Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Kore Hikayeleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 [YARISMA] Yağmur Getiren Idoller

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Cassie
Admin & Yazar & Okur
Cassie


Mesaj Sayısı : 3310
Kayıt tarihi : 29/01/11

[YARISMA] Yağmur Getiren Idoller Empty
MesajKonu: [YARISMA] Yağmur Getiren Idoller   [YARISMA] Yağmur Getiren Idoller Icon_minitimeCuma Haz. 03, 2011 6:32 pm

Fatma Özdemir

ELTİ A.Ş Gururla Sunar Very Happy:D

Böyle bir konserin en yakın zamanda gerçek olması dileğiyle… Ben yazarken
çok eğlendim umarım sizde okurken eğlenirsinizJ

Fikir ve destek veren: Sinem

YAĞMUR GETİREN İDOLLER



Seul sokaklarında sonbahar havası eserken ona küçük yağmur damlaları eşlik
ediyordu. Sararmış yapraklar sonbahar rüzgarı ile dans edercesine oradan oraya
savrulurken benim içimde bir sevinç vardı. Ne de olsa ülkeme geri dönüyordum.
Pardon geri dönüyorduk.

Sinem ve ben havaalanından girerken birbirimizi iterek şakalaşıyorduk.
Sinem’in son attığı omuzla kendimi yan taraftaki ajushinin kollarında buldum.
Daha doğrusu ajushi olduğunu zannediyordum. Kafamı kaldırmamla o harika
kahverengi gözlerle karşılaştım. “İyi misiniz hanımefendi?” sorusuna “Özür
dilerim. Birini boğazlamam lazım pardon.” gibi saçma bir cevap verdikten sonra
Sinem’e doğru ilerlemeye başladım. “Yahhh sakın kaçayım deme!!! Öleceksin
Sinem…” Havaalanında kovalamaca oynamaya başladık.

Uçağa bindiğimizden beri Sinem hostese başka bir yere geçmek için
yalvarıyordu. Bense dönüp “ Buraya geleceksin ve seni yaptığına pişman
edeceğim.” Sinem kormuş bir şekilde kafasını çevirdiğinde o beş muhteşem kişiyle
karşı karşıya geldi. Ağzı bir karış açık, koşarak yanıma geldi.”Fatmaaaa,
bunlar SS501…” Ben ensesine bir şaplak yapıştırarak “Evet, az önce senin
yüzünden Kyu Jong’un üzerine düştüm geri zekâlı. İyi ki geldin .” deyip
boğazına sarıldım. Biz boğuşurken onlar boş gözlerle bize bakıyorlardı. Birden
Hyung Jun’un kahkası duyuldu. Ellerim Sinem’in boğazında kafamı Hyung Jun’a
çevirerek” Neye gülüyorsun sen??” dedim. Hyung Jun suçlu çocuklar gibi utanarak
yerine oturdu.

Birkaç saat içinde uçakta biz dışında herkes uykuya dalmıştı. Sinem’se
bağırarak Suju-Bonamana söylüyordu. Kafasına vurup “Herkes uyuyor sessiz
olsana!” dedim. Sol eliyle kafasını ovalayarak “Yolculuk nasıl geçecek? Sende
tak, dinle. Harika söylüyorlar.”dedi tek kulaklığını bana uzatarak. Bu sefer
ikimiz beraber bağrışıyorduk. “Bounce to you,bounce to you…”

Jung Min kafasını yasladığı koltuktan kaldırarak “Heyyy siz çirkin sesinizle
şarkı söylemeye başlayana kadar harika bir rüya görüyordum. Konserdeki tüm
kızlar ”Minn oppaaa..” diye bağırıyordu.” dedi. Sinem kırmızı görmüş boğa gibi
gözlerini kocaman açarak “Ajushi sen kime çirkin sesli diyorsun? Kendi sesine
bak.”dedi. Jung Min şaşkın bir o kadar da kızgın “ Neee AJUSHI mi?? Sen kime
ajushi diyorsun AJUMMA!” dedi. Bense bu savaş ortamından korkup bir köşeye
sinmiştim. Young Saeng seslere kalkmış araya girmeye çalışıyordu. Hayatının
hatasını yaptığının farkında değildi. Sinem ona bunu fark ettirircesine ”Yahh
sen karışma bebek yüzlü. Yoksa zarar görürsün.”dedi. Bense ani bir hareketle
can güvenliğimi hiçe sayarak Sinem’in ağzını kapattım. O ise ağzı kapalı
tertepiniyordu. Jung Min onu şikayet edercesine “Hyun Joong hyung bu ajumma
bana ajushi dedi.” Hyun Joong’tan ses çıkmayınca tüm uçak ona döndü. Ondaki
tepki ise “ZZzzzz” Bu kadar seste uyuyabilen tek kişi odur heralde.

Uçak yolculuğumuz daha fazla(!) sorun çıkmadan bitti. Yere iner inmez Sinem
toprağa yapışmış öpüyordu. “Kızım rezil ettin bizi.”diyerek ensesinden tutup
çektim. O ise “Dineme küfreden Müslüman olsa! Sen niye ağlıyorsun o zaman?
Kesin gözüne toz kaçtı değil mi?” “Tamam doğru duygulandım. Yıllar sonra
ülkemdeyim. Ama neden hala Korece konuştuğumuzu anlamıyorum.”diyerek kafamı
kaşıdım. Beş çift göz bize bakıyordu.

Ne yapacağımızı bilemeyerek dikilirken Hyun Joong uykudan kızarmış gözlerini
ovuşturarak “İyi günler.” O muhteşem gülüşlerden birini armağan etti. Bendeki
tepki: Sinem, sıkı tut şimdi bayılacağımdı.

“İlaçlarını içmeyi unutma ajumma. Bu yaşta dikkat etmelisin.”diyen Jung
Min’e Sinem ani atak yapsa da reflekslerim kuvvetlidir hemen Sinem’i arkasından
yakaladım. “Ajushi seni öldüreceğim. Bir yakalayayım seni gör bak neler
yapacağım sana!” havaalanından sürükleyerek çıkardım Sinem’i. Jung Min ise
savaş kazanmış komutan edasıyla sırıtıp sinirden tepinen Sinem’e dil çıkardı.

Bir hafta sonra SS501’in konser kulisinde duyduklarımız hem sevinilecek hem
üzünilecek türden şeylerdi. Young Saeng ”Çok güzel ülkeymiş. Bir sürü
resim çektim. Gidince hemen kocaman bir albüm oluşturmak istiyorum.” Derken Kyu
Jong ve Hyun Joong “ Yemekleri harikaymış. Giderken götürmeliyiz.” Diyorlardı.
Jung Min “ O uçakta gördüğümüz cadı kızlar dışında Türkiye’ye gelmek
harikaydı.” Hyung Jun’sa “Hiç sende suç yok zaten. Genç kıza “Ajumma “ deyip
delirten kimdi acaba?”diyordu. Yani anlayacağınız herkes farklı telden
çalıyordu. Sahne yönetmeni bizi sürükleyerek tam ortalarına götürdü.

Jung Min küçük çaplı bir şok geçirdikten sonra “Sen ajumma??” dedi. Sinem
çıldırmasın diye elini sıkıca kavradım. “Yaa bana ‘ajumma’ deme. Hyung Jun’un
dediği gibi ben bir genç kızım.”dedi sinirle. Kyu Jong tebessümle “Hayranımız
mısınız yoksa?” diyerek göz kırptı. Sinem düşmeyeyim diye beni tutarak “Ben
Jung Min hariç dördünüzün hayranıyım. O ise beşinizin de hayranı. Ama lideri
daha çok seviyor. Onun için ölüyor.” Ben soğuk duş almışçasına irkilirken ona
baktım. Sonra şeytani bir sırıtışla “O da Hyung Jun’a aşık. Hatta çevirmenlik
işini alınca Hyung Jun’un çevirmeni olmak için yalvardı. Bir yemeğine
anlaştık.”dedim. Sinem’le ben birbirimize kavga eden horozlar gibi kabarırken
Young Saeng araya girerek “Tüm sırlarınızı döktüyseniz hadi sahneye. Konser
vakti geldi.”demeseydi büyük bir kavga çıkabilirdi.

Sahneye ayaklarımız titreyerek çıktık. SS501’in de heyecanlı olduğu her
hallerinden belliydi. Konser alanını anlatmak mümkün değil. O karanlıkta
yıldızlardan çok yeşil ışıklar vardı. Sanki önümüzde uçsuz bucaksız bir çayır
uzanıyordu. Kendilerini “Selam biz SS501’iz .” diye tanıttıktan sonra gök
gürültüsüyle eşdeğer alkış tufanı koptu. Üyeler kendilerini tanıtırken alkışlar
katlanarak devam ediyordu. Söylediklerini çevirirken ikimizin de sesi
titriyordu. Tanışma faslından sonra sahne arkasına geçip sahnede devleşen
o beş muhteşem erkeğin muhteşem ötesi konserlerini izlemeye başladık.

Coward, snow prince, four chance, a song calling for you, wings of the
world, dejavu,love like this, fighter, you are my heaven … love ya.

Küçük bir ara verip hayranlarla sohbet ettiler. Lider uzaylı hikayelerini
anlatırken Young Saeng konuşurken kıpkırmızı kesilmişti. Kyu Jong
sevimlilikleriyle ortamı ısıtırken Hyung Jun ve Jung Min kavga ediyordu. Hyung
Jun “ Hepinize sarılmak istiyorum. Ama maalesef çok zor.” Demesiyle Jung Min
işgüzarı “ O zaman sadece çevirmene sarıl.” diye lafa karıştı. Bunu Sinem’in
dili tutulduğu için ben çevirmiştim. Hyung Jun’sa tepki vermeden kalkıp Sinem’e
sarıldı. Kulakları sağır eden bir alkış koptu. SS501 ekibi sololar için kulise
döndü. ‘Find’la ilk çıkan Young Saeng’ti. Ona bakıp “Fighting!!” yaptım.
Gülümsedi. Young Saeng’in harika sesiyle büyülenen seyirciler Kyu Jong’un ‘Never
Let You Go’suyla coşup Jung Min’in ‘If You Can Not’ıyla kendilerinden geçtiler.
Hyung Jun ‘Girl’ şarkısıyla kendini gösterdikten sonra lider ‘Be Nice To
Me,Please’ performansı için hazırlanırken heyecandan kalbim yerinden çıkmak
üzereydi. Süper hazırlanmış bir VCRden sonra muhteşem bir girişle başladığı
performansını soluksuz izledim. Hemen kulise dönüp son şarkı için hazırlandı.

Siyah pantolonların ve siyah gömleklerin üzerine lacivert ceketlerle
döndüler sahneye. Biz de onlarla çıkıp son cümlelerini çeviriyorduk.”Bizi
desteklediğiniz için teşekkürler. Sizi seviyoruz.”diyen lider sanki kızarmıştı.
Young Saeng ”Güzel ülkenize davet ettiğiniz ve bizi yalnız bırakmadığınız için
teşekkürler.”dediğinde hayranlar ayrılık vakti geldiği için üzülüyordu. Kyu Jong’un
“Aigoo, benim yeşil güzellerim hadi sonsuza kadar beraber olalım.” Cümlesine
ben dahil herkes “Fighting!” diye bağırarak katldık. Hyung Jun ” Bu beş süper
star her zaman sizi koruyacak.”cümlesiyle duygulandırdığı hayranları Jung
Min”Bu sexy carisma sizin için tekrar gelecek. Sakın intihar etmeyin XD”diyerek
kahkahalara boğdu.

Lider “Hadi son şarkımız hep beraber söyleyelim.”dediğinde o bilindik melodi
çalındı kulaklarımıza. “Green Peas” Şarkıya herkes eşlik edip bağıra çağıra
söylüyordu. Gözlerimden yuvarlanan yaşlarla yağmur sanki yarış halindeydi.
Sadece ben değil hayranlar ve SS501 üyeleri de ağlıyordu. Hızlanan yağmura
aldırış etmeden herkes daha sesli söylemeye başladı. Zaten bunu
beklemiyor muyduk? Onlar yağmur getiren idoller değiller miydi??...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
[YARISMA] Yağmur Getiren Idoller
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Yağmur Damlalarındaki Kayıp
» [YARIŞMA] BEKLENEN GÜN
» [YARIŞMA] My Bigbang
» [YARIŞMA] <3 SONSUZA DEK SS501 <3
» [YARIŞMA] SESSİZLİĞİN BESTESİYDİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kore Hikayeleri :: Hanguk Iyagi :: Tek Bölümlük Hikayeler-
Buraya geçin: