onew dışarı çıktılar. So Eun onların yanına geliyordu.'' siz çocuklar iyimisiniz '''' evet sorun yok.'''' Minzy nerede ?'''' bilmiyorum bugün gelmedi'''' hasta değildir umarım'''' umarım''Zilin dehşet verici sesi bukez huzur veriyordu insana nasıl olmasınki çıkış saatiydi.Shin Hye ve onew eve gelmişlerdi.'' Ahh çok acıktım yemek yapabilirmisin Shin Hye?''''ne ? ben mi?'''' evet'''' ama ben hiç yemek yapmadımki nasıl yapılacağınıda bilmiyorum.'''' hahahah yumurta dahidemi kırmadın ?'''' hayır'' dedi yüzünü asarak.'' ımm tamam sana yardım edeceğim.'''' Yemek yapmasını biliyormusun?'''' Çabuk kıyafetlerimizi değiştirelim yoksa karnımın o eşsiz opera sesini dinlemek zorunda kalacaksın.''

Yukarı çıkıp kıyafetlerini değiştirip aşağı indiler.Önlüklerini takıtılar.'' Ne yemek istersiniz hanım efendi?Shin Hye ellerini birbirine vurarak '' rağmen '' diye bağırdı.'' Ahh tabi ''Onew rağmeni yapıyor Shin Hye ise onew'in istediği malzemeleri veriyordu.'' Hazır''Shin Hye rağmenin kokusunu içine çekiyor tatmak için sabırsızlanıyordu. '' kapak benim '' diye bağırdı shin hye.' kesinlikle olmaz '''' ya versen nolur ? deyip yüzünü astı.onew dayanamayıp;'' Tamam al'' deyip saçlarını karıştırdı shin hye'nin . Şeker almış çocuklar gibi seviniyordu.Masaya oturmuşlar yiyorlardı. Daha doğrusu Shin Hye yiyor Onew ise ona bakıyordu. Shin Hye bunu farkedince;'' Ya öyle bakarsan rahat yiyemem sende ye'''' tamam, tamam devam et sen.''


Sabah Shin Hye dağıtım yapıyordu. Ama bu kez uyuklamıyor, homurdanmıyordu. Sonuçta Seung Ho'yu görecekti. Ama bu kez kapıyı erken gelen hizmetçi açmıştı. Neden erkenden gelmiştiki herzamanki gibi aynı saatinde gelse olmuyordu sanki .


Eve gidip okul kıyafetlerini giydi.Onew'le birlikte okula gidiyordu. Minzy'lede yolda karşılaştılar.Okula gelmişlerdi. Bir kız Shin Hye'nin yanına gelip;'' seni müdür bey çağırıyor.'''' müdür beni neden çağırsınki'''' bilmiyorum acele etsen iyi olur''Müdür Shin Hye'nin ailesinin zengin olduğunu bilmeyerek onu okuldan atmayı düşünüyordu. Bunu zevkle yapacaktı. Ama aklına takılan bir soru vardı Bu kızı okula nasıl almıştı?

Shin Hye okulun kapısında duraklamayı bırakıp gidiyorduki arkasından bir ses duyuldu;'' Park Shin Hye ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:08 am

AŞKIN RENGİ

8. Bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

Shin Hye okulun kapısında duraklamayı bırakıp gidiyorduki arkasından bir ses duyuldu;'' Park Shin Hye ''Ses orta yaşlı bir kadına aitti.Onew sesin geldiği yöne baktı gözlerini kocaman açarak '' hayır'' dedi. Shin Hye kadına arkası dönüktü fakat sesi tanımıştı. Hiç beklemiyordu bunu.Annesinin okulda ne işi vardı? Onew'in kolundan tutup sınıfa koşarak gittiler kadın arkasından bağırıyordu.'' Shin Hye bekle ''Minzy kadına baktığında gösterişli birini görüyordu. Zengin olduğu her halinden belliydi.'' Shin Hye'nin ne işi olur bu kadınla?'' dedikten sonra oda sınıfa çıktı.Annesi neye uğradığını şaşırmıştı.Telefonunun sesiyle kendine geldi. Arayan Shin Hye'ydi.'' Anne ne işin var senin burda?'''' Müdür çağırdı'''' Ne müdürmü çağırdı? Anne bak bu okulda kimse zengin olduğumu bilmiyor yani ailemin zengin olduğunu'''' off tamam müdürle konuşuyum gideceğim '''' Ayşş seni neden çağırmışki?'''' Bilmiyorum gidince öğrenicem işte.'''' Tamam kapatıyorum''Kadın müdürün odasına girdi.'' Buyrun efendim''Müdür onu zengin öğrencilerden birinin velisi zannetti öyleydide zaten.'' Ben Park Shin Hye'nin annesiyim.'''' Ne?''Kadın adamın terbiyesiz tavrı üzerine adama baktı.'' Pardon efendim ama Shin Hye'nin ailesinin zengin olduğunu bilmiyordum.'''' onu bunu bırakında ne için çağırdınız beni?''''Şey efendim kızınız...'''' ....'''' Siz Park şirketinin sahibinin eşimisiniz.'''' Evet ama bunun konumuzla ne alakası var.''Adam şaşkınlıktan gözlerini kocaman açmış.Kadına bakıyordu.Nasıl olurduda o ucube kılıklı kız park şirketinin tek mirasçısı olurdu. Zengin gibide durmuyordu kız üstelik. Adam hemen durumu toparlamaya çalıştı.'' Kızınız derslerinde gerçekten çok başarılı'''' Bunu söylemek içinmi çağırdınız?'''' Özür dilerim efendim''Kadın sinirlenmiş kapıya doğru yönelmişti. Telefonu çaldı Arayan Shin Hye'ydi.'' Anne sakın müdüre senin kızın olduğumu söyleme''''' geç kaldın''''yaa ona söyle sakın kimseye söylemesin lütfen'''' Tamam sen derse gir''Adam korkmuş hızlı hızlı nefes alıyordu.Kadın üstüne doğru yürümeye başladı.'' Kızımın zengin olduğunu bir kişiye dahi söylersen seni bu koltuktan mahrum ederim bilmem anlata bildim mi?'''' Siz merak etmeyin efendim''Kadın çıktıktan sonra adam derin bir nefes aldı.Az kalsın korkudan ölüyordu.Yeğeni içeriye girdi.'' Dayı noldu Shin Hye işi?'''' Sus bir daha o kıza bulaştığını görmeyecdeğim.'''' dayı noldu sana ya'''' derse git hadi''Kız homurdanarak odadan çıkıp sınıfa gitti.Kapıdan girerken Shin Hye'ye ters ters baktı.öğremen derse geldi.'' çocuklar size bir şey açıklayacağım''herkes konuşuyor kimse öğretmeni dinlemiyordu.sonunda sessizlik olmuştu.'' 2. sınıflardan 2-f sınıfıyla aynı gün beden dersleri olacak onun için lütfen olay çıkartmayın.''kızlardan çığlık kopuyordu.Seung Ho oppanın sınıfı. Shin Hye kızların söylediklerini duyunca içten içe sevinmişti.Kader onları karşılaştırmaya çalışıyor gibiydi.

Minzy'le çok iyi anlaşan Shin Hye duygularını artık birine anlatmak istiyordu.Yoksa kalbi patlayacaktı. 3 ay olmuştu okullar açılalı ama kimseye anlatamamıştı.Minzy'nin yanında gitti.'' sana bir şey anlata bilirmiyim?'''' Tabiki anlata bilirsin biz arkadaşız'' dedikten sonra içtenlikle güldü.'' Ben şey... birinden hoşlanıyorum.'''' Imm Onew'den mi ?'''' Ne saçmalama o benim kardeşim gibi.'''' Ee ozamn kimden hoşlanıyorsun?'''' 2. sınıflardan birinden.'''' Çatlatmada söyle hadi'''' 2-f sınıfından Yoo Seung Ho.''Minzy şaşırmış içi nefretle dolmuştu bir anda. Nasıl olabilirdiki? orta okuldan beri aşık olduğu çocuğa aşık olmuş ve bunu Minzy'le paylaşıyordu.Shin Hye Minzy'nin kendisine nefretle bakan gözlerini gözlerine çektiği aşk perdesinden göremiyordu.Sırf o bu okulda okuyor diye gelmişti bu okula ona daha yakın olabilmek ve kendisini farkettirmek için gelmişti. Minzy artık Shin Hye'yi arkadaşı olarak değil düşmanı olarak görüyordu.Onu rezil etmek için elinden geleni yapacaktı. Shin Hye bunların hepsinden habersiz, Minzy'nin söylediklerine inanıp yapacakmıydı ?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:08 am

AŞKIN RENGİ

9. Bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

---------1 ay sonra-----------

Onew Shin Hye'ye kütüphanede ders anlatıyordu. Sadece ikisi vardı. 1saat olmuştu ama Shin Hye sıkılmış Onew'se büyük bir istekle ders anlatıyordu.. Kütüphanenin kapısı açıldı içeriye birisi giriyordu. Shin Hye'nin dikkati kapıya yöneldi.

Nabzı hızlı hızlı atmaya başladı. Seung Ho elinde kitap ve defterleriyle bütün çekiciliği ile kütüphaneden içeri giriyordu. Onew hala ders anlatıyordu. Shin Hye gözlerini Seung Ho'dan alamıyordu.

Shin Hye'nin karşısına Onew'in ise arkasında olan masaya oturup ders çalışmaya başlaadı. Shin Hye ellerini çenesinin altına koyarak ona hayran hayran bakıyordu.
'' Anladın mı?''
'' ? ''
'' Ayş nereye bakıyorsun sen ya?''
Shin Hye Onew'in söylediklerini duygularının Seung Ho diye çığlık atmasından duyamıyordu. Onew Shin Hye'nin baktığı yere baktı. Çıldırmıştı. Aniden ayağa kalktı. Ellerini masaya serçe vurarak Shin Hye'nin gözlerine bakıyordu.Aniden bağırdı;
'' Bıktım artık''
Shin Hye ne olduğunu anlayamamıştı. Neden anlamsızca bağırıyorduki? Sesin getirdiği korkudan geri geri çekildi. Seung Ho'da sesin vermiş olduğu rahatsızlıkla onlara bakıyordu.Oda bağırmaya başladı;
'' Burası kütüphane sessiz olmayacaksanız dışarı çıkın''
'' Kes sesini!''
'' Ha? Ne dedin sen ?''
'' Sana şu aptal sesini kes dedim.''
Seung Ho Onew'in yakasına yapışıp bağırmaya başladı;
''Sen bana susmamı söyleyemessin''
'' Ya öylemi?''
Seung Ho Onew'in kulağına eğilip fısıldadı;
'' Aynen öyle şimdi şu yanındaki ucube kılıklı sürtüğü al ve çık''
Onew Shin Hye'ye ucube kılıklı sürtük dediği için sinirden kafayı yemek üzereydi.Elini sertçe gerileyip Seung Ho'ya yumruk attı.Shin Hye Seung Ho'nun Onew'in kulağına ne fısıldadığını duyamamıştı.
'' Ya ne yaptığını sanıyorsun sen neden vurdun ona?''
Onew Shin Hye baktı;
'' Yürü gidiyoruz.''
'' Hayır ben gelmiyorum''
Onew dahada sinirlenmiş sesini yükselterek;
'' Shin Hye''
Shin Hye Onew'e '' Aptal'' deyip yere düşen Seung Ho'nun yanına diz çöktü;
'' İyimisin? Canın yanıyormu?''
Seun Ho sertçe Onew'e bakıyordu.
'' Shin Hye hadi kalk gidiyoruz.''
'' Onew saçmalamayı kes neden vurdun?''
'' Bana onumu savunuyorsun?''
'' Evet artık aptalca davranmayı kes''
Onew masaya tekme atıp çıkmıştı.
'' iyimisin?''
Seung Ho Shin Hye tiksinir gibi bir bakış attı ama mağdur rolünü oynuyordu.
'' İyiyim Teşekkürler.''
Seung Ho ayağı kalkıp gitmişti.Shin Hye'de kitaplarını toplayıp eve gitti. Kapıda bir valiz ve üzerinde duran küçük bir not vardı.
'' Kendine kalacak başka bir yer bul Shin Hye'' alttada Onew'in ismi yazıyordu.Ne yani Seung Ho'yu savundu diye onu sokağamı atmıştı.Nekadar bencilce.

Kapıyı çalıyor fakat Onew açmıyordu.Evdeydi odasını ışığı yanıyordu.
'' Onew kapıyı aç gidecek başka yerim yok''
''..........''
'' Sen , sen nezaman bukadar acımasız ve bencil oldun ha?''
En yakın arkadaşının onu kapı dışarı etmesi onu hem sinirlendiriyor hemde canını acıtıyordu. Susmuştu. Çabalamanın boşuna olduğunu onun gibi birisine laf anlatmak sağırbirisine laf anlatmaktan daha zordu. Valizi alıp başı öne eğik bir şekilde yürümeye başladı. Şimdi nerede kalacaktı? Onew pencereden bakıyor '' Üzgünüm Shin Hye sadece birkaç günlüğüne kafamı toplamama müsade et.'' diyordu.

Shin Hye sokaklarda elinde valizle boş boş geziyordu. Onew bunu ona nasıl yapabilmiştiki üstelik kendisi taşınması için ısrar etmişti evine. Hiç mi merak etmiyordu? bir genç kızı sokağa nasıl atabildi? Başına geleceklerden hiç mi korkmuyordu?

Shin Hye sahile gidip denizin kenarına oturdu.Ayın denize vuran yansımasını seyrediyor rüzgarın uğultusunu dinliyordu.Ellerini kumun içine sokup Onew'in kütüphanede söylediği sözü düşünüyordu.
'' Bıktım artık'' Neyden bıkmıştıki bukadar. Kulağını tırmalayan sesle sağ tarafına baktı ona doğru birileri geliyordu.Hemen ayağı kalktı. Üç kişi ellerinde içki şişeleri ve sarhoşluğun verdiği salakça gülümsemeleriyle Shin Hye doğru geliyorlardı. Hızlı hızlı yürümeye başladı. O hızlı yürüdükçe onlarda hızlanıyorlar koşmaya başladılar. O beyaz tenli alnından korku terleri akıyordu. Birisi Shin Hye tişörtünden tutup kendine doğru çekti.
'' Neden kaçıyorsun? Bu saatte burada olduğuna göre sende eğlenmek istiyorsun.'' İğrenç kahkalarını atıyorlar Shin Hye tişörtünden tutan adamdan kaçmaya çalışıyordu. Etrafına bakınıyor ama kimsecikleri göremiyordu. Şimdi onun yanında koruyucu meleği yoktu. O sokmuştu bu duruma onu.Artık nasıl koruyucu melek denebilirdiki.
Shin Hye gözlerinden akan yaşlarla adamlara onu bırakmaları için yalvarıyordu. Adamlar onunla dalga geçiyor belinden sıkı sıkı kavrıyorlardı.

Adam bir eliyle Shin Hye tutuyor diğer eliylede içki içiyordu.Bu fırsattan yararlanıp adama tekme atıp kaçmaya başladı.Adam tekmenin etkisiyle acı içinde yere yığıldı ama diğerleri Shin Hye'nin peşindeydi.
'' Seni sürtük yakaladığımda işini bitireceğim anladın mı?''
Shin Hye bir taraftan bütün kuvvetiyle koşuyor diğer taraftanda adamların ona yaklaşıp yaklaşmadığını kontrol etmek için arkasına bakıyordu.
Aklına telefonu geldi. Onew'i ne kadar aramak istemesede bu durumda onu düşünemezdi. Cebinden çıkarttığı telefonla Onew'i aradı. Telefon çalıyor çalıyor ama Onew Shin Hye ile konuşmak istemediğinden telefonu açmıyordu.

Ana yola çıkmıştı. Ama gözü hala telefondaydı tekrar aradı. Onew çalan telefona bakıyor ama açmak istemiyordu. Duygularına yenik düşüp telefonu açtı;
'' Alo ? ''
Shin Hye korkmuş olduğu ses tonuyla sadece '' Onew' diye bilmişti.


Tam o sırada büyük bir gürültü koptu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:08 am

AŞKIN RENGİ

10. Bölüm

Yazar: Hanuel'r.a

Shin Hye korkmuş olduğu ses tonuyla sadece '' Onew' diye bilmişti.


Tam o sırada büyük bir gürültü koptu...
Araba farlarının ışıklarıyanıp sönüyordu. Shin Hye'nin telefonu hemen yanına düşmüştü. Telefonun diğer ucundaki Onew içindeki korku dolu ürpertiye engel olamıyordu. Gözlerini kocaman açmıştı.
'' Park Shin Hye''
Shin Hye Onew'in sesini duyuyordu ama başını arabanın koborta kısmına çarptığı için acıdan kaldıramıyordu. Elini uzatıyor ama yetişemiyordu. Adamlarsa Shin Hye araba çarptığını görünce çoktan kaçmışlardı. Çarpan adam ise arabanın içinde başını direksiyona çarpmış baygın yatıyordu. Shin Hye zar zor ayağı kalktı. Hemen telefonu eline alıp bütün acılarını belli eden ses tonuyla '' Ben iyiyim '' diyebilmişti.
'' Nerdesin çabuk söyle''
Shin Hye Onew'e nerde olduklarını tarif ettikten sonra arabanın içindeki adamın yanına gitti.
'' Hey iyimisin?''
''......''
'' Ya sakın öleyim deme''
''.....''
Shin Hye adamın uyanması için onu dürtüyordu. Adam başını kaldırıp etrafına baktı.Kazanın vermiş olduğu sersemlikle;
'' Ne oldu?''
'' Şey...''
'' Ahh başım''
'' Bana çarptın?''
''Siz iyimisiniz ağrınız varmı?''
Shin Hye şaşırmıştı. Karşısında 19'lu yaşlarda, yakışıklı ve fazla kibar birisi vardı.
'' Evet ben iyiyim siz?''
'' Biraz başım ağrıyor''
'' Alnınız kanıyor ilk yardım çantanız varmı?''
'' Arabanın bagajında olacaktı''
Shin Hye bagajdan ilk yardım çantasını almaya gittiAdamda arabadan çıkıp yolun kenarına oturdu.Shin Hye adamın alnına pansuman yapıyordu.
'' Yoon Si Yoon''
'' Efendim?''
'' İsmim Yoon Si Yoon''
'' Ha evet''
'' Senin ki?''
'' Park Shin Hye''
Shin Hye adamın gözlerinin içine bakarak;
'' Sizin için endişelendim.''
'' Efendim?''
'' Birşey oldu diye korktum. Ses gelmeyince.''
Adam karşıya bakan gözlerini Shin Hye'nin gözlerine İlk defa birisi onun için endişeleniyordu. Sevdiği kadın bile onun için endişelenmemişti. Si Yoon'nun hoşuna gitmişti bu durum.Shin Hye elindeki pamukla Si Yoon'nun alnındaki kanı siliyordu.
'' Park Shin Hye sen ne yapıyorsun?''
Onew onları öyle görüncce sinirlenmişti. Alnına pansuman yapıyordu ama fazla yakın gözüküyorlardı en azından Onew'in gözünde öyleydi.
'' Görmüyormusun pansuman yapıyorum benim yüzümden yaralandı.''
'' Hastaneye gitseydiniz.''
'' Bu yerden bu saatte pek araba geçmiyor.''
'' sen iyimisin?''
'' Evet...''
'' Hadi kalkın hastaneye gidelim?''
'' Ben iyiyim''
'' Bende Shin Hye sayesinde iyiyim.'' dedi Si Yoon Shin Hye bakarak.
Bunu duyan Onew Si Yoon'a sinirli sinirli bakıyordu.
'' Tamam hadi gidelim ozaman Shin Hye''
'' Ne onu götürmeyecekmiyiz?''
'' Kendisi gelemiyormu?''
'' Onew arabası benim yüzümden bozuldu...''
'' İyi tamam''
Taksiye doğru gidiyorlardı. Onew ve Si Yoon önde yürüyorlardı. Shin Hye bir an sendeledi. Bulanık görmeye başladı. Kendinin duyacağı bir şekilde '' Onew'' diye bilmişti. Gözlerini tamamen kapanıp yere düştü. Arkadan gelen sesi duyan Onew Si Yoon arkalarına baktılar.Shin Hye'yi yerde görünce ikiside aynı anda koştu. Onew Shin Hye kucaklayıp hemen taksiye bindirdi.'' Shin Hye iyimisin? ya Shin Hye cevap ver'' Onew ağlıyor Si Yoon'sa ona bakıyordu. Onew baygın yatan Shin Hye ile konuşuyordu.
'' Özür dilerim,Özür dilerim Shin Hye hepsi benim benim suçum. Sana birşey olursa kendimi asla affetmeyeceğim.''
Göz yaşları Shin Hye 'nin yüzüne damlıyordu.
'' Lütfen aç gözlerini evede geri gelebilirsin. Shin Hye aç gözlerini.''
'' Sakin ol''
'' Kes sesini nasıl görmezsin onu ya nasıl çarparsın ona''
'' Şey ben..''
'' Ona bir şey olursa seni öldürürüm anladınmı beni?''
Bir süre sessizlik olduktan sonra Si Yoon;
'' Arkadaşmısınız?''
'' Bu seni ilgilendirmez''
'' Sadece sordum.''
Si Yoon Onew'e bakıp içinden;
'' Ya onu deli gibi seviyorsun yada gerçekten iyi bir dostsun. Ama aynı evde kaldığınıza göre sevgili olmalısınız.''
Hastaneye gelmişlerdi.Doktor muayene ettikten sonra odaya yatırdılar.
'' O iyimi?''
'' Sadece çarpmanın etkisiyle bayılmış önemli bir şey yok.''
Shin Hye aldığı keskim kokuyla gözlerini yavaş yavaş açtı.Bu kokuyu neredeyse herkes bilir ve tiksinirdi hastane kokusu.
'' Onew?''
'' Shin Hye iyimisin?''
'' Noldu bana?''
'' Önemli bir şey yok sadece bayıldın.''
'' Si Yoon O nerde?''
'' O kim?''
'' Bana çarpan adam ''
'' Sana çarpan birisi için mi endişeleniyorsun?''
'' Yola ben fırladım onun bir suçu yok herzaman görünen doğru değildir unutma.''
'' Neden yola fırladın''
'' Yok bir şey''
'' Özür dilerim''
'.....''
'' Özür dilerim.''
Si Yoon kapıdan onları izliyor. Sevgili olduklarını düşünüyordu nasıl düşünmesinki?. Aynı evde kalmalar ,Onew'in onun için deli gibi ağlaması ve ona zarar geldiği için hiç acımadan birini öldürmeye kalkışacağını söylemesi.Ancak bunu bir sevgili yapabilirsi.
'' Özür dilemen gerekmiyor.''
'' Valizini eve götürdüm.''
'' ? Lütfen geri getirir misin sende kalamam.''
'' Ya Shin Hye''
'' Unuttun mu bunu sen istemiştin?''
Si Yoon odaya girmişti;
'' Uyandınmı?''
'' Evet sen iyimisin?''
'' Evet özel mi konuşuyorsunuz?''
Si Yoon onların konuşmalarını dinlemişti ama birşeyin cevabını merak ediyordu sevgililermiydi yoksa değillermiydi?
Shin Hye; Evet Onew; Hayır
'' Özel mi değilmi?''
Shin Hye Onew'e bakarak özel değil dedi.
1 hafta sonra
So eun büyükannesinin iyileşmesiyle seul'e geri dönmüştü.
'' Shin Hye''
''So Eun büyükannen nasıl?''
'' İyi sen nasılsın olanları Onew'den duydum''
'' İyyim önemli bir şey yok.''
'' Minzy nerde?''
'' Bilmiyorum birkaç haftadır onuda göremedim.''
'' Bugün beden dersi var öyle değilmi?''
'' Evet'' demişti Shin Hye gözlerindeki parıltıyla.Seung Ho'yu görecekti.Kalbinin atmasını sağlayan kişiyi.
'' Kızlar''
'' Minzy nerelerdeydin?''
Minzy cevap vermemişti.Sınıfa gittilerShin Hye Onew'in bütün ısrarları karşısında onun evinde tekrar kalmaya başlamıştı.3.ders olmuştu diğer saat beden eğitimiydi.Shin Hye sevinçten bu sabah bütün sınıfa günaydın demişti.Herkes ona bakmış şaşırmıştı.Aşk insanı aptal bir varlığa dönüştüre biliyordu. Ve 3. saatin o dehşet verici sesi herkesi tatlı uykusundan uyandırmıştı.Ama Shin Hye için bunlar aşk çanlarıydı.Soyunma odasına gidip eşofmanlarını giyindiler.Seung Ho tenis oynuyor bütün kızlar ise ona hayranlıkla bakıyordu buna Shin Hye'de dahildi. O raket tutuşu bile farklıydısanki topa vuruşu, koşuşu her hareketi ayrı bir asalet ayrı bir tatlılıktı.

Minzy Shin Hye yanına çağırıp birşeyler konuşması gerektiğini söyledi. Shin Hye Minzy takip edip okulun diğer tarafına gittiler.
'' Seung Ho'yu hala seviyorsun değilmi?''
Shin Hye iç çekerek derinden '' Evet'' demişti.
'' Tamam ozaman aşkını ona itiraf etmelisin.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:09 am

AŞKIN RENGİ
11.BÖLÜM
Yazar: Hanuel'r.a
Bunu gerçekten yapmalımıydı bilmiyordu. Ya duygularıyla alay aderse o zaman ne olacaktı. Sadece onun kalbi acıyıp yanacaktı. Minzy ona asla bir insanın duygularıyla alay etmez tersine hoşuna bile gider. Büyün okulun önünde itiraf edersen demişti. Bu kızın aklında yine ne tilkiler dönüyordu acaba? Shin Hye buna inanmak istedi. Mantığıyla onaylamasada bile kalbiyle onayladı ve karar verdi. Saklamaktansa söylemek bunu bilmesi daha iyiydi. Belkide karşılık bulacaktı kim bilir..

Kendini bu yalana inandırarak Seung Ho'nun yanına gidiyordu. Minzy arkasından '' aptal'' diyerek sırıtıyordu. Shin Hye'nin gözü Seung Ho'dan başkasını görmüyor Minzy'nin söylediği yalanı bile anlamıyordu. Bütün vücudunu bir heyecan ve ümit kaplamıştı. .Onew'in derside boş olduğu için onların yanına gelmişti.Shin Hye Seung Ho'nun karşısında durdu. Herkes ona bakıyordu. Napıyordu bu aptal kız?
'' Ne istiyorsun?''
'' Şey ben...''
Minzy'e baktı. Ya şimdi söyleyecekti yada bir daha asla. Cesaretini toplayıp '' Senden hoşlanıyorum'' dedi. Seung Ho alay eder gibi güldü.
'' Demek benden hoşlanıyorsun''
Kafasını salladı Shin Hye. Herkes ona gülmeye başlamış her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu. Ne diyordu bu ucube? ona bakacağınıda nasıl düşünmüş diyorlardı.
'' Hangi mantıkla yaşıyorsun?''
'' Nasıl?''
'' Ne bu cesaret?''
Shin Hye anlamamışçasına Seung Ho'ya baktı. Belkide anlıyordu herşeyin farkına şuan vardı ama iş işten geçmişti.
'' Ne bakliyorsun benden aptal. Ben senin gibi birinimi seveceğim emin ol standartlarım bu kadar düşmedi.''
Shin Hye gözlerindeki hayal kırıklığı il sert bir bakış attı.
Seung Ho sanki Shin Hye'yi anlamışçasına;
'' Ne ? seni seviyorum mu dememi bekliyorsun?''
Shin Hye dudağının kenarına takmış olduğu buruk gülümsemesiyle kafasını yerden kaldırdı;
'' Seni seviyorum kelimesi bukadar basit söylenmemeli. Ahh hata bende senin gibi birinin duyguları olduğunu düşünmem çok aptalcaydı. Kabul ediyorum''
'' Sen kendini ne sanıyorsun ha? Eminim bu okula bile bursla gelmişsindir.Hiç aynaya baktınmı? İstersen ayna getirip sana yardımcı olalım insanın kendi yüzünü tanıması güzel bişeydir sen her nekadar güzel olmasanda ucube kılıklı sürtük.''
Shin Hye herşeyi kaldıra bilirdi ama sürtük kelimesini asla.
'' Sen ne dedin?''
'' Ucube kılıklı sürtük . Noldu canınımı yaktı bu laf. ''
Shin Hye burnundan soluyordu adeta;
'' Sen sürtük kelimesinin ne olduğunu biliyormusunda rastgele söylüyordun ahmak? İftira atmak doğanda var galiba. Bumu senin erkekliğin Nerde gördük sürtüklük ederken söylesene?''
Seung Ho susmuştu. Evet görmemişti ama ilk defa bir kız onu bukadar aşağılıyordu Bu onu dahada sinirlendirmişti.
'' Ucube kılıklı sürtük'' Dedi tekrar Seung Ho. Shin Hye daha fazla dayanamayıp Seung Ho'ya tokat attı.
'' birdaha söylersen seni öldürürüm duygusuz züppe bozuntusu.''
Herkes şok olmuştu Seung Ho'da dahil. Ona tokat atmış ve bunu herkesin içinde yapmıştı.Onew aynı hatayı tekrar yapmamak için onu durdurmamıştı. Ama bukadarıda fazlaydı. İkinci defa yumruk attı Onew Seung Ho'ya
'' Eğer o lafı bir daha söylersen Shin Hye'den önce ben bulup seni öldürürüm anladınmı?''
Onew Shin Hye'nin kolundan tutup götürdü. Minzy olaylardan keyif almıştı. So eun neye uğradığını şaşırmıştı. Shin Hye'nin Seung Ho'yu sevdiğini yeni öğreniyordu . Oda onların peşinden gitti. Shin Hye gözyaşlarını Seung Ho'nun önünde tutmuştu ağlayıpta daha ne kadar rezil olacaktıki. Şimdi kendini bırakmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Onew onun ağlamasına dayanamıyor onu teselli etmeye çalışıyordu. Shin Hye sarılmış;
'' Yalvarırım ağlama'' diyordu.
'' Ne kadarda aptalım.''
'' Sen sadece cesaretini toplayıp aşkını itiraf ettin benim yapamadığımı yaptın.''
'' Ne?''
'' Boş ver''
So Eun yanlarına gelmişti ama manzara onun içinde pek hoş değildi. Sevdiği adam sevdiği kızı kollarına almış teselli ediyordu. Gözlerine bi rton göz yaşı geliyordu ama bunu bastırmalıydı bastırmak zorundaydı. Gözyaşlarını geri itmek için yutkundu yanlarına gitti.
'' İyimisin ?''
'' İyi olmak gerekiyor öyle değilmi?''
So Eun susmuştu kendiside o durumda olsaydı iyi olamazdı nasıl olsunki.Seung Ho'da Onew'in attığı yumruğun hesabını sormak için onların peşinden gelmişti. Oda onları öylece görünce şaşırmıştı. Az önce ona aşkını itiraf eden kız şimdi başkasının kollarındaydı. Peki ya bu onu neden sinirlendirmişti? Hemen oradan uzaklaşıp sınıfa gitti.

Herkez ona bakıyor birşeyle fısıldıyordu.Kızın biri;
'' Oppa iyimisin yüzüne ne oldu?''
Kızın çenesini tutup;
'' Bana birdaha oppa deme''
Kızı bırakıp lavaboya gitti yüzüne bakıyordu.

Shin Hye sınıfta tek başına oturuyor yaptığı aptallığı düşünüyordu. Yanına bir kız gelip eline kağıt verdi. Kağıdı açan Shin Hye şaşırmıştı. Kağıtta;
'' Shin Hye bugün olanlar için senden özür dilemek istiyorum çıkışta okulun bodru katına gelirmisin?''
Altada Yoo Seung Ho yazıyordu. Shin Hye azda olsa sevinmişti ondan özür dileyecekti sonuçta. Bu duygularının olduğunamı işaretti yoksa Shin Hye fazlamı saftı.
Okulun bitiş zili çalmıştı. Shin Hye Onew'in yanına gitti;
'' Onew sen önden git benim kütüphanede biraz işim var''
'' Tamam geç kalma''
Okuldan geç çıktıkları için hava biraz kararmıştı. Shin Hye merdivenlerden aşağı indi.Kimse yoktu. Merdivenlerden aşağıya inen birisi vardı ayak sesilerini duyuyordu.
'' Kim var orda?''
'' Benim Seung Ho.''
Seung Ho Shin Hye'nin üzerine yürümeye başladı.
'' Ne yaptığını sanıyorsun?''
'' Belli olmuyormu?''
'' Ah pardon bir kaç saat içinde standartların düşmüş olmalı.''
Shin Hye İki eliyle Seung Ho'yu göğsünden itti.
'' Ucube dediğin kızı öpmeye mi çalışıyorsun?''
'' Hahaha komik olma seni öpeceğimimi düşündün gerçektende aptalsın. Eve gider köpeğimi öperim daha iyi en azından o senden temizdir.''
Shin Hye o kadarmı tiksindirici biriydi. Bu laf onun canını dahada yakmıştı. Nefes alışları dahada hızlandı. Zar zor yutkunuyor kendisini zar zor tutuyordu.
Seung Ho onu yavaşca yere itip düşmesini sağladı. Hemen kapıya koşup daha önce taktığı anahtarı çevirip kapıyı üzerine kilitledi.
'' Attığın tokatın hesabını bu gece farelerle vereceksin.''
Shin Hye hemen ayağı kalkıp kapıya koştu kapıya sertçe ve hiç durmadan vuruyordu.
'' Seung Ho aç kapıyı.'
'' Üzgünüm bu gece orda kalacaksın eminim kaldığın yerde burdan farksızdır.''
'' Seung Ho saçmalama aç kapıyı.''
Seung Ho merdivenlerden yukarı çıkıyordu.
'' Seung Ho yalvarırım aç kapıyı benim kapalı alan korkum var.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:09 am

AŞKIN RENGİ

12. BÖLÜM

Yazar: Hanuel'r.a

Seung Ho Onun sesini duymamıştı. İlk defa birisi ona herkesin içinde aşkını itiraf etmişti.Minzy'nin Seung Ho hakkında söylediği yalanlar belkide gerçekti.

[Seung Ho'nun ağzından]
İlk defa birisi bana herkesin önünde aşkını ilan etti. Ama bu ucube kılıklı sürtük mü? Yo yo hayır. Ne kadar inkar etsemde bu beni heycanlandırmıştı ama sadece heyacandı.

[ Yazarın ağzından]
Shin Hye korku içinde etrafa bakıyor tırnaklarını kemiriyordu . Şimdi ne yapacaktı? Orada kalamazdı hemen çıkmalıydı. Kapıya serçe tekrar vurdu.
'' Kimse yokmu?''
1 saatin ardından bütün ümidini kesmişti. Bodrum kat dahada karanlık olmuştu. Shin Hye nefes alamayacak hale gelmişti. Etraftan fare sesleri geliyor bir oraya bir buraya koşturuyorlardı sanki onlarda bişeyden korkuyorlardı.Ay'ın pencereden içeriye vuran ışığına yöneldi. Işığa odaklanmalıydı. Yoksa orada nefessiz kalacak belkide bayılacaktı. Uyumak istesede ışıksız bunu yapamazdı.Seug Ho eve gitmişti ama içi huzursuzdu.Uzanmış olduğu yataktan pencereye bakıyor
'' Şimdi ne yapıyor acaba'' diyordu.

Bunu neden düşündüğünü kendiside bilmiyordu. Gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı.Duvarlar Shin Hye'nin üstüne üstüne geliyordu sanki. Daha fazla dayanamayacaktı. Gözlerini dikmiş olduğu pencereye dikkatli baktı. Evet oradan geçebilirdi en azından denemeliydi.Ay ışığının vurduğu masayı gördü.Pencerenin kenarına itmeye başladı.Masanın yere sürtünmesiyle çıkan ses onu dahada bunaltıyordu.Pencerenin kenarına kadar getirdi. Üstüne çıktı ama yinede pencereye yetişemiyordu. Bodrum katların pencereleri hep bu kadar yüksekte olmak zorunda mı?

Yerde gördüğü demir kovayı alıp masanın üzerine koydu.Üzerine çıktı şimdi yetişebiliyordu ama kovanın sallanmasıyla zar zor dengede duruyordu.Tam elini pencerenin açık kalan kısmına atacakken ayaklarının altındaki kova sallanmaya başladı . Dengesini yitirip masadan yere düştü. Başını bodrum katta bulunan başka bir masanın kenarına çarpmıştı. Gözleri kapanıyordu. Onew ise onu salonda duran kolduğa uzanmış bekliyordu fakat uykuya yenik düşmüş uyumuştu.

Güneşin ışıkları Shin Hye'nin üzerine vuruyordu.Çarpmanın etkisiyle başından yaralanmış ve hala yerde hareketsiz yatıyordu. Onew uyanmış hemen Shin Hye'nin odasına çıktı. Kapıyı bir iki kez tıklattı.
'' Shin Hye içerdemisin?''
Ses gelmeyince içeriye girdi Onew.
'' Ayş nerde bu kız hala neden gelmemiş.'' Hemen okul kıyafetlerini giyinip okula koşarak gidiyordu.
'' Onew?''
Ona seslenen So Eun'a baktı;
'' Acelem var sonra konuşalım.''
Nefes nefese okula girip Shin Hye'nin sınıfına çıktı. Kapıdan Shin Hye diye bağırdı ama sınıfta kimse yoktu.'' Belkide dağıtım yapıyordur'' deyip kendini avutuyordu.Kendi sınıfına gidip beklemeye başladı.

Seung Ho büyük bir keyifle okula geliyordu. Aslında birazda huzursuzdu.
'' Ne yapmıştır acaba bütün gece?''
kendi sorusuna cevap veriyordu '' Ne yapacak uyumuştur aptal.''
Merdivenlerden yavaş yavaş aşağıya indi. Kapıya vurdu;
'' Umarım rahat uyumuşsundur.''
cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. Shin Hye'nin başı diğer taraftaydı.İçeriye girdi.
çocuğunu okula kaldırmak isteyen anne edasıyla bağırdı;
'' Hadi uyan okul saati.''
Yavaş yavaş Shin Hye yaklaştı . Yerdeki kanları görünce panik ve endişe aynı anda kaplamıştı içini. Koşarak yanına gitti.
'' Ya noldu sana uyansana.''
Seung Ho Shin Hye uyanması için sarsıyordu. Ama Shin Hye ölü gibi yatıyordu. Seung Ho korkmuştu.
'' Ya Park Shin Hye sakın öleyim deme.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:09 am

AŞKIN RENGİ

13. Bölüm

Yazar : Hanuel'r.a

Shin Hye hem çarpmanın etkisiyle hemde korkusuna yenik düştüğü için bayılmıştı.Seung Ho Shin Hye kucağına alıp merdivenlere yöneldi.. Bir taraftan basamaklara bakıyor bir taraftanda Shin Hye bakıyordu. Shin Hye uyanık değildi ama sağ gözünden bir damla göz yaşı yaktı kirlenmiş olan yüzüne.Bunu farkeden Seung Ho;
'' Özür dilerim canını yaktığım için özür dilerim''
Sonunda revirin olduğu 1. kata çıkmışlardı. Onları görenler hem bağırıyor hemde Shin Hye'nin yüzüne bakıyorlardı.
'' Ne oldu ona?''
'' Alnından yaralanmış gördünmü?''
Sesleri duyan diğer öğrencilerde sınıflarından çıkmış onlara bakıyorlardı. Onew'de gürültünün geldiği yere baktı. Gördüğü şey kanını dondurmuştu. Seung Ho hızlı hızlı adımlarla Shin Hye revire yetiştirmeye çalışıyordu.
'' Lütfen dayan az kaldı.''
Onew koşarak yanlarına gitti. Seung Ho'nun kollarından Shin Hye aldı.
'' Naptın ona hayvan herif?''
'' Bunları sonra konuşalım. İstersen yumruk at döv umrumda değil. Lütfen revire yetiştirelim.''
Onew koşarak revire gidiyor Sung Ho'da peşinden geliyordu. Sedyeye yatırdılar.
'' Burda hiç doktor yok mu ?'' dedi onew korkmuş ve sinirli bir şekilde.
Doktor koşarak sedyede yatan Shin Hye'nin yanına gelip yarasına baktı.
'' Nasıl oldu bu?''
'' Bilmiyorum..''
'' Kanın kurumasına bakılırsa uzun süre önce olmuş.''
Seung Ho suçluluk duygusuyle konuşmuyor sadece bakıyordu.Doktor ikisinide odadan çıkartıp Shin Hye'nin muayene etmeye başladı. Pansuman yaptıktan sonra durumunu bildirmek için odadan dışarıya çıktı.
'' O iyi mi?''
'' Evet yarası çok hafif sadece biraz fazla kanamış yani panik olcak bişey yok.''
'' Peki neden hala uyanmadı yarası hafifse ?''
'' Bende anlayamadım başındaki yara onu uzun süre baygın tutacak gibi ağır değil uyandığında öğreniz stres altınta felansa bu normaldir.''
'' Tamam şimdi onu görebilirmiyi?''
'' Tabiki buyrun''
Onew odadan içeriye giriyordu. Seung Ho'da Shin Hye görmek istemişti.
'' Sen nereye?''
'' Bende görmek istiyorum?''
'' Eğer ona sen birşey yaptıysan bende senin canını yakarım anladın mı?''
Onew Seung Ho'yu içeriye almamıştı.Hala baygın yatan Shin Hye'nin yanına oturup onu izledi. Haberi alan So eun ve Minzy'de revi gelmişlerdi. Kapıda Seung Ho'yu gören Minzy şaşırmış ve sinirlenmişti. O neden buradaydı? Rezil ettiği kızı mı merak ediyordu ki? İçeriye girdiler.
'' O iyimi?''
'' Evet hafif yaralanmış''
'' Nasıl olmuş peki?''
'' Kimse bir şey bilmiyor o kapıda ki bulmuş galiba''
Doktor içeriye girip '' Lütfen çocuklar sınıfınıza dönün artık . Tenefüste tekrar gelirsiniz.'' dedi.
Hepsi sınıflarına gitmişlerdi ama Seung Ho hala kapıda bekliyordu.Doktorda izin alıp içeriye girdi.
[ Seung Ho'nun Ağzından]
'' Neden bu kadar masum uyuyorsun? aslında bir ucube gibi değilsin tersine tatlı gözüküyordun. Ahh ne diyorum ben kafayı yemiş olmalıyım. Peki çarpmanın etkisiyle değilse neyden dolayı baygınsın? Off uyan artık!''
[Yazarın Ağzından]
Doktor içeriye girmişti.
'' Lütfen sizde çıkın artık''
Seung Ho kapıyı açık bırakarak kapının hemen yanındaki sandalyeye oturdu. Shin Hye gözlerini açıyordu.
'' İyimisiniz?''
'' Neredeyim ben?''
'' Revirdesiniz önemli bir şey yok biraz daha dinlenin ''
Seung Ho Shin Hye'nin sesini duyunca sevinmişti. Ayağa kalktı. İçeriye girecektiki duraksadı. Onu bu hala getiren oydu içeri girip ona ne söyleyecektiki. Kapıda bekliyor Shin Hye ve doktorun konuşmalarını dinliyordu.
'' Kim getirdi beni biliyormusunuz ?''
'' Galiba arkadaşındı . Senin için çok endişelenmişti.''
Shin Hye fısıldayarak '' Onew'' dedi.
'' Herhangi bir stres altındamıydın başını çarpmadan önce yoksa başka bir hastalığın felan var mı ?''
'' Şeyy.. Dün gece bodrum katta kilitli kaldım. Kapalı alan korkum olduğu için...''
'' Ahh anlıyorum fenalık geçirdiniz yani..''
Seung Ho duyduğuyla aklını tekmeliyordu. Ona ne kadar büyük bir kötülük yapmıştı.
'' Ne kapalı alan korkusu mu ? ben ne yaptım ya ?''
Tenefüs zilinin çalmasıyla Onew revire doğru geliyordu. Seung Ho'nun kapıda Shin Hye izlediğini görünce elini yumruk yapıp Seung Ho'nun yakasından tuttup duvara yasladı.
'' Ne yapıyorsun sen?''
Seung Ho cevap vermiyordu. Aklı hala çocukça yaptığı saçmalığın Shin Hye ne hala getirdiğindeydi. Shin Hye Onew' in sesini duyunca ona seslendi;
'' Onew?''
Seung Ho'nun yakasını bırakıp içeriye girdi.
'' İyimisin?''
'' Evet''
'' Nasıl oldu bu?''
Seung Ho hala gitmemiş kapıdan onları dinliyordu.
'' Önemli bir şey değil.''
Onew Shin Hye'nin kaçamak cevaplarına sinirlenmişti. Bağırarak;
'' Sana ne olduğunu sordu ?''
Onew kendini Shin Hye'nin şaşkın bakışları arasında buldu.
'' Özür dilerim Shin Hye ''
'' Kütüphanede ders çalışıyordum. Üst raftan kitap alırken düştüm''
'' Daha dikkatli olamazmısın?''
'' Özür dilerim . Fakat beni kim buldu?''
'' Ne önemi var?''
Seung Ho Shin Hye'nin neden yalan söylediğini anlayamamıştı. Onu bu hala getiren kişiyi neden koruyordu ki. Zil çaldı.
'' Tenefüste tekrar gelirim.''
Seung Ho Onew'in kendisini görmemesi için hemen yan taraftaki odaya girdi.Onew gittikten sonra çıkıp Shin Hye'nin odasının kapısına geldi.Shin Hye pencereden dışarıyı izliyordu.İçeriye girdi. Shin Hye ayak seslerini duyunca kafasını kapıya çevirdi. Utancından yere bakarak gelen Seung Ho'ya baktı.
'' Çık dışarı''
'' Özür dilerim''
'' Sana çık dışarı dedim.''
'' Sadece özür dilemek için gelmiştim.''
'' Senin gibi bir hayvan özür beklemiyorum yani kendini kasmana gerek yok.''
Shin Hye hayvan diyerek onu yine aşağılıyordu. Seung Ho ise kendisinin aşağılanmasından nefret eder ve istemediği şeyler söylerdi.
'' Ya aşık olduğun insanı nasıl kova biliyorsun ucube kılıklı sürtük.''
'' Senden gerçekten tiksiniyorum''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:09 am

AŞKIN RENGİ

14. Bölüm

Yazar : Hanuel'r.a
Seung Ho kurduğu cümlenin farkına yeni varmıştı ama artık çok geçti.Shin Hye'nin nefretle bakan gözleriyle buluştu gözleri.
''Demek tiksiniyorsun.''
'' Senin gibi birini sevdiğim için asıl kendimden tiksinmem gerekir.''
Seung Ho dayanamamış dışarıya çıkmıştı.Kalbinin acısını durdurmak istiyor kalbine sertçe vuruyordu.
'' Neyin var senin senden tiksindiğini söyledi diye neden bu kadar acı çekiyorsun?''
Seung Ho sınıfa çıkıyordu ama kalbi hala aynı cümleyi tekrar ediyordu '' Senden tiksiniyorum'' şimdi Shin Hye'nin dahada fazla yakmıştı canını kendi kendine yemin etti artık ona asla sürtük demeyecekti.Shin Hye'de revirden çıkıp sınıfına gitti.
''İyimisin?''
''Evet önemli bir şey yok''
Çıkış zili çaldığında Onew yanına gelmiş eve gitmesinde yardım ediyordu.
''Ağrın varmı?''
Shin Hye'nin ağrısı vardı.Ama bunu belli etmekte istemiyordu.
''Hayır kaç kere tekrar edicem''
Okulun bahçesine kadar gelmişlerdi.Bir kaç adım attıktan sonra Shin Hye acıdan dengesini kaybetti.Ama beline sarılan ellerle yere düşmekten kurtulmuştu.
''Acın varsa söylemelisin saklamakla çözüm bulamassın.''
''Üzgünüm''
''Bana tutuna bilirsin''
''Yeterince yük oluyorum zaten''
'' saçmalama!''
Shin Hye belinden tutup kendine çekti.
'' Böyle daha iyi''
Çıkış kapısına gelmişlerdi. Onları öyle gören Seung Ho durduğu ağacın gövdesine yumruk attı.
'' Tamam geri kalanını kendim giderim''
'' Rahatsız mı oluyorsun?''
'' Yo hayır ondan değil''
'' Tamam her neyse''
Onew ellerini Shin Hye'nin üzerinden çekippantolonunun ceplerine soktu. Eve geldiklerinde Shin He hemen odasına çıkıp yatağına yatmıştı. Düngeceden sonra yatağı, odası onun cenneti gibiydi.Sabah kalkıp hemen işe gitti. Dünü nasıl telefi edeckti bilmiyordu.
'' Günaydın efendim. şeyy dün için özür dilerim''
''Neden geldin?''
'' Nasıl?''
'' Sana haber vermediler mi ?''
'' Ne haberi?''
'' Kovuldun. bu sabahta yerine başkasını aldım''
Shin Hye üzgün ve sinirli bir şekilde eve gitti. Bunu gören Onew;
'' Neyin var?''
'' Yok bir şey''
'' Neden erken geldin?''
'' Hiç''
'' Nezaman adam yerine koyup dertlerini anlatacaksın. Ben senin en yakın arkadaşın değilmiyim?''
'' Ben şey ..''
'' Tamam boş versene.''
'' Ben sadece dertlerimle canını sıkmak istemiyorum.''
'' Sürekli benden bir şeyler saklıyorsun nolduğunu sorduğumdaysa hep aynı cevap hiç.''
Shin Hye zaten sinirliydi birde Onew üstüne gelince daha fazla dayanamamıştı. Bağırarak;
'' Ne mi olduğunu merak ediyorsun o kahrolası işten kovuldum. Neden mi kovuldum dün gece okulun bodrum katında geçirdiğim için. Kapalı alan korkum sayesinde o hale gelmiştim. Dün sabahda işe gidemedim ve yerime başkasını almışlar. Geçen haftayıda merak ediyormusun ha ?''
Onew duydukları karşısında şaşırmıştı. Söyledikleri Shin Hye dahada çıldırtmıştı.Ama hala bağırarak birşeyler anlatıyordu shin hye;
'' Geçen hafta bana nasıl araba çarptığınıda öğrenmek istermisin?. Beni evden kovduğun günü hani. Gidecek başka bir yerim olmadığı için sahile gittim. Bana tecavüz etmek isteyen 3 pislikten kaçarken araba çarptı. Anladın mı şimdi. Duyduklarınla mutlumusun yada adam oldun mu söylediklerimle'' Dedi buruk bir şekilde. Okul çantasını alıp hızlıca evden çıktı.

Onew dizlerini yere çöküp başını iki elinin arasına aldı. Gözlerinden yere damlalar dökülüyordu. Sevdiği kadını ne kadarda incitmişti böyle?
Shin hye hala çok sinirli kendine hakim olamıyor elleri titriyordu. Ama bu sinir Onew'e değildi. Çalıştığı yerdeki patronu kendisini dinlemedden yerine başkasını bulmuştu bile siniri onaydı.
'' Bakarmısın?''
Shin Hye çığlık atar gibi bağırdı;
'' Ne var?''
'' Dün için özür dilerim.''
'' Ne için özür diliyorsun ha? Senin özür dilemen beni tekrar işe alacak mı?''
'' Neyden bahsediyorsun?''
'' Senin yüzünden dün işe gidemedim ve kovuldum anladın mı? Duygusuz züppe bozuntusu.''
Shin Hye onu yine aşağılıyordu ve bu Seung Ho'yu gerçekten duygusuz biri yapıyordu.
'' Ben mi dedim sana bana aşkını itiraf et diye?''
Shin Hye gözlerini Seung Ho'nun gözlerini dikti;
''Senden gerçekten tiksiniyorum''
Shin Hye koşarak okula girdi. Seung Ho gözleri devrilmiş bir şekilde yere baktı. Tamam kendiside biliyordu fazla ileri gidiyordu ama kendisini durduramıyordu.
'' Bu kez fiziksel olarak canını yakmayacağım ama bütün sınıfın önünde rezil olacaksın''
Shin Hye revire gidip doktordan sakinleştirici istemişti. Yoksa başka kişilerlede ağır konuşabilir istemeden kırabilirdi onları.Sınıfa girdi;
'' Shin Hye günaydın''
'' Günaydın So Eun''
'' Bugün kulüpler seçiliyormuş''
'' Hm öyle mi hangisine gideceksin?''
'' En iyi olduğum yere yani satranç kulübüne sen hangisine gideceksin?''
'' Henüz düşünmedim.''
'' Hmm ''
'' Ahh müdüre vermem gereken kağıtlar vardı. Unutmuşum. Hemen dönerim.''
''Tamam''

Seung Ho'nun bügün ki beden dersi için çok iyi planları vardı. Beden dersi gelmiş herkes kıyafetlerini giyiyordu. Shin Hye'nin üzerinde yüzücü atleti ve kısa şortu vardı. Saçlarınıda açmış, ucube kız gitmiş yerini güzellik abidesi almıştı sanki. Dışarıya çıktılar.Seung Ho yine vazgeçemediği tenisini oynuyordu. Seung Ho'nun karşısındaki çocuk gözlerini dikmiş Shin Hye bakıyordu. bunu farkeden Seung Ho topu karşısındaki çocuğa fırlatıp '' Ben buradayım'' diyerek Shin Hye bakmasını engellemişti . Fakat kendiside Shin Hye görünce ona bakmaktan kendisini alamıyordu. Aklına planları geldi. Yüzündeki sinsi gülüşle Shin Hye doğru yürümeye başladı.

Bunu farkeden Shin Hye hemen arkasını dönüp;
'' Yalvarırım yanıma gelmesin'' diye dualar ediyordu. Omzuna dokunan sıcak bir elle arkasını döndü. Seung Ho onu baştan aşağı süzüyordu.
'' Ne var?''
Seung Ho kendisine gelip hemen yanlarında sinirden kuduran Minzy'e döndü.
'' Sınıfınızın en iyi tenisçisi kim?''
Minzy'nin eline büyük bir koz geçmişti ve bunu Shin Hye'yi rezil etmek için kullanacaktı.
'' Ahh tabikide Shin Hye''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:09 am

AŞKIN RENGİ

15. Bölüm

Yazar : Hanuel'r.a

Shin Hye neye uğradağını şaşırmıştı. Minzy'nin onu söyleyeceğini aklının ucundan bile geçmezdi. Bu tamda Seung Ho'nun istediği cevaptı. Minzy Shin Hye rezil etmek için uğraşıyordu. Minzy raketi Shin Hye 'nin eline tutuşturupoynaması için itekledi. Shin Hye neyapacağını bilemiyor korkulu gözlerle oynayacakları alana doğru ilerliyordu. Seung Ho topu havaya atıp raketle sert bir vuruş yaptı ama Shin Hye topu karşılayamamış geri geri çekiliyordu. Herkes kahkaha atıyor aptal toptan kaçıyor diyorlardı. Shin Hye tamda Seung Ho'nun istediği durumdaydı ve zevkten dört köşe olmuştu. Tekrar topu Shin Hye attı. Shin Hye seung Ho'ya her baktığında topu göremiyordu. Yine karşılık verememişti.Seung Ho dalga geçerek;
'' Bumu sizin en iyi oyuncunuz?''
2. sınıflar Seung Ho'nun lafıyla kahkaha tufanı koparıyorlardı.Shin Hye elindeki raketle sinirlenmiş bir şekilde bekliyordu. Müdürün gelmesiyle herkes susmuştu. Müdür Shin Hye sesleniyordu;
'' Shin Hye kabul edildin''
Herkes müdüre bakıyor neye kabul edildiğini soruyorlardı. Müdür öğrencilere dönerek;
''Neye olacak tenis takımına, bu arada Shin Hye seni tenis kulübündede görmek istiyorum ilgilenirsen sevinirim''
Deminki kahkaha dahada şiddetlenmişti. Seung Ho bulunduğu yerden müdüre sesini duyura bilmek için bağırıyordu.
'' Müdür bey raketi bırakın o tenis ne demek onu bile bilmiyor''
Müdür neyden bahsettiklerini bir türlü anlayamamıştı.Shin Hye gözlerini kısıp Seung Ho'ya bağırdı;
'' Asıl show şimdi başlıyor''
Seung Ho ne showu olduğunu bir türlü anlayamamıştı. Shin Hye topu havaya atıp sert bir şekilde vurdu.Seung Ho topu karşılayamamıştı. Shin Hye tekrar attı bu kez karşılamıştı ama hep Shin Hye sayı yapıyordu. Deminler toptan ürken kız şimdi Seung Ho'nun birinciliğini gölgede bırakıyordu. Seung Ho yorulmuş bir şekilde yere oturdu. Shin Hye yanına gelip;
'' Ava giden avlanır beni hafife alma'' dedi göz kırparak. Herkes şaşırmıştı. Seung Ho'nun tenisteki birinciliği artık Shin Hye deydi.Minzy yine kıskançlıktan kuduruyordu.Seung Ho dönüp giden Shin Hye'nin arkasından tebessüm edip;
'' Buna izin vermediğin için teşekkür ederim'' dedi
Eğer onu rezil etseydi daha sonra pişmanlık duyacaktı. Oturduğu yerden kalkıp duşa gitti. Sular başından aşağı vücuduna doğru akarken o Shin Hye'nin beden dersindeki halini düşünüyordu. Suyun sıcaklığının artmasıyla yandığını farkedip kendine geldi.
'' Ayş neden onu düşünüyorum ki?''
Minzy Shin Hye'nin yanına gitmiti. Onun üstüne atlayıp heran boğacakmış gibi duran gözleriyle Shin Hye bakıyordu. Şaşkınlığını dile getirdi;
'' Tenis oynaya bildiğini bilmiyordum''
'' Babam tenisi hep sevmiştir. Ama sağlık sorunları yüzünden asla oynayamadı ve benim oynamamı istedi. Buyüzden 7 yaşımdan beri tenis oynuyorum ama son 1 yıldır hiç oynayamamıştım bu gerçekten iyi geldi.''
'' Öyle mi hangi parayla tenis oynadın ancak bir profesyonelden ders almış olmalısın?''
Shin Hye Miznzy'den gözlerini kaçırarak;
'' Şey komşumuz hah komşumuz zengindi. Üstelik benide çok severdi o yardım etti.''
Minzy onu rezil etmek isterken neredeyse okulda popüler yapmıştı.

So eun yüreğindeki tek taraflı aşkı artık kaldıramayacak hale gelmişti. Odamı aşkını itiraf etmeliydi bilmiyordu. Ama Onew'in Shin Hye'yi sevdiğini bakışlarından, korumasından anlaya biliyordu. İtiraf etmesi ona sadece reddetmenin verdiği acı olacaktı. So Eun sınıfa giderken Onew'i gördü.
'' So Eun?''
Kendisine bağıran Onew'in yanına gitti;
'' Napıyorsun?''
''Sınıfın gürültüsünden sıkıldımda sen napıyorsun?''
'' Sınıfa gidecektimde şey... sana bir şey soracağım?''
'' Tabiki''
'' Eğer birini seviyorsan ona aşkını itiraf etmelimisin?''
'' Bunu benim cevaplamam yanlış olur.''
'' Neden peki?''
So eun cevabını bildiği halde onun ağzındanda duymak istiyordu.
'' İtiraf et desem neye göre demeliyimki daha ben bile itiraf edememişken. Sana itiraf et diyemem. Ama itirafda etme diyemem çünkü bazı şeyler için geç kalmış olabilirsin hayatını pişmanlıklarla yaşamaktansa itiraf etmek daha iyi.''
'' Peki sen neden itiraf etmiyorsun?''
''Sevdiğin kişi seni sadece çocukluk arkadaşı olarak gördümü?''
'' Beni ne olarak gördüğünü bilmiyorum. Belki sadece bir arkadaş kimbilerbilir. Sorunun cevabı onda saklı'' dedi So Eun ona söylediğini belli edercesine sonra devam etti;
'' Başkasını sevemezmisin?''
'' Sen seve bilirmisin ki?''
So Eun bu soruya cevap veremezdi . Zilin çalmasıyla geçiştirmeye çalıştı;
'' Neyse gitmem gerek sonra görüşürüz''
'' Tamam görüşürüz''
İkiside sınıflarına gitmişlerdi So Eun artık emindi. Onew Shin Hye seviyordu ama onun sevgiside karşılıksızdı.Bugünde okul bitmişti. Shin Hye iş aramak için yine sokak sokak geziyordu. Sıcaklığın ve iş bulamamanın bunaltısından dayanamayıp eve gitti.
'' Nerdeydin?''
'' İş arıyordum ama bulamadım''
''Evin kirasını dert etmene gerek yok''
'' Saçmalama ne olursa olsun ödeyeceğim''
'' İlla ödemek istiyorsan yemek hariç evin diğer işlerini yap böylece ödemiş olursun''
'' Eminmisin?''
'' Tabikide hadi şimdi git kirlileri makinaya koy bende yemek yapayım.'
'' Tamam sen bir tanesin ama yinede iş bulacağım''
Shin Hye sevinçten Onew'in yanağını öpmüştü. Shin Hye kirlileri makinaya koymak için gitmişti. Ama Onew dona kalmıştı sevdiği kız onu ilk defa öpmüştü. Dudaklarının yanağında hissetmesi neredeyse kalbinin durmasına neden olacaktı. Shin Hye'nin sesiyle irkildi;
'' Önce beyazlarımı yıkamalıyım?''
'' Farketmez''
Sabah olmuştu ikiside o derin uykularından uyanıp Onew'in yaptığı kahvaltıyı yedikten sonra çıkmışlardı.Okulun hemen yanında Minzy'le karşılaştılar.
'' Günaydın''
Minzy istemeye istemeye '' Günaydın'' demişti.Shin Hye saftı ama Minzy'nin son yaptığından sonra herşeyi anlamıştı. Bunun için onla fazlakonuşmıyor kendisi hakkında birşeyler anlatmıyordu.
So Eun'da arabasından inip yanlarına gitti. Onew önden gidip kızları yanlız bırakmıştı. Minzy'de Shin Hye daha fazla dayanamayıp bir bahane bulup yanlarından ayrılmıştı. So Eun ve Shin Hye okuldan içeriye giriyorlardı. So Eun Shin Hye karşı nefret hissetmiyordu. Tersine onu çok seviyordu. Her nakadar sevdiği adam onu sevsede. Ama bu onun suçu değildi. Üstelik Shin Hye Onew'i sadece arkadaşı olarak görüyordu ve Seung Ho'ya aşıktı. İkili okulun duvarında asılı olan afişe yöneldiler.
'' Bu dane böyle'' dedi Shin Hye.
'' Yarışma''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:10 am

AŞKIN RENGİ

16. Bölüm

Yazar: Hanuel’r.a


'' Bu dane böyle'' dedi Shin Hye.
'' Yarışma''
‘’ Ne yarışması?’’
‘’ Geçen senede yapmışlar. Orda yazıyor zaten nasıl olacağı.’’
Shin Hye afişte yazılanları okuyordu.
‘’ 2 kelime soracağız. Bu kelimelerden birini öğrenciler diğerini de idare belirleyecek. Kelimeleri en iyi şekilde açıklayan 1000 TL’ lik ödül alacak.
Shin Hye buna katılmalıydı. Parayla kira parasını rahatlıkla verebilirdi. İdareye gidip başvurdu. Herkes zengin olduğu için 1000 TL’ yi düşük görüp girmeye değmeyeceğini düşünüyorlardı. Zaten zengin okulunda 1000 TL ‘lik yarışma yapılması çok saçma ama okulda uyulması gereken kurallar ve en az bir kerede olsa yapılacak olan yarışmalar vardı. Yalnız okulun zekisi Seung Ho popülerliğini arttırmak için geçen sene girmiş ve bunu başarmıştı. Bu senede girecekti. Yarışmanın kuralı iki yarışmacının da birbirlerinden haberi olmayacak sadece yarışma günü kiminle yarışacaklarını göreceklerdi.
Derse girmişler öğretmeni dinliyorlardı. Shin Hye’nin telefonuna Onew’den mesaj geldi.
‘’Tenefüste konuşabilir miyiz ? Çok önemli’’
‘’ Tamam okulun arkasına gel’’
‘’ Tamam’’
So Eun Shin Hye’nin birisiyle mesajlaştığını görmüştü. Onew artık daha fazla dayanamıyordu kalbinin her gün sızlaması gün geçtikçe daha da fazla canını yakmaya başlamıştı. O da itiraf etmeliydi artık. Belkide zaman geçtikçe Shin Hye’de Onew’den hoşlanacaktı. Böyle düşüncelerle dersi bitirmişti Onew. Okulun arkasına doğru gitmeye başladı. Shin Hye telefonunu sıranın altında unutmuştu. Oda okulun arkasına doğru yürümeye başladı.
‘’ Shin Hye burdayım’’
Shin Hye onew’in yanına gitti.
‘’ Neymiş bu önemli olan şey?’’
‘’ Şey bunu sana uzun süredir söylemek istiyorum ama cesaret edemiyorum.’’
‘’ Tamam hadi söyle merak ettim şimdi’’
So eun Shin Hye sınıftan çıkınca onun masasına oturup sıranın altında duran Shin Hye’nin telefonunu aldı . Son gelen mesajlara baktı Onew’dendi.
‘’ Ahh ne söyleyecek ona umarım düşündüğüm şey değildir. Yo hayır hayır buna engel olmalıyım.’’
So eun okulun arkasına koşmaya başladı.
‘’ Shin Hye biliyorsun biz çocukluktan beri arkadaşız.’’
‘’ Evet’’
‘’Yani bir çocukluğumuz beraber geçti. Birbirimizi koruduk.’’
‘’ Tamamda ne sonuca varacaksın çabuk söyle teneffüs bitmeden.’’
‘’ Tamam Shin Hye ben…’’
So eun okulun arkasına gelmişti. Onew’i gördüğünde tamda düşündüğü şeyi yapıyordu.
‘’ Shin Hye benn..’’
So eun koşarak yanlarına gitmeye başladı.
‘’ Umarım söylememiştir. Lütfen söylememiş olsun’’
‘’Shin Hye’’
Onew ve Shin Hye So Eun’un sesi ile irkildi.
‘’ Ah nerden çıktı bu ‘’ dedi Onew endişeli bir şekilde.
‘’ Noldu neden koştun?’’
‘’ Şeyy ..’’
So eun çabuk bir yalan bulmalıydı. Anlaşılan henüz söylememişti. Yoksa bu kadar sakin olamazlardı.
‘’ Şey yarışma için müdür seni çağırıyor.’’
‘’ Tamam gidiyorum sen şimdi sakin ol derin derin nefes al bu kadar koşacak ne vardıki?’’
‘’ Önemliymiş galiba birisi söyledi.’’
‘’ Tamam Onew sonra devam etsek olur mu?’’
‘’ Tamam ‘’ dedi hayal kırıklığı ile cesaretini toplamışken söylemeliydi. Yoksa bir daha asla söyleyemezdi. Şimdi ne yapacaktı ki?
Shin Hye müdürün odasına gitti. Kapıyı çalıp içeri girdi.
‘’ Beni çağırmışsınız?’’
‘’Efendim?’’
‘’Beni çağırmışsınız ?’’
‘’ Hayır ben seni çağırmadım. Ama gelmen iyi oldu yarışmaya katılacakmışsın?’’
‘’Evet bir sakınca mı var?’’
‘’ Yo, hayır başarılar umarım kazanırsın.’’
‘’Teşeşşürler.’’
Shin Hye odadan çıktı.
‘’ Off boşuna mı geldim ya tamda Onew önemli bişey söyleyecekken.’’
Koşarak Onew’in yanına gitti. So eun’de sınıfa çıkmıştı.
‘’ Devam ede biliriz.’’
‘’ Neye?’’
‘’ Az önce So Eun’un böldüğü konuşmaya ‘’
‘’ Ha o mu? Önemli değil ya sadece ben senin hep yanındayım diyecektim.’’
‘’ Bunu biliyorum zaten .’’ dedi Shin Hye gülerek . Onew’de ona bakıp gülmek zorunda kaldı her nekadar içinde fırtınalar kopsada.
[ Yarışma Günü]
Seung Ho ve Shin Hye masalara oturmuşlar şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı. Sadece ikisi müracaat etmişti. Müdür gelmiş herkes yerini almıştı.
‘’ Evet çocuklar bildiğiniz gibi bu yarışmayı hersene düzenliyoruz sıkıcı olmasın diye de uzatmıyoruz. Şimdi ilk kelimemizi bildiğiniz gibi sizler belirlediniz bizde ikinci kelimeyi aynı doğrultuda seçtik.İlk önce Seung Ho cevaplıycak sonra Shin Hye . Hzaırmısınız çocukar?’’
‘’ İkisindende ses çıkmamıştı. Müdür sanki ortaokul çocuklarıyla konuşuyordu. Ne hazırmıyızı? Söyle işte kelimeyi de başlasınlar artık.
‘’ Kelimelerimiz geçen senelere göre değişik. İlk kelimemizi söylüyorum AŞK başlaya bilirsin Seung Ho.’’
Seung Ho aşkla ilgili bir şey bilmiyordu ki ne söyleyecekti? Herkesin bildiği klasik duygulardan bahsetmeye başladı.
‘’ Aşk iki kişinin bir birini deli gibi sevmesidir. Beraber vakit geçirmeleri eğlenmeleridir. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak seni seviyorum diye bilmeleridir.’’
Shin Hye seni seviyorum demesine gülmüştü. Bunu farkeden Seung Ho neden güldüğünü sordu.
‘’ Seni seviyorum kelimesini yine basitmiş gibi söyledin.’’
Seung Ho aldırış etmeden devam etti.
‘’ Aşk o ağlarken ağlaya bilmektir. Söyleyeceklerim bu kadar.’’
Seung Ho yerine oturmuştu. Okul Seung Ho’nun düşüncelerini alkışlıyorlardı. Seung Ho aşkın en basit halini anlatmıştı. Ahh pardon aşk asla basit değildir. Seung Ho’da farkındaydı basit anlattığının ama kendisi anlatamıyorsa Shin Hye asla anlatamazdı. Öyle düşünüyordu. Shin Hye ayağa kalktı.
‘’ Aşk hissedebilmektir. Onu gördüğünde aptal aptal gülümseyebilmektir aşk. Kalbinin ritminin değişmesi, nabzının tavan yapması, mantığını susturup kalbi doğrultusunda hareket etmesidir. Yani kimyanızın değişmesidir. Aşk o ağlarken ağlamak değil o ağlarken onu güldürebilmektir.’’
Shin Hye sanki Seung Ho’dan intikam alır gibi onun söylediği sözlerin üstüne çizgi çekip kendisi baştan yazıyordu. Seung Ho’da bunu farkındaydı. Shin Hye devam etti.
‘’ Aşk; seni seviyorum diyememektir. Sevgisini kelimelere dökememektir.. Aşk yağmur altında sevdiğinizle el ele yürümek değildir.’’
Bu kez gülme sırası Seung Ho’daydı. Bunu farkeden Shin Hye ona dönüp neden güldüğünü sordu.
Seung Ho;
‘’ Her kadın sevdiğiyle yağmur altında yürümek ister. Bunu romantik bulurlar. Değil mi kızlar?’’
Salondan ‘’ Evet ‘’ diye sesler geldi. Shin Hye devam etti.
‘’ Aşk; yağmur altında sevdiğinizle el ele yürümek değildir. Aşk ; yağmur altında sevdiğiniz ve çocuğunuzla el ele yürüye bilmektir.’’
Okuldan çığlıklar kapıyordu resmen. Bu cümle bütün okulu etkilemişti. Herkes ‘’ Waow bu harikaydı’’ diyorlardı. Seung Ho’nun söylediği lafı yine gölgede bırakmıştı. Ama Seung Ho dona kalmıştı. Ne olmuştu ona? Yoksa Shin Hye’den etkilenmiş miydi? Bu saçma düşünceleri kafasından atarak ayağa kalktı.
‘’Demek beni gördüğünde bunları düşünüyor ve hissediyorsun’’ dedi sırıtarak. Shin Hye neredeyse kahkaha atmıştı. Herkes ona şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Seung Ho’da dahil.
‘’ Ben tanımadığım Seung Ho’ya aşıktım tanıdığım değil. Söylediğim gibi senin gibi bir hayvandan duygularının olmasını beklemiyorum. Ah pardon hayvanlar bile aşkı hissedebiliyor. Ne tür bir canlı olduğunu sen düşün artık.’’
Seung Ho kalbinin acıdığını hissetmişti. Ama susmuştu. Kendisi bile bilmiyordu neden sustuğunu. Shin Hye tekrar devam etti.
‘’ Aşk psikolojik bir savaştır. Bu savaşı ya kazanırsınız yada kaybedersiniz bu sizin elinizde. Eminim aramızda aşkı tadanlar vardır. İsterseniz onlardan da dinleyelim’’ dedi müdürden izin aldıktan sonra.. Arkadalardan birisi ayağa kalktı. Karanlıktı gözükmüyordu. Spot ışıkları ona doğru yöneldi. Evet bu Onew’di.
‘’Aşk ; o yanındayken bile onu özlemektir.’’
Bunları Shin Hye bakarak söylüyordu ve Shin Hye hariç herkes bunun farkındaydı. So eun’nin canı yanıyordu ama hep yaptığı şeyi yapıp susuyordu. Peki ya Seung Ho o neden Onew’e sinirli bir şekilde bakıyordu? Onew devam etti;
‘’ O yanındayken onun kokusunu, gözlerini, sesini, kalbini özleyebilmektir.’’
Onew ona nefretle bakan Seung Ho’ya baktı ve ağzından şu sözler döküldü;
‘’ Ondan uzak dur !’’
Kimse bir şey anlamamıştı. Kimden uzak duracaktı ki? Müdür araya girdi.
‘’ Evet yeter şimdide 2. Kelime de AŞKIN RENGİ Seung Ho başla’’
Seung Ho kaşlarını kaldırmış müdüre bakıyordu. Bu da ne böyle? Aşkın rengi mi olurdu. Biraz düşündükten sonra kısa bir cümle söyledi;
‘’ Aşkın rengi yoktur.’’
‘’ Shin Hye sıra sende’’
‘’ Evet aşkın herhangi bir rengi yoktur. İnsanların ruh hallerine göre belli olur. Sevdiğiniz kişi ellerinizi tuttuğunda gözlerinizin içine baktığında utanırız aşkın rengi kırmızıdır. Bizi öptüğünde yanaklarımız pembeleşir. Aşkın rengi pembedir. Aşkın rengi beyazdır; Bu ya sizin kefeniniz ya da gelinliğinizdir. Aşkın rengi siyahtır; karşılık bulamadığınızda kalbinizin karanlık köşesine sığınırsınız ve karamsarlık kaplar içinizi ya da bu siyahlık sizin damatlığınızda olabilir.’’ Aşkı ve aşkın rengi en güzel böyle anlatılabilirdi herhalde. Herkes mest olmuş Shin Hye alkışlıyordu. Seung Ho’nun kalp atışları hızlandı nabzı tavan yaptı. Shin Hye’nin söylediği gibi aşk onun kimyasınımı değiştiriyordu?
Yoo Seung Ho kendi duyacağı bir şekilde dudaklarındanşu kelimeler döküldü;
‘’ Aşkın rengi siyah’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Aşkın Rengi Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Rengi   Aşkın Rengi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2012 12:10 am

AŞKIN RENGİ

Yazar: Hanuel'r.a

17. Bölüm

Herkes Shin Hye alkış yağmuruna tutmuştu. Söylediklerinden etkilenmişlerdi. Sıra yarışma sonucuna gelmişti.
'' Evet oylamayı yaptık ikiside gerçekten çok iyi anlattı. Ama birisinin birinci olması gerekiyor.''
Onew, So Eun hatta Seung Ho bile emindi Shin Hye' nin birinci olacağına çünkü ''AŞK'' duygusunu yaşadığı için en güzel şekilde anlatmıştı.
'' Evet çocuklar biraz sessizlik şimdi birinciyi açıklıyorum''
Herkes alkışlayarak elleriyle ritim tutuyordu.
'' Yoo Seung Ho''
Seung Ho şaşırmıştı. Shin Hye'nin kendisinden daha güzel ve içten anlatmasına rağmen o birinci olmuştu. Bu okulun öğrencileri gerçekten iki yüzlü.

Shin Hye'ye oy verenler şaşırmıştı. İtiraz etmeye başladılar. Onew sahneye çıkıp mikrofonu eline alıp öğrencilere döndü.
'' Bu yarışmada en aptalca anlatılanı seçmiyoruz.''
'' Bu bizim kararımız seni ilgilendirmiyor'' dedi kızın biri.
'' Sen ona oy verdin diye o asla seninle çıkmayacak bunu şu aptal kafana sok''
Kız susmuştu. Onew haklıydı. O ne kadar yaranmaya çalışsa da Seung Ho onun varlığını bile hissetmiyordu.
'' Neden adilce seçmiyorsunuz da sırf hiç bir halttan anlamayan şu adamı seçiyorsunuz?''
dedi Onew parmağıyla Seung Ho'yu göstererek.
'' Onew yeter artık'' dedi Shin Hye.
Okulun müdürü olaylara karşı sesini bile çıkartamıyordu. Seung Ho'yu savunsa Shin Hye'nin ailesinden korkuyordu. Onun için en iyisi bir köşeye çekiilp susmaktı.Shin Hye Onew'in elini tutup dışarıya çıkmalarını sağladı.
'' Bir önemi yok boşuna uğraşma''
'' Ama..''
''Tamam artık''
Seung Ho Shin Hye'nin Onew'in elini tuttuğunu görünce sinirlenmişti. Oda onların yanına gitti.
'' Senin ne işin var burda?''
''Bu para senin hakkın''
'' Komik olma haktan duygudan bahsedecek en son kişisin.''
''Ya neden sadece susup parayı almıyorsun''
Onew Shin Hye'nin kolundan tutup sınıfa götürdü. Onunla daha fazla muhattap olmasını istemiyordu. Seung Ho, Onew'in herzaman Shin Hye'yi kendisinden uzaklaştırması canını sıkıyordu.
1 HAFTA SONRA
Beden dersindeydiler. Seong Ho başka yerde Shin Hye başka yerde tenis oynuyorlardı. Seung Ho Shin Hye'ye bakıp içinden;
'' Teknikleri ve vuruşu gerçekten iyi. Hızlı ve asla pes etmeyen biri üstelik bendende iyi. Ayş benden iyi olamaz!''
Zil çalmıştı. Öğrenciler duşa girmek için okula girdiler. Seung Ho duştan çıkıp sınıfa doğru gidiyordu. Koridorda Onew ve Shin Hye gördü.
'' Bu kız nezaman duştan çıktıda onunla konuşuyor. Ayş ne konuşuyorlarda Shin Hye bu kadar gülüyorki?''
Hem gerçekten merak ediyordu hemde Onew'in sürekli Shin Hye'nin yanında olmasına sinir oluyordu.
Shin Hye Seung Ho'ya arkası dönüktü. Ama Onew onu görebiliyordu. Seung Ho hemen yanında duran sınıfın kapısını açıp arkasına saklandı. Şimdi onları rahatlıkla duya biliyordu.
'' Geçen hafta tenisi aldığımda Seung Ho'nun surat ifadesini görmeni isterdim.''
''Eminim morarmıştır aptal. Ama bende bilmiyordum tenis oynadığını''
Seung Ho Onew'in kendisine aptal demesine sinirlenmişti.Evet birisi onu aşağılıyordu ama ilk defa kendisini dizginleyip onları dinlemeye devam etti.
'' Aslında ailem beni gizli gönderdi biliyorsun..''
'' Ah tabi tabi''
Onew Shin Hye'nin sözünü kesmişti. Çünkü Shin Hye'yi onunla birlikte Seung Ho'da dinliyordu. Neredeyse herşeyi öğrenecekti.
'' Akşam yemekte ne istersin Shin Hye?''
'' Oo yemeklerden senden yani?''
'' Tabiki bir anlaşma yapmıştık unuttun mu sen yemek hariç ev işlerini yapacaktın. Doğrusu hamaratta değilsin''
'' Tamam tamam bunu her yerde söyleme tabikide rağmen''
Onew Shin Hye'nin rağmen istediğini biliyordu ama aynı evde kaldıklarını Seung Ho'nunda öğrenmesini istediği için sormuştu.
Seung Ho kısık bir sesle;
'' Ne buda ne demek oluyor? Neden akşam yemeğini beraber yiyorlarki? yoksa..'' dedi endişeli bir şekilde.
Onew sanki Seung Ho'nun sorusunu cevaplamak istercesine konuşuyordu.
'' Benim evde kalmaya başlayalı nezaman oldu Shin Hye? ''
Onew Benim evde kelimesini üstüne basa basa söylemişti.
'' Bilmem okullar açılmadan önceydi 3-4 ay felan oluyor heralde. ''
Seung Ho elini yumruk yapıp kapıya sertçe vurdu. Shin Hye ve sesin geldiği yöne baktı. Ama kimse gözükmüyordu.
'' Bu okulun öğrencileri çocuk sanki ya''
Onew ne olduğunu tahmin edebiliyordu. Bundan keyif almışçasına gülümseyip;
'' Evet bu okulun öğrencileri aptal bir çocuk'' dedi Seung Ho'yu kızdırmak istercesine. Seung Ho daha fazla dayanamayıp burnundan soluyarak sınıfa gitti. Bunu gören Onew'in gülmesi dahada şiddetlenmişti.
'' Neden gülüyorsun?''
''Aptal çocukları sinirlendirmek keyif verdi sadece.''
'' Neyse onu bırakta senin evde kaldığımı kimseye söyleme lütfen. Okulda yanlış anlaşılmak istemem.''
'' Ne ? aa.. şeyy tabi söylemem'' dedi
Shin Hye sınıfına gitti.
'' Eyvahh! N aptım ben ya umarım kimseye söylemez. Yok ya neden söylesinki? '' dedi endişeli bir şekilde saçını karıştırarak.
Seung Ho hızlı bir şekilde masasına oturup onların konuşmalarını hatırlıyordu.
'' Ah ne yapıyorum ya ben banane onlardan''
Bunu yüksek sesle söylemişti Seung Ho bütün sınıf ona bakıyor ne söylediğini anlamaya çalışıyorlardı.
'' Ne bakıyorsunuz dönün önünüze''
Seung Ho bütün ders boyunca yerinde duramamış ya masaya yada sıraya tekme atmıştı. Öğretmen gürültüden ne kadar rahatsız olsada bunu dile getiremiyordu. Sonuçta zengin çocuğuydu. Öğretmenin söylediği tek bir söz okuldan atılmasına neden olabilirdi. Seung Ho zilin çalmasıyla çıktı sınıftan. Onew Shin Hye'nin sınıfına gidip yanına oturmuş yine sohbet ediyorlardı. Seung Ho hızlı hızlı Seung Ho'nun sınıfına doğru gitmeye başladı. Sinirden ne yaptığının bile farkında değildi . Tek düşündüğü şey onların aynı evde kalmasıydı. Sınıftan içeriye girdi. Bütün gözler ona çevrilmişti.Shin Hye'nin sırasına doğru yürümeye başladı.
'' Bakıyorumda yine bitmişsin'' dedi Seung Ho Onew'e.
'' Senin ne işin var burda?''
'' Sen karışma Shin Hye''
'' Aptal.. Bana ismimle hitap edemezsin.''
'' Ya öylemi ne diyeyim sadece soy isminle mi hitap edeyim? O sana hergece ne diye hitap ediyor? Ahh pardon bu okuldan hiç kimse aynı evde kaldığınızı bilmiyor değil mi?

--

Yorum yazin lüten!^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aşkın Rengi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» .~. Aşkın Peşinde .~.
» AŞKIN DANSI
» Askin Logaritmasi
» Aşkın Alevi
» [YARISMA] ~Aşkın Peşinde~

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Devam Eden Hikayeler-
Buraya geçin: