Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Melegim Beni Unutma

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Melegim Beni Unutma Empty
MesajKonu: Melegim Beni Unutma   Melegim Beni Unutma Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 4:27 pm

Hikayenin Adı: Meleğim, Beni UnutmaHikayenin Türü: Dram, AileYazan: He-ran ParkYayınlayan Admin: ~Cheonsa Yu
jin, küçük ama çok akıllı bir kızdı. Adeta bir büyük gibi düşünür ve
öyle hareket ederdi. Ailesinin -daha doğrusu annesinin- maddi durumu pek
iyi değildi ama aile içinde gayet iyiydiler. Çok iyi bir anne-evlat
ilişkisi vardı. Yu jin, annesine her konuda yardımcı olmaya çalışıyordu.
Daha fazla değil, 5 yaşındaydı ve babası yoktu. Diğerlerini bir babası
varken onun yoktu... Gerçekten, küçük bir yürekten beklenmeyecek kadar
büyük şeyler söylüyordu. Yu jin, komuşusunun vermiş olduğu
küçük resim defterini aldı ve annesinin yanına odaya gitti. Zaten tek
odalıydı evleri. Kapının önünde bulduğu kalemi ile resim yapmaya
başladı. O dönemde neredeyse her çocuğun resminde, evin içine yaptığı
bir ampul olurdu fakat bu sefer Yu jin, o ampulü çizmedi. Elindeki Yu
jin'e bu kış daha az üşümesi için örmeye başladığı örgüsünü örüyordu.
Bir aralık kızının resmine baktı. İlgili anne, kızının resminde bu defa o
ampulü görmeyince nedenini sordu. "Evin içinde neden ampul yok, anneciğim?" dedi genç kadın."Dışarıdan
ampulü nasıl görebiliriz, anne? Ben görmüyorum. Öyleyse resmimde de
olmamalı. Öyle değil mi?" dedi Yu jin. Annesi bu cevap karşısında
şaşırmıştı. Bir o kadar da kızının bu zekice düşüncesi karşısında
duygulanmıştı. Kızı konuşmasına devam etti:"Ayrıca, yaptığım her
ampul hep yanıyor. Gündüz kim ampulü yakar? Hem onu yakmak enerji
israfı, değil mi anneciğim? Bu dünya bizim. Böyle şeylere dikkat
etmeliyiz." Genç anne, duyduklarına inanamıyordu.Bu sözler
gerçekten, meleğinin ağzından mı dökülmüştü? Küçük bir yüreğin neler
diyebileceğini, neler yapabileceğini genç kadın; her gün biraz daha iyi
anlıyordu. Bu meleğini nasıl bırakabileceğini hala bilmiyordu. Kızına,
onun hak ettiği kadar iyi bakamadığını düşünüyordu. Şu tek odalı evde,
ısınacak ne bir doğal gazları ne de bir sobaları vardı. sadece
ısınacakları sevgileri vardı. Her kış kat kat örtünün, yorganın altında
birbirlerine sımsıkı sarılarak uyuyorlardı. Anne, hasretle kızına sarıldı ve onu başından öptü."Yavrum
benim." dedi. Böyle içten söylenmiş bir söz ancak ve ancak bir annenin o
muhteşem dilinden dökülebilirdi. Yu jin de annesine sarıldı ve öptü.
Daha sonra ise resmine geri döndü. ***** Resmin
ibitiren küçük Yu jin, yorulmuştu. Zaten artık yatma vakti de gelmişti.
Yere serdikleri yorgana (Koreliler'deki döşekten çok yorgana benziyor
da onun için öyle dedim.) doğru gitti ve üzerine yattı. Annesi de onun
üzerini örttü birkaç kaç battaniye ve yorgan ile.Kızının alnına
kondurduğu masum bir buse ile "İyi geceler, meleğim." dedi. Odanın bir
köşesine gidip her günki gibi Tanrı'ya dua etmeye başladı. "Tanrım,
sen bizi kötülüklerden koru ve bizi ayırma. Kızıma hak ettiği gibi bir
hayat yaşat. Amin." dedi ve o da kızının yanına sokuldu ve ona sımsıkı
sarıldı. **** Kış **** Soğuklar
iyice baş göstermişti. Genç anne, ne yapacağını bilmiyordu. Daha önce
bir şekilde geçiyordu ama bu defaki kış hepsinden çetindi. Kızı
kollarında tirtir titriyordu. Gözyaşlarını zor tutuyordu. Kızının bu
halini görmek yüreğini dağlıyordu.Bu küçücük beden, bu küçücük
yürek bu hayatı hak etmiyordu. Yüreğini dağlamak pahasına da olsa
kızını, kızını o zengin aileye verecekti. Kızı daha iyi bir hayat
yaşamalıydı onun için."Hadi kızım, sen resim yap. Ben komşuya kadar gidip geliyorum." dedi.Bu düşünceler içinde kalktı ve komşusuna gitti. Giderek hızlanan adımlarıyla komşunun evinin kapısına geldi."Tık, tık, tık." Genç anne kapıyı 3 kere çaldıktan sonra kapı açıldı."Buyur." dedi komşusu."Şey... Ben.. Hani sen demiştin ya bir aile var diye." dedi genç anne. Kadın zaten bu kadarından anlamıştı anlayacağını."Evet, yoksa kabul mü ediyorsun?" dedi komşusu heyecanla."Evet.
Bugün gece götürsünler. Anlamasın yavrum. Gece uyurken götürsünler."
dedi genç anne. Daha önce hiçbir söz bu kadar yaralamamıştı
kalbini.Keşke yüreğine ateş bastırsalardı da yavrusundan kopmasaydı.
Kalbini, vücudundan ayırsalardı da keşke yavrusunu ayırmasalardı. Bir
candı onun için kızı. Ayrılmak, cehennmedi ama yapmalıydı. Yapmak
zorundaydı. Kızı, daha iyi bir yaşamı hak ediyordu çünkü... Akan gözyaşlarını ellinin tersiyle silen anne, yavaş yavaş evine gitti. Her tarafı çatlak evinin kapısından girdi.Peki şimdi yavrusunun, meleğinin yüzüne nasıl bakacaktı? Başını kaldırmadan yürüyen anne, kızına sarıldı anne."Hadi
anneciğim, resmini bitir. Birazdan yemek yiyeceğiz." dedi anne ve
odanın diğerr köşesindeki ocakta ısınan yemeğe doğru gitti. Akmaya devam
eden gözyaşlarını sildi. Başını yukarı doğru kaldırdı ve içinden
"Ağlamamalısın." dedi. Tamamen ısınan yemeğin altını kapattı ve tabağa
koydu. Küçük bir tepsiye koyduğu çanak ve bir bardak suyu kızının önüne
koydu."Haydi ye." dedi. Yu jin, büyük bir iştahla yedi. Annesi ise kızını doya doya seyretmek istiyordu. Onun için tabaktakilere dokunmadı bile."Anne, sen de ye. Daha sonra hastalanırsın bak." dedi küçük ,sevimli Yu jin."Yok kızım. Sen ye." dedi annesi ve kızını izlemeye devam etti. Kızı, yemeği bitirdi ve tekrar resim yapmaya başladı. Bulaşıkları bir kere koydu ve kızının yanına gidip"Gel.
Bu akşam da resim yapıverme. Birlikte yatağın içinde duralım." diye
önerdi kızına. Kızı ise annesini hiç kırmadı ve hemen annesinin
kollarına atıldı. "Annem." dedi küçük kız sevgiyle."Meleğim." diye karşılık verdi annesi."Ben evlenince seninle aynı evde yaşayacağım." dedi küçük."Olmaz. Eşinle yaşayacaksın." dedi anne."Hayır,
ben seninle de onunla da yaşayacağım. Hem sen, beni bırakmadın; ben de
seni bırakmayağım." dedi küçük, başını kaldırdı ve annesine baktı. Annenin
kulağında "Sen, beni bırakmadın; ben de seni bırakmayağım." sözü
çınlıyordu. Bırakmamıştı ama henüz. Gözyaşlarına hakim olmamamıştı.
Neyseki kızı başını önüne çevirmişti de onun gözyaşlarını görmemişti.
Anne, duvarda asılı duran eski saate baktı. Nerdeyse gece olacaktı.
Gözlerine inanmak istemiyordu. Çünkü sanki daha biraz önce öğlendi. Ne
çabuk geçmişti vakit. Kollarındaki kızına baktı. Uyumuştu."Özür
dilerim meleğim. Özür dilerim." Gözyaşları bir yağmur olup kalbine doğru
akıyordu. "Yeni hayatında mutlu ol, birtanem." demesiyle kapı çalmıştı."Tık,tık,
tık." Bu sesler kapı sesi değil de bir ölüm fermanı gibi gelmişti genç
anneye. Yavaş yavaş, kızını rahatsız etmeden kalktı ve kapıya yöneldi.
Gelen kızının yeni ailesiydi."Merhaba." dedi kadın ve adam güler bir yüzle."Merhaba ama kısık sesle konuşun. Meleğim uyuyor. Onu uyandırmayın." dedi genç anne."Peki.
O zman hemen alıp gidelim biz." dedi adam ve içeriye girip yorganın
içinde yatan küçük masum çocuğu kucağına aldı. Gözyaşlarını tutamayan
genç anneye kadın "Üzülmeyin demeyeceğim. Çünkü yersiz olacağını
biliyorum. Ama şundan emin olun, kızınıza prensesler gibi bakacağız."
dedi. Arabay doğru giden eşinden dolayı lafını kısa kesti ve
"Hoşçakalın." dedi. Genç anne, yere diz çökmüş, hıçkıra
hıçkıra, bağıra bağıra ağlıyor, feryat ediyordu. Ağzından çıkan tek söz
"Meleğim, beni unutma." olmuştu. Sese gelen komşusu, genç
anneyi kaldırdı ve evine götürdü ve evinde acısıyla baş başa bıraktı
onu. Anne ağlıyor, feryat ediyor ama sadece " Meleğim, beni unutma."
diyordu. ***_____*** Aradan günler geçti.
Artık zengin bir aile ile birlikte yaşayan Yu jin, kreşe başlamıştı. O
gün herkese ne olmak istediğini soran öğretmen, Yu jin'e de ne olmak
istediğini sordu. Aldığı cevap öğretmeni şaşırttı. Ve iliklerine kadar
işledi. "İlk önce insan, sonra da annemin kızı olmak
istiyorum. Annemin kızı olmak istiyorum. Bana kalpten 'meleğim' bile
demeyen kalbime yabancı bir kadının değil, annemin kızı olmak
istiyorum."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Melegim Beni Unutma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Koruyucu Meleğim
» İnatçı Meleğim..
» [YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: