Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 [YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

[YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim Empty
MesajKonu: [YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim   [YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim Icon_minitimeCuma Haz. 03, 2011 6:16 pm

Yazar: Ayşe Tuğçe Albakır Kurtarıcı Meleğim Oyuncular:
Choi Min Seo, Kim Hyun Joong, Park Jung Min, Heo Young Seang, Kim Kyu
Joong, Kim Hyung Joon, Geum Young, Mr. Park, Mrs. Kim [25 Mayıs 2011] Raporun
başındaki “Ventriküler Septal Defekt” yazısını okudu. Yenidoğan
kliniğinden sevk edilen hastanın başındaydı. Bir aylık çok şirin bir kız
bebekti hastası ve hocası ameliyatta olduğu için hasta vizitini tek
başına tamamlıyordu Min Seo. Kendisine endişeyle bakan gencecik anne ve
babaya gülümsedi. “Kızınızın durumunu biliyorsunuz, kalbi
delik. İyi bakılması gerekiyor. Kalbindeki delik küçük, iki üç yılda
kapanabilecek türden. Ağlarken morarması bir yıla kadar geçecektir.
Yaşıtlarına göre çabuk yorulabilir, hastalanabilir. İlaçlarını ihmal
etmeyin. Bir sonraki muayeneyi altı ay sonraya yazıyorum. Eğer durumu
stabil kalırsa senede bir kontrole getirirsiniz. Geçmiş olsun…” Rapor
dosyasını hastanın ayak ucuna koyan Min Seo, çağrı cihazının sesiyle
irkildi. Çağrı acildendi, koşarak acile indi. Acil servisin deneyimli
hemşiresine soran gözlerle baktığında, Mrs. Kim durumu aktardı. “Beş
kişi trafik kazası geçirmiş. İkisinin durumu ağır, acil
ameliyathanesini hazırlıyorlar. Diğer üçü ayakta tedavi edilecek. Başka
bilgi yok.”“Mr. Park ameliyattan çıktı mı?”“Birazdan
burada olurmuş.” Min Seo hemşireye teşekkür etti ve kapıya birkaç adım
daha yaklaştı, sabırsızlanarak beklemeye başladı. Yirmi
beş yaşında kalp ve damar cerrahisi asistanıydı Min Seo. Başarılı ve
azimli bir hekimdi. Açık kestane saçları, çikolata kahvesi gözleri,
gamzeleri, minicik burnu ve ince ama dolgun dudaklarıyla tatlı ve güzel
bir kızdı. Orta boylu ve zayıftı. Minyon yapısı nedeniyle bazen
hastalar onu tıp fakültesi öğrencisi zannediyorlardı. Genç
kız omzunda bir el hissetti. Mr. Park ameliyattan çıkmış, tam da
ufukta ambulans görünürken asistanı Min Seo’nun yanına gelmişti.alnında
ve göz çevresinde kırışıklıklar oluşmaya başlayan karizmatik doktor,
Min Seo’ya göz kırptı ve “Hazır mısın?” dedi. Genç kız da gülümseyerek
onayladı. O sırada hastalar geldi ve koşuşturmaca başladı. Paramedik
hızlı hızlı anlatmaya koyuldu. “Yirmi yedi yaşında erkek
hasta. Göğsündeki metal parçanın vücut içindeki boyutu bilinmiyor.
Kronik bir hastalığı yok. Kan grubu AB rH+.”“Hemen röntgen odasına alın. Kanı da aramaya başlayın, çabuk!” Genç
kız, hastanın göğsüne giren metal parçasına bakıp yutkundu. Sonra
diğer hastanın yanına koştu. Yine paramedik devreye girdi. “ Yirmi yedi yaşında erkek hasta. Cam kırıkları derin kesikler oluşturmuş. Başka yarası yok. Kan grubu B rH+.” Son hastanın ardında yürürken Mrs. Kim’in sesini duydu Min Seo. “Mrs.
Choi, Mr. Park sizi ameliyathaneye çağırıyor. İlk hastayla
ilgilenecekmişsiniz. Adı Park Jung Min.” Başıyla onaylayan Min Seo,
hızını artırdı. Ancak başka bir adamın haykırışlarıyla irkildi. Dönüp
baktığında, bacağını tutan bir adam gördü. Başka bir hemşireye seslenip
“Röntgen odasına alın. Büyük ihtimalle sadece kırık.” dedi. Bu adamı
tanımıştı, SS501’den Kim Hyung Joon’du. “Şimdi taşlar yerine oturdu.”
diye mırıldandı. ------------------------------------------ Ameliyattan
çıkmış, cerrahi asistanlarının uğrak mekanı olan kütüphaneye
gidiyordu. Az önce, SS501’den Park Jung Min’in göğsünden o koca metal
parçasını çıkarmıştı. Kalbi yaralanmamıştı, herhangi bir komplikasyon
da yoktu. ‘Aferin bana, yine başardım.’ diye düşündü. Akciğere dikiş
atarken, genç şarkıcının kalbi elinin tam altında atmıştı. ‘Acaba kim
var o kalbin içinde?’ diye iç geçirdi. Kütüphaneye
girdiğinde “Min Seo!” diye haykıran Eun Hye, genç doktoru boğacak
kadar sıkmıştı.Min Seo “Eun Hye, buğuluyorum!” dediğinde, kız da
kollarını gevşetip heyecanlı bir sesle haykırmaya devam etti. “SS501’den birini ameliyat etmişsin, inanamıyorum! Neden bir imza almadın?”“Narkozun etkisindeki hastadan nasıl imza alabilirim?”“Haklısın… peki kimdi?”“Park Jung Min.”“Diğeri?”“Onu Mr. Park ameliyat etti, Kim Hyung Joon.” Eun Hye sakinleşmişti. Önceden oturduğu koltuğa dönüp kitabına gömüldü. Min Seo içinden ‘Manyak karı!’ diye geçirdi. ---------------------------------------- Min Seo ve hocası Mr. Park, ertesi sabah Park Jung Min’in odasındaydı. Min Seo durumu anlatmaya başladı. “Park
Jung Min, 27 yaşında erkek hasta. Göğsünden, vücut içindeki kısmı 3,5
cm olan metal parça çıkartıldı.ameliyat sırasında ve sonrasında
komplikasyon gelişmedi. Kan kaybı giderildi, son ünite kan da bu sabah
beş sularında verilmiş. Kan değerleri normal. Akşama doğru uyanır ve
yoğun bakımdan çıkartıp normal hasta odasına alabiliriz. Öyküsünde
herhangi bir kardiyak sorun yok.”“Bundan sonra ne yapılacak?”“Yarın kan ve idrar testi, MR ve EKO uygulanacak. Ağrı kesici tedavisine de hasta uyanır uyanmaz başlanacak.” Mr.
Park, asistanının kendinden emin tavırlarından hoşlanıyordu. İçinden
‘Bu kızın yolu açık.’ diye geçirdi.Diğer yoğun bakım odasına geçtiler
ve Min Seo tekrar bildiklerini sayıp dökmeye başladı. “Heo
Young Seang, 27 yaşında erkek hasta. Hastaneye getirildiğinde
neredeyse bütün göğsü cam kırıklarıyla kaplıydı. Bileğindeki ve
boynundaki ana venlerde (toplardamar) ciddi kesikler oluşmuştu.
Ameliyatta bradikardiye bağlı olarak hastanın kalbi durdu. İki doz 10
mg adrenalin verildi. Üç kez elektroşok yapıldı ve hasta geri
döndü.hastanın öyküsünde atrial septal defekt bulgusu var ancak on beş
yıl önce tamamen iyileşmiş. Bunun dışında kardiyak sorun yok.”“Kan kaybı ne durumda?”“Etkileri hala sürüyor. İki ünite daha kan istedim. Durumunu stabilize etmeye çalışıyoruz ve stabil olunca narkozu keseceğiz.”“Kan kaybı düzelene kadar iki saate bir geniş kapsamlı kan tahlili istiyorum. Umarım bu durum daha fazla uzamaz.”“Umarım.” diye mırıldandı Min Seo. Yoğun
bakım ünitesinden çıktıklarında iki genç adam ayağa kalktı. Mr. Park
başıyla Min Seo’ya ilgilenmesini işaret etti ve gitti. Kyu Joong ve
Hyun Joong bütün gece uyumamışlardı. Grup lider olarak Hyun,
durumlarını sordu hemen. “Onlar iyi mi?”“Park Jung
Min hızla toparlanıyor. Yarın normal odaya alırız. Sekiz ila on saate
kadar da uyanır.” Kyu telaşla “Peki ya Young Seang?” diye atıldı.Min
Seo onları telaşlandırmamaya çalıştı.“ Çok fazla kan kaybetmiş. Elimizden geleni yapıyoruz. Umarım… iyileşecektir.”Kyu
sandalyeye yığıldı. Kötü gözüküyordu. Hyun ise daha sakindi ve emin
olmak istercesine “Durumu o kadar da parlak değil yani?” diye sordu. Min
Seo “Maalesef.” dedi ve gitti. --------------------------------------- [18 Haziran 2011] “Hyun, ne işin var burada? Ah, şey… hoşgeldin. Seni görünce şaşırdım birden.” Min
Seo, şaşkınlıktan açılmış ağzını kapamakla meşguldü. Şapkasını ve
gözlüğünü çıkardığında Hyun’u tanımış, hem sevinmiş hem de çok
şaşırmıştı. Hyun, arkadaşları hastanede kaldığı sürece
her gün Min Seo ile görüşmüştü. Başta sadece Jung Min ve Young Seang’in
sağlık durumlarını konuşmuş olsalar da zamanla arkadaşlıkları
ilerlemişti. Gün geçtikçe birbirlerini tanımaya başlamışlardı. En
önemlisi de, ikisinin de kalbi artık birbirleri için atıyordu. “Hastanenin girişinde böyle dikilecek miyiz doktor hanım? Senin için erkenden kalktım bu gün.”“Bu büyük fedakarlığının altında kalamam, kahveler benden!” Hyun,
Min Seo’nun gamzelerinde takılı kalmıştı. On saniyeliğine de olsa
olduğu yere çakılmıştı. Kalbinin deli gibi atmasına engel olamıyordu,
olmak da istemiyordu zaten. Sevdiği kızın peşinden kafeteryaya gitti. Min Seo kahveleri getirip masaya bıraktı. Hyun elindeki çiçekleri Mn Seo’ya uzattı.“Bunlar senin için… Kır çiçeklerini sevdiğini söylemiştin.”“Teşekkür
ederim, çok güzeller.” Min Seo çiçeklerin kokusunu içine çekti ve
sevdiği adama gülümsedi. İkisinin de aşktan başı dönüyordu! Hyun
derin bir nefes alıp genç kızın ellerini tuttu, gözlerinin tam içine
baktı. Min Seo’nun yanakları pembe pembe oldu. Hyun ne kadar prova
yaptıysa da bu tablo karşısında aşktan beyni eridiği için hepsini
unuttu. O kadar da oyunculuk yapmıştı ancak Min Seo’nun gamzeleri onu
aptala çevirdiğinden “repliklerini” unutuyordu. “Min Seo, ben… Ben sana aşık oldum!” Min
Seo’nun ağzı bir karış açık kaldı. O da Hyun’u seviyordu ama
heyecandan dili tutulduğu için söyleyemiyordu. Midesindeki kelebekler
çok hızlı hareket ediyordu, kusmamak için dua etti. Yutkundu ve
konuşmaya çalıştı. “Ben… Hyun, şimdi şey… Sanırım, yani aslında sanmam. Ne diyorum ben! Ben de… seni… yani sana aşık oldum.” Hyun’un
ağzı kulaklarına varmıştı. Hangi ara ayağa kalkıp Min Seo’yu
kucaklamıştı, ne zaman onu kaldırıp döndürmüştü hatırlamıyordu. Kızı
yere bırakıp gözlerine baktığında şu sözlerin ağzından dökülmesine engel
olamadı. “Benimle evlenir misin Min Seo? Hayatında bana yer açar mısın?”“Hayatım senin olsun!” Mutlu
çifti yüzleri arasında bir karış bile mesafe yoktu. Hyun, kızın
gözlerine baktı. Sonra gözlerine ve en son dudaklarına… Çok güzeldi Min
Seo, Hyun’u büyülüyordu. Aşkla yanan dudaklarını, sevdiği kızın dolgun
ve pembe dudaklarında söndürdü. Kafeteryada bulunanlar
bu olaya şaşkınlıkla izlemişti ve sonunda da alkışlamışlardı.
Aralarından biri, kalbi acıyarak terk etti hastaneyi, Jung Min… Kalbine
batan cam kırıklarının verdiği acıya dayanamıyordu. Yıllarca “abi”
dediği adamla kurtarıcı meleğinin, aşkının birbirlerine olan sevgilerini
itiraf etmelerini gözyaşlarıyla izledi. Kimse tanımadı onu, kalbinin
sesini kimse duymadı. Hayatı boyunca da kimseye anlatmayacaktı çektiği
acıyı, umutsuz aşkını…----------------------------------------------- [16 Temmuz 2015] SS501,
tam kadroydular o gün. Hyun, üç yıl önce Min Seo ile evlendiğinde
doğal olarak evden ayrılmıştı. Şimdi genç çiftin evinde buluşmuşlardı.Jung
Min, Hyun’un arkasından bir odaya girdi. Her yer pembeydi. Tam bir kız
bebeğe göre düzenlenmişti. Beşiğin başında Min Seo vardı. Kucağında
dünyanın en tatlı varlığına bakıyordu. Durumu anlayamadı Jung Min.
Anlamak istemedi çünkü kalbi çok acıyacaktı. Dört yıldır sadece Kyu ile
paylaştığı sırrı artık kalbi taşıyamıyordu.Beş ay önce Min Seo
ve Hyun’un bir bebekleri olmuştu. Adını Choon Hee koymuşlardı. İlkbahar
demekti, iki aşığın ömür boyu sürecek ilkbaharı… Şimdi bu küçük kızın
odasında, Hyun ve Min Seo’nun mutluluklarına ortak oluyorlardı. Jung
Min kızı kucağına aldı. Gözyaşlarını tutmaya çalışarak hayallarini
yaşayan adama, bebeğin babasına baktı. “Tebrik ederim, hyung.” Bebeğe
baktı, aşkına sahip olan kadının en değerli varlığına… Kalbinin
acısını umursamamya çalışarak bebeğin kulağına eğildi ve fısıldamaya
başladı. “Sen hep mutlu ol. Sen onun bir parçasısın,
benim hiç gelmeyecek olan ilkbaharımın… Umutsuz aşklar senden uzak
olsun, benim hiç sahip olamayacağım hayalim…” Bebeği
babasına verdi Jung Min. Koşarak çıktı evden.Herkesin ilgisi
bebekteydi, kimse fark etmedi onun gidişini. Arabaya binip gazı
kökledi. Seul’un dışına çıktı. Karşıdan gelen kamyonu fark ettiğinde
ise fren yapmak için çok geçti. Son olarak kalbine giren metel
parçasını hissetti ve Min Seo’yu düşünüp mırıldandı. “Kurtarıcı meleğim, gelmeyecek olan ilkbaharım… Seni seviyorum.” Jung Min öldüğünde, dünya üzerinde Min Seo’ya aşık tek erkek kalmıştı artık…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
nurdan69
Yazar & Okur



Mesaj Sayısı : 3
Kayıt tarihi : 21/04/11

[YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim Empty
MesajKonu: Geri: [YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim   [YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim Icon_minitimePerş. Haz. 16, 2011 11:14 pm

çok güzel bir öykü özellikle tıp ile ilgili terimlerin hepsinin doğru olması ve yer,nde kullanılması bir tıpçı olarak beni çok mutlu etti emeğine sağlık
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
[YARIŞMA] Kurtarıcı Meleğim
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Koruyucu Meleğim
» İnatçı Meleğim..
» Melegim Beni Unutma
» [YARIŞMA] BEKLENEN GÜN
» [YARIŞMA] My Bigbang

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: