Yanilmiyorsun, Hoslanmadim... Sadece Sevdim

YANILMIYORSUN, HOŞLANMADIM. SADECE SEVDİM... -ONE-SHOT- yazan: merve kütlekarakterler: he-ran, en yakın arkadaşı yoona,eski sevgilisi tae wook ve he-ran'ın anne ve babasıtürü: dram hakim o gün bulutlu ama bir o kadar güzel bir hava hakimdi pusan'a. ''keşke yağmur yağsa'' diye geçirdi he-ran.''neden hep keşkeleri kullanıyorum ki bu defa olacak demeliyim. bugün yağmur ya-ğa-cak.''''ne düşünüyorsun öyle?'' dedi en yakın arkadaşı yoona.''yağmur yağacak diyorum.''''bu havada?'' dedi alaycıı bir tavırla yoona.''neden olamaz mı?''''olamaz. baksana bu yağmur getiren bulutlardan değil. ayrıca meteorolojide bugün yağacağını söylemedi.''''çok istersen olur ama''''isteyip de ne yapacaksın kızım,zaten yanında şemsiyen de yok.''''şemsiye isteyen kim?''''şemsiyesiz ıslanırsın ama''''ihanet yağmurun da ıslanmaktan iyidir, öyle değil mi?''''gene duygusala bağladın.''''ne yapayım unutamıyorum. nereye baksam o sanki''''unutmak bu kadar mı zor?''''en az şimdi şakır şakır yağmurun yağması kadar. neden hep zor olanı ister kalp?''''hemen ulaşabileceği hep 2. plandadır. çünkü o çantada kekliktir. öyle ya da böyle alabilecektir onu.''''sanırım haklısın'' dedi he-ran.''sanırım mı? kesinlikle haklıyım.'' gözlerini
alabildiğine uzak diyarlara dikmiş, öylece bakıyordu. düşünmüyordu bir
şey ama bakıyordu ve düşünceli gibi duruyordu. sadece duruyordu.
düşünmüyordu. görünen her zaman doğru olamazdı değil mi? birine
bakarsın, çok rengarenk giyinir ama iç dünyasına bakarsın tektir iç
dünyası. tabi ona da renk denilebilirse. neden mi; çünkü siyah bir renk
değildir.... ellerinin üşüdüğünü fark etti.ikisini birleştirdi ve ısıtmaya çalıştı. kendini yine düşüncelerden alamamıştı ''şimdi
o olsa elimi ısıtmama gerek mi vardı? hayır. çünkü o olunca hiç
üşümeyecktim ki. onun varlığı adeta bir küresel ısınma gibiydi. içimi
yakıyor, geçiyordu. yokluğu yine küresel ısınma gibiydi. bu defa
kışlarını çok soğuk geçirten bir küresel ısınma...'' düşüncelerini bu defa annesi böldü: ''he-ran, kızım, hadi alış-verişe''''tamam, geliyorum.'' bu
annesini anlamakta çok güçlük geçiyordu. neden her alış-verişe o
gitmeliydi ki? bir kerecik olsun annesi gidiversin, ölecek miydi sanki? ''neyse''
diye düşündü. ''biraz daha böyle düşünürsem odadan hiç çıkamayacağım.
hem iyi tarafından bakmalıyım. kafamı dağıtmış olurum, kötü mü?'' yatağından
kalkıp kapıya doğru yöneldi. bu esna da kırmızı şirin tokasıyla saçını
at kuyruğu yapmış, kendi boyunun yarındaki biricik ayıcığa bir öpücük
göndermiş ve yüzüne kocaman bir gülümseme kondurarak odasından
çıkmıştı. ayıcığı... ilk hediyesiydi. onu tanıdığını düşünüyordu. ama
sevdiğini neden bir türlü düşünememişti? boşuna demiyorlardı 'birinin
senden ne kadar uzaklaşmasını istersen onu o kadar sev' diye. sevmişti.
evet sevmişti, hoşlanmamıştı. annesi:''umarım ki 2012'ye yanıma gelirsin. bbir kız mı doğurdum yoksa bir kaplumbağa mı hiçbir fikrim yok.''''ben de bir anneden mi yoksa dırdır makinesinden mi doğdum, inan hiçbir fikrim yok.''''1.si tereciye tere satılmaz. 2. anneyle öyle konuşulmaz.''''hmm, unutmuşum. siz anneydiniz değil mi?''''seni gidi seni. dil pabuç kadar maşallah. sen hiç uğraşma kızım direk olarak avukat ol. bu dille bol bol dava alırsın.''''inanamıyorum, biricik anneciğim bana iltifat mı etti yoksa ''' annesi, he-ran'ın eline bir kağıt sıkıştırarak:''al bu liste. hepsini tam yazdığım gibi al.''''ben yazamadığın gibi almayı düşünüyordum zaten''''intihar sebebim olacaksın. bu neydi şimdi espri falan mı?''''anneciğim bizim oralar da buna espri diyorlar.''''ben
şimdi gösteririm sana sizin oraları'' der demez ayağındaki pembiş
terliğini kaptığı gibi çıkartıp he-ran'a attı. he-ran böyle bir
tepkimeye hazırlıklı olduğu için hemen başını eğmiş ve terlikle son anda
kanka olmaktan kurtulmuştu. ''ah anneciğim, unutma ki
seni artık tahmin edmeyeceğin kadar çok tanıyorum. muck'' diyerek diğer
terliği çıkaramadan yılbaşında asıp hala çıkardığı süsün altında geçip
kapıdan çıktı. arkadaşı yoona o ana kadar anne-kız arasına girmemek
için susmuştu ama bu defa konuştu: ''biliyorsunuz olanları. kendini böyle normal gözüktürmeye ve mutlu etmeye çalışıyor.'' anne, bu duyarlı arkadaş karşısında gözlerini kırpmış ve''biliyorum'' diyebilmişti. ''ya! yoona, hadi akşam olmadan dönmemiz gerekiyor. ayrıca ıslanmak istemiyorsan şemsiye getir ''''yağmayacak bir yağmur için mi?''''sus ve dinle gökyüzünü'' o an 3'ü de susmuş, bir şeylere kulak kesilmişlerdi. hafif sesler geliyordu. ne yani şimdi yağmur yağıyordu? ''şaka gibi'' dedi yoona.''çok iste '' dedi he-ran.''çok iste...'' diye mırıldandı yoona. ''anne bir de bana diyorsun, ya yoona gibi olsaydım?'' biraz bekledi... ''e hadi ama''''tamam tamam geliyorum''dedi ve alelacele gökyüzü mavisi konversini giyip kendini he-ran ile dışarı attı. ***alış-veriş merkezi*** ''aish, inanamıyorum ya! markaların paketlerinin renklerini bile yazmış bu defa. yemin ediyorum bu kadın benim annem ''''hahha, daha önce şüpheli miydin?'''' bilmem '' şunu,
bunu, onu derken artık alış-veriş bitmiş ve eve döneceklerdi. ıslak,
buram buram toprak kokan bir yol.. sanki onları kendine çağırıyordu.''yoona, biliyor musun?''''evet''''neyi''''elinde şu an poşetler olmasa, toprağa yapışacağını''''hey dostum. beyinlerimiz aynı çalışıyordu''''kısmen ama kesinlikle benim beynim seninkine bin basar''''sen öyle zannet canım.''''ben zannetmem, bilirim.''''öyle olsun bakalım.'' bir
kaç adım daha atmış mıydı ki? sanırım hayır. yakışıklı, uzun boylu,
üzerinde sade ve mor bir sweet olan, pantolonu gayet sportif ve güzel,
saçlarını dikmiş, sevimli bir genç oğlana çarptı. yağmurlu bir günde
yere düşmek... üzeri mahvolmuştu. aldıkları birtakım şey döküldü. ama
yine de özür dilemeliydi. çünkü bu onun hatasıydı. ''özür di-'' o an dönüp yüzüne baktığında bir ay önce ayrıldığı tae wook olduğunu gördü. ama bu özür dilemesine engel değildi. ''özür dilerim''''önemli değil'' sakince
ayağa kalktı ve -ne kadar eski sevgilisi de olsa- saygıdan eğildi.
yere düşenleri toplamaya başladı. odun eski seviglisi eğilmişti. lafta
toplamak için ama eline bir şey bile almadı. neyseki arkadaşı yoona
ona yardım ediyordu. sanki hiçbir şey olmamış, onca şeyler yaşanmamış
gibi: ''benden hoşlanmadın mı?'' dedi. he-ran içinden'hep böyle odun muydun? bunu bile anlayamamış. gerçekten tanımamışım sanırsam.' ''hoşlanmadın, yanılmıyorum değil mii?'' dedi cevap vermeyince.''evet, yanılmıyorsun. senden hoşlanmadım. sadece sevdim. aslında sevmek de denemez. aşk demek daha olur değil mi?''''he-ran'' dedi yoona. çünkü arkadaşın üzüldüğünü ve her ne kadar gözyaşlarını o an için fark edemese de ağlayacağını biliyordu.''he-ran, hadi bitti. gidelim'' yaşlı
gözlerinden dolayı önünü göremeyen he-ran, hala bir şey varmış gibi
elini sürekli yere atıyordu. ama sonuç aynı: boş dönen bir el...ama
son sefer öyle olmadı. eli tae wook'un eline değdi ama tıpkı elinin
sıcak suya değdiğinde gelişen reflex gibi çekti elini. artık onun için
sıcak bir suydu. tıpkı annesinin ona küçükken dediği gibi o bir 'cıs'' o
bir 'pis' ti. yaşlı gözlerini de alıp yürüdü. arkasına
bakmaksızın, ıslak sokakta biricik can dostuyla yürüdü. hava giderek
kötüleşerek yağmur artmaya başlamıştı. yağmura teşekkür ediyordu
içinden. ne de olsa gözyaşlarını da alıp götürüyordu... bir bank bulup, hiç ıslak olduğunu düşünmeksizin oturdu. tkerar gözlerini sildi ve arkadaşına: ''benden sonra kendine iyi bak olur mu?''''saçmalama, topla biraz kendini. ve hadi let's go yapalım^^''''senin
gibi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım. her şey için kocaman bir
'teşekkür ederim' '' dedi ve arkadaşına sanki bir daha hiç
görüşmeyecekmiş gibi sımsıkı sarıldı. ***eve varırlar**** ''aldıklarımız bunlar. yolda bir talihsizlik yaşadım o yüzden böyle oldu. idare ededur ''''tamam bakalım. bugün hava kötü olduğu için affedildin.'' ''
anneeem '' dedi ve annesi sımsıkı sarıldı ve yanağına muazzam bir
öpücük kondurdu. annesini bırakıp eve yenice giren babasına sımsıkı
sarıldı. ''seni çok özledim babacığım.'' ve yine kocaman bir öpücük. ''of
çok öptüm, ççok yoruldum. şimdi gidip bir banyo yapayım da
rahatlayayım. ama geç çıkarım biraz'' dedi ve üzerinde büyük büyük ''AJA
AJA HWAİTİNG'' yazan kapısından girip bir kaç dakikalığına da olsa çok
sevdiği ev terliklerini giydi. elbiselerini hazırladı ve ayıcığına
kucağına alıp sarıldı.'bye bye, biriciğim' dedi ve ayıcığını bırakıp banyoya yollandı. banyoya girdi. ****** 3 saat sonra***** uzun süre banyodan çıkmayan hee-ran'ı merka eden ailesi ve arkadaşı banyoya gitti.''he-ran iyi misin?'' dedi annesi''ses ver bize tatlım'' dedi babası''he-ran, bizi bırakma.'' annesi:''neden böyle dedin kızım? ağzından yyel alsın. kötü şeyler düşünme.''''benden sonra kendine iyi bak dedi ve 'çok iste, olur demişti' onun en çok istediği şey ölmekti...'' babası bu duydukları karşısında kapıyı kırdı ve banyoya girdiler.-gördükleri manzara-yerde kan kırmızısı renkte bir kırmızı... bir de uttanmaksızın 'çok ite' yazısını oluşturmuşlardı. orasına burasına kan damlamış bembeyaz bir kağıt. üzerine''benden sonra kendinize iyi bakın' ve küvette cansızca yatan üzerinde en sevdiği tweety t-shirt'ü ile en sevdiği eşofmanıyla, kırmızı başlığı ile he-ran...küvette,
yanı başında, tae wook'un resmi ve üzerine gözyaşlarıyla yazdığı
'yanılmıyorsun, senden hoşlanmadım. sadece sevdim. sarangæ tae wook'
yazısı... ve bir avuç dolusu gözyaşı... ~~nasıl güzel mi? her hikaye mutlu sonla bitecek değil ya ...~~