Kalbimi Istiyorum

Kalbimi İstiyorum..!
Tür: Romantik
Oyuncular: Su Dae, Lee Hong Ki
Yazar: Ebrar Kuran

Hong
Ki yine kendini Su Dae’nin kapısında buldu. Neden bilmiyordu, belki de
Su Dae üç gündür dışarı çıkmadığı içindi. Su Dae’nin ne zaman kapısı
açılsa saniyeler sonra Hong Ki de kapısını açıp Su Dae’yi görmek için
dışarı çıkıyormuş gibi yapıyordu bazen de gözünü kapının deliğine
yapıştırıp güzel kızın kuğu gibi süzülüşünü izliyordu. Hong Ki hiç
tereddüt etmeden zile basıp beklemeye başladı. Su Dae kapının
çalmasıylairkilip okuduğu aşk kitabını ahşap masanın üstüne bırakıp
kapıya yöneldi. Kapının deliğine tekrar tekrar bakan güzel kız bir
yandan üstündekileri çekiştiriyor bir yandan da parmaklarını saçlarının
arsından geçirerek taramaya çalışıyordu. Zilin ikinci kez çalmasıyla
kapıyı açan güzel kız, karşısındaki sevimli çocuğa bakıyordu. Su Dae’nin
çikolata gözlerinin içinde kaybolan sevimli çocuk, Su Dae’nin boğazını
temizlemesiyle kendine geldi. Neden geldiğini düşünmeyen Hong Ki
suratındaki şapşal ifadenin farkında değildi. “Ben.Şey. Ben geldim
çünkü. Ben şey yapmaya geldim. Tuz istemeye geldim evet,evet. Ben ramen
için tuz istemeye geldim. Şey, evet tuz istiyorum.”
Kendiyle gurur
duyan Hong Ki, yüzündeki şapşal ifadeyi fark edip suratına güzel
gülümsemesini yerleştirdi. Elinde küçük kabın içinde tuzla geri gelen Su
Dae, tuzu Hong Ki’ye uzattı ardından kapıyı kapattı.

Kapını
kapanmasıyla kendine gelen genç çocuk karnındaki garipliği fark edip
kendi kendine konuşmaya başladı. “Salak Hong Ki, salak. Of, karnımda bir
şeyler kımıldanıyor. İçimde kelebekler uçuyor. Hep onun güzel suratına
bakarken ağzımı açık unutuyorum, içime tırtıl kaçıyor kesin hatta içimde
uçuşanlarda kelebek halidir. Çok korkuyorum, acaba kusmayı denersem
çıkarlar mı?” Kendini koltuğa bırakan sevimli çocuk içindeki kelebekleri
unutma kararı aldı. Kapıyı kapatıp sırtını kapıya dayayan Su Dae de
Hong Ki gibi kendi kendine konuşuyor, konuşurken de kollarını ve
kalçasını deli gibi sallıyordu.
“Oppam benden tuz istedi. Oppam
benden tuz istedi. Hala inanamıyorum oppam benden rameni için tuz ist-“
Deli gibi oynamayı bırakıp ellerini beline koyan güzel kız, gözlerini
kısıp düşünürken zilin çalmasıyla yerlerde ödünü aramaya başladı,
bulamayınca kapıyı açmaya karar verdi.

Kendisine otuz iki
dişini gösteren kıza bakarken yine ağzını açtığını fark eden Hong Ki
ağzını kapatıp suratına ‘Bakın bana ben çok sevimliyim.’ diyen ifadesini
yerleştirdi. Karşısında Hong Ki’yi gören güzel kız, kapıyı sevimli
çocuğun suratına kapadı. Ne yaptığını anlayınca, kalbine susmasını
söyleyerek kapıyı açtı. Hong Ki kapının açılmasıyla içine bir şey
kaçmasın diye ağzını kapattı ama ağzı kapalıyken konuşamayacağını
anladı. “Ben yanlış şey istemişim. Şeker istiyorum.” Hong Ki doğru
seçimi yapıp şeker istedi. Bir zamanlar birbirine aşık olan güneş ve ay,
tanrılar tarafından lanetlendi. Biri gökyüzünü aydınlatıp aşıklara yol
gösterirken diğeri aşıkları gecenin karanlığında sarmalayıp tanrıların
lanetinden koruyordu ama Hong Ki biliyordu gecenin karanlığı onları
koruyamamıştı. Bir kağıdın iki yüzü gibi hep beraberlerdi ama
buluşamıyorlardı. Genç çocuk, güzel kıza sarılmak güneş ve ay buluşana
kadar bırakmak istemiyordu. Su Dae şekeri uzatırken elleri birbirine
değmesiyle ikiside vücudunda kelebekleri hissetti. Su Dae şokun
etkisiyle kapıyı kapatıp yine kapıya yaslandı amakalbi söz dinlemiyordu.
Hong Ki tekrar kendi kendine konuşmaya başladı. “Kesinliklekusmayı
denemeliyim.” Zilin tekrar çalmasıyla hızla kapıyı açan Su Dae biranda
kendini Hong Ki’nin kollarında buldu. Hong Ki sıkıca kavrağı kızın
saçlarına başını gömdü, sesi titriyordu onu her gördüğünde kalbinin
titrediği gibi. “Kalbimi geri istiyorum…” Su Dae’nin gözlerinde süzülen
iki damla yaş vardı. Biri güneş diğeri ay, ki aşık güzel kızın çenesinde
buluşup gökyüzünü birlikte süsledi…