Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 [YARIŞMA] EVLİLİK GÖRÜŞMESİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

[YARIŞMA] EVLİLİK GÖRÜŞMESİ Empty
MesajKonu: [YARIŞMA] EVLİLİK GÖRÜŞMESİ   [YARIŞMA] EVLİLİK GÖRÜŞMESİ Icon_minitimeCuma Haz. 03, 2011 6:18 pm

EVLİLİK GÖRÜŞMESİ

Ödül
töreninden sonra evde “Sorry sorry” söyleyip duruyordum. Suju’nun sahne şovuna
bayıldığımı çok belli ediyordum galiba. Young Saeng artık aldırış etmiyordu.
Kyu Jong her zamanki kibarlığıyla gülümsüyordu. Hyung Jun artık bıkmış ve
kırılmış bir şekilde dudaklarını sarkıtarak bir kenarda oturuyordu. Lider ne söylerse
ters tepeceğini anlamış olacak ki tek laf etmemişti. Bana eşlik edip benim
kadar eğlenen tek kişi Jung Min’di. SS501 malikanesinde beraber bağıra çağıra
‘Sorry sorry’ söylüyorduk.

Bir iki
gün pek bir şey demediler ama bir hafta boyunca sabahtan akşama kadar benden
‘sorry sorry’ dinleyince harika(!) sesim onları etkilemiş olacak ki tepkiler
gelmeye başladı. Hatta bana eşlik eden J.Min bile bıkmıştı artık.

“Minnn hadi gel bir kere daha söyleyelim.”

“Bugün elli defa söyledik. Yetmez mi sence?”dedi
bıkkınlıkla.

“Lütfennn Minn. Bir kere daha söyleyelim.”

O ara
Min’in telefonu çaldı. Benden kurtulduğuna sevinerek baktı telefona. Arayan
kimdi merak etmiştim.

“Fatma’nın sesinden rahatsız oldunuz galiba. Ya da
şarkınızı mahvettiğini düşünüyorsunuz. Haklısınız mahvetti şarkıyı. Biz de
sıkıldık ama susmuyor. Bir kere de sen söylemek ister misin? Tabi hemen
veriyorum.”

Ben boş
gözlerle Min’e baktım. O ise telefonu elime sıkıştırdı. Sanki hayatımda telefon
görmemiş gibi salladım. Min çıldırmak üzereydi. Gözlerinde şimşekler çakarak;

“Telefonu sallamayı bırak da cevap versene. Seninle
konuşmak istiyor.”

Telefonun
beni yemesinden korkar gibi kulağıma yavaşça götürdüm. Karşıdaki kişi
”Alo,aloo,alooo…” deyip duruyordu. Bu ses bir yerden tanıdık geliyordu ama
nerden??

“Kimsiniz?”

Jung Min
gözlerini devirerek bana baktı. Sonra telefona ağzını yaklaştırarak bağırdı.

“Galiba ‘Sorry sorry’i söylemen lazım.”

Karşıdaki
kişi küçük bir kahkaha attıktan sonra ‘sorry sorry’ söylemeye başladı. Gözlerim
fal taşı gibi açıldı:

“Dong Haeee…..”

“Evet benim. Nasılsın Fatma shii?”

“İyiyim sen nasılsın Dong Hae??”

“Teşekkürler. Duyduğuma göre SS501 ekibi senin yüzünden dağılmak üzereymiş.
Evde sürekli ‘sorry sorry’ söylüyormuşsun.Öyle mi Fatma shii?”

“Ne shii si yaa? Atar mısın shiiyi?Lütfen..”

“Tamam Fatma. SS501i çıldırtıyormuşsun”

“Yok yaa abartmışlar. Tabi kıskandılar sesimi iftira atıyorlar. Sadece
bir kerecik söyledim.”

Dong Hae
gülüyordu. Jung Min altın bulan madenciler gibi sırıtarak telefonu elimden
kaptığı gibi koşmaya başladı. Ben de arkasından koşuyordum.

“Telefonu geri ver.Dong Hae’yle konuşuyordum yaa. Bak ayıp oluyor. Geri ver
hemen yoksa elimden çekeceğin var.”

Min
aldırış etmeden odasına girip kapıyı kilitledi. Ben kapıyı yumrukluyordum. O
ise içerde bir şeyler fısıldaşıyordu. Kesin Dong Hae’ye hakkımda saçma sapan
şeyle söylüyordu. Ben kapıyı taciz etme evresini çoktan aşmıştım. Tekmelerde
işe yaramayınca biraz geri çekilerek “Allah Allahhh” nidalarıyla kapıya omuz
atmak için koşmaya başladım. O sırada Min kapıyı açmış ben de onun üzerine
düşmüştüm. Min altta bense Min’in bpğazına sarılmış “Ne dedin Dong Hae’ye
hakkımda? Kötü bir şey söylediysen seni elimden kimse alamaz. Şuracıkta
öldürüp, cenaze namazını kılar gömerim seni.”

Min altta
nefessizlikten kıpkırmızı olmuştu. Elini kolunu sallıyordu. Diğer üyelerde
patırtılara gelmiş Min’i öyle görünce beni üstünden çekmişlerdi. Min rengi
yerine gelince:

“Ben senin için uğraşayım sen beni öldürmeye kalk.”

“Ne benim için
uğraşması? Sallama şimdi, doğruyu söyle. Ne dedin Dong Hae’ye. Eğer kötü bir
şey söyşediysen yarım bıraktığım işi tamamlarım” diyerek atak yaptım.Min
kollarını çarpı yaparak “Bir dakika ya. Bir dinle beni. Sana güzel bir haberim
var.”diyerek kurtuldu elimden. Hemen geri yerime oturdum. Ellerimi çenemin
altında birleştirerek cici kız edasıyla onu dinlemeye başladım.

“Umarım ilgimi çekecek bir
şeydir yoksa seni öldürürüm.” Dedim sevimli bir gülümsemeyle.

“Evlilik görüşmesine
gitmeye ne dersin?” ağzım bir karış açık ona bakıyordum.

“Ne saçmalıyorsun
sen? Kurtulmak için yapıyorsun değil mi? Yemezler” diyerek tekrar boğazına
yapıştım.

“Dur kızım yaa
ne canavarsın gerçekten soruyorum. Leeteuk shiiyle evlilik görüşmesi yapmaya ne
dersin?”

SS401 bir ağızdan “Neee Leeteuk mu??”


“Ayarlaya ayarlaya Leeteuk ajushiyi mi ayarladın? İnsan Kyu Hyun’ı ayarlar. Hem
genç hem yakışıklı hem de güzel sesli. Olmadı Siwon’u ayarlar. Uzun boylu,
karizmatik, kaslı. Çirkin sesli ama olsun. O kadar kusur kadı kızında da olur.
En olmadı Yesung’u ayarlar. Katil bakışlı, sürmeli gözlü, psikopat sesli. Boyu
biraz kısa ama olsun. Minyonlar daha genç gösterir.”

Bu sefer
SS501”Haaaaaa??” Min şoktan çabuk kurtulup;

“Tamam Dong Hae’yi arayıp iptal edeyim. ‘Fatma o ajushiyle görüşmek
istemiyormuş’ diyeyim.”

“Sakınnn.. Öldürürüm seni.”

“Kızım sen de ne meraklısın beni öldürmeye. Sus zaten kısmetimi kapattın.
Şimdi Dong Hae Suju üyelerine söylemiştir. Hepsi ‘yenge’ gözüyle bakmaya
başlamıştır. Olsun Leeteuk yaşlı, çirkin sesli, saf bakışlı ama… Lann ben buna
iyi bir özellik bulamadım?” Min gözlerini devirerek;

“Ne saçmalıyorsun sen Fatma?”

“Hee buldum iyi bir özellik. En azından lider. Hem zayıf. Demek ki çok
yemiyor benden sürekli yemek yapmamı istemez. Hem benden önce ölür ben de son
zamanlarımda rahat rahat erkek dırdırı olmadan gezerim. Tamam, ayarla hemen bu
akşam görüşelim.” Min şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş bir biçimde;

“Yuhh Fatma yuhh… Ne içtin sen? Hemen söyle. Soju falan da böyle yapmaz ki.
Güya ‘İçki içmem’ diyordun varille içmişsin.” Min’in ensesine bir şaplak
yapıştırarak” Ben içki içmem tamam mı? Hem biz de bir laf vardır ’Hayırlı işler
bekletilmeye gelmez diye.’ Bu akşam tanışalım haftaya gelir isterler. İsterken
de nişanı takarız bir ay sonra da düğün. Ohh miss..”

Hepsinin
şaşkınlıktan gözleri yerlerinden fırlayacak gibi bakıyorlardı. Jun “Neee, bir
ay sonra düğün mü? Bense ciddi bir tavırla;

“Evet ya bir ay çok uzun. Ama neyse Leeteuk’la konuşuruz.”

Herkes
şaşkınlıktan bir yerlere yığılıyordu. Kapı eşiğine yığılan Kyu ve Saeng’i
kollarından tutarak;

“Hadi bana kıyafet seçiminde yardım edin.” Diyerek çekiştire çekiştire odama
soktum ikisini de. Kıyafetleri giyip çıktım. Kot üzeri asker yeşili gömlek
altta asker yeşili converslerim. Saçlarımı at kuyruğumu yapmıştım. Kolumu da
Rambo bandımı taktım mı tamamdı. Ama nedense beğenmemişlerdi. Bence harikaydı.
İçeri girip bu sefer kot üzeri lacivert gömlek ve alta beyaz converslerimi
giydim. Bileğime de beyaz fuları bağlayınca harika olmuştu. Saeng ve Kyu yine
beğenmemişti. Yarım saatte 100 kıyafet denemişimdir belki. Kotlar, siyah
ketenler, ateşli şortlar kapriler, kırmızı tişörtler, parlak gömlekler falan.
Ama hiçbirini beğenmediler. Saeng bıkkın bir sesle;

“Senin hiç eteğin yok mu?”

“Etek mi, ne eteği? Etek ne arar bende??”

Saeng saçlarını karıştırarak” Offf Kyu bizim dansçı kızların elbiseleri
neredeydi?”

“vayyy dansçı kızların elbiseleri hee. Vay çakallar dansçı
kızların elbiselerinin ne işi var bu evde? Lenn doğru söyleyin ben yokken
kızları eve mi getiriorsunuz?”

Saeng
kafasını bıkkınlıkla sallayarak dışarı çıktı. Ben de Kyu’ya döndüm;

“Sen bana yalan söylemezsin Kyucan’ım. Kızları eve
mi getirdiniz?” Masum bir bebek edasıyla;

“Sadece bir kere. Hani sen arkadaşlarınla
buluşmaya gitmiştin ya hee biz de o akşam sıkıldık kızları go stop oynamaya
çağırdık.”

“Go stop ayağına Let’s Let’s Let’s yaptınız.
Vay uyanıklar.”

Saeng
içeri elinde bir elbiseyle girdi. Elbiseye bakıp “Ayy bunun rengi çok ‘kızsı’
değil mi?” dedim.

“Pudra rengi güzel bence” dedi Saeng. Kahkaha
attım.”Nee pudra rengi mi? Oğlum kandırmışlar seni. Pudra rengi beyaz olur.
Hani çocukların poposuna dökülür ya o işte pudra. Cahil bulmuşlar kandırmışlar
seni.” İkisi de “Hönkk..”

“Bak eminsin değil mi? Ben
bunu giyince Leeteuk bana aşık olacak. Sonra evlenip 10 çocuk yaptık mı harika
olur. Mutlu mesut yaşarız. Aslında bunu giymeye gerek yok. Çuval giysem yakışır
bana. Allah’ım güzellik başa bela yaaa..” Onları dışarı kovalayıp üstümü
değiştirdim.

Aşağı inerken beşinin de ağızları açıktı. Pudra rengi elbisem, yeşil
converslerim ve Rambo bandımla harikaydım. İlk tepki Saeng’tendi. “İntihar
edeceğim, Öldürün beni. Ban bakamayacağım.” Bense çekici bir sırıtışla ”Sakin
ol Saeng. Biliyorum öldürücü bir güzelliğe sahibim ama sen sakın intihar edeyim
deme. Sonra adımız çıkar kısmetim kapanır. Mezardan çıkarır seni tekrar
öldürürüm.”

Saeng kendini bahçeye zor attı. Min kolumdan tutarak sandalyeye oturttu.
“Aaa ne yapıyorsun? Saçlarımı yoldun bee. Niye converslerimi çıkardın Kyu?
Beğendiysen sana sonra veririm şimdi onlar bana lazım. Jun Rambo bandımı geri
ver. Onu bizim köşe başındaki milyoncu teyzeden almıştım. Çok değerli benim
için. Lann Jun kime diyorum, geri getirsene. Ahh kim yoldu kaşımı? Lider bittin
oğlum sen. Sakın kaçayım deme.”

Elimde cımbız lideri kovalarken Min durdurdu.”Eğer burada uslu oturmazsan
sana Leeteuk falan yok.”

“Ama Min teyze…”

“Aması falan yok. Çabuk yerine otur. Yoksa cezalısın.” Gidip sessizce yerime
oturdum. Min ameliyata giren doktorlar gibi;

“Arkadaşlar biliyorum işimiz zor. Bu canavardan bir kadın çıkarmaya
çalışacağız. Dikkatli olun tekmeleyebilir, çimdikleyebilir, ısırabilir… Daha
aklıma gelmeyen bir sürü ihtimal var. Bismillahla başlıyoruz. Jun 3 numaralı
maşayı uzat.” Jun’sa;

“Ne 3 numarası? Burada bir tane maşa var.” Min kızarak “ Gerizekalı havaya
girdim ne bozuyorsun? Uzat işte.”

“Hee tamam o zaman. 3 numaralı maşa..”

“ Hyun Joong hyung 7 numaralı cımbız.”

“ 7 numaralı cımbız”

“Allah kahretmesin kırıldı. 10 numaralıyı uzat ancak dayanır.”

“10 numaralı cımbız.”

Yaklaşık iki saatlik uzun bir ameliyattan sonra
geri çekilip beni süzdüler. Min kocaman bir sırıtışla;

“Harika bir iş çıkardınız arkadaşlar. Ellerinize sağlık. Zor bir görevi
alnımızın akıyla tamamladık. Ama sanki bir şeyler eksik gibi.”

Kyu” Tahmin etmek istiyorum.
Sesli harf alma hakkım var mı?” ensesine yapıştırdım.”Yarışmada mı sandın
kendini? Fazla M. Ali izleme diye kaç kere diyeceğim sana?” kafasına ovalayarak
“ tamam yaa azaltırım, ama birden bırakamam. Bünyeme ağır gelir. Hee ben şey diyecektim.
Elleri ve ayakları sanki çıplak kalmış. Yün çoraplarıyla eldivenlerini getirsem
mi?”

Saeng
içeri kızgınca girerek “ Yaa ne saçmalıyorsunuz siz? Nerde Fatma’nın çantasıyla
ayakkabıları? Jun hemen getir çanta ve ayakkabıları.”

Jun üzgün
bir şekilde getirdi. Dudaklarını sarkıtarak” Fatma, Leeteuk’la evlenmesen. Hem
soyumuzu koruyalım. Neslimiz asil kandan devam etsin. Aramıza da yabancı
girmesin. Hem ya çocuklarınız ona çeker de gözleri çekik çekik olursa? Ayyy
şimdi o dünyayı yarım görüyordur.”

“Jun sen ne
saçmalıyorsun? İyi misin, ateşin mi çıktı? Ben Türk’üm sen Korelisin. Aynı
soydan gelmiyoruz. Aramıza yabancı giremez çünkü aradaki yabancı benim. Hem
oğlum sen de çekiksin bunu biliyorsun değil mi?” herkes Jun’un kafasına bir
şeyler atıyordu.

“yaa pardon
heyecandan unutmuşum.”


“Allah’tan kendini unutmadın.”diyerek giydim ayakkabıları.

“İnsan
kendisini unutur mu? Kyu’yum ben.”

“Buna
gerçekten bir şey olmuş. Tutun yatırın çocuğu. Lider hemen tımarhaneyi ara, Kyu
sen de Jun’un deli gömleğini getir de hemen bağlayalım. Zarar vermesin bize.”

Herkes Jun’un üstüne çullanıp
deli gömleğini giydirmeye çalışıyordu. Liderse telefon başında görevlilere
adresi tarif ediyordu. Jun deli gücüyle hepimizi yere serdi.

“Durun
lan durun şaka yaptım sadece. Siz ne anlarsınız şakadan? Jun’um ben Jun.
1987 yılının sıcak ağustos ayında annesinin güvenli rahminden ayrılan çocuğum.
O sıcak günde benim doğmamla hafif bir yağmur başladı. Cennetten ayrıldım diye
melekler ağlıyordu. Dünyadaki herkes benim gibi muhteşem, güzellik ötesi varlık
görünce şaşırdı. Bu kötü dünyaya onları kurtarmak için geldiğimi anladılar.”
Gözlerimi devirerek;

“Kes
edebiyatı Jun. Ne yağmuru oğlum? 1987 ağustosunda yaşanan büyük kuraklıkta
çölleşme oranı arttı. Nasıl da sallıyor? Melekler o geldi diye ağlamış,
kurtarıcıymış.. sen, tanımayan da seni iyi biri sanır.”

Min’in ”
Fatma hala konuşuyorsun. Geç kalacaksın saate bak.” Demesiyle kend,me
geldim.”Bakın ben şimdi gidiyorum. Yemekler dolapta. Acıkınca ısıtıp yersiniz.
Saat 12de yatıyorsunuz itiraz yok ve sakın dansçı kızları go stop ayağıyla
getireyim demeyin” herkes Kyu’ya döndü.

“Saeng
ağzından kaçırdı. Benim bir suçum yok.”

Ciddiyetle “Kimin söylediği önemli değil ama Kyu söyledi Very Happy Kyu sana
bir şey yaparlarsa bana söyle. İcaplarına bakarım.”dedim. Kyu” Tamam Fatma
anneXD” diye sırıttı. Saeng tembihte bulunarak “Saat 12 olmadan geri dönmelisin
Fatma tamam mı?”

“Niye yoksa 12den sonra balkabağına mı dönüşeceğim?”

“Allah’ım ben ne yaptım da bu cezayı reva gördün bana. Lider sen
Fatma’yı götür. 12 olmadan geri döneceksiniz. Fatma Leeteuk’la onu otele
bırakmanı söylerse sakın yapma. Bu arada dikkat et Leeteuk’un üzerine
atlamasın. Sana güveniyoruz. Bu zor görevi ancak sen başarabilirsin.Fighting!!”
Hyun Joong gaza gelmişti ÉFIGHTING!!”

Lider Fatma’yı Leeteuk’la buluşacakları yerin önüne bıraktı. Fatma tam içeri
girecekken lider elini tutup “Fatma sana söylemem gereken bir şey var.” Fatama
eliyle yüzünü yoklayarak “Yoksa makyajım mı aktı? Ya da kıyafet olmadı
diyeceksin. Keşke Rambo bandımı taksaydım.”

“Leeteuk’la evlenme Fatma.” Gözlerimi devirerek” Niye yoksa Leeteuk’la sen
mi evleneceksin? Olmaz bak ikinizin de kariyeri biter.”

“Fatma seni seviyorum.”

“Vayy hain bunca ay bana yan gözle mi baktın? Neyse bunu sonra konuşuruz
Leeteuk beni bekler.”dedi ve koşarak içeri girdi. Liderde olanları izlemek için
sinsice içeri sızdı. Tüm Suju üyeleri içerideydi. Onlarda gizlice olanları
izlemeye gelmişti. “Tüm Suju burada diyecektim ama Rye Wook yok.”

“Buradayım Kim yHyuHyun Joong shii!!”

“Hee ufak tefeksin ya Shin Dong’un arkasında kaybolmuşsun. O yüzden
göremedim.” Dong Hae sinirle” şttt sessiz olun hiçbir şey duyamıyorum.”dedi. Hyun
Joong’un ” Durun bizimkileri de çağırayım. Aloo Jun, koşun gelin tüm Suju
üyeleri burada yalnız kaldım. Gelirken mısırda getirin bunlar hazırlıklı
gelmiş. Mendili de unutmayın.” Demesiyle SS401’in içeri dalması bir oldu.
“Oğlum kapı da mı bekliyordunuz?” Min sırıtarak “Bu şenliği kaçıramazdık.”dedi.
İçerde Fatma’yla Leeteuk tanışmış, muhabbet koyulaşmaya başlamıştı.

“En sevdiğiniz renk hangisi Fatma Hanım?”
Fatma kısa bir süre düşündükten sonra“Asker yeşili. Sizin?”

“Benim de Very Happy Peki en
sevdiğiniz filmler?” Fatma’nın gözleri ışıl ışıl ”Rambo, Racky ve testere
fimleri. Siz izlediniz mi?”

“Tabiî ki izledim. Çok güzellerdi.”

Rye Wook
şaşkınca “Leeteuk hyung izlemedi ki! Hatta biz izlerken de evden çıktı
‘Etkilenirim’ diye.”dedi. Siwon bilmiş bir edayla “Ryeocum bunlar kız tavlama
yolları. Biraz büyü öğreteceğim hepsini sana.” Yesung heyecanla” Aha ahaa en
heyecanlı kısma geldiler. Bir susun oğlum.”

“Fatma
Hanım bence uzatmaya hiç gerek yok. Bu hafta onu gelir SS501le tanışırız.
Gelince de nişanı takarız. Bir ay sonra da düğün yaparız. Konserler yoğun yoksa
düğünü daha erken de yapabilir.”

Kim Hyun
Joong ağlamaya başladı. Min” Ben de oturup mutluluktan ağlayacağım. Nasıl
uyumlu bir çift.” Dedi.

Fatma
“Peki ama ben SS501i bırakamam. Evlenince bizle yaşarlar.”dedi ciddiyetle.

Leeteuk” Ben de Suju’yu bırakamam. Ne
de olsa çocuklarım sayılırlar. Onlar da bizle yaşarlar. Bir apartman satın
alırız hep beraber mutlu mesut kocaman bir aile olarak yaşarız.”deyip
gülümsedi.

Fatma memnun bir ifadeyle “ Tamam anlaştık o zaman. Ama eğer çocuklarımı
üzerseniz, onları dışlarsanız bozuşuruz.”

“Yok yokk
dışlamayız. Biz zaten çok severiz SS501 üyelerini. Şirketleriyle anlaşmaları
bitince bizim şirkete transfer ederiz. Şirket kardeşi oluruz.” Fatma bir
hışımla “Hayır çocuklarım şirketlerinde kalacak. Siz değiştirin şirketinizi.
Onları ezdirmem.”

“ Tamam biz değiştirelim. Zaten SMyi de pek sevmem.”

Min
kahkaha atarak “ahahaa.. Kılıbık Leeteuk evlenmeden böyleyse evlenince ne olur
bilemem.” Dong Hae sinirlendi;” Sen bizim hyungumuza nasıl kılıbık dersin?”

Kyu dil çıkarak;”Yalan mı kılıbık işte.”

Yesung;”Saldır Nency! Kaplumbağam sizin tadınıza bakacak.”diyerek pis bir
sırıtış attı.

Min
takmadan;”Bizim de kaplumbağamız var. Hava mı atıyorsun?”

“Nerde? Erkekse Nency’le tanıştıralım. Zavallım yalnız.” Hepsi Jun’u
göstererek
“İşte..”
Yesung gözlerini devirerek “Çirkinmiş boş verin. Ben Nency’ime daha yakışıklı
kaplumbağalar bulurum.”

Min kızarak “Onu sadece ben ezerim. Saldır Goril!” Kyu şaşkın şaşkın etrafa
bakarak “Sana diyorum goril. Kyu Jong saldırsana.” Kyu kendine gelerek “Allah
Allahh Allahhhh..”

Dong Hae” seni seçtim pikaçu Kyu
Hyun. Yıldırım şoku.”dedi. Kyu Hyun “Neremden çıkarayım? Bari bir kablo
bağlasaydın da öyle deseydin. Rezil olduk.” Diyerek bir köşeye çekildi.

Bir at kişnemesi duyulur. Shin
Dong” Kaçın süvariler geliyor.” Saeng gülerek “ Kişneyen süvari atları değil
bizim Min” dedi.

HeeChul kedisini sallayarak
“Tut HeeBum. Tut oğlum tut.” Lider şaşkınca” HeeBum kedi değil miydi ya?”dedi.
HeeChul “Evet kedi ama köpek gibi kedi. Sakın hafife alma HeeBum’u. Ne de olsa
benim kedim.” Diyerek sırıttı.

Min
aniden” Seni seçtim Uzaylı”. Lider “hiç havam da değilim Min. Sonra
saldıralım.”diyip yerine oturdu.

Sung
Min’in ” Oğlum susun bizi duyacaklar.” demesiyle herkes sus pus içeriyi
dinlemeye başladı.

Fatma cici bir ifadeyle “Bir şartım daha var. Düğünde asla beyaz
smokin giyemezsin.”dedi.Leeteuk bir yerlerine iğne batmış gibi “Neee???”

Eun Hyuk”Kesin savaş çıkacak. Suju ordusu siperlere geçin.” Diye bağırdı.
Jun gülerek”Hahahaa seviyorum Fatma’yı. Kimi nerden vuracağını iyi biliyor.”

İçerde Fatma’yla Leeteuk olur-olmaz diye kavga ederken dışarıda SS501 ve
Suju üyeleri aklı-haksız diye kavga ediyordu.

—Bir Ay Sonra Düğünde—

Yeşil çimenlerin üstündeki beyaz masa
ve sandalyeler uyum içerisindeydi. Tüm konuklar ve gelinle damat beyaz
giymişti. Nikahı kıyan imam “Allah’ın inayetiyle sizi karı koca ilan ediyorum.
Fatiha okuyabilirsiniz.”dedi. Siwon’la Kyu Hyun “ Biz İncilden bir şeyler
okusak?” Fatma çiçeği kafalarına fırlatıp “ olmaz lann boş yere mi ezberlettim
size Fatiha’yı. Okuyun hemen.”

Leeteuk tüm masumiyetiyle ellerini açmıştı. Yesung Dong Hae’ye kısıp bir
sesle “Yazık oldu lidere.” Dedi. SS501 üyeleri bir köşede mutluluktan
ağlıyorlardı.

—5 Yıl Sonra—

“Eski günleri düşünüyorum da çok güzeldi o günler bee.. ama
bugünler de hiç fena değil. Bir apartman satın aldık ve kocaman bir aile olduk
ve mutluyuz.”yazdı günlüğüne. Arkadan gelen “Tatlımmm, çocukları yedirip
uyuttum. Şimdi ne yapmamı istersin?” sorusuna “Gel beni odamıza götür. Bu
üçüzle beni çok yoruyor. Biraz dinlenmeliyim.”dedi karnı burnun da Fatma.
Fatma’yı yatağa yatırıp alnına küçük bir öpücük kondurdu. Fatma “İyi ki seninle
evlenmişim.”diyerek gülümsedi. Kapı arkasından SS401;

“Uuuuu sizi çifte kumrular. 7
çocuğunuz var ama hala birbirinize aşıksınız hee:D:D”

Hyun
Joong onları “Evlilerin odasına kapı çalmadan girilmez.”diyerek kovaladı. Sonra
Fatma’nın yanına uzanıp sarıldı.

“Bazen üyelerle
yaşamanın büyük bir hata olduğunu düşünüyorum. Ama sadece bazen
düşünüyorum…. J J”



ELTİ A.Ş

İkinci Hikayesini
Gururla Sunar

Yazan: Sinem Begen

Desteklerinden dolayı eltime teşekkürlerJ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
[YARIŞMA] EVLİLİK GÖRÜŞMESİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» [YARIŞMA] GÖKYÜZÜNÜN RİTMİ
» [YARIŞMA] BEKLENEN GÜN
» [YARIŞMA] My Bigbang
» [YARIŞMA] Eşek Şakası
» [YARISMA] Felaket Bir Gece

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: