Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Gercek Ask Var Midir Ki?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

Gercek Ask Var Midir Ki? Empty
MesajKonu: Gercek Ask Var Midir Ki?   Gercek Ask Var Midir Ki? Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 4:32 pm

Hikaye Adı: Gerçek Aşk Var Mıdır Ki?Türü: Romantik-Dram-KomediOyuncular: Aslı Demircan (Lee Chae Rin), Burak Demircan (Lee Chang Seon)Yazar: Diana Seher Aksu Yayınlayan Admin: ~Cheonsa Alarmımın
sesiyle uyandım. Gözlerimi devirerek alarmı karşıda ki duvara
fırlattım. Bu hafta bu kaçıncı çalar saat vakası? Artık on üçten sonrası
sayamadım. Yataktan kalktım ve gerindim. Lavaboya gidip duşun sıcak su
kısmını açtım. Küvete su dolarken ben de kıyafetlerimi çıkardım. Sonra
suya girdim ve rahatlayarak derin bir oh çektim. Su
soğuyana kadar içinde kaldım. Sonra hemen duş almak için suyu açtım ve
ıslık çalarak yıkandım. Küvetten çıkarken ayağım kaydı ve yine kayarak
düştüm. Kafam yumuşak halıya çarpınca yerde yatarak havaya zafer işareti
yaparak sırıttım. Çok akıllıyım ben ya. Yerden kalktım ve
giyinmeye başladım. Dişlerimi fırçaladım ve saçlarıma şekil verdim.
Sert kaslarım daha göz önüne serilsin diye dar ve mavi bir gömlek
giydim. Altına beyaz kot pantolonum ve beyaz kot ceketimi giydim. Güneş
gözlüğümü ve spor ayakkabımı giydim. Cüzdanım ve telefonumu yanıma alıp
merdivenlerden uçarcasına indim. Kapıdan çıktım ve beyaz Ferrari’mim
yanına gidip üzerinde ki kiri ceketimin koluyla sildim. Silerken, “Nasılsın bebeğim? Bugün yine gözde mekânımıza uğramaya ne dersin?” dedim. Hızla
arabaya bindim ve motoru çalıştırdım. Her zaman ki gibi gösterişli bir
dönüş yapıp gazı kökledim. Radyoda Tarkan Öp çalıyordu. Direksiyona
parmaklarımı vurarak şarkıyla beraber ritim tutuyordum. Yarım
saatten kısa bir süre içinde mezarlığa vardım. Mezarlığın karşısında
her zaman ki gibi çiçekçiye gidip sarı lalelerden aldım. Çiçekçi kadın
gülümsedi ve, “Bence karınız çok şanslı.” dedi. Sırıttım. “Öyle mi dersin?” Kadın başını salladı ve gülümseyerek, “Kesinlikle.” dedi. Laleleri
alıp kadına el salladım ve arabama doğru ilerledim. Arabaya bindim ve
mezarlığın yanında ki park yerine park ettim arabayı. El frenini çekip
laleleri aldım ve arabadan indim. Biraz yürüdükten sonra bir mezarın
başında durdum. ‘Aslı Demircan. 14.02.1986-14.02.2009. Komik bir eş ve insan. Yanına espri anlayışı iyi olan yaklaşsın, lütfen.’ Gülümsedim.
Bunu kendisi ölmeden önce yazmamı istemişti. Hastanede son zamanları
kalmışken herkesin aksine çok neşeliydi. Tüm hastalar ondan destek
alıyordu. Her zaman ki gibi karakterine uygun, diye düşündüm. Çiçekleri
mezarının üstüne koydum ve sırıttım. “Hey, nasılsın bakalım? Orada
havalar nasıl? Sen söyleme dur tahmin edeyim. Hımm, sanırım rutubetli
olmalı. Eh doğaldır. Sonuçta havasız dar bir yer. Aslında ben adamlara
senin nefes alman için bir boşluk bırakmanı söylemiştim ama bana vah
zavallı der gibi baktılar. Senin için her şeyi yaptım. Ama işte
engelleri aşmak pek kolay olmuyor. Bana bak Aslı, değerimi bil.” Acı bir
şekilde güldüm. “Bütün bu olanlar nasıl bu noktaya geldi diye
düşünüyorum. Senle ne kadar mutluyduk öyle değil mi? Evlenme teklifini
bana sen etmiştin. Gittiğimiz restoranda yengecin ortasına koyduğun kol
düğmelerini hiç unutmayacağım. Sonra birden etrafımız keman sesleriyle
doldu. Sen sandalyeden kalkıp önümde diz çöktün. Kol düğmelerini ve
alyans kutusunu açarak bana gülümsemiştin ve ‘Burak, benimle evlenmeye
ne dersin? 33 tane çocuk yaparız.’ demiştin. Ben dâhil herkes gülme
krizine girmişti. Kafamı sallayıp kabul etmiştim ve ‘Ben 34 diye
düşünmüştüm ama olsun seni mi kıracağım?’ demiştim. “Evlendiğimiz
gün ben gelinlik sende damatlık giymiştin. Hatta düğünde ki herkes
senin kurallarına uymak zorunda kalmıştı. Erkekler elbise kadınlar ise
smokin giymişti. Ben güzel bir damat sense yakışıklı bir gelin olmuştun.
Nikâh memuruna bile Harry Potter pelerini giydirmiştin. Zavallı adam.
Sinirden domates kırmızısı olmuştu ve tıslayarak konuşmuştu. Ona, ’
Dişlerini biraz daha sıkarsa erken yaşta dişsiz kalacağını ve sanki o
evleniyor gibi gergin’ olduğunu söylemiştin. Adam sinirden bayılmıştı bu
yüzden nikâhı senin nikâh memuru kardeşin kıymıştı. Hatırlıyor musun
bilmem ama sen ilk içki içip sarhoş olduğun gün içkiyle dolu bir havuz
yapmıştın. Havuzun içine depoda ne kadar içki varsa boşaltmıştın. 1 yıl
boyunca o parti konuşuldu. Sınırlarını aşan çılgın kız demişlerdi senin
için. Bence sana uygun hiçbir kelime yok. “Bir kere de
anneni sinir etmek için evde iç çamaşırlarınla dolaşmıştın. Sana kalsa
çıplak gezecektin ama seni anca bu kadar giyinik tutabilmiştim. Şansa
bak ki o gün eve misafirler gelmişti. Perdeyi yırtarcasına çekip üzerine
sarıp seni tek omzuma atmıştım. Sen bağırıp çağırsan da seni odaya
taşıyıp yatağın ortasına bırakmıştım. Benimle sadece 10 dakika
konuşmamıştın. Ama bana 10 yıl gibi gelmişti. “En kötü
anım senin kanser olduğunu ve 1 aylık ömrün kaldığının haberi aldığımda
olmuştu. Sen başta üzülsen de omuz silkip ‘Kaderde ölmek de varmış.’
demiştin. Doktor ve ben şok geçirdiğini sanıp çok korkmuştuk. Ama sen
her zaman ki gibi Aslılığını yapmıştın. Hastane her gün ameliyatları
izlerdin ve peşinde doktorlar, hemşireler ve beni koştururdun. Artık en
son odana kilit vurmuşlardı. Güvenlik koymuştuk ama adamı bayıltıp yine
hastanede gezmeyi başarmıştın. Doktorlar senin yüzünden sinir hapı
kullanıyordu. Ama hastalara iyileşme gücü veren bir tek sendin. Bazen
düşünüyorum, eğer hastalığın bu kadar ilerlemiş olmasaydı bu pozitif
halinle hastalığını yenebilir miydin? Sanırım yenerdin. Ama bunu hiçbir
zaman öğrenemeyeceğim. “Bugün tam tamına 2 yıl oldu.
Sevgilim, sevgililer günün ve doğum günün kutlu olsun. Sensiz 2 yıl oldu
ve tek bir kıza bile bakmadım. Yani biraz ucundan baksam da bir şey
yapmadım. Sonuçta sana söz verdim. Asında sen bir şey demesen de kendi
kendime verdim o sözü. Sen değil de başkasına elimi süreceğimi nasıl
düşünürsün bilemem. Ama emin ol koskoca playboyluk hayatımda tek âşık
olduğum kişi sensin ve umuyorum ki sadece sen olacaksın. Yarın yine
geleceğim. O zamana kadar kendine cici bak. Seni seviyorum, Aslı.” Mezarın
başından kalktım ve neşeyle arabama bindim. Dıştan böyle görünsem de
içten ağlıyordum. Biliyorum ki beni izliyor. Bu yüzden asla ona bu
yüzümü gösteremem. Mutlu olacağım diye söz vermiştim ona. 1 ay sonra… Gazetelerde
çıkan bir habere göre genç bir erkek bir mezarın başında kalp krizi
geçirmiş. Gen adamın kimliği açıklanmış. Burak Demircan. Aslı Demircan
diye birinin mezarının başında ölü olarak bulunan genç adamın yüzünde
huzurlu bir tebessüm varmış. Tüm gazete ve televizyonlar bir süre
boyunca bunu konuştular. Ama o çiçekçi kadın hiç unutmadı. Elinde sarı
lalelerde Aslı ve Burak Demircan ailesi yazan mezarın başında durup
sessizce gözyaşı döktü. Kadın fısıltıyla, “Mezarınızda iyi uyuyun, genç
âşıklar.” dedi. NOT: Kore ismi kullanmak yerine resim koydum. Umarım beğenirsiniz. Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gercek Ask Var Midir Ki?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Acı Gerçek
» Tatlı Gerçek
» GERÇEK KALBİMİZDE SAKLI
» [YARIŞMA] GERÇEK HAYALDEN ÖTE, TRİPLE’S HAYATI BUDUR İŞTE

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: