Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Sadece Yanıldım

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Sadece Yanıldım  Empty
MesajKonu: Sadece Yanıldım    Sadece Yanıldım  Icon_minitimePaz Şub. 27, 2011 7:32 pm

Sadece Yanıldım (One-Shot) Gözlerinin
önüne düşen ıslak saçları geriye ittirdi ve derin bir nefes aldı genç
kız. Havlusunu göğüslerinin üzerinden sıkı sıkı bağlamıştı aslında
banyodan çıkmadan önce. Ama havlular hep böyle değiller midir?
Gevşiyordu işte. Sinirle odanın diğer ucuna attı onu. Sonra giyecek bir
şeyler bulmak amacıyla şifonyerine yöneldi. Gümüş rengi
kolu tuttu ve çekmeceyi kendine doğru çekti ama gözü başka bir şeye
takılmıştı. Aynanın yanında takılı duran resime. Saçmaladığını kendi de
biliyordu. Neden ayrıldığı –pardon, tarafından terk edildiği eski
sevgilisinin resmini orada tutmaya devam ediyordu ki? Hiç gitmemiş gibi
mi hissettiriyordu? Kalbi daha mı az acıyordu böyle olunca? “Hayır,”
diye kendi kendine cevap verdi mırıldanarak. Sonra konuşan dudaklarına
baktı. Çatlamışlardı. Gözaltları çökmüştü. Alnında iki tane sivilce
çıkmıştı. Bunalıma giren her genç kıza benziyordu. Hiçbir farkı yoktu.
Halbuki ne kadar da nefret ederdi birilerine benzemekten. Oluyordu
işte... İstemese de oluyordu. Giyeceklerini planlamamıştı,
üzerinde çok düşünmemişti. Kot ve kazak. Makyaj yok. Saçlar arkadan
bağlı ve henüz kurumamışlar. Mavi ayakkabılarının önleri eskimiş.
Alınalı bayağı olmuştu zaten. Montunun cebinde telefon ve paralar.
Paraya ihtiyacı olur muydu? Belki bir kahve içmek isterdi. Apartmanın
merdivenlerini hızla indi. Yüzüne ilkbaharın henüz ısınmamış rüzgarı
vurduğunda yüzünü buruşturdu. Şapkasını giymediği için pişman olmuştu.
Ama geri dönmedi, yürümeye devam etti. Bilinçsizce birkaç sokak gezdi.
Dizleri sızlamaya başlayana kadar da devam edecekti. Sonunda gereksiz
bir yatak çarşafı dükkanının önünde durdu. Vitrinden, karşısında duran
pembe nevresimi seyretti birkaç dakika. Sonra gözü yansımasına takıldı,
daha doğrusu hemen yanındaki yansımaya. Yanında duruyordu.
Aynasındaki ufak resimde değil, hemen yanında. Saçları uzamıştı. Bu
aptal bir şirinlik katmıştı suratına. Elleri cebindeydi. Üzerinde ince
bir tişört vardı, büyük ihtimalle üşüyordu. Kız,
karşısındaki yıldız bir şeyler söylesin diye bekledi. Ama çocuk
ifadesini bile bozmadan öylece ona bakıyordu. Öyleyse konuşmaya
başlaması gereken kişi kızdı. “Bana bunlardan bir tane alacağını söylemiştin.” dedi kız nevresimi göstererek. Gülümsemeye çalışıyordu.Çocuk
burnunu çekti ve etrafa bakındı, ilgisini çekecek bir şeyler arıyormuş
gibi. “Uğraşma,” dedi. “Gülümsemek istemiyorsan, kimse seni zorlamıyor.”“Peki,” dedi kız da itaatkarca. Karşı gelse, içinden geçenleri söylese ağzı yanacakmış gibiydi. Çocuk kıza, kız çarşaflara bakıyordu. Öylece süren sessizliği bozan tekrar kız olmuştu. “Neden geldin ve neden gitmiyorsun?”“Özledim,” dedi çocuk ifadesizce.Kız şimdi gerçekten gülümsemişti. Komikti. “Özlem gidermen bittiğinde haber ver de yoluma gideyim.” Çocuk
da onunla birlikte gülümsedi. Ne kadar iyi tanıyorlardı birbirlerini.
En ufak dudak hareketlerinden bile neyi ima ettiklerini öyle iyi
anlıyorlardı ki... 3 yıl olmuştu karınlarında kelebekleri ilk
hissettiklerinden, kalpleri yerinden çıkacakmış gibi atmaya
başladığından beri. Sinemaya gitmişlerdi, el ele gezmişlerdi, yağmurda
öpüşmüşlerdi, trende uyuyakalmışlardı. Birbirlerini büyütmüşlerdi onlar.
Birbirlerinin değişimlerini izlemişlerdi sessizce. Sonra çocuk
gitmişti. Yapması gereken işleri olduğunu söylemişti. Çocuk
delici gözlerini kızdan alıp tekrar etrafa bakınmaya başladı. “Dört ay
oldu.” Sonra düşünüp kendi kendini onayladı. “Evet, yaklaşık dört ay.
Hala üzülüyor musun? Eminim resmim aynada hala duruyordur.”“Lee Donghae!” diye haykırdı kız. “Kendini ne zannediyorsun sen?”Çocuk bir saniyeliğine gülümsedi. “Tahmin etmiştim.” Daha
çok rezil olmamak için arkasını döndü kız. Olabildiğince hızla yürümeye
başladı, ama omzundan yakalandı ve sıcak bir göğüse yaslanmış olarak
buldu kendini. Ne olduğunun farkına varır varmaz da ittirdi bedeni. “Ne
yapıyorsun? Uzak dur benden!” Ellerini indirmedi. Kendini koruduğunu
zannediyordu. Az önceki parfüm kokusu ise burnunu yakıyordu. Bu kadar
özleyebileceğini düşünmemişti hiç. Ağlama krizleriyle uyandığı geceler,
yüksek ateşten hastanede yattığı zamanlar, bir de iki kap dondurmayı bir
oturuşta yediği zamanlar dışında. Sessizlik geri
gelmişti. Kız bu sefer konuşmaya başlamayacaktı. Gerekirse akşama kadar
bekleyecekti ama konuşmayacaktı işte. Çocuk da bekliyordu. Ne yapması
gerektiğini bilmiyordu belki de. Birkaç derin nefes aldı. Sonunda
gözlerini kapattı. “Ben de,” dedi neredeyse fısıltı halinde. “Ben de hala üzülüyorum.” Kız
ellerini yavaşça ama temkinlice indirdi. Duyduklarının doğruluğunu
tartıyor gibiydi. Tekrar rüya mı görüyordu? Çocuğun hala açılmamış
gözlerine baktı merakla. Dalga geçiyordu, değil mi? “Resmini hala aynamda tutuyorum. Çocuklar benimle dalga geçiyorlar. Ama kimse dokunamaz ona, merak etme.” “Hah,
ne şaka ama!” dedi kız ifadesizce. “Bu kadar yolu ne kadar üzüldüğümü
görmek için geldiysen, şimdi geri dön. Çünkü burada işine yaracak hiçbir
şey kalmadı.”“Ne demek-” dedi çocuk ama cümlesini tamamlayamadı. Kız kahkaha atmaya başlamıştı.“Resmin
durmuyor. Neden durmalı? Menejerin beni arayıp tehdit ettiğinde, sen
artık beni sevmediğini söylediğinde, gazetelerde ayrıldığımız
yazıldığında atılmayı hak etmedi mi sence?” Kollarını iki yana açtı.
“İstiyorsan gel sarıl. Birkaç dakika içinde gazeteciler de gelir
fotoğraflarımızı çekerler. Hayranlarından gelen nefret mektuplarına
katlanırım. Birkaç ay daha işsiz oturmaya katlanırım. Şirketinin yoluma
koyacağı taşlara katlanırım. Yeter ki bir daha asla karşıma çıkma.” Çocuk,
beklediği cümleler bunlarmış gibi bakıyordu. “İstediğin olmayacak,”
dedi sakince. “Çünkü yüzümü her gün göreceksin. Bir daha aynı hatayı
yapacağımı mı zannediyorsun? Bir daha seni yanımdan ayıracağımı mı
zannediyorsun? Ne zamandır bu kadar aptalsın?” Kız şimdi ne yapacağını bilemiyordu. Kollarını indirmişti. Yeri seyrediyordu. Çocuk
bir adım yaklaştı. “Ne düşündükleri umrumda değil. Ne yapmak
istedikleri umrumda değil. Umrumda olan tek şey sensin. Seni sevmekten
asla vazgeçmedim. Sadece yanıldım. Ama artık bir uykusuz gece daha
istemiyorum. Anlıyor musun beni?” Cevabını beklemeden
kendine çekti kızı. Tekrar sıkıca sarılıyordu. Ama bu sefer az
öncekinden biraz daha farklıydı. Tişörtü ıslanıyordu. Kız ağlıyordu. ---Hikayeyi soru işaretleriyle bitirmek istedim ve sanırım başardım. Very Happy Gökçe Özkan Sadece Yanıldım  181534_139224039473994_137172089679189_240903_2387640_n
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sadece Yanıldım
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sadece Bir Öpücük
» [YARIŞMA] Sadece Mutlu Ol
» Yanilmiyorsun, Hoslanmadim... Sadece Sevdim

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: